19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm Y PB Y PB PB PB PB PB Y 20 22 20 20 22 22 24 22 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y PB Y PB 21 23 21 21 17 17 18 15 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y 26 25 22 23 21 20 14 14 13 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı; doğu bölgelerde azalacak. Batı kesimlerde biraz artacak.Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmaycak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y B Y Y 9 7 9 17 16 17 16 14 14 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB B Y Y Y PB Y B PB 17 18 18 17 20 18 23 19 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B PB Y PB B PB PB PB 7 25 3 18 24 23 18 27 22 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bir yanda AB’yi ve ABD’yi suyunda giderek idare etmek, diğer yanda Güneydoğu insanlarını aman rahatsız etmeyelim dürtüsüyle PKK ile bağlantılı, terör örgütünün dağdan inerek yaptıklarını Avrupa platformlarında savunanlara karşı eli kolu bağlı bir devlet izlenimi vermek bu hükümetin marifeti. AB’den ve belki de daha başka yabancı kaynaklardan teşvik alan yerel Kürt yöneticileri, örneğin aralarında ikide bir sözcüklerin üzerine basıp gözlerini açan, müthiş bir hatip izlenimi vermeye çalışarak konuşan Osman Baydemir adındaki Diyarbakır Belediye Başkanı, Mehmet Ağar’ın düş gördüğü ovada dağdaki teröristlerle aynı görüşleri paylaşıyorlar. Deniz Baykal bu adamı ‘‘...dağdaki teröristle kentteki siyasetçi aynı siyasi projenin etrafında çalışmaktadır’’ diye tanımlıyor. Türk yasalarının değil, AB’nin himaye kanatları altında Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı çıkışlar yapan yerel Kürt kökenli politikacıların silahlı vurucu gücü, dağdaki, içimizdeki PKK! ??? Baydemir adındaki belediye başkanı, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen uluslararası konferansta ‘‘Güneydoğu Anadolu’nun Batman petrol zenginlikleri ile hidroenerji kaynaklarının o bölgedeki yerel yönetimin (yani Kürtlerin) denetiminde olmasını ve bu kaynakları bölgede yaşayan Kürtlerin kullanmalarını’’ istiyor. Çok kurnaz da. Bu önerinin asla bir eyalet veya konfederasyon rejimi istediği veya Türkiye’yi bölmeyi amaçladığı biçiminde algılanmamasını söylüyor... Genel af isteminin yeniden ısıtılıp (Mehmet Ağar tarafından) sahneye sürülmesinden, örgütün ateşkes çağrısından sonra Baydemir’le ülkenin enerji kaynaklarını sahiplenme hazırlığı gündeme getirildi. Osman Baydemir’le Güneydoğu’da söz sahibi olanların beş kuruşluk katkısı olmuş gibi Güneydoğu’daki enerji kaynaklarını sahiplenme girişimi başlattılar. Bunlar hazıra konmaya alışmış. Bu ulus dişinden tırnağından artırarak, yıllarca didinerek bütün ülkenin yararlanacağı enerji tesisleri yapacak, Güneydoğu’da Kürt kökenlilerin çoğunlukta olduğunu öne süren Baydemir’ler bugünkü iç ve dış koşullardan cesaret alarak bu tesisleri sahiplenecek ve hatta orada üretilen elektriği, petrolü Türk halkına satmayı düşleyecekler! ??? AP’de hafta başında toplanan Kürt konferansında yayımlanan bildirge, PKK’nin, ona fikren eşlik edenlerin hedeflerini yineliyor. Baydemir ve Demokratik Toplum Partisi (Kürt partisi) yöneticilerinin oylarıyla kabul edilen sonuç bildirgesinde ‘‘PKK’yi AB’nin terör örgütleri listesinden çıkarması’’ istendi. Dahası var; bildirgedeki istekler arasında ‘‘Kürt örgütlerine yönelik yasakların gözden geçirilmesi de, Kürtlerin anayasada ulus olarak tanınması da’’ yer alıyor. Bir başka gelişme, yerel belediye başkanlarının durumunun giderek ne kadar önem kazandığını kanıtladı: Terörle (PKK ile) mücadelede koordinatörlük görevi üstlenen emekli Orgeneral Edip Başer, DTP’li belediyeler için ne yapmayı düşündüğünü soranları; bir siyasetçi titizliğiyle yanıtladı. Önce ‘‘şahsi görüşünü’’ açıkladı: PKK’ye destek veren DTP’li belediye başkanlarının ‘‘derhal görevden alınmasını’’ zorunlu gördüğünü söyledi. Elbette Başer’e göre ‘‘bu, siyasi bir konu, siyasi iktidarın görevleri içinde olan bir sorun’’du. Bu sorunun muhatabı siyasi iktidar ise hükümetti. Bir numaralı sorumlu RTE’ydi, İçişleri Bakanı Aksu idi. Ne çare, vurdumduymaz hükümet, pısırık, idarei maslahatçı ve teslimiyetçi politikalarla Güneydoğu’da dizginleri elinde tutacağını sanıyor ve şuradan buradan, ABD’den AB’den söz gelmesin korkusuyla Kürt sorunu, ulusal bütünlüğümüz her gün aleyhimize yeni bir ivme kazanıyor. Kına fiyatlarından ne haber? İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okutulan kitap tepki topluyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ekonomi kitabında ayetler AYKUT KÜÇÜKKAYA AKP DÖNEMİYLE GELEN TBMM ÖDÜLÜ Nakşi şeyhi Mehmet Zahit Kotku’ya yakınlığıyla tanınan ve İslamcı medyanın sevdiği isimlerden biri olan emekli öğretim üyesi Sabahaddin Zaim, AKP hükümeti döneminde verilmeye başlanan TBMM Üstün Hizmet Ödülü’nü alan 27 kişikuruluş arasında yer almıştı. Zaim’in kitabındaki tespitleri yapan öğretim üyeleri, bu ifadelerin ‘‘İslam Ekonomisi’’nin incelendiği bir kitapta yer alabileceğini, ancak ‘‘Çalışma Ekonomisi’’ başlıklı bir ders kitabında yer almasının düşündürücü olduğunu dile getirdiler. size verğimiz zenginliklerden bir kısmını yoksullara harcayın. Alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmadığı (kıyamet) günü gelmeden hayır işleyin.’’ Kuranıkerim 2. Sure, 254. Ayet. (Sayfa: 93) Emek Arzı Bölümü’nde; İslamiyete göre ancak imsak (tutma) ve azil (çekilme) yoluyla gebeliğin kontrolü mümkündür. Ve zaruretler dışında tavsiyeye şayan değildir. (Dipnotu: Hazreti Muhammed (s.a.s), ‘‘Çoğalınız! Ben Ümmetim, yani Müslamanların çokluğuyla iftihar edeceğim’’ demiştir. Hadisi Şerif. (Sayfa: 117) Emek Arzı Bölümü’nde; Bakım endişesiyle nüfus artışından korkmamak gerekir. Zira Cenabı Hak herkesin rızkını vericidir.(Dipnotu: İnsanlar, kendilerine Allahın verdiği zekâ, akıl ve ilmi kullanarak tabiattan yeni yeni istifade imkânları bulmaktadır. Milyonlarca tavuğu kısa süre içinde yetiştiren suni Kamuoyu Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitaplarındaki hurafeleri tartışadursun İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okutulan ve Prof. Dr. Sabahaddin Zaim’in yazdığı ‘‘Çalışma Ekonomisi’’ kitabında Kuran ayetleri, hadisi şerifler yer alıyor. İlk baskısı 1962 yılında, 10. baskısı ise 1997 yılında yapılan ve halen üniversitede okutulan ‘‘ekonomi kitabında’’ öğretim üyelerinin tespit ettiği bölümler özetle şöyle: Birinci Bölüm (İş Piyasası) başlamadan; Kuranıkerim’den: ‘‘Bilinsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ilerde (kıyamette) görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.’’ 53 EnNecm Süresi: 39, 40, 41. Ayetler. (Sayfa: 9) Mesleğe Yönelme Bölümü’nde; ‘‘Ey İman sahipleri, kuluçka makinesinin icadı, atom çekirdeğinin parçalanması, güneş ısısının muhafaza yoluyla beşeriyetin önüne çıkan yeni imkânlar, dünyanın dörtte üçünü kaplayan deniz altındaki, maden ve zengin cevherli topraklardan istifade yollarının bulunması, mikrobiyolojideki gelişmeler sonucu tarım ürünlerindeki potansiyel gelişmeler Allah’ın bu beyanı teyit edici mahiyetteki teknik gelişmelerdir. (Sayfa: 117) Beşinci Bölüm (İşsizlik) başlamadan; ‘‘Allah kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona ummadığı yerden rızık verir.’’ 65/2 ve 3 (Sayfa: 169) Altıncı Bölüm (Ücretler) başlamadan; ‘‘Kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir...’’ Kuranıkerim 2. Sure, 286 Ayet. (Sayfa: 195) Sıdıka Su’nun cenazesi, Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda, eşi Ruhi Su’nun mezarının yanı başında toprağa verildi. Teoman Evren de Kocatepe Camii’ndeki törenin ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda defnedildi. Su ve Evren uğurlandı İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Türkiye sosyalist hareketinin mücadeleci kadını, devrimci halk ozanı Ruhi Su’nun hayat arkadaşı, Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Sıdıka Su (83), dün karanfiller, şiirler ve türkülerle son yolculuğuna uğurlandı. Oğlu Ilgın Su, dostları, yoldaşları, yakınlarının katıldığı törenlerde Sıdıka Su’nun demokratik Türkiye mücadelesinin öncülerinden olduğu vurgulandı. Yaşamını sosyalist sanat mücadelesine, türkülere adayan Sıdıka Su, yoldaşı Ruh Su’nun Zincirlikuyu’daki mezarının yanı başında toprağa verildi. Sıdıka Su’nun cenaze törenine, Dostlar Korosu’nun eski ve yeni üyeleri, Sıdıka ve Ruhi Su’nun oğuları Ilgın Su ve eşi Çiğdem Su, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, 68’liler Vakfı Başkanı Sönmez Targan, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, TTB Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, sanatçılar Genco Erkal, Sadık Gürbüz, Edip Akbayram, Mazlum Çimen, Rahmi Saltuk,Yavuz Bingöl, Muammer Ketencoğlu, Alişan Birlik, Orhan Alkaya, Hadi Çaman, Arif Damar, Cevat Çapan, Bilgesu Erenus, TKP Genel Başkanı Aydemir Güler, SDP Genel Başkanı Filiz Koçali, eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, eski DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, ÖDP İstanbul İl Başkanı Sinan Tutal, İHD Onursal Genel Başkanı Akın Birdal, , TMMOB İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink, Kemal Türkler Vakfı Başkanı Sabahat Türkler, eski TKP ve TİP’li mücadele arkadaşları, yoldaşları ve gazetemiz yazarlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Ankara Barosu başkanlarından, AA Hukuk Müşaviri Teoman Evren de Ankara’da toprağa verildi. Evren için Ankara Adliye Sarayı önünde tören düzenlendi. Törene Evren’in ailesi ve yakınları ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga, HSYK Başkanvekili Celal Altunkaynak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, TBB Başkanı Özdemir Özok, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, AA Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Bengi, Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, yargı mensupları ve avukatlar katıldı. ya. Ortak yönlerini öne çıkarırsanız işte Mustafa Kemal’in Türkiye’si!’’ Kışlalı, bu ve benzeri değerlendirmelerini yaparken, ülkenin aydınlarına da çok önemli bir işlev düştüğünü vurgulardı. Ona göre başarılı bir cumhuriyet projesinin ana hatları şuydu: ‘‘Yurt sevgisi, eşitlik, çağdaşlık!’’ Kışlalı, daha 1990’ların ortasında Atatürk’ün 21. yüzyılda da en az 20. yüzyıl kadar güncel olacağını vurgulamıştı. Pek çok öngörüsünde olduğu gibi bunda da haklı çıktı. Kemalizm derken, sadece geçmişte olanların övgüsü ve övüncüyle yetinmeyi de şiddetle reddederdi Kışlalı; güçlü bir slogan olarak da kullanılabilecek şu saptamayı yapardı: ‘‘Kemalizm, geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür!’’ ??? Bakan olarak bir anlamda devlet adamlığı da yapmış olan Kışlalı’nın bilim adamlığıyla devlet adamlığını birleştirip yurtseverlik bilinciyle yoğurması bende Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı’ndaki irdelemelerini anımsatır. Zeytindağı kitabında Atay, Osmanlı’nın çöküşünü, bu çöküşün nedenlerini, Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atış sürecini, gözlemlerle, yaşadıklarıyla, öngörüleriyle o kadar güzel ortaya koyar ki... Şöyle diyor Atay: ‘‘Mustafa Kemal, Büyük Harbe girmek aleyhinde idi; kafa ve sanat adamı olduğu için! Mustafa Kemal, Kurtuluş Harbi’ni bırakmak fikrinde asla bulunmadı; vatan adamı olduğu için! İşte size bütün kitabın özeti; ilim ve vatan adamı olunuz. Hiçbiri yalnız başına ne sizi ne de milleti kurtarabilir.’’ Ne güzel birleşim: Vatan ve ilim adamı olabilmek! ??? Atay’ın birleşimini aydınlarımızın işlevlerinin yanına koyduğumuzda nasıl bir etkileşim ortaya çıkar? Sadece vatan demek... Adeta bir ‘‘vatan sevgisi ölçeri’’ olup kimin ne kadar vatanı sevdiğini saptamaya girişmek... Ne kadar işlevinden uzaksa... Sadece ilim demek... Ben kafamda tasarladığıma bakarım... Başka hiçbir şey beni ilgilendirmez... Yazdıklarımın, yaptıklarımın kimin ne kadar işine yarıyor olmasına da bakmak, demek... O kadar işlevinden uzak! Vatanla ilimbilim denklemi için, saatin akrebiyle yelkovanı benzetmesini de yapabiliriz. Biri olmadan ötekinin anlamı olur mu? Vatan adamı olmayı öne almak, evrenselliğe, yeryüzü kardeşliğine engel mi? Kesinlikle hayır! Ne diyor Sait Faik: ‘‘Bir insanı sevmekle başlar her şey!’’ Bunu aydın tanımına uyarlayabiliriz: ‘‘Vatanı sevmekle başlar her şey!’’ İnsan vatanını severse, bu kavrama duyduğu saygının devamı olarak öteki ülkelere, insanlara da aynı sevgiyi, saygıyı besler! Bütün bunlardan uzak olursa?.. Besleme olur! ankcum?cumhuriyet.com.tr İŞTE AKP’NİN ADALETİ Suç işle, davan 5 yıl ertelensin ? Baştarafı 1. Sayfada TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE Irak yönetimi işi yokuşa sürüyor ? Baştarafı 1. Sayfada Çaresiz tuzak ‘berdel’ ? Baştarafı 1. Sayfada yer Zebari’nin, ‘‘ABD ve Irak PKK’ye karşı savaşamaz’’ şeklindeki açıklamalarının ardından, Irak’ın terörle mücadele konusunda Türkiye ile ortak hareket etmediği açıkça görülüyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Irak’ın PKK ile mücadele konusunda özellikle son dönemde takındığı bu tavır Ankara’da rahatsızlık yaratıyor. Bu kapsamda Irak’ın PKK ile Mücadele Temsilcisi El Vaili, kendisiyle aynı makamda yer alan ABD’li General Joseph Ralston ve Edip Başer tarafından yapılan ikili toplantıya davet edilmesine karşın gelmedi. Bunun ardından Irak Başbakanı Nuri el Maliki ile birlikte Ankara’ya geleceğini bildiren El Vaili, Başbakan’ın gezisinin ‘‘kum fırtınası’’ nedeniyle iptal edilmesinin ardından bir haftadan uzun süre geçmesine karşın halen Ankara ile bağlantıya geçmedi. Konuya ilişkin bilgi veren Dışişleri kaynakları ise Irak’ın bir an önce PKK konusunda adım atması gerektiğini, bu tutumun sadece çözümsüzlüğe hizmet edeceğini söylüyorlar. Kaynaklar ‘‘Irak’ın PKK konusunda birçok yükümlülüğü var. PKK ile mücadeleye başlayalım dediğimizde ‘Biz olmadan olmaz’ diyorlardı. Şimdi kaçmaya çalışıyorlar. Burada üzerinde durulan konu terorizmdir. Irak merkezi hükümetinin bir an önce Türkiye ile yakın bir çizgiye gelmesi gerekmektedir’’ değerlendirmesini yapıyorlar. leri gibi dram içinde dram barındırıyor... Dayısının oğluyla evlendirilmek istenen Diyarbakırlı 17 yaşındaki A.A, başka bir köyde yaşayan sevdiği F.K’ye kaçıyor. İki aile arasında kız kaçırma yüzünden başlayan gerilimin kan davasına dönme tehlikesi belirince araya büyükler giriyor. Ve zorunlu olarak berdele başvuruluyor. A.A, F.K ile evlendirilirken, F.K.’nin kız kardeşi H.K ise karşı tarafın ilköğretim sekizinci sınıfta okuyan 14 yaşındaki oğlu M.A’ya veriliyor. Çocuk yaşta evlendirilen M.A, törenin kerpiçleriyle örülmüş yuvasında, kendisine mahkum edilmiş bir çocuk kadınla, berdelin açtığı yaranın ıstırabını çekiyor! O da diğer kurbanlar gibi, ‘‘Kan davası çıkmasın diye töreye boyun eğdik’’ diye sitem ediyor. Güneydoğu’da berdel uygulamalarının çok azı basına yansıyor. Çünkü birbirlerini hiç gör medikleri halde aynı yastığa baş koymaya mahkum edilen gençler, aşiretlerinin huzuru ve mutluluğu için ‘‘yuva’’ diye aslında feodalitenin yüksek duvarlarına hapsediliyor! Sorunların çözümü olarak görülüyor Çaresizlikler de çoğu zaman berdeli zorunlu kılıyor!. Kız kaçırılması, arazi ya da alacak tartışmalarından başlayan kavgaların önlenmesi ya da bu yüzden süren kan davalarının sonlanması uğruna, Güneydoğu’da binlerce insan çocuklarını bile bile bu tuzağa sürüklemek zorunda kalıyor... Araştırmalar yüzde 4 oranında saptasa da, berdele başvuranların sayısının çok daha fazla olduğu biliniyor. Berdel sadece birbirini çoğu kez hiç tanımayan iki çiftin karşılıklı olarak evlendirilmesiyle sonuçlanmıyor. Feodalitenin keskin kılıcı ölene kadar kurbanların başlarından ayrılmıyor. Örneğin kızlardan biri çocuk doğuramadığı, başkasına kaçtığı ya da herhangi bir gerekçeyle ailesinin evine döndüğü zaman töre yeniden devreye giriyor, karşı ailedeki kız da baba evine geri gönderiliyor! Dram bunlarla da bitmiyor. Kızlardan biri öldüğünde karşı taraftaki kız da evine geri çağrılabiliyor! Ya da kızı göndermek istemeyen aileler yaşamını yitirenin yerine bir başka kızlarını karşı tarafa vermeye mahkum ediliyor! Aksi durumlarda yuvalar yıkılıyor, yeni çatışmalar çıkıyor. Törenin kara kınası.. Berdel sadece şiddetin önlenmesinde başvurulan bir çözüm olmuyor. Ekonomik sıkıntılar da aileleri bu çağdışı uygulamaya yöneltiyor. Örneğin başlık parası ödemek istemeyen aileler, çocuklarını karşılıklı olarak evlendirmek zorunda kalıyor. Aslında Güneydoğu’daki berdel uygulamalarının büyük bölümü de ekonomik çaresizliğe kar şı ilaç olmaya çalışıyor! Kızların çeyizleri aynı oranda belirleniyor, ayrı ortamlarda aynı yoksulluktaki düğünlerle başlık parasına bypass yapılıyor!.. Gelinler ellerinde törenin kara kınasıyla gerdeğe giriyor, bakire çıkmayanlar baba evine gönderiliyor, karşı taraftaki kız da geri çağrılıyor... Aşkın esamesinin okunmadığı, platonik sevdaların kokusunun bile duyulmadığı bu tür evliliklerde, çoğu zaman ailelerinin sevmeyi yasakladığı, burnu hızmalı, yanağı gamzeli genç kızlar, koynuna girdikleri erkekleri ancak gün ışığında görebiliyor!.. Onlar da tıpkı damatlar gibi beyin ve yüreğin buluşmadığı, tenlerin zoraki kelepçelendiği, kapılarında töre bekçilerinin nöbet tuttuğu bir gecede, bekâretin kirli kanına odaklanıyor, ne yazık ki figüran olmaktan ileri gidemiyor!... Sevdalara kelepçe, çaresizliğe ilaç olan berdel yürek yakmaya devam ediyor. hükmün açıklanmasının ertelenmesi ve uzlaşma’’ adıyla 3 ayrı sistem getirmek istiyor. TBMM Adalet Komisyonu’nda, temel ceza yasalarına uyum öngören yasa önerisinin, ‘‘davanın açılmasının ertelenmesi’’ ile ilgili maddesi kabul edildi. Hükmün açıklanmasının ertelenmesi ve uzlaşmayla ilgili maddelerin görüşülmesi ise bayram sonrasına bırakıldı.Söz konusu maddeye göre, cumhuriyet savcısı, üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphenin varlığına karşın kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilecek. Bu süre içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecek. Erteleme süresi içinde ancak kasıtlı bir suç işlenmesi durumunda kamu davası açılacak.Bu düzenleme kapsamına, TCY’de sayılan 87 suç giriyor. Ertelenecek bazı suçlar Savcı tarafından dava açılması ertelenecek bazı suçlar şöyle:İmam nikâhıyla çokeşlilik, kasten yaralama, organ ve doku ticareti, terk, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, çocuk düşürtme ve düşürme, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, haksız arama,ayrımcılık, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, çevrenin kasten kirletilmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, zehirli madde imal ve ticareti, parada sahtecilik, suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, yasalara uymamaya tahrik, görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma, müstehcenlik, kumar, birden çok evlilik, hileli evlenme, resmi nikâh yapılmadan dini nikâh yapılması, kötü muamele, yasaya aykırı eğitim kurumu, halkı askerlikten soğutma. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle