20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2006 CUMARTESİ 14 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y B Y Y B B B Y Y 21 20 19 20 25 24 27 21 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 18 17 19 19 16 14 18 18 23 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB PB PB PB PB PB Y 31 29 28 30 26 27 20 18 14 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Adana, Mersin ve Muğla çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı Akdeniz Bölgesi ile yurdun güneydoğu kesimlerinde biraz artacak, diğer yerlerde 13 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y PB PB PB PB PB PB 11 12 13 18 18 16 17 18 22 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB Y PB PB PB Y Y PB 19 20 22 18 20 19 23 22 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y Y B PB Y Y Y Y Y 11 28 9 31 18 25 17 34 33 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada söylemi tarihsel bir değer taşıyor. GATA’da günlerdir sessiz yatan ünlü siyasetçinin sık sık, hemen her konuşmasında kullandığı ‘‘sindirme’’ sözcüğü unutulabilir mi? Ya Necmettin Erbakan’ın 28 Şubat’a öncü olan ‘‘İktidar değişimi kanlı mı olacak kansız mı’’ ifadesi? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün konu açıldığında, ‘‘Türban sorunu mutlaka çözülecektir’’ demesi, hemen her konuşmada asgari beş kez ‘‘şüphesiz’’ sözcüğünü kullanması dikkatlerden kaçmıyor. Ya RTE’nin tarihsel gafı, ‘‘Askerlik yatılacak bir yer değildir’’ sözü, unutulmazlar arasında çoktan yerini aldı. Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç’ın seçimlerden önce ‘‘Türban sorununu çözmek namus borcumuzdur’’ diyen yüksek perdeden vaadine karşın hâlâ bu konuda bir santim yol alamayan iktidarı eleştireceği yerde övgülere boğması unutulabilir mi? Devşirme bir grupla 2007’ye kadar parlamentoda parti liderliği yapma olanağı yakalayan Erkan Mumcu’nun ‘‘İrtica tehlikesi yoktur’’ buyurması belleklerden silinebilir mi? Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bir döneme damgasını vuran ‘‘AKP hükümetiyle ilişkiler şiir gibi’’ sözünü unutmak olanaklı mı? Nobel’i önemsemediğini söyleyen, ama Nobel ödülünü (bir milyon 300 bin dolar) kabul eden romancı Orhan Pamuk’un adı, bu ödülle birlikte, belleklere kazınan ‘‘Türkler bir milyon Ermeni ile 30 bin Kürdü öldürdü’’ söylemiyle anılmayacak mı? ??? Kuşku yok DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da PKK sorununa değinirken ‘‘Dağda silahla gezeceklerine ovada siyaset yapsınlar’’ vurgulaması ile ‘‘Unutulmaz Sözleriyle Ünlüler’’ listesine girmeye hak kazandı. Ağar, acaba bu ifadeyle PKK’ye af mı amaçlıyordu, sorusuna önce olumlu, ayrıntılı yanıt verdi: Af ama örgüt liderlerine değil! Üstelik Ağar gibi terör hangi terör konusunda deneyimli olduğunu söyleyen eski bir polisin bu çıkışının, PKK’den ateşkes yaklaşımlarının geldiği, örgüte genel affın öne sürüldüğü o günlerde ilgi çekmesi normaldi. Ne ki, Mehmet Ağar; siyasal yaşamımızın müzmin derdinden kendini kurtaramadı. Tepkiler mi aldı yoksa özeleştiri sonucu böyle mi konuştu, her nedense; şimdi sözlerinin yanlış anlaşıldığını beyan buyuruyor. Dün Güncel’de Ağar’ı PKK’ye af doğrultusundaki sözünden dolayı eleştirdik; demek ki yanlış yorumlamışım Ağar’ı. Ama yanlış anlayanlar çoğaldı. Hasan Cemal de yanlış anlamış olmalı ki; dün elbette kendi görüşlerine koşut gördüğüAğar’ın ‘‘ateşkesi ciddiye almasını, barış ve istikrar açısından da PKK’yi dağdan indirmek için af sözcüğünü telaffuz etmesini’’ önemli bir gelişme diye özetliyor. Demokratik Toplum (Kürt) Partisi de Ağar’ı yanlış anlamış olmalı ki; ‘‘kendileri için değerli olan bu sözü olumlu bulduklarını’’ açıklıyor. Fakatttt, Mehmet Ağar son açıklamasıyla harika bir dönüş yaptı. ‘‘Dağda silahla gezeceklerine ovada siyaset yapsınlar’’ cümlesini yazıldığı, yorumlandığı anlamda söylememiş... Meğer Ağar; bu cümleyle ...dağa çıkmalarını engelleyelim, ovada gezsinler, siyaset yapsınlar... demek istemişşşmiş!.. Türk siyaseti dönme dolap! ‘‘Bana vatanseverlik öğretemezler’’ diyor; böylesine evet! Sonsuza kadar başkent ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ve devrimleri ışığında gerçekleştirilen ve dünyada övgüyle karşılanan büyük devrimlerin başlatılmasına öncülük eden Ankara, başkent olmasının ardından çağdaş bir kentleşme sürecine girmiş, diğer kentlerimiz için de her yönden örnek oluşturmuştur. Ticaret, sanayi, sağlık, eğitim ve kültür kenti olma niteliğiyle ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunan Ankara, sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş başkenti olarak kalacak, öncü niteliğini korumayı gelecekte de sürdü recektir. Ulaştığı düzey ile dünyanın seçkin başkentleri arasındaki yerini alan Ankara’nın, kültürel kimliğinin ve tarihsel zenginliklerinin korunması, çevre değerlerine zarar verilmeden geliştirilmesi, yalnızca Ankaralıların değil tüm yurttaşlarımızın gö Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümünde çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile belediye başkanları Anıtkabir’i ziyaret etti. rev ve sorumluluğudur. Laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi Ankara’nın başkent oluşunun 83. yıldönümünü kutluyor, yurttaşlarımıza esenlikler diliyorum.’’ Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Saldıray Berk, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer belediye başkanlarıyla bazı sivil toplum örgütü temsilcileri de dün yıldönümü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. Öte yandan Çankaya Belediyesi, Kavaklıderem Derneği, Peyzaj Mimarları Odası ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ile birlikte Kuğulu Park’ta bir etkinlik düzenledi. Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, ‘‘Ankara ulusumuzun ebedi başkentidir, sonsuza kadar böyle kalacaktır’’ dedi. Geçmiş dönemler eleştirildi U L U S A L K U RU L TAY D Ü Z E N L E N E C E K Almanak’ta AKP’ye övgü FIRAT KOZOK Sağlık İşleri de Sağlıksız! ? Baştarafı 2. Sayfada ANKARA Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘‘Türkiye 2006 Almanağı’’nda AKP iktidarlarıyla birlikte ekonomide istikrarın sağlandığı, tarımdan sağlığa, eğitimden turizme ciddi gelişmeler görüldüğü savunuldu. Almanakta, DSP MHPANAP koalisyonu döneminde Türkiye’nin ‘‘Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizine girdiği ve ekonomik dengelerin altüst olduğu’’ belirtilirken AKP iktidarından övgüyle söz edildi. Kitapta, ‘‘AK Parti Dönemi’’ başlığı altında yer alan görüşlerden bazıları şöyle: ? Seçimlerden sonra, AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül tarafından 58. hükümet kurul o anda kalbi duruyor. Egzersizle kalbi çalıştırdıktan sonra yaşayabilmesi için Ankara’ya götürülmesini öneriyorlar. Alperen hastaneye ulaşamadan yaşamını yitiriyor. Nedenini araştıran Zonguldak Valisi “Ameliyatta kullanılan cihaz onarımdan geldikten sonra ilk kez bu çocukta kullanılmış, yanlış bağlama bu ölüme neden olmuş” diyor. İlin devlet hastanesinde görevli (SES) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Dr. Özgür Nizam’dan alınan bilgi daha da şaşırtıcı. “Kullanılmakta olan narkoz aleti 32 yıllıktır. Sık sık arızalanarak tamire gönderilir” diye valinin söylediklerini de onaylıyor. Bu mantığa ve vicdana sığdırılamayacak olayın da baş nedeni sağlık işlemlerinin bütçesinin Maliye Bakanlığı’nca kısıtlanmış olmasıdır. Bu acıyla düşündüren olayın nedeni Konya’da bulunan Sağlık Bakanı’na ulaştırıldığında verdiği cevap daha da şaşırtıcı. Sayın Bakan TV’lerdeki görüntüsünde tüm rahatlığıyla “Maalesef böyle teknik arızalara her zaman rastlanabilir” diyebiliyor!.. O teknik arızada 3.5 yaşındaki yavrunun duran kalbi Bakan’ın kalbini sızlatmıyor. Bu duyarsızlıkla yaşamlarımıza verilen değer, gözle görülüp kulakla işitildi. Tüm ilkel toplumlardaki yaşama hakkının hiçe sayılması kervanına demek ki bizim Sağlık Bakanlığı da katılmış. Oysa yüce Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” özdeyişi ile yaşamımızın korunacağına hep güvendik. Bu affedilmez olay Atamızın kesinlikle kemiklerini sızlatmıştir. O yaşarken böyle bir şeyi öğrenseydi ortalığı birbirine katar, sorumluları da azlederdi. Tüm organlarıyla tedavi ve tamire muhtaç bu iktidarın elbette vatan ve ulus severlerce çaresine bakılacaktır. du. Bu dönemde AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye alınması için yoğun çalışmalar yaptı. Bu dönemin en önemli siyasi olayı Irak savaşı nedeniyle istediği ‘‘Türkiye’de yabancı asker bulundurma ve yabancı ülkelere asker gönderme’’ yetkisinin TBMM tarafından reddedilmesi oldu. ? 59. hükümet döneminde uygulanan politikalarla ekonomide istikrar sağlandı. Aynı dönemde ihracatta rekor düzeyde rakamlara ulaşıldı. ? Dış politikanın ise ana eksenini AB, Kıbrıs, Irak ve uluslararası terör oluşturdu. AB ve Kıbrıs konularında önemli kazanımlar elde edildi. ? Kıbrıs konusunda Türkiye’ni 30 yıllık imajıdirildi. Tarımın kalbi Adana’da atacak ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Türk tarımının sorunlarını masaya yatırmak ve çözüm önerileri üretmek amacıyla 1517 Kasım tarihlerinde Adana’da ‘‘Ulusal Tarım Kurultayı’’ düzenlenecek. Çukurova Üniversitesi ve Cumhuriyet gazetesinin işbirliğiyle gerçekleşecek kurultayda, tarımımızın özelliklerini geçmiş ve gelecekle bağlantı kurarak tamamlama, mevcut durumun analizini ulusal çıkarlar doğrultusunda yapma fırsatı yakalanacağını belirten ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, ‘‘Geleceğe yönelik uygun fikirler üretme amacı taşıyan kurultayda,Türk tarımının dünü ve bugünü ele alınırken, tarımda dışa bağımlılık, özelleştirme ve toprak satışları, ekolojik tarımın ulusal tarımdaki yeri ve geleceği genişçe ele alınacak’’ dedi. Kurultayın açılışını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yapacağını anımsatan Prof. Dr. Akınoğlu, kurultaya gönderilen sunumların, hemen tüm üniversitelerin öğretim üyelerinden oluşan 29 kişilik ‘‘Bilim Kurulu’’ tarafından değerlendirildiğini vurguladı. Akınoğlu, kurultaya katılacak kurumları da şöyle açıkladı: ‘‘Başbakanlık AB Sekreterliği, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Gıda Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası,Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türk Veteriner Hekimler Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Ziraat Mühendisleri Odası,Antbirlik, Çukobirlik, Pankobirlik, Tariş, Trakya Birlik,Adana Çiftçiler Birliği,Akdeniz Sebze Meyve İhracatçılar Birliği, Aytüb, Meyder, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Ege Çiftçi Derneği, Kırsal Çevre, Köy Koop, Şekerİş, Tarım Ekonomisi Derneği, Tek Gıda İş, TEMA, Türkiye Ziraatçılar Derneği, Tütün Eksperleri Derneği, ÜzümSen, Veteriner Hekimler Derneği ve Ormancılar Derneği.’’ yaşamını yitirdiği tahmin ediliyordu. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne bağlı bir kurum olan Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin şemsiyesi altında, Johns Hopkins Üniversitesi tarafından Irak’taki çeşitli kurumların yardımıyla yaklaşık 2 ay süren istatistiksel bir araştırma yapıldı. Araştırmada 47 bölgeden rasgele 1849 hane seçildi. Uzmanlar, işgalden bir yıl önceki dilimde ölenlerle, işgal sonrası ölenleri kayda geçirdiler. İşte sonuçlar: 20 Mart 2003’ten Haziran 2006 sonuna kadar 655 bin Iraklı yaşamını yitirdi. Ölenlerin yüzde 31’i doğrudan işgal güçlerinin saldırısıyla yaşamını yitirdi. Öteki önemli neden ŞiiSünni çatışması. Kurbanların büyük çoğunluğu 1544 yaş grubundan. 27 milyon nüfuslu Irak’ta her 40 kişiden biri öldü. Sadece medyadaki bilgiler toplandığında ölenlerin sayısı 50 bin. Demek ki, medya her 13 ölümden birini haberleştirebildi. ??? BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Jan Egeland şöyle diyor: ‘‘Mezhep ayrılıklarına dayalı şiddetin, milislerin ve ölüm mangalarının oluştuğu bir ortamda, intikam saldırıları kontrolden çıktı...’’ Irak bu noktaya nasıl geldi? 20 Mart 2003’te başlayan işgalin devamında 9 Nisan 2003’te Bağdat’a girildi. 20 Mayıs 2003’te Başkan Bush, resmen savaşın bittiğini ilan etti. Haziran 2003’te işgale direnenler uç vermeye başladı. 2004’te işgali destekleyenkarşı çıkan ayrımı derinleşti. 15 Aralık 2005’te seçimler yapıldı. Seçime partiler değil, mezhepler ve etnik gruplar girdi. Şiiler, Sünniler, Kürtler, Türkmenler, Hıristiyanlar bu kimlikleriyle oluşan listelere oy verdiler. Seçim ayrılıkları derinleştirdi, hem direniş hem mezhep çatışmaları arttı. Direnişçiler için polis olmak isteyen herkes işgalcilerle işbirliğinden yana olduğuna göre, hedef... Mezhepçiler için nüfus cüzdanında karşı mezhebin kutsal saydığı adı taşıyan kişinin katli vacip... İşgal güçleri için kendilerinden olmayan herkes terörist... İşte ABD’nin Irak’a getirdiği demokrasi! ??? Bu korkunç tablo karşısında kimsenin kılı kıpırdamıyor. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’e soruyorlar: Irak’ta daha ne kadar kalacaksınız? ‘‘En erken 2010’da çıkarız’’ diyor... Sanırız buna tek sevinen Barzani ile Talabani olmuştur! Hafta içinde Irak’taki ölüm bilançosunun açıklandığı günlerde Bağdat’ta ülkenin 3 parçaya bölünmesini geriye dönülmez biçimde hızlandıracak kararlar alındı. Federasyonlaşmanın temeli atıldı. Ortadoğu gibi bir coğrafyada federasyon demek, bölünmek demek... Bölünmek demek, ölünmek demek... Irak’ta grupların tümünü tatmin edici bir dilimleme zor. Zaten bunu ABD de istemez. Grupların gözü birbirinde olmalı ki, işgalciyi sorgulayamasın! Bu zaman diliminde de ölü sayısı milyonu bulsun, ulusal refleks sıfıra insin. Heeey 1915 yorumcuları!.. Neredesiniz? Bugünü görmemek için mi başınızı tarihin derinliklerine gömüyorsunuz? ankcum?cumhuriyet.com.tr İşkence iddiası haberi mahkum ettirdi İstanbul Haber Servisi Gazetemiz muhabiri Alper Turgut, “İşkenceye Beraat” başlıklı haberi nedeniyle 20 bin YTL para cezasına çarptırıldı. “Basın Yasası’nın 19. maddesine muhalefet” ettiği öne sürülen Turgut adına Yargıtay’a başvuran gazetemiz avukatları, gazeteciliğin gereğinin yapıldığını belirterek mahkumiyet kararının bozulmasını istediler. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, yazıişleri müdürü Mehmet Sucu ile Alper Turgut hakkında 18 Ekim 2004’te yayımlanan ve işkence suçundan yargılanan polislerle ilgili haber nedeniyle dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıkların Basın Yasası’na aykırı davranarak “kesinleşmemiş mahkeme kararı hakkında görüş bildirmek” suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarını talep etti. Davanın görülmesine, hazırlık aşamasında çıkarılan 60 bin YTL’lik ön ödeme cezasının yatırılmamasının ardından İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Mahkeme yargıcı Sevim Efendiler, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 11 Kasım 1998’de örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınan sanıklara işkence yaptıkları ileri sürülen polislerin beraatlarına karar verilmesine ilişkin haberin, hüküm kesinleşmeden önce yazıldığını belirtti. Selçuk ve Sucu’nun 5187 sayılı yasaya göre sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle beraatlarına karar veren Efendiler, Turgut’un üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamından anlaşıldığını kaydederek 20 bin YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmetti. Efendiler, Turgut hakkında, geçmişteki hali, suç işleme eğilimleri göz önüne alınarak erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına da karar verdi. Gazetemiz avukatlarından Bülent Utku tarafından hazırlanan temyiz dilekçesinde mahkumiyet hükmünün bozulması talep edildi. Turgut’un haberindeki hangi sözcüklerin mahkeme kararına ilişkin görüş bildirmek anlamına geldiğinin açıklanmadığı kaydedilerek, haberin hukuka uygun olduğu ifade edildi. Turgut hakkında daha önce verilmiş hiçbir mahkumiyet kararının olmadığı, bu nedenle “geçmişteki hali” gerekçe gösterilerek cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği belirtilerek “Dosyadaki somut durum mahkemenin dayandığı gerekçenin aksini göstermektedir. Turgut’un sabıkasız oluşu bir olumsuzluk değil, olumlu bir durum arz etmektedir. Bu nedenle verilen cezada erteleme yapılmaması usul ve yasaya aykırıdır” denildi. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle