10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Nasrettin Süleyman Ekim: “Levent Kırca, AKP’nin politikalarını ve Tayyip Erdoğan’ı olumlu buluyormuş. Desenize, Nasrettin Hocalıktan istifa etti; o artık bir ulema!” Ya ğ m u r E k i m Türkiye’de resmen kuş gribi varmış... “Dikkat! Bu iktidar, kuş cennetlerini cehenneme çevirebilir!” İSTANBUL’UN tarihi yapılarından Davutpaşa Kışlası’nı bilirsiniz. Geniş bir arazi içindeki kışla Milli Savunma Bakanlığı adına İstanbul Merkez Komutanı Tuğgeneral Tuncer Akçay’ın imzaladığı protokolle, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne devredilmişti. Protokole göre Yıldız Teknik Üniversitesi devraldığı araziyi ve binaları hem bakım ve onarımını yaparak koruyacak hem de eğitim ve öğretim amacıyla kullanacak ve devraldığı gayrimenkulun herhangi bir bölümünü üçüncü kişi ya da kurumlara devretmeyecekti. Bu protokolden sonra Davutpaşa Kışlası, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Yerleşkesi olarak yeniden düzenlendi ve fakültelerin bir kısmı Davutpaşa’ya taşındı. Sonra ne olup bittiyse devreye İstanbul Vakfı girdi. İstanbul Vakfı’nın internet sitesinde vakfın BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Davutpaşa Kışlası kurucularına, etkinliklerine ilişkin bir bilgi bulunmuyor. İstanbul Vakfı’nın tanıtım sayfalarındaki birkaç kısa yazıda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ve İslamcı çevrelerin çok yakından tanıdığı Prof. Dr. Sabahattin Zaim’in adı geçiyor. Vakfın AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yakın olduğu anlaşılıyor. Ve şu sıralar Yıldız Teknik Üniversitesi, Davutpaşa Kışlası’nın içindeki tarihi yapılardan birini İstanbul Vakfı’na ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devretmeye hazırlanıyor. Plana göre, kışlanın girişindeki “tarihi fırın”, ABD Elçisi: ‘Çuval tarih oldu!’ Doğru, tarihe geçti! 3F/3N Ahmet Mete Apak: “Portekiz’in eski diktatörü Salazar’ın fado, futbol ve fiesta ile 3F’si varsa Recep Tayyip’in de 3N’si yani üç noktası var! vakfa ve belediyeye devredilecek. Vakıf ve belediye fırın binasını restore edecek. Vakıf ve belediye, burada “Unlu Mamuller ve Fırıncılık Eğitim Merkezi” kuracak. Bir tarafta mühendislik eğitimi ağırlıklı bir teknik üniversite ve öteki tarafta İslamcı dünya görüşünün tasarladığı unlu mamuller eğitim merkezi. Ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden koşullu olarak devraldığı Davutpaşa Kışlası’nda bir başka tasarrufu daha; kurulması planlanan “Bilim Merkezi”nden vazgeçilip, bu proje için kışla içinde ayrılan arsanın Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmesi. Umarız, İslamcı iktidar yurt binasında mescit yapmayı unutmaz da öğrenciler namazlarını rahat kılar! Enerji Anıl Öçal: “Yapay iktidarların enerji politikalarında, işbirlikçi burjuva ile ulusal burjuva çelişecek elbet; ama yalnız enerjide mi?” SESSİZ SEDASIZ (!) İstanbul’da hekimlerin namaz sorunu! İSTANBUL Tabip Odası, hekim profilini saptamak ve hekimlerin sorunlarını belirlemek amacıyla bir anket çalışması yapıyor. Anketin 36. sorusu şöyle: “Kamu işyerlerinde mesai saatlerinin Cuma namazına imkân verecek şekilde düzenlenmesi konusunda ne düşünürsünüz? 1. Kesinlikle doğru bulurum. 2. Doğru bulurum. 3. Bu konuda çekimserim. 4. Yanlış bulurum. 5. Kesinlikle yanlış bulurum.” Anketlerde soruların belli amaçlarla sorulduğunu anımsatan bir hekim dostumuz İstanbul Tabip Odası’na şu Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com 2005 yılını geride bırakıp 2006 yılına girerken Türkiye pek çok sorununu yine çözemeyerek erteledi. Biz de yeni yıla yeni dileklerle değil, 2005’te ne dilediysek öyle girdik. 2007’de yeni dileklerde bulunuruz inşallah. 2005 bir sürü tartışma ve hükümetle pek çok kuruluşun arasında yaşanan polemiklerle geçti. 2005 yılına damgasına vuran bu polemikler içinde hiç kuşkusuz hükümetle üniversiteler ve yargı organları arasında yaşanan tartışmalar en önemlisiydi. En son yeni yıla bir gün kala Başbakan’ın, ‘‘Üniversiteler AB fonlarından yeterince yararlanamıyor. Ülkenin parası AB bütçesine kalıyor’’, sözleriyle başlayan polemik çeşitli üniversite rektörlerinin yanıtlarıyla devam etti. Rektörler ise bugün itibarıyla üniversitelerimize tanınan kısıtlı olanaklar çerçevesinde bu fonların kullanımında oldukça başarılı olduklarını beyan ettiler. 2005 bu polemiklerin dışında Avrupa Birliği ile müzakere hazırlıkları nedeniyle reform çalışmalarının da hız kazandığı bir yıl oldu. İşte bu reformlardan bazı notlar... 2007’ye Ertelenen Dilekler... Şükür Erdoğan Sığın: “Ekonomik krizdeki Galatasaray, tarikat müridi takım kaptanını kefil gösterip Amerika’daki şeyhten borç istesin!” soruları yöneltip diyor ki: “Neden Cuma namazı? İslamiyet bir bütün olduğuna göre diğer emirlerine de uyulması da gerekmez mi? Cuma namazı konusunda İslam’ın emirlerini gündeme getirip diğer emirleri görmezden gelirseniz işin içinden çıkamazsınız. Bu nedenle Atatürk’ün eseri olan Türkiye Cumhuriyeti laiklik temeli üzerinde yükselmiştir. Postmodern neolibelak küresel işbirlikçi sol anlayışıyla Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkarsanız bu sorulara da yanıt verememenin sıkıntısından kurtulamazsınız.” Eğitimde reform Üniversite mezunu bakkal ve seyyar satıcı sayısını arttırmak amacıyla 2005’te 15 yeni üniversite daha kurulmasına karar verildi. Bugün itibarıyla ülkemizde 53’ü devlet, 23’ü de vakıf üniversitesi olmak üzere bulunan 76 üniversiteye 8 Aralık 2005 tarihinde 15 yeni üniversite daha eklendi. Böylelikle kısa yoldan Türkiye’nin eğitim ve öğretim sorunu çözülmeye çalışılacak. Bu yıl iki milyonu aşkın öğrencinin üniversite sınavına gireceği düşünülünce bu öğrencilerin hiçbirinin açıkta kalmaması için hükümet yeni üniversiteler kurulmasına karar vererek gerekli tedbirleri aldı. Bizde Harvard, Yale veya Oxford gibi üniversitelerin bulunmadığı sorusunun yanıtı aranmayacak. ‘‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık’’ denilmeye devam edilecek. Üniversitelerimiz kendilerini görece başarılı bulsunlar, Türkiye’de üniversite eğitiminde ya da eğitimin herhangi bir alanında istenilen düzeye ulaşılamayacak. Anadolu’nun bozkırlarına birer üniversite kurularak üniversitenin o ili kalkındırması beklenecek. Böylece bölge eşrafına istihdam yaratılacak. Bölge eşrafı üniversite yoluyla zenginleştirilecek. Ama yılda bir buçuk milyon, dört yılda altı milyon kişi çeşitli üniversitelere yerleştirilip gizli işsizlik oluşturulacak. Varsın öyle olsun en az dört yıl, başımız rahat, gerisini sonra düşünürüz. At nalı toplamamız ve arpa boyu yol alamamamız dünyaya at gözlüğüyle bakmamızdan mı acep? Filozof Peygamber mi? MERİÇ VELİDEDEOĞLU Yaklaşık beş yıl önce Papa 2. Jean Paul ‘‘Ateistler de cennete girebilir!’’ diyerek dinlerinin ne denli hoşgörülü olduğunu dünya kamuoyuna duyurup Hıristiyanlığın propagandasını yapıyor ve dinini dünya kamuoyu gündeminde tutmaya çalışıyordu. Geçen yılın aralık ayının başında Vatikan’da toplanan ‘‘Uluslararası İlahiyat Komitesi’’ de günümüz Papası 16. Benedikt liderliğinde benzer önerilerde bulundu. Vaftiz olmadıkları için Katolik mezhebince cennete girmelerine izin verilmeyen ilk peygamberlerden Hz. İbrahim, Hz. Musa, antikçağın ünlü filozofu Platon (Eflatun) ile birlikte artık cennete girebilecekler. Papa, dünya kamuoyuna sunulan bu kararları ile Hıristiyanlığın affetmeye ne yatkın olduğunu, dinlerinin ne denli büyüklük gösterdiğini bir kez daha ortaya koyma fırsatını yakalıyordu. Filozofun peygamberlerle aynı düzeyde görüldüğü bu işlem, insana ‘‘peygamberlerin filozof’’ ya da ‘‘filozofların peygamber’’ olmasını isteyen 10. yüzyıl İslam düşünürü Farabi’yi anımsatıyorsa da Vatikan’ın böyle bir yaklaşımı olmadığı ortada. Ne var ki Papa 16. Benedikt’in, Platon’un hocası Sokrat’ı, öğrencisi Aristo’yu neden cennete almadığını da insan merak ediyor. Yoksa Papa da onları İslam tanrıbilimci İmam Gazali gibi ‘‘budala’’ ya da ‘‘sapkın’’ olarak mı görüyor dersiniz? Sanmıyorum; onları da sonraki papalar sıra ile cennete alırlar belki... Bu konulara girince böyle yaklaşımlar her zaman öne çıkabiliyor. Vatikan komisyonunun aldığı kararları konuşmayı sürdürürsek bunlardan biri de vaftiz edilmeden ölen çocukların da artık cennete girmelerine izin verilmesi. Daha önce gerek bu çocuklar gerek antikçağ düşünürleri, sanatçıları gerekse ilk peygamberler Hıristiyan inanışına göre 13. yüzyıldan bu yana Limbos adı verilen bir mekânda bulunuyorlarmış. 13. yüzyıla dek yerleri yurtları yok; Hıristiyan felsefesinin oluşumunda rolü olan 5. yüzyıl azizlerinden Augustinus, vaftiz olmadan ölen çocukları ‘‘şeytanın ayağı’’ olarak görürmüş. Limbos’un nasıl bir yer olduğundan İtalyan şair Dante ünlü yapıtı ‘‘İlahi Komedya’’da az çok söz eder; Dante yapıtında, cenneti, cehennemi, ara yer Araf’ı antikçağın Romalı şairi Vergilius ile birlikte buraları gezerek anlatır. Dante bu gezisinde İslam Peygamberi Hz. Muhammet ve Halife Ali ile de görüşür, ama cennet bölümünde değil; Hz. Musa ile Hz. İbrahim’in cennete girmelerine izin veren 16. Benedikt, sık sık yapılan ‘‘dinler arası diyalog’’ toplantılarından birinde Dante’nin bu görüşünü geçersiz kılacak bir atılıma öncülük eder mi diye insan düşünüyor... Ne var ki bu diyalog toplantılarında birbirleriyle sarmaş dolaş olan bu din adamlarının, kendi aralarındaki toplantılarda hiç de hoş karşılanmayacak önerilerle ortaya çıkmaları da her an söz konusu. Vatikan toplantısında Kardinal Ruini, Hıristiyanların özellikle Katoliklerin Müslümanlarla evlenmesine karşı çıkmış. Görüşünün ne denli haklı olduğunu anlatırken de şöyle demiş: ‘‘Katolik olan eş, Batı’da yaşanan bir evlilikte nispeten daha az zarara uğramaktadır. Ancak bir Katolik, İslam ülkelerine damat veya gelin olarak giderse burada dini ve kültürel açıdan büyük sorunlarla karşılaşmaktadır.’’ Bu anlatım Vatikan’ın, Türkiye’nin AB’ye girmesine neden kesinlikle karşı oluşunun ipuçlarını içermiyor mu? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Yargıda reform 2005’te yargı alanında yaşananları düşününce aklıma bir öykü geldi. Bu öykü hukuk fakültesi öğrencilerine hukuk sosyolojisi derslerinde anlatılan bir öyküdür. Brütan’ın Eşeğinin öyküsü Brütan’ın eşeğinin her iki yanına eşit uzaklıkta iki torba yem konulur. Eşek aç olmasına karşın hangi yemden yiyeceğine karar veremez. Başını bir o yana bir bu yana çevirir. Sonuçta günler süren kararsızlıktan sonra eşek hangi yemden yiyeceğine karar veremediği için açlıktan ölür. 2005’te AB mevzuatına uyum için gereken birçok düzenleme yapıldı. Bu düzenlemelerden en önemlisi Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerdi. Hem değişiklikler aşamasında hem de ceza kanunu yürürlüğe girdikten sonra tartışmalar dinmek bilmedi. Avrupa Birliği’ne uyum için değiştirilen ceza kanununun 301. maddesi başta olmak üzere pek çok maddesi nedeniyle sorunlar yaşandı. Görünen o ki 2006 yılında da AB yolunda yapılması gereken düzenlemeler, yine aynı anlayışla yapılacak. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve hukukun üstünlüğü perspektifinde bizden beklenen değişiklikler yerine, biz bu kavramları nasıl anlıyorsak öyle yasalar yapacağız. Niyetimizi Türklük, egemenlik gibi kavramların arkasına gizleyip kendi hukukumuzu egemen kılmak için var gücümüzle çalışacağız. Biraz da kararsız kalacağız. Biz bu değişiklikleri yapsak mı, yapmasak mı? AB’ye girsek mi, girmesek mi? Derken biraz ondan, biraz bundan deyip reformlar yapacağız. Sonra işler karışınca biz aslında öyle demek istememiştik, öyle yapmak istememiştik diyeceğiz. Hukuku egemen olanın eline, adaletini ise sorgulanır bir halde bırakıp hukukun gücü yerine, güçlünün hukukunu egemen kılacağız. Kepçe kimin elindeyse adaleti o dağıtacak, biz de onun merhametinden nasibimize düşeni alacağız. 2006’nın hepimiz için daha parlak geçmesi ve 2007’de dileklerimizin değişerek umutlarımızın artması dileğiyle... [email protected]/Faks: 0212 672 73 79 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Dosya No: 2004/701 Tal. Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Tapu kaydı: Zonguldak ili, Kdz. Ereğli ilçesi, Kepez Mahallesi, Karşı mevkiinde kain ve Tapu Sicili Müdürlüğü’nün pafta 9, Ada 625, Parsel 183’te kayıtlı taşınmaz üzerindeki birinci kat (3) no’lu bağımsız bölümün dosya borcundan dolayı Kdz. Ereğli İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle satılmasına karar verilmiştir. Taşınmazın halihazır durumu, tapu kaydı miktarı ve imar durumu: Taşınmaz üzerinde 5 katlı çift daireli bir bina bulunmaktadır. Taşınmaz 570 m2 alana sahip olup cinsi tapuda arsa olarak gözükmektedir. Şehir idari ve ticari merkezine takriben 6 km. mesafededir. Ayrık nizam 5 kat ve %80 kullanma alanına sahiptir. Satışına karar verilen bağımsız bölüm bu binanın birinci katında bulunan (3) no’lu dairesi olup üzerinde 28/304 arsa payı ile kat irtifakı tesis edilmiştir. Daire 2 oda, 1 salon, 1 mutfak, 1 banyo, 1 WC, 1 hol olarak planlanmıştır. İç bölme duvarları örülmüş, başkaca bir işlem yapılmamıştır. Kısaca kaba inşaat aşamasındadır. Daire 100 m2 kullanma alanına sahip olup binanın ısıtma sistemi sobalıdır. Kıymeti: (3) no’lu bağımsız bölüme kesinleşen bilirkişi raporuna göre 20.000,00 YTL kıymet takdir edilmiştir. Satış şartları: 1 Taşınmazın satışı 20.02.2006 Pazartesi günü saat 15.0015.15 arasında, Kdz. Ereğli İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 02.03.2006 Perşembe günü Kdz. Ereğli İcra Müdürlüğü’nde aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için daire açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2004/701 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 26.12.2005 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 125 KDZ. EREĞLİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ MALIN AÇIK ARTIRMA İLANI HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ocak www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çulluğa ben1 zer göçmen bir su kuşu. 2/ 2 Mevki, makam... Binek 3 hayvanlarının 4 sırtındaki otur 5 malık. 3/ Tasvir. 4/ İlaç... 6 Yayla ya da 7 bahçe kulübe 8 si... ‘‘başlar doğarken sal 9 tanatı sultaniyegâhın’’ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 (Attilâ İlhan). 5/ Kar 1 H İ B A K U Ş A bonil grubuna iki alkil 2 A L A B O R İ N A kökünün bağlanmaŞ OM sıyla türeyen bileşik. 6/ 3 Ş A R A P Z AM T E Dalgalı parıltılar veril 4 E V R miş olan bir tür ku 5 M E T A N E T A N A L O J İ maş... Tavır, davranış. 6 A A V K İ R İ K 7/ Yiğit, kahraman... 7 Reçinesi hekimlikte 8 A R A M İ S L A kullanılan bir ağaççık. 9 S İ T E A D E N 8/ Çanakkale Boğazı’nda, pek çok deniz kazasının meydana geldiği bir burun... Kaynağı antik dönemlere dayanan kirişli bir çalgı. 9/ Ağızda çiğnenip çıkarılan yemek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir bekçi köpeği ırkı. 2/ Faiz... Belirteç olarak kullanılan eylem soylu sözcük. 3/ Bir meyve... Kısa paçalı bir tür pantolon. 4/ Siyasal birlik sağlayan, siyasal birliğe ilişkin olan.. Balık yakalama aracı. 5/ İşlek karayolları üzerinde yapılmış otel. 6/ Viyolonsele verilen bir başka ad... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 7/ Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Büyük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlendiren kimse. 8/ Büyüme, gelişme... Pazar ya da panayır kurulan gün. 9/ ‘‘Fesleğen’’ de denilen güzel kokulu bitki. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle