13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER AKP hükümetinin yanlış doğalgaz politikalarının Türkiye’ye maliyeti 3.5 milyar dolar PERŞEMBE ORHAN BURSALI Israrın faturası kabarık MURAT KIŞLALI Ne Demeli, Bilmem! AKP’liler, tabii öncelikle ‘‘üst düzey danışmanlar’’ Avrupa Birliği yetkililerine ne diyor, bakar mısınız: ‘‘Biz ceza yasasındaki 301’inci maddeyi kaldırmak istiyoruz, ama ordu karşı çıktığı için bir şey yapamıyoruz!’’ Pes! Ben bugüne kadar ordudan böyle herhangi bir açıklama duymadım, okumadım! Ayrıca 301’in mimarının AKP olduğu ve daha önceki uyarıları dikkate almadıkları bilindiği halde! Ama Avrupalılarla çeşitli toplantılarda, her iyi şeyi kendi hesaplarına, eleştirilen olayları da ordu hesabına kaydetmeleri, arsızlığın üst perdesi! Avrupa Birliği’nden her türden ve düzeyden yetkili ile yapılan toplantıları gazeteci olarak yıllardır izleyen, onlarla görüşen, Avrupa ile Türkiye arasında gidip gelen 20 yıllık bir arkadaşımla uzun ve derinden sohbet etme fırsatım oldu.. İzlenimlerini anlatırken, Avrupalılara, ordunun durmadan ve gereksiz yere kötülenmesinden yakındı! ??? Sadece AKP’liler mi orduyu durmadan kötüleyen? AB üyeliği için her şeyi feda etmeye hazır, Erdoğan’a hayran, orduya ezeli ve ebedi düşman; Mustafa Kemal, ulusal çıkar vb. gibi bütün kavramlara öcü gibi bakan, bunları savunanları ‘‘kızılelmacı’’ diye aklınca kötüleyen medyanın bildik ünlü köşebaşı isimleri de AKP ile aynı küfür kervanında! Cemaatçi gazete köşelerine kapağı atmışlardan, geniş yelpazedeki basında yer tutmuşlara kadar! Hepsi de Cumhuriyet’e saldırı kıtasının mümtaz simaları.. Peki bunlar neler söylüyor AB’cilere! Aynı terane: ‘‘Ülkemizde demokrasinin ve AB’ye üyeliğin önündeki en büyük engel ordu!’’ Herhangi bir komutan bir görüş mü bildirdi! Hemen mesajlar gidiyor: Bak gördünüz mü, demedik mi, komutanlar, açıkça da siyasi hayata karışıyorlar! Her fırsatta orduya yüklenmelisiniz, AB üyelik sürecinin kesintiye uğrayabileceği uyarısını yapmalısınız! Ülkemizdeki demokrasi için ana tehlike ordudur! Gazeteci arkadaşım diyor ki: ‘‘İnanılmaz bir yalakalık, sahtecilik, yanlış bilgilendirme... Gazetecilik yapacaklarına ülkesini kötüleme ve AB’yi orduya karşı kışkırtma yarışındalar! Sayıları az, ama AB ile tam uyum içinde olduklarından etkileri fazla!..’’ ??? Arkadaşımın dürüstlüğüne güvenirim! Çünkü düşünce namusu var ve buna da sonuna kadar bağlıdır! Düşünce namusu: Bu olmayınca zaten dik duramıyorsunuz! Lagendiejk ne demişti: Ordu PKK ile savaşmayı seviyor! Savaş bu nedenle sona ermiyor! Böylece, orduyu esas engel olarak görenlerle, Lagendiejk arasındaki düşünce paralellikleri ortaya çıkıyor.. Zaten bunlardan bazıları da ordu ile PKK teröristlerini aynı kefeye koymakla ünlü! Avrupalılara diyorlar ki: ‘‘Ordu PKK’nin yok olmasını istemiyor, onları savaşmaya ve varlıklarını sürdürmeye teşvik ediyor. Çünkü komutanların bölgede silahlı savaşın sürmesinden menfaatleri büyük.. Silah kaçakçılığından tutun uyuşturucu ticaretine kadar, bölgede büyük bir menfaat ticareti var! Orada savaş biterse, komutanların da çıkarları sona erer!’’ Ve bunun geri yansımasını, Lagendiejk’ın sözlerinde görüyorsunuz! Bu ekibin, CHP’yi de durmadan kötülediği, iktidara gelmesi halinde Türkiye’nin AB macerasının sona ereceğini Avrupalılara durmadan tekrar ettikleri de bir başka olgu. Öyle ki AB’nin bazı yetkilileri, Onur Öymen ve CHP’nin bazı yetkililerini ‘‘faşist’’ olarak algılıyor! ??? Ordu demokratikleşmenin arkasında durdu ve Avrupa Birliği ile uyum yasalarının çıkmasına, hatta yardımcı bile oldu! Ordunun, iç terör ve ülkenin bölünmezliği konusundaki hassasiyetini koruyarak, Avrupa Birliği üyeliğini desteklediğini biliyoruz.. Bu destek şüphesiz ‘‘her ne pahasına olursa olsun’’cuların desteği gibi değil! Çünkü burada bir ülke var! Arkadaşım diyor ki: AB’nin önde gelenlerinin en büyük istekleri Türkiye’nin sürekli olarak ‘‘AB taraftarı’’ olarak kalması! ‘ProAB’ci’ gazetecileri de her bakımdan destekliyorlar, kulakları sürekli onlarda!.. Düşünüyorum da Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en büyük engel, sanırım, bu ekip üyeleri, ‘‘ulusal çıkar’’ denince tüyleri diken diken olanlar, AKP destekçisi bu zamane gazeteci ve aydın türü! ANKARA Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in ‘‘Doğalgaza bağımlılığı azaltıyoruz’’ açıklamasına karşın, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonundan bu yana hükümet, doğalgaz ithalatını önceki döneme göre toplam 15.9 milyar metreküp arttırarak fazladan 3.5 milyar dolarlık fatura ödenmesine neden oldu. Bunun yaklaşık 1.6 milyar doları, hükümetin Danıştay kararını uygulatmayarak faaliyetine devam etmesine olanak tanıdığı ENKAIntergen İzmir Doğalgaz Santralı gibi doğalgazdan elektrik üreten santralların da içinde bulunduğu elektrik üretiminden geldi. Türkiye 2002 yılında 17.6 milyar metreküp doğalgaza 2.9 milyar dolar öderken, bu fatura 2004 yılının sonunda 22.2 milyar metreküplük doğalgaz için 4.7 milyar dolara çıktı. 2005 yılının 9. ayı itibarıyla Türkiye, 2002 sonuna göre fazladan 15.9 milyar metreküp doğalgaz aldı ve bunun için, 3 yılda ödediği miktar 3.5 milyar dolar oldu. Türkiye’nin doğalgaza ödediği $ Rusya’dan Türkiye’ye çifte tarife ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rus doğalgaz şirketi Gazprom’un, Ukrayna’nın Türkiye’ye düşük fiyattan doğalgaz satıldığı iddialarını yanıtlamak için yaptığı ‘‘Türkiye’ye 1 Ocak’tan itibaren uygulayacağımız doğalgaz alım fiyatı 260 dolar (bin metreküp)’’ açıklaması bir gerçeği de ortaya çıkardı. İngiliz The Times gazetesinin verilerine göre, Türkiye’nin Rusya’ya ödediği rakam komşu ya da yakın coğrafyada yer alan ülkelerle kıyaslandığında birçok ülke nin iki katını aşıyor. AB’ye girmeye çalışan Moldavya, gazın 1000 metreküpünü 160 dolardan alıyor. Ermenistan ile Gürcistan ise 110 dolar fiyat veriyor. Rusya ile sıcak ilişkisi bulunan Belarus, doğalgaza 47 dolar ile en düşük fiyatı ödüyor. AB ülkeleri Rusya’ya ortalama 240 dolar öderken, Romanya ise doğalgazı 280 dolardan alıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise doğalgazın fiyatıyla ilgili olarak basında yer alan haberlerin yanlış olduğu savunuldu. 165 DOLAR 260 OLDU fiyat 2002 yılında ortalama 165.4 dolardan 2005 yılı ilk 9 ayında ortalama 246 dolara çıktı. Önceki gün, Rusya Türkiye’ye doğalgaz satış fiyatının 1 Ocak 2006 itibarıyla 260 dolara çıktığını açıklarken, aynı gün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler, Ankara’da yaptığı basın toplantısında, doğalgaz kullanılan merkezlerin sayısının gelecek yılın sonuna kadar 26’dan 75’e çıkarılacağını söyleyerek bağımlılığın artacağını açıklamış oldu. Bakan Güler’in ‘‘elektrik üretiminin doğalgazdan aldığı payın düşürüldüğü’’ yönündeki açıklamasına karşın, doğalgaz kullanımındaki artıştan dolayı, elektrikte kullanılan doğalgaz miktarı 2002 sonunda 11.6 milyar metreküpten, 2004 sonunda 13.2 milyar metreküpe ulaştı. 2005 yılı sonunda bu rakamın 15.2 milyar metreküpe ulaştığı tahmin ediliyor. Böylece Türkiye, doğalgazdan elektrik üretimi için 2002 sonundan 2005 Eylül’üne kadar toplam 7.1 milyar metreküp doğalgaz tüketti ve bunun için 1.6 milyar dolarlık doğalgaz ithalatı bedeli ödendi. CHP İzmir Milletvekili ve Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesi Sedat Uzunbay, ‘‘Enerji Bakanı Güler, doğalgaz tüketimindeki artış için önceden yapılmış sözleşmeleri neden gösteriyor, ama bu sözleşmelerin yüzde kaçı düzeyinde alım yapma zorunluluğu olduğunu da açıklamıyor. ‘Al ya da öde’ payını şimdi indirmeyeceklerse ne zaman indirecekler?’’ diye sordu. Uzunbay, ‘‘Eski sözleşmeleri düzelteceğiz diye yola çıkıp, doğalgaz devirlerinde olduğu gibi, geçmiş hükümetlerden çok daha kötü ve kendi yandaşlarına yarayan uygulamaları hayata geçirdiler’’ dedi. Hükümet doğalgaz faturasını düşürmeye yönelik eline geçen, İzmir Doğalgaz Santralı’ndaki sözleşmenin iptali gibi fırsatları da boşa harcıyor. Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM) Vakfı’nın açtığı davayı 3 Ağustos 2005 tarihinde sonuçlan AKP FIRSATI GERİ TEPTİ dıran Danıştay, BOTAŞ tarafından ENKAIntergen ortaklığına İzmir’de yaptırılan doğalgaz santralının bir imtiyaz içerdiği ve bu nedenle BOTAŞ ile ortaklık arasında yapılan sözleşmenin ‘‘imtiyaz sözleşmesi haline’’ getirilmesi gerektiğine karar vermişti. Danıştay’ın 1 aylık süre verdiği kararın uygulanması halinde, en azından ortaklık ile sözleşmenin yeniden gözden geçirilmesi mümkün olabilecekken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, ‘‘faaliyete giren yatırımların yargı kararı olsa bile durdurulmamasına’’ yönelik ilke kararını gerekçe göstererek santralın faaliyetine devam etmesini sağlamıştı. NABUCCO HATTI GÜNDEMDE AB doğalgaz krizinden ders çıkardı Dış Haberler Servisi Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğalgaz krizinde anlaşma sağlandı. Krizin aşılmasında rol oynayan AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Andris Piebalgs, krizden ders aldıklarını belirterek, AB’nin enerji arzında ‘‘bazı ülkelere bağımlı kalınmaması ve çeşitlilik sağlaması’’ için görüş birliği bulunduğunu açıkladı. AB, Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak için Asya ve Ortadoğu gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan ‘‘Nabucco Boru Hattı’’ projesini 2020’de yaşama geçirmeyi planlıyor. Gözlemciler tarafından ‘‘görünüşü kurtarma hareketi’’ olarak nitelenen ve her iki ülke tarafından kendi kamuoylarına ‘‘başarı’’ olarak sunulan 5 yılı kapsayan anlaşmayla Ukrayna, Rusya’dan aldığı gaz miktarını azaltırken, ödediği fiyatı 50 dolardan 230 dolara çıkararak 4 katından fazla arttırıyor. Buna karşılık, Gazprom da Avrupa’ya ihraç ettiği doğalgaz için Ukrayna’ya ödediği transit geçiş ücretini 1000 metreküp için 1.09 dolardan 1.65 dolara çıkarmayı ve ödemeyi nakit olarak yapmayı kabul ediyor. Anlaşmanın ardından AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Andris Piebalgs ile dönem başkanı Avusturya’nın ekonomi ve çalışma bakanı Martin Bartenstein, ortak basın toplantısı düzenledi. ? Rusya ve Ukrayna Krizden ‘‘ders aldıklarını’’ anlatan Pidoğalgaz krizinde ebalgs, AB’nin eneranlaşma sağlarken, ji arzında ‘‘bazı ülAB Komisyonu’nun kelere bağımlı kalınmaması ve çeşitlilik enerjiden sorumlu üyesi Andris Piebalgs, sağlaması’’ konusunda görüş birliği buyaşananlardan ders lunduğunu söyledi. çıkardıklarını Özellikle doğalgazda AB’nin Rusya’ya açıkladı. Piebalgs büyük oranda baenerjide çeşitlilik ğımlı kaldığına diksağlanması için kat çeken Piebalgs, görüş birliği sıvılaştırılmış doğalbulunduğu söyledi. gaz (LNG) ithalatının arttırılmasının ve yeni boru hatları inşa edilmesinin zorunluluğuna dikkat çekti. Piebalgs, bu çalışmalar ışığında bile doğalgaz ithalinde ‘‘ana hattın’’ Rusya olarak kalacağını itiraf etti. AB kaynaklarından alınan bilgiye göre, AB ülkeleri, Avusturya’ya Türkiye üzerinden dogalgaz taşıyacak Nabucco Boru Hattı projesinin 2011 yılında başlaması konusunda görüş birliğine vardı. Projeyle, Türkiye üzerinden Avrupa’ya Hazar, İran, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Mısır ve Suriye’deki doğalgazın taşınması amaçlanıyor. AB üyeleri doğalgaz ithalatlarının önemli bir kısmını Rusya’dan gerçekleştiriyor. Bazı ülkelerin toplam tüketimlerinde Rus gazının payı şöyle değişiyor: Slovakya ve Finlandiya (yüzde 100), Yunanistan (yüzde 81), Avusturya (yüzde 74), Almanya (yüzde 39), Fransa (yüzde 26). Enerji çevreleri, gelişmiş ülkelerde en az üç aylık ihtiyaca yanıt verilecek gaz stoku tutulduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de son 56 yılda elektrik üretiminde kömür kullanımı yarı yarıya düştü ‘ÇEŞİTLİLİK SAĞLANACAK’ Gelecek ‘ipotek’ altında AYKUT KÜÇÜKKAYA TÜRKİYE ÜZERİNDEN HAT Türkiye’de ilk olarak 1987 yılında Hamitabat Çevrim Santralı’nda ‘‘513 milyon metreküp’’ olarak kullanılmaya başlanan doğalgaz tüketiminde her geçen yıl artış yaşandı; 2005 yılına gelindiğinde 25 milyar metreküp doğalgaz tüketildi. Ve bu süreçte enerjide stratejik hatalar yapılarak gelecek ipotek altına alındı. Türkiye, kaynağı kendisinde olmayan hammaddeden yani doğalgazdan elektrik üretme yanlışını ısrarla sürdürdü. Elektrik üretiminde oluk oluk para akıtılarak ithal edilen doğalgazın payı giderek arttırıldı ve tamamen dışa bağımlı hale gelindi. 2004 yılında dünya elektrik üretiminin ‘‘yüzde 40’a’’ yakını kömür ile gerçekleştirildi. Bu oranın 2020 yılında ‘‘yüzde 50’’lere yaklaşacağı tahmin ediliyor. Kömür, dünyada 240 yıllık rezerv ömrü ile de en güvenilir yakıt olarak değerlendirilirken Türkiye’de son 56 yılda elektrik üretiminde kömür kullanımı yarı yarıya düştü. Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün obursali?cumhuriyet.com.tr : payı 1998 yılında yüzde 40’larda iken 2004 yılında yüzde 22’lere indi. Türkiye topraklarında yaklaşık 10 milyar tonluk kömür rezervi bulunduğunu belirten uzmanlar, enerjideki dışa bağımlılığı azaltmak için yeni enerji planlamasında şu rakamlara işaret ediyor: Yüzde 45 yerli kömür, yüzde 15 doğalgaz ve petrol, yüzde 30 hidrolik, yüzde 5 nükleer, yüzde 5 diğer (güneş, rüzgâr vs.). RusyaUkrayna arasında yaşanan bir günlük kriz, doğalgazda depolamanın önemini gündeme getirirken Türkiye bu konuda da gerekli adımları atmadı ve ülkede stok için henüz bir depolama tesisi bulunmuyor. Yalnızca TPAO ve BOTAŞ tarafından 2 adet proje yürütülüyor. Türkiye’deki ilk doğalgaz depolama tesisi projesi, ‘‘Kuzey Marmara ve Değirmenköy Doğalgaz Yeraltı Depolama Tesisi’’ adını taşıyor. TPAO’nun Silivri’deki doğalgaz sahasında yer alan tesisin doğalgaz depolama kapasitesi 1.3 milyar metreküp olarak projelendiriliyor. Türkiye’nin bir diğer gaz depolama tesisinin ise Tuz Gölü’nde yapılması düşünülüyor. Rusların yoğun ilgi gösterdiği depolama tesisi inşaatının en az 10 yıl sürmesi bekleniyor. Dünyanın en fazla gaz tüketen bölgelerinin başında Avrupa yer alıyor. Avrupa’daki en büyük doğalgaz tedarikçilerinden Gaz de France’ın toplam 9.9 milyar metreküplük depolama kapasitesi bulunuyor. Alman Ruhrgas şirketinin sahip olduğu 12 yeraltı depolama tesisinin kapasitesi ise 5.2 milyar metreküp. BOTAŞ yetkilileri ise İstanbul ve Ankara’nın 20 günlük stratejik doğalgaz stok miktarının 2010 yılı için 2.5 milyar metreküp civarında olacağını tahmin ediyor. Bu rakam bile Rusya’dan vana kapandığında İstanbul ve Ankara’nın nasıl etkilenebileceğini gözler önüne seriyor. Rusya, enerji emperyalisti LONDRA (ANKA) İngiliz The Guardian gazetesi, Rusya’nın bir doğalgaz emperyalisti olduğunu belirtti. Guardian gazetesinin, Rusya’nın AB ve NATO’yu hedefleyen Ukrayna’yı tekrar kendi eksenine döndürmek için bir doğalgaz gerilimi yaşandığı aktarılan haberinde, günümüz dünyasında ekonominin ve pazar güçlerinin savaşlardan daha etkili hale geldiği yorumu yapıldı. Daniel Litvin imzalı yorumhaberde, Rusya’nın ‘‘enerji güvenliğini’’ tehdit eden ‘‘enerji emperyalisti’’ tek ülke olmadığı, Ortadoğu, Latin Amerika ve Orta Asya’nın da bu karakteri taşıdığı dile getirildi. Haberde, ‘‘Enerji emperyalizminin modern dünyanın bir gerçeği olduğunu kavramalıyız’’ yorumu yapıldı. Bugün modern enerji emperyalizmine ulaşmanın iki yolu olduğu belirtilen haberde, bunlardan ilkinin Rusya’nın izlediği gibi, üreticilerin stoklarda azaltmaya gitmesi ya da enerji nakil sistemlerine müdahale etmesi olduğu ifade edildi. Türkiye, bor zengini İstanbul Haber Servisi ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürü Orhan Yılmaz, 1978 öncesi 660 milyon ton olan toplam bor rezervlerinin, Bor Master Arama Projesi kapsamındaki çalışmalar sonucu 3 milyar ton olduğunun belirlendiğini söyleyerek bu değerin dünya toplam bor rezervinin yüzde 72’sini oluşturduğunu açıkladı. Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de bugün, yılda, 2 milyar 450 milyon ton konsantre bor ve 830 milyon ton rafine bor üretildiğini belirterek, ‘‘Rafine bor ürünleri üretimi, 2005 yılında 2002 yılına göre yüzde 106 artış göstererek 900 bin ton değerine ulaşmıştır. Devam eden kapasite arttırımı yatırımları ve planlanan yeni tesis yatırımlarıyla önümüzdeki yıllarda konsantre bor kapasitesinin 2 milyar 925 milyon ton/yıl ve rafine bor ürünleri kapasitesinin 1 milyar 450 milyon ton/yıl değerlerine çıkarılması hedeflenmektedir’’ dedi. AVRUPA TEDBİRİNİ ALMIŞ AB RUSYA’YA BAĞIMLI CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle