13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2006 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Yrd. Doç. Dr. Bayram Çepniler’in bir kadın doğum doktorundan aldığı rapor gündeme geldi 2006’da AKP’nin İşi Zor Herkes 2006’nın seçim yılı olup olmayacağını tartışıyor. Ana muhalefet partisi, Erdoğan’ı seçime zorlamak istiyor. Hükümetin tavrı henüz netleşmiş değil. Ortada bazı göstergeler olmasına karşın, tüm veriler elimizde bulunmadığından, şimdilik seçim konusunu bir yana bırakalım. Ama, 2006 yılının Türkiye için kolay geçmeyeceğini söyleyebiliriz. Tabii AKP için de... Türkiye’nin 2006’daki en büyük zorluğu, rejimi rayından çıkarıp ülkeyi İslam cumhuriyetine dönüştürmek isteyen AKP’nin kendisi ve gittikçe ivme kazanmaya başlayan girişimleridir. AKP, Türkiye için bir sorundur ve AKP’nin Türkiye için oluşturduğu sorun ülkeyi sürekli olarak germekte, yeni yeni sorunlar yaratmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, her alanda gerginleşen Türkiye de AKP için güçlükler oluşturmaktadır.. Bir türlü halka yansımayan ekonomik ‘‘düzelme’’ gittikçe büyüyen ve her an, 2001’dekine benzer olmasa bile, yine de büyük sarsıntılara yol açabilecek olan cari açığın yanı sıra, Çankaya, yargı, YÖK, teker teker üniversiteler, TSK ve özellikle laik yaşam biçiminden vazgeçmek istemeyen vatandaşlarla gergin bir ortama giren iktidar partisi için 2006’nın hiç de kolay geçmeyeceğini görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. ‘‘Tayyip Bey değişti mi, değişmedi mi?’’ tartışmasının da, son olaylara baktığımız zaman fazla bir anlam taşımadığı görülecektir. Çünkü yaptıkları, hiç değişmeseydi de ancak bu kadar olabilirdi; ne daha eksik ne de daha fazla. ??? Aslında Tayyip Bey’in ‘‘Milli Görüş’’ günlerine oranla tek değişikliği, artık Batı’yı ve tabii ki en başta ABD’yi karşısına almaktan vazgeçmesidir. Tayyip Bey de, Erbakan gibi, başlangıçtan beri İslam cumhuriyetini hedeflemiştir. Yalnız onun Necmettin Hoca’dan tek farkı, bu amaca Amerikan ve Yahudi karşıtlığıyla değil, tam tersine onların onaylarını, hatta desteklerini alarak ulaşacağını anlamış olmasıdır. Bu yüzden Erdoğan, ABD ve AB yandaşı politikayı yürürlüğe sokmuştur. Bu odaklar, istekleri yerine getirildiği sürece, Tayyip Bey’in İslam cumhuriyetini, aslında hiç de öyle olmasa bile, ılımlı etiketiyle kabule hazırdır. Türkiye’de İslamcı bir rejimin varlığı, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiği sürece ne ABD’yi ne de İsrail’i rahatsız etmektedir. İslami bir rejimi içine almak istemeyen, AB’nin AKP’nin girişimlerine sıcak bakması ilk bakışta biraz çelişkili gibi görünse bile, aslında Türkiye’yi kendi içinde görmeye pek hevesli olmayan, ama buradaki kimi değişikliklerin gerçekleşmesini de kendi açısından, yaşamsal gören Avrupa’nın havuç ve sopa politikasına gayet uygundur. AB, bu politikayla ve kimi gerçekleşmeyecek vaatlerle o değişiklikleri kendisi de isteyen AKP’yi istediği yöne sevk ederken kamuoyu önünde destekleyerek güçlendirmektedir de. ABD ve AB desteği AKP’nin iç güçlüklerini aşmaktaki en büyük kozudur. ??? İktidara gelmeden Washington’un ve New York’taki Yahudi lobisinin desteğini almayı ilk iş bilen Tayyip Erdoğan, bu gerçeği başlangıçtan beri bilmekteydi. Nitekim, 1 Mart tezkeresinin geçmesi için bütün AKP yöneticileri ellerinden geleni yapmışlardır. Ne var ki, bir yandan Türkiye’yi Irak batağına sürüklememeye kesin kararlı CHP’nin net tavrı, bir yandan da, bu politikalarını kamuoyu önünde açıkça ifade etmekten çekinen, aynı zamanda çekimser oylarının ne anlama geleceğini anlamayan, mahcup AKP’lilerin tereddütleri yüzünden, tezkere geçmemiş, daha doğrusu halk deyimiyle geçebilememişti. Ne var ki, ABD kendi dizayn ettiği bir iktidarın kendi Ortadoğu politikasında sürekli sorun çıkarmasını bir kez daha kabul edecek değildir. Bu kez, ABD’nin hedefinde İran bulunuyor. Son zamanlarda Türkiye’ye birbirini izleyen, ABD ve İsrail menşeli üst düzey ziyaretlerin arkasında yatan neden, yeni hedef İran’dır. CIA yöneticileri pek muhtemeldir ki, İran’ın nükleer silahlanmasının Türkiye açısından ne büyük tehlikeler taşıdığını belirten dosyalar sunmuşlardır Ankara’ya. Ancak dosyaların içeriği ne olursa olsun, AKP iktidarının Ortadoğu’da ve bütün dünyada İslamın cellatlığına soyunan ‘‘Amerikan gâvuruna’’, (bu niteleme bizim değil, özellikle Irak olaylarından sonra artık Sam Amca’yı böyle algılayan AKP tabanınındır) inanmış Müslümanları bombalaması için üs vermesini kendi seçmenine anlatması pek kolay olmayacaktır. Kısacası AKP bir yandan müşterisi, bir yandan asıl patronu arasında sıkışmış bir durumda yaşayacaktır 2006’yı. Normal ahvalde, bu gibi durumlarda politikacılar, iç ve esas dayanakları olan seçmen tabanını yeğlerler. Ama acaba, AKP’yi Türkiye’de iktidarda tutan gerçek güç, kendi seçmen tabanı mı, yoksa ABD’deki patron tavanı mıdır? Erdoğan’ın bütün ikilemi bu sorunun cevabında yatmaktadır. Komisyonda ‘erkeklik’ atışması TÜREY KÖSE ANKARA Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ndeki kadrolaşma savlarını araştırmak üzere kurulan komisyonun üyeleri bayramdan sonra Samsun’a gidecek. AKP’li Rıtvan Köybaşı’nın CHP’lilere ‘‘p.....k’’ diye bağırmasının tutanaklarda yer almaması tartışma yarattı. Komisyonun geçen haftaki toplantısında inşaat mühendisliği bölüm başkanı Yrd. Doç. Dr. Bayram Çepniler’in bir kadın doğum doktorundan aldığı rapor gündeme getirilince yaşanan ‘‘erkeklik’’ atışması da tutanaklara yansıdı. 19 Mayıs Üniversitesi Araştırma Komisyonu’nun dünkü toplantısında OMÜ Rektörü Ferit Bernay’ı dinleme kararı alındı. Ayrıca toplantıda eski Rektör Prof. Osman Çakır, Rektör Yardımcısı Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal, Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Gökhan Açıkgöz, OMÜ Öğretim Üyeleri Derneği Yö ? Geçen haftaki toplantıda küfürleşmelerin yaşandığı 19 Mayıs Üniversitesi Komisyonu, bayramdan sonra Samsun’a gitme kararı aldı. Komisyonda bu hafta da küfürleşmelerin tutanakta yer almaması tartışma yarattı. netim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir ve Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ömer Kuru’nun bilgisine başvuruldu. Edinilen bilgiye göre, Prof. Bayraktarkatal, üniversitede kadrolaşmaya gidildiği ve usulsüz atama yapıldığı yönündeki iddiaları kabul etmedi. Komisyon, gelecek toplantısını, 16 Ocak’ta Samsun’da yapacak. Komisyonun geçen haftaki toplantısında sert tartışmalar yaşandı. CHP’li Nurettin Sözen, AKP’li Rıtvan Köybaşı’nın arkadaşları Mustafa Özyurt’a ‘‘p... .k’’ dediğini, ancak bu sözün tutanaklarda yer almadığını vurguladı. Sözen, ‘‘TBMM çatısı altında böyle bir müdahale kabul edilemez’’ dedi. ‘‘Kesinlikle o sözü kullanmadığını’’ savunan Köybaşı ise, Özyurt’un kendilerini hedef aldığı ‘‘‘Siz bir b..k bilmiyorsunuz’ sözlerinin tutanaklarda yer almadığını’’ bildirdi. Komisyon Başkanı Cemal Yılmaz Demir ise tutanaklara müdahale edilmesinin söz konusu olmadığını söyledi. 19 Mayıs Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Çepniler, geçen hafta komisyona bilgi verirken ‘‘Samsun’da Rektör’ün sosyal demokrat olduğu söylenir, ben doğru yolcuyum. (...) Benim kimseye diyet borcum yok. Ferit Bernay dürüst bir insan’’ dedi. Bu arada yaşanan ‘‘particilik’’ tartışması tutanaklara şöyle yansıdı: Adem Baştürk (AKP): Bir taraftan fultaym çalışırken diğer taraftan partici gibi konuştunuz yani. Çepniler: Hep beraber, Eyüp’teki Türkiye gazetesi tesislerine gidiyorduk. Buraya gelmeyelim hocam. O hatayı hepimiz yaptık, siz de yaptınız, ben de yaptım. Komisyonun AKP’li üyelerinden Âlim Tunç, Çepniler’in bir kadın doğum doktorundan aldığı raporu gündeme getirince de komisyonda ‘‘erkeklik’’ atışması yaşandı. Bu atışma da tutanaklara şöyle yansıdı: Çepniler: Siz devlet memurluğu yaptınız mı? Tunç: Ben doktorum ve devlet memurluğu yaptım. (...) Benim adım da âlim, iyi bilirim o nedenle. Çepniler: Samsun’un Bafra, Çarşamba her türlü yerinden rapor aldım, bir Merzifon kaldı. Oradan da acilden rapor aldım... Tunç: Sahte rapor aldınız yani. Çepniler: Sahte kelimesini kullanmak istemiyorum. (..) Siz hiç rapor vermediniz mi, böyle gelip de bizim gibi memuriyette başı belaya girenlere. (...) Ben kadın doktorundan rapor alan adamım, sapına kadar da erkek bir adamım yani. Onu da söyleyeyim yani. (..) 19 Mayıs Üniversitesi’nin sorunları bitti de Bayram Hoca’nın raporu mu mesele oldu. (...) Rapor aldığım doktor benim amcamın oğlu. Gece acilde nöbetçiydi. Cemal Yılmaz Demir: Olabilir. Çepniler: 19 Mayıs Üniversitesi’nde görevime başlatmadı, hukuksuzluk yaptı, yasal yollara müracaat ettim. Müstafi sayılmam için, rapor alamamam için her türlü talimatı verdi. Ben de Merzifon’a gittim rapor aldım. Tunç: Kadın doğum uzmanı acilde nöbet tutmaz. Çepniler: Ona da bir araştırma komisyonu kurun. Yaşar Baş’ın erkek gezdiği yerde, Bayram Hoca gözleri kapalı erkek gezer. Nurettin Sözen (CHP): Raporu yazan sorumludur, alan değildir. AKP’li Dülger’in cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili açıklamalarına TBMM Başkanı Arınç’tan tepki ‘Emine Erdoğan mı aday?’ ? Mehmut Dülger’in, Emine Erdoğan’ın türbanla Çankaya’ya çıkamayacağı açıklaması, partisi AKP’yi karıştırdı. Arınç, seçimin yapılacağının anayasada belli olduğunu söylerken, Faruk Çelik de “Zamansız ve yersiz bir açıklama” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’li TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger’in ‘‘Emine Hanım türbanla Çankaya’ya çıkmakta ısrar ederse Türkiye’yi sarsar. İstiyorsa Köşk’e çıkarken başını açar, istemiyorsa da yapmaz’’ açıklamaları parti içinde tartışma yarattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, daha önce de ‘‘Cumhurbaşkanı, Milli Görüşçü birisi olamaz’’ biçimindeki açıklamalarıyla ilgili olarak Dülger’e rahatsızlığını ilettiği öğrenildi. AKP Antalya Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger’in Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin açıklamaları parti yönetiminin tepkisine neden oldu. Dülger, kamusal alan ve türban konusunda tüm kesimlerin duyarlılığının sürdüğünü belirterek şu açıklamayı yaptı: ‘‘Eğer Tayyip Bey, Milli Görüş ceketini çıkarıp Çankaya’ya aday olursa, bu yeni bir süreç olur. Emine Hanım da türbanlı olarak Çankaya’ya çıkmakta ısrar ederse bu Türkiye’yi sarsar. Eğer Emine Hanım istiyorsa Çankaya’ya çıkarken başını açar. İstemiyorsa da yapmaz. Bu Emine Hanım’ın en tabii hakkıdır. Belki de Sayın Başbakan, ‘Biz aday olmak istemiyoruz, kanaatlerimiz burada görev yapmamıza engel, kanaatlerimiz bundan önemli’ diyebilir.’’ Dülger’in bu açıklamalarına ilk tepki TBMM Başkanı Arınç’tan geldi. Arınç, dün bir gazetecinin ‘‘Dülger, ‘Emine Erdoğan Çankaya Köşkü’ne çıkarsa başını açmalı’ dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz’’ sorusuna, ‘‘Sayın Dülger, Sayın Emine Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığından mı bahsetti? Takip edemedim. Köşk’e nasıl çıkacak?’’ karşılığını verdi. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin kastedildiğinin anımsatılması üzerine Arınç, ‘‘Anayasamızda bu konu bütün ayrıntılarıyla belirlenmiş. Cumhurbaşkanının seçim süresi ne kadardır, bu süre bittiğinde hangi şartlar altında seçim yapılacaktır, Meclis içinden biri aday olursa nasıl aday olacak, dışarıdan birisi aday düşünülürse kaç milletvekilinin imzasıyla aday gösterilecektir. Dolayısıyla 2007 Nisan ayında yapılacak olan bir seçim için bir şeyler söylemenin çok faydalı olmadığını düşünüyorum’’ dedi. AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik de, AKP’nin gündeminde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olmadığını belirterek ‘‘Zamansız ve yersiz bir açıklama’’ dedi. CHP Gümrükler için araştırma önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Kapıkule Gümrük Kapısı’nda başlattığı ‘‘Avcı2’’ operasyonuyla gümrüklerde ortaya çıkan rüşvet, kaçakçılık ve yolsuzluk olaylarının TBMM tarafından araştırılması için araştırma önergesi verdi. Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu ve arkadaşları tarafından verilen Meclis araştırma önergesinde Kapıkule Gümrük Kapısı’nda 58 gümrük memuru, 28 polis hakkında alınan ‘‘rüşvet’’ ihbarı üzerine başlatılan ‘‘Avcı2’’ operasyonu ile toplam 72 polis ve gümrük memurunun gözaltına alındığına dikkat çekildi. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, ‘‘operasyon emrini biz verdik’’ yönündeki açıklamalarına dikkat çekilen önergede, ‘‘Bu açıklamalar, gümrüklerde Türkiye’nin saygınlığını zedeleyen sorunların hükümet düzeyinde kabul edildiğini göstermektedir’’ denildi. Türkiye’de akaryakıttan, içkisigaraya, 20 milyon adet kayıt dışı cep telefonundan, şekere kadar toplam 25 milyar dolarlık kaçakçılıktan söz edildiği kaydedilen önergede, buna karşın gümrük müsteşarlığı, yardımcılığı ve 3 genel müdürlüğü ile 14 gümrük muhafaza müdürlüğünün ‘‘vekâleten’’ yönetildiğine dikkat çekildi. Gümrükler gibi her türlü hukuk dışı ilişkiye müsait bir ortamda üst yönetimdeki zaafiyetin rüşvete zemin hazırlayacağı kaydedilen önergede özetle şu görüşlere yer verildi: ‘‘Gümrüklerdeki yolsuzluk, rüşvet gibi sorunlar ile Türkiye’nin, üçüncü ülkelerden Batı’ya göçün transit noktalarından biri haline gelmesi, Türkiye’nin yurtdışındaki imajını zedelemekte, uluslararası platformlarda itibarımızı sarsmakta ve ülkemizin çağdaş bir hukuk devleti olma iddiasına gölge düşürmektedir.’’ Erkan Mumcu, Pakistan’dan bahsederken gözleri dolunca konuşmasına ara verdi. (Fotoğraf: AA) ‘Pakistan ile dayanışma zamanı’ ANAVATAN lideri, grup toplantısında yurttaşlara kurbanlarını bağışlama çağrısında bulunurken gözyaşlarına hâkim olamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, grup toplantısında ‘‘deprem felaketinden sonra açlıkla mücadele eden Pakistan halkına yardım’’ çağrısı yaptı. Yurttaşlara kurbanlarını Pakistan halkına bağışlama çağrısında bulunan Mumcu, gözleri dolunca konuşmasına bir süre ara vermek zorunda kaldı. Mumcu, partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, Pakistan halkı için elindeki bir milyonu bağışlayan Kütahyalı bir çocuğun mektubunu okudu. Pakistan halkının her zaman Türk halkının yanında yer aldığını, özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında nikâh yüzüklerini bile Türkiye’ye destek için gönderdiklerini anımsatan Mumcu, ‘‘Pakistan halkı ile dayanışma örneği göstermemiz için önümüzde büyük bir fırsat var. Kızılay, Pakistan için kurban bağışı kampanyası başlattı. Kurban vekâleten kesilebilir. Bizim yoksulluğumuz Pakistan halkından daha kötü değil’’ dedi. Mumcu, yurttaşlardan Pakistan için kurban bağışında bulunmalarını isterken Pakistan’ın ünlü şairlerinden Muhammed İkbal’in bir şiirini okudu. Bu sırada duygulanan Mumcu ağlamaklı olunca konuşmasına bir süre ara verdi. Mumcu’nun kürsüden inmesinden sonra Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı kürsüye gelerek ANAVATAN’ın kuruluş sürecini anlattı. Kendini toparlamaya çalışan Mumcu, yeniden kürsüye çıkarak konuşmasını tamamladı. ‘‘Bazen insan böyle oluyor işte. Bunlar da insan halleri’’ diyerek konuşmasına başlayan Mumcu, tarih boyunca Türk halkının hep haktan, haklıdan yana olduğunu anımsattı. Mumcu, altüst kimlik tartışmalarına değinirken de Cemil Meriç’in ‘‘Misyonerin amacı milleti etnik toz kümesi haline getirmektir’’ sözlerini anımsattı. Mumcu, ‘‘Son zamanlarda kürsüye çıkan herkes başlıyor etnik unsurları saymaya. Bunları saymamak, bunları yok saymak anlamına gelmez. Böyle giderse ortada millet diye bir şey kalmayacak’’ dedi. Bu arada Mumcu, beraberinde bazı partililerle birlikte bayramın dördüncü günü Pakistan’da olacak. asirmen?cumhuriyet.com.tr Mısır Çarşısı davası KONGRE SÜRECİ BAŞLADI ÖRGÜT PROPAGANDASIYLA SUÇLANDI Pınar Selek’e destek bildirisi Haber Merkezi Eminönü’deki Mısır Çarşısı’nda 1998 yılında 7 kişinin ölümü, 127 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamaya ilişkin yargılanan sanıklardan sosyolog Pınar Selek’e aydınlardan destek geldi. Aralarında Prof. Aksu Bora, yazar Aslı Erdoğan, yazar Ayfer Tunç, gazeteci Güler Kazmacı, Prof. Jale Parla, tiyatro sanaçısı Jülide Kural, sanatçı Nilüfer Akbal ve yazar Perihan Maden’in de bulunduğu 36 aydın, yayımladığı ortak bildiride, davada müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen Pınar Selek’in yanında olduklarını açıkladı. Bildiride, ‘‘Bizler, Selek’in feminist, antimilitarist, şiddet karşıtı bir araştırmacı olduğuna tanığız. Yıllardır maruz bırakıldığı suçlamalarla hiçbir ilgisinin olmadığına inanıyor, araştırma ve çalışmalarının düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini talep ediyoruz’’ denildi. MHP yöneticileri baskın seçime hazırlanıyor ANKARA (ANKA) MHP, startını verdiği kongre sürecini ‘‘seçim çalışması’’na dönüştürecek. MHP’nin 8. olağan büyük kongre takvimine göre mart sonuna kadar ilçe ve nisan, mayıs aylarında da il kongreleri tamamlanacak. Büyük kongre için kesin tarihi ise merkez yönetim kurulu saptayacak. Her ne kadar AKP ‘‘seçim yok’’ dese de iktidarın ‘‘söylem ve icraatları’’nı ‘‘baskın seçimin bir habercisi’’ olarak değerlendiren MHP yönetimi, bu nedenle kongre sürecine önem verecek. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, ‘‘kongre süreci seçim çalışması tarzında yürütülecek’’ derken parti yönetimi alanlara da çıkmaya hazırlanıyor. Daha önce parti içi muhalefetin olağanüstü kongre talebi ile imza da topladığı MHP’de bu durumun kongrelere nasıl yansıyacağı konusunda, ‘‘Demokratik bir yarış ortamı temin edilecek. İç çekişmeye, hesaplaşmaya meydan MHP lideri Bahçeli. verilmeyecek’’ değerlendirmeleri yapılıyor. Ferhat Tunç: Ölüm tehditleri alıyorum DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) PKK tarafından kaçırılan jandarma er Coşkun Kırandi’yi örgütten teslim aldıktan sonra hakkında, ‘‘örgüt propagandası yapmak’’ suçlamasıyla dava açılan sanatçı Ferhat Tunç, davayla ilgili haberlerin gazete ve internet sitelerinde yer almasından sonra telefon, mail ve çeşitli internet siteleri üzerinden ölüm tehditleri almaya başladığını açıkladı. Tunç ‘‘Bir insanın hayatını kurtarmak için giriştiğimiz insani davranış, şahsıma yönelik bir linç kampanyasına dönüştürülmüştürtür’’ dedi. Tehditlerin saldırıya dönüşmesi durumunda tek sorumlunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacağını ifade eden Tunç ‘‘İnsani bir etkinliğin altında bin bir örgüt arayan savcıları, sahsımıza yönelik tehditlere karşı da aynı duyarlılığı göstermelerini bekliyorum’’ dedi. Bir başka polis memuru Hakan Açıl’ın da aylardır PKK’nin elinde olduğunu anımsatan Tunç, Açıl Sanatçı Ferhat Tunç. için oluşturulacak heyette de yer alacağını açıkladı. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle