Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr UYGARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCİ AHMET CEMAL 15 ODAK NOKTASI Hepimizin Günahları ya da ‘Kara Sohbet’... Bir havaalanının bekleme salonu. Bir gecikme anonsu. Anonsun ardından bu gecikmeye canının sıkıldığı açıkça belli olan bir işadamı (Jerome Angust) gelip koltuklardan birine oturmaya hazırlanır. Tam kılı kırk yaran bir işadamı titizliğiyle paltosunu bırakmazdan önce bırakacağı yerin tozlu olup olmadığına bakar. Üstü başı, kravatının duruşu vb. de kusursuzdur. Oturduktan sonra çantasından çıkardığı bir kitabı okumaya koyulur. Ancak tam bu sırada yanına yaklaşan, gerek giyinme biçimiyle, gerekse davranışlarıyla bu işadamı ne ise, onun tam tersi olduğunu sergileyen genç bir adam (kendini tanıttığı adıyla: Textor Texel), onunla bir sohbete girmeye çalışır. Bay Angust her ne kadar onu görmezlikten gelmeye çalışırsa da, sonunda bu genç adamın sırnaşıklığına yenik düşeceği bellidir. Tanınmış Belçikalı romancı Amelie Nothomb’un, Cosmetique de l’ennemi (‘‘Kötülüğün Kozmetiği’’) başlıklı romanından Emre Kınay, Arif Akkaya ve Arzu Bigatbaril tarafından ‘‘Kara Sohbet’’ adıyla oyunlaştırılan iki perdelik eser, böyle başlar. Oyunun bütünü, biraz yukarıda anılan iki kişi arasında geçen bir tür söz düellosundan oluşur. Bu düellonun başlangıç evresinde Textor Texel, her yolculukta ve her bekleme odasında rastlanabilen, yolculuk ya da bekleme süresini, onları rahatsız etmek pahasına da olsa, başkalarıyla gevezelik ederek geçirmekte kararlı tiplerden biridir. Niyeti, Bay Angust’a kendi yaşamöyküsünü anlatmaktır. Bay Angust’un zoraki katıldığı bu sohbet sonucunda, iki insanın ortak bir yanları ortaya çıkar; her ikisinin yaşamlarında ‘‘karanlık’’ yanlar vardır. Aralarındaki fark, kendini bu karanlık yanlar karşısında takınılan tutumda gösterir: Bay Angust, bu bağlamda yadsıma ve örtbas etme yoluna giderken, Textor Textel, karanlık yanıyla adeta övünmektedir. Oyunun ikinci bölümünde sözü edilmeye başlanan bir cinayet Bay Angust’un geçmişte öldürülen karısı, Textor Textel ile Bay Angust arasındaki gerçek bağlantıyı ortaya koyacaktır; bu bağlantı, aslında bir özdeşlik ilişkisidir. Bay Angust, yıllar boyunca işlediği cinayetin yükünden kendisini bu olaya yabancılaştırarak kurtulmaya çalışmış, ancak Textor Textel’in kimliğinde ansızın bu ‘‘öteki ben’’iyle karşılaşmıştır: ‘‘En âşık erkek bile özellikle de en âşık erkek günün birinde, bir an bile olsa, karısını öldürmeyi arzu eder. İşte o an, benim... Sen, içinde barındırdığın katille asla yüzleşmedin... Bugünse, zihinsel bir kaza sonucu, onunla burun buruna geliverdin...’’ Emre Kınay, ‘‘Kara Sohbet’’le, daha geçen yıl perdelerini açtığı Duru Tiyatro’su için ön planda gişe kaygısı gütmediği belli olan çok cesur bir seçim yapmış. Çünkü ‘‘Kara Sohbet’’, tüm seyircilerin, dolayısıyla tüm insanların sahnelerde açık ve seçik görmek istedikleri yanlarını gösteren değil, fakat asla görmek ve düşünmek istemedikleri, yüzleşmemek için ellerinden geleni yaptıkları yanlarına inen bir darbeden farksız bir oyun. Bu oyunda, kişiliğin devinimi bağlamında neredeyse Sofokles’in ‘‘Kral Ödipus’’undakinin tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz. Ünlü tragedyada babasını öldürüp annesiyle evlenen Sofokles, bu iki eylemi ancak aile bağlarını öğrendikten sonra kendisine maleder ve bedelini de öder. Oysa ‘‘Kara Sohbet’’te Bay Angust, daha işlerken suç olduğunu bildiği bir eyleme kendini sonradan yabancılaştırma peşindedir. Amelie Nothomb, genelde eserlerini hep geniş ölçüde diyalog temeline oturtan bir yazar. ‘‘Kara Sohbet’’in yönetmeni Arzu Bigatbaril, usta işi rejisiyle önemli bir tehlike olasılığını, seyirciyi iki kişinin diyaloglarıyla bazen sıkabilme tehlikesini daha en baştan ortadan kaldırmış. Emre Kınay ile Arif Akkaya’nın kusursuz oyunculukları da bu usta işi rejinin her santimini taşıyor. ‘‘Kara Sohbet’’, hepimizi ‘gizli günahlarımızla’ acımasız bir biçimde hesaplaşmaya zorlayan, bu konuda hiçbir kaçamağa sapma olanağı tanımayan bir tiyatro şöleni. Ve yinelemekten çekinmiyorum, Emre Kınay gibi ‘‘önce tiyatro!’’ demeyi amaçlayan birine de çok yakışan yüreklilikte bir seçim! eposta: acem20?hotmail. com ahmetcemal?superonline. com Kültürel mirasın yaşatılmasında ‘iyi uygulamaların’ özendirilmesi için ‘Avrupa programı’ başlatıldı Kentlere 2006 rehberi Tarihi Kentler Birliği’nce Aralık (2005) ayı başında İstanbul’da yapılan ‘Beşiktaş Buluşması’nın konuklarından biri de Avrupa Tarihi Kentler ve Bölgeler Birliği Başkanı Louis Roppe idi. Açılış konuşmasında; geçen eylüldeki ‘Göteborg Sempozyumu’ndan söz ederek özetle şu bilgiyi vermişti; ‘‘Kültürel mirasın korunmasındaki başarılı uygulamaları özendirmek için AB kapsamında 3 yıllık bir destek programı başlatıldı... Türkiye de bu çalışmada etkin yer almalı...’’ Avrupalı Başkan’ın sözünü ettiği bu program, hemen tüm kentleri AB’dekilerden çok daha derin tarihsel birikimleri olan Türkiye’de gündeme bile gelmemişti. Ne hükümetten bir açıklama yapılmış, ne de AB sürecini yakından izleme yarışındaki medyada kısa da olsa bir habere rastlanmıştı. Oysa, AB sürecini, örneğin ‘Orhan Pamuk davası’na odaklayanların, aslında aynı davanın da temelinde yatan ‘‘tarih bilinci erozyonu’’nun bile ‘‘kentsel kimliklerini yitirmiş toplum’’larda daha fazla görüldüğünü ‘kavramaları’ gerekmez miydi? Göteborg buluşmasının hazırlık metinlerinde, bu gerçek şöyle özetlenmişti; ‘‘Tarihsel tanıklarını yitiren kentlerde, insanların geçmişle bağlarını doğru kurmaları da zorlaşıyor; hatta olanaksızlaşıyor...’’ Böyle olunca da örneğin en içten komşulukları yaratan ‘ev’ yerine birbirlerini tanımayan ‘sakin’lerin üst üste yığıldıkları ‘apartman’ kültürüyle yetişen kuşakların, sözgelimi aynı semtlerde yaşamış ‘Türk’lerle ‘Ermeni’ler arasındaki tarihsel dostlukları ‘algılayabilmeleri’ bile neredeyse mümkün olamıyor. ‘Küresel ticaretin baskısı’ ‘‘İnsanları ön planda tutmanın ve kültürel mirası herkes için erişilebilir, yararlı ve yaşamsal bir unsur olarak korumanın önemi, tüm ilgili kesimlerin, özellikle de yerel halkların sürece katılmasıyla kavranabilir...’’ ‘‘Bu konuda herkesin ortaklaşa bir düşünce ve anlayış içinde olması, tüm resmi kurumlarda ve tüm ilgili gruplarda ‘bütüncül bir yaklaşım’ın sağlanması hedeflenmelidir...’’ Göteborg Bildirisi, 2008 yılına kadar sürecek çalışmalar için genel çağrısını ise şöyle yapıyor: ‘‘Tüm delegeler ve proje ortakları, Avrupa Komisyonu’nu mirasın önemi ve değeri hakkında etkilemek için, özellikle kendi ulusal hükümetleri aracılığıyla girişimlerde bulunarak, özel, kamusal ve gönüllü kaynakların mirasa yatırım yapılmasında kullanılmasını sağlamak üzere, gerekli önlemleri almalıdırlar...’’ Türkiye için dersler KİMLİK DÜŞMANI ‘RANT SİLUETİ’ Kentlerin özgün değerlerini gözetmeyen imar politikalarının İstanbul’da yarattığı ‘çağdaş’ (!) siluet (sol altta). Tarihi yapıları apartmanların arasında bırakan imar planlarıyla Gaziantep’te yaratılan ‘kent dokusu’ (!) (üstte). Benzer şekilde, 2005 boyunca ‘‘AB’li olmak’’ adına da savunulan, yabancı sermayenin devasa ‘‘iş merkezleri’’ ya da ‘‘en yüksek kuleler’’ şeklindeki ‘‘rant yatırımları’’ için de Avrupa kentleri uzmanları Göteborg’da bakın neler söylemişler: ‘‘Tarihi çevrelerin karşısındaki en büyük tehdit, kentin ruhunu yaratan mekânların kaybedilmesi ve kimliksizleştirilmesine neden olan ‘küresel ticari baskı’lardır... Buna karşı yerel koşulları yansıtan çözümlerin bulunması aciliyet kazanmıştır...’’ Avrupa’da bunlar vurgulanırken, aynı günlerde İstanbul’a göz koyan ‘Dubai Kuleleri’ne ait reklamlarda da Türkiye’ye ‘yeni bir kültür’ün öğretileceği yazılıydı. Göteborg’dan haberimiz olmadığı halde, bu gibi yatırımların kente ve ülkeye ait ‘kimlik değerleri’ni daha da tahrip edeceğini söylediğimizde ise AB tutkunu siyasiler şunları söylüyorlardı: ‘‘Sizlere de yatırımcı beğendiremiyoruz...’’ İşte, Türkiye için yaşamsal denebilecek ‘uyarıcı’ değerlendirmeleri içeren ‘Göteborg Bildirisi’nden bazı bölümler... ‘‘Kentlerin fiziksel, ekonomik ve toplumsal olarak yeniden canlanma kapasitesini arttırmayı amaçlayan ve AB desteğinde 3 yıl sürecek programın ‘anayasası’ niteliğindeki bildiriyi, hem tarihi kentlerimize hem de bu ülkenin AB serüvenini ‘kimlikli’ sürdürebil mesi için çaba gösterenlere ‘2006 rehberi’ olarak sunuyoruz.’’ ‘Kültürel öz’ün önceliği 1516 Eylül 2005’te çeşitli Avrupa ülkelerinden 100’ü aşkın delege, İsveç’in Göteborg kentindeki ‘Mirasa Yönelik Yeniden Canlandırma İyi Uygulamaların Özendirilmesi’ sempozyumuna katıldılar. Sempozyumda, karar alıcılar, uygulamacılar, danışmanlar ve akademisyenler, kentlerin fiziksel mirası üzerine yatırım yapılarak yeniden canlandırılması konusundaki deneyimlerini de paylaştılar. Avrupa kentlerinin kimlik ve karakterlerini tanımlamada mirasın önde gelen önemi ve bu konuda elde edilen başarılar kutlanarak şunlar vurgulandı: ‘‘Geçmişi olmayan bir kent, belleği olmayan bir insana benzer’’... Bakalım bu çağrı Türkiye’de nasıl karşılanacak? Örneğin, çöküşe ve sahipsizliğe terk edilen özgün kent merkezleri hızla yitirilirken, kentlerin çeperlerindeki yüksek rant sitelerine ‘‘yatırım ortaklığı’’ ile arazi ve imar hakları sağlayan bir TOKİ, aynı çalışkanlığını ‘‘tarihsel dokuların yaşatılması’’ projelerinde de gösteremez mi? Ya da “ülkeyi pazarlama” adına davetiye çıkartılan yabancı sermaye gruplarına, kentlerin en güzel yerlerine “alışveriş merkezleri” ve ‘‘süper lüks gökdelen konutları’’ dikmek yerine, eski semtlerin de ‘‘kentsel yaşama kazandırılması’’nı sağlayacak ‘‘restorasyon içerikli turizm’’ projeleri önerilemez mi? Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, merkezi ve yerel tüm kurumları Göteborg Bildirisi’yle hemen ‘tanışmaya’ davet ediyoruz... ‘ODTÜ açıklaması’na not: Ülkemizde mimarlık ve kent planlamasını ‘ayrıştıran’ eğitimin öncüsü ‘ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nin geçen hafta yayımladığım ‘açıklaması’nı bayram tatilinden sonra değerlendireceğiz... BURSA DEVLET SENFONİ’DEN YILIN İLK KONSERİ Aynı izlence yarın akşam saat 20.30’da yinelenecek Onay’dan Franz Liszt, Özgüç’ten Ada ve Puccini... Kültür Servisi Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın şef Naci Özgüç yönetiminde yarın akşam saat 20.00’de Tayyare Kültür Merkezi’nde vereceği konserin solisti ‘Devlet Sanatçısı’ unvanlı piyanist Gülsin Onay. Konserin ilk yarısında orkestra G. Puccini’nin senfonik prelüdünü çaldıktan sonra Gülsin Onay F. Liszt’in 1 Numaralı Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak. Konserin ikinci yarısında ise orkestra, Selman Ada’nın 1 Numaralı Senfonisi’ni seslendirecek. Bilet fiyatları, öğrenci 3, tam 5 YTL olarak belirlendi. İZDOB’un Yeni Yıl Konseri Atatürk Kültür Merkezi’nde Kültür Servisi İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB) tarafından her yıl gerçekleştirilen geleneksel Yeni Yıl Konseri, bu yıl da Ege Üniversitesi işbirliğiyle yapılacak. Konser bugün ve yarın saat 20.30’da EÜ Atatürk Kültür Merkezi Yunus Emre Salonu’nda sunulacak. Konuk şef Erol Erdinç yönetiminde gerçekleştirilecek olan yeni yıl konserine piyanist Kerem Görsev, kontrabas sanatçısı Volkan Hürsever, vurma saz sanatçısı Cihat Baysal, soprano Aytül Büyüksaraç, mezzosoprano Sevgi Yalçın ve bariton Altuğ Dilmaç solist olarak katılıyor. Konser programında, Kerem Görsev’in beste ve düzenlemelerini yaptığı ‘A morning in NewYork’, ‘Painter’, ‘November in St. Petersburg’, ‘I remember your face’, ‘Linden’, ‘Expectations’, ‘Happiness on my mind’ ve ‘Respect’ parçalar ile Erol Erdinç’in düzenlemesiyle Okay Temiz’in ‘Kutlama’, ‘Akbaba’, ‘Tomi’ye’, ‘Şehnaz Longa’ adlı besteleri ve ‘Ayrılık’ adlı türkü yer alıyor. Bunun yanında Jack WolfJoel HerrorFrank Sinatra’nın, söz ve müziklerini Ali Hoca’nın düzenlediği ‘I’m a fool to want you’ adlı parçasıyla George Gerswin’in ‘Summer Time’ adlı parçaları sunulacak. Ayrıca Erol Erdinç’in düzenlemesiyle ‘Çay Elinden Öteye’ adlı türkü de seslendirilecek. Yeni bir sanat dergisi ? Kültür Servisi Norgunk Yayıncılık tarafından yayına hazırlanan mekân, tasarım, eleştiri dergisi ‘Doxa’’nın ilk sayısı çıktı. Levent Şentürk’ün yayına hazırladığı, grafik tasarımını Sevtap Yakın Yavuz’un gerçekleştirdiği ‘Doxa’ yılda üç kez okur karşısına çıkacak. Dergide ‘Flaneur’, ‘Söyleşi’, ‘Mekân’, ‘Techne’, ‘Atölye’, ‘Doxoloji’, ‘Architext’ gibi bölümler yer alıyor. Ağırlığın metne verildiği bu ilk sayıda Yuvacan Atmaca, Mert Üçer, Hatice Baştabak, Öznur Çakır gibi yeni isimler var. Canan Tolon, fotoğraflı bir öykü anlatıyor. Mehmet Adam ise derginin söyleşi konuğu. Arzu Arda Koşar, çim serisinden hareketle eleştirel bir yaklaşım geliştiriyor. Doxa’da Seçil Yersel, Saitali Köknar, Elizabeth Sikiaridi, Benjamin Aranda, Besim Dellaloğlu, Gilles Deleuze gibi yazarların metinlerine yer verilirken Alp Tümertekin, Ulus Baker ve Yiğit Adam da çevirileriyle dergiye katkıda bulunuyorlar. Derginin ‘Yayın’ bölümünde ‘Kuram’ dergisi tanıtılıyor. HATAY 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2005/88 TLM Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Antakya, Çekmece Köyünde kain, 7594 nolu parsel, 371.00 m2 mesahalı olup tapuda arsa vasfındadır. İşbu parsel üzerinde zemin+4 normal katlı apartman mevcut olup, zemin kat 1 nolu dükkan 2/62 arsa paylı olup, ipotek borçlusu adına kat irtifaklıdır. Satışa konu dükkan 42 m2 mesahalı, yerler karo, duvarlar sıvalı, boyalı olup apartmanın kuzey cephesinde caddeye bakmaktadır. Elektrik ve suyu mevcuttur. Darabalıdır. Pınarbaşı Mah. Çekmece Cad., Küçük Apt. No: 35, zemin kat, A nolu/Antakya adresindedir. 19.679.10 YTL muhammen bedel üzerinden satışa çıkartılmıştır.. Satış Şartları: 1 Satış 10.2.2006 gün ve saat 10.00 10.15 arasında, Kızılay İşhanı, 3. kat, Hatay 1. İcra Müdürlüğü önü (koridor)/Antakya adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa, alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile, ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 20.2.2006 günü aynı yerde ve aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa, satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alcaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızn dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/88 TLM. sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 20.12.2005 (İc.İf.K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 386) HATAY 1. İCRA DAİRESİ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2005/85 TLM Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: 1 Antakya 1. mıntıkada kain, 354 ada, 38 nolu parsel, 371.92 m2 mesahalı olup tapuda arsa vasfındadır. Zemin kat, 5 nolu bağımsız bölüm, tapuda her ne kadar fırın olarak görünse de dükkan olarak kullanılmaktadır. 256/7168 arsa paylı olup, zemin kat 5 nolu bağımsız bölüm borçlu adına kat irtifaklıdır. Parsel üzerinde zemin+7 normal katlı apartman mevcut olup, burçluya ait zemin kat, 5 nolu dükkan 35 m2 mesahalıdır. Apartmanın kuzeyine bakar. Yerler seramik kaplı, duvarlar raspalı, elektrik ve suyu mevcut olup, şebeke örme darabalıdır. Zemin kat 6 nolu bağımsız bölüm ile birleştirilerek kullanılmaktadır. Gündüz Cad., Bostan Sok., Yeşilyurt 1 Apt. No: 10 Zemin kat: 5/Antakya adresindedir. 42.114.50 YTL muhammen bedel üzerinden 13.3013.45 saatleri arasında satışa çıkarılmıştır. 2 Antakya 1. mıntıkada kain, 354 ada 38 nolu parsel üzerindeki zemin+7 normal katlı apartmanın zemin kat 6 nolu bağımsız bölümü 256/7168 arsa paylı olup, borçlu adına kat irtifaklıdır. Satışa konu dükkan 35 m2 mesahalı olup, zemin kat 5 nolu bağımsız bölüm ile birleştirilerek kullanılmaktadır. Gündüz Cad., Bostan Sok. Yeşilyurt 1 Apt. No: 10/Antakya adresindedir. Dükkanın yerleri seramik, duvarlar raspalı boyalı, dışı kaleterasit kaplı, şebeke örme darabalıdır. Elektrik ve suyu mevcuttur. Apartmanın kuzey cephesinde sokağa bakmaktadır. 42.114.50 YTL muhammen bedel üzerinden 14.0014.15 saatleri arasında satışa çıkartılmıştır. Satış Şartları: 1 Satış 10.02.2006 gün ve saat 13.3014.15 arasında Kızılay İşhanı, 3. kat, Hatay 1. İcra Müdürlüğü önü koridor/Antakya adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın tahhüdü baki kalmak şartıyla, 20.2.2006 günü aynı yerde ve aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse, gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililer (*), bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşımdan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temürrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temürrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/85 TLM. sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmalmarı ilan olunur. 20.12.2005 (İc.İfl.K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 357) KAPADOKYA’DA 42 FİLM VE BELGESEL ? NEVŞEHİR (AA) Türkiye’nin önemli kültür ve turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesinde, 2005 yılı içerisinde 19’u yerli, 23’ü de yabancı olmak üzere toplam 42 film ve belgesel çekimi gerçekleştirildi. Bölgenin çekimler için en çok ilgi gören merkezleri arasında, Göreme Açıkhava Müzesi, Zelve ve Paşabağları ören yeri, Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirleri ile Avanos çanak çömlek atölyeleri yer aldı. B U G Ü N ? BABYLON’da 21.30’da Replikas konseri. (0 212 292 73 68) CUMHURİYET 15 K