14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER DİSK’in öncülüğündeki bütünleşme hareketi üçüncü toplantısını yaptı POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 Sol çıkış arayışında CAN HACIOĞLU Karanlık Sesler... Fırtına, toprağın bittiği mavi bir aydınlığın izdüşümüdür şimdi. Uzun bir sessizliktir yaşamla ölüm arasındaki çizgi... Karanlık seslerle çoğalan yaşam değildir ölüm. Adını unuttuğum bir meydanda Apollinaire’nin rüzgârının söndüremediği bir ışık, Nâzım Hikmet’in alev alev yanan saçlarında bir meşaledir... Nedir onur ve sonsuzluğun darağacı? Hiç kimse anlatmadı benim ülkemin gençlerine... Kör milliyetçiliğin kırdığı fidanlar, Halit Çelenk’in bunca yıllık mücadelesinde zamanın saat ayarı gibi belleklere takılı kaldıysa, faşizmin dar geçidinde Türk İslam senteziyle buluştu. Közlenmiş ve kenarlara yığılmış bir gökyüzü, eski zaman masallarını anlattı bana... O gece Bodrum’da deniz kıyısında dalgaların sesini çok uzaktan dinledim... Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu... Fenerlerin yandığı sarı şafakta siyah gözlü bir kadın, küçük bir çocuğun minik ellerinde umudun kilidini açmaya çalışıyordu... Belki Bağdat’taydım gözlerimi yumduğumda. Belki de Kara Afrika’da siyahın tam orta yerinde açlıktan kırılan çocukların arasındaydım... Bir öykü gibiydi yaşam... Mümtaz Sevinç’in katilini bir süre önce Feriye’de görmüştüm sevgili Melih Aşık’la... Mümtaz ve katiliyle uzun uzun sohbet etmiştik... İzmir günlerini anlatmıştı Mümtaz. 30 yıl önceye gitmiştik. Güzelyalı’yı o gece bir kez daha anımsamıştık... İşte o gece, eve dönerken aklıma gelmişti o sözcük: ‘‘ Fırtına , toprağın bittiği mavi bir aydınlığın izdüşümüdür.’’ ??? Karanlık sesler aydınlığı hiç boğamayacak biliyorum... Mümtaz Sevinç’in yaşam dolu gözlerinde, bir Çukurova sıcaklığı dalga dalga yayılacaktır hep... Avluda çocuklar oynuyor sabah sabah... Kar erimemiş henüz... Bense Bodrum’dan dönmemiş gibiyim. Bir hafta çabuk geçti. Ballıova’da o akşam ‘‘Garibin Yeri’’nde Hayrettin Karademir’in kulaklarını çınlatmıştık. Foça’da Siren Kayalıkları!.. Bafa’da soluklanma!.. Günün ilk saatlerinde Cumhuriyet’te Erdal İnönü’nün Aydın Güven Gürkanı anlatan yazısını okurken dalıp gitmiştim... Sularına asma vuran ırmaklar hüznün çepeçevre kuşattığı saatlerde kara ormanlarının sessizliği gibi değil midir? Aydın Güven Gürkan gibi dürüst ve onurlu kaç siyasetçi ve bilim insanı vardı söyler misiniz? Kötüler değil iyiler ölüyor, soytarılar, palyaçolar ortalıkta dolaşıyorlardı... Bodrum o gece tıpkı Akdeniz gibi soluyordu... Aklıma Onat Kutlar’ın ‘‘Cezayir Şiiri’’ geldi... ‘‘Sevgilim Cezayir beyaz bir duvar/Bir yanı Akdeniz öbür yanı nar/ Senin nar ağacın/benim denizim/ve duvar Bir yasemin senin gibi Cezayir/ Ve de zakkum gibi zehir Aures’ten rüzgâr/senin kokunu bana getirir’’ Düşlerim darmadağın oldu o akşam... Onat da tıpkı Uğur gibi, Ahmet Taner gibi alçakça katledildi... ??? Karanlık sesler... Rüzgâr, yağmur, fırtına, kar... Karanlık seslerle çoğalan yaşam değildir ölüm... Ey kör milliyetçiliğin tezgâhına düşmüş, sermaye emek çelişkisini görmeyen, ‘‘sol’’ adını ağzına almayanlar!.. Ey etnik kimliğini öne çıkarıp dünyada olup bitenlerin farkında olmayanlar!.. Ey, Aydınlanma devriminin ne olduğunu anlamayıp Atatürkçü geçinen 12 Eylül softalarının çocukları!.. Uzak dağların sessiz rüzgârını işitin, sevgiyi çoğaltın, karanlık seslerle çoğalmayın... Ve sorun kendi kendinize: ‘‘Nedir onur, nedir sonsuzluğun darağacı?’’ İzin yapacak Açıl evine gitti DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) PKK tarafından kaçırıldıktan sonra önceki gün İHD heyetine teslim edilen polis memuru Hakan Açıl, izinli olarak evine gönderildi. PKK’nin, Midyatİdil karayolunda 9 Ekim tarihinde kaçırdığı polis memuru Hakan Açıl, önceki geceyi babası Muammer Açıl ile birlikte Şırnak Polisevi’nde geçirdi. Açıl, dün sabah saatlerinde de Şırnak Valisi Selahattin Aparı ile görüştü. Kalabalık bir gazeteci grubu tarafından izlenen Açıl’ı kabul eden Vali Aparı, ‘‘110 gün PKK/KONGRAGEL tarafından esir alınan polis memurumuz dün saat 13.30 sularında Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye getirilmiştir. Adli tahkikatların ve sağlık kontrolünün ardından Polisevi’nde misafir edildi. Gerekli ihtiyaçlarının karşılanmasının ardından izinli olarak memleketine göndereceğiz’’ dedi. Hakan Açıl ise serbest bırakılana kadar öldürülme korkusu yaşadığını belirterek şunları söyledi: ‘‘Üzerime silah doğrultularak kaçırıldığım için çok korktum. 68 günden beri Irak’taydım. Irak’a nasıl ve nereden götürüldüğümü bilmiyorum. Ülkeme, aileme ve normal hayata kavuştuğum için çok mutluyum.’’ ESKİŞEHİR Solda bütünleşmeyi hedefleyen 10 Aralık Hareketi’nin üçüncü toplantısı Eskişehir’de yapıldı. Toplantıda konuşan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ‘‘Ülkemizde işler hiç de iyi gitmiyor. İnsanlar yeni bir umut, bir çıkış yolu arıyor. Halkımıza umut ve heyecan verecek siyasal irade, soldan çıkacaktır’’ dedi. Anemon Otel’de dün yapılan toplantıya çevre illerden yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Otele girmek için uzun kuyruklar oluşurken toplantıda CHP milletvekilleri Fikret Ünlü, Mehmet Tomanbay, Muharrem Toprak ile Bü ? DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ‘‘Amacımız solu bölmek değil, yenilemek, bütünleştirmek ve kitleselleştirmek. Artık dükkânlarınızı korumayı bırakın, küçük olsun benim olsun anlayışından uzaklaşın. Gelin birlikte çalışalım’’ dedi. lent Tanla’nın yanı sıra eski DİSK Başkanı Rıdvan Budak ve CHP’li çok sayıda belediye başkanı da hazır bulundu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Süleyman Çelebi, 10 Aralık Platformu’nun kitleselleşme ve iktidara yürüme umuduyla yola çıktığını belirtti. 10 Aralık Platformu’nun ismini 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününden aldığını anımsatan Çelebi şunları söyledi: ‘‘İnsan hak ve özgürlüklerini bölünmez ve birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak ele alıyoruz. Bu anlayışı hayata geçirmeyi ise solda yenilenmenin temel koşullarından birisi olarak görüyoruz. 10 Aralık Platformu, bütün insan ve özgürlüklerinin, bu ülke yurttaşlarına ayrımsız ve eksiksiz şekilde sağlanması için yola çıkmış insanların birlikteliğini ifade ediyor.’’ Bazı kesimler tarafından neoliberal olmakla, solu bölmekle suçlandıklarını belirten Çelebi, ‘‘Neoliberalizme karşıyız. Amacımız solu bölmek değil, yenilemek, bütünleştirmek ve kitleselleştirmek. Bizi eleştirenler önce ellerini vicdanına koysunlar. Artık, dükkânlarınızı korumayı bırakın, küçük olsun benim olsun anlayışından uzaklaşın. Gelin birlikte çalışalım’’ diye konuştu. Latin Amerika’daki gelişmelerin solda domino etkisi yaptığını vurgulayan Çelebi sözlerini şöyle tamamladı: ‘‘Latin Amerika’da, Arjantin’de, Brezilya’da, Bolivya, Şili, Uruguay, Venezül la’da solcular, sosyalistler, sosyal demokratlar bir araya geliyor, ülkenin kaderine el koyuyorlar. Peki, bunu biz neden yapmayalım? İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da solun farklı renkleri iktidara gelmek için birleşiyorsa, biz neden bir araya gelmeyelim. Bizler bir arada durursak, ‘sol artık solun kurdu olmayacak’ diyebilirsek, birlikte çalışmaya başlarsak, hepsinden önemlisi ‘bensiz olmaz’ yerine ‘sensiz olmaz’ dersek, görülecektir ki, bu ülkede sol, sosyal demokrasi halkla bütünleşecek, bireyi ve toplumu dönüştürücü güçlü bir muhalefet yaratacak ve iktidara gelecektir.’’ YATIRIMA GÖRE İCAZET Diyanet ‘sigorta’ konusuna el attı ? Din İşleri Yüksek Kurulu, “yatırılan primlerin dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda kâr paylarını almanın caiz olduğuna” karar verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Din İşleri Yüksek Kurulu, Ticaret Kanunu’nda düzenlenen sigortanın ‘‘caiz’’ olup olmadığını tartıştı. Din İşleri Yüksek Kurulu, sigorta konusunda karar aldı. Kararda, sigortanın İslamın ilk dönemlerinde bilinmeyen, yakın zamanlarda ortaya çıkmış bir sözleşme olduğu belirtildi. Ticari sigorta konusunda görüş ayrılıkları yaşandığı anlatılan kararda, bir görüşe göre sigortanın hiçbir türü ‘‘caiz’’ değilken başka bir görüşe göre de ‘‘özellikle hayat sigortasının takdiri ilahiye meydan okuma’’ olduğunun savunulduğu kaydedildi. Bu görüşe karşı kurulda ‘‘Sigorta, sigortalanan riskin vuku bulmayacağının değil, vuku bulduğu takdirde riskin meydana getireceği zararların tazmin edilmesi veya hafifletilmesinin taahhüdüdür’’ görüşü benimsendi. Kurul, ‘‘yatırılan primlerin dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda, birikimli hayat sigortası yaptırmak ve bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemine dahil olmak ve bunların verdiği kâr paylarını almak caiz, helal olmayan alanlarda nemalandırılması halinde ise caiz değildir’’ kararını verdi. 15’ler karanfillerle anıldı Türkiye’de komünist düşüncenin öncüleri, eski Türkiye Komünist Partisi (TKP) yöneticilerinden Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı (15’ler), Karadeniz’de öldürülmelerinin 86. yılında İstanbul’da denize karanfiller atılarak anıldı. Savaş Yolu Dergisi Kolektifi üyesi bir grup, anma töreni amacıyla Dolmabahçe Sarayı önünde bir araya geldi. Burada grup adına basın açıklaması yapan Genel Yayın Yönetmeni Rasim Öz, Mustafa Kemal’in isteği üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Türkiye’ye çağrılan 15’lerin, Kazım Karabekir’e gelen şifreli emirle Trabzon’a sürülüp 2829 Ocak 1921 gecesi topluca katledildiklerini söyledi. Türkiye’nin tarihi ile yüzleşmesinin Ermeni ve Kürt sorunu ile sınırlı bulunmayıp, başta 15’ler olmak üzere tüm komünistler için de gerekli olduğuna dikkat çeken Öz, ‘‘Türkiye, bir anlamda varlığını komünistlere borçlu. Türkiye Cumhuriyeti devletini, tarihsel TKP’den ve katledilen, işkence gören tüm komünistlerden özür dilemeye çağırıyoruz’’ dedi. Açıklamanın ardından gruptakiler, ellerindeki karanfilleri, 15’lere ulaşması dilekleriyle Boğaz’ın soğuk sularına attı. (Fotoğraf: GÖKÇE UYGUN) hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle