10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 KAYGILAR SÜRÜYOR Türkiye İran füzelerinin menzilinde Tahran, sahip olduğu tahmin edilen 1600 kg. harp başlığı taşıyan füzelerle Gaziantep, Sıvas, Samsun hattına kadar ulaşabiliyor. Geliştirmeye çalıştırdığı Şahab3 Ankara hattını, Aşura füzesi ise tüm Türkiye’nin menzilini içine alacak kapasitede. ranIrak savaşının tam ortasında Tahran, Bağdat’tan düğmeye basılan füze saldırısıyla sendeledi. Saddam yönetimi, uzun menzilli füzelerini İsrail yönünden doğuya çevirmiş ve İran’ın kendi toprakları içindeki hedefleri vurmuştu. İman gücü önemliydi, cepheye sürülen askerler, ülkeleri için, dini liderleri için ölüme gidebilirdi ama füze gücünü de edinmek kaçınılmaz görünüyordu. İran, balistik füzelerden edinmeyi sadece kendisini savunmak için değil, bölgesel bir güç olmak için de kaçınılmaz görüyordu. İran füze programını iki temel yolda başlattı: 1. Bu teknolojiye sahip ülkelerle temas kurup satın almak. 2. Kendi çabalarıyla füze geliştirmek. Tahran’ın füze programı, halen bu iki yolda devam ediyor. 1985 yılında başlayan füze üretme arayışı ilk sonucunu Oghab uzun menzilli topçu roketini 1986 yılında Irak’a karşı kullanılmasıyla verdi. 1989 yılında ise İran, adını soyadını kendisinin verdiği, yani tümüyle kendi biçimlendirmesi olan Nazeat10 ve Zelzal2 balistik füzelerinin üretimine başladı. Bu konuda ilk dış yardımı Kuzey Kore’den alan İran, bu ülkeden 1990 başlarında Nadong füzelerini satın aldı. İran zamanla bu füzelerin önemli bölümlerini kendi üretmeyi başardı. Nükleer teknoloji arayışında olduğu gibi bu konuda da tek ülkeyle çalışmanın sıkıntı yaratabileceğini düşündü ve Rusya ile bağlantılar kurdu. Rusya’yla Buşehr Nükleer Santralı inşaatından tanışan İran, eski Sovyet dönemindeki füze teknolojilerini satın alıp geliştirmenin yollarını aradı. UZAYA UYDU FIRLATMA Savunma sanayii teknolojileri, beraberinde pek çok yan çalışmayı barındıran bir alan. Bu alanda ilerleme sağlayan ülkeler, söz konusu yan teknolojileri de önemli bir güç unsuru olarak kullanıyorlar. Örneğin, füze teknolojisinde ilerlemek, beraberinde uzaya uydu fırlatma gücünü de getiriyor. İran, Kuzey Kore ve Rusya ile kurduğu bağlantıların meyvelerini özellikle Şahab füze serisini geliştirerek elde etti. İran’ın balistik füze programının ve beraberinde geliştirdiği teknolojilerin özeti şöyle: 1. Kuzey Kore yapımı Nodong1 füzelerinin motor gücü ve güdüm kontrol sistemi geliştirilerek sıvı yakıtlı 1300 kilometre menzilli Şahab4 füzesinin modernizasyonu. 2. Bunun devamında yine sıvı yakıtlı 2000 kilometre menzilli Şahab4 füzesini üretti. 3. Dünya yörüngesine uydu fırlatma amacı taşıyan roket üretti. 4. Katı yakıtlı daha uzun menzilli füze üretimi planladı. 5. Füze komplekslerinin projelendirilmesi ve üretimi konularında dünyanın çeşitli ülkelerinden bilim adamları transfer etti. Bu çerçevede, füze sistemlerinin en önemli ayrıntısı olan matematiksel idare sistemleri, uydu bağlantıları konusunda ilerleme sağladı. Yukarıda aktardığımız yakıt sistemleri, füzelerin bir başka ayrımını içeriyor: Katı yakıtlı, sıvı yakıtlı. İran’ın her iki teknolojiye de hâkim olduğu görüşü kabul görüyor. Sıvı yakıtlı füzeler sınıfında yer alan ve eski Sovyet dönemi teknolojisinin geliştirilmesiyle ulaşılan ScudB/ Şahab1 ve ScudC/ Şahab2 füzeleri halen Isfahan’daki tesislerde üretiliyor. Menzilleri 320 kilometre ile 550 kilometre arasında değişen bu füzeler, halen İran’ın füze mevcudunun en önemli bölümünü oluşturuyor. İran ilk iki Şahab füze tipinden sonra Şahab3’e büyük ölçüde kendi geliştirdiği teknoloji ile ulaştı. Rusya’nın Scud ve Kuzey Kore’nin Nodong füzelerinden esinlenerek geliştirdiği bu füze, 1300 kilometre menzilli, 7001200 kilogram arasında harp başlığı taşıyabiliyor. Füzenin üretimi Hava ve Uzay Kurumu ile Şehit Hemmat Endüstri Grubu tarafından gerçekleştiriliyor. Güvenlik birimlerinin raporlarına göre bu füzelerin ilk denemesi 22 Temmuz 1998’de gerçekleştirildi. Denemenin 100. saniye Ankara gelişmelerin odağında O. DOĞU SİLAHÇIOĞLU 4ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nden beklentileri: ? Enerji kaynaklarına sahip olan bölgelerin kontrolü. ? Enerji ulaşım yollarının kontrol ve denetimi. ? Asimetrik tehdidi oluşturan terörist eylemlerin önlenmesi. ? Köktendinci İslam zemininin yok edilerek yerine ılımlı İslamın oturtulması. ? ABD ulusal çıkarlarının Ortadoğu’da korunması. ? Bölgede bölgesel güç konumuna erişmiş devletlerin bu etkinliğinin azaltılması, askeri güçlerinin küçültülmesi ve bu güçlerden ABD çıkarlarına uygun şekilde istifade edilmesi. ? Terörist eylemlerde kullanılabilecek olan kitle imha silahlarının yok edilmesi. ? Mali ve ekonomik yardım suretiyle bölgede ABD nüfuzunun yaygınlaştırılması. ? Batı karşıtlığına yol açan anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması. ABD’NİN SÖYLEMLERİ Bu genel resim içerisinde ABD’nin söylemleri şu genel çerçevededir: ‘‘Ortadoğu’ya gönenç ve özgürlük gelsin.’’ ‘‘Ortadoğu’ya demokrasi gelsin.’’ ‘‘Bölgeye liberal ekonomi yerleşsin.’’ ‘‘Antidemokratik rejimler yok edilsin.’’ ‘‘Ortadoğu ülkeleri arasında güvenlik ve işbirliği sağlansın.’’ ‘‘Kamu ve yerel yönetim reformları yapılsın.’’ ‘‘Siyasal ve ekonomik reformlar yapılsın.’’ ‘‘Tüm anlaşmazlıklar giderilsin.’’ ‘‘Bölge zenginleşsin.’’ ‘‘Bölgeye barış ve istikrar gelsin.’’ ‘‘Ekonomik kalkınma sağlansın.’’ Bunların hiçbiri makul bir düşüncenin kabul etmeyeceği şeyler değildir. Ama tümü, ABD’nin bölgede egemen olmasına yöneliktir. Belirtilen hususlar, Ortadoğu halklarının yararına imiş gibi gösterilse de temel yaklaşım; ? Bölgede ABD çıkarlarının korunması, ? ABD’nin ulusal güvenliğine yönelik bölge kaynaklı terör tehdidinin yok edilmesi ve ? ABD gönencinin ihtiyaç duyduğu enerji hammadde kaynaklarının ve ulaşım yollarının kontrol altında bulundurulmasıdır. NÜKLEER ARAŞTIRMALAR VE İRAN Ortadoğu’nun ABD için sorun olan bu genel yapısı içinde, şimdi yeni bir sorun daha ortaya çıkmıştır. Bu, İran tarafından sürdürülen ‘‘nükleer yakıt geliştirme programı’’dır. Soruna müdahil olan başlıca taraflar, doğal olarak ABD, İsrail ve İran’dır. Onların hemen ardından AB üçlüsü denen İngiltere, Fransa, Almanya gelmektedir. Bir diğer tarafta Rusya ve Çin bulunmaktadır. Türkiye ise; ? ABD müttefiki bir ülke, ? AB’ye aday bir ülke, ? Bölgesel bir güç, ? İsrail’le dost bir devlet, ? İran’ın komşusu bir ülke olarak, bu gelişmelerin odağında yer almaktadır. İran, gündemde olan programın ‘‘nükleer yakıt geliştirme programı’’ değil ‘‘nükleer yakıt araştırma programı’’ olduğunu ileri sürmekte ve bu programın ülkenin enerji ihtiyaçlarına yönelik olduğunu iddia etmektedir. Ancak zengin enerji kaynaklarına sahip İran’ın bu yanıtı, taraflara inandırıcı gelmemektedir. Çünkü ‘‘nükleer yakıt geliştirme programı’’ bilim dünyasında ‘‘nükleer silah geliştirme programı’’nın bir basamağı olarak görülmektedir. İran’ın sürdürdüğü programa bağlı olarak yakın bir gelecekte nükleer silah geliştirebilecek imkânlara sahip olabileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca İran; sahip olduğu uzun menzilli füzelerle bölgede konvansiyonel olarak da (nükleer dışı) büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Ülke savunması için gereğinden fazla olan menzil, nükleer başlık taşıyacak füzeler için de çok büyük bir yetenek anlamına gelmektedir. Bütün bunlar, İran’ın bölgede ve dünyada barışı tehdit eden bir ülke olarak görülmesine yol açmaktadır. Genel endişe, nükleer silahlara sahip bir ülke olarak İran’ın gelecekte kontrol edilebilir bir güç olmaktan çıkmasıdır. Temel düşünce, İran’ın nükleer güce erişmeden önce engellenmesidir. SORUN VE DİPLOMATİK SEÇENEK Soruna diplomatik yoldan çözüm bulmak amacıyla İran ve AB üçlüsü arasında sürdürülen görüşmelerde bugüne kadar bir sonuca varmak mümkün olamamıştır. Rusya anlaşmazlıkta net bir tavır ortaya koyamamış; Çin ise Rusya’ya yakın durmuştur. ABD, AB üçlüsü ile birlikte, İran’ın nükleer programdan vazgeçmesi yolunda girişimde bulunarak BM yaptırımlarını gündeme getirmişse de BM’de Rusya ve Çin vetosu engelini aşamamıştır. İran’ın 9 Ocak 2006’da, nükleer araştırmalara tekrar başladığını açıklaması, gelişmelerde yeni bir başlangıç oluşturmuştur. Yeni durumda tüm taraflar gelişmelerin ‘‘kaygı verici boyutta’’ olduğuna işaret etmektedirler. ABD/İsrailİran mihverindeki konuya ilişkin söylemler, anlaşmazlığın boyutlarını ortaya koymakta ve geleceğe ilişkin emareler taşımaktadır. Tırmanmayı giderek artıran söylemler şu anlama gelmektedir: ? İran nükleer araştırmalarla ilgili faaliyetini sürdürmeye niyetlidir. ? İsrail nükleer yeteneğe sahip bir İran’ın varlığını kabul etmemektedir. ? ABD, İran’ın nükleer silah geliştirmesine imkân sağlayabilecek girişimleri engellemekte kararlıdır. Tüm bunlar değerlendirildiğinde, sorunun çözümünde ABD’nin başat rol oynayacağı belli olmaktadır. İ sinde bir patlama meydana geldi. Sorun motordan kaynaklandı. İkinci deneme ise 15 Temmuz 2000’de gerçekleştirildi. Şahab3’lerin 1300 kilometre olarak öngörülen menzili, bu denemede 850 kilometreye ulaşabildi. ŞAHAB’LAR GELİŞİYOR İran 18 Haziran 2003’teki test atışının ardından 21 Temmuz 2003’te Şahab3’ler Devrim Muhafızları Ordusu’nun envanterine katıldı. İran bu aşamadan sonra söz konusu füzelerin seri üretimine başladığını duyurdu. Tahran yönetimi bu füzeler birliklere dağıtıldıktan sonra da deneme atışlarını sürdürdü. Bunlardan biri Türkiye sınırına yakın olan Urumiye Gölü çevresinde yapıldı. Saptanabildiği kadarıyla bu füzeler bugüne dek 13 kez test edildi. Bunlardan 6’sı başarılı oldu, 5’i başarısız oldu. İki atışın sonucuyla ilgili net bilgi bulunmuyor. Her seferinde füzelerin kritik bölümleri geliştirildi. Etki gücü arttırıldı, hedefe ulaşma başarısı yenilendi. Sıvı yakıtlı füzelerin ciddi aşamalarından biri, atışa hazırlanması. İran bu hazırlık süresini şu aşamada 24 saatten 6 saate indirebildi. Hazırlığı 6 saatte indirirken büyük bir riski de göze aldılar. Sıvı yakıtla patlayıcıyı aynı anda ikmal ettiler. İki maddenin en küçük teması büyük bir patlama demek! Bu füzelerden İran’ın elinde 12 ile 20 arasında bulunduğu sanılıyor. İran bunların seri üretimini yapmayı hedefliyor. İran’ın Şahab4 füzesiyle ilgili olarak çok sağlıklı bilgi yok. Menzilinin 20004000 kilometre arasında olması, 1600 kilogram harp başlığı taşıması öngörülüyor. Şahab4 sistemiyle 150 kilogramlık bir uydunun 400500 kilometre yükseklikteki bir yörüngeye fırlatılması tasarlanıyor. SIVI YAKITTAN KATI YAKITA İran, sıvı yakıtlı füze teknolojisinin zorluklarının fazla olmasını dikkate alarak katı yakıtlı füzeler için araştırmasını da sür dürdü. Nazeat balistik füzeleri bu amaçla sürdürdüğü çalışmaların ilk ürünü oldu. 1993 yılında Nazeat füzelerinin bir bölümünü uluslararası silah fuarlarında sergileyecek noktaya getirdi. 1996 yılından itibaren bu füzeleri ihraç edebilecek üretim yoğunluğuna geldi. Bu füzeler halen Bageri Grubu tarafından üretiliyor. Yine katı yakıtlı bir başka füze de Zelzal füzeleri. Bir de ikinci modelleri yoğun üretilen bu füzeler 10001500 km. menzilli. Füzelerin üçüncü modeli ise 1999 yılında Tahran’daki bir geçit töreninde sergilendi. Bu füzelerin ayrıntıları henüz tam olarak bilinmiyor. İran Hava ve Uzay Kurumu Fatih110 füzelerini de 2000’li yılların başında üretti. Bu füzeler Çin’in DF110A modelinin bir başka versiyonu. 1015 adet üretildiği sanılan Fatih 110A füzelerinin her birinin maliyeti yaklaşık 750 bin dolar. Halen üzerinde çalışılmakta olan Aşura füzelerinin menzilinin ise 2 bin km. olması öngörülüyor. Son söz dini liderin ran, 1999 yılı haziranında Irak toprakları içindeki Halkın Mücahitleri Örgütü kamplarına füze saldırısı düzenlemiş ve bu alandaki gücünü hem iç hem de dış muhaliflerine göstermişti. İran bu füzeleri kullanacağı zaman atış zamanından iki ay kadar önce yeraltı sığınaklarına koyuyor, burada fırlatma başlığı takıyor, son hazırlıklarını tamamladıktan sonra fırlatma sürecini başlatıyor. İran devriminin doğası gereği, füze kullanımı gibi stratejik bir kararda son sözü dini lider söylüyor. İran’ın füze kuvvetlerinin emirkomuta zinciri şu şekilde sıralanıyor: ? Dini lider ? Savunma Bakanlığı ? Silahlı Kuvvetler Müşterek Genelkurmay Başkanlığı ? İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanlığı ? Devrim Muhafızları Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanlığı ? Karadan Karaya Füze Birlikleri Komutanlığı Bu emirkomuta zinciri önceden programlı atışlar için geçerli. Acil durumlarda ise emirkomuta zinciri sadece üç halkadan oluşuyor. Bu halka şöyle: ? Dini lider ? Devrim Muhafızları Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanlığı ? Karadan Karaya Füze Birlikleri Komutanlığı İ İRAN’IN HEDEFİ YENİ FÜZE BİRLİKLERİ OLUŞTURMAK İran’ın füze birlikleri dört bölgede konuşlu. 22. Füze Tugayı Tahran’da, 26. Füze Tugayı Bender Abbas’ta, 36. Füze Tugayı Zanjan’da, 42. Füze Tugayı da Buşehir’de. İran’ın Türkiye sınırına yönelik olarak da Tebriz’de Zülfikâr 19 Füze Birliği’nde Zelzal2 ve Nazeat6 füzeleri bulunuyor. İran’ın yeni füze birlikleri oluşturmak için de çalışma yaptığı Ankara’ya ulaşan haberler arasında. Tıpkı nükleer silah teknolojisi gibi balistik füze teknolojisinin de yasal yollardan ticareti mümkün değil. İran bunu kendine has yöntemlerle gerçekleştiriyor. İran’ın başlıca hedefi tıpkı nükleer teknoloji gibi füze konusunda da dışa bağımlılığı olabildiğince azaltmak. Bu yöndeki çalışmalarının büyük bir gizlilik içinde yürüdüğü Ankara’ya ulaşan bilgiler arasında. İran’ın toplam 1600 füzeye sahip olduğu tahmin ediliyor. Bu füzelerin kitle imha silahı atma aracı olarak da kullanılması mümkün. Ankara’nın İran’ın sahip olduğu füzelerle ilgili iç değerlendirmesi şöyle: ‘‘Menzil itibarıyla İran’ın envanterindeki füzeler Gaziantep, Sıvas, Samsun hattına kadar olan bölgeyi tesir sahası içine alabilir. Geliştirmeye çalıştırdığı Şahab3 füzesinin imkân ve kabiliyeti Ankara hattına kadar uzanabilir. Aşura füzesi ise tüm Türkiye’nin menzilini içine alacak kapasitede. ’’ YARIN: KÜRESEL AKTÖRLER VE TÜRKİYE, İRAN’IN NÜKLEER İLERLEYİŞİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYOR? SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle