10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA İNCELEME 7 Ne sanık var ne de tanık 16 Mart 1978’de İstanbul gündeme getirdi. İsot’un ailesi, Üniversitesi (İÜ) Merkez Kampusu oğulları ile birlikte Aktı, Sıddık önünde 7 öğrencinin öldürüldüğü, Polat ve polis Mustafa Doğan’ın 41 kişinin de yaralandığı katliamın katliama karıştığını belirtti. üzerinden tam 28 yıl geçti. Zamanaşımına az bir süre kala Katliamla ilgili İstanbul 1 No’lu 1995’te yeniden eski polis memuru Sıkıyönetim Mustafa Doğan ve Latif Mahkemesi’nde açılan Aktı’nın 7’şer kez idam 16 MART davada, dönemin istemiyle yargılanmalarına İstanbul Ülkü Ocakları başlandı. Davanın müdahil 1978 Başkanı Orhan avukatı Cem Alptekin, Çakıroğlu, daha sonra milletvekili dönemin İçişleri Bakanı Hasan olan Mehmet Gül, Ahmet Hamdi Fehmi Güneş ile ülkücü Lokman Paksoy, Kazım Ayaydın, Ahmet Kondakçı arasındaki görüşmenin Hamdi Paksoy ve Sıddık Polat bant çözümlerini delil olarak yargılandı. Yargılama sonunda sunduğu için yargılandı ve beraat sanıklar beraat etti. 1992 yılında etti. Şimdi de 6. Ağır Ceza olayın sanıklarından Zülküf İsot’un Mahkemesi’nde görülen davada ne bir başka sanık Latif Aktı tarafından sanık var ne de tanık. Dava dosya öldürülmesi, katliamı yeniden üzerinden görülmeye devam ediyor. GÖRÜŞ ERDAL İNÖNÜ Aydın Güven Gürkan’ın Ardından Aydın Güven Gürkan aramızdan ayrıldı. Demokrasimiz önemli bir öncüsünü, sosyal demokratlar da etkili bir önderlerini kaybettiler. Ailesine ve tüm vatandaşlarıma baş sağlığı dilerken, yaşamımın en güzel yolculuklarından birindeki yol arkadaşımın anısına saygımı burada birkaç cümle ile dile getirmek istiyorum. Aydın Gürkan, yarı ömrünü üniversitede, öğretim, araştırma ve yöneticilik yaparak geçirmiş bir insan iken 12 Eylül müdahalesinin olağan dışı konularında demokrasiye dönüşte yardımcı olmak için, benim gibi, siyasete atılmıştı. Başlangıçta kamuoyunda pek tanınmıyordu. Ancak Halkçı Parti içinde reformcu kanatın başına geçerek büyük bir enerji ile yürüttüğü genel başkanlık yarışını kazanınca dikkatleri üzerine çekti. Emeğin sorunlarına yönelik demeçleri, insancıl yaklaşımları ve coşkulu konuşmalarıyla kısa zamanda partinin sosyal demokrat karakterini daha belirgin hale getirdi. Genel başkanlığının ilk günlerinde, sosyal demokrat kanatta üç ayrı partinin siyaset yapmasının sakıncalarını vurgulayarak, bu durumu ortadan kaldırabilecek girişimlere el attı. İlk önce DSP ile yaptığı görüşmeden durumu değiştirecek bir sonuç çıkmadı. Fakat SODEP ile temas, daha ilk buluşmada, Gürkan’ın kendisine önerilen modeli benimsemesiyle, hiç beklenmedik biçimde, birleşmenin yolunu açtı. ??? Birleşme modeline göre önce Halkçı Parti, programını SODEP programına benzer hale getirecek, sonra SODEP kendisini feshedecek ve tüm üyeleri yeni bir parti haline gelmiş Halkçı Parti’ye katılacaklar, arkasından 6 aylık bir süre içinde örgütlerde görev bölüşümü tüm üyelerin katıldığı seçimlerle gerçekleştirilecekti. Birleşme süresince Gürkan’ın genel başkanlığı devam edecek, sürenin sonunda Kurultay yeni partinin genel başkanını seçecekti. Böyle birleşme modeli demokratik bir yapı taşıyordu. Bu nedenle de her iki partinin kurullarında onaylanmıştı. Öte yandan SODEP’in parti tabanındaki gücünün, Halkçı Parti’ninkinden fazla olduğu son yerel seçimlerde görülmüştü. Gürkan’ın bu koşullarda Birleşme Kurultayı’nda genel başkan seçilemeyeceğini tahmin etmesi zor değildi. Oysa Halkçı Parti Genel Başkanlığı’na bir iki ay önce seçilmişti ve bu partide daha uzun süre genel başkan kalabilirdi. ??? Bütün bunlara karşın Gürkan, muhalefetiktidar mücadelesinde başarının iki partinin birleşmesine bağlı olduğunu bildiği için, 6 ay sonra genel başkanlığı bırakmayı göze alarak birleşme protokolünü imzaladı. Genel başkan olarak, birleşme sürecini sonuna kadar, kararlılıkla yürüttü. Eşi az bulunan bu davranışıyla da tüm sosyal demokratların tükenmeyen sevgi ve saygısını kazandı. Genel başkanlığı bıraktıktan sonra, partinin çok saygı gören, sözüne değer verilen, seçkin bir üyesi, milletvekili ve bakan olarak Meclis’de ve Koalisyon Hükümeti’nde önemli hizmetler yaptı. Zaman zaman, duygularının aklının önüne geçmesiyle kenara çekilmeseydi daha büyük hizmetler de yapabilirdi. Ama bu davranışları kendisine duyulan sevgiyi azaltmadı. Her zaman ilkeli ve dürüst bir siyasetçi olarak anıldı. ??? Aydın Güven Gürkan’ın kişisel çıkar peşinde olmayan, sosyal demokrat politikalarını yalnız halka hizmet yolunda yürütmeye çalışan siyaset anlayışının en güzel ifadesi, Birleşme Kurultayı’nın kapanışında yaptığı konuşmanın şu son sözlerinde görülebilir: ‘‘Bir profesör olarak, üniversitedeki sıcak odamda oturmak, durmadan kitap okuyabilmek, durmadan bilgilenebilmek imtiyazından yararlanırken bazen yüreğimin derinliklerinde bana bu olanakları sağlayan halkıma ve onun kutsal emeğine borcumu ödeyememenin telaşını ve korkusunu duyuyordum. Şimdi bu telaş ve korkuyu biraz daha az duyuyorum. Bu da bana fazlasıyla yatıyor. Allaha ısmarladık.’’ 16 Mart, Bahçelievler ve Sıvas katliamları, Türkler suikastı ve Susurluk çetesi hâlâ karanlık Aydınlatılmayan davalar ? Türkiye’deki ‘derin devlet’ iddialarının temelinde yatan suikast, katliam ve çete davalarının bazıları sanıksız ve tanıksız sürüyor. Sonuçlananlarda yalnızca ön plandaki isimler ceza alırken azmettirenler ise hiç yargılanmadı. ECEVİT KILIÇ illiyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın yanlışlıkla serbest bırakılması, yıllardır aydınlatılmayan suikast, katliam ve çete davalarını gündeme getirdi. Üzerinden 28 yıl geçen 16 Mart katliamı davası sanıksız ve tanıksız sürüyor. Bahçelievler katliamında bazı sanıkların ceza almalarına karşın ilişkiler ağı tam olarak çözülemedi. Kemal Türkler’in öldürülmesi davası ise tek sanıkla sürerken Susurluk çetesinin siyasi ve yargı ayağı da mahkeme önüne çıkartılmadı. 37 aydının yakıldığı Sıvas katliamında bazı sanıklar hâlâ firardayken 53 hükümlü, Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanmak için başvurdu. Azmettiricilerin yargı önüne çıkartılmadığı bu davaların aydınlatılması Türkiye’deki ‘‘derin devlet’’ iddialarının çözülmesinde kilit önem taşıyor. BAHÇELİEVLER KATLİAMI: Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın organize ettiği katliam9 EKİM da 9 Ekim 1978’de Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’li öğ1978 renci öldürüldü. Katliamı, Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Ercüment Gedikli, Kürşat Poyraz, Ünal Osmanağaoğlu, Ömer Özcan ve Demir Demirkan gerçekleştirdi. Bu katiller, zamanla tesadüfler sonucu ortaya çıktı. Katliamla ilgili Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde dava açıldı, yargılama sonucu gözcülük yapan Özcan ve Demirkan 28’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ercüment Gedikli ise ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak yurtdışına kaçtı. Yıllar sonra yakalanan Gedikli, aflardan yararlandırılması sonucu 10 yıl cezaevinde yattıktan sonra serbest kaldı. Yurtdışına kaçan Mahmut Korkmaz ise 1987 yılında yakalandı. 36 yıl hapis cezasına çarptırılan Korkmaz da aflardan yararlanarak serbest kaldı. Kürşat Poyraz ise hâlâ aranıyor! Haluk Kırcı ve Ünal Osmanağaoğlu ise 7 kez ölüm Haluk Kırcı cezasına çarptırıldı. Bu cezalar daha sonra çıkarılan aflar kapsamında 10’ar tam yıla indirildi. Susurluk çetesi davasında da 4 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Kırcı, iki kez cezaevinde yattıktan sonra yanlışlıkla tahliye edildi! Kırcı, en son Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yakalanarak tekrar cezaevine konuldu. Hiç mahkemeye çıkmayan Çatlı ise Susurluk kazasında öldü. TÜRKLER’İN ÖLDÜRÜLMESİ: DİSK genel başkanlarından Kemal 22 Temmuz 1980’de 22 TEMMUZ Türkler, evinden sendikaya giderken 1980 uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Saldırıyı gerçekleştiren Aydın Eryılmaz, Abdülsamet Karakaş ve İsmet Karakoç yakalandılar. İfadelerinde saldırıyı anlatan bu kişiler çeşitli cezalar alırken saldırıyı azmettirmekle suçlanan ve Celal Adan’ın da aralarında bulunduğu dönemin Ülkü Ocakları yöneticileri ise Sıkıyönetim Mahkemesi’ndeki yargılamada beraat ettiler. Sanıklardan Ünal Osmanağaoğlu’nun dosyası ise yakalanamadığı için ayrıldı. Bahçelievler katliamını gerçekliştiren Osmanağaoğlu’nun adı Kahkaramanmaraş olaylarına da karıştı. 20 yıl sonra yakalanan Osmanağaoğlu, Türkler’i öldürmekten Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Tanıkların teşhisine karşın Osmanağaoğlu hakkında 14 Nisan 2003’teki duruşmada beraat kararı verildi. Dava devam ediyor. 37 emekçi öldürüldü 1 MAYIS 1977 37 emekçinin öldürüldüğü katliamla ilgili açılan dava 14 yıl sürdü. Sanıkların bir türlü mahkemeye çıkartılmadığı dava, sonunda zamanaşımına uğradı. Müdahil avukatlarından Rasim Öz’ün, dönemin İçişleri ve Adalet bakanlıkları ve cumhuriyet savcılarına yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine Öz, davayı zamanaşımına uğratanlar hakkında dava açtı. Ancak, bundan da sonuç alınmadı. M Rasim Öz: Azmettirenler yakalanamıyor İstanbul Haber Servisi Çeyrek yüzyıldır süren DİSK genel başkanlarından Kemal Türkler’in öldürülmesi davasında başından bu yana ailenin avukatlığını yapan Rasim Öz, bu tür davalarda azmettirenlerin hiç yakalanmadığını söyledi. Yargılananların ise beraat ettiğini vurgulayan Öz, Türkiye’deki kitlesel veya bireysel katliamların arkasında ABD ve İran gibi ülkelerin gizli örgütlerinin de bulunduğunu savundu. Öz şöyle devam etti: ‘‘Bedrettin Cömert, Doğan Öz, Ümit Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu gibi çok sayıda bilim insanı, aydınımız öldürüldü. Suçlular ve arkasındaki güçler ne yazık ki ortaya çıkarılamadı. 1516 Haziran davasının mağdurlarının da avukatlığını yaptım. Bu davada da suçlular ortaya çıkarılamadı. 7 TİP’linin katledilmesi emrini verenler sonradan milletvekili oldu. Bunlar ‘derin devletin’ işi. Sıvas katliamında ise daha yakalanmayan sanıklar var. Aydınlatılan davaların da azmettiricileri hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı, yargılanamadı.. Eğer İtalya’da, İspanya’da olduğu gibi bağımsız, yetkilerle donatılmış bir kurum oluşturulabilirse bu cinayetler ve arkasındakiler ortaya çıkabilir. Aksi halde bu katliamların tetikçileri yakalanır. Ancak kamuoyu katliamların arkasındaki gerçekleri öğrenemez. Bu olaylar da tekrarlanır durur.’’ Ağca’nın yanlış tahliyesi Meclis’te Kemal Türkler Rasim Öz SUSURLUK ÇETESİ: Trafik kazasında katliam hükümlüsü Abdullah Çatlı, sevgilisi Gon3 KASIM ca Us ve Polis Müdürü Hü1996 seyin Kocadağ öldü. Aynı Mercedes’teki DYP Milletvekili Sedat Bucak ise yaralı kurtuldu. Kazanın ardından ortaya çıkan kirli ilişkiler ile ilgili olarak emekli Yarbay Korkut Eken, Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin, Ömer Lütfi Topal’ın ortakları ve özel timciler yargılandı. Yargılama sonucunda 12 sanık yalnızca çete suçundan 4’er ve 6’şar yıl hapse mahkum edildi. Hafızasını yitirdiğini iddia eden Şahin, aldığı raporlar sonucu affedilirken diğer sanıklar cezalarını tamamlayarak tahliye oldu. Dokunulmazlığı nedeniyle Mehmet Ağar yargılanmazken Bucak’ın yargılanması sürüyor. Daha önce Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay’ın övgülü mütalaası soSedat Bucak nucu beraat eden Bucak, Yargıtay’ın kararı bozması nedeniyle yargılanmaya devam ediyor. Bucak’ın çete üyeliğinden değil çete yöneticiliğinden yargılanmasına hükmedildi. Çetenin adının konulmasına ve bu suçtan bazı sanıklara ceza verilmesine karşın, çetenin işlediği belirtilen eylemlerle ilgili Topal’ın öldürülmesi hariç hiçbir yargılama yapılmadı. Topal cinayetinden de sanıklara beraat çıkarken Kürt işadamlarının öldürülmesi, Özgür Gündem’in bombalanması, uyuşturucu ticareti ve çeşitli cinayetlerle ilgili çete üyeleri hiç mahkemeye çıkmadı. Çeteyle bağlantılı çok sayıda kişi de yargılanmadı. 2 TEMMUZ 1993 Gericiler, Sıvas’ta 37 aydını yaktılar rını 15 yıla indirdi. Bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Ankara DGM, bozma kararlarına büyük ölçüde uydu. Ancak Yargıtay, ‘‘usul’’ eksikliği nedeniyle DGM’nin kararını tekrar bozdu. 6 yıl 7 ay 26 gün süren yargılama sonucunda, 33 sanık idam, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 1 sanık da 5 yıl ağır hapis cezasına mahkum edildi. Bugüne kadar sanıklardan 12’si Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerden yararlanarak tahliye edildi. Hakkında idam kararı bulunan 4 sanık hâlâ firarda. Suudi Arabistan’da olduğu söylenen 2 kişi ise geçen yıl Sıvas’ta yakalandı. Hükümlülerden 54’ü Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanmak için başvurdu. Biri daha sonra bu başvurusunu geri çekti. 53 hükümlünün Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanmasıyla ilgili dava Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Görüşü sorulan İçişleri Bakanlığı, bazı hükümlüleDuruşma sırasında Sıvas sanıkları, basına ve rin yasadan yararlanmasıyla ilölenlerin yakınlarına sözlü sataşmada bulundular. gili olumsuz görüş bildirdi. Katliamda faşistler ve gericiler 37 aydını yaktı. Katliamlarla ilgili 124 sanık, 21 Ekim 1993 tarihinde Ankara 1 No’lu DGM’de yargılanmaya başlandı. Ankara 1 No’lu DGM, yazar Aziz Nesin’in ‘‘tahrik ettiği’’ iddiasını gerekçe göstererek 26 sanığın hapis cezala ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, ‘‘Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesi ile ilgili verilen kararların açıktan hatalı olduğu, kasıt taşıdığı ortadadır’’ dedi. Adaletin her türlü siyasi baskıdan arındırılması için neler yapılacağını veya yapılması gerektiğini soran Yerlikaya’nın önergesi şöyle: ‘‘Hukukçu olmanın ötesinde normal eğitim görmüş herkesin bile bildiği bu konuların deneyimli ve 1.sınıf yargıç ve savcıların bilmemesini normal yorumluyor musunuz? Ağca’nın erken tahliyesine sebep olanlar ve erken tahliyeyi gerçekleştirenler hakkında tahkikatlar yapılacak mıdır?’’ Ailesi açlık grevine başladı ? MALATYA (AA) Mehmet Ali Ağca’nın kız kardeşi Fatma Yıldırım ile kardeşi Adnan Ağca’nın Malatya’da karşılıklı bulunan evlerinde ailenin 15 ferdinin ölüm orucuna başladıkları belirtildi. Mehmet Ali Ağca’nın kız kardeşi Fatma Yıldırım, çocukları ile beraber evinde yaptığı açıklamada, Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca’nın cezaevinde görüş günü olması nedeniyle kendisiyle görüşmek istediğini, ancak buna izin verilmediğini öne sürdü. Fatma Ağca bunun üzerine açlık grevine başladıklarını anlattı. ‘Mercedes’çiye tutuklama ? İstanbul Haber Servisi AKP Gebze İlçe Başkanı Mehmet Ali Okur’a silahlı saldırı olayına karıştıkları iddiasıyla gözaltına alınan 18 kişiden 9’u tutuklandı. Tutuklananlar arasında tahliye olduğunda Mehmet Ali Ağca’ya Mercedes marka otomobil tahsis eden Taner Çakır da bulunuyor. Olayla ilgili olarak 10 kişi hakkında da gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle