10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2006 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN CHP lideri Baykal, Unakıtan’a meydan okurken ‘Hesabımızda tek kuruş Ofer parası yok’ dedi Yeni Kıbrıs Açılımı İstenen Sonucu Verir mi? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs konusunun çözümünün önünü açacak 10 maddelik bir eylem planını 20 Ocak günü, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a sunduklarını açıkladı. Dışişleri Bakanı’nın önceki günkü basın toplantısında açıkladığı planın özü, KKTC’ye uygulanan ekonomik izolasyonun kaldırılması, KKTC’deki limanlar ile Ercan Havaalanı’nın, Kıbrıs Rum yönetimi altındaki malların, kişilerin ve hizmetlerin uluslararası dolaşıma açılması halinde, Türkiye’nin de Kıbrıs Rum kesimine liman ve havaalanlarını açmasıdır. Planın amacı, Kıbrıs sorununun çözümündeki uzlaşmaz tarafın Türkiye veya KTTC değil Rum kesimi olduğunu kanıtlamak, sorunu AB’den BM’ye kaydırmak için uluslararası destek sağlayarak daha elverişli bir zemine oturtmaktır. Gül’ün, basın toplantısı sırasında, ‘‘çözüm yolunda bir ilk adım olabileceğini’’ söylediği ve içinde KKTC deyiminin kullanılmayıp Kıbrıs Türk tarafı ibaresine yer verilen planın, önceki önerilerden başka yeni bir unsur içermediği de görülmektedir. Dışişleri’nin onayı ile hazırlanan plan açıklandığı sırada İngiltere Dışişleri Bakanı Straw’un adayı ziyaret ediyor olması ve Rum tarafının çok sert protestolarına karşın yine de Mehmet Ali Talat ile makamında görüşme kararından vazgeçmemesi, Başbakan Erdoğan’ın Davos’ta Annan ile görüşmeye hazırlanması, iyi bir zemin hazırlığı olduğunu gösteriyor. ??? Bilindiği gibi, Türkiye taa Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzaladığından beri Rum tarafının AB’ye alınmasına karşı çıkmayı bırakmış, öte yandan 17 Aralık 2004 metninde Gümrük Birliği Anlaşması’nın diğer yeni üyelere de teşmilini öngören ek protokolün kabulüyle sorunun AB platformuna taşınmasını kabul etmiştir. Bu iki davranış, yalnızca Kıbrıs sorununun AB zeminine taşınması sonucunu doğurmakla kalmamış, hem sorunun Rumların istediği formül dışında çözümünün önünü kesmiş hem de Papadopulos rejiminin isteklerinin reddi halinde, Türkiye’nin üyeliğini olanaksız hale sokmuştur. Yeni planın somut bir sonuç verme şansı var mı? Bu soruya olumlu yanıt vermek güç, hatta olanaksız görünüyor. Çünkü aynı doğrultuda daha önce yapılan önerileri, Kıbrıs Rum tarafı elinin tersiyle itmiş bulunmaktadır. Şimdi bu tutumun değişmesi için bir neden yoktur. Annan Planı’nın Rumlar tarafından referandumla reddedilmesi sonrasında, aynı doğrultudaki her tutumun, uzlaşmaz olan tarafın artık KKTC ve Türkiye olmadığını bütün dünyaya kanıtlayacağı görüşü de pek isabetli değildir. Unutmamak gerekir ki KKTC’yi uzlaşmazlıkla suçlayanların başında Türk medyasının çoğunluğu ve bizzat ‘‘Uzlaşmaz tutum çözüm değildir’’ diyen Recep Tayyip Erdoğan gelmektedir. Yine unutmamak gerekir ki ABD ve AB’nin KKTC’yi izolasyondan kurtarma vaadi, AB içinde Rumların ve Yunanlıların etkisi, ABD’de Rum lobisinin ağırlığıyla hep lafta kalmıştır. ??? Bütün bu gerçeklerin ışığında, yeni planın, Türkiye’nin istediği sonucu vermesi ve konunun AB platformundan BM’ye kayması güç, hatta olanaksız görünüyor. Her şeyden önce, konunun BM Güvenlik Konseyi’nde yeniden ele alınması, Rusya’nın ve bir ölçüde de Çin’in muhalefeti yüzünden güçtür. Başbakan Erdoğan çeşitli görüşmelerinde, Putin’i bu konuda ikna etmeyi başarabilmiş değildir. AB içinde de Kıbrıs’a yaklaşımlarındaki yanlışlığı görenlerin olmasına karşın önemli bir politika değişikliğinin gerçekleşmesi ve işin BM’ye bırakılmasının kabulü güç görünüyor. Unutmayalım ki gerek 17 Aralık 2004 belgesinde, gerekse müzakere belgesinde ek protokolün kabulü bir şart olarak ileri sürülmüş bulunmaktadır. Peki, AKP’nin bu sonuç vermeyecek çabalarının bugün ortaya çıkmış olmasının nedenini nerede arayacağız? Gül’ün girişiminin ardındaki esas neden, AKP’nin ek protokolü parlamentoya sunmadaki tereddütleridir. AKP’nin, konunun Meclis’e gelmesi halinde 1 Mart tezkeresine benzer bir sonuçla karşı karşıya kalmaktan korktuğu için bu yolu tuttuğunu söyleyebiliriz. Ama gelişmeler, bu planın da sonuçsuz kalmasına, Meclis’in tepkisinden korkan AKP’nin AB ile müzakerelerde çok güç bir döneme girmesine yol açabilir. Kısacası, Recep Tayyip Erdoğan dış politikada bir kez daha zor bir seçimle karşı karşıyadır. ‘Bakan dedikodu yapmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, grup toplantısında ‘‘muazzam para’’ tartışmasıyla ilgili olarak Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a meydan okurken ‘‘Adi bir dedikodu olduğu ortaya çıktı. Ne benim, ne CHP’nin hesabında tek kuruş Ofer ya da benzerlerinin parası yoktur’’ dedi. Baykal, grup toplantısında 13 yıl önce katledilen yazarımız Uğur Mumcu’yu andı. Baykal, kuş gribi ile ilgili değerlendirmeler yaparken, ‘‘kamu yönetiminin tasfiyesinin bedelinin yaşandığını’’ vurguladı. Son günlerde arka arkaya örnekleri yaşanan ? Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı kendisinin ve Erdoğan’ın özel mali hesaplarını inceleyip açıklamaya davet eden Deniz Baykal, ‘‘Partilerin hesaplarını da açıklasın. Son fotoğrafları istemiyorum, gençlik fotoğraflarını da istiyorum, 10 yıl öncesini de istiyorum, kuruşuna kadar’’ diye konuştu. ‘‘adalet krizi’’ne dikkat çeken CHP lideri, ‘‘Ağca olayı da bunun örneği. Kamuoyu ayağa kalktı, Bakan itiraz etmek durumunda kaldı. Bu kadar vahim bir yanlışa nasıl göz yumuluyor’’ dedi. Baykal’ın çeşitli konularda yaptığı değerlendirmeler ana başlıklarıyla şöyle: Muazzam para: AKP’ye, Başbakan’a çok yakın Yeni Şafak gazetesinde manşetten şifreli ifadelerle CHP suçlandı. Yeni Şafak, Maliye Bakanı’na tuzak kuracak bir gazete değil. Bir maliye bakanının, bir vatandaşın, bir kurumun hesaplarıyla ilgili olarak orada burada açıklama yapma yetkisi var mıdır? Yoktur, bu suçtur. Muazzam parası var, sana ne kardeşim? Suç mu? Senin o paranın miktarından değil, o paranın içindeki yolsuzluktan şikâyet etme hakkın var. Ayrıca, bunlar doğru değil. Muazzam bir paraya sahip olmak suç değil, ama yanlış. CHP’nin Hazine’den gelen para dahil 25 trilyonu var. CHP lideri Deniz Baykal. MUHALEFET YÜKLENİYOR: İĞNELİ FIRÇA Mal varlıkları açıklansın ? Muhalefet liderleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan başta olmak üzere tüm bakanların mal varlıklarını ve banka hesaplarını açıklamalarını istiyor. Haber Merkezi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ‘‘Baykal’ın milyon YTL ’si var’’ dediği iddiasıyla başlayan tartışma büyüyor. Muhalefet liderleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Unakıtan ve tüm AKP’li bakanların mal varlıklarını ve bankalardaki nakit durumlarını kamuoyuna açıklamalarını isterken, mal varlıklarının internet ortamında sergilenmesi önerildi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, mal varlığı tartışmalarıyla ilgili, ‘‘Madem kendileri açtı bu yolu, kendileri de açıklasın. Bizim öyle bir korkumuz yok’’ dedi. Bir gazetecinin, ‘‘Siz mal varlığınızı açıklamayı düşünüyor musunuz’’ sorusu üzerine Ağar, kendilerinin her şeyinin açık ve şeffaf olduğunu söyledi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de temiz siyaset için siyasi etik yasasının şart olduğunu söyledi. Sezer yaptığı açıklamada, siyasi partilerin ve siyasi parti yöneticilerinin gelirleri ve harcamalarının çeşitli şaibelere ve istismarlara yol açmakta olduğunu belirterek her türlü kuşkunun kaldırılması için saydamlığı ve etkin denetimi sağlayacak bir sistemin oluşturulması gereğine işaret etti. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ise başta genel başkanlar olmak üzere tüm siyasetçilerin mal varlıklarının, yakınlarınınkiyle birlikte internet ortamında sergilenmesini önerdi. Kendisi, yakınları ve parti yöneticilerinin mal varlıklarının ‘‘www.shp.org.tr’’ adresinde yayımlandığını kaydeden Karayalçın, ‘‘Tüm siyasi parti genel başkanları, eşleri ve çocukları da dahil, milletvekilleri, parti kurucuları, belediye başkanlarının mal varlıkları ve borçları açık olmalıdır. Ayrıca, sarı zarflar içinde kasalarda saklanan mal beyanlarını geçerli görmüyoruz’’ diye konuştu. HÜRPARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan da Erdoğan, Unakıtan ve tüm AKP’li bakanların mal varlıklarını ve bankalardaki nakit durumlarını kamuoyuna açıklamalarını istedi. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu dün partisinin grup toplantısında, Maliye Bakanı Unakıtan’ın yalan beyanda bulunduğunu belirterek ‘‘Gelin bu konuyu çözelim. Siyasi parti liderleri ve milletvekillerinin mal bildirimlerini kamuoyuna açık hale getirelim’’ dedi. BaşbakanErdoğan’ın parti yöneticilerine ‘‘Burnuma yolsuzluk kokuları geliyor’’ dediğini anımsatan Mumcu, ‘‘İnandırıcı olmak istiyorsa önce önündeki belgeli yolsuzlukların üzerine gitsin” dedi. yok: Şimdi bakan derhal, benim ve Başbakan’ın özel mali hesaplarımızı inceleyip açıklasın. Partilerin hesaplarını da açıklasın. Son fotoğrafları istemiyorum, Bakan ne diyordu, 150 trilyon. gençlik fotoğraflarını da istiyoBenimle ilgili olarak da 1 trilyon rum, 10 yıl öncesini de istiyorum, civarında, diyordu. Yanılma pa kuruşuna kadar. Sayın Bakan oğyı çok daha büyük. Bakan, o gün lunun vergilerini söylemedi, sır bütün gün sustu, akşam benim diye, ama ana muhalefet partiaçıklamamdan sonra, gazeteden sinin genel başkanının muazzam teyp bandı olmadığını öğrendik bir parası olduğunu söyleyebilten sonra, böyle bir beyanatım di. Ne benim, ne CHP’nin hesayok, dedi. Böyle bir beyanat ver bında tek kuruş Ofer ya da benmedin, böyle bir dedikodu da mı zerlerinin parası yoktur. Erbakan olayı değil: Bu olay yapmadın? Sonunda, bunun adi bir dedikodu olduğu ortaya çık sadece Erbakan olayı değildir, kapsamlı olarak bugünkü hükütı. İftira en büyük günahtır. CHP hesabında Ofer parası meti de ilgilendirmektedir. Hukuk sistemi içinde infaz olanakları kullanılarak bir çözüm düşünülebilir. AnZAFER TEMOÇİN cak o para affedilemez. O para ödenmelidir. Kıbrıs Eylem Planı: Çok çarpıcı yeni bir unsur yok ama Kıbrıs’ta Türkiye’den şu sırada beklenen adımların, Kıbrıs Rum kesimine yönelik bekleyişlerimizle birlikte ele alınması talebi aslında haklı bir taleptir. Türkiye’nin yeni Kıbrıs Eylem Planı’nı bir barış inisiyatifi, dünya kamuoyuna makul, dengeli talepler yapan, sevimli bir muhatap görüntüsü verme çabası olarak görüyorum. Uzlaşmaz bir tavır sergilemektense bu tavır iyidir. Unakıtan’dan dava sinyali Bu arada TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngören yasa teklifi görüşmeleri sırasında eleştirileri yanıtlayan Unakıtan, Baykal ve CHP hakkında basında yer aldığı şekilde bir açıklama yapmadığını belirtti. Unakıtan, ‘‘Ben böyle bir açıklama yapmadım. Bunu yazılı olarak açıkladım. İlgili yere tekzip gönderdim. Kanuni haklarımı da kullanacağım. Söylemediğim sözler üzerine senaryo çizmenin âlemi yok” dedi. [email protected] Milli Savunma Bakanlığı, kararın kişisel olduğunu ve özel durumu yansıttığını bildirdi ‘AİHM zorunlu askerliğe karışmadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) vicdani retçi Osman Murat Ülke davasında, Türkiye aleyhine verdiği karar, zorunlu askerliği kaldıran ya da tartışılmasına dayanak olabilecek bir sonuç doğurmuyor. AİHM’nin kararından, vicdani retçilere ‘‘orantısal’’ yaptırım uygulanması sonucu çıkıyor. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) da kararın özel durumu yansıtan kişisel bir karar olduğunu ve Türkiye’de uygulanan zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasını içermediğini bildirildi. AİHM, askere gitmeyi reddeden, İzmir Savaş Karşıtları Derneği Başkanı Osman Murat Ülke’ye ‘‘çok acı verildiğini’’ ve ‘‘cezanın orantısız olduğunu’’ belirterek Türkiye’nin tazminat olarak 10 bin Avro, mahkeme masrafları için de bin Avro ödemesini kararlaştırdı. Ülke, askerlik yapmayı reddettiği için çeşitli davalar sonucu toplam 701 gün hapis çekmişti. AİHM’nin kararı zorunlu askerliğin de tartışılması olarak algılandı. Ancak, AİHM’nin kararında hiçbir şekilde zorunlu askerliğe dönük bir değerlendirme yer almadı. Mahkeme yalnızca vicdani retçiye verilen cezaların ‘‘orantısızlığı’’ nedeniyle Türkiye’yi mahkum etti. Dolayısıyla bu karar zorunlu askerliği kaldıran ya da kaldırılması sonucunu doğuracak bir nitelik taşımıyor. Yalnızca vicdani retçilere verilecek cezada orantısal bir yaptırım öngörülüyor. Öte yandan MSB’nin yaptığı açıklamada kararın kişisel olduğu, zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasını içermediği kaydedildi. Açıklamada şunlar belirtildi: ‘‘AİHM tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinin ihlali nedeniyle söz konusu vatandaşımız hakkında verilen karar, özel durumu yansıtan kişisel bir karardır ve ülkemizde uygulanan zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasını içermemektedir. Henüz kesinleşmemiş ve kişisel nitelik taşıyan kararın, askerlik sistemiyle ilişkilendirilerek kamuoyunda yanlış algılamalara sebebiyet verecek şekilde takdim edilmesi, doğru değildir.’’ Ebru Şimşek devam eden ilanlara karşı dava açma hazırlığında, Şirin de soru önergesi verdi asirmen?cumhuriyet.com.tr BAŞSAĞLIĞI Değerli sanatçımız, sevgili arkadaşımız Oktar’ın mal varlığı Meclis’te İstanbul Haber Servisi Avukat değişikliği ve reddi hâkimlerle çete davasını zamanaşımına uğratan Adnan Oktar, dün de 6 gazeteye aynı ilanı vererek gazetemize yönelik saldırısını sürdürdü. Kamuoyunda Adnan Hoca adıyla tanınan Adnan Oktar’ın kurucusu olduğu Bilim Araştırma Vakfı (BAV), mağdur Ebru Şimşek ve Sadettin Tantan’ın 21 Ocak 2006 tarihinde gazetemizde yayımlanan söyleşileriyle ilgili dün de AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak, Türkiye, Milli Gazete, Bugün, Yeni Asya ve Star gazetelerine tam sayfa ilan verdi. Önceki gün de 5 gazeteye verilen aynı ilanda, davanın zamanışımına uğramasına karşın yine ‘‘aklandık’’ denildi. Star ve Milli gazetedeki ilanlarda Sadettin Tantan ve Ebru Şimşek’in fotoğraflarının kullanılması dikkat çekti. Şimşek’in avukatları, bu gazetelerde müOktar, dün de 6 gazeteye aynı ilanı vererek Cumhuriyet’e saldırmaya devam etti. Dünkü ilanlarda Star ve Milli Gazete’de bu kez Ebru Şimşek’le birlikte Sadettin Tantan’ın fotoğrafı dikkat çekti. Diğer gazetelerde fotoğrafsız ilan yer aldı. vekkillerinin hedef gösterildiği gerekçesiyle yargıya başvurma kararı aldı. Benzer bir ilanın geçen yıl da dinci Vakit gazetesinde yayımlanması nedeniyle Kadıköy Adliyesi’nde dava açtıklarını söyleyen avukatlar, ‘‘Davada vakıftan tazminat istedik. Vakit gazetesinden ise dava sonucunun tam sayfa olarak yayımlanmasını talep ettik. İki gündür 5 gazetede yayımlanan ilanlarla ilgili de dava açacağız’’ dediler. Hakkında çıkan her haberle ilgili özellikle dinci gazetelere ilan veren Oktar’ın gazetemizde yayımlanan röportajlarla ilgili 2 günde verdiği ilanların maliyeti 100 bin YTL’yi aşıyor. Oktar’ın ilan verdiği gazetelerin tam sayfa ilan fiyatları şöyle: Türkiye: 9 bin 300 YTL. Yeni Şafak: 8 bin 500 YTL. Milli Gazete: 4 bin 300 YTl. Yeni Asya: 2 bin 385 YTL. Bugün ve Star gazeteleri reklam servisleri yetkilileri ise ‘‘telefonla bilgi vermediklerini’’ söyledi. Oktar’ın gazetemiz aleyhine 2 günde 6 gazeteye toplam 10 tam sayfa ilan vermesi Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Emin Şirin’i harekete geçirdi. Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması için soru önergesi veren Şirin, bu ilanların kaynağının açıklanmasını istedi. Şirin, soru önergesinde ‘‘Basında bu vakfın yoğun reklam kampanyaları görülmüştür. Bu reklam kampanyalarının cari fiyatlarla değeri milyonlarca doların, hatta onlarca milyon doların üzerinde bir seviyeye gelmiştir. BAV’ın hesapları ayrı ayrı Maliye Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenmiş midir?’’ dedi. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ise Oktar dosyasıyla ilgili bugün detaylı bir soru önergesi vereceklerini söyledi. MÜMTAZ SEVİNÇ’in öldürülmesinin şaşkınlığı ve bu güzel insanı yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. Devlet Tiyatrosu ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun. Devlet Tiyatroları Vakfı Yönetim Kurulu CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle