21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET EJetctrortik posta: denizsojrmctimriuriy8tcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: &212.512 44 97 SAYFA 17 Zortlatma Zehra Top: "Ülkemde bu kadar sorun ve ağlanacak dunjm varken, Burdur'da 20 bin kişinin toplanıp hep biriikte Teke Zortlatması oynaması vergi üstüne vergi salan padişahın halkın zil takıp oynaması üzerine sadrazamına 'Yeter, son haddine geldi' demesini hatırlattı!" - AB, Türkiye'yi sıkıştırryormuş... "Bari mahallede yapma, abirn görecek!" CHP hükümete gensoru verecekmiş. Para etmediği için almazlar! TAPU ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kadastro ihaleleriyle ilgili olarak yurtsever memuriann baskı gördüklerine ilişkin yakınmalannı yazmıştjk. Bunun üzerine Teftiş Kurulu Başkanı Hüseyin Kavlak rüşvet ve yolsuztuk iddıalanyla ilgili bilgi ve belge gönderilmesini istemiştı. Konuyu araştırmaya, heıtıangi bir soruşturmaya falan gerek kalmadı. Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili M. Zeki Adlı, "tekzip" gönderdi. Genel Müdür Vekili'ne göre kadastro ihalelerinde ve kadastro çalışmalannda aksayan hiçbir şey yok: "Yazılarda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürtuğümüzün ülke kadastrosunu üç yıl içinde bitirme hedefi doğrultusunda 'Sayısal Kadastral Harita Yapım Işi'ni 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 4374 sayılı Kamu Ihale Kanunu ve dığer mevzuat Kadastro ihalelerihükümlerine uygun olarak ihale yoluyla özel sektöre yaptırması eleştiri sınıriannın ötesinde ağır rfadelerle itham edilmekte, taşra birimlerimizde görev yapan personelımizin bu işten büyük miktarlarda çıkar elde ettikleri suçlaması yapılmakta, karşı çıkan personelin ise sürgüne gönderildiği ifade edilmektedir. Bu ıddialann gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün merkez ve taşra birimlerinde özveriyle çalışan personelimizi de rencide etmektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce yapılan ihalelerde tamamen hukuk kurallan içinde hareket edilmekte mevzuat düzenlemelerine uygun olarak saydamlık, rekabet ve eşitliğin sağlanması ilkeleri gözetilmektedir. Kaldı ki yapılan ihalelere karşı idareye ve anayasanın 90. maddesi ile güvence altına alınan yargıya başvurma yollan açıkttr. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yoğun kadastro nedeniyle personel fazlası bulunan birimlerimizden personel ihtiyacı olan birimlerimize atamalar ve görevlendirmeler yapmaktadır. Bu atamalann iddıa edildiği gibi başka amaçlarla yapıldığı doğru değildir. Hukuka bağlı idare ilkesi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün tesis ettiğı işlemlerde esas aldığı temel ilkelerdendir. Gerek yapılan ihalelerde, gerekse personel atamalannda usulsüzlük ve hukuka aykınlık olduğunu iddia eden kişiler, hukukun temel prensiplennden olan iddia sahibinin iddiasını ispatla yükümlü olduğu ilkesi gereği bu iddialannı mahkeme karan ıle ispat etmek durumundadırlar." Helal Işık Işgüden: "Ermeni konferansında, 'Müslüman kayıplanndan ne haber1 sorusuna, Doç. Dr. Halil Berktay, 'Ikinci Dünya Savaşı'nda 6 milyon Yahudi öldürüldü, 7.5 milyon da Alman öldü; Alman tarihçileri Alman kayıplanndan ne haber diyebiliyorlar mı' diye cevap vermiş. 7.5 milyon Almanı öldürmeyi nasıl başarabilmişlerse{ helal olsun Yahudilere!" SESSİZSEDASIZ(l) Medeniyetier ittitakı ve Maide 54 TELEVİZYON seyrederken karşısına çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "medeniyetler ittifakı"ndan söz ederek İttifak dostluk demektir, dostluğu gerektirir" demesi üzerine Hüseyin llbey düşünmeye başlıyor: "Başbakan'ın 'medeniyetler ittifakı' dediği şeyin öncelikle Müslümanltkla Hıristiyanlık ve Musevilik arasındaki dostluk olduğu gayet açık... Peki bu durumda, Kuran'ın Maide suresinin 54. ayetini ne yapacağız? Ayet; 'Ey iman edenler! Yahudilerie Hıristiyanlan dost edinmeyin. Onlar birbirierinin yâridiler. Onlardan yâr edinen de onlardan olur* diyor. Eğer Kuran'daki buyruklar hâlâ yürürlükteyse bu ayetin de yürürlükte olması gerekir. Yok eğer yüce Allah, Hazret-i Muhammet aracılığıyla başka birbuyruk daha gönderip 'Yahudilerie Hıristiyantan dost edinmeyin' buyruğunu yürürlükten kaldırdı ve bundan haberimiz yoksa vay halimize! Maide suresinin 54. ayeti yürürtükteyse o zaman da Yahudi ve Hıristıyanlaria ittifak kuranlann vay haline!" Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuayahoo.com Ne kadar dönersen dön, sonunda kendîne vanrsın! Hızb-ut Tahrir Gösterismm Düşündürdiılderi! FÂTMAEStN Irak'ta 14 Eylül 2005'te sa- dece birtek intihar saldırısıy- la yüzden fazla kişinin ölme- si olayı, Istanbul Fatih'te 2 Eylül 20O5'te Hizb-ut Tahrir isimli örgütün hilafet çağnsı- nı düşündürdü acı acı!.. llk bakışta bu iki olay ara- sında ilişki yok gibi görünü- yor olabilir, ama ne yazık ki var... Neden mi? ABD tarafından yalan ge- rekçeterie işgal edilmiş bir ül- kede, ülke insanları birbirle- rini öldürüyor... Aynı dinden, fakat farklı mezhepten ol- duklan için öldürüyoriar bir- birlerini! Şii Sünniyi, Sünni Şi- iyi öldürüyor. Aynı dinden ve aynı ülkenin vatandaşları ol- maları onlan bir arada tutma- ya, bir yumruk olup ülkeleri- ni işgal eden düşmana karşı savaş vermeye yetmiyor!.. Düşmanı bırakıp kendilerin- den biraz farklı inançlara sa- hip olan din kardeşlerini, yurttaşlannı yok etmeye ça- lışıyorlar. Yazık, çok yazık... Insanlık adına ayıp, dinler adına ayıp, ABD'nin yaptığı haksız işgal kadar büyük ayıp! 2 Eylül tarihindeki Hizb-ut Tahrir gösterisi ise bilindiği gibi bir hilafet çağrısıydı. Kendisini örgütün eyalet so- rumlusu olarak tanıtan Yıl- maz Çelik, cami avlusunda saatlerce konuşmuş ve per- vasızca Cumhuriyet rejimine karşı olduklannı haince hay- kırmış... 1990'lı yıllann ikinci yansın- dan beri bunlara benzer ör- güt ve tarikatların ortamı uy- gun bulduklarında böylesi pervasız hilafet çağrıları ve Cumhuriyet düşmanlığı ya- pageldikleri bilinen bir ger- çek. Fakat bu yapılanlar buz- dağının sadece görünen par- çası. Asıl büyük parçası bu konudaki altyapı çalışmaları. Bunu görmek için etrafa şöy- le bir göz atmak yeterli. Is- tanbul'un birçok ilçe, belde ve bölgesinde çarşaflı, peçe- li, tesettüriü kadınların, cüp- peli, takkeli, sakallı erkekle- rin sayısı öylesine artmış du- rumda ki çağdaş giyimli in- sanlar bu bölgelere giremi- yorlar, girmiş olanlar da kaç- mak zorunda bırakılıyor. Gi- remiyorlar, çünkü o bölgeler- dedışlanıyorian istenmedik- leri doğrudan veya dolaylı olarak belli ediliyor, korkutu- luyorlar. Bu dışlanma yavaş yavaş şehirlerin diğer bölgelerine deyayılmakta. Anımsanaca- ğı gibi birkaç ay önce, med- yaya da yansıyan bir olay ya- şanmıştı Büyükada'da. Şort ve tişört giysili bir genç kız grubu tesettüriü bir grup ta- rafından tükürük yağmuruna tutulmuş, hakaret içeren sözlü saldırıya uğramıştı. Benzer bir olay eylül ayı baş- larında Hürrivet aazetesinde Tuncay Akdoğan isimli bir okuyucu tarafından dile ge- tirilmiş. Yalova - Esenköy ve Gökçeada'da herkese açık i- ki plajdayollannın nasıl kesil- diğini, kapalılann denize gir- diği o bölgeden geçme hak- larının olmadığı söylenerek tehdit edildiklerini, hakarete uğradıklarını anlatmış Sayın Tuncay Akdoğan. Hıç kuşku- suz, böyle olaylar medyaya yansıyanlariasınırlı değil. Da- ha niceleri yaşanıyor!.. Kısaca, toplumumuzda bir dinci örgüte veya tarikata ka- tılmış, sayılan azımsanmaya- cak bir kitlevar ki kendileri dı- şında kalanlardan kendileri- ni soyutlamış durumdalar ve de onları düşman gibi gör- mektedirler. Bu örgüt ve tari- katlann yandaş kazanmak için kullandığı araç din! Mal- zeme ise genellikle kadınlar vegençler... Bunlann tuzağına düşmüş kişiler sadece görünümlerini değiştirmekle kalmıyor, on- lann öngördüğü şekilde dü- şünmeye, davranmaya, böy- le düşünmeyen veya davran- mayanlardan uzaklaşmaya zorlanıyorlar. O zamana ka- dar dost olduklannı ve alışa- geldikleri yaşam tarzını terk ediveriyorlar böylece. Uzak- laşmalar arkadaş ve akraba- lardan kardeşlere, anne-ba- balara, hatta eşlere kadar uzanıyor bazı bazı. Eşi ara sı- ra evinde içki içen bir kadına, "Içki içen birine yemek yap- mak, sofra hazırlamak gü- nahtır" veya "O adam alkol kokar, bu koku sana da siner, sen de içki içmiş sayılır, gü- nah işlemiş olursun" sözleri ile kadınlann eşlerinden ayrıl- maya zorlandıklan ve çoğun- da da başarıya ulaştıkları du- yulmakta. Aynı şekilde anne- si veya kız kardeşi başını ört- meyen birine, "Ya onlann da başlarını örtmesini sağlarsın ya da onlan tenk edersin" de- dikleri... Işte Irak'takine benzer bir görünüm! Orada Sünni ve Şii ayrımı; ülkemizde dinci ve çağdaş yaşamı benimsemiş kişi ayrımı!.. Ne yazık ki, "inanç özgür- lüğü" veya "inanca saygı" söylemleri ile bu ayrım des- teklenmekte, hatta kışkırtıl- maktadır. Böylece bu kişile- rin sayısının hızla artması sağlanmaktadır. Çünkü "inanca saygı" derken kas- tedilen tek taraflı bir saygı! Saygı gösterilmesi gereken- ler, giyimleri ile, davranışları, düşünceleri ile ve de çağdı- şı çağrıları ile ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemek iste- yenlerdir. Böylesi bir özgürlük orta- mında, bu örgütlerin sadece hilafet çağrısı ile yetıneceği düşünülebilir mi?.. Üstelik yakın bir geçmişte 37 aydının canına mal olmuş "Madımak Oteli" provasını da bu ülke- ye yaşatmışlarken! KİM KİME DLM DUMA BEHÎÇAK [email protected] ÇİZGtLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci <ı mynet.com H A R B t SEMİH POROY [email protected] HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BILGÎN BtRDEN H^TIRLAOIM. SAYIN OFBR ILE DAVOS'TA (5ÖRÛŞTÜML. v BEN DE SÖRÜŞTÜM. ÖSTELÎI? tHALE ÖNCESÎNDEL [email protected] ( "MEDENiyETLER V HAKÎKÎSİ BUDURI.. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARJKAN 29EYUU uwtcmiuntaz-arikan.com M/LLETLER CEMİYETİ'NIN İLKBAŞKANI 19ZS'TE BUĞÜH, stz perjLer ADAAAt CEOH eouaseots ÖLMÜÇTÜ. 8İG HUKUIOÇ-U O£J4M Soute&eots-, J s/t- DÜZ ÇİZGİ ÜMÎT ZtLELİ Biz Ahmaklar! Tayyip Bey'ın hafızası son günlerde içleracısı!.. Başbakan, geçen perşembe günü saat 11.30 dolaylannda gazetecilere kesin bir dille kükredi: - Ben/m, Sayın Ofer ile Başbakanlıkta veya başka biryerde görüşmem olmadı... Ifadenin kesinlığine bakın! Aynı gün, 23.30'da, yani on saat sonra, atv'deki Teke Tek programın- da ise aynen şunu söyledi: - Ofer ile Davos'ta bir kez görüştüm! Tayyip Bey'in hafızası on saatlik süre içinde bi- raz olsun açılmıştı. Ama ne yazık kı yeterli değildi; çünkü Tayyip Bey, Ofer ile bir değil, tam dört kez görüşmüştü! Sıralayalım: - llk görüşme, 2002 kışında Davos toplantılan sı- rasındaTayyip Bey ile Sami Ofer'in oğlu Eyal Ofer arasında gerçekleşti. AKP henüz ıktidar değildi. - Tayyip Bey-Ofer ikinci görüşmesi bir yıl sonra yine Davos'ta bir otel odasında gerçekleşti. Bu ta- rihte AKP hükümet olmuş, ancak Tayyip Bey he- nüz Başbakanlık koltuğuna oturmamıştı... - Tayyip Bey, Ofer ailesiyle altı ay sonra 14 Ağus- tos 2003'te bu kez Ankara'da buluştu. Sami ve Eyal Ofer, AKP'nin 2. kuruluş yıldönümünün kut- landığı Bilkent Otel'e arka kapıdan alınıp toplantı için hazırlanan "özel suite" çıkarıldı. Baba-oğul Oferier, Tayyip Bey'le uzun uzun görüştükten son- ra yıne gizlice, ama bu kez garsonlann servis ka- pısını kullanarak otelden aynldı. Sami Ofer, Tayyip Bey'in hiç hatıriamadığı bu ziyaretten iki hafta son- ra bir teşekkür mektubu gönderdi. Tayyip Bey'e sonsuz teşekkürlerini sunan Ofer, mektubunda AB'ye ginş çabalannı överek "Bu durum bizi Tür- krye ile ilgili gelecek fırsatlan açısından heves- lendirmektedir" dıyordu. Heveslendikleri fırsat- lann neler olduğunu gördük! Tayyip Bey ne yazık ki Bilkent Otel gızli görüşmesini de, Ofer'in teşek- kür mektubunu da hatırlayamıyorü! - Tayyip Bey'ın Ofer ile son görüşmesi Ocak 2004'te yine Davos'ta gerçekleşti. Bu buluşmanın gündemınde Galataport projesinin olduğu iddia edildi. Zaten Ofer-Mehmet Kutman ikilisi bu pro- jeyi de gayet ehven şartlarda kapattı! Başbakan işte bu görüşmeyi zor da olsa hatır- ladı! • • • Ancak top genellikle Kemal Abi'deydi! Maliye Bakanı'nın 1 Mart gecesi saat 02.00'de Eyal Ofer-Mehmet Kutman ikilisiyle Ankara'da bir araya geldığı ve TÜPRAŞ "meselesini" konuştu- ğu ortaya çıktı. Ofer-Kutman ikilisi bu görüşme için Istanbul'dan Ankara'ya özel uçakla gelmiş ve havaalanından bir arabayta doğruca Kemal Abi'nin yanına götürülmüşlerdı! Peki, bu görüşmenın sonunda ne oldu? Ne ola- cak, Kemal Abi, kendısıne bağlı özelleştirme Ida- resi'ne TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'lık bölümünün Ofer'e satışının talimatını verdi! Peki, satıldı mı? - Babalargibi satıldı!!! Peki, bu durum ortaya çıkınca Kemal Abi ne yaptı? Kendisine yakışanı tabii ki! Satışlan sorgu- layanlan ahmaklıkla suçlayıp kendisine pek yakı- şan üslubuyla aynen şunlan söyledi: - Konuşurum tabii... Burada aktifpazarlama yapıyoruz. Potansiyel alıcılara malı pazaria- mak zorundayız. Sami Ofer'le de görüştüm. Hong Kong'a gittim, orada görüştüm. Davos'a g'rttim, orada görüştüm. Yanımda Mehmet Kutman da vardı. Adamın Türkiye temsilcisi tabii ki olacak. Öküzün altında buzağı arama- nın âlemi yok... Nasıl açıklama ama! Sonrası daha da eğlenceli; Kemal Abi hızını alamayıp tarihe kazınması gereken şu veciz sözcükleri Türk halkına armağan etti: - Kimse fabrikalan sırtlanmış götürmüyor... Ahmaklık yapmayın. Türkiye artık geri dönü- lemez biryola girdi... Kemal Abi ile ilgili anlatılması gereken daha ço- ook mevzu var. Ama yerim bitti. Haftaya devam ederiz. Ancak şu "ahmak" sözcüğü çok hoşuma gitti. Bu tür, "insanın vücut kimyasını bozan özelleştirmelerin" taraftnda yer almaktansa; - Kemal Abi tarafından "ahmak" sayılmak- tan şeref duyanm... e-posta: umitzileli <ı gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAJS 1 2 3SOLDANSAĞA: 1/ Genellikle tekke edebi- yatı ürünleri- ni derleyen 3 antoloji. II Sıkıntı ver- me, üzme... Kapı ve pen- cerelerin üst eşiği. 3/ Eti lezzetli bir balık... " G e - ceyse — he- men tazeler minare- leri" (Cemal Süre- ya). 4/ Olağanı aşan 2 büyüklüğü olan. 5/ 3 Hollanda'mn plaka 4 işareti... Eski Yunan 5 kentlerinde pazarye- 6 ri. 6/ Türkiye ile Su- nye arasındaki güm- 8 riîk kapısı. II îki se- 9 çenek arasında yapılan seçime dayalı bilgisayar birimi... Asya'dabir göl. 8/Czüm şırasının tortu- laruıı çökertmekte kullanılan, kille kanşık kıreç- ü toprak... Tavlada "iki" sayısı. 9/Üzeri ekmek kınntısıyla kaplanmış yiyecekler için kullanılan sözcük... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan ya- pılan peynir. YUKARIDATN AŞAĞIYA: 1/ Arpacık, yılancık, çıban gibi yaralara verilen ad. 2/ Nazar değmesıne karşı tütsü olarak kulla- nılan bir bıtki. 3/ Bir resmi sulandınlmış renkler- le boyama ya da gölgeleme biçimi... Peru'nun başkenti. 4/Antalya'nın Elmalı ilçesinde bir göl. 5/ Çile durumundaki ıpliği yumak yapmak için kullanılan aygıt... Bir nota. 6/ Içine başka bir sıvı kanştınlmamış içki... Tann. II Tunus'un plaka işareti... Pulculukta hatalı basılmış pullar için kul- lanılan sözcük. 8/ Yunan abecesinde bir harf... "Çocuk gönlüm kaygılardan — " (Orhan Veli). 9/ Ince dantel... Eski Türklerde toplumsal bölü- şümü düzenleyen sistem ya da hukuk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle