Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İV I J I j I U J x [email protected] 15
TURHAN SELÇUK'TAN YENİSERGİ
Almanva'nın Bad Kreuznach kentindeki sergide
Turhan S«lçuk'un 52 yapıtı sanatseverlerle buluşacak.
Usta'mn
çizgilerine
büyük ilgi
BAD KREUZNACH (Cumhuriyet) - Ülkemiz
çağdaş karikatürünün öncülerinden, Avrupa'da da
'Karikatürün Picasso'su olarak adlandınlan Tur-
han Selçuk 52 yapıtının yer aldığı, bugün açılacak
olan sergisiyle AJmanya'nın Bad Kreuznach ken-
tinde. Kent belediyesi, T.C. Mainz Başkonsoloslu-
ğu, Donima ParkHotel işletmesi ve Hessen Toplum
Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen sergi, Mustafa
Kemal Atatürk'ün Osmanh ordusu subayı iken
Almanya ziyareti yaptığında üç gün kaldığı Parko-
tel'in, anısına adının verildiği salonda yer alacak.
10 Eylül'e dek sürecek serginin 19.30'daki açıhş tö-
renine katılacak olan Turhan Selçuk, burada 'Tür-
kiye'de Karikatürün Dünü ve Bugünü: Türki-
ye'de Karikatür Vapmanın Bedeli' konulu bır de
konuşma yapacak.
Açılışta, Bad Kreuznach Anakent Belediye Baş-
kanı Andreas Ludwig, T.C. Mainz Başkonsolosu
Ahmet Nazif Alpman, gazeteci Mehmet Canbo-
lat da birer konuşma yapacaklar.
Sergı ıçin Almanya'ya giden Selçuk, sanat yaşa-
mında Almanya'nın özgün bir yeri olduğunu belirt-
ti ve adıyla özdeşleşen, bugünlerde 47. yaşını kut-
layan Abdülcanbaz çizgi romanının yurtdışında
büyük ilgi gördüğüne dikkat çekti.
Turhan Selçuk'un yapıtlan, Bad Kreuznach'ın
ardından yıl sonuna dek sırasıyla Almanya'nın
Stuttgart, Köln. Rüsselsheim, Erlangen ve Frank-
furt kentlerinde de sergilenecek.
'Küçük Denizkızı' müzikal oldu
• KOPENHAG
(AA)-
Danimarkah yazar
Hans Christian
Andersen'in en
çok bilinen
masallanndan
"Küçük
Denizkızı",
yazann 200'üncü
doğum yılı
kutlamalan
etkinlikleri
çerçevesinde,
başkent
Kopenhag'da
müzikal komediye uyarlanarak sahnelendi.
Yüzer bir sahnede sergilenen oyunu, Kopenhag
Limanı'nın rıhtımına oturmuş olan binlerce
Danimarkah izledi. Eserde, yaşlan 10 ile 73
arasında değişen 650 amatör ve profesyonel
oyuncu rol aldı. Oyun. 68 metre uzunluğunda ve
12.5 metre genişliğinde iki dubalı yüzer köprü
üzerinde sahnelendi.
Abdülkadir Bulut anılıyor
• Kültür Senisi - 1985 yılının 8 Ağustos günü
bir trafik kazasında yitirdiğimiz şair Abdülkadir
Bulut, yakın dostlan ve sevenlerince anılıyor.
Beyoğlu Akşam Sefası Restoran'da saat 19.00'da
başlayacak etkinliğin kolaylaştıncılığını şair -
yazar Orhan Alkaya yapacak. Geceye, aynca
Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Necati Güngör,
Müslim Çelik, Gülsüm Akyüz gibi Bulut'un
yakın dostlan da katkıda bulunacaklar.
(0 212 243 28 26' Istiklal Cad.
Bmiikparmakkapı Sokak Afrika Han)
Annabelle Buffet öldü
• PARİS (AFP) - Fransız roman yazan ve
ressam Bernard Buffet'nın eşi Annabelle
BufTet Paris'te 77 yaşında hayatını kaybetti.
Buffet yetenekli bir yazar ve şarkıcı olmasma
rağmen 41 yıllık evlilikleri süresince eşi ünlü
ressam Bernard Buffet'nin gölgesinde kaldı.
1950'lerin başında bohem entelektüellerin
uğrak yerleri olan Paris kafelerinde varoluşçu
Jean Paul Sartre ve Albert Camus ile tanışan
Buffet, tkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya
çıkan Fransız edebiyat akımının üyelerinden
biri olarak kabul ediliyordu. Yazann eşi
Bernard Buffet parkinson hastalığına
yakalanmış ve 1999'da üıtihar etmişti.
Koku' beyazperdede
• Kültür Senisi - Alman yazar Patrick
Süskind'in 1985'teyayımlanan ve 15 milyondan
çok satan romanı 'Koku'dan sinemaya uyarlanan
filmin çekimlerinin 18 Ekim'de tamamlanması
planlanıyor. 'Koş Lola Koş'u yöneten Tom
Tykwer'in beyazperdeye aktardığı romanı,
'Gülün Adı" adlı filmle adını duyuran Andrew
Birkin senaryolaştırdı. 'Koku'nun başkahramanı
Jean Baptiste Grenouille'u filmde Ingiliz aktör
Ben Whishaw oynuyor. Ünlü aktör Dustin
Hoffman'ın ise parfümcü Giuseppe Baldini
rolünü üstlendiği 'Koku'da, doğuştan vücut
tenine has bir kokusu olmayan Jean Baptiste
Grenouille'un işlediği seri cinayetler anlatılıyor.
Tablolar, fotoğraflar ve tanıklıklarla Hıfzı Topuz, Fikret Muallâ'yı anlatıyor
Paris'te yalnız bir ressamÖNER CİRAVOĞLU
Hıfn Topuz'u bu kez Balıkpaza-
n'ndaki ünlü Cumhuriyet lokanta-
sında buluyorum. Öğle vakti, içe-
risi tenha... Ağustos sıcağı kavuru-
yor ortalığı... Hıfzı Topuz'un gü-
lümseyişinde her zaman ileriye ba-
kışın, umudun ışıltılan... Yaşama
sıkı sıkıya bağh kocaman bir yü-
rek... Neler getirdi bize şimdiye
dek: 'Eski Dostlar'ı, 'Çamlı-
ca'nın Üç Gülü'nü, 'Meyyale'yi,
'Devrim Yülan'nı... Afrika'ya el-
veda dedi, Paris'e hoşça kal! Evet,
Hıfzı Topuz yeni dönmüş Paris'ten.
Yanında kadim dostu uluslararası
ün sahibi Arşad Zaman... Konu-
muz Paris'in yaşamından rüzgâr gi-
bi geçen Fikret Muallâ...
Sanatindan ödün vermezdi' H l f z ı
jopuz, Tarık Yaşa ve Fikret MuaUa Fransa'da, Eylül 1960 (soldan sağa).
- Kitapta birçok tanıklık, mek-
tup ve Kerem Topuz'un katkısıy-
la tablolar yer alıyor. Bunlar, ün-
lü yapıtların ve desenlerin oluş-
turduğu albümü daha da anlam-
lı kılıyor ve bütünlüyor. Aslında
Fikret Muallâ'nın öyküsü bizim
öykümüz değil mi?... Anlaşümak
için çırpınan, çoğu zaman umar-
sız kalan aydınımızın öyküsü...
Ne dersiniz?
HIFZI TOPUZ - Evet, Fikret
Muallâ uzun bir dönem anlaşılmak
için çırpınmış, sonra da çaresiz kal-
mıştır. Almanya'da iyi bir resim
eğıtımı gördükten sonra 1927'de
Türkiye'ye dönmüş ve 1939'a ka-
dar kendini kabul ettirmeye çalış-
mıştır. O dönemde sanatmdan hiç
ödün verdigi söylenemez. Düşün-
celerini her zaman hiçbir çıkar kay-
gısı gütmeden özgürce açıklamış,
çevresine uymaya da hiç özen gös-
termemiştir. Galatasaray Lise-
si'ndeki ve Ayvalık Ortaokulu'nda-
ki resim öğretmenliğinden aynlma-
sı, Salah Cimcoz'a yaptığı 're-
sim'i parçalaması, Izmir Fu-
arı 'ndakı umursamazlığı bunun ör-
nekleridir. Fikret hep kafasının di-
kine gitmiştir. Kendini tanıtmak,
sanatrnı sevdirmek için ne sergi dü-
zenlemiş, ne de hakkında yazılar
çıkmasına çahşmıştır.
Tablolannı, desenlerini hiç birik-
tirmeden, günü gününe satarak ge-
çimini sağlamaya yönelmiştir. Sa-
natı bakımından iddıalı bir kişi ol-
ikret Muallâ, tablolannı, desenlerini hiç biriktirmeden,
günü gününe satarak geçimini sağlamaya yönelmiştir.
Sanatı bakımından iddialı bir kişi olduğu kanısında değilim.
Ama ne var ki, hiç iddialı olmadığı halde çok başanlı
resimler yapmış ve birçok ünlü sanatçı gibi o da ölümünden
sonra büyük bir saygınlık kazanmıştır."
duğu kanısında değilim. Ama ne
var ki, hiç iddialı olmadığı halde
çok başanlı resimler yapmış ve bir-
çok ünlü sanatçı gibi o da ölümün-
den sonra büyük bir saygınlık ka-
zanmıştır. Evet Fikret Muallâ'nın
öyküsü bu bakımlardan birçok ya-
zann ve sanatçının öyküsünü andı-
nr.
- Küçüklüğünde futbol oynar-
ken ayağının kınlması ve aksak
kalması. annesinin ölümü, Fikret
Muallâ'da derin izler bıraktı sa-
nıyorum. Daha sonra dışa vuran
'polis' korkusu hastahğının ilk
belirtisi olmalı.
TOPUZ - Fikret Muallâ'nın do-
ğuştan ruhsal açıdan bıraz anzalı
olduğu kanısındayım. Ayağının kı-
nhnası, annesinin ölümü, babası-
nın ikinci evliliği onu hep bunalım-
lara sürüklemiştir. Kim bilir, bizim
bilmediğimiz daha ne acılan ol-
muştur... Fakat direnme gücünü yi-
tirdiği zaman da akli dengesi bozul-
muş ve bakıma alınmıştır. Ondaki
polis korkusu Degüstasyon olayın-
dan sonra başlamış ve yaşamının
sonuna kadar bu korku onu karaba-
san gibi izlemiştir.
- Fikret Muallâ solcu muydu?
TOPUZ - Asla söylenemez! Fik-
ret'in Istanbul'da Nâzım Hikmet
ve Abidin Dino gibi devrimci dost-
lan vardı ama o politikaya hiç bu-
laşmadı. Ne sağcı oldu, ne solcu. A-
ma demokrat ve laikti. Almanya'da
eğitim gördüğü ve çok iyi Alman-
ca konuştuğu için Alman yanlısı
görünürdü. Hatta Paris işgal altın-
dayken barlarda Alman subaylany-
la görüştüğü için de sert eleştirile-
re uğradığını biliyorum. Fikret'in
apolitik bir kişiligi vardı. Odasının
duvannda hem Ingiltere Krah'nm
resmi asılıydı, hem de Sovyet Bü-
yükelçisi'nin. Onlardan gelecek
tehlikelere karşı önlem alıyordu.
O Paris'teyken işgal yıllan ve di-
reniş olaylan yaşandı. Arkasından
Paris'in kurtuluşu, komünistlerin
ve sosyalistlerin mitingleri, göste-
rileri... Yer yerinden oynadı, o hiç-
birine katılmadı.
- Resim eleştirmenleri hangi
noktalarda birleşiyorlar onun sa-
natı konusunda? Bu bağlamda
ne gibi tartışmalar var? Ona 'çı-
ğır açan bır ressam' diyebilir mi-
yiz?
TOPUZ - Fikret'in çığır açan bir
ressam olduğu söylenemez. Bütün
büyük sanatçılardan da çığır açma-
lannı bekleyemeyiz ki...
çizglye egemendl
- Koleksiyonunuzda Fikret
Muallâ'nın kaç tablosu var?
TOPUZ - Ben resim koleksiyon-
culuğunahiç heves etmedim. Çeşit-
li firsatlarla elime Fikret'in 10-15
tablosu geçti. Bazılannı Fikret'ten
almıştım, onlan sakladım. Koleksi-
yonculuk başka şey. Geçenlerde
Paris'te dost Süleyman ve Jacqu-
eline Üstünel'lerin evindeydim.
Duvarlannda ve arşivlerinde 90 ka-
dar Fikret Muallâ tablosu görünce
heyecanlandım.
- Kadmlarla ilişkisi nasıldı?
Cinselliği kastediyorum. Bu ko-
nuda izlenimleriniz, duyumları-
nız var mı?
TOPUZ - Fikret'in kadmlara
düşkün olduğunu yakından biliyo-
rum. Güçsüz olduğunu da anlatır-
dı. Ölümünden bir yıl önce Reilla-
ne'dan ortak bir dostumuza yolla-
dığı mektupta da eve gelip giden
bir kızla sevişebilmek için çok uğ-
raştığını, ama başaramadığını yaz-
mıştı.
- Fikret Muallâ'nın kimi yapıt-
larına bakarken ortak bir renk
zemini içinde her biri bağımsız
devinen, zevkle çizilmiş figürle-
rin adeta kandilerini dışavur-
duklannı sezer gibiyiz. Bu canlı
atmosferleri kurma, renk beğeni-
si yaratma uğraşında onu nereye
oturtabiliriz?
TOPUZ - Evet, bana göre Fikret,
renkleri her zaman coşkuyla kul-
lanmasını bilmiş, çizgiye egemen
olmuş, dışavurumcu ve zamanla
değer kazanan fıgüratıf bir sanat-
çıydı.
Genç yaşta trafik kazasında yaşammı yitiren Abdülkadir Bulut'un ölümünün üzerinden 20 yıl geçti
Bir 'Kasabalı Lorca" vardıMÜSLLM ÇELtK
Gün gibi usumda ilk tanışıklığunız. TÖB-
DERTi günler, 1970'li yıllann ortalanydı. Der-
neğin Aksaray'daki binasına gitmiştim. Öğret-
men olan abim tanıştırdı ikimizi, aynı gruptan-
mışsınız, "birlik ve dayamşma" adı altında.
Başkan Talip Öztürk, bir söyleşi için Fakir
Baykurt da oradaydı. Tahp'in o olaylı yıllarda
canına kıyıldı.
1960'lann başlannda dergilerde görünmeye
başhyorsun. Ilerleyen süreçte 1974 yılının, Tür-
kiye genelinde, Milliyet Sanat dergisinin ustalar
arasında yaptırdığı bir sonışturmada, en başan-
h dört genç şairinden biri seçilmiştin, Veysel Ço-
lak da vardı.
Sonrası, ben mezun oldum. Atamam Muş ili-
ne yapıldı. Doğu'ya zorunlu hizmetim için git-
tim. Askerlik dönüşü, Istanbul Maçka Teknik ve
Meslek Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak işe
başladım. Sense, öğretmenliğinin yanı sıra yayı-
nevlerinden de iş alır, çalışırdın. Bir ara da, ça-
hştığın Gelişim Yayınevi, okulumuzun hemen
bitişigindeydi. Odan bahçeye bakardı. Iş çüaşı,
Nişantaşı Akademi Kitabevi'ne uğrar, ordan yü-
rüyüşler yapardık. Demokrasi Parkı, Maçka ote-
linin önü, şehir tiyatrosu ve radyoevinin önün-
den ver elini Taksim'e. Sevdiğimiz şairleri anar,
yol boyu şiirler okurduk. Genç ustalar buna da-
hildi. A. Erhan, T. Fişekçi, C. Süreya, Ritsos,
Özdemir tnce, A. Budak, Ataol ve E. Ber-
köz'ü çokça anardın, bense senden uzağa düş-
mezdim fazlaca. Gelelim 85 yılı, ağustos ayı ba-
şına. Ebıadağ'da, Alibeyköy otobüs durağında-
yız. "Mersin'e bir iş için gidiyorum, gel kar-
daşım seni terli terli kucaklayayım" dedin.
Gözlerinin içinde ince bir çizge, son görüşme-
mizmiş meğer.
'Kuvveden fllle' geçme
Erzincan Oğulcuk köyümdeyim. Gazetemi
açıyorum. Abdülkadir Bulut, trafik kazası ge-
çirerek yaşamını yitirdi. Anamur'dan Mersin'e
gidiyormuşsun, arkadaşlannın duruşması var-
mış. Dağlar başıma yıkılıyor sanki. Ah, neyler-
sin!
Sen tek başına değilsin, Gözyaşlan da çiçek
açar, Acılaryurdumdur, Üveyikler uçarken, Ya-
kımlar vb. Ozellikle bana okurdun, anlatırdın.
Evinde Havva Hanım'a, oğlun Ekim'e coşku-
lanndan söz eder, "kuvveden fiile" geçmedeki
süreci paylaştığını söylerdin.
Günler kimi erinçli, kimi üzünçlü geçiyordu.
Kardeşim Bulut, senden sonra Çernobil faciası
yaşandı. Sakat çocuklar doğdular, kanserler art-
tı. Radyasyonlu çaylan, fındıklan bize içirttiler,
yedirdiler! Özelleştirmeler...
Yenibütün diye, bireyi Marksist doymuşluk ve
elit düzlemde somutlayan bildirilere imza koyan
şairler 'varız' dediler. Körfez Savaşı patlak ver-
di. Öri genç şair, Efe Murat, Cem Kurtuluş,
"madde-şür polirikasına doğru" madde akımı
bildirisini geliştirdiler. Türkiye şiir ortamına du-
yurdular. Araya giriyorum, ABD yayılmacılığı-
nın yollan daha da döşendi, şimdi Irak'ta, kom-
şuyuz, birbirimize bakıyoruz!
Şiirimiz, tüm açılımıyla genişliyor, çağdaş şi-
ir ortamına renklerini sunuyor.
• 85 yılı, ağustos ayı
başında, Elmadağ'da,
Alibeyköy otobüs
durağındayız.
"Mersin'e bir iş için
gidiyorum, gel
kardaşım seni terli terli
kucaklayayım" dedin.
Gözlerinin içinde ince
bir çizge, son
görüşmemizmiş meğer.
Erzincan Oğulcuk
köyümdeyim.
Gazetemi açıyorum.
Abdülkadir Bulut,
trafik kazası geçirerek
yaşamını yitirdi.
Madde akımı, Garip akımının öngördüğü, in-
sanın 'son umut' olarak insana, 'cardı ötekiye'
kaçışını, II. Yeni'nin 'son umut' olarak insanın
kendisine, içine kaçışını, bu dönüşüm bağlamın-
da baştan adlandınna çabasındadır. Orhan Ve-
li'nin "şiirde hücum edilmesi gerektiği''ni dü-
şündüğü, Garip'in "mısracı zihniyet" diye söz
ettiğine karşıhk, bizim kuşaksa dize kurmaktan
da, kınrıaktan da kaçınmıyor. Şairler de yalan
söyler, fakat şiir diliyle asla!
Nâzım'dan Karacaoğlan'a
\/ Serün özgün ve kınlgan yerine bakıyorum,
şiirinin atalannı görüyorum yüzyıllann içinden.
Nâzım üzerinden, Karacaöğlan çeşitlemeleri-
ne dek.
• Şiirle öz varlığı dolayımındaki imgesel de-
rinliğe özgü yanlmalan yok etmesinin ve emek-
çi kesimlere sanat konusunda doğaçtanlık yük-
lemesinin proletkult içindeki sorunsah.
^ Özgüvenden mayalanmış olanlar, doğuştan
sunduklan yetileriyle, okuyamadıklan şiirlerde-
ki ölçü, uyalc, uyum, ileti, ikincil anlam, derin an-
lamı kulaklanyla görmeye, gözleriyle işitmeye
yeterli midirler?
^ Ekonomik, sosyal, ekinsel, bir yaratımeri
olarakkavramış, ülke çıkarlanna yönehk, uyum-
layıa açdımlan geliş^irmelerini gözlemlemişim-
dix. Şiirinin derin sorunsah bu olmasa da yaşa-
mın içinden gelen anlamıdır.
^ Bır intellec ancak kendi evreniyle billurlaş-
mış, gerçek anlamda toplumsal, çokluk bireysel
tragedyasının içlemini önemseyen Bulut, tasta-
mam bu nedenlerle, gerçekçi göndermeyi sun-
muştur Türkiye halkına.
Duşünsel düzlemdeki yerin, Lorca, Nâzım,
Dadaloğlu etkisindeki, özdekçi, yurtseverliğe
önem veren, tam bağımsızlıkçı, güleryüzlü top-
lumsalcı.
\/ Yabancılaşmamış emek ve çevresinde, şiiri
hasada bağladın.
• Şiirdeki gerçeklik, şiirin soyut ifadesi, -içer-
diği olgular- değil, fakat toplumdaki dinamikro-
lü, içerdiği ortaklaşa coşkudur. A. Oktay, Caud-
wel'den yola çıkarak.
"Suları öptüm, oturup ağla dun" diye di-
zeler kuran arkadaşım, güzel insan Abdülkadir
Bulut, gene geldin, gözümün önündesin. Demek
ki, açar özge narçiçeği...
AYNI SENİN GtBl
Uzun geceler ister
Çiçek açmak için tütün
Tuhafbr kınlırken bile dibi
Ele vermez toprağını
Aynı senin gibi
Aynı senin gibi
Ansızın basılıp aransam
Saçtan tımağa yaka paça
Ne bulabilirler ki, üstümde
Gelecekten başka
Zaman eriyor, hangi gerçekçi şair gördünüz ki,
geleceğin karşısında yer almıştrr?
* Abdülkadir Bulut (Cemal Süreya'nın adlandır-
masıyla).