23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2005 CUMARTESİ HABERLER DlflVYADABUGUIV ALİ StRMEN Rleden? - P&Q de neden ben? Londra bombalamaları sırasında, ölenler arasında değilse bile, yaralananlar içinden bu soruyu soranlar mutlaka olmuştur. Olma- lıdır da, bu adamlar her ne kadar Ingiliz ise- le-r de, o kadar da budala değiller ya! llk bakışta haklı gibi görünen bu sorunun da, gerçekie bir anlamı yoktur oysa. Sorunun anlamı olmadığının en güzel kanı- tı ise ona verilebilecek olan en doğal yanıttır: - Neden olmasın? Şu durumda soru anlamsızdır, çünkü olay soruyu soran kişinin başına gelmemiş olup da bir başkasını vursaydı, o da aynı soruyu, aynı anlamsızlıkla sorabilecek ve yine kaçı- nılmaz olarak aynı yanıtı alabilecekti. O zaman ortaya başka bir soru çıkıyor: - Madem ki, kurbanın "Neden ben" soru- sunu anlamsız kılan bir körlük içindedir terör, o zaman neden yapılıyor, neye yarıyor? Bu neden sorusunun kendisi, bir öncekin- den daha anlarnlı olduğundan, yanıtı da da- ha ilginç ve öğretici olacaktır. Gerçekten de terör, güçlünün ve zalimin, mazlumun ümüğüne yerel ve sınırlı kalan bir savaş ile binip üstün silahlarıyla iflahını kes- me girişimine karşı mazlumun, "Yoo arkadaş ben savaşın yerel kalmasına izin vermem, sen beni nasıl vunjyorsan toprağımda, ben de senin toprağında seni vururum" yanıtıdır ki, pek de anlarnsız olduğu söylenemez. • • • Eğer son terör olayı "Alma mazlumun ahı- nı çıkar aheste aheste, ya metroda ya oto- büste" gibi anlamlı bir mesajı içeriyorsa, ne- den yararsız olduğunu söyleyip kınıyoruz ki onu? Terörün yararsız olduğunu ileri sürmemin nedeni, doğurduğu zararın sağladığı yarar- dan fazla olmasındandır. Evet, terör hedef aldığı kişilere zarar ver- mekten çok koz sağlıyor. Çünkü, son olayın hedefi olan ve o sırada, Edinburgh'da bulunan kimi G-8 liderleri, Londra'daki insanların ölümlerinden olum- suz etkilenmediler. Tam tersine baskı rejimle- rini pekiştirebilme açısından güçlenerek çık- tılar. 11 Eylül olayları Amerikan Imparatorlu- ğu'nu güçsüzleştirmedi, daha küstah, daha açık saldırgan haline getirip şirretleştirdi. - Madem ki, zalime yöneltilen terör, bume- rang gibi mazluma geri dönüyor, neden yine de yapılıyor? Sorunun haklı olduğu kuşkusuzdur ve çok uzun analizler bile tam karşılığını verebilmek- ten acizdir. Psikososyal faktörler, inançların temelin- deki öğelerden tutun da, kişisel yapılar, kötü anılara kadar uzanan karmaşık bir zincirin halkaları arasında kaybolur gidersiniz. Terörün özü gibi, zamanlaması, yöntemiyle ilgili "neden" sorularına da açık, doyurucu yanıtlar almanız zordur. ••• Terörün öznesi gibi, nesnesi ile ilgili "ne- den "lere de yanıt bulmak güçtür. Sermaye ve politikanın halkın çıkarlarına hizmet önceliğini yüklendiğine inanacak ka- dar safsanız, "Bu insanlar neden, eninde sonunda kendi halklannın başına patlaya- cak girişimlere böyle fütursuzca atılıyorlar" sorusunu sorarsınız ve olayın failleri, sizi gü- lerek izlerler. Ama, halkın yararı ve çıkan açısından orta- ya atıldığında, saçma olan soru, toplumsal düzenin (illa adil olması gerekmiyor) belirli sı- nırları aşmış bir dehşetin tehdidi altında ayakta kalmasının güç olduğu gerçeği göz önünde tutulunca, "Başkalannın toplumlan- na, çıkarlarını onlara dehşet salarak kabul ettirmeye çalışanlar, sonunda başkaldınnın dehşetlerinin kendi toplumlannı felç etmesi- ne ve düzenlerini sarsmasına yol açacak hareketlere neden atılıyoriar?" şeklinde dile getirilen sorunun bir anlamı olur. Ama makul bir yanıtı olur mu? Aptallığın makul bir yanıtı var mıdır? insanlar ne kadar zengin ve güçlü olur- larsa olsunlar neden bu kadar aptaldırlar" sorusuna yanıt bulmadan, bir önceki nede- nin cevabını da bulamayız. asirmen@ cumhuriyet.com.tr zana ve arkadaşlarına çağri: Terörü lanetleyin ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - AB Ko- misyonu Türkiye Tem- silcisi Hans Jörk Kretschmer, Kürt hal- kı adına konuşanlann terörü kayıtsız şartsız lanetlemesi gerektiğini belirterek Leyla Zana ve arkadaşlanna "Te- rörü laneüeyin" çağrı- sı yaptı. Kretschmer dün CNN Türk'te katıldığı bir programda, terörün her yeri vurabileceğini belirterek Güneydo- ğu'daki terör eylemleri- nin de sona ermesi ge- rektiğini vurguladı. Kretschmer, Güneydo- ğu'da sosyal ve ekono- mik bir stratejiye geçil- mesi gerektiğine işaret.. etti. Kürt halkı adına konuşanlann terörü ka- yıtsız şartsız lanetleme- si gerektiğini kaydeden Kretschmer, "Terörist- ler ve sryasetçiler Kürt halkı adına konuştuk- larını zannediyorlar. Ben özelUkle Zana ve arkadaşlarmdan bah- sediyorum. Daha da güçlü bir şekikle terörü lanetleyebiürler mi? Evet" diye konuştu. Kretschmer, Kürt liderlerin bugüne kadar terör faaliyetlerine açık bir hayır diyemediğini belirterek Kürt halkimn sorunlannın banş için- de çözüme kavuşturul- ması ıçın bunun anlması gereken önemli bir adnn olduğunu söyledi. Ali Balkaner, Yılmaz'ın yeğenine kredi vermediği için bankasına el konulduğunu ileri sürdü Yılmaz'a ağırsuçlamalarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Başbakan Mesut Yılmaz ve es- ki Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yü- ce Drvan'da yargüandığı davada, Türk- bank ihalesüıe katılan işadamlan Kork- maz \îğit ve AB Balkaner tanık ola- rak dinlenildi. Balkaner, Yiğit'in dönemin Başba- kanı Yılmaz ile "iş ortağıyla" konu- şurgibi konuştuğunu söyledi. "Haya- ti bir açıklamayapmak istiyorum" di- yen Balkaner, "Bizim bankaya el ko- nubnasmm nedeni MesutYıhnaz'mye- ğenine verdiğinıiz krediyi geri isteme- mizdir" dedi. Yiğit de çete lıden Ala- attin ÇakKi'nın aramasının bile teh- dit anlamına geldiğini söyledi. Yüce Divan heyetine başkanlık BAKAN ŞAHtN: Sosyal güvenlik ekimde yasalaşır ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Yardımcısı Meh- met Ali Şahin, IMF Icra Kurulu toplantısının ertelenmesine neden olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasansı için TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırma yönünde kararlan bulun- madığını söyledi. Şahin, dün düzenlediği basın top- lanüsında, TBMM Genel Kurulu'nu boykot eden CHP'yi eleştirdi. Ana muhalefet partisinin komisyondaki direnci nedeniyle genel sağlık sigor- tası tasansını çıkaramadıklanna işa- ret eden Şahin, "Herkesin sağhksi- gortasuıa kavuşacağı böyle bir dü- zenlemeye bir partüıin engel koy- masını anlamakta güçlük çekho- rum. tnşaüah ekhn döneminde çok kısa sürede bu görevimizi de yerine getireceğiz" dedi. Şahin, "Yazayla- nnda Mecns'in olağanüstü toplan- üya çağnlması gündeme gelebihr mi" sorusuna "Şu andaböylebir du- rum yok" yanıtını verdi. Şahin, muhalefetteyken karşı çık- tığı içtüzük değişikliğine iktidarda onay vermesine ilişkin soru üzeri- ne "Bu içtüzük yeni değiL Anayasa Mahkemesi, Danışma Kurulu'nda o> büiigi aranmasını öngörmeyen hükme itiraz ermemişti. Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçelerine uy<gunoiaı^değertendirikİLCHFi- ler de bölümler halinde görüşmeye itiraz etmiyoıiar, ancakkendionay- lannın da annmasnu isthorlar. Ya- ni sonuç değişnıiyor" görüşünü di- le getirdi. Başbakan Yardımcısı Şahin, Is- tanbul Belediyesi'nce bastınlan Is- tanbul tanıtım kılavuzunda cum- huriyet karşıtı ifadelere ise tepki gösterdi. Kendisinin ve hükümetin bu kılavuz hakkında bilgi sahibi ol- madığını, 1996yılındabastınldığı- nı öğrendiği yayınla ilgili olarak Istanbul Belediyesi'nin de gereke- ni yapacağını belirten Şahin, cum- huriyeti demokrasiyle taçlandınp yükseltmek isteyen bir hükümet olarak cumhuriyet karşıtı ifadeleri hoş görmelerinin söz konusu olamayacağını söyledi. • Eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandıgı davada, Türkbank ihalesine katılan işadamlan Korkmaz Yiğit ve Ali Balkaner tanık olarak dinlenildi. Balkaner, Yiğit'in, dönemin Başbakanı Yılmaz ile 'iş ortağıyla' konuşur gibi konuştuğunu söyledi. eden Haşim Kılıç, duruşmada tanık olarak dinlenılmek için zorla getirtil- mesi istenilen işadamı Hayyam Ga- ripoğlu nun yakalanamadığını belirt- ti. Kılıç, tanıklar AhmetNazif Zorlu, Erol Aksoy, Gazi Erçel, Kamuran Çörtük'ün ise mazeret bildırdikleri- ni açıkladı. Duruşmada, Yurtbank davasuıdan tutuklu bulunan bankanın eski sahibi Balkaner tanık olarak din- lenildi. Balkaner, Anayasa Mahke- mesi'nejandarma eşliğinde getirildi. Balkaner adresini "Kartal Cezaevi" olarak belirtti. Bankanın Korkmaz Yiğit'e verihnesi için kanaüze edil- diği bilgisinin kendisinde mevcut ol- duğunu belirten Balkaner, Yiğit'in, dö- nemin Başbakanı Yılmaz ile telefon görüşmesine şahit olduğunu belirtti. Balkaner, "Sanki Başbakan ile değil de iş ortağıyla konuşuyor gibiydi. fid dost, iki ortak gibi konuşuyorlardL Bir konuyu başbakanla konuşuyor gibi değil de akıl danışma taranday- dı. Belld de bana göstermek için ya- pılmışür" dedi. thale sürecinde bir tehdit almadığı- nı kaydeden Balkaner, "İhak sonra- smda biri beni Alaattin Çakıcı adına aradL 'Ali Bey, biliyorsunuz, bizim Yı- ğit'i desteklediğimiz ortaya çıkh. tha- leyi onaylamıyorlar. Çakıcı'yı ihale sürecinde seni destekliyormuş gibi gösterelim, ihale onaylansın. Sen de ihaleyi kazanamamış gibi görün' de- di. Ben çok şidderü tepki göstenh'm. Mafyaile admım andmasınıtstemedim. Hatta televizyonlara çıkıp bana böyle bir teknfte bulunulduğunu söyleyince teklif kesüdT diye konuştu. "Hayati bir açıklama yapmak isti- yorum'' diyen Balkaner, "Bizimban- Mesut Yılmaz ve Güneş Taner'in yargılandıgı Yüce Dhan'da Korkmaz Yiğit ve Ali Balkaner tanık olarak dinlenildi. kaya el konubnasmın nedeni Mesut Yıbnaz'm yeğenine verdiğimiz kredi- vi geri istememizdir. Biz TMSF ik an- laşma yapmamıza rağmen bankama el konukhı" iddiasuîda bulundu. Ken- disinden, Yıhnaz'm yeğeni Global Menkul Değerler'in sahibi Mehmet Kutman için kredi istendiğini anlatan Balkaner, şöyledevam etti: "Ben kre- di verme yetkimizin olmadığuu anlat- tun. Daha sonra Güneş Taner de ara- yarakYıhnaz'm yeğeni için kredi iste- di Yetidmiz yokdiyeyanıtverdim. Ta- ner, 'Yetkinizi yann açıyorum' dedi Yetki verilir verihnez 2 trilyon istedi- ler. 1 trflyon verebileceğimizi söyledim. Emlakbank'tan bize 1 trihon geçti. Emlakbank bu parayı günde viizde 200 faizfi venfi. Bizimde yüz- de 200 faizle verecegimizi söyledka 'Bize bunu yapma- yın' dedikr. Kusura bakma ben ödüyorum, sen de öde dedim. Yüzde 200'den yüz- de 100'e indirdik Münaka- şa çıkn. Bankama el konul- da34>Tİhapiscezasiakhm." Söz alan Yılmaz, 1999 yı- lınm Aralık ayında hükü- mette ohnadığını anlatılan olaylan yeni öğrendiğini kaydetti. Mahkeme, gelecek otu- rumda eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hü- samettin Özkan, eski DTP Genel Başkam Husamettin Cindoruk eski MİT Müs- teşan Şenkal Atasagun ve Ünal Tanyan'ın dinlenil- mesine karar\ erarak duruş- (AA) mayı 8 Eylül'e eteledi. Cindoruk'un mafya lideri Çakıcı için 'MÎT'in kadrolu elemanı' dediği ileri sürüldü Türkbank sırları açığa çıkıyor ANKARA(Cumhuriwt Bü- rosu) - Tanık Korkmaz Yiğit, "Türkbank'ı alma noktasm- daAnkara'nınkaranhkwlla- rmda kendimi ka>bettim" de- di. Dönemin Merkez Banka- sı Başkanı Gazi Erçel ile uçak- ta karşılaştığını ve kendisine Fransa'daki bir bankayı almak istediğini anlartığını belirten Yiğit, Erçel'in "FVansa'daki bankayı ne yapacaksın. Türk- bank sanşa çıkacak, onu al" dediğini söyledi. "ErçeTe, o işteÇakKiolduğu için tereddüt ettiğimi söyledim' 1 diyen Yiğit, • Türkbank ihalesine katılma sürecini anlatan Korkmaz Yiğit, Çakıcı'nın ihaledeki konumunu bütün siyasilerin bildiğini ve buna rağmen bir önlem alınmadığım ileri sürdü. bunun üzerine Erçel'in de ken- disine "Ne yazık ki var" yanı- tını verdiğini aktardı. Yiğit, Çakıcı'nın kendisini arayarak "Türkbanksaûşa çı- kıyor. Ügüeniyor musun" di- ye sorduğunu, kendisinin de "Param yok Fransa'da bir bankayla görüşüyorum" dedi- ğini dile getirdi. Eski milletvekilleri Jefi Kamhi ve Husamettin Cindo- ruk ile bir otelde bir araya gel- diğini kaydeden Yiğit, şunla- n anlattı: "Kamhiburada Cindonık'a, benimiçin, "Türkbank'ı alma- sı için ikna etmeye çahşıyorum. Ama Alaattin Çakıcı var diye girmiyor' dedi Bunun üzeri- ne, Cindoruk 'Çakıcı MlT'in kadrolu elemanıdır. Bir şey ol- maz. Oradan birbeklediği var- dır. Ya\iız Ataç onu durdunır. Merak etmeyin' dedi O gün ihaleye girmek akbma düşrü. Ankara'da bana güç vçrecekbi- rini aradım. Cindoruk sorun obnaz dedikten sonra Kamhi beni aradı ve 'Kamuran Çör- tük, senin Türkbank ihalesi ile ilgileneceğini duymuş, Çum- hurbaşkanı, Başbakan, Çakı- cı benim arkamda. Yiğit \az- geçsin diyor' dedi Sonrakisü- reçte Çörtükbeni aradL Bana 'Malum şahısla, yani Çaba ile görüştüm. Müsaitsen seni ara- yacak' dedi 5 dakika sonra Çakıcı beni aradL 'Bu ışle il- gileniyormuşsun' dedi Ben de 'Şu an evet' dedim. Bu arada Fransa'daki bankayia ilgüen- diğimidesöviedim." Yığıt "Ça- lacı aradığmda konuşmamaz- nk edemezsiniz. Çakıcı ihale- > ı eilgidu\an dmmav'an herke- si anyor. Tehdit ermiyor ama onun araması bile bir tehditu. Araması, 'ıhaleyle ılgılenıyor- sanız ben de işin içinde va- nm' demekti" diye konuştu. Cumhurbaşkanı'nm tarafsız olması gerektiği vurgulandı, Annç'a 'sınırlar' hatırlatıldı Meclis kitapçığında Sezer'e gönderme BÜLENTSARIOĞLU ANKARA-TBMM Başkanlığı'nın "Miffi EgemenHk Yıh 2005" etkınlik- leri kapsamında bastırdığı kitapçık- larda cumhurbaşkanının "tarafsızlık ve sorumsuzhık" haline vurgu yapan değerlendirmeler dikkat çekti.. TBMM Başkanı Arınç, cumhurbaş- kanı, yüksek yargı çevTeleri ve YÖK'ü eleştirdiği basın toplantısında yargı denetimi dışuıdaki işlemleri anımsa- tarak "Ben TBMM Başkanhğı'nı de- netime açryorum, dansı diğer kurum- lann başına" görüşünü dile getirmiş- ri. Bülent Annç'uı, Anayasa Mahke- mesi ve Cumhurbaşkanı'na dönük eleştirileri, "Anav-asaJsuurlananuıısa- • TBMM Başkanlığı'nın bastırdığı kitapçıkta, cumhurbaşkanının anayasal konumu anlatılarak "Cumhurbaşkanı her vatandaşa karşı eşit yakınlık göstermek durumundadır" değerlendirmesi yapıldı. Annç'ın "Her şeyi yapabilirim, ben Meclis'im" sözlerinin tersine "yasama yetkisinin sının" kitapçıklarda anlatıldı. tan" çerçevede Meclis kitapçıklann- tüdür ve hangi görüşten olursa olsun da da karşılık buldu. TBMM Başkanlığı; TBMM kuru- mu, yasama çalışmalan ile Türki- ye'deki yönetim erklerini anlatan20'ye yakın kitapçık ve broşür bastırdı. "Türldye'de Yasama ve Yürütme", "TBM>l'de Yasama Süreci" başhklı kitapçıklarda şu değerlendırmeleryer aldı: • Cumhurbaşkanunn tarafsızhğı: Cumhurbaşkanı tarafsızdır, parriler üs- her vatandaşa karşı eşit yakınlık gös- termek durumundadır. Anayasa, cum- hurbaşkanının tarafsızlığını kolaylaş- tırmak için birtakım düzenlemeler ge- tirmiştir. Cumhurbaşkanı yürütmenin sorumsuz kanaduıı oluşturur. Dolayı- sıyla cumhurbaşkanı görevleri dolayı- sıyla sorumsuzdur. • Yasamayetkisininsmın: 1982 Ana- yasası, TBMM'yi kanun koyma yet- kisi yönünden konu itibanyla kural olarak sınırlandırmamıştır. Anayasa- ya göre, egemenlik TBMM'ye ait bir haktır, ancak bu hak anayasada smır- lanan "Türk milktinin menfaaüan- na", "devletin ve miDetin bölünmez bütünlüğü esaslanna", "Türklüğün tarihi ve mane^i değerlerine" ve "din du\ gulannın devlet işlerine kanşanl- mama9" gereğine aykın bir şekilde kul- lanılamaz. Anayasanın 4. maddesin- de yer alan "devletin niteHği" hakkm- daki hükümlerve 174. maddesinde sı- ralanan "Inkılap Kanunlan" TBMM'nin egemenliğinin sırurlanm da çizmektedir. TBMM'nin yasama organı olarak sahip olduğu yetkiler, bu maddeleri ve kanunlan değiştir- mek için kullanılamamaktadır. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr ABD Başkanı George W. Bush ve ona akıl veren çevresi Neoconlar (Yeni Muhafazakâriar) 11 Eylül sal- dınlanndan bu yana "terörle müca- dele" adı altında bir dizi önlem ge- liştirdiklerini söylüyorlar. önce ABD'deki güvenlik önlemlerini art- tırdılar, sonra Afganistan işgal edil- di. Bunu Irak'ın işgali izledi. Bush ve adamlan fırsat ve imkân bulsalar Iran'ı ve Suriye'yi de işgal etmek istiyorlar. Bütün amaçlarının, "terörü engellemek" ve dünyaya "demokrasi getirmek" olduğunu öne sürüyorlar. • • • Londra'da önceki gün birbiri peşi sıra patlayan bombalar Bush'un da Iskoçya'da bulunduğu bir döneme denk geldi. Londra'daki bombalann G-8 zirvesinin toplandığı döneme denk gelmesi tesadüf mü? Şimdiye kadarki El Kaide eylemlerine baktı- ğımızda bu patlamalann bilinçli ola- rak bu toplantıya denk getirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 11 Eylül'den bu yana meydana gelen olayları, bombalamaları, su- Bush Tarzı Terörle Mücadele ikastlan gözden geçirirsek Bush ve adamlarının iddialarının tersi bir tabloyla yüz yüze geldiğimizi ifade edebiliriz. Türkiye'deki, Ispanya'da- ki ve son olarak Londra'daki bom- balamalara bakarsak, ABD ve müt- tefiklerinin El Kaide ile başa çıka- madıklarını görebiliriz. • • • El Kaide, Batı'nın kalbi olarak bili- nen en kalabalık kentlerde, en bek- lenmedik zamanda çok organize bir şekilde büyük bombalamalar ger- çekleştirebiliyor. Bütün Avrupa'ya korku salacak şiddet eylemlerine başvurabiliyor. Tabii bu ürkütücü eylemler daha fazla güvenlik önle- mini de beraberinde getiriyor. Her güvenlik önlemi daha büyük harca- malara ve daha çok zaman kaybına neden oluyor. Londra'daki bombalamalarda bir kez daha ortaya çıktı ki, bunca gü- venlik önlemine rağmen El Kaide'yi takip edip eylemlerini önleyecek bir istihbarat düzeni kurulamamış. Londra'da şehrin en önemli mer- kezlerinde yapılan bombalamalar için El Kaide'nin ciddi bir hazırlık dönemi geçirdiği muhakkak. Çok sayıda bombacı, eylemci, gözcü bu eylem için hazırlanmışlar. Peki nerede Ingilizlerin ünlü Scotland Yard'ı, polis ve istihbarat teşkilatı? Uzun bir hazırlık yaptığı anlaşılan El Kaide militanlanna iliş- kin rıiçbir bilgi ve istihbaratın edi- nilmemiş olması, El Kaide'nin bu önlemleri aşabilecek bir yetkinliğe ulaştığının kanıtı değil mi? • • • Şunu artık görmek gerekiyor: Bush ve adamlarının "terörle mü- cadele" yöntemleri, iddialannın ak- sine dünyada güvenliği arttırmak bir yana güvensizliği arttıncı sonuç- lar doğuruyor. Onların mücadele yöntemleriyle El Kaide çökmek bir yana daha etkili eylemler yapabile- cek güce ulaşıyor. Terörün insanlığın başına bela ol- duğu bir gerçek. Terörle mutlaka etkin bir mücadele yürütülmeli. An- cak bu mücadeleye dünyada terö- rün yükselmesine ve yaygınlaşma- sına neden olan bir anlayışın ön- derlik etmesi mümkün mü? Bush'un temsil ettiği siyaset biçimi yıllarca dünyada askeri darbeleri, iç savaşlan kışkırtıp "terör'ü destek- lemedi mi? Israil yönetimine egemen olan şiddet üreten siyasetler en çok Bush'un desteğini almıyor mu? Dünyada örgütsel terörün olduğu gibi devlet terörünün de olduğu gö- rülmeden bu soruna köklü bir çö- züm üretmek mümkün değildir. • • • Irak'taki işgalin gerekçelerinden birisi de Saddam yönetiminin dün- yadaki terörü kışkırttığı teziydi. Irak'ta Saddam devrildi, şimdi Irak dünyanın terör üretim merkezi hali- ne geldi. ABD ve müttefiklerinin sı- nırsız ve vahşi güç kullanımı, burada karşı şiddeti de körüklüyor. Israil'in devlet terörü Filistin içinde de şiddet yanlısı güçlere imkân hazırlıyor. • • • ABD ve müttefiklerinin "terörle mücadele" teorisi ve uygulamaları son Londra bombalamalanyla bir- likte ciddi bir yara daha aldı. El Ka- ide, Bush ve dostlanna bu eylem- lerle bir kez daha etkili bir darbe vurmuş oldu. Insanlık, Bush ve adamlarının ter- cihleri nedeniyle geçmişe göre ken- disini daha güvensiz hissediyor. Şimdi bir Ingiliz, bir Ispanyol kendi- sini geçmişe göre daha güvenlikte mi hissediyor? Bush'un yöntemleri onlan rahatlatıyor, denilebilir mi? • • • Bush ve adamlarının tercihi dün- yayı daha güvensiz hale getirdi. Bel- ki de onlar "terörle mûcadele"y\ ba- hane ederek böyle bir ortam yarat- mak istiyorlardı. Korku üzerinden si- yaset yapmak işlerine geliyor olabilir. Londra'da yaşanan acıdan sonra daha fazla düşünmek gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle