Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMMUZ 2O05 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
SOZ OKURUN
Fikret Dağlıoğlu
posta@cımıhuriyet.coııı.tr
Fax:O 212 513 90 98
IstaıdJiıTıuı siııı^esi...
Istanbul'a geldiğimi, Haydarpaşa Gan'na
ayak basınca anJanm. Ne otobüs ne uçak
yolculuğu İstanbul duygusunu böylesine yoğun
yaşatabilir... Bir özgüriük kokusudur bu, rüzgârla
gelir; martılann kanatlarında uçar. Perona
indiginiz an. enginleri çağnştıran mavüiğiyle
istanbul, sizı kuşatır. Siz bu duygulan hiç mi
tatmadınız, beyler!
Alımlıdır, görkemlidir istasyon bınasının
duruşu. Ne özenle yaratmıştır, çoktan toprak
olmuş usta eller, mavinin en güzel tonlanyla
bezeli tavan süslemelerini. Hiç mi başınızı
kaldınp bakmadınız, o ellen anmadınız
beyler, siz ki manevi değerlerden dem
vurursunuz! Rıhtıma inen mermer
merdivenlere her adım atışunda içim titrer.
Milyonlann ayak izlen aşındırmıştır,
basamaklan. Hiç mi eğilip de bakmadınız,
beyler! Orada, onlarca yıl bir umut rüyasının
ardına düşüp, yoksul Anadolu'dan, taşı
toprağı altın diye bilinen Istanbul'a göç etmiş
umutsuz kitlelerin ayak izleri duruyor.
Hepimizin yüzüne yoksulluğun tarihini
vuruyor! Siz ki ezilenler adına
konuştuğunuzu iddia ediyordunuz, sizi
destekleyenlerin tarihinden mi ürküyorsunuz,
beyler! Siz ki, gelenekçi, muhafazakâr,
milliyetçisiniz! Paralanan imparatorluğun,
vatan sandıklan bölgelerini savunmak üzere
katarlara doldurulup çöllere gönderilen ve bir
daha dönmeyen Mehmetçiklerin ayak izleri
duruyor Haydarpaşa'nın merdivenlennde.
Onlann izlerini de yoksullara ait olanlar gibi,
gözlerden saklamak mı istiyorsunuz?!
Kapısında beklerken. kabul edilebilmek
uğruna, onurunuzun son kınntılannı da
çiğnemeye hazırlandığınız bir uluslararası
ittifakın başkentlerine defalarca yolculuk
yaptınız. Oralann sahiplennm taa
ortaçağlardan beri tanhi kent merkezlerini
gözleri gibi koruduklan hiç mi dikkatinizi
çekmedi, beyler? Yoksa siz oralarda sadece
dev alışveriş merkezlerini mi dolaştınız?
Kentlerin tarihi dokusu toplum belleğinin
somut kaynağıdır. Tarihin kanıtlannı ve
tanıklannı yok ederseniz, Istanbul'dan geriye
ne kalır beyler! tnsanın insanı çiğ çi| yediği
bir görgüsüzlük cehennemi, bir bencillik
kalesi! Belli ki kimi güzellikleri ve
incinmeleri hissedemıyorsunuz! Yazık... Sizi
yetiştiren süreçlere, bu ülkede yol açanlann
hatasıdır bu! Sizin büyük hatanız ise kibirdir!
Her dinde günah sayılan! Her şeyi bildiğini
ve her şeye kadir olduğunu sanma yanılgısı.
Güç sandığınız kadar kalıcı değildir, beyler!
ErendizATASÜ
'Nevv'den sonm 'The' İstanbulr
T"1
ürkçemiz Türkingilizceye dö-
A nüşüyor. Bunun örnekleri Istan-
bul sokaklannda dolaştığımızda, şa-
şırarak, üzülerek tanık oluyoruz. is-
tanbul sokaklan Ingilızce, Fransızca,
Itaryanca tabelalara boğulmuş durum-
da. Hatta bu işi öyle ileriye götüren-
ler var ki, ne Türkçe ne Ingilizce, ne
olduğu belirsİ2 sözcükler de türetilme-
ye başlandı. Son olarak Bebek'te açı-
lan bir kahvenin adı gibi.. Kahvenin
adı Shimar... Anlamı ise garsonun ifa-
desine göre müşterileri şımartmak an-
lamına geliyormuş. Yani Shimar.. Şı-
mar oluyormuş. Komik, acıklı... Ne
demeli bilmem...
Fransızca, ttalyanca derken sonun-
da Istanbul'un adını da değiştirmeyi
başardılar. Birkaç ay önce bir gazete-
de çıkan bir reklamda, yeni kurul-
makta olan bir konut yerleşkesinin
adının "New istanbul" olduğunu gör-
müştüm. Örrıek ahnan ise reklamın he-
men üzerinde yayımlanan "NewYork"
kentiydi. New York oluyordu da ne-
denNew istanbul.. olmasın?.. Uyan-
mı ve öfkemi reklam şirketi ilgilileri
tepkiyle karşılamışlardı.
Şimdilerde Kuruçeşme sahilinde
demirlenen Svviss Otel'e ait gezi ve
lokanta hizmeti veren lüks yatın adı
da fotoğrafta görüleceği gibi "Thels-
tanbuT. Dünyada hangi kentm adı
böyle sorumsuzca değiştırilir ya da de-
ğiştirilmiştir, bir örneğini daha ben
şahsen bilmiyorum. Ayru şekilde yet-
kililere bunun nedenini sorduğumda,
"Swiss Otel adryla bağianü kurubna-
a için" yanıtını aldım... Doğrusu hiç
inandıncı değildi, çünkü geminin
Swıss Otel'e ait olduğu, tepesındeki
yazıdan zaten anlaşılıyordu...
Belediyelerin, sorumsuz siyasetçı-
lerin kentin tarihsel, kültürel belleğı-
ni ve görünümünü el ve güç birliğiy-
le yok etme uygulamalanndan sonra,
şimdi de sıra kenrin adına geldi... Bu
gidişe biz yurttaşlar olarak dur de-
mezsek kimler dur diyecek bilemi-
yorum...
DenizBANOĞLU
Denizlerimize
sahip çıkalım
'") 8 Haziran 2005 Salı akşamı
Zsaat 23.30'da Kanal Türk tele-
vizyonunda bir program yayımlan-
dı. Sayın Merdân Yanardağın
sunduğu 5. Boyut programmda
"Türk denizciliği nasıl çöktü" soru-
suna yamt arandı. Kabotaj Bayra-
mı öncesi yapılan bu toplantıdan
doğrusu pek aydınlatıcı bilgi ala-
madık. Sayın yetkililer denizcilikte
her şeyin yolunda olduğunu savun-
dular. Sorulan sorulara da yeterli
yanıtı vermediler. Söylenenler gü-
zel ama, denizciliğimizde geldiği-
miz nokta ortada. Söylenenlere mi
inanalım? Yoksa gördüklerimize
ve yaşadıklanmıza mı inanalım?
Denizciliğimizde ve deniz ulaşı-
mındaki acıklı duruma bakarak,
sadece bugünkü iktidan ve görev
başındaki bürokratlan eleştirmek
yerine; kuşaklar boyu görevlerini
yapmayan "uşaklara" rahmet oku-
mamız gerekmez mi?
Cç tarafi denizlerle çevrili olduğu
halde, "kara ûDiesi" olmamızda
parmağı olanlar parmak kaldırsın
desek, parmak kaldırmayan kalır
mı?
"Tûrk denizciliği nasıl çöktü "
sorusuna yanıt ararken sanınm
biraz eskilerden günümüze gelmek
gerekiyor...
Ve "Suçlu ayağa kalk" denildiğin-
de herkesin yerinden firlaması
gerekiyor!..
MustafaDURNA
Sonundalstanbtü'unadımdadeğıştinneyi
başardriar.
li
NewIstanbul"dan sonra "The
IstanbuTu da gördük. Dünyada hangi
kentin adı böyle sorumsuzca değiştirilir—
ELEŞTİRİLER
• Ben yeni bir Cumhuriyet okuruyum. Bir süre-
dir gazetenizi takip ediyorum. Özelükle üıüversite-
lerde öğrencilere yönelik fıyat uygulaması için siz-
lere teşekkür etmek istıyorum. Bu sayede iyi gazete
okumanın keyfinı bıze yaşatın.
Banş YALÇINKAYA
• 55 yıllık Cumhuriyet okuru olarak gazete yöne-
ticilerine bazı önerilerde bulunmak ıstiyorum. Bu öne-
rilerimin pek çok okur tarafindan da paylaşılacağı-
nı ümit ediyorum.
- Yer darhğı nedeniyle Cumhuriyet bazı günler te-
le\izyon programlannda kısıntı yapmaktadır. Alışıl-
nuş ve faydalı bir uygulamadan kısınh yapılmama-
lıdır. Mümkünse Kanal l yöneticileri ıle görüşüle-
rek onlann da programa dahil edilmesıni ıstiyorum.
- Cumhuriyet'in haftada 2 defa verdiği kitaplar-
dan 1 metrekare boyutunda özel bir kitaplık yaptın-
rak kitaphğıma ekledim. Cumhuriyet'in, haftada 1
defa 150-200 sayfalık kitap vermesini öneriyorum.
Cumhuriyet'in yaptığı kitap verme hizmetinı bugün
başka gazeteler üstlenmiş bulunmaktadır. Ben de 2
gazete almak mecburiyetinde kalıyorum.
- Gazetede çok sayıda reklam yayımlanmasını,
bazılannın tam sayfa olmasını da olumlu buluyorum.
Bu nedenle reklam servisinin yönetici ve çahşanla-
nnı kutluyorum.
Salim ÇAL1ŞKAS
• Trabzon'da kendisini "Karadeniz uşağı, ABD
uşağı otanayacak" diye protesto eden gençlere,
"Tüm ikridarlar ABD Ue uyumlu çanşö"
yanıtını vermiş Sayın Başbakan. Şu örtüşmeye
bakın ki geçen hafta Haber Türk'e telefonla
katılan Oral Çalışlar da aynı ifadeyi kullandı.
Sayın Erdoğan'a Oral Calışlar'ın Cumhuriyet'te
yayımlanan röportajını okumadığım için bu
cümlenin hangisıne ait olduğunu bilemiyorum.
Bir kere "uyum" derken bunun altında yatan
"bovun eğme" değıl mi? tkincisi "bütün
iktidariar" derken Mustafa Kemal dönemi de
bunun içinde değil mi? Başbakan'a sözüm yok.
Bilerek, isteyerek söylemiş olabilir. Ama Sayın
Çalışlar'ın amacı nedir
0
1920-1938 yıllan
arasında kurulan hükümetlerin dolayısıyla
Mustafa Kemal ıktıdannın da mı ABD'ye
"boyun eğdiklerini" söylemek istiyor?
"Manda ve himaye asla kabul edilemez" diye işe
girişen ve "Siyasi, askeri. ekonomik. kültüreL.
her alanda tam bağımsız bir devlet" yaratma
hedefinden en küçük bir sapma olmayan
Mustafa Kemal'in ABD ile hangi alanlarda
işbirliği yaptığını, yani ABD'ye boyun eğdiğini
Sayın Çalışlar açıklar mı acaba?
Ahmet YILDIZ
"Söz Okurun" olumlu bir girişim.
Teşekkürler. Yalnız benim bir eleştirim var.
Okunmayan bazı uzun yazılar... Devamlı
yazarlarınızın bir bölümünde de görüyorum.
ÖzellikJe şikâyetlerimden biri, ikinci sayfadan.
Nedir o? Bazen neredeyse bir koca sayfayı
kaplıyorlar. İnanın insan okumakta zorlamyor,
hatta hiç okumuyor. 0 kadar sıkıcı. Zaten
vakit de yok. Bazen bakıyorsunuz, halkın
yüzde 95'ini dahi ilgilendirmeyen bir konu,
alabildiğine uzun tutulmuş. Evet, yazan belki
ünlü bir profesör, doçent, sivil toplum
kuruluşu başkan ya da üyesi. Ama inanın
olmuyor. Sayfa mı dolduruyoruz, yoksa
gazeteyi okutmak mı istiyoruz? Teklifim:
Yazılar belli bir sınırda olmalı. Nasıl, Söz
Okurun'un hududu varsa, bu ikinci sayfa
yazılannın da olmalı. Yazmak için emek
harcayanlara da yazık. Kısa ve öz yazılar okur
için her yönden yararh. Laf kalabalığı yok.
Zaten insanlann okumak için ayırdıklan
zaman da sınırlı. Ünlü isimler de olsalar, bu
tür yazarlan ikaz etmek lazım. tbrahim Yıldız
Bey, pazartesi günü köşesinde okur isteği
olarak aynca bunu da yazarlara hatırlatmalı.
Feryal GÜNGÖR
Neredesiniz Böğrekçizadeler?
Böğrekçizade Rıfat Efendi Ankara
Medresesi'nde müderrislik, istinaf
mahkemesinde üyelik yaptıktan sonra 1907 yılında
Ankara müftüsü olmuştur.
Kurtuluş Savaşı'mn başlangıcında, Kuvayı
Milliye ruhu henüz filizlenirken Şeyhülislam
Dürrizade AbduDah Efendi bir fetva vermiştir.
Bu fetvada milli mücadelenin meşru olmadığı
ve liderlerinin katlinin vacip olduğu beyan
edilmiştir. Doğal olarak Padişah Vahdettin
tarafindan da benimsenmiştir.
Beş yüzyıldır padişahla yatan ve halife ile
kalkan Türk halkı karşısmda bu fetva Kuvayı
Milliye ruhunu bir anda boğabilecek
niteliktedir.
Işte tam bu sırada Dürrizade'nin fetvasına
karşı Böğrekçizade'nin fervası çıktı.
Böğrekçizade Rıfat Efendi, işgal altmda ve
esir bir durumda olan, Istanbul'da verilen bu
fetvanın serbest irade mahsulü olmadığını,
geçersizliğini ve milli mücadelenin istanbul
Hükümeti'nin bile esaretten kurtaracak kutsal
bir hareket olduğunu belirten bir fetva
hazırlayarak, Anadolu'daki bütün müftü,
müderris ve ulemaya imzalatrı.
Böylece Milli Mücadele ruhu, oh diyerek
kesilen nefesine kavuştu.
Şu sırada da Kuvayı Milliye'nin simgesi
kalpağa karşı türban denilen sıkmabaşı
çıkardılar. Kimin göre dinsel bir vecibenin
yerine getirilmesi, kimine göre giyim
özgürlüğünün sonucudur.
Işte tam bu noktada Böğrekçizade Rıfat —
Efendi'lere ihtiyaç duyuyoruz.
Artık siyasi bir simge haline gehniş olan
sıkmabaş ile ilgili dini hükümleri tereddüde
yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarsınlar.
Yüce Kuran'da örtünmeyi emreden
hükümlerin amacırun köle (cariye) kadınlann
özgür kadmlardan ayırt edilmesi için mi
konduğunu, çağımızda kölelik kalmadığma
göre bu emredici hükmün geçerliliğini
koruyup korumadığmı kesin bir dille
açıklasınlar.
IşıklŞGÜDEN
O
Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK'lara açıyor. "Söz
Okurun " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm
haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilereyer
vereceğiz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek
sahibidirler; ülkeyayın yaşamına yepyeni katkılarda
bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel vegenel
sorunlarını yansıtmakta önemli işler üstleneceklerine
inanıyoruz.
ADD ve ÇYDD'nin varoluşlarım hızlandıracak iletişim
ağının "Söz Okurun " sayfasında gerçekleşmesi de
olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve
eleştirilerinizi bekliyoruz.
posta(â. cumhuriyet. com. tr
Mektup Adresi: Türkocağı Cad. 39/41
Cağaloğlu/ÎSTANBUL
Faks: 0212 513 90 98
Atatürk, din
ve laiklik \
T aikliği en basit tanımıyla şöyle biliyoruz:
L/ Din ve devlet işlerinin birbirinden
aynlması. Bu demektir ki herhangi bir din veya
mezhep kendisi için devletten ayncalık talep
edemez. Türkiye'de laiklik nasıl gelişmiştir
peki? Hilafet kaldınlmıştır. Aynı gün Şeriye ve
Evkaf Vekâleti kaldınlmış, Tevhid-i Tedrisat ]
Kanunu ile eğitim-öğretim birleştirilmiştir. '<
Ardından şeriat mahkemeleri, tekke, zaviye ve
türbeler kapatılmıştır. Yeni Medeni Kanun ve
Borçlar Kanunu kabul edilmiştir. Sonra ise
anayasamızdan TC nin dini Islamdır ibaresi I
kaldınlmış ve laiklik ilkesi anayasada yer ''
almıştır. Bu süreçle birlikte din ve devlet işleri
birbirinden kesin olarak aynlıyor. Bazılanmız
Atatürk'ü bu devnmlerinden/inkılaplanndan
dolayı suçlarlar, oysa onlan anlamak mümkün
değildir. M. Kemal laiklik ilkesi ile dini, gerçek
yüce yeri olan insanlann vicdanına bırakmıştır.
Böylece dinin siyaset aracı yapılmasım
önlemiştir. Bunu Atatürk'ün şu sözleriyle •
anlayabiliriz: Bizi yanlış yola sevk eden
habisler, bilirsiniz kı, çoğu zaman din
perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı
hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir.
Tarihimizi okuyunuz, dinleyıniz... Görürsünüz
ki milleti mahveden, esir eden, harap eden
fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve s
melanetten gelmiştir. Oysa bırakın dine zarar
vermeyi, dine fayda sağlamıştır Atatürk. Kutsal
kitabımız Atatürk'ün emri ile Türkçeye
çevrilmiştir ve Türkler dinlerinin içeriğini i
kaynağından öğrenme fırsatına ka\
r
uşmuşlardır.
Dine bundan daha güzel bir hizmet olabilir mi?
Miraç YAZICI
Niğde'deacil
önlem çağrısı
N'iğde'nin Bor ilçesindeki Akkaşa
Barajı'nda ilk kez baraj çevresinde değişik
rürde kuşlann göçü \ar. Ka\seri Sultan Sazbğı
ve Tuz GÖIü bölgesine giden kuşlar bu kere Bor
Akkaya Barajına göç ettiler. Basında kuşlann
haberi çıkması ile meraklılar da bölge> e adeta
akuı etti. Baraj Niğde İ nhersitesi'nin de bir
küometre aşagısında. 2003 yıluıda baraj
kirlenme nedeni ile balıklann öünesi Ue
gündeme gelmişti. Bu kuşlar bölgede, dokuyu
degiştirdL Dik kuvTuk, fılamingo. denzi
kırlangısı, Angıt gibi 100'e \akui kuş göç ettiği
baraj çe\ resinde hiçbir önlem olmaymca sapam
ile ava merakh çocuklardan çoban köpeğini
yanına kanp bakmaya giden vatandaşa değin
oluşanlar bilmeden kuşlara zarar verdiklerini
uzmanlar açıklryor. Kuşlann bıraküklan
yumurtalarda tahrip oluyor. Acil önlem alınıp
bölgenin korunması gerekiyor. Yoksa >aı\alan,
yumurtalan tahrip olan ve kimi de avlanan
hav"\anlar Ue önemli bir doğa dengesinin ışıklan
daha sönecek. Nerede ise barajın için evapılan
ve yeri yanhş olduğunu aklı olan herkesin
gördüğü Niğde Üniversitesi merkez
yerleşkesinin devam eden inşaatının baraj
yakımndaki aüklan bir an önce bölgeden
ayıklanmaüdu*.
Ömer Fethi GÜVEN
Yurtsever
Hareket'e
Yıl 1919, ülkenin her tarafi emperyalist
ülkelerce işgal edilmiş, yerli
işbirlikçilerin katkılanyla koca bir ulusun
idam fermanı imzalanmak üzere. 19 Mayıs
1919, Samsun'da bir güneş doğuyor, aydınlığı
göz kamaştıran, sıcakhğı yakan o güneş
Mustafa Kemal'dir. "Memleketin dahilinde
iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet, hatta
hrv-anet içinde"dirler. "Ya istiklal ya öhun"
parolası ile yola çıkan büyük önder Mustafa
Kemal, etrafında kısa zamanda toplanan bir
a\oıç yurtseverle birlikte ulusunu harekete
geçirmiş, kendilerine oranla gerek sayı,
gerekse silah ve ekonomik bakımdan çok
üstün olan emperyalistleri, denize dökerek
yurttan kovmuş ve Türk ulusunu dünyanın en
saygın uluslan ailesine katarak bir mucize
gerçekleştirmiştir. Yıl 2005, durum 1919'dan
farklı değildir. Büyük önderin şehit kanlan
pahasına bizlere hediye ve emanet ettiği laik
Cumhuriyet tehlike altındadır. 1950'den beri
iktidara gelenler Cumhuriyet kazanımlannı
yok sayarak, ülkeyi, her gün karanhğa doğru
koşar adımlarla götürmeyi başardılar.
Bu durum karşısında yurtseverler büyük bir
karamsarlık içinde iken, Atatürk'ün torunlan
aydınlardan bir ses geldi: Yurtsever Hareket.
Yurtsever Hareket, bu ülkenin sahipsiz
olmadığını haykırarak bizleri uykudan
uyandırrnaya çalışırken ne yazık ki
çoğumuzun uykusu ağır, hâlâ uyanmayanlar
var. Ülkenin, emperyalistlerin çirkin
oyunlanna, köktendincilere, çıkarcı gruplara,
aynlıkçılara ve yerli işbirlikçilere teslim
edilmesine karşı çıkan Yurtsever Hareket'i
yürekten destekliyorum. Zaman uyanma ve
Kuvayı Milliye ruhu ile ülkeye sahip çıkma
zamanıdır. Haydi uyan...
GündüzAKGÜL