27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kuyrukluyıldızm Vuruluşu ÇOK UZAKLARDA, ocak ayında yola çıkan ve saatte 37 bin kılometre hızla gıden bir aracın ancak şimdi varabildiği kacar uzaklarda gezinen bir kuyrukluyıldızı 370 kiloluk ba- kır Dir mermıyle vurmak, ön- cekı uzay başanlanna göre bü- yukmarifet sayılmayabilir. Ama, fennın, planlı çalışmanın ve bı- mncı sınıf bir eşgüdümün çar- ipıcı başansı olarak kolay unu- tulacak bir olay değildir. Yaratılışa ilişkın bilgi binki- ınıne ve Amerıka'nın propa- çanda gücüne getirdigi katkı da cabası. Bu ülkede yanm yüzyıldır yürütülen "karşıdevrim" projesinı bitirmek için gösteri- len sabırlı, sıralı ve eşgüdüm- lü çalışmanın şimdiye kadarki başansı da küçümsenecek gi- bı değildir. Türk tanhınin se- rnasından Mustafa Kemal gi- bı bir yıldız geçmışti; onu vur- rnak, tozetmek, bıraktığı izi sil- mek ıçin gösterilen çabalar, sanki gizli bir elce yönlendiril- mekte ve büyük hızla hedefe yaklaşmakta. Hedefe vanlınca bu topraklarda yaratacağı şaş- kınlık ve deprem uzayın derin- liğınde dolaşan bir kuyruklu- yıldızm duyarsız yaralanışın- dan çok daha ses getirici, yı- kıcı, parçalayıcı olabilir. Ne var ki, dönemlere göre değışık adlarla anıldığı ıçin pro- jenın adı tam konmuş değildir. Bız, kimimiz başlangıcından ben, kimımız yenı farkına var- dıkça "karşıdevrim" dıyoruz ama, başkaları zaman zaman "demokrasi", "özgüriük", "in- san hakları", "küreselleşme", "ılımlı Islam" gıbı adlar verdı- ler. Belkı saflıklanndan, belkı ka- muflaj niyetiyle, belki takıyye olarak, belki de çıkar sağla- mak ıçin. Çeşıtli adlar, projenin erken fark edilmesinı önledi. Şimdi de, son aşamalarda, kamu yönetimindeki kadrolaş- ma, eğitim alanındaki kıpırdan- malar, ünıversite sınavlannda puan hesabına itiraza kadar çabalar, medya kollannın ele geçirilişi ya da patronlarca tes- lim edilışi, yargıda oynanan oyunlar, "Devlet ekonomiden elini çeksin" diyenlerin öte yan- dan devleti ele geçirip kamu variıklannı çarçur edişi, Avru- pa Birliğı'ni arkaya alıp ordunun koruyucu ağıriığını sıfırtama gi- rişimleri, çağdışı etnik bölünme- lerie ulus-devletin canına oku- ma, hepsi hepsı, sinsi bir iç ve dış ittifakın Kemalist Cumhu- riyeti yeryüzünden silme pro- jesıne bıtişik parçalar değil mi? Proje ne zaman tamamla- nır? Cumhurbaşkanlığı seçi- miyte mi? Ulusal ekonominin son kaleleri düşüp sömürgeteş- me tamam olunca mı? Dinci tek parti egemenliği demokra- sıye büründürülüp "Türk Islam Cumhuhyeti" ilan edilince mi? Humeyni benzen binnın Ame- rikan uçağından Esenboğa'ya inişiyle mi? Tam olarak bilinmez. Ama, gerçekleştiğinde, "Demekbuy- muş!" denir. Çare? "Karşıdevrim" çok yönlü, dallı budaklı ama bü- tünsel ve eşgüdümlü ise, cum- huriyetçiliğin onu yenme ça- bası da, sömürgeleştiricı küre- selliğe, peşkeşçi ekonomiye, köleleştirici dış polrtikaya kar- şı çıkışıyfa, laikliğiyle, eşitlikçi- liğiyle, aynı ölçüde çok yönlü ve bütünlükçü olmalıdır. Sadece bınnden birinetutu- nup bölük pörçük cumhuriyet- çilık olmaz. Türkiye'nin Sorunlan ve AKP İktidan Eleştiriler karşısmda AKP yöneticileri, "Bizden önce de bunlar vardı" yanıtını vermektedirler. Elbette din satıcılığını AKP başlatmamıştır. Din satıcılığına başlayan siyasal örgüt 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'dir. Doç. Dr. Tonguç GORKER T ürkiye, 55yılön- Enflasyon benzeri görülme- cesinden başla- miş boyutlara ulaştı.Anadolu yan sorumsuz yö- netımJerin yarat- tığısorunlarlagü- nümüze ulaştı. Sorunlannya- raülma nederu. 1950 yılında ik- tidara gelen Demokrat Parti yönetıcilerinin, ıktıdan bırak- mamak ıçin her çareyı mubah görmeleri idı. Oy tabanı uğru- na önce din satıcılığına başlan- dı. Türkçe ezan Arapçaya çev- rildı. Atatürk'ün heykellen- ne saldıranlann sırtı sıvazlan- dı. Sonra çılgınca ithalat ve borçlanma başladı. îthal ika- mesi yok edıldı, dış tıcaret açı- ğı ve dış borçlar dev boyutla- ra yükseldı. Ülke yönetimının Millet Meclisı tasarrufunda olduğu imajı uyandınlsa da, gerçekte Bayar ve Menderes ikilisinin talımatlan geçerlıy- di. "Odunu aday göstersem millervekili yapanm''1 dıyen Menderes'ın bu futursuzluğu, kendısının işaretıne bakan kul görünürnündeki parti mdletve- killennın çoğunluğu nedenine bağlıydı. Demokrat Partı'den sonrakı aynı yönün ıktıdarla- n, bu gidışı değişrirmediler Sorunlan borçla çözerek, öde- meyı gelecek nesıllere bırak- ma kolaylığı çekıci idı. 12 Ey- lül 1980 darbesınden sonrakı TurgutOzaJıktıdan, ıkıncı sar- sıntı dönemı oldu. Borçlar cid- dı tehlıke yaratacak boyutlara geldı. Türk Lırası'nın ısmı dünya borsalarından sılındı. topraklanna yönelik sömür- geci eğılımlı yabancı ülkele- re ödünler venldi. Atatürk'ün önderliğinde yaratılan onurlu ve başı dik Türkiye, giderek dış dünyada saygınlığını yitirme- ye başladı. Ve bunlann benzen bir ço- ğunluk iktidan, üçüncü ola- rak AKP tarafından kuruldu. Dinci parti kımlığınden ann- mış olduğu savı ile ülkenin so- runlannı çözümleme umutla- n vererek ıktidara gelen AKP, yaklaşık iki yıl içinde, ülkenin toplam dış borçlannı 130mıl- yar dolardan 200 milyar dola- ra yükseltti. Hiçbir sonuca ulaşmayaca- ğı açıkça belli olan A\Tupa Birliği başvurusunu bahane ederek, ülke bütünlüğunü ze- deleyecek kanunlar çıkarttı. Bılimı dışlamaya, hatta aşağı- lamaya çalışh. Ülke toprakla- nnın kuralsız ve sınırsız şe- kilde yabancılara satılmasına olanak verdi, kapitülasyonla- n geri getırdı, yenı düyunu umumıye hazırlıklan başlat- tı. Ülkemıze tepeden bakan emperyalıst Batı ülkelenne teslımıyet görüntüsü vererek, kalkınma umutlannı yok etti. Dış destekli Islam devleti kur- ma çabalan gösterdı. Ve sorun- lar karşısında bocaladıkça, gündem değiştirmeye yönel- dı. AKP'nın yenı gündemine göre, Kıbns'ın elden gitmesi önemli değil, Yunanistan'ın Ege Denızı'nı Türklere kapat- ması önemsız, Amenka'nın Kürt devleti gırişımleri hoş göriilebilır, Irak'ta Türklenn boğazlanması adi zabıta ola- yı, Türk subayının kafasına çuval geçırilmesi zararsız, sır- tı kalın Avrupalılardan aklına esenin ülkemıze gehp eleşti- riler ve talımatlar vermesı do- ğal, ülkede ışsızliğın dayanıl- maz boyutlara ulaşması olagaa Ama sıkma başlı AKP mi- litanı kadınlann kamu kurum- lanna girip kanşıklık çıkara- maması önemlı. Imam yetiş- tırmek ve bu imamlan devlet kadrolarına yerleştırmek, imam okulu mezunlanna ünı- versıtelere gınşte öncelık ta- nımak çok önemlı. tlköğretım okullannda ve lıselerde öğ- rencılen camılere, mezarlara görürmek, namaz provaları yaptırmak, Kuran kursu ba- hanesı ıle çocuk beyınlenne irtıca tohumian ekmek zorun- lu. Ötekı sorunlan bırakıp gün- demı bu sornularla doldur- mak, AKP'yı yöneten sadece bırkaç lıderin iktıdarlannı pe- kıştırmek ıçin çok gereklı. Zor- la gündeme getınlen bu so- runlara bir göz atalım. Kuran kursu ne demek olu- yor? Ülkede Kuran okuma ya- sağı mı var? Kuran'ı öğren- mek ısteyen kışının okuma yazma bilmesı yeterlı. Müslü- manım dıyen kışının Kuran'ı bilmesi de zorunlu. Türkçe ya- zümış Kuran'ı okuyup anlamadan Müslüman olunmaz. Müslüma- run din kıtabı, okuyun- ca rahat anlaşılabile- cek şekilde yazılmış. Öğreticıye gerek yok. Kuran'da yazılı olma- yan kurallar da Müs- lümanlan ılgılendir- mez. Yorum için yar- dımcıya gerek yok. Okuyan, kendı yoru- munu yapar. Sıkma başlı kadın- lar, Kuran'ın neresın- de yazıyor? Müslü- manhkta böyle bir ku- ral yok. Müslümanhk- ta tarikat da yok. Tan- katlann Kuran'dan ay- n kurallan var. Bu du- rumda tarikatın inanç- lan Müslümanbğın de- ğil, ayn dinlenn inanç- lan. Nakşibendi dini, Süleymancılar dini, Nurcular dini, Acz- mendiler dini, Mevle- vi dini gibi. Belki sık- ma başlı kadınlar bu dınlerde vardır. Eğer varsa saygı duyanm. Ancak Nakşibendi ol- duğunu söyleyen kişı- nın, Müslüman oldu- gunu ıddıa etmesine saygı duymam. Her önüne ge- len dının kendi kurallannı top- luma dayatmasına ıse saygı duymadığım gıbı tepkı de gös- tennm. Her ısteyen kafasına bir şeyler yerleştınp kamu kurum- lanna gıremez. Örneğın şap- ka gıyen mıllervekıh, Millet Meclisı Genel Kurulu'nda şap- kayla oturamaz. Bir makama gırerken kafadakı her türden başlığın çıkanlması. Osman- îrdan bu yana gelenektır. Okullarda zorunlu din eği- rimine gelınce. Anayasamızın 24. maddesındekı zorunlu din eğıtımi, Müslümanlığın, Hı- nstiyanlığın veya Musevılığın eğıtımi değıldır. Bu madde din bılgısı eğitimi içındır. Hangı dınden olursa olsun her çocu- ğa hıtap eden bir eğıtımdir. Din inancı nedır? Dinler han- gı yörelerde oluşmuştur Tek tannlı veya çok tannlı dinler hangilendir? Basıt tanımı ıle Müslümanlık, Hınstıyanhk, Muse\ılık nedır? Yunan mıto- lojısınin ılahlan kımlerdır? Şa- manızm nedır? Budızm ne- dır? Bunlann dışındakı dınler nelerdır? Dunyanın hangı top- raklannda yoğundur? Inanan- lann sayılan ve dağılımı nasıl- dır9 Işte anayasanın ıstediğı eğitim, din farkını önemsız kı- lan. her çocuğa gereklı bılgi- len \ eren bu tür eğıtımdir. Ik- hdarlar görevlenni kötüye kul- lanarak bu eğıtımi tarikat eğı- tımıne dönüşrürmüşlerdır. Imamlara gelınce.. Müslü- manlıkta ruhban sınıfi yoktur. Her Müslüman günde beş va- kıt, Kuran'ın buyurduğu te- mizliği yaparak kafasından dünya sorunlannı uzaklaşh- np Allah"a dua eder ve nama- zını kılmış olur. Seccade kul- lanmak, eğılıp kalkmak zo- runlu değıldır. Isteyen o şekil- de de kılabilır. Müslümanın ıbadethanesı de yoktur. Camı- ler, cemaatın toplanma yerle- ndir. Toplanmanın cuma gü- nü olması, Arap ülkelennde hafta tatılının cuma olmasın- dandır. Kısacası ımam ısımli bir meslek yoktur. Olmayan meslek için okul açılmaz. Eteştınler karşısında AKP yönetıcılen "Bizden önce de bunlarvardı" yanıtını vermek- tedırler. Elbette din satıcılığı- nı AKP başlatmamıştır. Din satıcılığına başlayan siyasal örgüt 17 Kasım 1924 tanhin- de kurulan Terakkiperver Cumhunyet Partısı'dır. 12 Ağustos 1930 'da kurulan Ser- best Cumhunyet Partısı de, 24 Aralık 1930'da Menemen'de Kubila> ın başını kesen Gınt- h Moflâ Mehmet de, 1950'de ıktidara gelen Demokrat Par- ti de, bu partıyı ızleyen sözde merkez sağ partıler de aynı yolun yolculandır. Dünya uygarlık ve tekno- loji yolunda hızla ılerlerken, sömürgecıler yenıden ülke- mizı parçalama hesaplan ya- parken, ülkemızı genye gö- türen bu kötü örneklen emsal almak, yırmi bınncı yüzyılın Türk ülkesı yönetımıne ya- kışmamaktadır. PENCERE MESEN 0RMAN DENİZ SESSİZLIK ODAKAHVALTI BİR KÎŞİ 35 \7L Akçakoca 0380 6114436mnvmesaıotel com aylık hukuk dergisi YENITCK KABUSU ! Tüm ekştirüere rağmm değişiklik yuftrfnuuian j i \-iiriirlüğegsrenYeııiTCK(ikeuknıâ:birHeiıni i v<msıtnıaytm.cıcek'ye,!>eörilnı^ıvacemii^l)ir\usadiT. ! Ili'kındtrtfmış Ireııjiuiıısvıııı archmttın htzUmtimlmvi TCKfiıaaa kapımızdtubr. ianlaı ürtşı Ceza rehnnı: S»ıyjl KınamaceBBi •edenme HAZİRAN SAYISI BAYİLERDE Tel. 0212 244 78 28 Faks. 0212 244 78 27 www gunisigihukuk.com e-posta ınfo@gunısıgihukuk com Kemal ve Fikret Bunlardan İlerde.. Orhan Karaveli, Tevfik Fikret üzerıne bir kitap hazırladı; benden de bir önsöz ıstedı; bu nedenle Tanzımat ve Meşrutiyet'e yönelik okuma ve yenı- den düşünme sürecıne girdım... Karşımaıkı şaırçıktı.. Namık Kemal.. Tevfik Fikret.. Bıri "vatan şairı.." ötekı "ınsan şairi.." Gerçekte bu ikisi birbirine çok bağlı ıkı kavram!.. Tarihsel süreçte vatan ve millet ofuşmadan 'Insan Hakları Bıldirisi' yazılamadı ve yayımlanamadı. • Aydınlanma'nın "BüyükIhtilal" ile hayata geçir- dığı değerlerın başında 'vatan, ulus, vatandaş' kavramlan yer alıyoriar; 'mülk, ümmet, mümin' yenne geçiyoriar; Namık Kemal ıle Tevfik Fikret, bu değişımın sancılarında şairleşen ıki Osmanlı aydı- nı... Namık Kemal 'vatan' dedı mi, Osmanlı mülkü- nü dönüştürüyor. Tevfik Fikret 'insan' dedi mi kulu, mümini ya da mündi uyandırmak zorunda... Ancak bir mülkün vatanlaşması, bir ümmetin mılletleşmesı gerçekleşebılırse "yurttaş - bırey - ınsan" ortayaçıkabılıyor; ama, Fikret daha daöte- ye, geleceğin ufuklarına bakabılıyor: "Toprak vatanım, nevı beşer milletim.. insan Insan olur ancak buna ızanla, ınandım Şeytan da bız, cın de; ne şeytan, ne melek var Dünya dönecek cennete ınsanla ınandım" Insana bu denlı ınanan Tevfik Fıkret'ın felsefe- sınde çocuklar, ezılenler, yoksullar, özel bir yer tu- tarlarken savaş lanetlenıyor: "Kes, kopar, kır, sürükle, ez, yak, yık Ne 'aman'bıl, ne 'an'işıt, ne 'yazık' Geçtığın yer, ölüm, elem dolsun, Ne ekınden eser, ne ot, ne yosun" Mustafa Kemal'ın Namık Kemal ile Fikret'e sevgısı boşuna mı!.. Her ıkısı de Osmanlı'yı aşa- cak bir Aydınlanma sürecınde ulusal yükselişın ın- sanlığa katkısını sezınlemış, dızelenne yansıtmış, toplumda yalnız şaırlık kımliğıyle yetinmeyıp dü- şün lıderlığıni üstlenmışler... • Ancak bugünden düne bakıldığında ortaya çı- kan gerçek düşündürücüdür... 21 'ınci yüzyılın başlangıcında Türkiye'nin başı- na geçen AKP ıktıdarının felsefesı Namık Ke- mal'den de Tevfik Fıkret'ten de daha geriye düşü- yor; Necip Fazıl'ın dıncıliğini bayraklaştmyor... Necıp Fazıl'ın özgür ınsanı münt ya da kul de- rekesine indınp bağımlılaştıran yaklaşımı bugün Is- lam coğrafyasını saran dıncilik sıyasetıne cukotu- ruyor... Oysa Tevfik Fikret ne diyordu: "Şeytan da biz, cın de; ne şeytan, ne melek var Dünya dönecek cennete ınsanla inandım" Türkıye'de insan tankat ya da cemaatın mündi olmaktan kurtulup 'b/rey'edönüşemedıkçe demok- rasi gündemde lâfı güzafın hayalı gıbı kalacak... Huku k. I ı VE AdaletELEŞTİREL HUKUK DERGİSİ CEZAHUKUKU REFORMU Yenı TCK'nın Temel ilkelen • Hukuka Uygunluk Nedenlen • Ceza HukukuTurten • Kastın Unsurlan veTurlen • Olası Kast • Ihmah Suçlar • Çocuklara Özgu Adalet Sıstemı • Suçu önlerken Adaletı Sa<jlamak • Uluslararası Suçlar • Kışılere Karjı Işlenen Suçlar • Işkence ve Ezpyet Suçu • Hapıshanenın Do^uşu * Şerefe Karşı Suçlar • Duşunce Suçlan • örgutlu Suç • Suç ve Ceza Gümşığı Yayıncılık Tel: 0212 244 78 26 Faks 0212 244 7827 KOCAELİ 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DÜZELTME METNİ: Sayı 2004 5288 Dosyamızdan satışına karar verilen G menkule aıt 27 06 2005 tanhınde Cumhunyet gazetesınde yayınlan- mış olup ılgılı metınde 1- 1 satış günü Salı olması ge- rekırken Pazartesı olarak yazılmıştır Basın: 31891 BÜYÜKÇEKMECE 2. ASIİYE HUKUK 3MAHKEMESİ Esas No 2004 1475 Davacı Sevınç Doğan \ekıh tarafiıdan davalı Ömer Doğan aleyhıne açılan boşanma davasında, tüm ara- malara rağmen bulunaınayan davalıya dava dılekçesı \ e duruşma günü ılanen tebhğ olunmuş, yapılan yar- gılama sonunda 01 03 2005 tanhınde davamn kabu- lüne karar venlmış olup, karar gereğınee taraflann boşanmalanna, aylık 150 mılyon TL yoksulluk nafa- kasının, 1 rrulyar TL maddı ve 1 milyar TL. manevi tazmınatın. 22 760 000 TL mahkeme masrafinın ve 350 YTL ucretı \ekaletın davalıdan alınarak davacıya venknesıne karar verılmıştır. Işbu ılamn gazetede yayınlanmasından yedı gün sonra davalı Ömer Doğan'a teblığ edılmış sayılacağı ve 15 gunluk temyız süresının bu tanhten ıtıbaren başlayacağı hususu ılanen tebhğ olunur. 23 06 2005. Basuv 31859
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle