Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMIMUZ 2O05 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Ve festival sona erdi33. UiusLararası îstanbul Festi-
vali, Montecarlo Balesi'nin gör-
kenüi Külkedisi temsilleriyle sona
erdi. En son Lzleyebildiğim etkin-
liklerden benı etkıleyenler Bach zi-
yafetlenydi. Büyük Bach'ın 'İyi
Düzenlenmiş Klavye' veya Eş Dü-
zenli Klavye olarak anılan ikı kıtap
halindeki 48 pırelüd ve fügü iki ge-
ce art arda iki ayn piyanıstimiz ta-
raftndanseslendirildi. îlk kıtaptaki
24 prelüd ve fü-gü Emre Eiivar çal-
dı. 0 derinden seslenen, ışıklar bu-
lan, yer yer hüzün, yer yer espri ka-
tan yorumuyla. Ertesi akşam da
ikinci kitabı ol»ışturan 24 prelüd ve
fügü Özgür Aydın seslendirdi. Her
iki elinde ayn şarkı söyleyebilen,
olgun ve duru Bach yorumculuğuy-
la. Bu dinletiler bırbinne zincir gi-
bi bağlanınca bir bütün destan, bir
kocaman küllıyatın tamamlanması,
kutsal bir ayinin bütünleşmesı gibı
bir şeydi. Avrupa'da sesinı duyuran,
ödüller kazanam, önde gelen piya-
nistlerimizin parmaklannda her bir
prelüd ve füg kcendı ıçinde öyküler
taşıyor, kendi içinde destanlaşıyor-
du. Onlan bu festivalın ortamında
dinlemek çok önemliydi. Ama
programlama açısından sorun var-
dı. Her ikisi d e başka gösterilerle
çakıştı. Aynca çok uzun olan bu
dinletilerin dah.a erken saatte başla-
tılması gerekirdi. Ve de keşke pro-
fesyonelce kayda alınıp saklanabil-
seyda bu dinletiler. Özellıkle kon-
servatuvar öğrencilerine dünyanın
her yerinde harika bir rehber olur-
du. Gerçekten tanhi bir olaydı, tari-
he geçmeliydi.
Engllsh concert'tan
düş kırıklıflı
Eski müzık ustalanndan ve çağı-
mızın en önemli klavsencılennden
Trevor Pinnock'un kurduğu 'Eng-
lish Concert', sanat yönetmeni
Andrew M a n z e ile dünyanın her
yerindeki konserleriyle ve kayıtla-
nyla kabul görrnüş bır topluluktur.
Bu yılki Istanbu 1 Festıvali'ne de ka-
tılmaları festival programını ilk ba-
kışta zenginleştiren olaylardan bi-
• Uluslararası îstanbul Festivali'nin en
etkileyici konserlerinden ikisi Bach
şölenleriydi. Büyük Bach'ın 'iyi Düzenlenmiş
Klavye' veya 'Eş Düzenli Klavye' olarak anılan
iki kitap halindeki 48 prelüd ve fügü iki gece
art arda iki ayn piyanistimiz tarafından
seslendirildi. îlk kitaptaki 24 prelüd ve fügü
Emre Eiivar, ikinci kitabı oluşruran 24 prelüd
ve fügü ise Özgür Aydın seslendirdi.
riydı. Bilinz kı bu topluluk oda mü-
zigınden başlayıp operalan dahı yo-
rumlayacak kadar genişleyebilır. Bu
kez îstanbul'a yolladıklan grup sa-
dece bir kuvartet olarak karşımıza
çıktı. Richard Egarr, fortepiyano-
su ile konserm sohstıydi. Fortepıya-
no, 17. yüzyıl sonu, 18. yüzyıl başı
klavsenden piyanoya geçiş sürecin-
dekı klavyelı çalgıdır. Sesı doğal ki
bugünkü piyanolar kadar parlak de-
ğildir. Ses yüksekliklen kontrol edi-
lemez. Bu nedenle Egarr'ın solist-
liğindeki Mozart'ın konçerto ve
rondolan bizim bu çağda dinleme-
ye alıştığımız estetik değerlerden
yoksundu. Temposu, esprisi, oyun-
culuğu, iyimserliği, karamsarhğı
bellı olmayan bu- Mozart. Aya Iri-
ni'nin nemli ortamında bütün yaylı
çalgıların akordunun bozulması,
başkemancının kemanının anzalan-
ması müzıkçıler açısından ayn
şanssızlıklardı. Bız festival katalo-
ğunda fotoğrafını gördüğumüz
English Concert Oda Orkestrası ye-
rine topluluğun dört kışısiyle yetin-
mek zorunda kalmıştık. Dinleyici
ise bu tarz yoruma yabancı olduğu
kadar kayan akorlarla ve akustiğe
uyum sağlayamayan grupla Mo-
zart'uı dehasını bulamamanın düş
kınklığını yaşadı.
Bir başka şanssızlık da dinleyici
kıtlesinın feshvalın her zamankı ağır-
başh dınleyicisınden farklı oluşuydu.
Bırakın bölüm aralarında alkışla-
mayı, müziğin hafiflediği yerlerde
bile alkışlar yükseldi. Fısıldaştılar,
gülüştüler, bırkaç kez cep telefonla-
n çaldı. 0 gece talihsizlikler bunun-
la da bitmedi, salon yöneticileri ne-
dense obnadık yerlerde, daha kon-
ser devam ederken ışıklan yakma-
lanyla duruma tuz biber ektiler.
Sanatçı, sahnenin önüne gehp
ayağa kalkan halka, "Daha ben ça-
lıyorum" demek zorunda kaldı.
Ben ikinci yansına kalmadım bu
konserin. Ama öğrendiğime göre
yerli yersiz alkışlayan dinleyici so-
nunda bıs yaptırtmadan, cılız bir al-
kışla English Concert'ı uğurlamış.
Festlvalden arta kalan
Bu yılki festivalde yapılan yarar-
lı bir uygulamamn altını çizmek is-
terim: Konserlerde yonımcular ve
yapıtlann içerigi hakkındakı bilgı-
yi dinleyici kendi koltuğunda bula-
bildi. Festival kataloğu almayan ve-
ya kataloğu yanında taşımayan da
anında bilgi sahibi olabildi. Bu çok
önemli bir uygulamaydı bence.
Bu festivalden kalacak anılardan,
Montecarlo Balesi'nin Külkedisi en
görkemlisi, Valery Gergiev yöne-
tımindeki Mariinsky Tiyatrosu
Kirov Opera Orkestrası 'nın Çay-
kovski ve Şostakoviç'ten örülü
konseri en önemlısi; Anne Sofie
von Otter'in lıed akşamı en etkıle-
yicisiydi diyebilirim. Piyanist Ni-
kolai Demidenko'nun Mozart yo-
rumu, kemancı Vadim Repin'in
Çaykovski'si, piyanist Vladimir
Krainev'in Şnitke konçertosu,
Belcea Dörtlüsü'nün Schumann
kuvartetı, Emre Eiivar ve Özgür Ay-
dın 'ın Bach yorumları unutulmaz
dakikalar yaşattı.
Şimdı meraklılara duyurmak ge-
rek: Aspendos'ta opera ve bale fes-
tivali devam etmekte. Ağustos orta-
sına Bodrum'da bale festivali başla-
yacak. Ve hemen birkaç güne Istan-
bul'da caz festivalinin coşkusu ya-
şanacak.
www.evinilyasoglu.com
Ülkemizin 20. yüzyılına damgasını vuran büyük yazan ölümünün 10. yılında anıyoruz
Bir aydınlık öncüsü: AzizNesinÖNERYAĞCI
"...Şimdiye dek olduğu gi-
bi, şimdi de haber veriyo-
rum: Önceleri yavaş yavaş,
ağır ağır, adım adım kötü-
lük uçurumuna doğru gi-
derken gittikçe hızlanarak,
şimdi koşaradım gidiyoruz.
Olacak toplumsal depremin
uğultularını duymakta-
yım... Çevremizde aptal ap-
tal suçlu aramayalım. Ayna-
ya bakalım. Aynamız yoksa
bir durgun suya bakalım.
Orda suçluyu göreceğiz. tş
işten geçtikten sonra l
ken-
dim ettim kendim buldum'
demenin hiçbir yararı
yok..." (Aziz Nesin, Bir Tu-
tam Aydınlık, s. 14).
Kahramanlara gereksinmesi
olan bir ülke olduk hep. Kah-
ramanlara gereksinmesi olan
toprağımız, kıvanç duyduğu-
muz, yüzakımız olan yaşam
ustalanmızı yarattı. Hep önde
gitti onlar. Ortak yönleri yurt-
severlikleri, kararlılıklan, di-
rençleri, özgürlük arayışlan,
bilinçleriydi. însam güzelle-
menin beşiği olan bu toprak-
larda Mustafa Kemal Ata-
tûrk'ten, Nâzım Hikmet'ten
sonra Aziz Nesin gibi bir ay-
dınlık ustasıyla çağdaş oldu-
gumuz için kıvanç duyuyoruz.
Onlardan yoksunluğumuz ise
acıyla dolduruyor bizi.
Muhalif aydın ve
hallcın yazarı
Yokluğunun duyumsanma-
51 bir insan için onur verıcidir.
Hele ki toplum o insana ge-
reksinim duyuyorsa bu onu-
run büyüklüğü tartışılamaz.
Toprağımızın 20. yüzyılına
damgasını vuran bu büyük
kahramanlardan olan, "Ulu-
sunu, halkını, insanı ve bü-
tün dünyayı sevmiş olmanın
bedelini ödeyen insanlann
A. ziz Nesin adı,
insanın özgürlük ve
ölümsüzlük arayışının
çağdaş bir bilgede
sürmesidir. 0,
"gözyaşım gülmeceye
çeviren bir simyacı"
gibi ömrü boyunca hep
aydın olmanın
gereklerini yerine
getirmeye çalıştı.
Yaşamıyla yazdıklarımn
örtüşmesi, bilinçli ve
duyarlı seçiminin,
kararh düşüncesinin
sonucuydu. Bu
doğrultuda düşündü,
yaşadı; yaşadığı yıllar
boyunca aydın
olduğunu, halka borçlu
olduğunu ve bu
borcunu ödemek
zorunda olduğunu
aklından hiç çıkarmadı.
ne ilkiyim, ne de sonuncu-
su..." (Bir Tutam Aydınlık,
s. 21)diyenAzizNesin'in 10.
ölüm yıldönümünde bunu dü-
şündüm.
Aziz Nesin, ilk düzyazı ki-
tabı Suçlanan ve Aklanan
Yazılar'ı, "En büyük dile-
ğim, 22 yıl önce yazılmış bu
yazıların en kısa zamanda
yurdumuzda artık güncellik
değerlerini yitirerek eskime-
leridir..." (3 Nısan 1982) di-
yerek sunmuştu. 2005 Türki-
ye'sinde, yazılmalanndan 45
yıl sonra bile bu yazılann gün-
celliğini koruması, ülkemizin
hâlâ ona gereksüüm duyduğu-
nun bir kanıtıdır.
1915'te Heybeliada'da
Mehmet Nusret adıyla, yok-
sul bir aılenin çocuğu olarak
dünyaya gelen; yorucu, yıpra-
tıcı uğraşlarla dolu, yoğun ve
venmli geçen seksen yıllık bir
yaşamdan sonra, 1995'in 5
Temmuz'unu 6 Temmuz'a
bağlayan gece Çeşme'de ede-
biyatımızın ve toplumsal ya-
şamımızın bilgesi ünlü bir ya-
zar olarak ölen Aziz Nesin'in
yokluğunu duyumsamamak
mümkün değil. Çünkü, onun
yol göstericiliğinin özlendiği
günleri yaşıyoruz. Çünkü o,
örnek bir aydının, öncü bir ya-
zann, dirençli bu- edebiyatçı-
nın, sevdalı bir yaşam ustası-
nın, ölümsüzlük ve özgürlük
arayışının önemli bir doruğu-
dur.
1945'te gazetelerde ve der-
gilerde yazmaya başlayıp ilk
kitabını çıkaran; muhalif ay-
dın ve halkın yazan ohna kim-
liğinı bütünleşrıren; kültür-sa-
nat örgütlenmelennde ve si-
yasal yaşama aydm bilinci ve
duyarlıhğıyla müdahalede et-
kuı ve önder bir tavır sergile-
yen; öldüğü güne kadar halkı-
nı bilinçlendirme savaşımm-
dan geri durmayan; armağan
ettiği yüzden fazla yapıtın bır-
çoğu oyunlaştırılan, fihne alı-
nan; haüanın hep bağnna bas-
tığı; 2 Temmuz 1993 Sıvas kı-
yunından kıl payı kurtulan
Aziz Nesin'i 10. ölüm yıldö-
nümünde özlemle anmak, öz-
gürlük, eşitlik, demokrasi, sö-
mürüsüz toplum savaşımı ve-
ren herkesin hakkı ve göre\i-
dir. Çünkü o, bır aydınlık ön-
cüsüdür ve onun örnek yaşa-
mından süzülen yapıtlan ay-
dınlığımıza eklenen en zenguı
gıdalardm
Aziz Nesin adı, ınsanın öz-
gürlük ve ölümsüzlük arayışı-
nın çağdaş bir bilgede sürme-
sidir. O, "gözyaşmı gülmece-
ye çeviren bir simyacı" gibi
ömrü boyunca hep aydm ol-
manın gereklerini yerine ge-
tirmeye çalıştı. Yaşamıyla
yazdıklannın örtüşmesi, bı-
linçli ve duyarlı seçiminin, ka-
rarlı düşüncesinin sonucuydu.
Bu doğrultuda düşündü, yaşa-
dı; "...Daha 500 yıl yaşasam,
bu 500 yılda gece gündüz ça-
bşsam, bitiremem yazacak-
lanmı. Demek ki bitirmeden
öleceğim. Son ana kadar ya-
zacağım, yazacağım, yaza-
cağım..." diyerek yazdı.
ülkeslne hizmet
etmeyl barı; blldl
Yaşadığı yıllar boyunca ay-
dın olduğunu, halka borçlu ol-
duğunu ve bu borcunu öde-
mek zorunda olduğunu aklın-
dan hiç çıkarmadı. Onun tüm
yazdıklannda bu borçluluk
düşüncesı, bu sorumluluk gö-
rülür. Onu ölümsüz kılan dü-
şünceleri ve düşünceleri doğ-
rultusundaki yapıtlandır. O-
nun düşünceleri, ülkesıne hiz-
met etmeyı kendisine borç bi-
len bir aydının düşünceleridir.
"Her dönemde, o dönemin
koşullanna göre aydınlann
yapması gereken görevleri
vardır. Düşünmeliyiz: Hal-
kımıza olan borcumuzu
ödüyor, görevimizi yapıyor
muyuz?..." (Ah Biz Odlek
Aydnılar, s. 14)düşüncesinde-
du- o. Aydınlar Dilekçesı Da-
vası kitabına yazdığı önsözün
sonunda da şöyle der: "...Bi-
zi biz yapan, bizi aydın ya-
pan halkımıza borçluyuz.
Bu ödenemez bir borç oldu-
ğu için ödeyemeyiz, ancak
ödemeye çahşabiliriz. Biz de
öyle yaptık, öyle yapıyoruz
ve yaşadıkça hep öyle yapa-
cağız."
Yapıtlannın sayısı 100'ü,
baskısı 7 milyonu geçen;
40'tan fazla ülkennı dergıle-
rinde ve gazetelerinde yazıla-
n çıkan, 200'den fazla kitabı
basılan; 20'ye yakm uluslara-
rası ödül alan; yapıtlan için ül-
kemızde ve birçok ülkede
araşnrmalar, incelemeler, me-
zunıyet ve doktora tezleri ya-
pılan ve yayunlanan; 200"den
fazla takmaad kullanan, yaz-
dıklan nedeniyle onlarca kez
yargılanıp 6 yıl kadar hapisha-
nelerde yatan; Türkiye Yazar-
lar Sendikası ve Banş Derne-
ğı başta olmak üzere birçok
örgütün kuruluşuna öncülük
yapmasının yanı sıra, Nesin
Vakfı'nı kurup yaşatan Aziz
Nesin'in yaşamı, ülkesinin
toplumsal, siyasal, kültürel
yaşamıyla bütünleşmiştir. O,
aydm ohnarun sorumlulukla-
nnı, yazdıklanyla ve yaşamıy-
la sarsarak, dürterek, öfkelen-
direrek, coşturarak yerine ge-
tiren bir insan, bir aydm, bir
yazar olmuştur hep. Çünkü,
ona göre yazar, sorumluluğu
bakmundan, "aydınlar cep-
hesinin ön safında yer alma-
sı gereken insandır." (Soruş-
turmada, s. 21).
Aziz Nesin'e, onun düşün-
celerine, düşüncesinin aydm-
lığma çok şey borçluyuz ve
onu özlüyoruz. Onu, yapıtla-
nnı ve onun bize emaneti olan
Nesin Vakfı'nı özgürce yaşat-
mak da bizim boynumuzun
borcu ohnalıdu:.
GÜZELİN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Lozan 2005
Mustafa Kemal Atatürk'ün Lozan Antlaşma-
sı konusundaki değerlendirmesini Özer Ozan-
kaya'nın Cumhuriyet Ç/nan'ndan aktarayım:
"Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan
beri hazırlanmış ve SevrAntlaşması'yla tamam-
landığı sanılmış büyük bir yok etme eyleminin çö-
kertilişini yansıtan bir belgedir. Osmanlı tarihin-
de benzeri bulunmayan bir siyasal utkunun ürü-
nüdür."
Antlaşmanın imzasından topu topu bir ay son-
ra, 30 Ağustos 1923'te de şunları söylemiş Ata-
mız:
"Türk ulusunun burada elde ettiği yengi kadar
kesinsonuç veren ve yalnız bizimkine değil, dün-
ya tarihine de yeni biryön vermekte bu kadar et-
kili olan başka bir meydan savaşı anımsamıyo-
rum.
Efendiler, bu çok büyük yenginin türiü etkile-
rinin üstünde, en önemli ve yücesi, Türk ulusu-
nun kayıtsız koşulsuz egemenliğini eline almış ol-
masıdır. Ulusumuzun yüzyıldan beri hanlar, ha-
kanlar, sultanlar, halifeler elinde, onlann baskı ve
zorbalığı altında ne kadar ezildiğini, onlann aç-
gözlülüğünü doyurmak için ne büyükyıkım ve yi-
tiklere katlandığını düşünürsek, egemenliğe ka-
vuşmasının bütün yüceliği ve önemi gözümö-
zün önünde belirir.
Saraylarında Türk'ten başkasına dayanarak
saltanat süren, düşmanla birleşerek Anado-
lu'nun, Türklüğün karşısında eylemlere girişen
bu çürümüş gölge adamlann Türk yurdundan
kovulması, düşmanın denize dökülmesinden da-
ha kurtancı bir devrim olmuştur.
Efendiler, yurdumuz artık bayındırlık istiyor,
varsıllık ve gönenç istiyor. Bilim, beceri, yüksek
uygartık, özgürdüşünce, özgürdüşünüp davran-
ma istiyor. Dünyada bir ulusun varlığı, değeri,
özgürlük ve bağımsızlık hakkı, o güne dek orta-
ya koyduğu ve ilerde koyacağı uygarlık yapıtla-
nyla orantılıdır.
Uygarlık yapıtı ortaya koyma yeteneğinden
yoksun toplumlar, sonunda özgürlük ve bağım-
sızlıklannı yitiriher. Uygarlık yolunda yürümek ve
başarılı olmak, yaşamın temel koşuludur.
Her alanda yükselip yetkinleşmeye yatkın ulu-
sumuzun toplumsal ve düşünsel devrimlerini
kösteklemeye kalkışanlar ve çıkaracaklan engel-
ler kesinlikle yok edilmelidir."
Lozan Antlaşması'nın 82. yıldönümünde, sü-
rüp sürmeyeceği belli olmayan, ama bizi, Erol
Manisalı'nın yerinde deyişiyle Bekleme Oda-
sında Iğfal Etmeye yemin etmiş olan AB masa-
lı uğruna Cumhuriyet Devrimi'nin bütün birikim-
lerinin açık eksiltmeye çıkarıldığı günlerde, ger-
çek yurtseverler yine güzel bir girişim başlattı-
lar.
Anımsayacaksınız, "Ermeni soykırımı düpe-
düzbirkandırmacadır" diyen Türk Tarih Kurumu
Başkanımız için tutuklama buyruğu çıkaran Is-
viçre'ye, hem de Lozan Antlaşması'nın imza-
landığı yapının kapısına gidip bir açıklama yap-
mıştı Doğu Perinçek. Bu kez, Işçi Partisi'nin
önayak olmasıyla, Ertuğrul Kazancı, Semih
Koray, Ferit llsever, Yavuz Dedegil, Hasan
Kemahlı, Ethem Kayalı, Uçkun Geray, AN
Mercan kafa kafaya vermiş, 22-23-24 Temmuz
günlerinde Isviçre'ye uçup ilkin Zürih'te bir ka-
palı salon toplantısı düzenlemeye, ardından Lo-
zan'a geçip antlaşmanın imzalandığı yapının
önünde bir basın açıklaması, ardından kapalı
salonda bir toplantı yapmaya karar vermişler.
Girişime Sayın Ahmet Necdet Sezer, Rauf
Denktaş ve Süleyman Demirel destek vermiş-
ler.
Ayrıca, adları buraya sığmayacak 200'ü aşkın
onurlu insan, Atamıza, Türk ulusuna yakışır bir
davranışla, 21. yüzyılda, insan ortak paydasını
yele verip hâlâ hepimizin kanını emmeye çalı-
şanların karşısına dikilmeye ant içmişler.
Hadi gelin güzeller güzeli Atamızla biriikte hay-
kıralım:
Ne mutlu Türk'üm diyene, diyebilene!
sbonaran a yahoo/hotmail.com
Opera-Bale'ye \Jk kadn genel müdir
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet
Opera ve Balesı Genel Müdürlüğü'nden istifa
eden Remzi Buharalı, görevini Menç Sümen'e
törenle devretti. Buharalı, Opera ve Bale Genel
Müdürlüğü Fuayesı'nde düzenlenen törende
yaptığı konuşmada, istifa etmesının Kültür
Bakanı Atilla Koç ile bir ilgisi olmadığını,
kurumdaki orkestra sanatçılığı görevıne daha
çok vakit ayırmak istediğini söyledı. Buharalı,
yıllardır kuruma balerin olarak hizmet eden
Sümen'e görevi devTetmekten mutluluk
duyduğunu kaydetti. Kurumun ilk kadm genel
müdürü Sümen de, kuruma en iyi şekilde
hizmet etmek için çalışacağmı söyledi.
Justus Frantz ve Ulusların Rlarmonisi
• Kültür Servisi - 19. Uluslararası Izmir
Festivali, 7 Temmuz 2005 Perşembe günü
Efes Antik Tiyatro'da dünyaca ünlü şef ve
piyanist Justus Frantz ile The Philharmonia
of the Nations'ı konuk edecek. Tüm dünyada
'Banşın Simgesi' olarak kabul edilen
orkestraya solist olarak vıyolonsel
sanatçısı Alexandre Bagrintsev katılacak.
Justus Frantz'uı 1995 yılmda 40 ülkeden ve
beş kıtadan üstün yetenekli genç
müzısyenlerden oluşan bu çok kültürlü
filarmonik orkestrasınm müzisyenleri
dünya çapında lOOO'ı aşkm konser
verdiler. Eczacıbaşı Topluluğu'nun
sponsorluğundaki konser, festivalin diğer
etkinlikleri gibi saat 21.30'da başlayacak.
BUGÜN
• ENKA AÇIKHAVA TÎYATROSU'nda
21.15'te Laura Tabanera Flamenko
Topluluğu'nun gösterisi. (0 212 276 22 14)
• NÂZLM HİKMET KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 21.15'te Macid Macidi'nin
'Cennetin Çocuklan' adb flminin gösterimi.
(0 216 346 90 59)