19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 20 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA DİZİ Radyasyonlu bulutu saklayan Özaliktidan, radyasyonlu çayı içirmek için de diretti Çay bilenekiçirildi T ürkiye'nin her yerinden, piyasada satılan ürünlerden Berlin'de tahlil ettirdiğimiz çaylarda, 10-30 bin bekerele kadar yüksek radyasyon çıkmıştı. Uzmanlara göre, bırakınız 600 bekerel olan AB standardını, sağlığı tehdit edecek oranda bir yüksek radyasyon söz konusuydu. Cumhuriyet'in yayınlan üzerine Özal iktidannın savunması ise kuru çaydaki bu radyasyonun bir bardak çaya yansımasının çok düşük olduğu idi. BELGELERLE ÇERNOBIL YALANLARI K ameralar karşısında çay içip oranın kanserojen bir dozda olmadığını, hannanlamayla yeterli ölçülerde düşürüldüğünü, az radyasyonlu çayın seks gücü dahil birçok şeye iyi geldiğini bile savladılar. Uzmanlar bile bile radyasyonlu çay içirilmesinin mantık dışı olması yanında, birkaç bardak çay içenler için söz konusu dozun ciddi risk taşıdığında direndiler. Aylar süren bir tartışmanın, radyasyonlu çaylann üçte ikisinin içirilmesinin ardmdan ancak toplatma karan alınabildi. ^ * C umhuriyet yüksek radyasyonlu çaylann halkımıza içirilme- mesine yönelik amaçlı yayınını 6 Aralık 1986 ta- rihlı manşet haberleri, "Radyasyon DosyasT dizisiyle başlattı. Ö tanhler- de halkımıza ıçirilmekte olan piyasa- dakı çay örneklerinde çıkan radyas- yon miktarlannı gösteren raporlann fotokopilennı, Berlin Belediye La- boratuvan araştırmalan sonuçlan- nın bütününü, uzman yorumlanm kapsayan yayınlanmız, siyasi ikti- dar kahnda uyancı olmak yerine ter- sine tepkilere yol açtı. Kara mizah boyutuna varan bir ret kampanyası açıldı. Belleklerde kalan Evren, Özal, Aral, Özemre... siyasi iktidar-Atom Enerjisi Ku- rumu işbirliginde yürütülen kampanyada, çayda radyasyon olmadığı söylenemedı. An- cak radyasyonlu çayın, rad- yasyonsuz çaylarla harmanla- narak sağlık ıçın tebdit oluştur- mayan dozlara düşürüldüğü sav- landı. Resmi iktıdar cephesi görüşün- de çaydaki radyasyon dozunda, AB gıda ürünleri standardının, 600 beke- relin ölçü alınamayacağı vurgulanı- yor, paket çaydaki radyasyon mikta- nnın demlenmeyle çaya akan dozu- nun zararsız olduğu savunuluyordu. Dahası çalışmayı birlikte yürüttüğu- müz Dr. AB Savaşeri'nin TİP üyesi, yöneticisi olması, benimki ve özellikle de Cumhuriyet gazetesinin kimliği buluş- turuluyor, "Baa karanhk amaçh odaklar, sokrular" suçlamasıyla uzmanlık, la- boraruvar saptamalannın ciddiye- tinin inandıncıhğı sarsılmaya çalışılıyordu. Aylar sürecek bir yayın ve tartışmalarda, bır bar- dak çaya inen radyasyon nnktarlan, kanserojen etkilen üzenne bir garip, kısır tartışmanın ıçine girilmiş oldu. tk- tidar kaynaklı ret ve yalanlamalara bağ- lantılı, birçok kez Berlin Belediye La- boratuvan uzmanlanm aramak, ortaya aülan tezlerin yamtlannı sorguJamak zorunda kaldım. BARDAKTA KOPAN FIRTINA Sonuçta kuru çaylarda çıkan radyasyon oranlarının bir bardağa yansıyan ölçümle- meleri üzerine reddedılemeyen rakamlar- ,--V"\ da buluşulduğunda, ki Ber- \ _ lin Belediye Laboratuva- nda bir bardağa yansı- yan çaym radyasyonunun ölçümlemesi yapılmıştı, zararlı katkmın tar- tışılamayacağı bır noktaya gelindi. Uzmanlar kesinkes, ül- kemızdekı çay demlenmesi yön- temlerinde günde 5 bardaktan fazla çay ıçenlerin zararlı bir doz etkisı altında kaidıklannda bırleş- mişlerdi. Her şeyden önce bir tek bardaktaki radyasyon oranı değil, bir insanın vücudunda atılma süreci bağ- lanhlı oluşan birikimin hesabuım yapıl- ması gerekiyordu. Kaldı ki uzmanlar için bile bile radyasyon almanın akılcı, man- tıklı bir açıklaması yoktu. ALMAN FİZİKÇİ ACHIM BENDER'DEN KARA MİZAH GİBİ BİR AÇIKLAMA 'Türklerdünyanın sahibi olabilir' I nsanlar zaten bilmeden, istemeden, hele de söz konusu dönemlerde faz- ladan radyasyon alıp duruyorlardı. Duyarhlıklar çok farklıydı. Ek zararlı katkının kabul edilebilirliği yoktu. Yeri gel- mişken 8 Aralık 1986 tanhinde gazetemiz- de yayımlanan söyleşıde bu tartışmaya bağh olarak Almanya'dan gelen fikra gibi bır açıklamadan söz etmeliyım. Hükümet adına yapılan açıklamalarda söz konusu radyasyon dozlannın zararlı olmadığı sav- larına karşılık bır daha bır daha ne diyecek- lerini sorup durduğum Berlin Belediye La- boraruvan uzmanlanndan Alman fîzıkçi Achim Bender, alaycı bir dille sonunda şunlan söylemişti: "Siz Türkler radyasyon- lu caymıa düzenK bir şeldkJe içerek sürekti ve yavaş yavaş radvasyon ahyorsunuz, Befld d« bu aJdığınız radyasyon bünyenizde kan- ser yapacağına, doğanın bir mucizesi olarak hücre yapuııza değişiklik gedrir. Hücreleri- nizde kansere, radyoaktiviteye bağjşıkü bir yapı oluşur. Ve getecek nükieer savaşta biz Almanlar, dünyanm diğer bütün ırklan yok ohıruz. Ancak az Türkler tek başına ayâkta kabr, dünyanın tek sahibi oiursunuz." Söz konusu söyleşıde, yayımlanan dızının pek çok bölümünde, Alman uzmanlann çay analiz sonuçlan sonrası değerlendırmelere dışkin sorulara verdikleri yanıtlann bütü- nünü şöyle özetleyebıünm: SATIŞ HEMEN VASAKLANMAL1YPI En başından piyasadan toplanmış çaylann analiz sonuçlanndan yola çıkılarak Türk Hükümetı'nın yapması gereken ılk ışın, alınması gereken ılk karann söz konusu çaylann satışının yasaklanması olduğunda birleşmişlerdı. Tam tersı hükümet savlan karşısında üsteleyerek görüş ıstendığındey- se önce "Radyasyonsuz çay varken bile bile radyasyonlu çay halka Rjrflebflir mi?" ıtıra- 7ini yapıyor, sonra da çaylann radyasyon dozlan düşürülmüş olarak çıkan sonuçlan- nın da zararh olduğunu anlatmaya çalışı- yorlardı. Tabıi kısırdöngüye dönüşen bu tartışmalar, mızaha yansımış, Karadeniz şi- vesiyle sayısız fikra üretilir olmuştu. Hele de az radyasyonlu çayın cinsel gücü arttıra- cağı, sağhğa yararlı bile olacağı siyasetçi savlan, açıklamalan, belleklere, ülkemızin kara mızah şaheserlen olarak kazındı. SONUNDA YASAK KARARI GELDİ Uzun süre yayınında tek başına kalan Cumhuriyet, Uğur Dündar gibi bu türden konulara duyarh gazetecıler ve kımi bü- yük gazetelerden de destek almaya başla- dı. Özal iktidannın radyasyonlu çaylan harmanlayarak halkımıza içırtme inadı 1987 yıh ocak ayı ortalanna kadar sürdü. Sonuçta radyasyonlu çaylann kullanıl- maması karân alınabildi. Piyasadan çay toplatmadan çok, stoklanmış mayıs sür- günü 60 bin bekerele kadar yüksek radyas- yonlu çayın kalanlannın üretıme katıl- maması gibi bir yönteme başvuruldu. Yeni bir ülkemıze özgü kara mızah ise hal- kımıza içirilmesinde sakınca görül- meyen çaylann bu kez depolanmasının çok ciddı sorunlar oluşturmasıydı. crnobı) kj ı <,<Jk butun ıııu/df D.. gelcnla 1 fııidıl v,ır ı (hra>, ede- :medtğımv ı Mnırüma <ıw\a satı- -dırıyoruz dun bır ga- •ındıkla*) Ça>da da >or •ağlık Daı- Berlın'ın "Morgen- lada, haikı ıda uyardı 3Mb«ke- ujo lespiı Ire başıoa f suodu-- r. Dikk«I .tinde lco- ?öz önün- soouçUn adyasyon nmarka- ak Irolu- nıktarlan •indeBer- m kadar •kten V82- neyeba>- J»|ıStk- erindeih- nda yük- nuş, 3 0 tNSANLAR ÖLÛK, TÜRKLERAYAKTA JULOt — ifmam h çay ifmeyt devam tdtntk ne obırr toruaa* Batı Abmm kfidki Achim Btndtr, bU btm. DİZİ YAZI Biraz fikra gibi olacak ama Karadenizli'nin sorusu aynen şöyte: Hepsi kaç becerel edey? Cumhuriyet, Ocak 1993 u n u d i ı DKVAMD 5 bardaktanfazla çay içmeyin . „ . . n, çoyı dtmlemtden < Gevvtltfı komnea Bjftarv Cnhıl Am! tk Alom vjuımanın bu iOvim otdıtfunu I Entrjm Kvrvma Baskom Ytlkstl Ozımrt'yt Mj/«- -/Ip/ıienıt bu roht nedrn hMırln ya çvğtrdı »v çay uryakı^enne de, "Gunde 5 bar amamıyomm Bu önltm eynı dvrvrr*djki tJaktm çot demb fov « w ; n " <fa& tam flda mattMtri ıçut gKtrtxltr" ğgı. Cumhuriyet, Aralık 1986 Cumhuriyet, Aralık 1986 Tüketirkendeğil, gömerkenkorktuk Evet, halkımız bu kez afiyetle içirilen radyasyonlu çaym korkusundan top- rak alnna gömühnesinde sorun çılâ- nyor, tepki veriyordu. Radyasyonlu çaylann betonlanarak toprak altında depo- lanması ışlemlerirun kendı yerleşim bölgelerinde ohnaması için protesto eylemleri düzenleniyor- du. Radyasyonlu çaylar JF resmi kayıtlara göre hâlâ bu depolarda saklı görünü- yor. Ama yaşam gerçeğinde ortada böyle bir tablo yok. Her şeyden önce Çay-Kur'un resmi kayıtlanna göre üretılmış 145 bin ton radyasyonlu çayın an- cak 26 bin tonunun gömüle- bildığini anımsayalım. Sonra- smda bu depolardan kaçmlan çaylann yeniden üretime katıl- ması öykülen var. Yıllar içinde al- dığunız sayısız ihbarlarda, ka- çak, özel sektör üretimli, sayısız/"* markada bu çaylar harmanla- narak piyasalara sürüldü. ÇOĞUNU İÇTİK. CÖMDÜKLERİMİZİ ÇALDIK Bu yazımız yayına gu"dikten sonra Nurettin Sözen'ın belediye başkanlı- ğuıda sağlık kurulu başkanlığını yapmış olan SHP II Başkanı Dr. B^zade Özkahraman'ın aktardığı bir anısını örnek % ennehyun. Resmi kurumda radyasyonlu çayuı harman- lamada kullaînldığuıa üışkin bir ıh- bar aknışlar ve örneklerle Atom Enerjisi Kurumu'na başvurmuşlar. Çok uzun za- man zorlayarak ıstedıkleri analiz sonucu temiz çıkınca bn şey yapamamışlar. Kışısel yorumum, ya kurum olayı kapattı ya da her zamanki çok eskı çaylan araya sı- kışnnna alışkanlığı devam ederken, artık şüphecı olan insanlar yanlış ihbarda bulundu. Her neyse, top- rak alnna gömüldüğü varsayılan çaylann bugün izi aransa, bulunama- yacağma bahse girerim. Bu arada ka- ra mizah anlayışına ben de katkıda bulun- mak ısterim. Biriİerine açıktan para kazan- dıran, yıllar içinde doğal radyasyon oran- lan kendilığınden de bir miktar düşmüş, toprak altından kaçak çıkanlan bu çaylar, içtiklerimiz yanında, hele de Karadeniz yöresı insanırun o tanhlerde hedef olduğu çok yönlü radyasyon etkılenmesi yanında, "Bize bir şey japmaz, dişimizin kovuğunu doldurmaz" deyıp gülebılmz. SÜRECEK AVRUPA'DAN GURAY OZ Terörün ne olduğu konusunu çözmek istiyorsak yapılacak ilk iş ikiyüzlülükten kurtulmak olmalı. In- sanlan yıldırmayı, sindirmeyi, boyun eğdirmeyi he- defleyen, sivil, askertanımayan harekete, hareket- lere terör deniliyor. En üst biçimi de silahlı, bomba- lı, roketli, jetli, tanklı, uçak gemili olanıdır. Ya sivil ya da seçilmiş hedeflere yöneliyor. Ama tek yöntemi silah, bomba değildir. Başka yöntemlerle de çalışıyor terör. Korkutma- nın, yıldırmanın bin bir türü var. Dünyada ve Türki- ye'de en yaygın uygulananı "Başına ne işler gelir bilir misin", "vay sen terörü mü savunuyorsun" tü- rüdür. 12 Eylül darbesi hem silahl/, idamlı, infazlı ola- nını hem de "Başına ne işler gelir bilir misin" yön- teminı yoğun biçımde kullandı. Hâlâ da kullanırlar. Şu sıralarda tüm dünyayı sanma eğilimi gösteren te- rörde silah ağır basıyor. Sivillsre yönelme ise terö- rü açığa çıkartan ve insanlann gözünde "evet, te- rör işte budur" dedirten yöntem olarak kalmayı sürdürüyor. İşte tam burada ikiyüzlülük devreye giriyor. • • • Açıklandı, artık herkes biliyor. ABD, hiçbır haklı gerekçesi olmaksızın, modem silahlı güçleriyle Irak'ı işgal etti. Tarafsız gözlemci- lerin açıkladıklan rakamlara göre, 100 bin sivil öl- dürüldü. Bu sivillerden 39 bini doğrudan ABD as- kerferinin saldınlanyla öldüler. Peki, dünya bu du- ruma seyirce kaldı mı? Kaldı. Dünya bu haksız savaşı ve açık terörü kınadı mı? Hayır, k/namadı. Tam tersi oldu. ABD'nin kucağında beslenip büyütülmüş El Ka- ide terörü karşısında destanlar döktüren ikiyüzlü ka- lemler, utanmadılar, arianmadılar, "Şimdibirilerikal- kar, bu terörü ABD'nin Irak'ı işgaliyle dengeleme- ye ve haklı göstermeye kalkar" diye sinik bir sırrtış- la okurlannın karşısına çıkabildiler. • • • Ayıp değil mi? ABD Irak'ı işgal etmeden önce Iraklılar belki be- ğenmedikleri bir iktidann sultası altındaydılar. Bel- ki bizim 12 Eylül cuntacılannınkine benzer bir zor- baJık alabildiğine hüküm sürüyor, insanlar sorgusuz sualsiztutuklanıyor, işkenceden geçiriliyor, öldürü- lüyordu. Peki, söyler misiniz; ABD'nin, 12 Ey)ü\'ün zorba- lığından yüz bin sivil yurttaşımızı katlederek Türki- ye'yi "kurtarmasım", ülkemize "demokrasi" getir- mesini ister miydinız? Belki de sizin derdiniz sivillerin ölmesi falan de- ğildir. Sizin derdiniz, gittikçe artan ve yaygınlaşan terörle egemenliğini pekiştiren yeni dünya düzenin- de "huzur" bulmaktır. Belki de artık ebedi olarak kur- tulduğunuzu sandığınız solun, solculann, sosya- listlerin bu terör tehdidiyle başını kaldıramayacağı- nı, ona karşı müthiş bir yildırma silahı bulduğunu- zu, bu defa başardığınızı düşünüyorsunuzdur. Acele etmeyin. Başınızı kaldınn ve kimin cüppesinin altından çık- tığı besbelli terörün tozu dumanı içinde bile kendi- ni gösteren insana bakın. Bir de unutmayın; haklı savaş, haksız savaş olur, haklı terör, haksız terör ol- maz. Ve sizin utanmadan savunduğunuz terör, te- rörün ta kendisi, Kuşadası ve Londra'dakinin ağa- babasıdır. e-posta.: guray.oza cumhuriyet.com.tr Osman Akkuş Trabzon'a ulaştı Osman Akkuş, "Çemobil'in etkilerini gizlemek insanlıksuçudur"dedi. (FotoğrafrAHMETŞEFlK) Don/dşotkansere dikkatçekmek içinyürüdü — TRABZON (Cumhuriyet) - Yaptığı ahşılmadık eylemlerle toplumsal konulara dikkat çeken ve Donkışot olarak tanınan Osman Akkuş, Çernobil facıası ve artan kanser olaylanna dikkat çekmek için Artvin'in Hopa ılçesinden başlattığı yürüyüşünü sürdürüyor. Kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yıriren Laz rock müzik sanatçısı Kaznn Koyuncu amsına oğlu Oğulcan ile Hopa'dan "Ecelsiz Öiümiin Adı: Çernoba" yürüyüşü başlatan Akkuş, dün Trabzon'a ulaştı. Donkışot Osman, at sırtında düzenledığı basın toplantısında Çernobil'ın tüm zamanlann en büyük çevre felaketı olarak tarihe geçtığını ıfade etti. Akkuş, Türkiye'de yetkilüerin halktan gerçekleri sakladıİdanm, bunun da ülkedeki etkıleri daha ust boyutlara çıkardığuıı savundu. Donkışot Osman. "10 gündür Trabzon'a kadar yapüğun 'Ecelsiz Olümün Adı: Çernobil' yürü\üşünde 500 channda insanla görüşrüm, Kanserden ölenlerin yüzde 80'i sigara bile içmijor. Çernobil bir kazarydL Ama Çemobil'in etkilerini gizlemek insanhk suçudur. Bu suça ortak olan herkes yargılanmaüdır'' dedı. Donkışot Osman'ın yeni hedefi Sinop.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle