Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, dış politikadaki tutumu nedeniyle AKP iktidannı eleştirdi:
HükümetbasiretsizveçaresizANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur
Öymen, "Ennenistan'la gidi görüş-
me tutanaklannın mutlaka devlet ar-
şivine gjrmesi gerektiğini'' bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
ABD'den "stratejik ortak" diye söz
etmesini "büyjük bir tafihsizfik" ola-
rak niteleyen Oymen, "Hiçbirstrate-
jikortakbirbirterininülkekrindekite-
röre karşı kayıtsız kabunaz" dedı.
Öymen dün yaptığı yazılı açıklama-
da, dış politikadakı son gelişmeleri de-
ğerlendırdi. Hükümetin dış politika-
sını "basiretsiz, çaresiz, cesaretsiz"
olarak tanımlayan Öymen, hüküme-
• Ermenistan'la gizli görüşme tutanaklannın mutlaka devlet arşivine girmesi
gerektiğini belirten Öymen, Başbakan Erdoğan'ın ABD'den "stratejik ortak" diye söz
etmesini de "Büyük bir talihsizlik" olarak niteledi.
tin Ermenistan ile ilişkileri konusun-
da şu değerlendırmeyi yaptı:*Songün-
lerde Ermenistan ile bazıtemaslar ya-
pıkhğı gündeme geimektedir. Eğer ger-
çektenbutürtemaslaryapılmakta ise
bunlann zabıtlan mutiak suretie dev-
letarşrvinegirmeBdir. Ermenistan, te-
mel belgelerinde halen kendisini' Do-
ğu Ermenistan' olarak tammlamak-
ta, Türkne- Ermenistan sınırmı tanı-
mamakta,Türkiye'dentopraktakpet-
mekte ve sözde soykınm konusunda-
ki tsrarmı sürdürmektedir. Bu nokta-
da Ermentstan-Türkiye itişkflerini a-
nırlanaçarakdahafleribir boyutata-
şımak doğru değüdir. Kaldı ki Azer-
baycan bugüne kadar hiçbir ülkenin
yapmadığıbirjestyaparakKuzeyKıb-
ns Türk Cumhuriyetrne doğrudan
uçak seferieri başlatma karan almış-
ür. Ermenistan, Azerbaycan'ın top-
rak bütünlüğünü tamyıp işgal ettigj
bölgelerden çekflmedikçe sınmn açü-
ması Azerbaycan'a karşı büyük bir
kadirbümezlik olacakür."
Öymen, «ABD'nin Kıızey Irak'ta
bulunan PKK'li teröristleri tasfîye
edemediğini, TSK'nin girişimlerini
deengeflediğinr \-uxguladi. Bu durum-
da ABD'den "stratejik ortak" olarak
söz edilmesinin talihsizlik olduğunu
kaydeden Oymen, "'Hiçbir stratejik
ortakbirbirlerinin iUkeierindeldterö-
re kayrtsız kalamaz. Nasıl ki, Türldye
11 Eylül olaylanndan sonraterorizme
karşı Amerika'yı en çok destekleyen
ülkelerden biri olmuştur, aynı hassa-
siyeti Amerika'dan beklemekbiâm de
hakkunızdır" açıklamasını yaph. Öy-
men, Başbakan Erdoğan'm terorizm
konusunda Reuters ve BBC haber
ajanslarmı suçlamasınm "kolaycıbir
yaklaşnn" olduğunu söyledi. Oymen,
"Başbakan'ın muhatabı ajanslar de-
ğil, hükümetlerdir. Ama Başbakan,
PKK'yi destekleyen müttefık üJkele-
rekarşıtepkigösterememektedir. Ör-
neğin halen Ahnanya'da PKK yanh-
sı yayın yapan gazetelerin ya>inlan
konusunda etkiü bir önlem alınama-
mış ve hükümet gerekti tepkiyi göste-
rememiştir" dedı.
ÜLENTECEVÎT
Vahdettin
tartışmasını
ürmandınyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eskı Başbakan Bü-
lent Ecevit "Vahdettin'in hain olmadığT yolundaki
değerlendirmesini yenı açıklamalarla genişletti. Ece-
vit, "Vahdettin'in Mustafa Kemarin Samsun'a çıka-
cağını bihyor olması gerektigi sonucuna vardığuu,
Vahdettin'in en a7inıian buna göz yumduğunu* söy-
ledi. Ecevit, tartışma yaratan sözlennın ardından dün
bir basın toplantısı düzenledı. Bazı tarihçilerin açık-
lamasına destek niteliğindeki değerlendirmelerine te-
şekkür eden Ecevit, bazı yorumlannsa gerçekle ilgisi
olmadığım büdirdi. Ecevit'in açıklamalan şöyle:
• Londra Konferansı'na Tevfik Paşa katıldı, Anka-
ra'dan da Ismet Paşa gıtti, demedim. O bilgi yanlışh-
ğını ben yapmadım. Londra'ya Ismet Paşa'nın gitme-
diğini ben de biliyorum. Heyet Başkam, Tevfik Pa-
şa'ya söz verince, Türk halkını biz temsil etmiyoruz,
Ankara heyeti temsil
ediyor, ilk sözü onla-
\ ra vermelisiniz, di-
j yor. Bu, beklenme-
dik bir şey. Anka-
ra'dan gelen heyetin
başında Bekir Sami
Bey var. Tevfik Paşa,
açücça Ankara hükü-
metine destek verdi.
Buna kendi adına
karar verdiği söyle-
nemez. Bu desteği
Istanbul'daki saltanat
adına, padişah adına
verdiği anlamı çıkar.
• Vahdettin ne yap-
tı, ne yapmadı bun-
lann hepsı belli de-
ğil. Mustafa Kemal
tanınmış bir komu-
tan. Bu komutan pa-
dişahın gözleri
önünde kalkacak
Samsun'a gidecek. Bu mümkün değil. Mustafa Ke-
mal'in ne zaman, niçin gittiğini padişah elbette bih-
yor ohnalıydı. Akıl yürüterek bu sonuca ulaşıyo-
rum. Mantığımı kullamyonım. Tevfik Paşa, başrn-
dan beri milli hareketi destekliyordu. Padişah da bu-
nu biliyordu Padişah, Mustafa Kemal'i de yakından
tamyordu. Padişah, Mustafa Kemal'in Samsun'a gıt-
mesine en azından göz yummuştur. Eniştem tsmail
Hakkı Bey, Tevfik Paşa'nın Ankara'ya gideceğiniz-
den haberi yok muydu, sorusuna, "Elbette vanh,
ama bilmezmiş gibi davranırdı" karşılığını venrdi.
• Kimse benden daha çok cumhuriyetçi değildir,
Atatürk sevgisi dolu değildir. Ama birtakım ger-
çeklerin yeri ve zamanı geldiğinde söylenmesinde
bir sakınca yoktur. Sevr meselesi de gündeme geli-
yor. Bu konuda belirsizlikler var. Tarihçüer daha
derinlemesine araştırma yapmalı. Sevr'i Vahdettin
imzalamadı. Damat Ferit Paşa imzalamadı. Bunlar
doğru değil. Bunlann doğru olmadığı kamuoyuna
açıklanmah. Bu gerçeklerin açıklanmasırnn Cum-
huriyete bir zaran ohnayacaktır.
Kampanya, "İstiklal savaşryla kazandık, Lozan'a dokunamazsımz" başhğını taşıyor. (HİCRAN ÖZDAMAR)
İşçi Partisi Izmir örgütü imza kampanyası başlattı
Lozan
9
a dokunamazsınıztZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Lozan
Antlaşması'mn 82. yıldönümünde, antlaşmanın
imzalandığı bina önünde toplanmayı hedefleyen
İşçi Partisi'nin Izmir 11 Başkanlığı, "Lozan/2005
Eylemi" için imza kampanyası başlattı. "Istiklal
savaşıyla kazandık, Lozan'a dokunamazsınız"
başlıklı kampanya öncesinde basm açıklaması
yapan II Başkam Ali Karşılayan, ülkenin
bağrmsızlık ve toprak bilincini yükseltmek
amacıyla "Lozan 2005 Eylemi"ne destek
verdiklerini beürterek ülkenin Sevr tehdidi
altında olduğunu söyledi. Lozan'ı savunmak için
ulusal güçlerin harekete geçtiğini dile getiren
Karşılayan, "AB'ye girme bahanesiyle
bölücülüğe, teröre, ihanete özgürlük tanınıyor.
Türk milletinin uyanık evlatlan, devrimci
aydınlar, işçiler, emekçiler, yurtseverler bu gidişe
seyirci ohnayacaktır. Hareket başlamıştır.
Lozan'ı Lozan'da savunmak için milli güçler
harekete geçmiştir" dedi.
'Kimse benden daha çok
cumhuriyetçi değildir'
diyen Bülent Ecevit,
Sevr'i Vahdettin'in inıza-
lamadığmı söyledi
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden rektöre destek
'Aşkııri saygıyla izliyoruz'
Haber Merkezi - Ankara Ünıver-
sitesı Ziraat Fakültesı Fakülte Kuru-
lu üyelen, Yüzüncü Yıl Ünivesite-
sı Rektörü Prof Dr. Yücel Aşkm'ın
evinde ve görev yennde yapılan ara-
malann, 'üniversitelereyöneiikohım-
suz tutumlann bir halkası olduğu-
nu" bıldırdı. Van Cumhuriyet Baş-
savcılığı, Aşkın hakkın- ——•—
da çıkar amaçh suç ör-
gütü oluşturmak, tehdit
ve baskı ile ihaleye fe-
sat kanştırmak suçla-
nndan soruşturma açıl-
dığım açıkladı. • ™ „•»,*.,
Ankara Üniversıtesi Ziraat Fakül-
tesi Fakülte Kurulu üyelen dün yap-
tıklan yazılı açıklamada, "Aşkm'ın
Cumhuriyetimizin temel değerleri-
ni korumadaki kararuhğuu saygry-
la izliyoruz" ifadesine yer verdi.
Açıklamada şöyle denildi: *Van Yü-
züncüYü V nhersitesi RektörüProf.
Dr. YücelAşkm'ın görev yerinde ya-
pılan haksızve dayanaksız aramala-
n ve kendisini küçükdüşürme çaba-
lannı kınıyoruz. Bu geuşmeyi son
dönemlerde belli kesimlerin ünrver-
srtelerimizeyönetikgittikçeyoğunla-
şan olumsuz tutumun yeni bir hal-
kası olarak değerlendirryoruz"
Izmir Üni\ ersıtelen Öğretim Ele-
manlan Dernegi ve Yeni Kuşak Köy
Enstitüler Dernegi temsilcileri, Yü-
• Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Fakülte
Kurulu üyeleri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın evinde yapılan
'dayanaksız' aramalan kınadıklannı bildirdi.
züncü Yücel Aşkın'a karşı gericiler
tarafından karalama kampanyası
başlatıldığını belirterek bunu şid-
detle kınadıklannı bildirdiler. Açık-
lamada, "Bu ülkenin aydınhkinsan-
lanhertürlügericisaldınyıd^anış-
malanyla püskürtecektir. CnKersi-
telerimizde akhn, bilimin ve sanaûn
egemen olmasma hiçbir güç engel
olamayacakor" görüşlerine yer ver-
di. Bağımsız Eğitimciler Sendikası
Genel Başkam Gürkan Avcı da yap-
üğı yazıh açıklamada, Aşkın'ın evin-
de yapılan aramanın, "gözdağı ver-
me" ve "smdinne" çabasmm ifa-
desı oluğunu belirtti.
Soruşturma açüdı
Van Cumhuriyet Başsavcısı Ke-
•'"• mal Kaçan, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi Rek-
türü Yücel Aşkm, yar-
dımcısı AyşeYüksdüe
iki rektörlük çalışanı
hakkında çıkar amaç-
h suç örgütü oluştur-
mak, tehdit ve baskı ile ihaleye fe-
sat kanştmnak suçlanndan soruş-
turma açıldığını açıkladı. Savcıhğın
yazıh açıklamasında, Aşkın'uı Ma-
liye Bakanlığı'nca onanan dışalım
ihale sözleşmesinı değiştirerek dört
ayn sözleşme hazırladığı ve dış ahm-
lan gayriresmibu sözleşmelerle yap-
tığı öne sürüldü. Savcılık, rektörün
evinde bulunan 800 tarihi eserin de
kayıtsız olduğunu iddia etti.
EZERATADI
Yüksek
mahkemeye
yeniüyeler
ANKARA(Cumhurryet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
AhmetNecdet Sezer, Ana-
yasa Mahkemesi'nın boş
bulunan ıki asil üyeliğine
avukat Serruh Kaleli ile
Danıştay kontenjanından
Şevket Apalak'ı seçti.
Cumhurbaşkanlıgı Ba-
sın Merkezi'nden yapılan
açıklamaya göre, Sezer,
Anayasa Mahkemesi'nın
Damştay kontenjanından
boşalan asil üyeliğine Da-
mştay Genel Kurulu'nca
gösterilen 3 aday arasın-
dan 8. Daire Üyesi Şevket
Apalak'ı getırdi. 1945 yı-
lında Ankara'da doğan
Apalak, Ankara Üniversi-
tesi Hukuk Fakültesi'nden
1970 yüuıda mezun oldu.
Apalak, Anıtkabir Müdür-
lügü ve Içişleri Bakanlı-
ğı'nda memur olarak görev
yaptı. 1973 yılında Danış-
tay Yardımcısı unvanıyla
mesleğe başlayan Apalak,
Gaziantep ve Ankara ida-
re mahkemeleri başkanhk-
lan, adalet müfettişliği gö-
revlennde bulundu. Apa-
lak, 1999 yüında Damştay
üyeliğine getirildi.
Sezer, Yüksek Mahke-
me'nin avukat kontenja-
nından boş bulunan asil
üyeliğine ise avukat Ser-
ruh Kaleli'yi seçti. Kaleli,
"Onurhı bir görev. Layık
görülmek çok önerrüL Şu
anda duygulanmı ifade et-
mekte çok zorlanıyorum"
diyekonuştu. 1954'teSam-
sun'da doğan Kaleli, TED
Ankara Koleji'ni bitirdı.
Kaleli, Ankara Üniversi-
tesi Hukuk Fakültesi'nden
mezun oldu. 1979yıhndan
itibaren serbest avukatlık
yapan Kaleli, TürkHukuk
Kurumu ve Türkiye Baro-
larBiriiği'ninyönetimkad-
rolannda da yer aldı.
Atamalann yapıhnasry-
la yedek üyelerden Cafer
Şatve AMGüzd yapılacak
başkanlık seçimlerinde
artik oy kullanmayacak.
Ancak yedek üyelerin en
kıdemlısı olan Mustafa
Yıkbnm, yapılacak son
atamaya kadar, başkanlık
için oy kullanmaya de-
vam edecek. Kaleli ve
Apalak'ın atanmasıyla,
Sezer'in Anayasa Mah-
kemesi'ne seçtiği üye sa-
yısı 6'ya ulaşmış oldu.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Gazetelerin dün en önemli ha-
berleri arasında Batman'daki Kürt-
çe kursunun ilgisizlik nedeniyle ka-
panmış olması yer alıyordu. Habe-
rin veriliş tarzından, Kürtlerin kendi
dillerini öğrenmeye niyetli olmadık-
ları, böylece bu sorunun da orta-
dan kalkmış olduğu gibi bir rahatlık
hissediliyordu. Kursun sahibi ise
devletin destek vermesi gerektiğini,
Kürtçenin devlet okullannda öğre-
tilmesinden yana olduğunu söylü-
yordu.
PKK'nin insanları hedef alan vahşi
eylemlerinin kabul edilir bir yanı yok.
Bu cinayetlerin en çok Kürtlere zarar
verdiği de bir gerçek. Hep birlikte
bütün gücümüzle bu eylemlerin dur-
durulması için çaba sarf etmemiz ge-
rekiyor. Şiddetin karşı şiddeti de do-
ğurarak insanlık dışı sonuçlar yarata-
cağını geçmiş deneylerden biliyoruz.
• • •
Bölgeye yaptığım son gezi sırasın-
da Kürtlerin, 17 Aralık'tan bu yana
Batman'daki Kurs ve Kürtleri Anlamak...
derin bir hayal kınklığı yaşadığına ta-
nık oldum. Yoksulluğun yanı sıra bir
umutsuzluk ve tepkinin biriktiğini
gördüm. Bu birikimde hakkı yenmek,
küçümsenmek, hor görülmek, yok-
sulluğa mahkûm edilmek gibi birçok
etkenin iç içe geçtiği de bir gerçek.
Türkiye'nin batısından bakarak
doğuda olanları anlamak o kadar
da kolay değil. Ortaöğretim sınav
sonuçlan açıklandı, Şırnak en so-
nuncu olurken onu en geride Hak-
kâri ve Ağrı izledi. Muhtemelen
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı
bütün iller bu başarısızlık çemberi-
nin içindeydi.
Bu tabloya adam başına düşük yıl-
lık geliri, yapılmayan yatırımları ve
ekonomik olanaksızlıklan da ekleyin.
Kürtler açısından hiç de sevimli ol-
mayan tabloyu görebilirsiniz. Bu çar-
pıklığı bizler belki buralardan tam
olarak görmüyoruz, ancak Doğu ve
Güneydoğu'nun insanlan bu gerçek-
ler içinde yaşıyorlar, bu olgulan his-
sediyorlar.
* • *
"Kürtçe kurslar ilgi görmedi" ha-
berlerini bir de Batmanlıların ve
Kürtlerin gözüyle okumaya ve anla-
maya çalışalım, acaba nasıl bir etki
yapıyor diye düşünelim. Aynı şekil-
de, "Zaten Kürtçe diye bir dil yok,
onlar kendi aralannda bile anlaşa-
mıyorlar" denildiğinde bunun nasıl
bir duyguya yol açtığını hissetmeye
gayret edelim.
Biliyorsunuz, Kürtçe dahil Türkçe-
den farklı dillerde TV ve radyoların
yayın yapabileceği Avrupa Birliği
Uyum Yasaları içinde yer aldı.
TRTde laf olsun kabilinden bir yayın
başlatıldı. Yerel TV ve radyolann baş-
vuruları yasal bir hak olduğu halde
RTÜK tarafından şimdiye kadar su-
dan bahanelerle ertelendi.
önceki RTÜK Başkam Fatih Ka-
raca'ya bu ayak sürümesinin nede-
nini sormuştum. "Hangi dil ve lehçe-
ler nerelerde konuşuluyor onu araş-
tınyoruz" diye bir karşılık vermişti de
öne sürdüğü bahaneye hem kendisi
hem de ben gülmüştüm.
• • •
Halkların duyarlıkları vardır. Top-
lumların psikolojileri vardır. Bunlar
bazen dışarıdan bakılınca anlaşılma-
yabilir. Ancak bunlar olumsuz biri-
kimlere, iç kınlmalanna, burukluktara,
zaman zaman da öfkelere neden
olabilir.
Batman'da Kürtçe kursuna rağbe-
tin olmaması, Kürtlerin kendi anadil-
lerini ciddiye almadıkları, bu dilde
okuma yazma öğrenmek istemedik-
leri anlamına mı gelir? Bunun böyle
anlaşılması bile kalplerini kırabilir.
• • •
PKK'nin yeniden bombalamalara
ve öldürmelere girişmesi, tüm toplu-
mun haklı tepkisine neden olurken
en yakıcı etkisini bölge insanları üze-
rinde, yani Kürtler üzerinde yapıyor.
PKK militan gücünü nereden alı-
yor? Tabii Kürt gençleri arasından.
Kürt genci az sayıda da olsa, neden
hâlâ dağa çıkmaya devam ediyor.
Neden hâlâ PKK'ye katılıyor?
• • *
Şimdi yeni bir döneme girdik.
PKK'nin eylemleri Kürtler içinde eleş-
tirilere ve tepkilere de yol açıyor. An-
cak unutmayalım PKK'ye kızan Kürt
aydınlan, devletin uyguladığı siyaset-
lere de tepki gösteriyorlar. Kürt soru-
nuna çözüm üretilmemesinin PKK'yi
ayakta tuttuğunu vurguluyoıiar.
Yeni süreç yeni acılan da berabe-
rinde getiriyor. Çözüm üretebilmek
için önce sorunu bütün boyutlanyla
anlamak gerekiyor.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Hep 0 Kımk Plak...
IMF istedi, bunlar da satmak zorunda ya, illa
satacaklar. Satacaklar da ipe sapa gelir gerek-
çeler bulmakta artık zorlanıyorlar. Serbest pi-
yasa ayetullahları ve onlann "kanaat öndeheri"
gerçekten zor durumda. Iktidar kavgası yüzün-
den, kalenin içinden birileri yabancı sermaye
aşkına kulp takınca da ortalık kanştı...
Gramofonlara dair...
Profesyonel yağcılan ve "rantiye" TV ekono-
mistlerini bir kenara bırakalım. Bu işi bilenlere
bakalım. örneğin bir emektar gramofonun şu
günlerde çaldığı kırık plağı dinleyebiliriz. Bu
plaktaki şarkıya göre, kapitalist ekonomiyi fiyat
mekanizması yönettiğinden, bu mekanizmanın
doğru çalışması için de rekabet ortamı gerekli
olduğundan özelleştirme gerekiyormuş. Çün-
kü, sistemde kamu firmalarının mevcudiyeti
serbest rekabeti bozuyormuş. Aynca özelleş-
tirme, yolsuzlukla, israfla savaşmanın en emin
yoluymuş.
Sayın gramofonlar, kapitalist ekonomiyi fiyat
mekanizması yönetmez! Kapitalist ekonomiyi,
yani sermayenin davranışlannı kâr oranları yö-
netir. Ancak kâr oranları, sömürü ve üretkenlik
kavramlarına bağlı olduğundan çok tatsız so-
ruları da gündeme getirir. Bu yüzden sizin gibi
gramofonların hemen sermayenin toplumsal
tahribatını gargaraya getirecek bir plak bulup
çalmaya başlaması, sanki sermayeden bağım-
sız bir şey sermayeyi yönetiyormuş gibi bir
"mod" yaratmaya çalışması, sorumluluğu ser-
mayenin dışına transfer etmeye çabalaması
gerekir.
Halbuki, işadamları dahil herkes, hiçbir insa-
ni kaygıya sahip olmayan bir "ötekinin" (ser-
mayenin) kaprislerine ve krizlerine tabidirier. Bu
süreçte aldıkları tutum onlann (tabii sizin de)
toplumsal ve ahlaki seçeneklerini açığa vurur.
Tatsız bir durum değil mi?
Rekabet ortamına gelince, bunun en büyük
düşmanı siyaset (devlet, sendikalar vb..) değil,
bizzat sermayenin kendisidir. Her kapitalist, ra-
kibini piyasadan silmenin hayaliyle yaşar, hatta
enerjiden silaha, oradan da kültür endüstrisine
kadar tekelci rant olanakları için savaşır. Ser-
maye, sürekli merkezileşir, yoğunlaşır, büyür,
rekabet alanlarını tasfiye eder. Bu yüzden sis-
temde kamu firmalarının varlığı rekabete en-
geldir saptaması, eğer kuyruklu yalan değilse,
cehaletin ta kendisidir. Tam aksine, kimi koşul-
larda kamu firmaları, piyasaya girerek rekabeti
hızlandıracak, sertleştirecek, tekel yapılannı kı-
racak etkiler yaratabilirler. Devletler de çıkar-
dıkları anti-tekel yasalarla tekelleşmeyi engel-
lemeye çabalayabilirler.
Masallardan kafamızı kaldırıp pratiğe bakın-
ca da, iki gelişme bize kapitalist ekonominin,
tarihinde serbest rekabet ortamından hiç bu
kadar uzaklaşmadığını gösterecektir.
Birincisi, dünyanın tüm temel sanayi dalları
iki elin parmaklarıyla sayılabilecek sayıda şir-
ketin denetimindedir. özellikle mali hizmetler,
enerji, medya, bilgisayar, silah sanayii gibi en
dinamik ve stratejik sektörlerde ilk on firma
konsantrasyonu yüzde 50'nin çok üzerindedir.
10 adet ABD bankasının tüm borç verilebilen
fonların yüzde 70'inden fazlasını portföyünde
tuttuğunu, en büyük 200 firmanın dünya eko-
nomisi içindeki yerine ilişkin verileri anımsa-
mak yeter de artar bile. Ikincisi, uluslararası ti-
caretin çok büyük bir kesimi, bu oligopollerin
denetimindeyken, bunlann da ticaretinin büyük
bir kısmı piyasa mekanizması dışında, fiyatlan
özellikle şişiren "firma içi ticaret" olarak ger-
çekleşir.
Cehalet ve ironi
Sonra, kamu işletmelerindeki yolsuzluk ve
israftan yakınmadan, önce bunlann bizzat çü-
rük politikacı-sermaye işbirliğinin, demokratik
denetim, yasadaki özerklik eksikliğinin ama en
önemlisi bizzat sermayenin egemen ilişki ola-
rak çoktan yerleştirmiş olması gereken ama tü-
müyle sınıfta kaîdığı, vatandaşlık ruhunun ek-
sikliğinin bir sonucu olduğunu, arkasından da
ayyuka çıkan şirket ve banka skandallarını
anımsamak gerekir.
Bizim de öncelikle şunu anımsamamız gere-
kiyor. 1980'lerde özelleştirme ilk kez gündeme,
devletin elindeki verimsiz işletmelerin satılarak,
mali yükün azaltılması, borçların ödenebilmesi
masalıyla gelmişti. Ancak süreç, zaman içinde
devlet işletmelerinin en verimli ve stratejik
olanları üzerinde yoğunlaştı, talana dönüştü,
bu arada ne borçlar ödenebildi, ne de devletin
mali yükü azaldı.
Bunlar cehalet ve kötü niyetle ilgiliydi...
Ironiye gelince, Erdemir'in arpalık olduğun-
dan yakınanlar tarihin en büyük kadrolaşma
treninin makinistliğini yaparken rekabete met-
hiye düzenler ülkenin en büyük medya tekel-
lerinin gazetelerinin köşelerinde yaşıyorlar...
ergin.yildizoglu u gmail.com
Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ni akhn, bilimin ve
sanatın merkezine dönüştürerek gerici
güçlerin karşısına dikilen
Sayın Rektör
Prof. Dr.
YÜCEL AŞKIN
ve çalışma arkadaşlarına
gericiler tarafından yapılan karalama
kampanyasını şiddetle kınıyoruz ve
çağdaş rektörümüzün
yanında yerimizi alıyoruz.
Bu ülkenin aydınlık insanları hertürlü
gerici saldırıyı dayanışmalarıyla
püskürtecektir. Üniversitelerimizde
akhn, bilimin ve sanatın egemen olmasma
hiçbir güç engel olamayacaktır.
Izmir Üniversiteleri Öğretim Elemanlan
Dernegi
Yeni Kuşak Köy Enstitüler Dernegi