19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA CUMHURlYET SAYFA J\_ U \^t M. U JA kuttur(a curnhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVİNILYASOĞLU Sedat îçgören'i yitirdikBugünkü müzik dünyamızın kuru- luşuna katkısı bulunmuş, nice tarihı olaya tanıklık etmiş bir sanatçıyı da- ha yitirdik: Komocu Sedat Içgören. 22 Haziran 1921'de Istanbul'da do- ğan sanatçı ne rastlantı ki, yine doğ- duğu gün olan 22 Haziran'da (2005) henüz yerleşmiş olduğu Sapanca'da sessizce toprağa verildi. Sedat Bey çoksesli müzik kurum- lannın kuruluşuna tanıklık edenler- den birisiydi. Musiki Muallim Mek- tebinde ve onun yerini alan Ankara Devlet Konservatuvan'nda okumuş, konservatuvann kuruluşunda Alman- ya'dan davet edilen ünlü hocalarla ça- lışmıştı. Özellikle Viyana Radyo Senfoni'nin solo kornocusu Ernst Paul üe çalışma firsatını bulmuş. Öğ- renciliğinin ilk günlerinden itibaren, Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkest- rası'nda solo kornist olan hocası ile yanyana oturarak konserlerde yer al- mış. Hocası ona sololardan önce kes- me şeker yiyip dudaklannı gevşet- meyi öğütlermiş. Sedat Içgören ile Necil Kazım Akses'in kitabını ha- zırlarken uzun söyleşiler yapmıştım. Hoşsohbet, yaşam coşkusuyla dolu, zarif, güzel ve nitelikli olan her şeye hayran bir insandı. Gerek orkestrada- ki gûnlerini, gerek konservatuvar anı- lannı ve Akses'e yakınlığını sıcacık anılarla aktarmıştı. Ankara'nın müzi- ğe uyanışının ilk tanıklanndan biriy- di. 0 gûnlerin heyecan dolu nice gen- ci gibi müziğe ilişkin her şeyin bir ucundan tutmuştu. Orkestrada çalı- yor, koroda söylüyor, hocasına asis- tanlık yapıyor, ders veriyor ve Anka- ra'nın "müzik camiasını" yaratan- lann arasın katılıyordu. tsmet tnö- nü'nün orkestraya yakınlığını ve yar- dımlannı şöyle bir anıyla aktarmıştı: Inönü orkestraya geldlğlnde "tnönü konserlere geldiğinde er- kânı. koruması, rüm vekiller yanın- da olurdu. Konser sonrası orkest- ra müdürünün odasına oturur, kendisine soyulmuş şamfıstığı ve viski sunulurdu. Bu arada orkest- ra üyelerinin sorunlannı dinler, ya- verine dönüp aklına yatan şeyleri derhal uygulamaya koydurturdu. tsmet Paşa, o zamanlar dünyanın bir numaralı çellistlerinden Joseph Zirkin (1906 - 1949)'den ders alır- dı. Bu adam 1923'den sonra Tür- kiye'ye yerleşmişti. 1943'de Ferit Alnar'ın viyolonsel konçertosunun eçen ay yitirdiğimiz kornocu Sedat Içgören çoksesli müzik kurumlanmızın kuruluşuna tanıkhk eden bir sanatçıydı. Musiki Muallim Mektebi 'nde ve onun yerini alan Ankara Devlet Konservatuvarı 'nda okumuş, konservatuvann kuruluşunda Almanya dan davet edilen, Viyana Radyo Senfoni 'nin solo kornocusu Ernst Paul gibi ünlü hocalarla çahşmıştı. Hermann Scherchen 'in yönetiminde Beethoven 'm dokuz senfonisinde çalmış olmayı en değerli anısı olarak anlatan sanatçı, 1960'larda Aydın Gün ile birlikte Îstanbul Devlet Opera ve Balesi 'nin kuruluş çahşmalanna da katılmıştı. ilk çalan ldşiydi. tnönü istese onu köşke çağırtabüirdi. Hayır, o da bi- zim gibi onun ders verdiği odaya gelir, dışarda arabalar beklerdi. Zirkin de ona özel muamele yap- mazdı. Bir gün Inönü konseri çok beğen- mişti. Arka odadaki sohbete o sırada- kı başkemancımız Winkler de katıl- dı. Biz onu şef kadar sayardık. Aci- len nitelikli bir şefe ihtiyacunız ol- duğunu belirtti. Ve Prof. Hermann Scherhen (1891 - 1966)'i getirtebil- sek, onunla dokuz tane Beethoven senfoni çalsak, hem orkestra güç- lenir hem de bir şef nasıl yetişir, bu- nu öğrensek, dedi. Ama çok paha- lı. çok zordu onu getirtmek. Ismet Paşa, benim bütçemden veririm, yann konuşturun beni bu adamla, dedi. Scherhen üç buçuk hafta son- ra gelip bu konserieri yapmayı ve şeflik üstüne konferanslar verme- yi kabul etti. Tüm üyeler korku içinde bekliyorduk. Ben sadece üç yılük bir öğrenciyken zorla orkest- raya almışlardı, ödüm pathyordu, Scherhen çıkageldi. Tiril tiril bir adam, mis gibi lavanta kokuyor. Palmolive kokuyor. Asistanı dedi ki, dikkat edin hiç cevap vermeyin ona, çok serttir, bageti gözüne fır- latır! Dediği dakikada orada olma- lısınız. Neyse kazasız belasız Beet- hoven'in dördüncü senfonisine ka- dar geldik. tkinci bölümde başke- mancının zor sololan vardı. Ama bizimki Berlin Filarmoni'den gel- me, \Vinkler. O güne kadar canımı- za okumuş! O fıyakayla soloya gir- di ama katiyen beğendiremedi Scherhen'e. Herkes sussun da yal- nız sizi dinleyeyim, dedi. Korkunç birşey! Winkler de sertleşti. Al- manca, bu bu kadar olur demiş. Scherhen ise kemanı ahp eline na- sıl olması gerektiğini gösterdi. Adam yine yapamadı. Bu kez alay eder gibi, nereden geldin buraya di- ye sordu. Winkler da Berlin Filar- moni'nin başkemancısıydım tam otuz dört sene, dedi. Kaç yaşında- sınız ? Yetmiş altı! Eh, daba çok gençsiniz, başka bir enstrüman de- neseniz bundan sonra iyi olur! Kendi memleketinin adamını Türk orkestrası içinde nasıl da bozmuş- tu!" Sedat Içgören, Hermann Scherc- hen'in yönetimindeki seri konserler olarak çalınan Beethoven'ın dokuz senfonisinde çalmış olmayı en değer- li anısı olarak anlatırdı. Ankara Dev- let Konservatuvannın Korno Bölü- münden mezun olduktan sonra Riya- set -i Cumhur Armoni Mızıkası'nda kornist olarak görev yapmış; 1952 - 1955 yıllannda Îstanbul'da Kuleli As- keri Lisesi 'nde müzik ve moral hoca- sı olarak çalışmıştı. Daha sonra yeni- den Ankara'ya dönerek Devlet Ope- ra Orkestrası'nda Kornist olarak çal- maya başladı. Ankara Devlet Opera- sı'nın repertuvar uygulamasına geç- tiği altın yıllannda sahnelenen Salo- me, Uçan Hollandalı gibi çok zor ve önemli operalarda görev yaptı. O dö- nemde Uçan Hollandalı operası için yurtdışından davet edilen ünlü şef Kurt Peter Eichhorn (1908-1994) ile ilgili anısı da kayda değerdir. Ma- estro Eichhorn, ilk provada, "tçiniz- de Wagner'in nasıl çahnacağım bi- len tek kişi kornist meslekdaşınız; onu örnek alarak çalmanızı istiyo- rum ve kendisini hepinizin önünde tebrik ediyorum" demiş, bununla da yetinmeyip akşam orkestanın baş- kemancısı llhan Özsoy ile evine ko- ca bir buket gül göndermiş. Sedat Içgören'in Necil Kazım Ak- ses ile anılan sayfalar dolusu yer tu- tar. Benim de Akses kitabımı renk- lendiren anılardır bunlar. Akses'in sosyal kişiliğine, sofrasına, ailesine düşkünlüğüne ve hep lavantalar ko- kan, örnek bir Batılı gibi giyim kuşa- mına hayrandı. Lamia Içgören İle 57 yıllık beraberllk Eşi Lamia Gürün (d. 1927) ha- nımla elli yedi yıldır aynı evi ve omu- zomuza çaldıklan aynı orkestrayı paylaşmışlar. Lamia Içgören Anka- ra Devlet Konservatuvan Keman Bölümünü Gilbert Back ve Lico A- mar'ın talebesi olarak bitirmiş. Bitir- me sınavı için kapıda beklerken bir arkadaşı vasıtasıyla Sedat Beyin ev- lenme teklifi gelmış kendisine! He- men evlenmişler. 1955 yılında Anka- ra Devlet Opera Orkestrası'nda ve Atatürk Kültür Merkezi'nin açılışıy- la Îstanbul Devlet Opera ve Bale Or- kestrasında ikinci keman grubunun şefi olarak çalmış, 1992 yılında yaş haddinden emekli olmuş. Sedat Bey de 1969 yılında, Atatürk Kültür Mer- kezi'nin açıhşı ile tekrar îstanbul'a yerleşmiş ve Aydın Gün ile birlikte îstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin kuruluş çahşmalanna katılmış, Pro- tokol Müdürlüğü yapmış. Daha son- ra uzun yıllar orkestra müdürlüğü de yaparak bu görevden emekli olmuş- tu. Galatasaray Spor Klübü Divan Ku- rulu Üyeliği ise müzigin dışında da çok yönlü bir kışiliğe sahıp oluşunun göstergesiydi. www.evin@ Uyasoglu.com TESEKKUR 10 Temmuz 2005 Poıar günü 21 .sini düzenlediğimiz GEIİNEKSEL PİLAV ve KÜLTÜR ŞENLİÖİ'nde; Ibılorımtzı yoyınloyorak ve hober yaparok destek veren CUMHURİYET, BİRGÜN ve EVRENSEL gazetelerine; Duyurulanmızı yoyınbyan ve progrom desteği veren RADYO BARIŞ, ANADOLU'NUN SESİ, YAŞAM RADYO, ÖZGÜR RADYO, CEM RADYO ve YÖN FM radyolonno; Davetiye ve afişierimizi bosan MAKET MATBAACIUK a; Kotılorok bizi onurlamJıran KAYEG'e; Şenliğimiıe katıiarak desteklerim «irgemeyen parti, oda, sendika ve demokrotik krrie örgürlerine; Maddi ve ımnevi katkı verentömdosfve hemşehriJerimne; Progronra destek veren sonoiçı ve grupioro; Cofkahı kotıkmı ile şenfiğimize onkım katan HALKIMIZA TEŞEKKÜR EDERİZ. 22. Stockholm Caz Festivali, denize kurulu sahnenin üzerindeyapılıyor Deniz üstünde eğlenceGÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Dünyanm en büyük caz festivallerinden Stockholm Caz Festiva- li dün başladı. Bu yıl 22. kez yapılan festi- val, Stockhohn merkezinde Skeppshohnen adacığında denize kurulu sahnede yapılı- yor. Bu yü aynca Fascbing adlı caz kulübün- de ve konser salonunda da bazı etkinlıkler olacak. Açılış gecesinin yıldızı, birçoklan- -M\ODA TURKEYWOOD ÂBD'lüer Türkfilmlerinisevdi NEW YORK (ANKA) - Birbirini tekrarlamaya başlayan Hollywood sinema endüstrisinden sıkılan Amerikalı sinema seyircisi, Amerikan filmlerinin Türk versiyonlarına yöneldi. Amerikan sinema seyircisini sıkıcı bir yazın beklediğinı savunan Amerikan basını, Türk filmlerini bu sıkmtıdan kurtulmanın yolu olarak gösteriyor. New York Daily News gazetesi, Amerikan filmlerinin Türk versiyonlarını "yeni trend" olarak tanıttı. "Turist Ömer Uzayda, Dünyayı Kurtaran Adam, Badi" gibi filmler Amerika'da genelde "Türk Örümcekadam, Türk Süperman, Türk E.T." gibi isımlerle anılıyor. "Kabul edelim, Amerikan sineması yaz boyunca çamura battı. Filmler bir balon gibi, ruhsuz ve eğlendirmekten yoksun" diyen gazete "Ancak sinemaseverler için her şey bitmedi. Eğer Batman Başlıyor ya da Muhteşem Dörtlü sizi tatmin etmiyorsa bir video dükkânına gidin Türk Örümcekadam'ı kiralayın" diye yazdı. "Turkeywood" filmleri olarak adlandınlan bu filmlerin, modern Türk süıemasının aksine düşük bütçeli olduğu ve altyazısız olarak piyasada bulunduğu belirtildi. nm "Soul'un Greta Garbo'su" olarak ta- nımladığı Lauryn Hill. 30 yaşındaki Hill, 7 yıl önce stüdyoda kaydettiği 'Miseduca- tion' adlı tek solo albümünden bu yana sü- per starlığını sürdürüyor. Daha önce yer aldığı The Fuges adlı top- luluğun 'The Score' adlı albümü 17 milyon adet satarak rekor kırmıştı. Bu yılki festivalin bir başka efsanevi adı, dünyanm en iyi bateristi olarak kabul edi- len Roy Haynes. 1925'te Boston'da doğan Haynes, bu akşam The Fountain of Youth adlı topluluğuyla sahneye çıkacak. Haynes, ayağının tozuyla Isveç basınıyla görüşürken kendisinden "ben" diye değil, Roy Haynes olarak söz etmesiyle dikkat çekti. Sanatçı caz anlayışı konusunda şöy- le konuşru: "Ben bir çözümleyici değilim, caz yahnz- ca bir sözcüktür, bir müzik biçimi. Ama ben onun ne demek olduğunu biliyorum. Benim için caz, bir tür meditasyondur, yaşamayı değer kılacak bir ruhsal dunım. Beni ayakta tutan, canlandıran tek şey de o zaten." 23 Temmuz'a kadar sürecek olan Stockholm Caz Festivali'ne katılacak diğer sanatçılar arasında, Timbuktu, Alex van Heerden, Daniel Boyâcıoğlu Orkestrası, Johnny Griffin ve Los Van Van da bulu- nuyor. www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 31 Temr Ercüment' DJ Volkan BalP TEKNO S A zar "I led 3 lives e Plak Sunar) ar e Jelatin (Âçjk Radyo) Pıyaıe S S M SAHIP USANCI www.hepreductions.csm Bilgi için (212) 293 65 42 GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Türkiye Üzerine Noöar' Doğa uzun özün versin, çalışkan dostum Metin Aydoğan yeni, yararlı bir kitap daha yayımladı: Tür- kiye üzerine Notlar, 1923-2005. Bu yapıt, daha ön- ce hazırladığı Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı'nın arkası. Orada Mustafa Kemal Atatürk'le ona ina- nanların parçalanıp yutulmak üzere olan Osmanlı Devleti'nden Cumhuriyeti yaratışının öyküsü vardı. Bu yapıtsa, 11 Kasım 1938'den sonra başımıza örülenleri özetliyor. 17 Şubat 1923'te, Izmir Tutumbilim Kurultayı'nın açılışında bakın ne demiş Ulu önder: "Bugün harcadtğımız çabalann amacı, tam bağım- sızlıktır. Tam bağımsızlıksa, ancak mali bağımsızlıkla gerçekleştirilebilir," Aynı konuşmanın başka bir yerinde de şu şaşmaz ilke var "Taç sahiplerinin, saraylann ve 'Osmanlı' devlet adamlannın yaşadıklan görkemi sürdürebilmek için, paraya gereksinmeleri vardı. Dolayısıyla bu parayı sağlamak zorundaydılar. Bunun yolu da yabancı ül- kelerie yapılan anlaşmalardı. Ancak, dışardan alına- cak borcun koşullan öyle kötü hazırianıyordu ki za- manla alınan borç ödenememeye başladı. Ve so- nunda alacaklı devletler, Osmanlı Devleti'nin battığı- na karar verip başımıza dış borç belasını açtılar." Ben öteden beri, yazarların, araştırmacıların, bu sarmalın oluşması sırasında kimin işbaşında bulun- duğunu, hangi anlaşmaları imzaladığını anımsatma- larını, özetlemelerini isterim: Böylece, içine düşürül- düğümüz tuzakta hangi yerii yöneticilerin sorumlu ol- duğu tabak gibi ortaya çıkar. Metin Aydoğan, beynine, bilincine sağlık, işte tam bunu yapmış. Biliyorsunuz, daha 1919'da, Atatürk Kurtuluş Şa- vaşı'na girişmek üzere Samsun'a giderken hani şu İkinci Adam (?) sonra tutuculukta el ele verecekleri Kazım Karabekir'e bir mektup yazıp, aman bu çıl- gınlığa girişmesini önleyelim, en iyisi Amerikan bo- yunduruğu'dur demişti; Mustafa göçer göçmez bu gecikmiş isteğini yürürlüğe koymuş ve 19 Ekim 1939'da, Ingiltere ve Fransa ile 'Üçlü Dayanışma Antlaşması' imzalamış. ABD ile yaptığı ilk ikili anlaşmanın tarihiyse 23 Şu- bat 1945; adı şimdikiler gibi Karşılıklı Yardımlaşma, ama ereği Türk ulusunu Amerikan kölesi yapmak. 12 Temmuz 1947'de, bunun kaçınılmaz uzantısı, Askeri Yardım Anlaşması'nı imzalar. 27 Arahk 1949'da, Türkiye ile ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Yarkurulu Oluşturulması Konuşun- daki Anlaşma imzalanır; Cumhuriyetin temel direği eğitim böylece 'stratejik ortağımız'ın ellerine teslim edilir, Köy Enstitüleri, Halkevleri kapatılır, ilk imam ha- tip lisesi hem de Ismet Paşa'nın eliyle açılır. Teslim oluşun sonu gelemez elbet; yine İkinci Adam, 12 Eylül 1963'teyAET ile Ankara Anlaşması'nı yapar, Cumhuriyetimizin 40. yılında, gümrüklerimizi Avrupalı sömürücülere açar, koruma önlemlerini yü- rüriükten kaldınr— Nitekim, 1949'da NATO'ya da o başvurmuş, an- laşmayı 1952'de Menderes imzalamış; AET'ye 1959'da Menderes başvurmuş, imzayı atma onuru Paşa'ya kalmış. Bizim şaşkınların yere göğe koyamadıklan De Ga- ulle'se, daha işin başında, 1963'te açık seçik şunu söylemiş: "Türkiye bütünüyle dışlanmamalı, ancak içeri de alınmamalıdır." Canımıza iyice ot tıkayanlardan ünlü Katma Pro- tokol 1 Ocak 1973'te yürürlüğe sokulmuş. 1 Ocak 1966'daysa, kalanı da elimizden almak üzere, Gümrük Birliği (?) boyunduruğu geçirilmiş boynumuza. Ve anımsayın, bütün bunlar, o zaman- ki yöneticiler, basın, iletişim araçlarıyla büyük utkular olarak sunuldu kandınlan halkımıza, şenliklerdüzen- lendi. Tıpkı 17 Arahk 2004'teki gibi. Sözün kısası, canlı kalmak, birliğini sürdürmek is- teyen Anadolu halkı, binlerce yıldır tasarlanan, hiç gündemden düşmeyen, 1919'da az kalsın tamam- lanacak olan, Mustafa Kemal kazasına uğrayan, şim- di borç sarmalında son vuruşu hazırianan amansız saldırıdan kurtulmak istiyorsa, hemen alıp okumalı, okutmalı Metin Aydoğan'ın bütün kitaplarını; sonra belki gereğini yapabilme bilinci yeniden oluşur şu güzelim yurdumuzda. sbonaranfa yahoo/hotmail. com Amerikalı oyunctı Rtzgerald öldü • NEW YORK (AA) - Amerikalı oyuncu Geraldıne Fıtzgerald (91) dün Alzheimer hastahğından yaşamını yitirdi. Sahne yaşamına 1932'de tiyatroda başlayan ve birkaç îngiliz filminde rol alan Fitzgerald, Orson Welles ve Mercury Tiyatrosu'nda çalışmak için New York'a gelmiş, ancak hemen Hollyvrood'da oynamaya başlamıştı. Irlanda doğumlu oyuncu, 1939 yılmda "VVuthering Heights' filmindeki Isabella Linton rolüyle Oscar'a aday gösterilmiş, aynı yıl 'Dark Victory' filminde Bette Davis, George Brent ve Humphrey Bogart ile oynamıştı. Fitzgerald, 'Shining Victory' (1942), 'The Gay Sisters' (1943), 'Watch on the Rhine' (1944) ve 'Nobody Lives Forever' (1946) filmlerinin yanı sıra tiyatro oyunlarında da rol abnıştı. BUGÜN • ENKA AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 21.15 'te Ortaoyuncular'dan 'Beni Ben mi Delirttim?' adlı oyun. (0 212 276 22 14) • NÂZEM HÎKMET KÜLTÜR MERKEZİ-nde 20.00'de Tan Oral'dan 'Savaş Öldürücü Bir Zehir ise Mizah Ona panzehir olur mu?' başlıklı söyleşi. (0 216 346 90 59) ADALAR FESTtVALÎ'NDE BUGÜN • BURGAZADASI tSKELE MEYDANI'nda 21 .OO'de Atüla Demircioğlu'ndan 'Fransız Şansonları' başlıklı konser. • BÜYÜKADA TURTNG KÜLTÜREVİ'nde 21.OO'de Aliki Kayaloğlu'ndan 'Akdeniz Şarkılan' başlıklı konser. • BURGAZADA ASSK'de 21.OO'de 'Dönüş' adlı Sait Faik belgeselinin gösterimi. • BÜYÜKADA TURTNG CAFE'de 21.OO'de 'Akdeniz'in Zeytinyağı, Ekmek ve Şarap Öyküleri' başlıklı belgeselin gösterimi. (0 216 382 60 17)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle