19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ARSEN LÜPEN TURHAN SELÇUK İSTANBUL S^ENDÎSİ IN EJIRİEULADE M-AC3RALARI ZISIM tEKMİLİ 3İRDEN MUTJ-Uİ_U<l fcl^vjç 7^.+ İ-H-86O AKP hükümeti Kuran kursuyoluyla örgütlenmek isteyen tarikatların baskısı altında EKyetverantpoütikasıMEHMET FARAÇ AKJ)< nin Kuran kurslanyla ilgılı ıs- raruvm ardında, bu tür kurslarda hem münt hem de rant elde eden tarikatlar ve cemaatlerin baskısı önemli bir yer tutuyor Tebliğ-mürit-rant üçgemnde büyimeyı strateji haline getiren tarikat- lar. yurdun dört bir yanında örgütlene- bilm'ek içın yasalann yumuşatılması- na urnut bağlıyor. AKP ıktıdan. "Namus borcu" dıye seçim vaadınde bulunduğu türbanda- kı sıkıntıyı aşamayınca, tankat ve ce- maatlere daha rahat örgütlenebilmenın yollaainı açmaya çalışıyor. Hükümet ya- sadışı eğitım kurumlanna vize veren ya- sa nxaddesini bu yüzden uygulamakta ısrar edıyor, bu şekilde tabandakı sıkın- tıyı da birnebze olsun azaltmayı hedef- liyor. tktidar, kaçak Kuran kursu açan- lara venlen cezayı 3 yıldan 1 yıla ındi- rerek bu tür gırişimlerde bulunanlann para cezalanylakurtulmalannadaola- nak sağlamayı amaçhyor. Dıyanet Işlen Başkanlığfna bağlı olarak Türkıye genelınde 4 bin 318 lcurs bulunuyor. 155 bini aşkın çocuğun de\ r am ettiği bu kurslarda ögrenci sa- yısı yaz aylannda 1 milyonu aşıyor. Bu kursların yüzde 30'u ise kış dönemle- nnde öğrenci bulmakta zorlanıyor. TARİKAT VE KURSLARI... Türkıye"deki tankat ve cemaatlerin eğitim verdiğı öğrenci sayısı ise Diya- net' ınrakamının çok üzennde bulunu- yor. Bu tür örgütlenmeler, mürit po- tansivelini de büvütmevi hedefledıkle- ri içın kurslan gıda ve eğitim yardımı, gezi gıbı uygulamalanyla çekıcı hale getırmeye çalışıyor. Nakşiler ve Süley- mancılar büyük kentlerin varoşlann- daki denetimsiz kurslarda taban bulu- yor, yerel yönetimlerden destek alıyor. Nurcular ve türevleri ise Anadolu'da vakıf ve dernekleri bu tür kurslar için kullanıyor. Özellıkle devlet içinde ör- gütlenmeyi ana hedef haline getiren kımi Nurkollan ise yurt genelinde "Işık evi" adı verilen ve üniversite öğrencı- lerinin, ders çalıştırma bahanesiyle il- köğretim öğrencilerinı eğittiğı hücre- leri kullanıyor. Bu evlenn salt îstan- bul'daki sayısının 2 biru aştığı tahmin ediliyor. Birer Kuran kursu gibi çalışan bu evlerde hafta sonlan kampa alınan ögrenciler topluca sabah namazlanna götürülüyor, Islami ıçeriklı çızgi fılm- AKP iktidan, seçim vaadinde bulunduğu türbandaki sıkıntıyı aşamayınca, tarikat ve cemaatlere daha rahat örgütlenebilmenin yollanm açmaya çalışıyor. Yasadışı eğitim kurumlanna vize veren yasa maddesini uygulamakta ısrar eden hükümet, buyolla tabandaki sıkıntıyı da bir nebze olsun azaltmayı hedefliyor. lerle dikkatleri çekiliyor. Nakşiler, Sü- leymancılar, Nurcular, Kadinler ve di- ğer tarikat ve cemaatler, Hizbullah, El Kaıde, Teblığ Cemaati, Hizb-ut Tahrir gıbı radikal gruplarla, Mıllı Görüş çiz- gısındekı oluşumlann camı. ev, vakıf ve dernek binalanyla kırsaldakı mer- kezlerde kullandığı "medrese" adı ve- nlen denetim dışı Kuran kurslannın sayısı tam olarak bilınmiyor. Ancak CHP'lilerin Meclıs'teki açık- lamalan bu sayıyı 44 bin olarak göste- nyor. Tarikat ve cemaatler denetimli ya da denetim dışındaki kurslarda salt "inançh insan" yetıştırmeye çalışmı- yor. Bu tür kurslar vakıf ve dernekle- nn işlerlıği, tankat ve cemaatlerin ya- yınevleriyle kurs araç ve gereçleruun pazarlanmasında da ciddi bu- rant ka- pısı olarak kullanılıyor. Bu kurslar ço- ğaldıkça dini ıçenkli yayınlann tirajı ar- tıyor, fitre ve zekât ile kurban derisi iur- yasından alınan pay büyüyor. Cunıhurbaşkanı Alunet Necdet Se- zer'ın veto etmesine karşın AKP'lile- nn Kuran kurslanyla ılgilı düzenleme- lerdeki ısranrun kökenınde hem bu teb- lığ-münt-rant yapılanmasının getirile- ri hem de turbana karşı bir diyet öde- me gerekçesi yatıyor. KURAN KURSU TEPKİSİ: AKP laik rejimi tehdit ediyor tstanbul Haber Servisi - Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), AKP iktıdannın Türk Ceza Yasası'nda (TCY) yaptığı değişikhk- lerle Kuran kurslanna açık destek verdiğinı belirte- rek "laik rejimin tehdit al- tmda olduğu" u> ansında bulundu. ÇEV Yönetim Kunılu adınayapılan açık- lamada, laik Cumhunye- tın güvencesı olarak ka- bul edılen ve en önemli göstergeleri arasında yer aîan laik eğıtime yönelik her türlü girişimın, Ata- türk Cumhunyetı'ne sa- hıp çıkmakta kararlı ÇEV Yakri'nca endişe üe kar- şılandığı belirtildi. AKP ikudannca yapılan değışiklikler ıle kaçak Ku- . ran kurslanna yasal kılıf- ' lar giydirilmek istendiği • Mirgulanarak "Diyanetlş- \ kriBaşkanhğVnabağhfa- - atiyet gösteren ve sayılan her geçen yıl arûş göste- ren 4322 adetresmi Kuran kursunda 155 bin öğren- cinin gördüğü eğitime ek olarak.yasa dışı kaçak Ku- ran kurslanna da destek vermektedir" ifadelenne yer venldi. CAMİLERDE ÇAĞRI Öte yandan Istanbul'da- kı okullann yaz tatılı sü- recıne girmesi ve yeni TÇY'nin yürürlüğe gir- mesi sonucuyasaldayanak edinen bırçok Kuran kur- sunun faaliyetlerine hız verdiğı bildirildı. Bağctlar. Maltepe, Tuzla, Şile, Sul- tanbeyli. Güngören gıbı ılçe ve beldelerde camı- lerde sohbet toplantılan düzenleyerek çocuklan- nın Kuran kurslanna yo- ğun kaülımının sağlanma- sı için ailelere büyük gö- re\ r düştüğü beluiilıyor. ANKARA (Cumhurhet Büro- su) - Orta Doğu Teknik Üniver- sitesi (ODTÜ) Öğretim Eleman- lan Demeği Yönetim Kurulu, hü- kümetin kaçak Kuran kurslanna gösterdiği toleransı yükseköğre- tim kurumlanndan esirgediğinı belırterek. "Toplumumuzun ge- leceği hızla karanhğa itümekte. yobaztığa terkedflmektedir" açık- laması yaptı. ODTÜ Öğretim Elemanlan Derneği Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, hükümetın milli eğitim politikalanna ağır eleştiriler yöneltildi. Açıklama- da, "Kaçak,yasadısı Kuran kurs- lanna gösterilen müsamaha ve destek yükseköğretim kurunıla- nndan esirgenmektedir. Toplu- mumuzun geleceği hızla karanh- ğa itümekte, yobaznğa terk edil- mektedir" denildı. Hükümetın hazırladığı yeni yasa tasansının "Aükseköğretime yönelik sakhn- nın son halkası" olduğunu belır- ten ÖDTÜ'lü öğretim elemanla- n, yeni öğretim elemanı yetıştı- rilmesinin önünün tıkandığım Diğer yandan da "'Geçmiş yü- larda zamanın YÖK yönetimle- rince yurtdışına gönderilen ve ir- ticai faalryetkre kanşnuş olma- lan nedeni\1e daha sonra geri çağ- nlan kişilcrle, gönderildikleri ül- kelerde başansız olduklan için geri dönmek zorunda kalan top- lam 800'e vakın kişinin ünhersi- telere yeıieştiritanesinin yolunu açacakafgirişiminde bulunuldu- ğuna1 " işaret edilen açıklamada. şöyle denildi: "Üniversitelerimizde boş araş- ürma görevtisi kadrolan bulun- maması ve açılması için hükümet taranndan herhangi bir girişim- debulunulmaması. \ ÖK yurtdj- şı burslan konusunda yülardır kurulu olan ve işleyen düzenin önünün ükanmaa ülkemiz yük- seköğrerüminin geleceğini ipotek alüna almaktadır. îktidara gekli- ğidönemdenbu vana'Yeniden Ya- pılanma' ve 'Reform' söviemiile cumhuriyetin tüm zinde kunun ve kuruluşlan ile hesaplaşmavı kendine Uke edinen AKP'nin yı- lacı etkinliği en fazla eğitim ala- nında: özellikle de vükseköğre- nimde kendini göstermektedir" ENTERNET / MEHMET SUCU mehmet(a cumhuriyetcom.tr Türk medyası, genellikle bu iki refe- randumdan çıkan sonuçlan "AB Tür- kiye'yiistemiyor.ArtıkAB'yegirmemiz iyicezorfaştı" diyerek yorumladı. Eğer bu iki ülkedeki referandumu sadece Türkiye'deki yayın organlarından izle- diyseniz bir süre sonra referandumun Türkıye'nin üyeliği için yapıldığı kanı- sma kapılabilirsiniz? Bir süre sonra ise neden ortaya çık- tğı bilinmeyen bu karamsar hava ya- \aş yavaş dağılmaya başladı. Bu kez, 'Aman canım referandum bu ülkele- lin kendi iç politikalan ile ilgili, Türki- ye'nin üyelik sürecini pek de fazla II- gilendirmez" yorumlan yükselmeye başladı. Aslında Türkiye'de gazete okurken kendi kendinizedeğişik bir okuryazar- lık geliştirmelisiniz. Sürekli sorular sor- mak ve septık olmak zorundasınız. Kim, hangi haberi, niçin yazdı? Bu haberi niçin bu zamanda yayım- ladi? Medya Okuryazarlığı ve Referandumlap Bu haberin ardında yatan gerçek ne- dir? 23-25 Mayıs tarihleri arasında Mar- mara Üniversitesi lletişim Fakültesi'nin düzenledigi 1. Uluslararası Medya Okur- yazarlığı Konferansı'nın katılımcılan bu konuda güzel ipuçlan verdiler. Gazi Üniversitesi lletişim Fakülte- si'nden Mutlu Binarkkonuşmasında, "Medya okuryazarlığı sivil yurttaşların kitle iletişim araçlan ve medya metin- leri üzerinden kurgulanan hallerile du- tvm ve gerçeklik tanımlannın farkında olmalannı sağlayan bir kültürel dona- nımdır" dedi. Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, lletişim Tasanm Bölümü'nden Bartş Çoban ise şunlan söyledi: "Top- lumsal sınıfların gerçekliğin üretilme- si ve kitle iletişiminin bu amaçla yoğun olarak kullanılmast aynı zamanda ikti- dann üretilmesi ve yeniden üretilme- si olarak görülebilir. Egemen ikiidar kendi yaptsının yeniden üretim için kendi üretimi olan bir kurgusal ger- çeklik yaratmak ve bunu topluma ile- tişimsel yapılar kullanarak aktarmak zorundadır." Muğla Üniversitesi MYO Radyo-TV Yayıncılığı'ndan Serdar Karakaya ise konuşmasında, dezenformasyona ya- ni yanıltıcı bilgiye değindi. "Haberin manipülasyonunun sonucu olarak de- zenformasyonun iki ciddi ve önemli zaran vardır. llki; telafisi zor olan, hal- kın doğru, yansız ve gecikmesiz haber alma hakkının gaspı; ikincisi, haberi ve bilgiyiyayan medya kurvluşunun ka- muoyunda yitirdiği güven." Marmara Üniversitesi lletişim Fakül- tesi'nden Sevilen Toprak Alayoğlu ise medya aktörü olarak gazetecinin, kendisini medya okuryazarlığı çerçe- vesinde bir eleştiriye tabi tutulmasının gerekip gerekmediğini tartıştı. Bu tartışmaya ve akademik açtlımla- ra belki de Fransa ve Hollanda seçim- leri özelinde bakmak gerekebilir. Referandum sonuçlannın anlık de- ğerlendirmeleri yapılırken Türkiye'de gözardı edilen en önemli konulardan bırisi daha önce de dediğimiz gibi "Ne- den hayır dediler" sorusunun yanıtını aramamak oldu. Oysa hayır oyu veren- lerin sadece yüzde 14'ü Türkiye'nin üyeliğini düşünmüştü. Yüzde 41 'i sos- yal durum ve sorunlar nedeniyle, yüz- de 26'sı Fransa'nın Avrupa'daki rolü nedeniyte, yüzde 24'ü Avrupa'nın dün- yadaki yeri, yüzde 21'i ise AB anaya- sasının içeriği nedeniyle hayır demişti. Bu sonuçlara bakınca hayır diyenle- rin büyük çoğunlukla sosyal adaletsiz- lik ve dolayısıyla liberalizme duyulan tepki nedeniyle oy kullandığını görüyo- ruz. AB anayasasında "piyasa" sözcü- ğünün "sosya/"sözcüğündenneredey- se on kat daha fazla kullanılması en önemli eleştirilerden birisi. Şimdi değişik bakalım. Avrupalılann büyük çoğunluğunun memnun olma- dığı bir biriiğe girmek için taraf olan Türk medyası, bu gerçekleri nedense birinci sayfalanna veTV programlanna pek taşımadı. AB'nin sosyal alanda ya- pılmasını istediği değişiklikler için yıllar- dır mücadele eden köşe yazarlannın büyük kısmının yorumlannda hep aynı duygu okundu: "Biz yapamadık bari AB baskısıyla bu değişiklikleryapılsın." Aslında bu tam bir yenilmişlik durumu. Şimdi ise yapamadıklanmızı dışandan dayatılarak yapma adına vahşi kapita- lizmin kucağına oturmak istiyoruz. Bel- ki doğru olan, yenilgiyi kabul etmek ve dışandan yardım beklemek yerine ken- di gücüne güvenmek oknalı. ODTÜ Öğretim Elemanlan i AKPy nin yıkıcı etkinliği enfazla eğitimde' dedi Toplum yobazlığa itiliyor' SÜLEYMAN ÇELEBİ: AKP HÜKÜMETİ ATEŞLE OYNUYOR Istanbul Haber Smisi - DÎSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ılköğretım okullannda yaptırdığı 'çağdışı' ankete sert tepki göstererek "Laik. çağdaş Cumhuriyete her koşulda sahip çıkacağız ve demokratik, sos>'al hukuk devleti için hakh mücadelemizi sürdürecegİz*' dedi. Çelebi vaptığı yazıh açıklamada, ülkenın laik çağdaş eğıtime ihtiyacı olmasına karşın İslamcı bir yakJaşıma yönlendinlmesının kabul edılemez olduğunu ifade etti. tktidann esas sonınlar yenne dini motifleri öne çıkararak toplumu germeye çalışmasının ateşle oynamak olduğuna dikkat çeken Çelebi, şöyle devam etti: "Başkent Ankara'nnı göbegindeki flköğretim okullannda, Milli Eğitim Bakanhğı'nın yazıh enırhie öğrenci vetilerine 'anket' adı altında. laiktiğe avkıru çağdışı sorular sorulduğu birkaç gündür çeşitli gazetelerde de yer almaktadır. Bu çağdışı sorulara \erikn çağdışı cevaplarla küçücük çocuklanmızın beşni yıkanmaya çahşümaktadır. Bu konuda MiDi Eğitim Bakanı'nın henüz bir açıklama yapmamış olması ise çok daha vahimdirT DUZYAZI ORHAN BtRGtT GalnnYoksaBlepekmi? Başbakan'ın, ABD gezısine başlamadan önce Türkiye'nin "yeni" Kıbns politikasını savunmak ama- cıylaadadaki Türk Banş Kuvvetleri'ni işgalci olarak göstermesine ne dersinız? Şu sözler Tayyip Erdo- ğan'ın: "Mevcut politikalan sürdürseydik, Lübnan'la Su- riye gibi olurduk. Birileri bize 'Çık' derdi. Kuzu ku- zu çıkardık." Suriye'nin Lübnan'da askeri güç bulundurması- nın başlangıç gerekçesi, 1976 yada 77'li yıllarda bu ülkede başlayan iç savaşın öteki Arap devletlerine deyayılmasını önlemek gibi göreceli bir nedeneda- yanmıyor mu? Lübnan'la Suriye arasında karşılıklı garantörtüğü sağlayan bir anlaşma mı vardı? Dış politika bilmeyen Başbakan Erdoğan, özellikle dış politika alanında birçok ya- şamsal konuya, o arada bölge sorunlanna da ya- bancı olarak îktidara geldi. Eksığini tamamlamayı hiç düşünmedi. Kulaktan dolma bilgüeri kendisine ak- taranlann söylediklerini de zaman zaman çarpıta- rak gündeme getırince, Türkiye'yi Kıbns'ta işgalci olarak gösteımek isteyenlerin eline koz vermiş ol- muyor mu? Kıbns sorunu Beyaz Saray'da, Iran ve Suriye için ABD'nın Türkiye'den ısteyeceğı ödünlere karşılık bir koz olarak kullanılacak. Erdoğan'ın tek dayana- ğı, Papadopulos'un izolasyonlann devamı için hem ABD'ye hem de AB ülkelerine baskısını sürdürmek- tekı ısrarının neden olduğu kuçük tepkilerde yoğun- laşıyor. 0 tepkileri bir ödün olarak kullanabilirse, ızolasyonlan olabildığince yumuşatmayı kendi ha- nesine bir başan olarak yazacak; karşılığında da KKTC'de olası karmaşalann tek güvencesi Türk Ba- nş Kuvvetlen'nin çekilmesine razt olacak! ABD ge- zisine başlamadan. "Birileri bize 'çık' derdi. Kuzu kuzu çıkardık" demenin başka bir açıklamast var mı- dır? Talat, Akridas'ı aklıyor! RecepTayyip Bey'in bu konuşması, KKTC Cum- hurbaşkanı Talat'm "Akridas Planı Kıbnslı Türklere yanlış anlatılmıştır. Bu plan Türkleri imha planı de- ğildi; gücü, egemenliği ele geçirme planıdır. Yani toplumu yok etme planı değildir. Doğruyu da söy- lemek lazım"açıklaması ile aynı zamana rastladı. Tuhaf bir rastlantı olmalı. Türk Hükümeti Başbaka- nı, adadan asker çekılmesinin, birilerinin bize 'çık' demesi halinde kuzu kuzu gerçekleşebileceğini söy- lerken, KKTC'den ada Türklerinın Rumlann en az- gın döneminde imha tehlikesi ıle karşı karşıya olma- dığı, günün en yetkili kişısi tarafından gündeme ge- tiriliyor. Üstelik "doğruyu da söylemek lazım" türün- den bir gerekçeyle. Yanı vicdanlann sesi olarak. Doğrusu öyle değil ki... Hayır, doğru o şekilde değil. Değil, çünkü Akri- das Planı'nın sahıbı Albay Grivas, planı 1967'de kendi gazetesi PATRIS'te yayımladı. Plan Kleri- des'in anılarında da var. Sayın Talat'ın söytedikleri- nin aksine, Rumlann 1967'de "gücü ya da ege- menliği ele geçirmek için yeni birplan yapmaya "ih- tiyaç duymalarına zaten ne gerek var?.. Adada her karış toprakta EOKA egemen. Akritas Planı, o ege- menliği tam güvence altına almak amacıyla Türk mu- kavemet hareketlerini bastırmak için hazırlanmış. Mesela Nicos Samson'un Papadopulos'la birlik- te Kaymaklı'ya nasıl baskın yapacakları orada an- latılmıyor mu? Hazin olanı, dün KKTC Cumhurbaş- kanı'nın yanılgısma, Rum kesiminde yayımlanan Po- litis adlı gazetede Lugas Haralombus adlı bir ga- zetecinin dolaylı yanıt vermesıdir. Haralombus, Ak- ndas Planı'nda Papadopulos'un aktıf görev yaptı- ğını yazıyor ve Makarios Druşodis adlı bir tarihçi- nin "llkTaksim" adlı kitabmda, Lefkoşa'daki Çetin- kaya Türk Kulübü'nün yakınında bulunan Dragos heykelini Papaz Makarios ile Yorgacis ve Papa- dopulos'un bombaladıklarını, ama eylemi Türklerin üstüne yüklediklerıni anlatıyor. Ben Talat'ın iyı nıyetıne ınanmak istiyorum. Ada- nın bütünleşmesi uğruna Rum toplumuna besledi- ği kardeşlık duygularının öteden beri var olduğunu, bu nedenle Kıbns tarihini okuma olanağı bulama- dığını tahmin ediyorum. Ama Cumhurbaşkanlığı ve özellikle görüşmecilik böyle bilgi boşluğu ileyürütülemez. Bu nedenle Kıb- nslı Türklerden nca ediyorum. Cumhurbaşkanlan- nı, üstelik Rum kaynaklı kitaplarla desteklesinler. öncelikletez elden bir Akridas Planı ile Klerides'in Anılan'n\ armağan etsinler. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(g e-kolay.net MAHKEMEYE BAŞVURDU Hâkimin TCY'de değişiklik istemi tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Sındırgı Sulh Ceza Mahkemesı Hâkımi Sezai Öztürk, 1 Hazi- ran'da > f ürürlüğe giren yeni TCY'nin hakaret suçuyla ilgili maddesinin iptal edilmesi iste- mıyle Anayasa Mahkemesi'ne da\a açtı. Öz- türk, 5237'sayıh TCY'nin 125'e 1. fıkrave 2. cümlesınde yer alan "mağdurun grvabında ha- karetin cezaİandınlabilmesi içinfiihnen az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir'' hükmü- nün anayasaya aykın olduğunu öne sürdü. Öztürk, başvuru gerekçesinde, deNİetın anayasa hükümleriyle, kişilerin şerefıni ve saygınlığını koşulsuz korumak zorunda olduğunu vurgula- yarak mağdurun şeref ve saygınlığının zarar görüp gönnedığuıi, failin muhataplannın sayı- sıyla ölçmenin modern üısan haklan anlayışıy- la uyuşmadığını ortaya koydu. Hâkim Öztürk, dilekçesinde. şu görüşlere yer verdi: "Gerekçede berirtildiği gibi gryapta yapılan haka- retlerin cezalandmlmamasmı, ceza polıtikası- na' dayandırmak, bu hükmün ana>ı asanın 5. maddesinde tanzim edilen, yurttaşın manevi varlığının gelışmesine yönelik şartlan hazırla- ma" yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Örne- ğitı, bir toplann sakınunda failin mağdur ale\iû- ne gryabında söylediği sö% nıe içerikH sözlerin, iki kişiyle ihtilat edilerek söylenmesi halinde, betir- tikn suç oluşmayacaknr; ancak yukanda bettr- tildiği üzere, kişilerin şeref ve haysi>eti koşulsuz korunmak zorundadu*."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle