Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2005 SALI
DIŞ BASIN
Fransa Devlet Başkanı Chirac'ın anayasa referandumuna ilişkin oynadığı kumar tutmadı
Avrupa büyük darbeyedi• AB'nin loıruculanndan
Fransa'da anayasa
anlaşmasına ilişkin
referandurnda 'hayır'
sonucunurL çıkması,
ülkenin. birlikle
ilişkilerincLe 'kırılma'
noktasına geldiğini
gösteriyor. Ve.. 25 ülkesi ve
455 milyonluk nüfusu olan
A\Tupa BİFİiği'nin büyük
bir darbe yediğini...
A
vrupa, AvrupaBırliğı'ninana-
yasa anlaşmasının geleceği
hakkırada uzun zamandır süren
bir karmaşa iç inde olabilır. Ancak pa-
zar günü düz-enlenen referandumda
halkın yüzde S4.8'7
'sinin "hayır", yüz-
de 45.13'ünürı "evet" oyu kullandığı
Fransa'da dur~um daha da kötü. Ülke
tarif edileme^yecek kadar büyük bir
şokta. Sonuç denn bir biçimde bölün-
müşdurumda olduğunun gerçekçı tab-
losunu ortaya koydu. Referandum so-
nucu sadece bölünmüşlüğün değil,
halkın kendi siyasi liderlerine güven-
mediğinı. encâişeli olduğunu da göz-
lerönüne sercdi.
Bir gazetenin -tsunamT, diğer bir
gazetenin "nraazoşizm yapıü'" olarak
tanımladığı b u kadar büyük bir sarsın-
tı yaşayan I>evlet Başkanı Jacques
Ctairac'ın şokc bir dunımda ani, şahsi
değişiklikler yapacağı beklenirdi. Baş-
bakanı Jean-PierreRaffariıı'i kovmak
gibi...(Öyle d e yaptı.. Başbakan Raf-
farin görevin<den ıstifa ettı.)
Şimdi ortada merak edilen sorunun
yanıtı, iktidardakı Halk Hareketi Bir-
liği'nın (UMP) lıderi, çok hırslı ve ka-
rizmatik bir lider olan Nicolas Sar-
kozy'nin Chirac'ın yerine geçip geçe-
\f THE INDEPENDENT
meyeceğı. Chırac. Sarkozy'nın karşı-
sına rakıbı olarak çıkmasından çeki-
niyor ama, UMP lideri 2007 yılmda
Elysee Sarayı'nı devralmak istiyor.
Acaba Chirac, Fransa'nın modern
dünyanın zorluklanyla boğuşma cesa-
retmi göstermesı gerektiğini savunan,
serbest pazar yanhsı bir liberal olan
genç adama istediği özgürlüğü vere-
cek mı? Bu soru hem Fransa siyasi
kuhslennde hem de uhıslararası are-
nada kafalardaki soruydu. Ancak dü-
ne kadar ıçişleri bakanı olan, aristok-
rat Dominique de VlDepin' i başbakan-
lık koltuğuna getiren Chirac, Sar-
kozy'ye bu özgürlüğü vermeyerek ka-
falardaki soruya açık ve net bir yanıt
verdi. Çünkü Villepin'in başbakan ol-
masının kendısi açısından daha gü-
venlı bir ortam yaratacağına ınanıyor.
Referandum sonucunun arkasında,
Fransa'nın istekli, heyecanlı ve Birli-
ğe bağlı geçmişi açısından "kopma,kı-
nlmanoktasr olarak nıtelendınlebi-
lecek bir durum da yatıyor.
Mavt yakalılar 'hayıı- dedl
Emekli, üniversıte mezunu ve pro-
fesyonellerin çoğunluğu "evet" dedi.
Mavi yakalı kesimin ise yüzde 80'i
"hayır". Evet ve "hayır"cılan bölen
iki sorun yüzde 10.2 seviyesine ula-
şan işsizlik ve küreselleşmenin neden
olduğu kaygılardı.
Cografi olarak bakıldığında ülke-
nin farklı bölgelerinden gelen sonuç-
lan anlamak da zor değil. Sosyalist
bir belediye başkanı olan, burjuva ken-
ti Paris'te ezici çoğunluk *evet" dedi.
Lyon, Strasbourg ve Bordeaux da "evet
kamprna dahil oldu. Kırsal ve işçi
kesimmın ve gençlerin çoğunluğu ise
karşı çıkanlar arasındaydı. 1992'de
çok daha köktenci değişim öngören
Maastncht Anlaşması'nı destekleyen
35-49 yaş grubunun da çoğunluğu an-
laşmayı reddetti.
Aşın sağcı gnıplar, örneğin Jean
Marie Le Pen'in Ulusal Cephe Parti-
si ve aşın sol kesim de anayasaya kar-
şı çıkanlar arasındaydı. Merkez sağ
UMP ve UDF anayasadan yana tavır
takındı. Yeşillerikıye aynldı. Geçenyıl
parti ıçınde yapılan gızli bir oylama-
da anayasayı destekleyen bir sonucun
alındığı, FrancoisHoUande'ın Sosya-
list Partisi yüzde 56'ya yüzde 44 oy
oranlanylabölündü ve çoğunluğu kar-
şı çıkanlar oluşturdu. Referandum so-
nucu sosyalistlerin içinde bulunduğu
kötü durumu değiştirmedi. Çünküpar-
ti hâlâ 2002 yılındaki cumhurbaşkanı
seçıminde liond Jospin ın yenilgiye
uğramasının aşın sağcı Le Pen'i Chi-
rac'tan sonra ikinci yüksek oyu alan
konuma getirmesinin yarattığı çökün-
tünün izlerini silemedi.
Geçmlşln hesabını sordular
"Hayır" denilmesi için kampanya ya-
pan maliye bakanlığı döneminde Eu-
ro'nun kampanyasını yapan Sosyalist
Parti Başkan Yardımcısı Laurent Fa-
bius referandumu kendi kariyerinde
çıkış yapma aracı olarak kullandı. An-
cak geçmiş ve gelecek arasında bölün-
müşlük içinde olan partiyi yeniden bir
bütün haline getirebileceğe benzemi-
yor. Görünen o ki Fransa'nın Sosya-
list Partisi de Ingiltere'nin iktidarda-
ki İşçi Partisi'nin geçtiği ve yakın geç-
mişine damgasını vvıran, eski solcular-
la modernler arasındaki çekişme sü-
recinden geçmek zorunda kalacak.
Bundan bir adım sonra ne olursa ol-
sun, ortada kesin bir gerçek var. O da
Chirac'ın oynadığı kumann ülkenin
siyasi ve sosyal sistemindeki huzursuz-
luğu ortaya çıkardığı. Geçmişten bu-
güne gelen bir tez bir kez daha kanıt-
lanrruş oldu. Bır konu hakkında refe-
randum düzenlerseniz seçmenlerbaş-
ka konulardaki kızgınlıklannı, mem-
nunıyetsizliklerini esas alarak yanıt
verirler. 25 ülkesi ve 455 milyonluk nü-
fusu olan Avrupa Birliği'nın gelece-
ğinin mutsuz, can çekişen Fransa'nın
kimliğini arama savaşında büyük dar-
be aldığını söylemek abartılı ohnaz.
(The Guardian, İngihere, 31 Mayıs)
Avrupalı
ABDliden
daha laik
A
merikan haber ajansı Associated Press.
ulmıslararası kamuoyu yoklaması şir-
ke-ti Ipsos ile 10 ülkede kamuoyunun
sıyaset ve din aynmı ile dini inanış konusun-
daki tavnyla ılgili araştırması yaptı.
Araştırmanm yapıldığı her ülkede yakla-
şık lOOO'eryetişkinkişiye, "din adamlannın
hükümet karariannı etkileyip etkUememesi,
dinin insan yaşamındaki önemi,Tann'nm var-
hğına inanıp inanmama" gibi sorular yönel-
tildı. Yapılan kamuoyu yoklamasında ortaya
çıkan sonuçlar ülke ülke şöyle sıralanıyor.
ABD: ABD'de insanlann dinı inanışının,
kamuoyu yoklaması yapılan bütün ülkelere
göre daha güçlü olduğu ortaya çıktı. 10 kişi-
den 8'i Tann'ya inanıyor. 10 kişiden 4'ü din
adamlanmın hükümet kararlarını etkilemeye
çalışmas» gerektiğine inanıyor.
İNCİLTERE: Din olgusu siyasi kampan-
yalarda fiilen kullanılmıyor ve halkbunun bu
şekılde kalmasını istiyor. Îngilizlerin4"te3'ü
din adamlannın hükümet kararlannı etkile-
meye çal ışmaması gerektiğini düşünüyor.
FRANSA: Fransızlannhemenhemenya-
nsı Tann'ya inanmıyor ya da Tann'nın bili-
nemeyeceğine inanıyor. Fransız halkının yüz-
de 85'i, din adamlannın hükümet kararlan-
nı etkilemeye çalışmasına karşı çıkıyor. Yüz-
de 63'ü dinin önemli olmadığını belirtiyor.
ALMANYA: Almanlann yüzde 75'i din
adamlannın hükümet kararlannı etkilemeye
çalışmamasını istiyor. Yüzde 54'ü dinin ha-
yatlannda önem arz ettiğini, geri kalanı önem-
li olmadığını söylüyor.
İTALYA: Halkın yüzde 63'ü dini liderle-
rin hükümet kararlannın alınmasına etkıli ol-
maya çalışmasına karşı çıkıyor ve çoğunlu-
ğu din ve siyasetin ayn kahnasını istiyor. 3'te
2'den fazlası kesınlikle Tann'ya inanıyor.
İSPANYA: İspanya'da da halkın yüzde
75'inden fazlası, din adamlannın hükümetin
karar alrna sürecinin dışında kalması gerek-
tiğini diLşünüyor. Halkın yansıTann'nınvar-
lığına iaanırken 5"te l'i inanmıyor
AVUSTRALYA. Avustralyahlann çoğu
dini inanç sahibi olmalanna rağmen din ve
siyasetin ayn tutulmasını tercih ediyor. Hal-
kın yüzde 75'i din adamlannın hükümet iş-
lerine kanşmasına karşı çıkıyor.
KAMADA: Kilıse ve devlet aynmının ge-
rekliliğine güney komşusu ABD'den daha
fazla inanılan Kanada'da, halkın yüzde 72'si
din adamlannın hükümet kararlannı etkile-
meye çalışmaması gerektiğini belirtiyor.
MEKSİKA: Halkırıyüzde 75'inin din adam-
lannın devlet işlerine kanşmasına karşı çık-
tığı ülkede, yüzde 60'ı dinin yaşamlannda
önem arz ettiğini belirtiyor.
CÜN EY KORE: Güney Kore'de din adam-
lan dernokrasi yolunda önemli rol oynama-
sına rağmen Güney Korelilerin yüzde 68"i
din adamlannın hükümetin karar almasında
etkıli olrnamasını istıvor.
Kosova'da ortam
gerginleşebüir...
SALI
A!
• Belgrad
Pekin y
e mesaj var!
Hong-Kong'da bireylemci.. kent merkezindekiyüksekbinalardan
birinde asılı olan dev ekramn üzerinden Pekin 'e sesleniyor.
Örümcek adam kıhğına giren eylemci Çince ve Ingilizce olarak
astığı afışte 16 yü önce Tıanenmen Meydam 'nda kan dökenlerin
yargılanmasım istiyor. 4Haziran 1989daözgürlükvedemokrasi
adına yaşamım kaybeden binlerce isimsiz kahramana dahil
olanlar adına adaletinyerini bulması için haykırıyor. Ve, polis
îarafından tutuklanıp karakola götürülürken sesini sadece
Çin 'e değil yabancı ajanslar sayesinde tüm dünyaya
duyurabilmiş olmanın rahaîhğını yaşıyor. (AP)
STEFANIE BOLZEN
lman parlamentosu
Balkanlar'ın batısını
. 2006"dane gibi zor-
luklann bekledığınin farkın-
da. Bu nedenle Kosova'da-
ki Alman bırliklennin görev
süresinın uzatılmasını karar-
laştırdı. Savunma Bakanı Pe-
ter Struck, 2004 Martı'nda
yaşanan gergm-
lıklerden sonra
açıkça fikrini söy-
leyen bırkaçkışı- - , ,
den bıriydı. Ko- D
o ı
g
e a e
sova hakkında fı-
kiryürütmeksöy-
lenenlenn sonuç-
lannı kimse göze
alamayacağı içinkırmaktan
korkulan bir tabu haline gel-
mişti.
Ancak Struck, BM'nin
bölgedeki hamılik görevinin
hangi statüde olacağının
açıklığa ka\
r
uşturuhrıası ge-
rektiğini söylemişti. Struck,
açıklamayı Prizren'deki, NA-
TO'nun Kfor birliklerini zi-
yaret ettikten sonra yapmış-
tı. Çünkü, ziyaretı sırasında,
ileride Alman askerlerin kar-
şı karşıya kalacağını bildiği
gerilim ortamının oluşmaya
başladığını sezmıştı. Tabii
bir de siyasi ve hukuki açı-
dan konuya açıklık getirile-
memesi bölgedeki güvenlik
açısından kötü sonuçlar do-
ğuracağı gerçeği vardı.
Cözümü zor
ve banş içm
çaba sarf
etmeli
NATO'nun varlığına dair
garanti veya statü konusun-
da acilen başlatılacak tartış-
malar Kosova
için çözüm de-
ğil. Aynca, AB,
ABD veBM ye-
di yıldır nasıl ça-
ba sarf ediyorsa
Sırplar ve Arna-
vutlar da üzerle-
rine düşeni yap-
malılar. Belgrad ve Priştine
banş için gereken koşullan
yerine getirmekten çok uzak-
ta görünüyorlar. Ancak ba-
zı olumlu adımlar var. Ulus-
lararası mahkemeyle yaptık-
lan işbirlikleri gibi. Berlin'in
üzerine düşen görevi çok cid-
diye aldığını belirten bir sin-
yal vermesi çok anlamlı an-
cak Almanya'nın diğerlerin-
den de aynı ciddiyeti bekle-
diğini unutmamahyız.
(DkWeb,Almanya,3
Hazirun)
Iran'ı kışkırtamayacaklarHASAN HANİZADE
P
azar günleri yayrmlanan tn-
gıliz gazetesi Sunday Times,
1 Nisan şakasına benzer bir ha-
ber yayımladı geçenlerde. Haberde
El Kaide'nin kurmaylanndan olan
EbuMusabd Zerkavi'nin Tahran'da
olduğu ve burada tedavi gördüğü
ıddia ediliyordu.
Irak'ın Suriye sınınndaki El Ka-
im kentine düzenlenen askeri ope-
rasyon sırasında Zerkavi'nin ağır
yaralandığı ve sonrasında da öldü-
ğü söylenmişti. A>TU zamanda, El
Kaide'nin Irak'taki lideri olan Zer-
kavi *mn Ramadi'de bir hastaneye
sevk edildiği ve burada tedavi gör-
düğü açıklandı. Terör örgütü ise ön-
ce Zerkavi'nin yaralandığını onay-
layan bir açıklama yaptı birkaç gün
sonra ise Irak'taki Arap teröristlerin
liderinin sapasağlam olduğunu ve te-
rör faaliyetlerine ilişkin çahşmala-
n kışisel olarak kendisinin yönetti-
ğini iddia etti.
Sunday Times ise Zerkavi'nin
• Terörist Zerkavi'nin Tahran'da olduğunu yazıp
çizenler seçim öncesinde tran'ı provoke etmek
amacını güdüyorlar. Ancak Iran halkı Batı ve Arap
basımnın kışkırtmalarma kulak asmayacak.
Tahran'da tedavi gördüğünü iddia
eden haberinde hiçbir kaynağa atıf-
ta bulunmadı.
Haberin yayımlandığı 29 Ma-
yıs'tan hemen sonra Iran Dışişleri Ba-
kanı HamitRızaAsefibu iddiayı bir
basın toplanhsı düzenleyerek yalan-
ladı. Ancak buna ragmen hem Av-
rupa hem de Arap medyası Ürdün
doğumlu teröristin İran'da olduğu-
na dair haber yoluyla propaganda-
lannı sürdürmeye devam etti.
iraklı Şlllerln dü;manı
Böyle yalan olduğu ortada olan bir
haberi tekzip etmeye gerek yok. An-
cak bunun ne kadar saçma bir ıddia
olduğunun nedenlerini de anlatmak
lazım. Her şeyden önce Zerkavi,
Irak'taki önemli Şii siyasetçi ve din
adamlanna düzenlenen suikastlere
direk olarak adı kanşmış bir isim.
Bunlara Irak Islam De\Tİmi Yüksek
Konseyı'nin eskı başkanı Ayetuflah
Muhammed Bakır el Hakim ve
Irak'ın eski Geçici Yönetim Konse-
yi'nin başkanı tzzettin Salim de da-
hil. Aynca bu ünlü terörist Irak'ta Şii
nüfusun ağırhklı olarak yaşadıgı bir-
çok bölgede otomobillere konulan
bombalann patlamasıyla düzenle-
nen saldınlarda yüzlerce Şii'nin ölü-
müne neden oldu. Zerkavi birçok
açıklamasmda iraklı Şıilerin öldü-
rülmesinin bir gereklilik olduğunu
söyledi. Aslında, o, El Kaide terör
örgütünün Irak'taki temel misyonu-
nun ABD askerlerini öldürmek de-
ğil Şiileri öldürmek olduğunu düşü-
nüyor. Bunlardan yola çıkacak olur-
sak ortada açık olan bir şey varsa o
da bu adamın Irak'taki Şiilerin en bü-
yük düşmanı olduğudur. Ve, doğal
olarak tranlılar ondan nefret eder. O
zaman Batı ve Arap medyası neden
onun tran'da olduğunu iddia edi-
yor?
Bu yanlış bilgi elbette belirli bir
propagandaya hizmet etmesi için
yayılmaya çalışüıyor. iran'da devlet
başkam seçimleri yaklaşırken Arap
ve Batı medyası Iran karşıtı propa-
gandalannı hızlandırdılar. Bunun
amacı şimdilik siyasi gerginliğin ol-
madığı seçim atmosferine nifak
tohumlan sokmak.
Işin aslı Iran halkının bu adamın
bir an evvel yakalanıp uluslararası
bir mahkemede yargılanmasını ve iş-
ledıği suçlann karşısında ağır bir
ceza almasını yürekten istediğidir.
Yabancı basının yaptığı propagan-
daya kanmayacak olan Iran halkı
Batı'nın kışkırtmalanna kulak as-
mayacak ve seçim sürecinı düzgün
ve çalışkan bir şekilde yürütecek.
(Tehrun Times, İran, 31 Mayıs)
ORHAN BURSALI
Avrupa Birliği Durak'ta;
Ama Nereye?
Avrupa Birliği, Fransa ve Hollanda'dan, Neoli-
beral Anayasa'ya gelen "Hayır" oylanyla, birieş-
me sürecinin boyutlarını, derinliğini ve niteliğini
yeniden düşünme sürecine girdi. "Pazar" yazısın-
da "AB çökmez!" demiştik: Anayasa'nın reddi iyi
oldu, çünkü neoliberal küresel vahşi rekabete bir
seçenek sunmuyordu. Gelecek için umui dolu bir
dünya düzeni mesajı vermiyordu. AB için, ABD'nin
dikte ettirdiği koşullarda rekabeti kabul ediyor-
du...
Şimdi, Avrupa Birliği'nin geldiği bu noktada,
Türkıye- AB ilişkilennin nasıl seyretmesini bekle-
meli?
Ama önce, Avrupa Birliği içindeki yeni duruma,
Türkiye'yi ilgilendiren açıdan da biraz daha derin-
lemesirve bir göz atmak zorundayız..
• • •
Hepimiz biliyoruz ki. Türkiye tam üyelik ilişkile-
ri, AB için kâbus yaratacak bir seyir izledi, özellik-
le tam üyelik görüşmeleri kaçınılmaz hale gelin-
ce..
AB'deki direnişin ardında, öncelikle ekonomik
nedenler yattığını görmek gerekir. Azgelişmiş,
yoksul, eğitim ve kültürel açıdan yetersiz ve ülke-
yi ancak batırmayı bilebilen nitelikte bir politik eli-
te sahip 70 milyonluk bir köylü nüfusunu AB'nin
içinde görmek, gerçekten ekonomik olarak bir fe-
laket senaryosudur.
Bugün üye olsa, Türkiye'nin, AB standartlannı
hızla aşağılara çekeceği çok açıktır.
Bu birinci derecede önemli ekonomik tablo,
AB'nin şimdiki siyasi hedefleri açısından, eğer
canlı bir ekonomik durum söz konusu olsaydı, 15-
20 yıllık bir üyelik perspektrfiyle yine de kabul edi-
lebilirdi.
Ancak AB'de ekonomik durgunluk ve işsizligin
yıllardır aşılamamış olması, 20 yılı bile göze alına-
mayacak kılıyor. Ciddi olarak, AB'nin ekonomik açı-
dan büyümenin sınırlarını, hatta aştığı bile söyle-
nebilir!
Türkiye'nin üyeliğinin önünde, başkaengellerde
var tabii. Tarihi geçmiş, kültürel ve dinsel farklılık-
lar, Islamın köktendinci yüzü (oldukça ciddi!) vb.
Ancak bütün bunlar ikincil nitelikte engellerdi. Eko-
nomik neden ortada olmasaydı, bunlar yine ko-
nuşulurdu ama ön plana gelmezdi.
• • *
Bu ikincil nedenler arasında en ciddisi, Türki-
ye'nin coğrafi yeridir. AB'de birçok çevre, ciddi
olarak, AB'nin Ortadoğu'ya kadar uzanıp uzanma-
ması gerektiğini tartıştı ve tartışıyor.
Bu büyüklükte bir alanın yönetilebilirliği çok
önemli bir stratejik karan gerektirir.
öyle ki AB'nin dünyada ne yapmak istediğiyle,
AB'nin geleceğınin nasıl inşa edileceği ile de ya-
kından ilişkilidir.
Belki şu bile söyienebilir. AB'nin Türkiye'yi
üye yaparak Ortadoğu'ya komşu olmasını ısteyen-
ler. (Schröder, Chirac, Blair.) AB'yi ABD karşı-
sında dünya çapında hegemonik bir güç yapmak
isteyenlerdir.
Nitekim bu üç lider, Avrupa'da neoliberal siste-
min, Amerikanvan rekabet ve ekonomik büyüme-
nin önde gelen isimleridır.
Blair dışında, dığer ikisi, Sosyal Avrupa'yı geri
plana iten politikalanyla, bugün gümbürdemenin
eşiğinde bulunuyor. Chirac, koccaa bir 'Hayır' to-
kadını yedikten sonra, Schröder de sosyal de-
mokratlann 30 yıllık kalesini kaybetti; kendisine kar-
şı parti içi darbeyi savuşturmak için, derfıal güve-
noyu ve erken seçim karan aldı!
Ama bu kararlar dahi kaderini değiştiremez! Al-
manya'da Schröder dönemi bitmiştir. Hem kişi
olarak bitmiştir (partinin başbakan adayı olamaz
artık), hem de, belki de felsefe olarak! Schröder'in
Alman halkına ve Avrupa'ya vereceği hiçbir yeni
mesaj yoktur..
Sosyal demokrat parti şimdi muhalefette nasıl
bir yeni programgeliştirebileceğinive yeniden na-
sıl iktidar adayı olabileceğini düşünecektir... Şüp-
hesiz ki parti "sola" kayacak, sosyal ve güvenli bir
geleceğin inşasını solda arayacaktır! Şüpheniz mi
var!
Hayır'lar, yeni bir Avrupa Birliği politikasını tar-
tışmayaaçtı.
Gönül ister ki bu tartışmanın odağında, gerçek-
ten yeni bır AB'nin inşa edilmesi tartışmalan otur-
sun... Fakat sol, bunu eninde sonunda yapabilir..
Çünkü ortam uygun!
Sol, AB'ye, geldiği bu durakta, yeni bir yöneliş
verebilir!
• • •
Şimdi yukandaki değerlendirmeler ışığındaTür-
kiye-AB ilişkileri konusunda söylenecek çok şey
birikti.. Ama yerimiz kalmadı.. Perşembe'ye!
obursali o cumhuriyet.com.tr
ACI KAYBIMIZ
Odamızın değerli üyesi ve
Eski Enerji Yapı Yol Sen Sendikası Başkanı
sn Nihat ERDEM
05.06.2005 tarihinde geçirmiş olduğu
trafik kazası sonucu vefat etmiştir.
07.06.2005 Salı günü (Bugün) saat 11:00'de
DSİ5. Bölge Müdüıiüğü önünde tören
yapılacakbr.
Cenazesi aynı gün Karşıyaka Camii'nde
kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka
Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
Ailesine, tüm meslektaşlanmıza ve
sevenlerine başsağlığı dileriz.
TMMOB
HARİTAVEKADASTRO
MÜHENDİSLERİODASIGENEL
MERKEZ ŞUBEVE
TEMSİLCİLİKLERİ