19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2005 SALI DIŞ BASIN Fransa Devlet Başkanı Chirac'ın anayasa referandumuna ilişkin oynadığı kumar tutmadı Avrupa büyük darbeyedi• AB'nin loıruculanndan Fransa'da anayasa anlaşmasına ilişkin referandurnda 'hayır' sonucunurL çıkması, ülkenin. birlikle ilişkilerincLe 'kırılma' noktasına geldiğini gösteriyor. Ve.. 25 ülkesi ve 455 milyonluk nüfusu olan A\Tupa BİFİiği'nin büyük bir darbe yediğini... A vrupa, AvrupaBırliğı'ninana- yasa anlaşmasının geleceği hakkırada uzun zamandır süren bir karmaşa iç inde olabilır. Ancak pa- zar günü düz-enlenen referandumda halkın yüzde S4.8'7 'sinin "hayır", yüz- de 45.13'ünürı "evet" oyu kullandığı Fransa'da dur~um daha da kötü. Ülke tarif edileme^yecek kadar büyük bir şokta. Sonuç denn bir biçimde bölün- müşdurumda olduğunun gerçekçı tab- losunu ortaya koydu. Referandum so- nucu sadece bölünmüşlüğün değil, halkın kendi siyasi liderlerine güven- mediğinı. encâişeli olduğunu da göz- lerönüne sercdi. Bir gazetenin -tsunamT, diğer bir gazetenin "nraazoşizm yapıü'" olarak tanımladığı b u kadar büyük bir sarsın- tı yaşayan I>evlet Başkanı Jacques Ctairac'ın şokc bir dunımda ani, şahsi değişiklikler yapacağı beklenirdi. Baş- bakanı Jean-PierreRaffariıı'i kovmak gibi...(Öyle d e yaptı.. Başbakan Raf- farin görevin<den ıstifa ettı.) Şimdi ortada merak edilen sorunun yanıtı, iktidardakı Halk Hareketi Bir- liği'nın (UMP) lıderi, çok hırslı ve ka- rizmatik bir lider olan Nicolas Sar- kozy'nin Chirac'ın yerine geçip geçe- \f THE INDEPENDENT meyeceğı. Chırac. Sarkozy'nın karşı- sına rakıbı olarak çıkmasından çeki- niyor ama, UMP lideri 2007 yılmda Elysee Sarayı'nı devralmak istiyor. Acaba Chirac, Fransa'nın modern dünyanın zorluklanyla boğuşma cesa- retmi göstermesı gerektiğini savunan, serbest pazar yanhsı bir liberal olan genç adama istediği özgürlüğü vere- cek mı? Bu soru hem Fransa siyasi kuhslennde hem de uhıslararası are- nada kafalardaki soruydu. Ancak dü- ne kadar ıçişleri bakanı olan, aristok- rat Dominique de VlDepin' i başbakan- lık koltuğuna getiren Chirac, Sar- kozy'ye bu özgürlüğü vermeyerek ka- falardaki soruya açık ve net bir yanıt verdi. Çünkü Villepin'in başbakan ol- masının kendısi açısından daha gü- venlı bir ortam yaratacağına ınanıyor. Referandum sonucunun arkasında, Fransa'nın istekli, heyecanlı ve Birli- ğe bağlı geçmişi açısından "kopma,kı- nlmanoktasr olarak nıtelendınlebi- lecek bir durum da yatıyor. Mavt yakalılar 'hayıı- dedl Emekli, üniversıte mezunu ve pro- fesyonellerin çoğunluğu "evet" dedi. Mavi yakalı kesimin ise yüzde 80'i "hayır". Evet ve "hayır"cılan bölen iki sorun yüzde 10.2 seviyesine ula- şan işsizlik ve küreselleşmenin neden olduğu kaygılardı. Cografi olarak bakıldığında ülke- nin farklı bölgelerinden gelen sonuç- lan anlamak da zor değil. Sosyalist bir belediye başkanı olan, burjuva ken- ti Paris'te ezici çoğunluk *evet" dedi. Lyon, Strasbourg ve Bordeaux da "evet kamprna dahil oldu. Kırsal ve işçi kesimmın ve gençlerin çoğunluğu ise karşı çıkanlar arasındaydı. 1992'de çok daha köktenci değişim öngören Maastncht Anlaşması'nı destekleyen 35-49 yaş grubunun da çoğunluğu an- laşmayı reddetti. Aşın sağcı gnıplar, örneğin Jean Marie Le Pen'in Ulusal Cephe Parti- si ve aşın sol kesim de anayasaya kar- şı çıkanlar arasındaydı. Merkez sağ UMP ve UDF anayasadan yana tavır takındı. Yeşillerikıye aynldı. Geçenyıl parti ıçınde yapılan gızli bir oylama- da anayasayı destekleyen bir sonucun alındığı, FrancoisHoUande'ın Sosya- list Partisi yüzde 56'ya yüzde 44 oy oranlanylabölündü ve çoğunluğu kar- şı çıkanlar oluşturdu. Referandum so- nucu sosyalistlerin içinde bulunduğu kötü durumu değiştirmedi. Çünküpar- ti hâlâ 2002 yılındaki cumhurbaşkanı seçıminde liond Jospin ın yenilgiye uğramasının aşın sağcı Le Pen'i Chi- rac'tan sonra ikinci yüksek oyu alan konuma getirmesinin yarattığı çökün- tünün izlerini silemedi. Geçmlşln hesabını sordular "Hayır" denilmesi için kampanya ya- pan maliye bakanlığı döneminde Eu- ro'nun kampanyasını yapan Sosyalist Parti Başkan Yardımcısı Laurent Fa- bius referandumu kendi kariyerinde çıkış yapma aracı olarak kullandı. An- cak geçmiş ve gelecek arasında bölün- müşlük içinde olan partiyi yeniden bir bütün haline getirebileceğe benzemi- yor. Görünen o ki Fransa'nın Sosya- list Partisi de Ingiltere'nin iktidarda- ki İşçi Partisi'nin geçtiği ve yakın geç- mişine damgasını vvıran, eski solcular- la modernler arasındaki çekişme sü- recinden geçmek zorunda kalacak. Bundan bir adım sonra ne olursa ol- sun, ortada kesin bir gerçek var. O da Chirac'ın oynadığı kumann ülkenin siyasi ve sosyal sistemindeki huzursuz- luğu ortaya çıkardığı. Geçmişten bu- güne gelen bir tez bir kez daha kanıt- lanrruş oldu. Bır konu hakkında refe- randum düzenlerseniz seçmenlerbaş- ka konulardaki kızgınlıklannı, mem- nunıyetsizliklerini esas alarak yanıt verirler. 25 ülkesi ve 455 milyonluk nü- fusu olan Avrupa Birliği'nın gelece- ğinin mutsuz, can çekişen Fransa'nın kimliğini arama savaşında büyük dar- be aldığını söylemek abartılı ohnaz. (The Guardian, İngihere, 31 Mayıs) Avrupalı ABDliden daha laik A merikan haber ajansı Associated Press. ulmıslararası kamuoyu yoklaması şir- ke-ti Ipsos ile 10 ülkede kamuoyunun sıyaset ve din aynmı ile dini inanış konusun- daki tavnyla ılgili araştırması yaptı. Araştırmanm yapıldığı her ülkede yakla- şık lOOO'eryetişkinkişiye, "din adamlannın hükümet karariannı etkileyip etkUememesi, dinin insan yaşamındaki önemi,Tann'nm var- hğına inanıp inanmama" gibi sorular yönel- tildı. Yapılan kamuoyu yoklamasında ortaya çıkan sonuçlar ülke ülke şöyle sıralanıyor. ABD: ABD'de insanlann dinı inanışının, kamuoyu yoklaması yapılan bütün ülkelere göre daha güçlü olduğu ortaya çıktı. 10 kişi- den 8'i Tann'ya inanıyor. 10 kişiden 4'ü din adamlanmın hükümet kararlarını etkilemeye çalışmas» gerektiğine inanıyor. İNCİLTERE: Din olgusu siyasi kampan- yalarda fiilen kullanılmıyor ve halkbunun bu şekılde kalmasını istiyor. Îngilizlerin4"te3'ü din adamlannın hükümet kararlannı etkile- meye çal ışmaması gerektiğini düşünüyor. FRANSA: Fransızlannhemenhemenya- nsı Tann'ya inanmıyor ya da Tann'nın bili- nemeyeceğine inanıyor. Fransız halkının yüz- de 85'i, din adamlannın hükümet kararlan- nı etkilemeye çalışmasına karşı çıkıyor. Yüz- de 63'ü dinin önemli olmadığını belirtiyor. ALMANYA: Almanlann yüzde 75'i din adamlannın hükümet kararlannı etkilemeye çalışmamasını istiyor. Yüzde 54'ü dinin ha- yatlannda önem arz ettiğini, geri kalanı önem- li olmadığını söylüyor. İTALYA: Halkın yüzde 63'ü dini liderle- rin hükümet kararlannın alınmasına etkıli ol- maya çalışmasına karşı çıkıyor ve çoğunlu- ğu din ve siyasetin ayn kahnasını istiyor. 3'te 2'den fazlası kesınlikle Tann'ya inanıyor. İSPANYA: İspanya'da da halkın yüzde 75'inden fazlası, din adamlannın hükümetin karar alrna sürecinin dışında kalması gerek- tiğini diLşünüyor. Halkın yansıTann'nınvar- lığına iaanırken 5"te l'i inanmıyor AVUSTRALYA. Avustralyahlann çoğu dini inanç sahibi olmalanna rağmen din ve siyasetin ayn tutulmasını tercih ediyor. Hal- kın yüzde 75'i din adamlannın hükümet iş- lerine kanşmasına karşı çıkıyor. KAMADA: Kilıse ve devlet aynmının ge- rekliliğine güney komşusu ABD'den daha fazla inanılan Kanada'da, halkın yüzde 72'si din adamlannın hükümet kararlannı etkile- meye çalışmaması gerektiğini belirtiyor. MEKSİKA: Halkırıyüzde 75'inin din adam- lannın devlet işlerine kanşmasına karşı çık- tığı ülkede, yüzde 60'ı dinin yaşamlannda önem arz ettiğini belirtiyor. CÜN EY KORE: Güney Kore'de din adam- lan dernokrasi yolunda önemli rol oynama- sına rağmen Güney Korelilerin yüzde 68"i din adamlannın hükümetin karar almasında etkıli olrnamasını istıvor. Kosova'da ortam gerginleşebüir... SALI A! • Belgrad Pekin y e mesaj var! Hong-Kong'da bireylemci.. kent merkezindekiyüksekbinalardan birinde asılı olan dev ekramn üzerinden Pekin 'e sesleniyor. Örümcek adam kıhğına giren eylemci Çince ve Ingilizce olarak astığı afışte 16 yü önce Tıanenmen Meydam 'nda kan dökenlerin yargılanmasım istiyor. 4Haziran 1989daözgürlükvedemokrasi adına yaşamım kaybeden binlerce isimsiz kahramana dahil olanlar adına adaletinyerini bulması için haykırıyor. Ve, polis îarafından tutuklanıp karakola götürülürken sesini sadece Çin 'e değil yabancı ajanslar sayesinde tüm dünyaya duyurabilmiş olmanın rahaîhğını yaşıyor. (AP) STEFANIE BOLZEN lman parlamentosu Balkanlar'ın batısını . 2006"dane gibi zor- luklann bekledığınin farkın- da. Bu nedenle Kosova'da- ki Alman bırliklennin görev süresinın uzatılmasını karar- laştırdı. Savunma Bakanı Pe- ter Struck, 2004 Martı'nda yaşanan gergm- lıklerden sonra açıkça fikrini söy- leyen bırkaçkışı- - , , den bıriydı. Ko- D o ı g e a e sova hakkında fı- kiryürütmeksöy- lenenlenn sonuç- lannı kimse göze alamayacağı içinkırmaktan korkulan bir tabu haline gel- mişti. Ancak Struck, BM'nin bölgedeki hamılik görevinin hangi statüde olacağının açıklığa ka\ r uşturuhrıası ge- rektiğini söylemişti. Struck, açıklamayı Prizren'deki, NA- TO'nun Kfor birliklerini zi- yaret ettikten sonra yapmış- tı. Çünkü, ziyaretı sırasında, ileride Alman askerlerin kar- şı karşıya kalacağını bildiği gerilim ortamının oluşmaya başladığını sezmıştı. Tabii bir de siyasi ve hukuki açı- dan konuya açıklık getirile- memesi bölgedeki güvenlik açısından kötü sonuçlar do- ğuracağı gerçeği vardı. Cözümü zor ve banş içm çaba sarf etmeli NATO'nun varlığına dair garanti veya statü konusun- da acilen başlatılacak tartış- malar Kosova için çözüm de- ğil. Aynca, AB, ABD veBM ye- di yıldır nasıl ça- ba sarf ediyorsa Sırplar ve Arna- vutlar da üzerle- rine düşeni yap- malılar. Belgrad ve Priştine banş için gereken koşullan yerine getirmekten çok uzak- ta görünüyorlar. Ancak ba- zı olumlu adımlar var. Ulus- lararası mahkemeyle yaptık- lan işbirlikleri gibi. Berlin'in üzerine düşen görevi çok cid- diye aldığını belirten bir sin- yal vermesi çok anlamlı an- cak Almanya'nın diğerlerin- den de aynı ciddiyeti bekle- diğini unutmamahyız. (DkWeb,Almanya,3 Hazirun) Iran'ı kışkırtamayacaklarHASAN HANİZADE P azar günleri yayrmlanan tn- gıliz gazetesi Sunday Times, 1 Nisan şakasına benzer bir ha- ber yayımladı geçenlerde. Haberde El Kaide'nin kurmaylanndan olan EbuMusabd Zerkavi'nin Tahran'da olduğu ve burada tedavi gördüğü ıddia ediliyordu. Irak'ın Suriye sınınndaki El Ka- im kentine düzenlenen askeri ope- rasyon sırasında Zerkavi'nin ağır yaralandığı ve sonrasında da öldü- ğü söylenmişti. A>TU zamanda, El Kaide'nin Irak'taki lideri olan Zer- kavi *mn Ramadi'de bir hastaneye sevk edildiği ve burada tedavi gör- düğü açıklandı. Terör örgütü ise ön- ce Zerkavi'nin yaralandığını onay- layan bir açıklama yaptı birkaç gün sonra ise Irak'taki Arap teröristlerin liderinin sapasağlam olduğunu ve te- rör faaliyetlerine ilişkin çahşmala- n kışisel olarak kendisinin yönetti- ğini iddia etti. Sunday Times ise Zerkavi'nin • Terörist Zerkavi'nin Tahran'da olduğunu yazıp çizenler seçim öncesinde tran'ı provoke etmek amacını güdüyorlar. Ancak Iran halkı Batı ve Arap basımnın kışkırtmalarma kulak asmayacak. Tahran'da tedavi gördüğünü iddia eden haberinde hiçbir kaynağa atıf- ta bulunmadı. Haberin yayımlandığı 29 Ma- yıs'tan hemen sonra Iran Dışişleri Ba- kanı HamitRızaAsefibu iddiayı bir basın toplanhsı düzenleyerek yalan- ladı. Ancak buna ragmen hem Av- rupa hem de Arap medyası Ürdün doğumlu teröristin İran'da olduğu- na dair haber yoluyla propaganda- lannı sürdürmeye devam etti. iraklı Şlllerln dü;manı Böyle yalan olduğu ortada olan bir haberi tekzip etmeye gerek yok. An- cak bunun ne kadar saçma bir ıddia olduğunun nedenlerini de anlatmak lazım. Her şeyden önce Zerkavi, Irak'taki önemli Şii siyasetçi ve din adamlanna düzenlenen suikastlere direk olarak adı kanşmış bir isim. Bunlara Irak Islam De\Tİmi Yüksek Konseyı'nin eskı başkanı Ayetuflah Muhammed Bakır el Hakim ve Irak'ın eski Geçici Yönetim Konse- yi'nin başkanı tzzettin Salim de da- hil. Aynca bu ünlü terörist Irak'ta Şii nüfusun ağırhklı olarak yaşadıgı bir- çok bölgede otomobillere konulan bombalann patlamasıyla düzenle- nen saldınlarda yüzlerce Şii'nin ölü- müne neden oldu. Zerkavi birçok açıklamasmda iraklı Şıilerin öldü- rülmesinin bir gereklilik olduğunu söyledi. Aslında, o, El Kaide terör örgütünün Irak'taki temel misyonu- nun ABD askerlerini öldürmek de- ğil Şiileri öldürmek olduğunu düşü- nüyor. Bunlardan yola çıkacak olur- sak ortada açık olan bir şey varsa o da bu adamın Irak'taki Şiilerin en bü- yük düşmanı olduğudur. Ve, doğal olarak tranlılar ondan nefret eder. O zaman Batı ve Arap medyası neden onun tran'da olduğunu iddia edi- yor? Bu yanlış bilgi elbette belirli bir propagandaya hizmet etmesi için yayılmaya çalışüıyor. iran'da devlet başkam seçimleri yaklaşırken Arap ve Batı medyası Iran karşıtı propa- gandalannı hızlandırdılar. Bunun amacı şimdilik siyasi gerginliğin ol- madığı seçim atmosferine nifak tohumlan sokmak. Işin aslı Iran halkının bu adamın bir an evvel yakalanıp uluslararası bir mahkemede yargılanmasını ve iş- ledıği suçlann karşısında ağır bir ceza almasını yürekten istediğidir. Yabancı basının yaptığı propagan- daya kanmayacak olan Iran halkı Batı'nın kışkırtmalanna kulak as- mayacak ve seçim sürecinı düzgün ve çalışkan bir şekilde yürütecek. (Tehrun Times, İran, 31 Mayıs) ORHAN BURSALI Avrupa Birliği Durak'ta; Ama Nereye? Avrupa Birliği, Fransa ve Hollanda'dan, Neoli- beral Anayasa'ya gelen "Hayır" oylanyla, birieş- me sürecinin boyutlarını, derinliğini ve niteliğini yeniden düşünme sürecine girdi. "Pazar" yazısın- da "AB çökmez!" demiştik: Anayasa'nın reddi iyi oldu, çünkü neoliberal küresel vahşi rekabete bir seçenek sunmuyordu. Gelecek için umui dolu bir dünya düzeni mesajı vermiyordu. AB için, ABD'nin dikte ettirdiği koşullarda rekabeti kabul ediyor- du... Şimdi, Avrupa Birliği'nin geldiği bu noktada, Türkıye- AB ilişkilennin nasıl seyretmesini bekle- meli? Ama önce, Avrupa Birliği içindeki yeni duruma, Türkiye'yi ilgilendiren açıdan da biraz daha derin- lemesirve bir göz atmak zorundayız.. • • • Hepimiz biliyoruz ki. Türkiye tam üyelik ilişkile- ri, AB için kâbus yaratacak bir seyir izledi, özellik- le tam üyelik görüşmeleri kaçınılmaz hale gelin- ce.. AB'deki direnişin ardında, öncelikle ekonomik nedenler yattığını görmek gerekir. Azgelişmiş, yoksul, eğitim ve kültürel açıdan yetersiz ve ülke- yi ancak batırmayı bilebilen nitelikte bir politik eli- te sahip 70 milyonluk bir köylü nüfusunu AB'nin içinde görmek, gerçekten ekonomik olarak bir fe- laket senaryosudur. Bugün üye olsa, Türkiye'nin, AB standartlannı hızla aşağılara çekeceği çok açıktır. Bu birinci derecede önemli ekonomik tablo, AB'nin şimdiki siyasi hedefleri açısından, eğer canlı bir ekonomik durum söz konusu olsaydı, 15- 20 yıllık bir üyelik perspektrfiyle yine de kabul edi- lebilirdi. Ancak AB'de ekonomik durgunluk ve işsizligin yıllardır aşılamamış olması, 20 yılı bile göze alına- mayacak kılıyor. Ciddi olarak, AB'nin ekonomik açı- dan büyümenin sınırlarını, hatta aştığı bile söyle- nebilir! Türkiye'nin üyeliğinin önünde, başkaengellerde var tabii. Tarihi geçmiş, kültürel ve dinsel farklılık- lar, Islamın köktendinci yüzü (oldukça ciddi!) vb. Ancak bütün bunlar ikincil nitelikte engellerdi. Eko- nomik neden ortada olmasaydı, bunlar yine ko- nuşulurdu ama ön plana gelmezdi. • • * Bu ikincil nedenler arasında en ciddisi, Türki- ye'nin coğrafi yeridir. AB'de birçok çevre, ciddi olarak, AB'nin Ortadoğu'ya kadar uzanıp uzanma- ması gerektiğini tartıştı ve tartışıyor. Bu büyüklükte bir alanın yönetilebilirliği çok önemli bir stratejik karan gerektirir. öyle ki AB'nin dünyada ne yapmak istediğiyle, AB'nin geleceğınin nasıl inşa edileceği ile de ya- kından ilişkilidir. Belki şu bile söyienebilir. AB'nin Türkiye'yi üye yaparak Ortadoğu'ya komşu olmasını ısteyen- ler. (Schröder, Chirac, Blair.) AB'yi ABD karşı- sında dünya çapında hegemonik bir güç yapmak isteyenlerdir. Nitekim bu üç lider, Avrupa'da neoliberal siste- min, Amerikanvan rekabet ve ekonomik büyüme- nin önde gelen isimleridır. Blair dışında, dığer ikisi, Sosyal Avrupa'yı geri plana iten politikalanyla, bugün gümbürdemenin eşiğinde bulunuyor. Chirac, koccaa bir 'Hayır' to- kadını yedikten sonra, Schröder de sosyal de- mokratlann 30 yıllık kalesini kaybetti; kendisine kar- şı parti içi darbeyi savuşturmak için, derfıal güve- noyu ve erken seçim karan aldı! Ama bu kararlar dahi kaderini değiştiremez! Al- manya'da Schröder dönemi bitmiştir. Hem kişi olarak bitmiştir (partinin başbakan adayı olamaz artık), hem de, belki de felsefe olarak! Schröder'in Alman halkına ve Avrupa'ya vereceği hiçbir yeni mesaj yoktur.. Sosyal demokrat parti şimdi muhalefette nasıl bir yeni programgeliştirebileceğinive yeniden na- sıl iktidar adayı olabileceğini düşünecektir... Şüp- hesiz ki parti "sola" kayacak, sosyal ve güvenli bir geleceğin inşasını solda arayacaktır! Şüpheniz mi var! Hayır'lar, yeni bir Avrupa Birliği politikasını tar- tışmayaaçtı. Gönül ister ki bu tartışmanın odağında, gerçek- ten yeni bır AB'nin inşa edilmesi tartışmalan otur- sun... Fakat sol, bunu eninde sonunda yapabilir.. Çünkü ortam uygun! Sol, AB'ye, geldiği bu durakta, yeni bir yöneliş verebilir! • • • Şimdi yukandaki değerlendirmeler ışığındaTür- kiye-AB ilişkileri konusunda söylenecek çok şey birikti.. Ama yerimiz kalmadı.. Perşembe'ye! obursali o cumhuriyet.com.tr ACI KAYBIMIZ Odamızın değerli üyesi ve Eski Enerji Yapı Yol Sen Sendikası Başkanı sn Nihat ERDEM 05.06.2005 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu vefat etmiştir. 07.06.2005 Salı günü (Bugün) saat 11:00'de DSİ5. Bölge Müdüıiüğü önünde tören yapılacakbr. Cenazesi aynı gün Karşıyaka Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Ailesine, tüm meslektaşlanmıza ve sevenlerine başsağlığı dileriz. TMMOB HARİTAVEKADASTRO MÜHENDİSLERİODASIGENEL MERKEZ ŞUBEVE TEMSİLCİLİKLERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle