19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRANN 2005 SALI 14 KULTUR [email protected] SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Vüs'at Bener:OduyarlıadamVüs'at O. Bemer'i geçen hafta sonsuzlu- ğa uğurladık. Ed^biyahmızı taçlandıran ya- zarlardandı Yazanauğraşındaki'küıseksen yarar' titizliğıne karşm. 'zoru zoriayan ya- zar' diye bılinmesine karşın, hep alçakgö- nüllü kalmayı seçti. Yakınları için 'zor adam'dı belki, a»na sevecenliğine sınırkoy- madan varolmayı başardı. Ağırbaşlılığı se- vimlilikle, öflceyi sorumluluk duygusuyla, sevgiyi saygıyla. dengelemeyi bilenlerden- di. Seksen üç yıllak yaşamı boyunca, üd ey- leme adadı kendini: önce, 'insan' olmanın getirdiği ağır yüJkü taşımaya, sonra da Tür- kiye'de yetişmiş "bir 'aydın' olarak, tanığı ol- duğu tarihsel süreç içindeki görevini yap- maya... Yapıtlan, bu iki edimin iç içe geç- tiği, 'sıra dişı' bLr 'bilinç eylemi'nin 'sıradı- şı' ürünleridir. Vüs'at O. Bener. yapıtlannı, 'okunmaya değer' bulacağı noktaya getirdiği zaman gün yüzüne çıkaranlardandır. Kendi yara- tıcılığı karşısında alabildiğine 'seçid'dir. Derinliği dilin yalınlığında yakalayan, ya- lınlığı ezgısellik ile buluşturan, 'yazı'yı k bes- teleyen' bır agır kalem işçisi... Vüs'at O. Bener'in yazdıklanyla henüz tanışmamışsanız, onun öykü, roman, oyun, şiir türlerindeki yapıtlarından hangisiyle başlarsanız başlayın. Bener'ce 'ironi'nin vuruculuğunu, Bener'ce 'karagülmece'nin buruk tadını, dilin Bener'ce dillendirilişi- nin şaşırtıcı keyfini hemen yakalarsmız. Vüs'at O. Bener. yazma serüveni ve kur- maca dünyasında ürettikleri üstüne pek az konuşmuştur. KLendi yaşamına bile alçak- gönüllü bir alaycılıkla yakJaşır. Işte, onun kendi kaleminden çıkmış -1. ve 3. tekil ki- şi kullanımıyla kendi kendisiyle atışarak oluşturduğu- yaşam öyküsü: Kendi dHtnden yaşamöyküsü "Efendim, benim de hayatım roman, da- ha doğrusu gülmece. Neden öyle küçümser bakışlar yerieşti gözlerinize?... Baban Mus- tafa Raşit Bener, adını koyarken, herkesi en aymrton şaşırtmayı tasaıiamış olmah~ Adm- lasoyadın arasındaki O.'yu giz haline geti- ren sensin ama Ne Vüs'at'ın anlamını, ne 'O. 'nun hangi adın ilk harfi olduğunu açık- layacaksın... Peki, Vüs'at'im demeyi neden hep yeğlemişti rahnıetli anacığın? Mangal yürekli, kahır küpü Mediha Bener... Bursa Işıklar lJsesi'ne gönderildiği yü, on üç yaşmdaydı V.O.B.. Geride Erhan Bener yedi yaşında. Kızkardeşleri Bilge... (daha üs'at O. Bener, kendi yapıtlarma eleştirinin keskin gözlükleriyle bakan, titiz bir yazın eriydi. Deriniiği dilin yalınlığında yakalayan, yalınlığı ezgisellik ile buluşturan, 'yazı'yı besteleyen bir ağır kalem işçisi... gazetesinin ortaldaşa düzenlediği Dünya Öy- kü Yanşması'na. (Yanşmada derece alan) 'Dost' (öyküsü) böyle doğdu... Yü: 1950. tkinci eşiyle tanışma... (1950-1957) dönemi verimli geçti. Öykü- leri 1952'de 'Dost'; 1957'de 'Yaşamasız' adı altında kitaptaştınldı... Yazüdım Ankara Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi'ne ya,... yaş otuzbir, kalkabilecek miyim altından?... Turumlu olmamız ge- rek, soba gündüzleri yakümayacak... Çalı- şacaksın arkadaş, başka yolu yok. Sabaha karşı eve yayan döndüğün, Ulus gazetesin- deki gece düzeltmenliğinden, Cebeci tmam Hatip Orta Okulu'nda saat ücretiyle, Türk- çe, tarih, yurttaşhk bilgisi, matematik ders- sonra) doğacak.- Asker Sağlık Kurulu gözlerinde astiğmat- miyop tanısıyla levazım sınınna ayırdı onu. İlk \ ıkım... Istifa yoluyla aynldı askerlikten (1953) Rütbesi Kıdemü Yüzbaşu. (1948) ön- cesi yaşamında Udnci yıkun; (ilk eşini) kar- nında taşıdığı sekiz aylık oğluyla biriikte... (48) saat içinde bir hastalık sonucu yitirme- si oldu— Anasuıdan aldı okuma abşkanlığuu... öğ- retmen babasından anadürvle boğuşmayı, ha- şır neşir olmayı... Demirtibahçe'deki bod- rum dairesinin tek odasına kapatmışfj ço- cuklar (Erhan'ın arkadaşlan) \.O3.\i (1949 ortalan olmah). tlle de yaz. Katıl New York Herald Tribune gazetesiyle Yeni tstanbul leri verdiğin günlerden söz etmeyecek mi- sin, V.OJJ.? Avukatlık ruhsatının elime tu- tuştunılduğu yü: (1958)_ Nurullah Ataç, Ce- vat Çapan. Oğuz Atay, Cevdet Kudret.. Itargut Uyar, Nezihe Meriç, ...tlhan Berk, BülentArel, Can Y'üceL Bilge Karasu... Ley- la Erbil gibi niceleriyle kurulan dostluk- lar... KarayoUan Genel Müdürlüğü'nde bir görevegeçiş... 'Ihlamur Ağacı'...oyununun Türk Dil Kurumu Tiyarro Armağaru" nı al- dığı 1963' yitanda kansından -anlaşarak- aynhr V.O.B. Üçüncü \ikun. 1978' yılında emekliye aynldı. (1979-1992) Bir sendika- da danışmanük. Ikinci emeklilik... Yaş 70'i aşmış. Eder ömrün tamamından çoğu... tmdi, suskunluk yülannda ne yapüdı? Karalamalar, çöp kovasını boylayan dene- meler, Uenmesine karşın, yakasını bırak- mayan yazma dürtüsü. (1980) Ikinci Oyun: İpın Ucu'. Bir baş- ka değerli yazarla paylaşunlan Abdi Ipek- çi tiyatro armağaru... Roman: 'Buzul Ça- ğmın Virüsü' (1984). Mini-Roman: 'Bay Muannit Sahtegi'ninNotlan' (1991)-. 'Si- yah- Beyaz'. Oyküler. Yine bir başka ya- zaria paylaştınlan. (1993) Yunus Nadi, Se- dat Simavi Vakfi Armağanlan.J9 Yayınlar. ödüller Gerisini ben tamamlayayım. Semih Gü- müş'ün 'Vüs'at O. Bener: Kara Anlatı Ya- zan' kitabı (1994). Bir şiir ('Manzumeler', 1994) kitabı ve üç öykü kitabı daha: 'Mı- akalı Yürihüş' (1997), 'Kara Tren' (1998). Kapan' (2001). Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü (1992), Ankara Öykü Günle- ri Onur Ödülü (1997). îsmet Küntay Tiyat- ro Ödülü (2000- 2001). Alpagut Gültekin tarafmdan derlenen yazılardan oluşan 'Vüs'at O. Bener: Bir Ttohaf Yalvaç' baş- lıklı kitap (2004). Yapıtları üstüne Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü'nde başlatılmış bir doktora çalışması. 1972'de evlendiğı ve "Sağolsun! BöyiesijTİrekdost- lar başma" sözlenyle kutsadığı Ayşe (Dı- cah) Bener ile son nefesine dek süren bir- likteliği... Bir de 'kara anlatı' yazan olarak belir- lenen yazınsal kimliğine düştüğü bir dip- not: "...ama benim varsa bir işlevim, kara- lıklan ortaya koyarak aklıklara dikkat çek- mektir.griliklereyöneltebilmektir.'' (2001) Ve günü gelince ardından söylenmesini dilediği: "Birduyarü adam geldi, geçti der- seniz, ona sevinecegim. Bu kadar!" Aydınlanmacı kuşağm Karadeniz'deki simgelerinden Ömer Güner için kitap Tüm Trabzonluların belleği ÖNERCİRAVOĞLU Karadeniz yöresindeki kültürel et- kinliklerin gizli kahramanı gazeteci- yazar OmerGüner'ın adını duymaya- nımızyoktur. Gün gelir bır sanat festivalinin emek- çisi, gün gelir bir toplumsal dayanış- ma vakfinın koordinatörü, kimi zaman da Trabzonlu değerlerin tanıtım ve an- ma etkinliklerinin destekçisi... Ama onun asıl verimli yönü uzun yıllar dev- let memurluğunun yanı sıra basanyla imza attığı gazeteciliktir... Hem ne ga- zetecilik, spor muhabirliğinden yurdu sarsan güncel olaylara kadar yaşamın içinden geniş bir ilgi alanı... Bu alan için- de sayısız güncel köşe yazısı, irili ufak- lı sanattan spora uzanan gazete haber- leri ve Trabzon'u ziyaret eden tüm ün- lülerin uğramadan, görüşünü almadan "Metafor" Bir Kudsi Erguner Projesi 8 Haziran 2005, 20.30 Aya İrini Müzesi İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 33. Uluslararası istanbul Müzik Festivali kapsamında yer alan "Metafor" Bir Kudsi Erguner Projesi gösterisinin gerçekleştirilmesindeki katkıları için BoeingTicari Uçaklar'a teşekkür ediyor. KlasiV mttztk dünyasjnm önde geten sanatçı ve toplulukJan 6 Hazîran-2 Temmuı tarihteri arasıttda 33. Ulustararası istanbui www.iksv.org ^RNANSBANK TURKCELL MARMARA edemedikleri bir deneyimli aydın kişi- lik... Işte Ömer Güner'in azımsanma- yacak çabalannı sığdırdığı 40 yıllık gazeteciük serüveninin özeti... Bir değerbillrllk örneğl Bunlan bir değerbilırlık örneği ola- rakbir armagan kitapla (Hazırlayan: Ab- met Özer) gümşığına çıkaran Trabzon Gazeteciler Cemiyeri olmasaydı 40 yı- hn emeğini bu kapsamda anımsaya- mayacakûk... Onun ulusal ve yerel basın yaşamın- daki tartışılmaz yerini yine edebiyat dünyasından ve aydınlanmızdan öğ- reniyoruz. Örneğın Abdülkadir Yücet- man "Trabzon tarihi ondan sorulur" diyor. Ahmet Şefîk "Coşku dolu, se- vimK adam-." diye nıteliyor onu. Işık Kansu'dan Necmetân Karaduman'a, Süleyman Saim Tekcandan Öner CS- ravoğluna, YaşarMiraç'tan Ve>- selUs- ta'ya. Süleyman Saim Tekcan'a birçok dostu aynı biçimde niteliyorlar... Trabzon'a yolunuz düşer de Ömer Güner'i ararsanız, ömeğın AtflTa Aşut'la. YaşarMiraçla Ganıta Çay Bahçe- si'nde, Kalepark'ta bulabüirsiniz, Ha- san Kurt'la Meydan Parkı'nda ya da... Eğerbir toplumsal etkinlik için valilik- te toplantısı yoksa, yerel gazetelerin yönerim merkezinde ya da Donanma Cemiyeti'nin bürosunda... Bütün bu uğraşlan (yani 4-5 karpu- zu) iki koltuğuna nasıl sığdınyor der- seniz, bunun yanıhru Ömer Güner'in kana kana duyumsadığı yaşama sevin- cinde, halkla hep yapmacıksız ve iç içe oluşunda ve onu sürekli diri tutan Ka- radenizlilik coşkusunda arayabiliriz. FîkretOtj'am'la kapı yoldaşlığı, Sür- mene Kaymakamı ŞinasiÖzdenoğlu'nu duyarhğıyla etkılemesi, MehmetBaşa- ran öğretmenimizle asker arkadaşlığı, soğuk sav-aş siyasasının kasıp kavurdu- ğu günlerde üericilere kanat germesi... Tüm bunlar onun aydınlanmacı kim- liğinin birer yansımasıdır. Ömer Güner"in tanıklığı, kenti kent Ömer Güner'e ARMAGAN • Ömer Güner'in, spordan yurdu sarsan güncel olaylara kadar yaşamın içinden geniş bir ilgi alanını kapsayan gazetecilik serüvenini ve Trabzon'u ziyaret eden tüm ünlülerin görüşünü almadan edemedikleri deneyimli kişiliğini, bir değerbilirlik örneği olarak bir armağan kitapla (Hazırlayan: Ahmet Özer) günışığına çıkaran Trabzon Gazeteciler Cemiyeri olmasaydı 40 yüın emeğini bu kapsamda anımsayarnayacaktık. yapan öğeleri bir araya geririrken fark- lı eğilimlerden olan ınsanlar arasında ortak payda yaratmaya özen gösterme çabası olarak da algılanmalıdir. Trabzon'da kimin başı ağnsa ona koşması da bundandır. Tüm Trabzonluların belleğidir o... (TnİKjan Gazeteciler Cemiyeti, 0462-326 0312) YAZIODASI SELİM İLERİ Çengelköy'de Bir Rüya Handiyse benimle yaşıt, daha doğrusu, bir yaş küçüğüm, Refik Halid Karay'ın Bu, Bizim Hayatı- mız romanı. Bu güzel romanı 1960 sonlarında okumuştum. Di- li, anlatımı, konusu dert<en asıl vurulduğum, eşya, do- ğa, manzara tasvirleriydi. Tıpkı Sonuncu Kadeh gi- bi, Bu, Bizim Hayatımız da Refik Halid'in Boğaziçi'ne hasret duyduğu romanlarındandır. Şimdi, Boğaziçi'nin hangi köyünde olduğunu ha- tırlayamadığım Hayret Paşa yalısı uzun uzadıya be- timlenir. önce yalının içinde gezinip dururuz. Sonra sıra bahçeye gelir. Bahçede bır de lımonluk vardır. Romancı buralara eskiden "limonluk-çiçeklik" dendiğini belirtir. 1950'deki adı "ser". Ama romancı hemen "kış bahçesi"r\\ de ekler. Gönlünüz hangisi- ni çekerse... Hayret Paşa yalısının limonluğunda, bir zamanlar, o günlerin moda çiçeği kamelyalar üretilmiştir. Her- halde geçen yüzyılın ilk yıllan. Fakat sonra orkide merakı başlamış. Romanın kahramanlanndan Mazlum Sami orki- delerine pek düşkündür. Ikide birde "camköşk"e uğ- rar, orkide sürgünlerini gözden geçirir. Evet, birde "camköşk!" Doğrusu ben "camköşk'e bayılmıştım. "Rayihalı bir rutubet" içindeki camköşkte yainız- ca orkide üretilmişor. Aklımda kaldığı kadarıyla, kış bahçesi, sıcak memleketlerden, başka iklimlerden gel- miş bitkilerte dolup taşıyor. Sonra sümbüller, fulyalar, laleler, güller ve menek- şeler var. Yanlış hatıriamıyorsam, yaz kış çiçek açı- yorlar. Onlann yaz kış çiçek açıyor olması çok hoşu- ma giderdi. Sonra beyaz bir gül hatırlıyorum: Mor ve tirşe be- neklerle bezenmiş bir beyaz gül. öyle her yerde gö- remeyeceğiniz türden... öyle sanıyorum ki, Refik Halid'in betimlediği cam- köşkten sonra, bütün limonluklar bende rüya bırak- tı. İstanbul, çocukluğumda, böylesi kış bahçeleriyle dolup taşardı. Hele Boğaziçi... Limonluklar git git göçtü. Büyükada'nın bir iki evin- de rastlamıştım geçen yıl; kırık camlardan kamelya- lar, rodosçiçekleri fışkınyordu. Yann bunlar da göçer diye üzülmüştüm. Geçenlerde Çengelköy'e gittim. Arkadaşlarımın serasına. (1950'lerin seri şimdi sera oldu.) Seranın adı Erguvan. Çengelköy'ün ünlü çarşısından sağasa- pıyorsunuz, dar sokak, dönüyorsunuz, sera 1 Kamelyanın yıldızı sönmemiş ki, kırmızı kamelya -ama tek bir kamelya- bahçe ortasında göz okşu- yordu. Göz alabildiğine ateşçiçekleri, begonyalar, petun- yalar adeta şiirseldi. Hele ateşçiçekleri! Çünkü ateş- çiçeği benim çocukluğumda bir güz çiçeğiydi, yal- nız güzün ortalarda görünürdü. Yoğurtçu Parkı'nın tarhlannda dizi dizi ateşçiçek- leri kimbilir kaç sonbahar gönlümü yakmıştır. Bu çi- çekte, geçip gitmiş yazın olanca sıcağını billuıiaştır- mış bir kırmızı beni daima şaşırtır... Epey geniş alana yayılmış serayı dolaşıyorduk; te- nekeler içinde dikilmeyi bekleyen manolya ağaççık- ları gördüm. Bir bahçem olsaydı diye düşündüm. Yan yana saksılarda kırmızı meyveleriyle yılbaşı çalıları duruyordu; Latince isimlerini şimdi unuttum. Kafesinde bir papağan yanından gelip geçeni kuş- kulu gözlerie süzüyor Konuşmamakta kararlı. Bunun- la biriikte özgür serçeler, hırsız kargalar boyuna uçu- şuyorlar. Kelebekler hem uçuyor hem konuyor. Gürultülü patırtılı, ruhunu satmış, anlamını yitirmiş şehrin ortasında Erguvan bir huzur, dinginlik köşe- siydi. Akşam oldu, hava karardı. Beyaz naylonla örtül- müş limonluk, o upuzun limonluk birden buz sara- yına dönüştü. Gözlerime inanamıyordum: İçinde avi- zeler yanıyordu! Geç saat Erguvan'dan aynlırken eflatununa sis yürürnüş hercai menekşelerden bir öbeğt saksıya diktiler benim için, armağan ettiler. Günlerdir, her sabah, hayata menekşelerimle baş- lıyorum. Öneriler Kitap/Konumuz Edebiyat. Oktay Akbal, Dünya Kitap- lan, 2005. (Akbal'ın usta kaleminden denemeler.) Aü Bopovah'nm yapıtları Polonya'da • Kültür Senisi - Polonya'nın Bielsko-Biala kentinde 10 Haziran - 3 Temmuz arasında düzenlenecek Uluslararası Fotoğraf Festivali'ne Türkiye'den Ali Borovalı davet edildi. Fransa'dan Magnum Photo, Isviçre'den Werner Bichof, A\r usturya'dan Inge Morath, Japonya'dan Eikoh Hosoe, ABD'den Hint asıllı Ami Vitale gibi dünyaca ünlü adların katıldığı festivalde tüm fotoğrafçılar kişisel sergileriyle yer alacak. Türkiye'den katılan Ali Borovalı'nın fotoğraflan, son olarak geçen yıl Fransa'da, Perpignan kentinde düzenlenen ve Avrupa'nın en önemli gazete fotoğrafçılığı festivali sayılan 'Visa Pour L'Image 2004'te sergüenmişti. Borovalı'nm festivaldeki sergisi 12 Haziran'da açılıyor. Man Booker Ödüi ksmaü Kadare'nin • Kültür Senisi - îngiltere'nin bu yıl uluslararası olan saygın 'Man Booker Edebiyat Ödülü'ne, çağdaş Arnavut edebiyatının tanınmış yazarlanndan Ismail Kadare değer görüldü. Ödülü veren komitenin başkanı John Carey, Kadare'nin yapıtlannda; tanhi, tutkulan, folkloru, sıyaseti ve felaketleriyle bir kültürün tamanunın haritasım çıkardığını söyledi. Yönetimle anlaşmazlıklan nedenıyle ülkesinden kaçarak 1990'da Fransa'ya sığınan Kadare, çalışmalan için verilen bu ödülün, dünyamn, Arnavutluk ve diğer Balkan ülkelerine bakışına farklılık getireceğini söyledi. Kadare, ödülünü 27 Haziran'da Edinburg'da yapüacak törenle alacak. Uluslararası Man Booker Ödülü, her ülkeden, tngilızce yazılmış ya da tngilizceye çevrilmiş yapıtlan bulunan yazarlara veriliyor. »
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle