Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2005 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Yumuşakçalık
FRANSIZLAR Avrupa Bıriiği'nin anayasa an-
laşmasına "hayır" dedi ve Hollanda'yla öbürieri
de aynı havaya girdi ya, Türkiye'yi yönlendirip yö-
netenler, gerçeği göreceklerine, tam tersıne öyle
bır olumluluk sergilemeye başladılar ki, şaşkınlık-
tan herkesin dili tutuldu. Çünkü, "Türkler bu so-
nuca bakıp herhalde artık AB'ye gırme şanslan-
nın kalmadığını görerek kapımızı yumruklamaktan
vazgeçerier" diye düşünülüyordu.
Nerde! Türkiye'yi yönlendiren medya, "Korkma
abi, bırşey olmaz!" diye vatandaşlan yüreklendir-
mekten, ülkeyi yönetenler de aynı mealdeki söz-
leri nutuk ve demeçlerıyle yinelemekten vazgeç-
mediler.
Kımileri daha da ileri gidiyor.
önce Sayın Dışişleri Bakanı, Ingilizce yayım-
lanan ve dolayısıyla yabancılarca okunan bır yer-
li gazeteye demeç verip Kıbns'a ilişkin olarak Bir-
leşmış Milletler Genel Sekreterı'ne iletilecek olan
"TürkPlanı''r» açıkladı. Plana göre, KKTC ile Gü-
ney Kıbns arasında kişi, mal ve hizmetlerin serbest
dolaşımı sağlanacak; doğrudan uçuşlardahil, ha-
va ve deniz limanlarına konmuş tüm sınırlamalan
kaldınp üçüncü ülke uyruklanna uygulanan bütün
kısıtlamalara son verilecek; Kıbnsfürklerinin spor-
trf, kültürel ve benzen uluslararası etkinliklere ka-
tılmalan önündeki engeller kaldınlacakmış.
Bakan, gazeteye verdiğı demeçte, KKTC lehi-
ne olan bütün bu istekler karşılığında plana göre
Türkiye'nin ne yapacağını belirtmemişti. Onu da
sonradan, Bahreyn'e gidişinde kameralara konu-
şurken açıkladı: Ânkara, ek protokolü birkaç haf-
ta ıçinde imzalamaya hazırmış.
Bu imzanın şerhsiz ve çekincesiz olacağı da bı-
lıniyor. Hükümet, ek protokolü onaylamanın "uy-
gun bulunması"r\a ilişkin yasayı Meclis'ten geçi-
rirken "bildirge" biçiminde bır açıklamayla bunun
"Kıbns Cumhuriyeti'ni tanıma anlamına gelmedi-
ğini" kamuoyuna bildirmeyi düşünmekte.
Devletler hukukunda hiçbir geçerliliği olmaya-
cağını ve kimseyi bağlamayacağını bile bile.
Nitekim, AB'nin yetkili ağızları ve Avrupa dev-
letlerinin bazı siyasileri, daha Fransa ve Hol-
landa oylamalarından önce açıkça söylediler: Ek
protokolü ımzalayan Türkiye'nin hemen sonra li-
manlannı ve hava sahasını Rumlara açması ıste-
necek.
Işin tuhaf yanı şu: Geçen yılın 24 Nisan halkoy-
lamalannın ardından ambargolar ve mali yardım-
lar içın vaat edilenlerin hıçbirı yapılmadığı ve Rum
yönetimi nemrutluğunu sürdürdüğü halde, bu açı-
lımlann anlamı nedir?
"AB Anayasası'nı reddedin ama, bizı alın; ba-
kın ne kadaryumuşağız" mesajını vermek mi? Bı-
liyorsunuz, kalbi, beyni, sindırim sistemi olduğu hal-
de belkemiğı olmayanlara "yumuşakçalar" deni-
yor dünyanın bütün dillennde.
Nâzım Hikmet'e Borcumuzu Odemeliyiz!
BEYKOZ AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004354
Davacı Süleyman Aydvn vekıh A\ Ah Can tarafın-
dan davalı sevgı Aydın aleyhıne açılan boşanma da\a-
smda; davalı Se\gı Aydın'm Cami Sk. Türkan Şoray
Okul altı, No: 26 Rumelıhısaı üstu lst adresınden
duruşmanın bırakıldığı 27 7.2005 günü saat 9.00'da
mahkememızde hazır bulunması, bızzat hazır bulun-
madığı takdirde kendısinı bır vekılle temsıl ettıımesı,
aksı takdirde yokluğunda karar venleceğı hususu ila-
nen teblıS olunur 21 03.2005 B Tashıh"
Nâzım Hikmet ölüm yıldönümünde sadece anılmayı değil, kendi yurdundan
uzakta, içinde kı\Tandığı esrikliğinin giderilmesini bizlerden bekliyor...
Onun şiirlerini okurken, gözlerimizin birbirimizin gözlerinin içine
korkmadan bakmasını, taramasmı istiyorsak bunu yapmalıyız. birlikte
yapmalıyız... Ancak o zaman, Türkçe vurgunu, şiirlerini sadece Türkçenin
berraklığında yazan büyük şairin dil zenginliğinden. dilin kıvrımlarında
dolaşan engin birikimden yararlanabilir, onun özgürlüğe çağıran dizelerine
koşabiliriz...
Prof. Dr. Muzaffer ERYILMAZ Çankaya Belediye Başh
N
âzım Hikroet şiirinve Türk-
çenın büyük akıncısı, geç-
tı boydan boya bir hayatı,
acıların. ülkülenn, sevda-
lann yolundan... Ülkeyi sev-
meyı, ülke ıçın kendi varlığını ortaya koy-
mayı, bağımsızlığı bir bayrak gibi mavı
gözlennde dalgalandırmayı sevdi... Çün-
kü bu topraklan, bu ülkeyi sevdi...
Onu ıdeolojık körlüğün sınırlı ufkuyla
karalayanlar şimdılerde unutuldu, ona
yafta olarak yapıştınlmak ıstenen "hain'"
sıfatı hanidır ortalarda dolaşmıyor... Çün-
kü tanh, Nâzım Hikmet dersinde kendi-
sım yanlışlamaya kalkışanları mağlup
ederek onu akladı... Büyük şair, "Mem-
leketimi Sesiyorum" adını verdiğı şıırin-
de "Memleketinıiseviyoruın:/Çuıarlann-
da kolon vurdum, hapishanelerinde yat-
tno/Hiçbir şey giderenıe/ iç sıkmümı/Mem-
leketimin şarkılan \e tütünü gibi" derken
aslında bır yerde bu ülkeye olan derın
bağlıhğını kendısıni sorgulamaya kalkı-
şanlan adeta tekzip ederek vurgulamıyor
mı?
Nâzım Hikmet, bır kuşağın, adanmış
bır kuşağın çileli, hasret yüklü, hüzünlü
topoğrafyasının sembol ısmıdir. Onun
Kuvayi Milliye'sınden daha iyı bir biçim-
de Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı anlatan bir
başka yapıt var mıdır acaba? Bunu. ucuz
suçlamalann gölgesıne sığınanlann bir
düşünmeleri gerekmez mı?.. Onun şıırın-
deki maya. şıırde yarattığı yenılık, Türk
şıırine evrensel bir damar katmış, bu da-
mar daha sonra güçlenerek Türk edebı-
yatının en çok ses getıren ırmağı haline
gelmıştu"... Bu ırmağın billur sesı bugün
ıçimizi ısıtıyor, bızlen heyecanlandınyor-
sa, bu muazzam dizelenn muazzam ya-
zanna vefa borcumuzun varlığını da ha-
tırlatmıyor mu?
Otobıyografî adlı şiınnde "1902'dedoğ-
dum/Doğduğum şehre dönmedim bir da-
ha/Geriye dönmeyi sevmem" diyen şair,
hasretın gergefinde yaşama veda eder-
ken, gerçekten geriye dönmedi. çok sev-
diği şehrine de dönmedi ama ülkesıne de
hâlâ dönemedı... Onun yıllar yıh mersi-
yeler ve methiyelerle arasında ziyaretgâh
halıni almış mezanna gidıp gelenleri din-
lemek ve okumak, bizim ıç sızımızı ne öl-
çüde dindirebilir ki?
:am
Onu, kırgın bir yürekle sonuna kadar ya-
şatmakta direndiği Türkçenin içinde öy-
lece bırakan bir ülke olarak, ona olan bor-
cumuzu hıç olmazsa şımdi yerine getire-
lim \
r
e onun, \-asiyetindeki gıbi Anadolu'da
bır köy mezarhğına, başına hanı bir taş maş
da istemediğı bir köy mezarhğına gömül-
me rüyasını gerçekleştırelım... Nâzım
Hikmet'in dumanlı bır dağ gibı alıp ba-
şım giden şıırı. kimileyın "Alayordu
su/Gösterip aynasında sögüt ağaçlan-
nL/Salkımsöğütler yüajordu suda saçla-
nnı" diye haykınrken kimileyin de ıçımı-
zı usul usul zıyaret ederek "Kapmın önün-
de üç selvi vardıAJç selvi/selvUer rüzgâr-
da sallanırdL/Uç selvi" diye fısıldamakta-
dır...
Bır ulus, sanatçılan ve bilim adamlan
kadar hürdür... Onu besleyen ve büyüten,
uluslararası arenada "alnı yukarda" tutan
güç, onun yetiştırdığı değerlen sahiplen-
me ölçüsüdür... Bizler, yahıızca Nâzım
Hikmet'ı değil, bütün Nâzım Hikmetlen
eze eze, onlan öcü gibi göstere göstere,
bu topraklan düşünsel ve kütürel olarak
yoksullaştırdık, yoksunlaştırdık... Oysa
kültür bır devamlılığı ıçeren, alttan alta ken-
di yatağında akan, inatçı. dik başh bir
alandır, bır yönüyle dırenmeye çalışır ama
yıne de sınırhlıklann ve yasakların mah-
besinde kahnış ohnası onu takatten düşü-
rür... Kültürel kesıntıler, zoru içeren mü-
dahaleler zıhinleri çoraklaştırdığı gıbı as-
lında bir yerde toplumlann kolayca van-
dalızmin kıyılarında gezinmesine de kay-
naklık etmektedır...
Türkıye olarak on yıllarca, gurur abide-
lerimizerevagördügümüz muameleleri hiç
olmazsa Nâzım"ın şahsında düzeltme yo-
luna giderek, bır yerde toplumsal ayıbı-
mızı gıdermeyi denemehyız... Eğer Nâ-
zım Hikmet hâlâ kendi öz yurdundan
uzaktaysa ve bız bunu bır toplumsal me-
sele, ulusal onur haline getirememışsek.
sıyasetçisınden, kültür adamına kadar he-
pımiz bır vicdanı sorumluluk duymuyor-
sak, asıl o zaman kahırlanmah, utanma-
nın yeraltı dehlizlerinde kaybolmalıyız...
Nâzım Hikmet bugün dünyayı şıirle-
riyle dolaşan, Türkiye adım ülke sınırla-
nnın dışına taşıran benzersız bir abidedir...
Nâzım Hikmet'i sahiplenen bir kültür po-
litikamızın onun şiirlerinin ulaştığı her
coğrafyaya ulaşması ve onun tanıtımına
katkı sağlaması gerekirdi... Aslında bugün
Nâzım, yaratıcılığıyla kendisinı ebediyen
var edecek bır şıır varlığınm temsilcısidir
ve ek desteğe de ihtıyacı yoktur... Bu yur-
dun tüm bıreyleri olarak bizler, onun bu
varlığını almak, bilmek. yaşamımıza kat-
mak, yaşamımızda yarattığı renkleri bır-
birımize ulaştırmakla yükümlüyüz... Sa-
nat adamlannın üstlendiklen bır mısyon
da budur aslında... Nâzım Hikmet'in şı-
irlennden Anadolu'ya bakmanın ve onun
şurlennde bu ülkeyi sevmenın lezzetini
başka nerede yakalayabiliriz ki?
Nâzrm Hikmet' ın "Bir dev gibiseviyor-
du dev" derken aslında kastettığı sadece
minnacık bır kadının ötesınde, yüreğinin
orta yerine yerleştırdiğı idealleri, bu ide-
allerinde salkım saçak açan ümitleri de-
ğil mıydı? Bizler şimdi bu ümıtlerin ne-
resindeyız diye yaşadığunız her günü bir
sorgu mabedine çevırebıliyor muyuz aca-
ba? Bir düşünelim!
Nâzım Hikmet ölüm yıldönümünde sa-
dece anılmayı değil, kendi yurdundan
uzakta, içinde kı\Tandığı esnklığmin gı-
derihnesıni bizlerden bekliyor.. Onun şi-
irlerini okurken, gözlerimizin birbirimi-
zin gözlerinin içine korkmadan bakması-
nı, taramasmı istiyorsakbunu yapmalıyız,
birlikte yapmalıyız... Ancak o zaman,
Türkçe vurgunu, şiirlerini sadece Türkçe-
nin berrakhğında yazan büyük şainn dil
zenginliğinden, dılın kıvnmlannda dola-
şan engın birikimden yararlanabilir, onun
özgürlüğe çağıran dizelenne koşabılinz...
Bugün Türkiye uluslararası güçlerin
kıskacında sadece siyasal ve ekonomık ba-
ğımsızlığını değil, Türkçeyi de rehin ver-
me tehdıdi altındadır... Gönlü buna razı
ohnayan herkesin dil bılıncının bağım-
sızlık bılinciden farklı bir şey olmadığı-
nı bılerek dilimıze ve ulusal varhğımıza
sahıp çıkması gerekir... Çünkü bu ikisi
bırbınnden özde farklı olmayan aksine
bırbırıne kopmaz bağlarla bağlı olan, bir-
bırlerinı besleyen, birisindeki tasanın öte-
kinde, birisindeki sevincin yekdiğerınde
kendisine yer bulduğu ikı kardeştır... Bu
ikı kardeş, bızım Nâzım 'dan aldığımız
kardeşlik şiirlennin de adıdır...
O halde dıhmize en güzel şiirlen arma-
ğan edenlerden bınsıni, Nâzım Hikmet'ı
şımdı yeniden okumalı, yeniden anlama-
lı ve aydınlığa onun şu mısralan eşliğın-
de ulaşmak içm uzun bir yolculuğa çık-
malıyız: "Bugün pazar/Bugün beni Uk
defa güneşeçıkardüarA'e ben ömründe ilk
defa gökvüzünün bu kadar benden uzak/
Bu kadar mavi/Bu kadar geniş olduğuna
şaşarak/Kımıldamadan durdumiSonra
saygrvla toprağa oturdum, /Dayadım sır-
ümı du\ araj Bu anda ne düşnıek dalga-
lara/Bu anda ne ka\ga, ne hürriyet, ne ka-
nm/Toprak, güneş ve beıu/BahtiyanmJ"
- AURA EKMEK MAKINESI
MUTRAĞINIZINEKONOMİSTİAura Ekmek Makinesiyle yulat veya arpa ekmeği, tuzlu-tuzsuz, cevizli-üzümlü,
haşhaşlı, katkılı-katkısız istediğiniz lezzette ekmek veya kek pişirebilirsiniz.
PENCERE
• İstediğiniz malzemeyi atın, kendi
pişirsin siz işinize bakın
• Ekmek büyüklüğü seçimi 750-900 gr
• 12 Farklı pişirme programı
• Kızarmış ekmek için kabuk ayan:
hafif, orta veya koyu
• Bulaşık makinesinde yıkanabilir,
yapışmaz ekmek tepsisi ve
yoğurma çubuğu
• ölçü kabı ve kaşığı
• 230V-50Hz600W
Ihlas
Pazarlama
www.ihlaspazarlama.com.tr 444 49 49
ADANA «»22)346 36 26-AOAP*ZAfil (0264}J77 45 86-ADIYAMAS J0416UT6 50 00-AFVON (027^213 60 22 AĞft 10472)215 « OO-AKSAJIAY [03821213 16 68-AK$EHlF! O332ıfl'3 23 66-AfcM5VA (0358)218 *3 67 ANTALYAİ0242,J48 35 75
AMKAftA-Çanfc»y»(t)3i*H1762*»-Keç)orerı
r
312)3n 39 6*^*n fT«ha»e ( 3 U ' 3 T 39 34-ARTVİN 0*661212 ?S 90-AYDtN tO2S612U 68 41 BAUKESfl (O26612«9 38 Î7-BAPTİN (OJ^îaiB 17 40-RAT MAN Oİ88Ü13 58 51 BAYBURT {0459
1
211 4" 90
*L£CK (022«315 70 32-ÜWGÛL (M26J214 30 33-«C*-U 0374j2'7 49 38-6UFOUII 102*8)234 Si OO^URSA (O224Î233 28 28-Ç»NAICKAL£ C2861212 30 SO-ÇAN'üfi tO3'6 2 H 33 53<ORUM IC364I224 66 88-OENtZU (025ffJ63 17 80
OİVARBAK» (0417)22897 97-OU3XE(038OjS24 73 52-£DtRSE C2S4I213 Î 9 8 S ^ A Z I Ğ [0424)233 67 OS-ERZJHCAN (0446)223 12 89-ERTJPUM 0442 235 72 S6-£SKİŞ£HIR a2;?U31 ' 5 45-OZlAfTB
>
(0342]J15 29 75-GreSU* f«54t216 04 77
GUMÜŞHAN£ K)4S6İ2)3 5^ 9S-HAXXM4 'O438(
211 68 SS+WAY
J
Q326»13 77 Sİ-IĞO(fl »476İ226 42 01 tSfiVTTA. (Ûİ46İ223 26 3O-l5TW«Uv Avoidf (0211)423 45 45 Balufleoy 0212)592 0! OO-Rpa^a s02'2»16 07 10-Sev*^ (02 2.356 15 26
F « * 0212)63' 67 96-GOPaja (O2'2 S16 07 1 0 ^ « * t o y (O215I33O 02 t9-P»n<Sk 0216 598 02 tH-ÜmranFye
v
0216ı344 55 62-£M»fl-Buca 0232>489 06 Q0-Kaıwaka [C232446 1S 00-ton»k 0232H4S 05 B5-(2MrT (0262 324 54 00
K.MAMŞ 0344,225 84OÛ-XAfiABUK(O3"
r
:>*5 2 30 28-KZEftEÛLH0372323 Ü 19-KARAMAN (0338)212 88 23-KAJÖ ,04-»« 212 $0 77 KASTAMONU 0366^212 28 2 B ^ / S E f t (03521221 04 54^«WKAL£ (03 8)225 0 85-KtfWLAKEU (3288)2 2 03 38
UBŞFH'9 (0386J212 46 61 (CONYA 10332 Î38 63 S2-K\J~t&n^ 1C2741234 77 41-MALATYA rD422)321 41 9" MANtSA (0236)232 15 10-MARDtN t
0482'213 05 58-MEfiS'N {O32< 336 19 69-MÜĞLA (0252)214 37 8A-MU5 £0436) 212 72 76
HEVŞCHffi 0384,212 99 40 M Ğ M (038K232 İû 79-CRDU '0452)223 38 33-OSMAMYE \0328*8'4 57 34-fflZE 0464(217 47 84-SAUHÜ (0236)715 30 89-SAMSUN ,aiĞ2>435 20 36-5lltr 1484İ223 21 36-SWOP »0368126' 06 45-5ÎVA5 034*225 5C 76
5ANLIURFA (04141314 10 66-TÎ4ROAG [02821260 5? 67-TOMT (O356
1
214 26 84-~RABZON 10462)230 52 73-Ü5AK (O276Î215 56 18 VAN 0432)214 27 02 YALOVA O2İt>S"3 35 52 YO2GAT ',0354 212 86 86-ZONGULDAK (03721252 10 20
Tıpış Tıpış...
Dolmuş mizah dergisinin ilk sayısı 5 Ocak 1956'da
çıktı. Imtiyaz sahibı Osman Asaf Kermen, Yazı Iş-
leri Müdürü llhan Selçuk...
6-7 Eylül olaylarının daha dumanı tütüyor...
Derginin ilk sayısında Şinasi Nahit Berker ya-
zıyor:
"Ulus gazetesi ilk defa kapatılmıştı. Sebep Is-
met Inönü'nün 'Çetin Imtihan' başlıklı makalesiy-
di. Aradan iki gün geçmişti...
Büyük odada kapının ağzına yakın oturmuş, ye-
şil masa üzehnde, neşrine müsaade edilen gaze-
telere, yan gıpta, yan lakaydi ile bakıyordum... Bir-
den Ismet Paşa içeri girdi. Girmesiyle de çıkışma-
sı bir oldu:
- Tembel tembel ne oturuyorsun?..
Hemen ayağa fırladım, hazırol vaziyeti aldım,
yüksek sesle cevap verdim:
- Sayenizde Paşam!"
•
Dergınin 3'üncü sayısında "Bihsinden Mektup"
başlığı attında bir yazı yayımlanmıştı, kimın yazdı-
ğı açıklanmıyor, imza yok...
Mektubun giriş bölümü:
"Azizim llhan,
Dolmuş'a başanlar dilerim. 'Dolmuş' sahiden
tıka basa dolmuş, doldurulmuş..."
Kim yazmıştı mektubu?..
Aziz Nesin!..
Nereden yazmıştı?..
Hapıshaneden..
6-7 Eylül olaylanyla Istanbul baştan aşağı talan
edilip Hıristıyan yurttaşlann canlanna kastedilmiş-
ti;şehiryağmalanıncailan edilen sıkıyönetimınko-
mutanı, Aziz'le birlikte solculan (onlann deyişiyle
komünistleri) toplayıp ıçen atmıştı...
Aziz Nesin ıçerden Dolmuş'a yazı göndermeye
başladı; kuşkusuz adını açıklayamıyorduk.
•
Bir ülkenin en büyük kenti yağmalandığı zaman
baştaki hükümet ne yapar?.. Dünya çapında ünlü
Istanbul'da Hınstiyanlara dönük saldınyı "komünist-
leryaptı" diye geçiştirmek isteyen Başbakan kim-
dı?..
Adnan Menderes!..
Ismet Paşa'nın makalesı yüzünden Ulus gaze-
tesini kapatıp Istanbul'dakı yağma yüzünden Aziz
Nesin'ı içen attıran Menderes birazcık sorumluluk
üstlenip çekildi mı?..
Yokcanım...
Milletvekillerine "Siz isterseniz hilafeti bile geti-
rirsıniz" deyip koltuğunda oturdu.
Oktay Ekşi yenı TCY'nın (Türk Ceza Yasası) yü-
rüriüğe girmesi üzerine pünya Basın Konseyleri Bir-
liği Başkanı sıfatıyla) Başbakan Erdoğan a gönder-
dığı mektupta demiş ki:
"Meıfıum Adnan Menderes de sizin gibi ve çev-
renizde bulunanlar gibi 'gazetecılerın yalan yazdı-
ğından, ınsanların şereflerine, özel yaşamlanna hak-
sız saldırıda bulunduğundan' şikâyetçiydı. Buna ça-
re olarak, o da, aynen şimdi sizin ızlediğiniz yolu iz-
ledi ve 1956 yılında 6733 sayılı Yasa'yı çıkarttı."
•
Adnan Menderes de Recep Tayyip gibi karika-
türiere bozulurdu; 1956'da Istanbul Basın Savcısı
Hicabi Dinç 'Dolmuş'u üst üste toplatmaya baş-
layınca görüşmeye gittim...
Dedim ki:
- Bu böyle gitmez, sürekli toplatacaksanız, söy-
leyin!.. Ozaman dergiyi çıkanvayalım, kapatalım!.
Hicabi Dinç babacan adamdı; gözlerime baktı..
- Sen, dedi, akıllı birgence benziyorsun, söyle-
diğimi anlarsın, Başbakanın karikatüherinı dergi-
nin kapağına koymayın!..
Dostum Oktay Ekşi'nin mektubunu okuyunca
aklım geçmişe takıldı, Erdoğan karikatüristlere iliş-
kin tepkilerinde Menderes'e benziyor.
•
Fransızlann ünlü karikatürcüsü Plantu referan-
dumdan bir gün önce Le Monde'da çıkan karika-
türünde Başbakan Raffarin i köpek gibi çizmişti...
Aklıma Musa'nın karıkatüründekı kedi biçımiy-
le Recep Tayyip geldi...
Plantu'nun başına bir şey geldi mi?..
Haaa.. bu arada "Yenı TCY" yalaka medyamıza
mübarek olsun!.. AKP'nin eline böyle bır araç geç-
ti mi, "llımlı Islam Devleti Modeli"ne doğru tıpış tı-
pış gider.. miyiz?..
İSTANBUL CUMHURİYET
OKURLARI
2005 Yaz Buluşması
3 Hazıran 2005 Cuma
Sayın llhan Selçuk ve Gazetemiz
yazarlarının katılımıyla...
BÜTÜN CUMHURİYET GAZETESİ
OKURLARI ÇAĞRILIDIR.
Proaram :
19:30 Yemek başlangıcı
20:30 Sn. llhan Selçuk'un Konuşması
21:00 Pıyano Simten Deniz Şenpolat
Soprano Aslı Omağ dinletisi
22:15 Üç Deniz Topluluğu
Yer: KASDAV Kadıköy Belediyesı Sosyal
Tesısleri-Moda-Bomonti-Kadıköy
Iletişim-Bilgi:
532 28154 54-542 652 15 00-532 320 60 12
535 636 59 11 - 216 368 33 56-212 288 13 05
216 326 49 21 - 212 321 11 12'den 124
e-posta : istanbul@cumok org
LÜTFEN DAVETİYENİZİ AYIRTINIZ
İHLAS MAĞAZASI GORDUGUNÜZ HER YERDE
GAZİOSMANPAŞA
l.ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
İLAN
2004 545 Esas
Davacı Osman Yeşılyurt \ekıli tarafından davalı
Sevım Çelık aleyhıne açılan şufa davasında: Mahke-
merruzce venlen ara karan gereğınce Gazıosmanpaşa
Ismetpaşa Mah 154 Sokak No: 52 l'de mukım dava-
lı Sevım Çelık'ın duruşmanın bırakıldığı 12.7 2005
günü saat 09 15'te duruşmaya bızzat kendısınin gel-
mesı veya kendısinı bır vekil ile temsıl ettırmesı, aksı
takdirde' HUMK'nun 509-510 degışık 213 maddesı
gereğınce gıyabında da\anın sürdürulerek karara
bağlanacağını bıldınr meşruhatlı da\etıye yerine
kaun olmak üzere ılanen teblığ olunur. 31 5.2005.
Basın: 25888