Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 tAZlRAN2005CUMA
+
CUMHURİYET
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
Hükümete II. manifestoOran: Kuran KLurslarmı tartışmayı bırakıp tekstil sektörünün girdiği çıkmaza çözüm arayın
TİM BAŞKANI SATICI
'Basel'e
geçiş2008'e
ertelensin'
YHJRATKIŞLALI
ANKARA - Türkiye îhracatçı-
ar Meclısi (TÎM) Başkanı Oğiız
satıcu ihracattaki artışın devam
rtmesınin hükümetin poliokala-
nna bağb olduğunu söyledi. San-
n, Türkgırişimcısinin,barıkalauTn
nsk algılamasını değiştırecek
olan Basel II knterlerine hazır ol-
nadığını belirterek "Girişiıııci
kredi alamaz. Hazuianana kadar.
Türkiye'nin Basel n'ye tedrici bir
»eçişle girmesini istryonız" dedi.
TIM Başkanı, Türk bankacılı-
gtnın Basel II knterlerine geçme-
a durumunda kredi maliyetleri-
Lİn artacağının anımsatılması
özenne "Basd n'ye Türk özd sek-
törü. Türk müteşebbisi hazrian-
nadan girilirse, kredi nıaliyederi-
lin artmasını bir yana bırakın,
kredi enstrümanlan kalkacak, dış
Ocarette kredi kullamlmaa im-
kânsız hale getecek. Bu durum bi-
a ciddi biçimde etkiler" dıve ko-
nuştu. Satıcı, şunlan sö\ledi:
Türkiye, Basd ITye 2007 veya
20O8'de giremez, 2009, 2010,
201 l'e sarkıalmasını istiyoruz.''
Hükümenen sanayide doğalgaz
kullanımının yaygınlaştınlması-
nı da isteyen TÎM Başkanı. do-
ğalgazın sanayiye maliyeti ile fu-
eloilin maliyeti arasmda "uçu-
nım bulunduğunu" belirtti.
ÇARŞAMBA GÜNÜ
Nema ödemeleri
haftaya başlıyor
ANKARA (AA) - Hazine
Müsteşarlığı, Zorunlu Tasarruf
6. taksit ödemelerine, 8 Hazi-
ran 2005 Çarşamba günü. Zıra-
at Bankası şubeleri aracılığıyla
başlanacağını açıkladı.
Hazine'den yapılan yazılı
açıklamada, altıncı taksit öde-
melerinin, daha önceki anapara
ile önceki nema ödemelennde
olduğu gibi işveren veya kişisel
başvuru şeklinde yapılabileceği
kaydedildi. Açıklamaya göre,
kişisel başvurularda ödemeler,
tasarrufuteşvik hesapnumara-
sının son hanesine göre sırayla
yapılacak.
FINANCIAL TIMES
HSBCKıbns'ta
mülksavaşının
hırbanı
LONDRA (ANKA) - tngiliz
bankası HSBCnin. Kıbns'taki
mülk savaşının kurbanlanndan
biri olduğu bildirildi. îngilizFi-
nancial Times gazetesi,
HSBC'nın Kuzey Kıbns'taki
binasının Rum sahibinin banka-
dan kıra ödemesini talep ettiği-
ni duyurdu. Gazete, "Banka
Kıbns mülk savaşına yakalan-
dı" başlıklı haberinde, "Küresel
banka HSBC, bölünmüş Kıbns
Adasında çözüm şansını daha
da tehükeye sokan, acı mülk tar-
öşmaiannın kurbanlanndan bi-
ri oldu" diyeyazdı.
• A\Tupa Hazır Giyim ve Tekstil Organizasyonu (EURATEX)
Yönetim Kunılu üyesi Umut Oran. sektör temsilcilerinin iki
ay önce yayımladığı "'İstihdam Manifestosu"ndan sonra
hükümete en ağır eleştirileri yönelten isim oldu.
İSTA1VBUL (AA) - Hükümetin teks-
til ve hazır giyim sektörünü ıskaladığı-
nı söyleyen Avrupa Hazır Giyim ve
Tekstil Organizasyonu (EURATEX)
Yönetim Kunılu üyesi Umut Oran,
u
Bugün ülkedeKuran kurslannı konu-
şacağuruza AB uyum yasalannı konuş-
mamız lazun" dedi.
Oran'ın sözleri, bundan yaklaşık iki
ay önce Istanbul Hazırgiyim ve Konfek-
siyon îhracatçılan Birliği Başkanı Sü-
leyman Orakçıoğlu başkanlığında top-
lanan sektör temsilcilerinin yayımladı-
ğı "Istihdam Manifestosu^ndan sonra
gerçeldeşen en sert açıklama olarak de-
ğerlendinlıyor. Sektör olarak AB'ye ha-
zır olduklaruıı, ancak Türkiye "nin ev
ödevini yapmadığını ve AB' ye hazır ol-
madığım ıddia eden Oran. "Sadece ya-
salan çıkannakla bu iş olmuyor. Türki-
ye iyi hazmetmeti. Toplumun tüm kat-
manlannın bunu tarbşması lazun. Bu-
gün ülkedeKuran kurslannı konuşaca-
ğunıza AB uyum yasalannı konuşma-
mız lazun" dıye konuştu.
Marmara Üniversitesi Avrupa Top-
luluğu Enstitüsü ile Prestij Danışman-
lık tarafindan ortaklaşa düzenlenen
"Türkiye'ııin AB'ye ÜyeHk Sürecinde
Tekstil Sektörünün GeteceğT konulu
konferansta konuşan Oran, nüfus ve is-
tihdam gibi konularda tekstil ve hazır
giyimin Türkiye için çok stratejik oldu-
ğunu, ülkenin bugün üretimde bir dün-
ya markası hahne geldiğinı vurguladı
Hükümetin kişi başına milli geliri 4
bin dolar seviyelerinde açıkladığuıı, an-
cak bunun hâlâ 2 bin 500 dolar civann-
da olduğunu öne süren Oran, "10 bin
dolarlann alündaki bir ülkenin marka
çıkarması mümkün değfl. Türkiye bu
altyapı ile marka çıkarmaya müsâit de-
ğpl" dıye konuştu.
Teşvik Yasası'm da eleştiren Oran,
"ÖzeDüdeSayınBaşbakan buyasayıson
derece yanbş kullandı. TeşvikYasasL ar-
ok sakat olarak bundan sonra hayannı
devam ettirecek" dedi.
Hükümetin tekstil ve hazır giyim
sektörünün stratejik bir sektör olduğu-
nun farkına varmadığını savunan Oran,
"Tekstil ve hazır giyim sektörü ıskalan-
mıştar. 2005'i Türkiyeıskalamtşür. Tür-
kiye bu sektörden çıkamaz, Çünkü bu
sektör Türkiye için stratejik bir sektör-
dür" diye konuştu.
GlSAD Yönetim Kunılu Başkanı tb-
rahim Ozdoğan da, Fransa ve Hollan-
da'da yapılan referandumlarda AB
Anayasası için hayır oylannın çıkması-
nın, AB'nin çatırdaması yolunda ilk
adım olduğunu öne sürdü. Özdoğan,
"AB, çaürdama yolunda ilk adımını at-
o. Yarinla ilgili bizim ön hazuiıklan yap-
ma zorunluluğumuz var" dedi.
'Hortum' davalannda eylem ile ceza arasındaki orantı önem kazanmaya başladı
Yargıtay ağır cezadan yana
İLHA.NTAŞCI
ANKARA - Yargıtay, kamu vicda-
nını yaralayan ve kamuoyunda "ban-
ka horrunılama" dıye adlandınlan da-
valarda venlen beraat ve takipsizlik
kararlarını kaldınrken göstermelik ce-
zalar yenne eylemle (suç) ceza arasın-
daki orantı ölçütünü dikkate ahnaya
başladı. Davalann temyızini göriişen
11. Ceza Daıresi, suçu işleyenlere ve-
nlecek ceza ile eaydırıcılığın sağlan-
masına dönük kararlara imza atıyor.
Kamunun zarannın 40 katrilyon lı-
ra olduğu belirtilen bu tıp suçlarda ce-
zai yaptınrrun üst sının dikkate alını-
yor. Uygulanacak cezalarda etkinlik
• Davalann temyizini göriişen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, suçu
işleyenlere verilecek ceza ile caydıncılığın sağlanmasına dönük
kararlara imza atıyor. Cavit Çağlar'dan Hayyam Garipoğlu'na
uzanan süreçte verilen cezalar bu eğilimi netleştiriyor.
ve caydıncılık ölçütünden hareket
edilirken, eylem ile ceza arasındaki
orantı ve yasaklamadakı amaç unsu-
ru da önem kazanmaya başladı.
Yargıtay 10. Ceza Daıresi gördüğü
bir davada, 20 milyon lira çalan hırsı-
za en üst sınırdan ceza verilmesine
ilişkin karan bozarken "Türkiyegene-
linde zaman zaman değeri rrilyonlan
bulan eşyayı çalan sanıklann. hırsızlık
suçlanndanyargılandıklan büinen bir
gerçekken. hak ve nesafet kunülan
emsal dosyalar nazara abnmadan, salt
yasadaki keUmelerin tekranyla (sanı-
ğm kişiligi, geçmişi, suçun işİeniş biçi-
mi, zarann ağîrhğı gerekçe yapılarak)
temel cezanm en üst sınırdan tayin edil-
mesi yasaya a\ kmdu-" karanna imza
atmıştı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi ilk
olarak, Interbank'ın eski sahıbi Cavit
Çağlar ile oğlu Mustafa ÇağJar, da-
vnsı Şükrü Şankaya, dayısımn oğlu
ŞenolŞankaya ile Ergun Evcil'e veri-
len 3 yıl 10ay20'şergünhapisile30
İlaca da üst kurul geliyor
Jenerik ilacın desteklenmesi için özerk bir kurul oluşturulacak
• İşvereninden
hükümet temsilcilerine
kadar herkes Türkiye'de
jenerik ilaç üretiminin
şart olduğu konusunda
birleşirken İEİS
Başkanı Eczacıbaşı kısa
vadeli politikalann
sektörü hak ettiği
ortamın gerisinde
bıraktığından yakındı.
Ekonomi Servisi - "Avru-
pa Birtiği ve Türkiy ede Je-
nerik İlaç Endüstrisi" ko-
nulu panel hükümet ve sek-
tör temsiicilerini bir araya
getirdi. Türkiye'de, toplam
sağlık harcamalanndaki
ilaç harcama payının yüzde
40'lan aştığını ve bunun
Avrupa ile OECD ülkele-
rinden çok daha >'üksek ol-
duğunu anlatan Çalışma ve
Sosyal Güvenhk Bakanı
Zeki Başesgioğhı, bu konu-
lann kamu ve özel sektör
tarafından tartışılması ge-
rektiğini ifade etti.
Başesgıoğlu, onjinal
ürünle etken madde açısın-
dan farkı olmayan jenerik
ürünlerin geliştirilmesinin,
kullanılmasmın ve pazara
girmesinin teşvik edilmesi
Saghk Bakanı Recep Akdağ, Sos>ul GüvenKk Bakanı Zeki Başesgioğhı ve Bülent EczacıbaşL
gerektiğini söyledi. Bakan
bu amaçla bir üst kurul
oluşturmayı planladıklan-
m bildirdi. Sağlık Bakanı
Recep Akdag, v atandaşlan
eşdeğer ilaçlan "gönül ra-
hatnğı" ile kullanmaya ça-
ğırdı. "Vatandaşunız reçe-
tesine yazılan ilaç kendisine
verilmediği zaman ihthacı
olan ilacı alamadığı gibi bir
duyguya kapıbyor. Bu duy-
guya insanumz kesinlikle
kapumamabdır'
1
diyen Ak-
dağ, Türkiye'de gereksiz
ilaç kullanımımn fazlalı-
ğmdan da yakındı.
İlaç Endüstrisi Işverenler
Sendikası (ÎEÎS) Başkam
Bülent Eczacıbaşı ise pek
çok ülkede jenerik ilaçlara
yönelik desteğin devlet po-
litikası haline geldiğini söy-
ledi. Eczacıbaşı,jenerik ila-
cı destekleyici politikalann
artan sağlık harcamalan
karşısında kamu maliyesi
üzerindeki \"ükün hafıfletil-
mesini sağlayacağını, ihra-
cat potansiyelinin gerçeğe
dönüşmesini olanaklı kıla-
cağını anlattı.
Eczacıbaşı, gerek genel
politik ve ekonomik kon-
jonktürde gerekse ilaç en-
düstrisinde uzun yüTardır is-
tikrar sağlanamadığuıa dik-
katçekri. "Neyazıkki ancak
çok kısa vadeii düşünceter-
le hareket edilebilmiş ve so-
nuçta rekabet gücü potansi-
yelinin amnda kahnmışür"
diyen Eczacıbaşı, uzun va-
deli politikalann uygulama-
ya konulmasını istedi. îlaç
Endüstrisi Işverenleri Sen-
dikası 'nın çalışmasma göre
jenerik ilaç kullanımı nede-
niyle bir yılda sağlanan ta-
sarrufun 417 milyon dolar
olduğu belirlendi.
samğa verilen 2 yıl 7 ay 3
1
er gün ha-
pis cezasmı onadı. Dolandıncılık sa-
vıyla açılan 35 sanıklı davada daha
önce Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi
tüm sanıklan beraat ettirmiş, ancak
Yargıtay bu karan bozmuştu.
Istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi
ise Yanya Murat Demirel ile Demi-
rel'in şirketinin yöneticileri Gökalp
Baştürk. Şaban Ayhan Tatlıgil ve Enü-
ne Mehtap Cevlan ile dönemın Halk
Bankası Genel Müdür Yardnncısı
Hüsnü Barbaros Okay hakkında Halk
Bankası'nı dolandırdıklan gerekçe-
siyle açılan davada, beraat karan ver-
miştı. Karann temyiz edilmesi üzeri-
ne 11. Ceza Dairesi, yerel mahkeme-
nin beraat karanm bozarak sa-
nıklann "niteükli dolandıncı-
lık" suçundan mahkûm edil-
meleri gerektiğine karar verdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cısı Nuri Ok ise daire karanna
itiraz edip, sanıklann zimmet
yönünden cezalandınknasmı
istedi. Itirazı görüşen Yargıtay
Ceza Genel Kunılu da,
sanıklann zimmet suçundan
yargüanmasınahükrnetti. Zim-
met suçuna, en az 12 yıl ağır
hapis ve oluşan zarann 3 katı
ağır para cezası veriliyor.
Şişli Cumhuriyet Başsavcı-
lığı, Kentbank'm eskı sahibi
Mustafa Süzer ile yönetim ku-
rulu hakkında dolandıncılık
suçundan yürüttüğü soruştur-
mada takipsizlik karan verdi.
Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahke-
mesi de bu karara yapılan itira-
zı reddetti. Bunun üzerine Ada-
let Bakanhğı, Yargıtay'a baş-
\Tirarak Beyoğlu 3. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin karannın ya-
zılı emir yoluyla bozulmasını
istedi. Baş\r
uruyu görüşen Yar-
gıtay 11. Ceza Dairesi, yerel
mahkemenin karannı bozdu ve
Şişli Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'nın takipsizlik karanm kal-
dırdı ve kamu davası açılması
gerektiğine hükmetti.
Sümerbank davasmda Haj'-
yam Garipoğhı'nu 27 yıl 4 ay
ağır hapis cezasına çarptıran Is-
tanbul 8. Ağır Ceza Mahkeme-
si. Yurtbank'ın eski sahibi AK
Balkaner'i de 34 yıl 7 ay ağır
hapis ve 69 trilyon 307 milyar
925 milyon lira ağır para ceza-
suıa çarpnrmıştı. Yargıtay Baş-
savcıhğı da Balkaner hakkın-
daki karann onanması yönün-
de görüş bildirmişti.
Ayakkabılargörücüye çıktı
İZLMtR (Cumhumet Ege Bürosu) -
Izmir'de 18. kez düzenlenen Ayakka-
bıKjş Fuan, 72 firmanın katılımıyla
dûn Kültûrpark'taki yeni flıar alanın-
da açıldı.
Açılışa tzmır Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocâoğlu, CHP Izrrîir
Mıll erv ekili Muharrem Toprak, Tür-
kiye Umum Ayakkabıcılar Federas-
yonu Yönetim Kunılu Başkam Hasan
Özcan, İzmir Ayakkabıcılar Odası
Başkanı Tahsin Güzel katıldı.
Ağustos aymda Izmir'de yapılacak
Üniversite Olimpiyatlan (UNTVER-
SIADE) nedeniyle flıar tarihinin öne
alındığı, bu durumun da katılımda dü-
şüşe yol açtığı belirtildi. Fuan sadece
profesyonel zıyaretçiler gezebilecek.
TEM
NOTDEFTERİ
ZEKERİYA TEMİZEL
AB'de Doğrudan
Demokrasi Dönemi
Avrupa Birlığı çatırdıyor. Birlığin yeni anayasası
Fransa ve Hollanda'da halkoylamalannda ezici ço-
ğunlukla reddedildi.
Buna karşılık hükümet üyeleri peş peşe verdikleri
demeçlerde, "halkoylaması sonuçlannın Türkiye'yi
hiç ılgilendirmediğini" söylediler. Türkiye'nin üyelik
müzakerelerine 3 Ekim'de başlayacağına dikkat çe-
kerek, bu sonuçlan da beklediklerini açtkladılar.
Fransa ve Hollanda'daki halkoylaması sonuçlan
Türkiye'yi hiç ilgilendirmez mi?
Öncelikie belirtelim ki bu sonuçlar Türkiye'yi çok
yakından ilgilendirir.
Çünkü AB Anayasası'na hayır diyenler, Birliğin
yeni anayasası ile getirilmeye çalışılan düzene karşı
çıkarken, çok açık bir şekilde, Birliğin genışlemesi-
ne ve Türkiye'nin üyeligine de karşı çıktılar. Birliğin
genişlemesini ve Türkiye'nin üyelığini şu andakı sos-
yal sorunlannı arttıran bir unsur olarak değerlendirdi-
ler.
Bu yüzden sonuçtar Türkiye'nin üyelik müzakere-
lenne başlamasını engellemez ama, müzakereler-
den tam üyelik sonucu çıkmaz. Daha açık bir anla-
tımla AB Anayasası'nın Fransa ve Hollanda'da hal-
koylamalannda reddedılmesi Türkiye'nin üyelik mü-
zakerelenni sonuçsuz kılar. Müzakere süreci, sonucu
olmayan bir süreç olur. Daha da önemlisi, halkoyla-
malarının etkisiyle müzakere süreci boyunca Türkı-
ye'ye taviz veriliyor görüntüsü verilmemek için, gö-
rüşmeler yokuşa sürülür, Türkiye'nin Bırlik'ten alması
gereken destekler de verilmez.
• • •
Bu sonuçlardan sonra Avrupa'da hükümetler,
üyelik müzakereleri olumlu sonuçlansa bıle Türki-
ye'nin üyeligine, halka sormadan "evet" dıyemez.
Bundan sonra AB üyeleri, hukuki bir zorunluluklan
olmasa da, halkın eğilimlerini hiçe sayarak AB bü-
rokrasisinin aldığı kararlan uygulamayı sürdüremez.
Nitekim, Fransız halkına AB Anayasası'na "evef"
dedirmek için büyük çaba harcayan Fransa Cumhur-
başkanı Chirac. halkoylaması öncesinde yaptığı son
konuşmada; "Anayasaya evet demek, Türkiye'nin
üyeligine evet demek anlamına gelmez, Türkiye'nin
üyeligine yine siz karar vereceksiniz" demedi mi?
Fransa ve Hollanda'daki halkoylamaları. Avrupa
halklarının AB sürecıne kayıtsız kalmayacaklarını,
hükümetlenn iç siyasi dınamiklen yok sayarak karar
vermelerinın sonuçsuzluğunu ortaya koydu.
Bundan sonra, AB bütünleşme sürecinde temsilı
demokrasi yerine doğrudan demokrasiye daha fazla
başvurulacağı anlaşılıyor. Halklar önümüzdekı dö-
nemde Bırlikle ilgili kararlan ya kendıleri verecek ya
da AB sürecini kendi beklentilenne göre yürütecek
partilere yönelecek.
• • •
AB üyelik sürecinde ortaya çıkan bu durum Türki-
ye için bir karamsarlık nedeni olamaz.
Türkiye bu karamsarlığa sürüklenmemek için,
"tüm sorunlannın çözümünü ve geleceğinı AB üyeli-
gine bağladığı" görüntüsünü terk ederek, kendı se-
çeneklerini otuşturmalıdır. "Bizi ilgilendirmez", "Bız ev
ödevlerimizi yapalım", "Çok çalışalım" gibi kalıp söy-
lemler yerine kendi ulusal programını ortaya koyma-
lıdır. Türkiye, dünya ve bölgedekı gelişmelen de dik-
kate alarak özgün büyüme ve kalkınma stratejisıni
geliştirmek, büyüme ve kalkınma hedefıni AB hede-
finden bağımsız bir hedef olarak ortaya koymak zo-
rundadır.
Aksi halde AB bürokrasınin aldığı kararlara guve-
nerek uygulamalann süreceğinı sanmak, her aşama-
da yeni hayal kınklıklan ve umutsuzluklann yaşanma-
sına yol açacak, kaybedilen zamanın bedeli ağır ola-
caktır. Müzakere süreci, tavız mücadelesine dönüşe-
cektir.
Kaldı ki, halkoylamalan, AB'nin neoliberal uygula-
malanndan umutsuzluğa düşenlerın tepkilerini yan-
srtmaktadır. Avrupa halkları kazandıkları haklarını,
sosya) güvencelerini AB'nin yeni lıberal polıtıkalanna
feda etmek ıstemiyorlar. Devletı etkisizleştiren, ka-
muyu ekonomiden dışlayan. işsizleştıren özelleştirme
politikalan nedeniyle işlerini kaybetmek istemiyorlar.
Ortak tanm polrtikası nedeniyle kendı kendine yete-
cek hale gelen tanmın desteklerden yoksun kalarak
çökmesini kabul etmiyorlar..
Pekı, Fransa ve Hollanda'nın "Bu Avrupa benim
Avrupa'm olamaz" diyerek ezıci çoğunlukla hayır de-
diği bu Avrupa'ya Türkiye girmek ister mi?
Bu Avrupa Türkiye'nin sorunlannı çözer mi, yoksa
Avrupa'nın ağırlaşan sorunlannın üstüne yeni sorun-
lan da ekler mi?
Türkiye'nin kalkınma ve istihdam sorunlannı AB'ye
havale ederek çözme düşü bitti. Katılmak için her
türiü tavizi vermeye hazır olduğu Avrupa'nın yeni yü-
zünü halkoylamalan sayesinde gördü. Şimdi gireceği
Avrupa'nın biçimlenmesini beklemek zorunda.
AB'ye girilip girilmeyeceğine de bundan sonra halkın
karar vermesi gerekiyor.
Bu karar doğrudan demokrasi ile halka sorarak
alınmazsa, halk eğilimini yakın gelecekteki seçim-
lerde zaten ortaya koyacaktır.
tefnizel o cumhuriyetcom.tr
MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLL pamukmıa superonline.com
Son zamanlarda kayıt dışı ekonomi-
nin varlığının Türk ekonomisi ve ticari
rekabet koşullan açısından çok kötü ol-
duğu ve kayıt dışı ekonomi ile mücade-
le edilmesi gerektiği, özellikle özel sek-
tör tarafından ileri sürülmeye başlandı.
Bu serzeniş enflasyon muhasebesinde
de olmuştu; özel sektör "Fiktif kârlar-
dan vergi ödüyoruz, mutlaka enflasyon
muhasebesi gelmeli" diye bastırıyordu.
Enflasyon muhasebesi uygulandı, ne bı-
çim şey olduğu, derde deva olmadığı
anlaşıldı ve herkesi şaşkına uğrattı. Şim-
di kayıt dışı ekonomi kalkmalı deniyor.
Ama nasıl kalkacağını bilen yok.
Yüksek vergi ve SSK yükü altında ezi-
len ve bu nedenle kayıt dışına kaçan
KOBlLER'e ekonominin kalbi ve aslan-
lan diyorsunuz, ama onların kayıt içine
alınmaları için neleryapılması gerektiği-
ni söylemiyorsunuz.
Geçenlerde izlediğimiz Finans Kulubü
ileAkbank'ınbirliktedüzenledikleri "KO-
Bl'ler ve Finansal Hizmetler" konulu
Kobiler ve Kayıt Dışı Ekonomi
konferansta KOBl'lerin sorunlan ve ve-
rilen destekler tartışıldı. KOSGEB Baş-
kanı Erkan Gürkan KOBİ'lere destek-
lerin açıldığı, çok önemli aşamalar kay-
dedildiğini, stratejik yol haritalannın ha-
zırlandığını belirtti. Bu desteklerin veril-
mesine aracılıkyapan Halk Bankası Ge-
nel Müdür Yardımcısı Kemal Gülerdi
de KOBİ desteklerinin verilmesinde bi-
lançolann şeffaf ve yeterli olmamasının
önemli bir sorun oluşturduğunu ileri sür-
dü. Işte size kayıt dışı ekonomi için
önemli bir çelişki. Hayatını idame ettir-
mek için kayıt dışına kaçan KOBİ, ger-
çeği yansıtmayan bilançosu nedeniyle
desteklerden mahrum kalabiliyor veya
bu destekleri alıncaya kadar büyük zor-
luklar çekiyor.
KOBİ ne yapsın? Yüksek vergi yükü-
ne razı olup kayıt içine girsin ve aslanlar
gibi bilanço düzenlesin ve parasal des-
teklere mazhar olsun; aldığı bu destek-
leri vergisini ödemede kullansın veya
destekten vazgeçip ödemediği vergi ve
SSK primini dolaylı destek mi saysın?
Hadi işin içinden çıkmaya çalışalım.
Vergi yükü nedeniyle işletme serma-
yesini kediye, pardon devlete yükleyen
firma kayıt dışına kaçıyor. Aksi halde ya-
şayamayacak. Bunun en son örnekleri
şaraptaki ÖTVyükü. Birçok orta büyük-
lükteki işletme kayıt dışına çıkmak zo-
runda kalabilecek.
Kayıt dışı ekonomin kalkması için
1999 yılında Zekeriya Temizel'in uygu-
lamaya koymak istediği "nereden bul-
dun yasası"na özel sektör şıddetle kar-
şı çıkmıştı. Bunu, zamanlaması ve uygu-
lanış biçimi bakımından tartışabilirsiniz,
ama kaynaklar sorgulanmadan kayıt dı-
şı ekonomi ile nasıl başa çıkılacağını
söylemek mümkün mü?
Vergi yükünü aşağıya çekmeyecek-
sin, vergiyi tabana yayamayacaksın, adil
vergileme düzenini sağlayamayacaksın,
dolaylı vergileri devamlı arttıracaksın, fa-
iz gelirlerini beyan dışı bırakacaksın, bir-
çok masrafı vergi hesaplamasında dik-
kate alamayacaksın, haksız veya vergi-
lendirilmemiş kazançlan bulmak için ne-
reden buldun, diyemeyeceksin ve araş-
tıramayacaksın,"Türk ekonomisi bu-
gün tüm badireleri kayıt dışı ekono-
misinin büyüklüğü nedeniyle atlata-
biliyor" diyerek kayıt dışı ekonomiyi sa-
vunan siyasi ve akademik çevrelere bir
şey demeyeceksin veya diyemeyecek-
sin, uluslararası kuruluşlan bu konuda
ikna edemeyeceksin, peki nasıl olacak
da kayıt dışı ekonomi ortadan kalkacak?
Bilen varsa ben gelsin.
NOT: Değerli okuyucular KOBİ des-
tekleri ile ilgili ayrıntılı bilgileri KOSGEG
Destekleri Yönetmeliği'nde bulabilır-
siniz. Biz de bu konuya bir yazımızda
de^ineceğiz.