26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 tAZlRAN2005CUMA + CUMHURİYET [email protected] Hükümete II. manifestoOran: Kuran KLurslarmı tartışmayı bırakıp tekstil sektörünün girdiği çıkmaza çözüm arayın TİM BAŞKANI SATICI 'Basel'e geçiş2008'e ertelensin' YHJRATKIŞLALI ANKARA - Türkiye îhracatçı- ar Meclısi (TÎM) Başkanı Oğiız satıcu ihracattaki artışın devam rtmesınin hükümetin poliokala- nna bağb olduğunu söyledi. San- n, Türkgırişimcısinin,barıkalauTn nsk algılamasını değiştırecek olan Basel II knterlerine hazır ol- nadığını belirterek "Girişiıııci kredi alamaz. Hazuianana kadar. Türkiye'nin Basel n'ye tedrici bir »eçişle girmesini istryonız" dedi. TIM Başkanı, Türk bankacılı- gtnın Basel II knterlerine geçme- a durumunda kredi maliyetleri- Lİn artacağının anımsatılması özenne "Basd n'ye Türk özd sek- törü. Türk müteşebbisi hazrian- nadan girilirse, kredi nıaliyederi- lin artmasını bir yana bırakın, kredi enstrümanlan kalkacak, dış Ocarette kredi kullamlmaa im- kânsız hale getecek. Bu durum bi- a ciddi biçimde etkiler" dıve ko- nuştu. Satıcı, şunlan sö\ledi: Türkiye, Basd ITye 2007 veya 20O8'de giremez, 2009, 2010, 201 l'e sarkıalmasını istiyoruz.'' Hükümenen sanayide doğalgaz kullanımının yaygınlaştınlması- nı da isteyen TÎM Başkanı. do- ğalgazın sanayiye maliyeti ile fu- eloilin maliyeti arasmda "uçu- nım bulunduğunu" belirtti. ÇARŞAMBA GÜNÜ Nema ödemeleri haftaya başlıyor ANKARA (AA) - Hazine Müsteşarlığı, Zorunlu Tasarruf 6. taksit ödemelerine, 8 Hazi- ran 2005 Çarşamba günü. Zıra- at Bankası şubeleri aracılığıyla başlanacağını açıkladı. Hazine'den yapılan yazılı açıklamada, altıncı taksit öde- melerinin, daha önceki anapara ile önceki nema ödemelennde olduğu gibi işveren veya kişisel başvuru şeklinde yapılabileceği kaydedildi. Açıklamaya göre, kişisel başvurularda ödemeler, tasarrufuteşvik hesapnumara- sının son hanesine göre sırayla yapılacak. FINANCIAL TIMES HSBCKıbns'ta mülksavaşının hırbanı LONDRA (ANKA) - tngiliz bankası HSBCnin. Kıbns'taki mülk savaşının kurbanlanndan biri olduğu bildirildi. îngilizFi- nancial Times gazetesi, HSBC'nın Kuzey Kıbns'taki binasının Rum sahibinin banka- dan kıra ödemesini talep ettiği- ni duyurdu. Gazete, "Banka Kıbns mülk savaşına yakalan- dı" başlıklı haberinde, "Küresel banka HSBC, bölünmüş Kıbns Adasında çözüm şansını daha da tehükeye sokan, acı mülk tar- öşmaiannın kurbanlanndan bi- ri oldu" diyeyazdı. • A\Tupa Hazır Giyim ve Tekstil Organizasyonu (EURATEX) Yönetim Kunılu üyesi Umut Oran. sektör temsilcilerinin iki ay önce yayımladığı "'İstihdam Manifestosu"ndan sonra hükümete en ağır eleştirileri yönelten isim oldu. İSTA1VBUL (AA) - Hükümetin teks- til ve hazır giyim sektörünü ıskaladığı- nı söyleyen Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Organizasyonu (EURATEX) Yönetim Kunılu üyesi Umut Oran, u Bugün ülkedeKuran kurslannı konu- şacağuruza AB uyum yasalannı konuş- mamız lazun" dedi. Oran'ın sözleri, bundan yaklaşık iki ay önce Istanbul Hazırgiyim ve Konfek- siyon îhracatçılan Birliği Başkanı Sü- leyman Orakçıoğlu başkanlığında top- lanan sektör temsilcilerinin yayımladı- ğı "Istihdam Manifestosu^ndan sonra gerçeldeşen en sert açıklama olarak de- ğerlendinlıyor. Sektör olarak AB'ye ha- zır olduklaruıı, ancak Türkiye "nin ev ödevini yapmadığını ve AB' ye hazır ol- madığım ıddia eden Oran. "Sadece ya- salan çıkannakla bu iş olmuyor. Türki- ye iyi hazmetmeti. Toplumun tüm kat- manlannın bunu tarbşması lazun. Bu- gün ülkedeKuran kurslannı konuşaca- ğunıza AB uyum yasalannı konuşma- mız lazun" dıye konuştu. Marmara Üniversitesi Avrupa Top- luluğu Enstitüsü ile Prestij Danışman- lık tarafindan ortaklaşa düzenlenen "Türkiye'ııin AB'ye ÜyeHk Sürecinde Tekstil Sektörünün GeteceğT konulu konferansta konuşan Oran, nüfus ve is- tihdam gibi konularda tekstil ve hazır giyimin Türkiye için çok stratejik oldu- ğunu, ülkenin bugün üretimde bir dün- ya markası hahne geldiğinı vurguladı Hükümetin kişi başına milli geliri 4 bin dolar seviyelerinde açıkladığuıı, an- cak bunun hâlâ 2 bin 500 dolar civann- da olduğunu öne süren Oran, "10 bin dolarlann alündaki bir ülkenin marka çıkarması mümkün değfl. Türkiye bu altyapı ile marka çıkarmaya müsâit de- ğpl" dıye konuştu. Teşvik Yasası'm da eleştiren Oran, "ÖzeDüdeSayınBaşbakan buyasayıson derece yanbş kullandı. TeşvikYasasL ar- ok sakat olarak bundan sonra hayannı devam ettirecek" dedi. Hükümetin tekstil ve hazır giyim sektörünün stratejik bir sektör olduğu- nun farkına varmadığını savunan Oran, "Tekstil ve hazır giyim sektörü ıskalan- mıştar. 2005'i Türkiyeıskalamtşür. Tür- kiye bu sektörden çıkamaz, Çünkü bu sektör Türkiye için stratejik bir sektör- dür" diye konuştu. GlSAD Yönetim Kunılu Başkanı tb- rahim Ozdoğan da, Fransa ve Hollan- da'da yapılan referandumlarda AB Anayasası için hayır oylannın çıkması- nın, AB'nin çatırdaması yolunda ilk adım olduğunu öne sürdü. Özdoğan, "AB, çaürdama yolunda ilk adımını at- o. Yarinla ilgili bizim ön hazuiıklan yap- ma zorunluluğumuz var" dedi. 'Hortum' davalannda eylem ile ceza arasındaki orantı önem kazanmaya başladı Yargıtay ağır cezadan yana İLHA.NTAŞCI ANKARA - Yargıtay, kamu vicda- nını yaralayan ve kamuoyunda "ban- ka horrunılama" dıye adlandınlan da- valarda venlen beraat ve takipsizlik kararlarını kaldınrken göstermelik ce- zalar yenne eylemle (suç) ceza arasın- daki orantı ölçütünü dikkate ahnaya başladı. Davalann temyızini göriişen 11. Ceza Daıresi, suçu işleyenlere ve- nlecek ceza ile eaydırıcılığın sağlan- masına dönük kararlara imza atıyor. Kamunun zarannın 40 katrilyon lı- ra olduğu belirtilen bu tıp suçlarda ce- zai yaptınrrun üst sının dikkate alını- yor. Uygulanacak cezalarda etkinlik • Davalann temyizini göriişen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, suçu işleyenlere verilecek ceza ile caydıncılığın sağlanmasına dönük kararlara imza atıyor. Cavit Çağlar'dan Hayyam Garipoğlu'na uzanan süreçte verilen cezalar bu eğilimi netleştiriyor. ve caydıncılık ölçütünden hareket edilirken, eylem ile ceza arasındaki orantı ve yasaklamadakı amaç unsu- ru da önem kazanmaya başladı. Yargıtay 10. Ceza Daıresi gördüğü bir davada, 20 milyon lira çalan hırsı- za en üst sınırdan ceza verilmesine ilişkin karan bozarken "Türkiyegene- linde zaman zaman değeri rrilyonlan bulan eşyayı çalan sanıklann. hırsızlık suçlanndanyargılandıklan büinen bir gerçekken. hak ve nesafet kunülan emsal dosyalar nazara abnmadan, salt yasadaki keUmelerin tekranyla (sanı- ğm kişiligi, geçmişi, suçun işİeniş biçi- mi, zarann ağîrhğı gerekçe yapılarak) temel cezanm en üst sınırdan tayin edil- mesi yasaya a\ kmdu-" karanna imza atmıştı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi ilk olarak, Interbank'ın eski sahıbi Cavit Çağlar ile oğlu Mustafa ÇağJar, da- vnsı Şükrü Şankaya, dayısımn oğlu ŞenolŞankaya ile Ergun Evcil'e veri- len 3 yıl 10ay20'şergünhapisile30 İlaca da üst kurul geliyor Jenerik ilacın desteklenmesi için özerk bir kurul oluşturulacak • İşvereninden hükümet temsilcilerine kadar herkes Türkiye'de jenerik ilaç üretiminin şart olduğu konusunda birleşirken İEİS Başkanı Eczacıbaşı kısa vadeli politikalann sektörü hak ettiği ortamın gerisinde bıraktığından yakındı. Ekonomi Servisi - "Avru- pa Birtiği ve Türkiy ede Je- nerik İlaç Endüstrisi" ko- nulu panel hükümet ve sek- tör temsiicilerini bir araya getirdi. Türkiye'de, toplam sağlık harcamalanndaki ilaç harcama payının yüzde 40'lan aştığını ve bunun Avrupa ile OECD ülkele- rinden çok daha >'üksek ol- duğunu anlatan Çalışma ve Sosyal Güvenhk Bakanı Zeki Başesgioğhı, bu konu- lann kamu ve özel sektör tarafından tartışılması ge- rektiğini ifade etti. Başesgıoğlu, onjinal ürünle etken madde açısın- dan farkı olmayan jenerik ürünlerin geliştirilmesinin, kullanılmasmın ve pazara girmesinin teşvik edilmesi Saghk Bakanı Recep Akdağ, Sos>ul GüvenKk Bakanı Zeki Başesgioğhı ve Bülent EczacıbaşL gerektiğini söyledi. Bakan bu amaçla bir üst kurul oluşturmayı planladıklan- m bildirdi. Sağlık Bakanı Recep Akdag, v atandaşlan eşdeğer ilaçlan "gönül ra- hatnğı" ile kullanmaya ça- ğırdı. "Vatandaşunız reçe- tesine yazılan ilaç kendisine verilmediği zaman ihthacı olan ilacı alamadığı gibi bir duyguya kapıbyor. Bu duy- guya insanumz kesinlikle kapumamabdır' 1 diyen Ak- dağ, Türkiye'de gereksiz ilaç kullanımımn fazlalı- ğmdan da yakındı. İlaç Endüstrisi Işverenler Sendikası (ÎEÎS) Başkam Bülent Eczacıbaşı ise pek çok ülkede jenerik ilaçlara yönelik desteğin devlet po- litikası haline geldiğini söy- ledi. Eczacıbaşı,jenerik ila- cı destekleyici politikalann artan sağlık harcamalan karşısında kamu maliyesi üzerindeki \"ükün hafıfletil- mesini sağlayacağını, ihra- cat potansiyelinin gerçeğe dönüşmesini olanaklı kıla- cağını anlattı. Eczacıbaşı, gerek genel politik ve ekonomik kon- jonktürde gerekse ilaç en- düstrisinde uzun yüTardır is- tikrar sağlanamadığuıa dik- katçekri. "Neyazıkki ancak çok kısa vadeii düşünceter- le hareket edilebilmiş ve so- nuçta rekabet gücü potansi- yelinin amnda kahnmışür" diyen Eczacıbaşı, uzun va- deli politikalann uygulama- ya konulmasını istedi. îlaç Endüstrisi Işverenleri Sen- dikası 'nın çalışmasma göre jenerik ilaç kullanımı nede- niyle bir yılda sağlanan ta- sarrufun 417 milyon dolar olduğu belirlendi. samğa verilen 2 yıl 7 ay 3 1 er gün ha- pis cezasmı onadı. Dolandıncılık sa- vıyla açılan 35 sanıklı davada daha önce Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi tüm sanıklan beraat ettirmiş, ancak Yargıtay bu karan bozmuştu. Istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise Yanya Murat Demirel ile Demi- rel'in şirketinin yöneticileri Gökalp Baştürk. Şaban Ayhan Tatlıgil ve Enü- ne Mehtap Cevlan ile dönemın Halk Bankası Genel Müdür Yardnncısı Hüsnü Barbaros Okay hakkında Halk Bankası'nı dolandırdıklan gerekçe- siyle açılan davada, beraat karan ver- miştı. Karann temyiz edilmesi üzeri- ne 11. Ceza Dairesi, yerel mahkeme- nin beraat karanm bozarak sa- nıklann "niteükli dolandıncı- lık" suçundan mahkûm edil- meleri gerektiğine karar verdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cısı Nuri Ok ise daire karanna itiraz edip, sanıklann zimmet yönünden cezalandınknasmı istedi. Itirazı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kunılu da, sanıklann zimmet suçundan yargüanmasınahükrnetti. Zim- met suçuna, en az 12 yıl ağır hapis ve oluşan zarann 3 katı ağır para cezası veriliyor. Şişli Cumhuriyet Başsavcı- lığı, Kentbank'm eskı sahibi Mustafa Süzer ile yönetim ku- rulu hakkında dolandıncılık suçundan yürüttüğü soruştur- mada takipsizlik karan verdi. Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahke- mesi de bu karara yapılan itira- zı reddetti. Bunun üzerine Ada- let Bakanhğı, Yargıtay'a baş- \Tirarak Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin karannın ya- zılı emir yoluyla bozulmasını istedi. Baş\r uruyu görüşen Yar- gıtay 11. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin karannı bozdu ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nın takipsizlik karanm kal- dırdı ve kamu davası açılması gerektiğine hükmetti. Sümerbank davasmda Haj'- yam Garipoğhı'nu 27 yıl 4 ay ağır hapis cezasına çarptıran Is- tanbul 8. Ağır Ceza Mahkeme- si. Yurtbank'ın eski sahibi AK Balkaner'i de 34 yıl 7 ay ağır hapis ve 69 trilyon 307 milyar 925 milyon lira ağır para ceza- suıa çarpnrmıştı. Yargıtay Baş- savcıhğı da Balkaner hakkın- daki karann onanması yönün- de görüş bildirmişti. Ayakkabılargörücüye çıktı İZLMtR (Cumhumet Ege Bürosu) - Izmir'de 18. kez düzenlenen Ayakka- bıKjş Fuan, 72 firmanın katılımıyla dûn Kültûrpark'taki yeni flıar alanın- da açıldı. Açılışa tzmır Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocâoğlu, CHP Izrrîir Mıll erv ekili Muharrem Toprak, Tür- kiye Umum Ayakkabıcılar Federas- yonu Yönetim Kunılu Başkam Hasan Özcan, İzmir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Tahsin Güzel katıldı. Ağustos aymda Izmir'de yapılacak Üniversite Olimpiyatlan (UNTVER- SIADE) nedeniyle flıar tarihinin öne alındığı, bu durumun da katılımda dü- şüşe yol açtığı belirtildi. Fuan sadece profesyonel zıyaretçiler gezebilecek. TEM NOTDEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL AB'de Doğrudan Demokrasi Dönemi Avrupa Birlığı çatırdıyor. Birlığin yeni anayasası Fransa ve Hollanda'da halkoylamalannda ezici ço- ğunlukla reddedildi. Buna karşılık hükümet üyeleri peş peşe verdikleri demeçlerde, "halkoylaması sonuçlannın Türkiye'yi hiç ılgilendirmediğini" söylediler. Türkiye'nin üyelik müzakerelerine 3 Ekim'de başlayacağına dikkat çe- kerek, bu sonuçlan da beklediklerini açtkladılar. Fransa ve Hollanda'daki halkoylaması sonuçlan Türkiye'yi hiç ilgilendirmez mi? Öncelikie belirtelim ki bu sonuçlar Türkiye'yi çok yakından ilgilendirir. Çünkü AB Anayasası'na hayır diyenler, Birliğin yeni anayasası ile getirilmeye çalışılan düzene karşı çıkarken, çok açık bir şekilde, Birliğin genışlemesi- ne ve Türkiye'nin üyeligine de karşı çıktılar. Birliğin genişlemesini ve Türkiye'nin üyelığini şu andakı sos- yal sorunlannı arttıran bir unsur olarak değerlendirdi- ler. Bu yüzden sonuçtar Türkiye'nin üyelik müzakere- lenne başlamasını engellemez ama, müzakereler- den tam üyelik sonucu çıkmaz. Daha açık bir anla- tımla AB Anayasası'nın Fransa ve Hollanda'da hal- koylamalannda reddedılmesi Türkiye'nin üyelik mü- zakerelenni sonuçsuz kılar. Müzakere süreci, sonucu olmayan bir süreç olur. Daha da önemlisi, halkoyla- malarının etkisiyle müzakere süreci boyunca Türkı- ye'ye taviz veriliyor görüntüsü verilmemek için, gö- rüşmeler yokuşa sürülür, Türkiye'nin Bırlik'ten alması gereken destekler de verilmez. • • • Bu sonuçlardan sonra Avrupa'da hükümetler, üyelik müzakereleri olumlu sonuçlansa bıle Türki- ye'nin üyeligine, halka sormadan "evet" dıyemez. Bundan sonra AB üyeleri, hukuki bir zorunluluklan olmasa da, halkın eğilimlerini hiçe sayarak AB bü- rokrasisinin aldığı kararlan uygulamayı sürdüremez. Nitekim, Fransız halkına AB Anayasası'na "evef" dedirmek için büyük çaba harcayan Fransa Cumhur- başkanı Chirac. halkoylaması öncesinde yaptığı son konuşmada; "Anayasaya evet demek, Türkiye'nin üyeligine evet demek anlamına gelmez, Türkiye'nin üyeligine yine siz karar vereceksiniz" demedi mi? Fransa ve Hollanda'daki halkoylamaları. Avrupa halklarının AB sürecıne kayıtsız kalmayacaklarını, hükümetlenn iç siyasi dınamiklen yok sayarak karar vermelerinın sonuçsuzluğunu ortaya koydu. Bundan sonra, AB bütünleşme sürecinde temsilı demokrasi yerine doğrudan demokrasiye daha fazla başvurulacağı anlaşılıyor. Halklar önümüzdekı dö- nemde Bırlikle ilgili kararlan ya kendıleri verecek ya da AB sürecini kendi beklentilenne göre yürütecek partilere yönelecek. • • • AB üyelik sürecinde ortaya çıkan bu durum Türki- ye için bir karamsarlık nedeni olamaz. Türkiye bu karamsarlığa sürüklenmemek için, "tüm sorunlannın çözümünü ve geleceğinı AB üyeli- gine bağladığı" görüntüsünü terk ederek, kendı se- çeneklerini otuşturmalıdır. "Bizi ilgilendirmez", "Bız ev ödevlerimizi yapalım", "Çok çalışalım" gibi kalıp söy- lemler yerine kendi ulusal programını ortaya koyma- lıdır. Türkiye, dünya ve bölgedekı gelişmelen de dik- kate alarak özgün büyüme ve kalkınma stratejisıni geliştirmek, büyüme ve kalkınma hedefıni AB hede- finden bağımsız bir hedef olarak ortaya koymak zo- rundadır. Aksi halde AB bürokrasınin aldığı kararlara guve- nerek uygulamalann süreceğinı sanmak, her aşama- da yeni hayal kınklıklan ve umutsuzluklann yaşanma- sına yol açacak, kaybedilen zamanın bedeli ağır ola- caktır. Müzakere süreci, tavız mücadelesine dönüşe- cektir. Kaldı ki, halkoylamalan, AB'nin neoliberal uygula- malanndan umutsuzluğa düşenlerın tepkilerini yan- srtmaktadır. Avrupa halkları kazandıkları haklarını, sosya) güvencelerini AB'nin yeni lıberal polıtıkalanna feda etmek ıstemiyorlar. Devletı etkisizleştiren, ka- muyu ekonomiden dışlayan. işsizleştıren özelleştirme politikalan nedeniyle işlerini kaybetmek istemiyorlar. Ortak tanm polrtikası nedeniyle kendı kendine yete- cek hale gelen tanmın desteklerden yoksun kalarak çökmesini kabul etmiyorlar.. Pekı, Fransa ve Hollanda'nın "Bu Avrupa benim Avrupa'm olamaz" diyerek ezıci çoğunlukla hayır de- diği bu Avrupa'ya Türkiye girmek ister mi? Bu Avrupa Türkiye'nin sorunlannı çözer mi, yoksa Avrupa'nın ağırlaşan sorunlannın üstüne yeni sorun- lan da ekler mi? Türkiye'nin kalkınma ve istihdam sorunlannı AB'ye havale ederek çözme düşü bitti. Katılmak için her türiü tavizi vermeye hazır olduğu Avrupa'nın yeni yü- zünü halkoylamalan sayesinde gördü. Şimdi gireceği Avrupa'nın biçimlenmesini beklemek zorunda. AB'ye girilip girilmeyeceğine de bundan sonra halkın karar vermesi gerekiyor. Bu karar doğrudan demokrasi ile halka sorarak alınmazsa, halk eğilimini yakın gelecekteki seçim- lerde zaten ortaya koyacaktır. tefnizel o cumhuriyetcom.tr MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLL pamukmıa superonline.com Son zamanlarda kayıt dışı ekonomi- nin varlığının Türk ekonomisi ve ticari rekabet koşullan açısından çok kötü ol- duğu ve kayıt dışı ekonomi ile mücade- le edilmesi gerektiği, özellikle özel sek- tör tarafından ileri sürülmeye başlandı. Bu serzeniş enflasyon muhasebesinde de olmuştu; özel sektör "Fiktif kârlar- dan vergi ödüyoruz, mutlaka enflasyon muhasebesi gelmeli" diye bastırıyordu. Enflasyon muhasebesi uygulandı, ne bı- çim şey olduğu, derde deva olmadığı anlaşıldı ve herkesi şaşkına uğrattı. Şim- di kayıt dışı ekonomi kalkmalı deniyor. Ama nasıl kalkacağını bilen yok. Yüksek vergi ve SSK yükü altında ezi- len ve bu nedenle kayıt dışına kaçan KOBlLER'e ekonominin kalbi ve aslan- lan diyorsunuz, ama onların kayıt içine alınmaları için neleryapılması gerektiği- ni söylemiyorsunuz. Geçenlerde izlediğimiz Finans Kulubü ileAkbank'ınbirliktedüzenledikleri "KO- Bl'ler ve Finansal Hizmetler" konulu Kobiler ve Kayıt Dışı Ekonomi konferansta KOBl'lerin sorunlan ve ve- rilen destekler tartışıldı. KOSGEB Baş- kanı Erkan Gürkan KOBİ'lere destek- lerin açıldığı, çok önemli aşamalar kay- dedildiğini, stratejik yol haritalannın ha- zırlandığını belirtti. Bu desteklerin veril- mesine aracılıkyapan Halk Bankası Ge- nel Müdür Yardımcısı Kemal Gülerdi de KOBİ desteklerinin verilmesinde bi- lançolann şeffaf ve yeterli olmamasının önemli bir sorun oluşturduğunu ileri sür- dü. Işte size kayıt dışı ekonomi için önemli bir çelişki. Hayatını idame ettir- mek için kayıt dışına kaçan KOBİ, ger- çeği yansıtmayan bilançosu nedeniyle desteklerden mahrum kalabiliyor veya bu destekleri alıncaya kadar büyük zor- luklar çekiyor. KOBİ ne yapsın? Yüksek vergi yükü- ne razı olup kayıt içine girsin ve aslanlar gibi bilanço düzenlesin ve parasal des- teklere mazhar olsun; aldığı bu destek- leri vergisini ödemede kullansın veya destekten vazgeçip ödemediği vergi ve SSK primini dolaylı destek mi saysın? Hadi işin içinden çıkmaya çalışalım. Vergi yükü nedeniyle işletme serma- yesini kediye, pardon devlete yükleyen firma kayıt dışına kaçıyor. Aksi halde ya- şayamayacak. Bunun en son örnekleri şaraptaki ÖTVyükü. Birçok orta büyük- lükteki işletme kayıt dışına çıkmak zo- runda kalabilecek. Kayıt dışı ekonomin kalkması için 1999 yılında Zekeriya Temizel'in uygu- lamaya koymak istediği "nereden bul- dun yasası"na özel sektör şıddetle kar- şı çıkmıştı. Bunu, zamanlaması ve uygu- lanış biçimi bakımından tartışabilirsiniz, ama kaynaklar sorgulanmadan kayıt dı- şı ekonomi ile nasıl başa çıkılacağını söylemek mümkün mü? Vergi yükünü aşağıya çekmeyecek- sin, vergiyi tabana yayamayacaksın, adil vergileme düzenini sağlayamayacaksın, dolaylı vergileri devamlı arttıracaksın, fa- iz gelirlerini beyan dışı bırakacaksın, bir- çok masrafı vergi hesaplamasında dik- kate alamayacaksın, haksız veya vergi- lendirilmemiş kazançlan bulmak için ne- reden buldun, diyemeyeceksin ve araş- tıramayacaksın,"Türk ekonomisi bu- gün tüm badireleri kayıt dışı ekono- misinin büyüklüğü nedeniyle atlata- biliyor" diyerek kayıt dışı ekonomiyi sa- vunan siyasi ve akademik çevrelere bir şey demeyeceksin veya diyemeyecek- sin, uluslararası kuruluşlan bu konuda ikna edemeyeceksin, peki nasıl olacak da kayıt dışı ekonomi ortadan kalkacak? Bilen varsa ben gelsin. NOT: Değerli okuyucular KOBİ des- tekleri ile ilgili ayrıntılı bilgileri KOSGEG Destekleri Yönetmeliği'nde bulabilır- siniz. Biz de bu konuya bir yazımızda de^ineceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle