Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1*3 HAZİRAN 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J\_ U L X U M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr 19
Berlin ve Venedik festivallerinde en iyi yönetmen seçilen Güney Koreli Kim Ki-Duk'un son 2 filmi gösterimde
2004'ün yönetmenini keşfedin
Geçen yıl İlkbahar Yaz Sonba-
haar Kış... ve İlkbahar ıyla merak-
l ı s n c a anında keşfedilen. bu yıl da
fe-stivalde Kore'ye aynlmış özel bö-
likmde yer alan iki filmiyle hayran-
lajuıın sayısını ikiye katlayan, bi-
zLanse doğrusu tanımakta herkesten
g ^ ç kaldığımız, oysa son dönemde
ulxslararası arenada saygınlığı git-
gi<ie yükselen Güney Kore sinema-
sıırun çıkışında, Park Chan-Wook
(Ilbtiyar Delikanlı) ve Im Kwon-
Taaek'le birlikte başı çeken en
öaemlı yönetmenlerden Kim Ki-
D u k . bugün gösterime giren 2004
yapımı Fedakâr Kız'ıyla, kuşku-
SULZ küçük bir başyapıt niteliğinde
oLan, birkaç haftadır göstenmdeki
B o ş Ev'inin ardından yenıden si-
ne-maseverlerle buluşuyor.
"F=edakar Kız'la babası
Fabrika işçiliğinden denizciliğe
v e ressamlığa kadar çeşitli işlere gi-
rijp çıkarak hayat üniversitesinden
rmezun olmuş, 30 yaşındayken güzel
sa_natlar eğitimı amacıyla gittiği Pa-
ris ve Montpellier'de özgürce ama
ycrsiz yurtsuz 2 yıl geçirip Avrupa
havası almış, yaptığı resimleri satarak
geçinmiş, 1993'te ülkesine dönünce
se=naryo yazarlığıyla atıldığı sinema-
da ilk filmi Timsah'la 1996'da yönet-
nvenliğe başlamış, 1960 doğumlu,
kerdi kendini yetiştirmiş, ortadirek
aiDe çocuğu Kim Ki-Duk'a 2004 Ber-
lüaale'de en iyi yönetmen ödülünü ka-
zauıdıran Fedakâr Kız, tam da orta son
öğrencisi, zamane veledi diyebüece-
ğianiz, sürekli birlikte takılan, okul
arikadaşı, Seullü iki yeniyetme kızın
(dteha doğrusu işveli, cilveli iki küçük
kadının) öyküsü gibi başlıyor.
Kabaca üç bölüm olarak kurulmuş
fıHmde, Seul'den, aile ortamından ka-
çaıbilmenin hayalini kuran. büyümüş
de küçülmüş havalı. uyanık ve firla-
m a bu iki çıtırdan, Hint mitoloijsin-
derı Vasumitra adlı kutsal fahişeyi ör-
nek alan, daha seksi ve dışa dönük
oLanı (Min-Jeong Seo), para karşılı-
Samaria ' Yönetmen,
senaryo, montaj: Kim Ki-
Duk / Kamera: Sun Sang-
Jae / Müzik. Park Ji-Wong
/ Oyuncular: Kwak Ji-Min,
Seo Min-Jung, Lee Uhi'
Güney Kore 2004 (1 Film)
Kir
ğında, çetelesini tuttuğu çeşitli erkek-
lerle otel-motel odalannda çatır çatır
ilişkiye girerken, daha aksi ve surat-
sız olan ötekı kızsa (Ji-Min Kwak)
arkadaşının pezevenkliğini üstleni-
yor. Günün birinde küçük fahişe. ıkı
polisin yaptığı baskından (anlamsız-
ca çok korkup) pencereden kendini
atarak ve cıscıbıl betona çakılarak
kaldınldığı hastanede ölünce, müşte-
rilenn yazılı olduğu telefon deftenni
üstlenerek nöbeti devralan ötekı kız,
sırayla arkadaşına ayarladığı bütün
müşterilerle yenıden bağlantı kurup
beraber oluyor ve paralannı iade edi-
yor. Artık arkadaşının ölümünden
duyduğu vicdan azabı mı, suçluluk
duygusu mu, arınmak mı? Ne derse-
niz deyin. Küçük kızının kırdığı ce-
vizlenn farkına varan ve hafiye gıbi
izlediği kızının beraber olduğu erkek-
leri bir bir ayıklayıp(!) temizleyen,
namus bekçisi polis babayla (Lee
Uhi), doğada yürüyüş ve piknik yap-
tığı, kansının mezannı ziyaret ettiği,
hazırladığı suşileri eliyle yedirdiği kı-
zının yakınlaştığı fihnin son bölü-
müyse onca vahşet ve şiddetten son-
ra alabıldiğine duygusal, sevecen ve
huzurlu seyrederek ahlakçı bir fina-
le bağlanıyor. Kendini ihbar eden ba-
ba, kızma araba kullanmasıru gös-
terirken gelen polisler tarafından
götürülüyor.
Kim Ki-Duk'un farkh türlerin
özellikleriyle bezeli, daha doğrusu
çeşitli türlerden beslenen, türler
arasında gidip gelen, seyirciyi ters
köşeye yatıran cambazlıklardan,
gösteriş ve numaralardan uzak, ya-
lın, görselliğin diyaloglara ağır bas-
tığı, o özgün minimal tarzının iyi-
ce belirginleştiği Fedakâr Kız, ya-
zan. yöneten ve montaj ı da üstlenen
bu melodram ustası yönetmenin as-
lında türleri birbirine kanştınp kay-
Am Ki-Duk'un,
Uzakdoğu 'dan, Budizmden çok
Batı dünyasına, "Katolikliğe
yakın duran " Fedakâr Kız 'ı
ilginç ve seyredeğer bir
yaratıcı yönetmen eseri.
Sanatçıya Venedik 2004 'te en
iyi yönetmen ödülünü getiren
Boş Ev ise, sinemaseverlerin
kesinlikle ilgisiz kalmaması
gereken, kolayca
unutulmayacak bir aşk ve
tutku çeşitlemesi,
alçakgönüllü bir yaratıcı
yönetmen başyapıtı.
naştırmanın da ustası olduğunu ör-
nekliyor.
Bir başyapıt: Boş Ev
Seyircinin kahramanlanna sem-
patiyle yaklaştığı Kim Ki-Duk'un,
normalde okulunda olması gereken ye-
niyetme bir kızın yaşlı başlı erkekler-
le para uğruna yatıp kalkmasını, kızın
ve babasının gözünden aktardığı ve
Uzakdoğu'dan. Budizmden çok Batı
dünyasına. "Katolikliğe daha yakın
duran" Fedakâr Kız'ı sonuçta ilginç,
çekici ve seyredeğer bir yaratıcı yö-
netmen eseri. Ama biz Fedakâr
Kız'dan önce gördüğümüz, hâlâ Alka-
zar'da gösterilen, başyapıt nitelemesi-
ni de gerçekten hak eden (nitekim ge-
çen hafta açıldanan SlYAD'ın gele-
neksel mevsim değerlendirmesinde en
iyi üçüncü fılm seçilen) Boş Ev'i sa-
lık vereceğiz meraklısına öncelikle.
Bin Jip ' Yönetmen, senaryo,
montaj: Kim Ki-Duk ' Kamera:
Jang Seong-Back ' Müzik: Slvian
/ Oyuncular: Lee Seung-Yeon,
Jae Hee, Jin Mo-Ju / Güney Kore
2004(1 Film)
Sahiplerinın bulunmadığı evlerde kı-
sa süreliğine takılmayı. başkasının
banyosunda duş alıp yatağında uyu-
mayı, mutfağında tıkınmayı akşkanlık
haline getirmiş, başkasının malını-
mülkünü geçici olarak ele geçirmenin
ve özel mahremiyetine girmenin garip
hazzının tiryakisi olmuş, sürekli aynı
mekânda yaşamayı reddeden, kendi
evindeymişçesine rahat davrandığı ya-
bancı evlerdeki eksiği-gediği de ona-
ran, çamaşır yıkayan, efendiden, sus-
kun, garip bir gençle (Jae Hee), günün
birinde girdiği bir evde rastladığı, kıs-
kanç koca dayağı yemiş, mutsuz bir
fotomodelin (Lee Yang-Yeon) hiç ko-
nuşmaksızın anlaşıp kaynaşmalanyla
başlayıp süren aşklannı anlatan Boş
Ev, yine diyaloglara sırt çevirip alabil-
diğine görselliğe abanan, farklı algı-
lamalara açık ve Fedakâr Kızın ger-
çekçi yaklaşımından aynlan, düşle-
hayalle gerçeğin iç içe geçtiği bir at-
mosferde gelişip sonuçlanan, zengin,
etkileyici, seyir zevki veren, dopdolu
bir film.
Kim Kı-Duk'a 2004 Venedik Festi-
vali'nde en iyi yönetmen ödülünü ge-
tiren Boş Ev, sinemaseverlerin kesin-
likle ilgisiz kalmaması gereken, sus-
kunluklan belki de yaşadıklan dünya-
ya ve peşindekilere duyduklan tepki-
den kaynaklanan. bu hayalet gibi ses-
siz ve iz bırakmayan "ruh ikia" âşık-
lanyla kolayca unutulmayacak bir aşk
ve tutku çeşitlemesi, ölçülü biçili an-
latılmış, alçakgönüllü bir yaratıcı yö-
netmen başyapıtı özetle. Seyretmekte
bunca geç kalmaktan azıcık utanç
duyduğumuz, Uzakdoğu'dan gelen,
yorumlara açık, incelikli, usta işi, ero-
tik ve modern bir peri masalı olarak
da nitelenebilecek Boş Ev, son hafta-
lann en kalıcı ve iz bırakan filmi ola-
bilir siziniçinde!
Yeni Başiayanlar.Yenl B3$layanlar...Yert Başlayanlar... Tatile çıkarken 'Can'lanın, kitaplanın
Türk ve dünya edebiyatından kitaplar
Cöldeki Haya-
let/Strandvaskaren
Mikael Halfström'ün yönet-
tiği filmde başrolleri Rebecka
Hemse, Jesper Salen, Jenny
Ulving paylaşıyor. Bundan tam
100 yıl önce, Özel Hellestad Ya-
tılı Okulu'ndan üç öğrenci, bir
çiftçi tarafından öldürülmuştür.
Yıllar geçtikçe, okulun öğrenci-
leri bu olayı 'Gö'ldeki Hayalet'
adım vererek bir efsaneye dö-
nüştürürler. Hellestad'ın bugün-
lerde atlatması gereken bir baş-
ka trajedı daha vardır. Okulun
öğrencilennden Rebecca, ken-
dini çatıdan aşağıya bırakarak
intihar etmiştir. Okul müdürü ise
bu olayı ve nedenlerini örtbas
etmeye çalışmaktadır. Sara,
;Göldeki Hayalet Efsanesi üzeri-
[
ne bir ödev hazulamaktadır.
JAraştırmaları sırasında, çiftçi-
inin öğrencileri öldürmeden ön-
i ce, kızına tecavüz edildiğini öğ-
Jrendiğini keşfeder.
I
;Batman Başlıyor/Bat-
ımanBeglns
t
| ChristopherNolan'ınyönet-
itiği, Christian Bale, Michael
! Caine, Liam Neeson'ın başrol-
[ leri paylaştığı film, Batman ef-
! sanesinin kökenini ve Kara Şö-
| valye'mn Gotham'da iyilerin ko-
! ruyucusu olarak ortaya çıkışuıı
, konu alıyor. Ailesinin öldürül-
v
mesinin ardından muazzam bir
senetin sahibi olsa da büyük ha-
yal kınklığı yaşayan Bruce
Wa\Tie, adaletsizlikle savaşma-
nın yollarım bulmak ve güçsüz-
len korkuya boğanlara gözdağı
vermek amacıyla dünyayı dola-
şır. \Vayne bir süre sonra Got-
ham'a dönerek diğer kimliğini
ortaya çıkanr: Gücünü, aklını ve
yüksek teknoloji ürünü araçlan-
nı, şehri tehdit eden kötü güçle-
re karşı kullanan maskeli Bat-
man'i.
Kir Zincirlerinl/Danny
The Dog
Senaryosunu Luc Besson'un
yazdığı, Louis Leterrier'nin
yönettiği filmde başrolleri Jet
Li, Morgan Freeman, Bob
Hoskins paylaşıyor. 30 yaşında-
ki Danny, hayatını tefecilik ya-
parak kazanan Bart tarafından
çok küçük yaşta alınmış ve bir
ölüm makiııesi gibi yetiştiril-
miştir. Bart'ın borç verdiği müş-
teriler ödemede gecikince dev-
reye Danny giriyor ve Bart'ın
ona öğrettiği şekilde davranıp
sorunu çözerek yeniden yeral-
tındaki sığınağına geri dönüyor.
Ancak müşterilerden biri birgün
Bart'ı tuzağa düşürür. Danny ise
çatışmadan sonra Sam ve üvey
kızı Victoria'nın konuğu olur.
Danny, Barts'sız bir boşluğun
içindedir. Sam ve Victoria, Dan-
ny'ye sevginin ne olduğunu öğ-
retirler.
Külriir Senisi - Can Yayınlan'nın
Cela Üster editörlüğünde başlattığı
'Can Cep Dizisi' eskiçağ edebiyatından,
19. yüzyıl ve modern klasiklerden, gü-
numüz Türk ve dünya edebiyatından ki-
taplan buluşturmaya devam
ediyor. Bu dizı kapsa-
mında yayım-
lanan ilk on ki
tap arasında'
1900'lerin ba-
şında bir Istan-
bul öyküsü olan
Ahmet
Rasim ın 'Güzel Eleni'si, Ferit Ed-
gü'nün altmış çok kısa kısa öyküsünden
oluşan 'Binbir Hece'si, Richard F.
Burton'ın 'Binbir Gece Masalla-
n'ndan bir hayvan öyküleri seçkisi, Fla-
ubert'in 'Uç Öyküsü'nün ilki
Saf Bir Yürek'. Go-
gol'ün 'Neva
Caddesi',Dos-
itoyevsld'nin
gerçekbırolay-
dan yola çıkan
ama tümüyle
düşsel boyutla-
ra varan öyküsü 'Uysal Kız', Yaroslav
Haşek'in militarizm ve bürokrasi karşı-
tı başyapıtından bir bölümün yer aldığı
'Aslan Asker Şvayk', Franz Kafka'nın
incelikli mizah duyarlüıgını en iyi yan-
sıtan 'Bir Köpeğin Araştırmalan' ad-
lı uzun öyküsü. Latin Amerika edebiya-
tınm ustalanndan Carlos Fueutes'in
'Aura'sı, Antonio Tabucchi'nın Porte-
kizli usta şair Pessoa'nın bir çeşit düşsel
yaşamöyküsünü anlattığı Fernando Pes-
soa'nın Son Üç Günü' yer ahyor
Can Cep dizisinin tasanmı Erkal Ya-
vi tarafından gerçekleştirüdi.
Karabük'te
Şenlik vardı
Haziran'ın 'Artist'i
KADtR İNCESU
Kültür etkinliklerini
Karabük Kültür ve Sa-
nat Derneği'nin dü-
zenledıği 1. Uluslara-
rası Karabük Kültür
Sanat ve Sanayi Fes-
tivaU9-10-ll-12Ha-
ziran tarihlerinde ger-
çekleştirildi. Her ak-
şam bir konserin veril-
diği kentte halk kültür
etkinlikJerine de yo-
ğun ilgi gösterdi. Ka-
rabük Kültür ve Sanat
Deraeği başkanı Halil
Nihat Yüdız amaçla-
nnı "Karabük'ün
adının bir duyulma-
sını sağlamak, Kara-
bük kent kültürünü
oluşturmak" şeklin-
de açıkladı. Festivalin
ilk panelinde Yetkin
Aröz, H. Avni Cino-
zoğlu, Hüseyin Öz-
meni İsmail Arslan
'Bizim Köy'ün yazan
Mahmut Makal'ı ve
Köy Enstitüleri'nı an-
lattılar. Festivalin ikin-
ci gününde ise Yetkin
Aröz'ün yönettiği
Feyza Hepçilingirler,
Güngör Gençay ve
Aydın Ilgaz'ın katıl-
dıklan panelde, Feyza
Hepçilingirler "Türk-
çe olmazsa bırakın
edebiyatı Türkiye
yok... Bizi bir arada
rutan dilimiz." derken
şair Güngör Gençay
şürin estetik yönlerini
ele alarak açıklık ve
anlaşılırhk sorununu
gündeme getirdi. Ay-
dın Ilgaz ise Rıfat Il-
gaz'ın 'Sınıf adlı şiir
kitabı ile başlayıp
'Hababam Sınıfı' ile
süren serüvenini anlat-
tı Karabüklülere. Fes-
tivalin son günü dü-
zenlenen şiir dinleti-
sinde de Halil Nihat
Yıldız, Hüseyin Öz-
men, Gülderen Can-
yurt, Se\iın Yazar, İs-
mail Arslan, Hüseyin
Avni Cinozoğlu ve
Tahsin Şentürk şiirle-
rım okudular.
Kültür Servisi-
Galeri Artist'in de
bağh olduğu Artist
Endüstrisi ve
Eğitim Hizmetleri
Ltd. Şirketi tara-
fmdan çıkanlan
Artist'in Haziran
sayısı, çeşitli tür-
den yazılarla sa-
natsever okurlara
seslenen yayınlar-
danbiri.
Genel yayın yö-
netmenliğini eleş-
tirmen Kaya Özsezgin'in yaptığı
aylık derginin bu sayısında da, ül-
kemizden ve dünyadan plastik sa-
natlar haberleri, eleştiri ve incele-
me yazüan, çe\iri yazılar yer alı-
yor.
İsmail Tunalı, derginin bu sayı-
sında 'sanatta kalıcüık var mıdır
?' sorusunu sorarak düşünce insan-
lannın görüşleri ve yapıt örnekle-
riyle konuya yaklaşıyor.
Jean - Michel Charbonni-
er'nin 'Küçük Parmesan olarak ta-
nınan Francesco Mazzola'nın
(1503 - 1540) şanatını incelediği
yazısını Kaya Özsezgin çevirmiş.
Yazının başlığıysa 'Parmesan'ın
sanatında güzel kavramı ve ınsan-
dışı değerler'.
Dergide yer alan
yazılardan biri,
'yakın zamanda
gerçekleştirilen
Art Brns-
sells/Brüksel Sa-
nat Fuan üzerine
bir izlenim ve in-
celeme yazısı. Sa-
natçıÖzdemirAl-
tan okurlar için
Yeditepe Üniversi-
tesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Öğrenci
Sergisini değer-
lendirirken; son aylarda sıkça gün-
deme gelen Fikret Mualla, 'So-
ğuk Savaşın Fikret Mualla'sı' baş-
lıklı, A. Celal Binzet imzalı yazı-
da ele alınıyor.
'Sinemadaki Art'istler' adlı ya-
zıda, yedinci sanatın beyazperdeye
ressam yaşamlannı taşıdığı filmler
inceleniyor. Gülgün Başanr, 'An-
lam Yoğunlaştıncı Sarkis" başlı-
ğı altında sanatçıyı değerlendiri-
yor.
'İstanbul'lu Olmak', 'Kutsal
Ayna /Sırlı Yüzey: Gündüz Ka-
nıl', 'Ünlü Fotoğrafçı Annie Le-
ibovitz'in Etkileyici 'persona'la-
rı\ 'Günther Uecker lstan-
bul'da' dergide yer alan diğer ya-
zılann başlıklanndan bazılan.
KEDt GOZU
VECDİ SAYAR
Her Şeye Rağmen
önceki gün bir dostu daha uğurladık alkışiarla. Sa-
nat dünyamızdan bir yıldız daha kaydı... Mehmet
Ulusoy. dünya tiyatro tarihinde iz bırakmış nadir yö-
netmenlerimizden biriydi. Kendi kültürü ile evrenseli
buluşturabilmiş bir usta... Tıpkı, geçenlerde yitirdiği-
miz bir başka usta, Ömer Kavur gibi... Onlan unut-
mayacağız. Ve, onlann yaptığı gibi dur durak bilme-
den çalışacağız; güzeli, daha güzeli yakalayabilmek
adına... Perde hiç kapanmasın diye... Sanınm, onlar
için yapabileceğimiz en güzel şey bu... The show
must go on.''; yani, 'Gösteri sünveli'... her şeye rağ-
men...
Sanatçıyı yaşarken onurlandırmak, gelişmiş top-
lumlara özgü bir davranıştır. Bizde bu iş, genellikle
memumun arkasından yapılırdı. Son zamanlarda sah-
ne sanatlanmızın, gösteri dünyamızın ustalannı yaşar-
ken onurlandırmak adına düzenlenen gecelerin, tö-
renlerin art arda gelmesi kıvanç verid. Ortıan Boran,
Halit Kıvanç ve Erol Günaydın adına düzenlenen et-
kinliklerin hiçbirine katılamadım ne yazık kı. Anadolu
kentlerinden kopup gelemedim. Ama, Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın yaşayan ve
artık yaşamayan ustalannı, emektarlannı anmak için
düzenlediği geceyi, Adana Altın Koza Festivali'nin
onur ödülleri gecesinı izleyebıldim. O küçücük anı
heykelciklerini ellerine alan büyük sanatçılar, nasıl da
duygulanıyor. Unutulmadığını görmekten daha bü-
yük armağan olabilir mı, sanatçı için?..
Adana'dan söz açılmışken, Altın Koza Festivali'ni
yeniden başlatan Adana Büyükşehır Belediye Baş-
kanı Aytaç Durak ı ve festivalin başan ile gerçekleş-
mesinde büyuk emeklen olan başta Genel Koordina-
tör Fevzi Acevrt ve sinema etkinlikleri koordinatörü
Kadir Beycioğlu olmak üzere tüm ekibı kutlamak is-
terim. Umanm, önümüzdekı yıllarda, düzgün bir or-
ganizasyon gerçekleştirmekle yetinmez, festivale öz-
gün bir kimlik kazandırma yolunda adımlar atarlar.
Nice kültür adamı yetiştirmiş Adana kenti bunu çok-
tan hak ediyor.
önümüzdeki eylül ayında 42. yaşına basacak olan
Antalya Altın Portakal Film Festivali de bir köklü bir
değişimi gerçekleştirmenin eşiğinde. Antalya Beledi-
yesi'ni, festivali AKSAV ve TÜRSAK işbirliği ile düzen-
leme ve uluslararası boyuta taşıma kararlanndan ötü-
rü kutlamak isterim. Artık, Antalya'nın da, Istanbul
Film Festivali gibi, sinemamızı dünya ile buluşturma
şansı doğuyor.
Yazla birlikte festival mevsimi de başladı. Gün geç-
miyor ki, yeni bir festival başlamasın. Bu sürece ka-
nnca karannca bizim de katkımız oluyor. Bu yüzden,
festıvallerin sevaplan kadar günahlanndan da bahset-
mek boynumuzun borcu. Hele, Vatan'da Mustafa
Mutiu'nun art arda gelen festival yazılanndan sonra.
Mutlu'nun festivallere ilişkin toptancı yaklaşımını ve
'festivalenflasyonu' kavramını benimsememekle bir-
likte, bazı eleştirilerine yürekten katıldığımı belirtmek
isterim.
önce, katılmadığım noktaya ilişkin düşüncemi söy-
leyeyim. Festivaller, kentleri dünya kültüıieri ile kay-
naştıran, kent halkının sanat yoksunluğunu kısa sü-
reliğine de olsa gideren, var olanla yetinmeyip, çıta-
yı her yıl daha yükseğe koyan, o kentin yaratıcı po-
tansiyelinin dışa vurulmasına ve geliştirilmesine ola-
nak sağlayan etkinliklerdir. Ve, yapıldıklan kente ev-
rensel bir kimlik kazandımnayı başaranlann sayısı da
oldukça fazladır. Peki, diyeceksiniz ki, bizim festival-
lerimizin hangisi bu özelliklere sahip? O zaman, tü-
münü karalamak yerine, elmalarla armutlan ayırmak-
ta yarar yok mu?
Mustafa Mutlu'nun eleştirdiği noktalar içinde katıl-
dıklanm da var demiştim. Örneğin, 'kaynak savur-
ganlığı'. Gerçekten de festivallerin önemli bir bölü-
mü şişirilmiş bütçelerle düzenlenen panayır eğlence-
lerinin ötesine geçemiyor. Bunlara aynlan kaynakla-
ra -ister özel kesimden, ister kamu kaynaklanndan
olsun- yazık oluyor elbette. Tabii toplumsal sorum-
luluk yerine oy kaygısı ile hareket eden, halkını bir-
kaç 'star'la buluşturunca görevini yerine getirdiğini
sanan yerel yöneticilere laf anlatmak kolay değil. Biz
gene de, dilimiz döndüğünce onlara sorumluluklan-
nı hatıriatmaya devam ediyoruz. Aynı şey, rock yıl-
dızlanndan başkasına destek vermeyi gereksiz ad-
deden özel kesim için de geçerii. Bu yüzden, Pera
Müzesi'ni açan Inan Kıraç Vakfı'na, 'Istanbul Kukla
Festivali', 'MozartGünleri, Kahyaltıda Caz' gibi etkin-
likleri gerçekleştiren Cengiz Özek ve Hakan Erdo-
ğan'ın ve bu etkinliklerin sponsorluğunu üstlenen
Ulker'in çabalannı önemsiyoruz. Istanbul'da, festi-
valsız gün geçmiyor. Tünel Sokak Festivali, Cihangir
Şenliği gibi yerel etkinliklerin ve fazlasıyla reklam ko-
kan rock festivallerinin ardından şimdi sıra Istanbul
Müzik Festivali'nde. Evet, gösteri devam ediyor. Her
şeye rağmen...
vecdisayarlyahoo.com
MÜZİK FESTÎVALFNDE BUGÜN
• AYA İRİNİ MÜZESİ'nde 20.00'de UBS
Verbier Festivali Oda Orkestrası konseri
(0 212 334 07 00)
BUGÜN
• BABYLONda 23.00'te Armenian Nav>
Band konseri. (0 212 292 73 68)
• AKBANK KÜLTÜR SAıNAT
MERKEZİ'nde 19.00'da Evin Dyasoğlu'ndan
'Teodora'run Düşmanlan' adlı yeni kitabı
üzerine söyleşi. (0 2112 252 35 00)
• CEMAL REŞİT REY'de 'Doğu'nun
Iştarlan Kapımızda' adlı festival kapsamında
14.00'te 'İki Kadın İki Miras-Furug
Ferruhzad, Oum Kultum" konulu, Meryem
Horasani ile Wangdy El-Hakim'ın katılacağı
söyleşi, 17.00'de 'film gösterimi' ve 21.00'de
Sussan Deyhim'den kapanış konseri.
(0 0 212 232 98 30)
• BEYOĞLU SİNEMASInda Siyad'ın
Seçtikleri '05' kapsamında 12.15'te Ömer
Kavur'un 'Gizü Yüz' ve 14.30, 16.45, 19.00,
21.15'te 'Dönüş' adlı filmlerin gösterimi.
(0 212 251 32 40)
• OSMANLI BANKASI SİNEMASInda
19.30'da 'Fudo: Yeni Nesil'. (0 212 334 22 70)
• GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 18.00'de
Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nden
'Köpek Kadın Erkek' adlı oyun
• TAKSİM SAHNESİ'nde 20,30'da Çıplak
Ayaklar Kumpanyası'ndan 'Kelimeler V adlı
gösteri (0 2 U 249 69 44) ö ı