14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA 8 HABERLERIN DEVAMI TUftKIYE Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denizli PB PB PB PB B B B B 24 19 22 24 25 25 22 Sinop Samsun Trabzon Giresur Ankara Eskişel- Konya Sıvas Zonguldak PB 16 Antalye PB 14 Adana Y 21 Y 14 Y 13 Y 12 PB 16 PB 17 PB 14 Y 10 PB 23 Kars Mersin Diyarbakır Şanhurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y Y Y Y 20 15 15 13 15 10 11 Y 10 Yurdun dogu kesımlerı parçalı ve çok bulutlu, Or- ta ve Doğu Karadenız, Iç Anadolu'nun doğusu, Do- gu Akdenız'ın doğusu ıle Doğu ve Guneydoğu Ana- dolu bolgelen yağışlı geçe- cek Hava sıcaklıgı yurdun kuzeybatı ve kuzeydoğu kesımlerınde bıraz artacak, Guneydoğu Anadolu'nun batısında hıssedılır derece- de olmak uzere guney ke sımlerde azalacak MERKEZLER Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 15 12 17 15 16 14 19 18 Münıh Y 18 Zürıh Beriin Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y B Y Y Y B B 21 20 26 17 24 24 23 23 Y 18 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tifhs Kahıre Sam B Y Y Y PB Y Y B Y 16 32 22 29 21 29 20 28 1R Parçalı bulutlu Sıslı (£22- Bjll)tlu ^ Çok bulutlu • Yağmurlu Karlı Sulu kar , Gok gurultulü G U N C E L CİJNEYT ARCAYİJKEK H Baştarafı 1. Sayfada nı anımsayan yok. Bay Arırlç, "Ben Meclis'im, di- lediğimi yapanm" noktasırla nasıl geldi? Yüksek Mahkeme Başkanı Mustafa Bumin, yasama er- kine saldırı niteliğinde bir ş^yler mi söyledi? Yooo! öyleyse Bay Arınç'ı birdert kükremeye yönelten nedir? Tartışmanın içeriği ne M^clis'in görevlerini yad- sımak, ne Meclis'i şamar oğlanına çevirmek, ne şu ne bu. Tartışmayı katıldığı birTV'de bir soru baş- lattı. Çoğu kimsenin hiç aKlımdan çıkmıyor dedi- ği, anlaşılan Arınç'ın da âklından çıkaramadığı cinsten bir konu; türban sörunu! Bumin'in Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin de "türbanın" kamusal alanda giyilmesine izin ver- mediğini, artık yasa çıkarılgtrak bu kararı yok say- manın olanağının kalmadığ|nı söylemesinden son- ra Arınç, açtı ağzını yumdU gözünü ve... • •• "Ben Meclis'im" başlığı alltında söylemediği kal- madı. Tepkilerden sonra ti[ırbanı tartışma alanın- dan çıkarabilmek için Medjis'in yüceliğini savun- maya girişti. Bay Arınç'ın a$ıl ve tek amacı da unu- tuldu. Sanki yasama yetkjsini almaya çalışanlar varmış gibi Meclis'i savunıtnaya girişti. Acaba Arınç, Meclis'in rterşeyi yapabileceğini, öyle ki rejimi tepetaklak etUirecek yaptırımlara gü- cü yettiğini savunurken birfcamanlartek başına ik- tidarda olan Demokrat Partji'nin Başbakanı Adnan Menderes'in tarihe geçeri bir sözünün etkisinde mi kaldı? Niçin mi? Menderes'te, DP çoğunluğunu TBMM sayan bir mantık egemengi. Olaylarla DP çoğun- luğu arasına sıkıştığı, istifftya zorlandığı bir gün, Meclis grubuna "Siz istersçniz hilafeti de getirebi- lirsiniz" diye seslenmişti d£! ••• Bay Arınç, son günlerdelinanılması güç birgra- fik çiziyor. Hukuksal saptalmalardan yola çıkarak tahammül edemediği türban yasağını birden tar- tışılır duruma getiren kendisi değil sanki; "türban konusunun yerli yersiz gürideme getirilmemesini" istiyor. lyi mi? llim adamları, anayasa hgkukçuları Arınç'ın söz- lerindeki demokratik anlayış noksanlığına tepki verirken; CHP lideri Deniz Baykal'ın bir cümlesi hayli ilginç. "Türkiye'de" diyor Baykal, "sorunlar tartışılabilir. Ancakbu sorurlardanyola çıkarak 'tat- minsizlikleri aşmak için reıim değişiklikleri' öner- meye kalkışmak.. daha büyük sıkıntılara yol açar". Ortada bir sorun var; ikiidarın bir türlü çözüm- leyemediği, çözüm umuc)u azaldıkça daha çok hırçınlaştığı türban sorunı. Baykal, bu durumun kimılerinde "tatminsizlikler" yarattığını mı söylemeye çalışıyor? Tatminsizlikle- rin rejim değişikliği önerilerine kadar uzanarak teh- likeleri, çok büyük tehditleri davet ettiğinin altını çizerken işaret parmağı, kitai -örneğin Arınç'ı mı?- gösteriyor? Şeffaf olalım efendim, şeffaf. SÖYLEŞİ AÎTİLÂİLHAN "...'Dili Bir Çıkmaza Saplamışızdır'..." B Baştarafı Arka Sayfada "...Batı ülkeleri, Fransa, Italya ve Ispanya, nasıl millet diline geçerken, Yunanca/Latince kökenli birçok kelime, hatta kumlı aldılar kullandılarsa; Türkler de, Selçuklu/Osmanlı ümmet sentezin- den, millet sentezine geçerken, dillerinde elbette Farsça/Arapça kelimeler bulunacaktır; ve bunda yadırganacak şey yok; ya da asıl yadırganması gereken, özleştirme adı altında dilin budanıp ku- şa çevrilmesi: Zira böyle yetiştirilen genç kuşak- ların, ecdadın dilini anlaması imkânsızdır; bu da, kendi kurdukları (Selçuklu/Osmanlı) medeniyet sentezinden kopmalarına, boşlukta kalmalarına yol açar!.." Hayret -biraz da dehşetlâ- dinliyordum; elimde ol- maksızın, belki de onu 'ms sözünü keserek sordum: dara etmek' maksadıyla, -...Peki, şimdi siz Fran- sızca'daki Yunan/Latin kökenli kelimeleri atsanız, neolur?"; cevabı unutulurgibi değildir: "-... Atama- yız, çünkü geriye kalsa kalsa, yüz, bilemedin iki yüz kelime kalır. O da konuşmaya yetmez." Dö- nem, Cumhurbaşkanlığı sanat danışmanı Nurullah Bey'in (Ataç) 'alenen ve r$smen' '-Yunanca ve La- tinceye geçmeliyiz, onlar gibi olmalıyız, onlara benzemeliyiz!' dedigi dönem; bunu söylediğim za- man, Prof. Carlier'den alcjığım cevabı, tahmin ede- bilirsiniz: "-... Biz bunu sömürgelerde uyguladık: Kimliklerini, kişiliklerini yitirdiler!") Dilin saplandığı çıkmaz... ... Yurda döner dönmez, ilk işim, Gâzi'nin Dil Dev- rimi serüvenine dalmak oltiu; bu hususta, başvuru- lacak en güvenli kapı, TDK değil, başından itibaren Dil Devrimi içinde olmasına rağmen, sürekli 'kaydı itirâzileri' olan, Fâlih Rıfkı (Atay) Bey'di. 'Çankaya'da dil bahsini okurken, sırtımçlan nasıl biryük kalktığını, anlatamam; çünkü ne diyoVdu bakın: "...bir akşam Atatürk, sofra bittikten sonra, be- nim yanı başındaki iskemleye oturmamı emretti: '...Dili bir çıkmaza saplamışızdır' dedi; sonra, '-... Bırakırlar mı dili bu çıkmazda? Hayır! Ama ben de bu işi başkalarma bırakmam. Çıkmazdan biz kur- taracağız...' dedi..." (bk^ Çankaya, Cilt II, s.452, Dünya Yayınları) ı Gâzi'nin en büyük taraflarından biri, çıkmaza gir- miş işlerde ısrarlı olmayışıdır; çünkü, 'Dil Devrimi' tam anlamıyla arapsaçına dönmüş; onun deyimiyle 'bir çıkmaza saplanmış'tı. Fâlih Rıfkı Bey (Atay), işin nereye vardığını göste|rmek için ilginç bir hâtıra- sını naklediyor: "...dağıldıktan sonra, dostum Abdülkadir yanı- ma geldi; kendisi bir defa demişti ki: "...ben Asya Türklerinin çoğunun lerçelerini biliyorum. Sizin ve Yakup Kadri'lerin lehçesini de anlıyorum. Be- nim aklımın ermediği bir lehçe varsa, o da Türk Dil Kurumu'nun lehçesi.h." (a.g.e., s.854) Günümüzde, Gâzi'nin 'Nutku'nu bile, okuyup an- layamayan gençler varsa fetidir... işte bu, o lehçenin mâri- Basın Özgürlüğü Günü'nde, siyasiler bir kez daha basına darbe vuran girişimlerden kaçınmaya davet edildi Gazetecîlik baskı altındaHaber Merkezi - Gazetecilik örgütleri, 3 Ma- yıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, mesle- ğin her yandan saldın altında olduğuna dikkat çekerekTürkiye'deki yetkilileri, basın özgürlü- ğüne darbe vuran girişimlerden kaçınmaya ve mevcut engelleri kaldırmaya çağırdı. Aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazete- ciler Derneği, Ekonomi Muhabîrleri Derneği, Türkiye Spor Yazarları Derneği ile Haber- Sen'in de bulunduğu Gazeteci Örgütleri Plat- formu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle ortak yazılı açıklama yaptı. Açıkla- mada, yeni TCY'nin değiştirilmeden yürürlü- ğe girmesiyle sansür ve otosansür günlerinin başlayacağı belirtilerek haber, yorum ve kari- katürlerinden dolayı gazeteciler hakkında dava açılması, eleştiri hakkına tahammülsüzlük ola- rak değerlendirildi. Toplumsal olaylar sırasında atılan sloganlan yayımlayan gazete hakkında dava açılmasının ifade ve basın özgürlüğüne müdahale olduğu- na dikkat çekilen açıklamada, "Bu davanın gö- rüldüğü tam da bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde hâlâ mahkemelerimiz- • Gazeteci Örgütleri Platformu'nca yapılan ortak açıklamada yeni TCY'nin değiştirilmeden yürürlüğe girmesiyle sansür ve otosansür günlerinin başlayacağı belirtilerek haber, yorum ve karikatürlerinden dolayı gazeteciler hakkında dava açılması, eleştiri hakkma tahammülsüzlük olarak değerlendirildi. de yargılanan gazetecilcrin olması Türkiye için utanç verici bir manzaradır" denildi. Ge- çen yılın dünyada en çok gazeteci öldürülen dö- nem olduğu vurgulanan açıklamada, lrak'ta ABD güçlerinin doğrudan hedef alarak öldür- düğü gazetecilerin dosyalarının ciddi soruştur- malar yapılmadan kapatılması da protesto edil- di. Açıklamayaşöyledevamedildi:"Dünyanın pek çok yerinin bir yangın alanına döndüğü günümüzde, bütün meslektaşlarınıızı her türlü şiddete karşı çıkarak barış, demokra- si ve insan hakları için çalışmaya çağırıyoruz. Mesleğin elik ilkelerine uymanın, ırkçı ve şo- ven bir dil kullanınıından kaçınınanın bugün her zamankinden çok daha önenıli olduğu- nu anınısatmak istiyoruz." Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de ya- yımladığı mesajda şunları kaydetti: "Birleşmiş Milletler'in (BM) 3 Mayıs'ı 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' olarak kabul etmesinin 15"inci \ ılında itiıaf etmek zorun- dayız ki; tam 'Türkiye'de iletişim özgürlüğü çağdaş demokrasilerin normlarını yakalamak üzere' diyerek duyduğumuz sevincin ömrü çok kısa oldu. Çünkü bize bu sevinci yaşa- tan ve bugünkü iktidar döneminde çıkarıla- rak yürürlüğe giren 5187 sayılı Basın Kanu- nıı'nun henüz dunıanı üstündeyken aynı ik- tidarın çıkardığı yeniTCY, 2.5 ay önce ver- diklerini geri almakla kalmadı, özgürlükle- rimizi daha da kısıtladı. Gazetecilere sade- ce görevlerini yapnıalarıyla ilgili suçlardan dolayı uzun süreli hapis cezaları verilmesi- ni kabul etti. Bu arada, örneğin halkı bilgi- lendirme hakkımızı kullanılmaz hale getir- di. Şu anda yeni bir bekleme dönemi içinde- yiz. Siyasi iktidarın, TCY'nin koyduğu an- tidemokratik hükümleri temizleyeceğini umuyoruz. Umudumuz gerçekleşmezse de sonucun değişmeyeceğini, yani özgürlüğü- müzü yine de alacağımızı ama bunun her- kese biraz pahalıya patlayacağını belirtmek zorundayız." Gazetecilik örgütlerinin aksine Devlet Ba- kanı Beşir Atalay yayımladığı mesajda olum- lu tablo çizdi. Mesajında Türkiye'nin bu yıl 3 Mayıs'a, özgürlüklerin muhtevasını genişlete- rek, demokratikleştirmenin getirdiği farklı bir anlayışla girdiğini savundu. Atalay mesajını şöyle sürdürdü: "Bu çağdaş anlayışa uygun olarak hukuki üstyapımızı yenileme çalış- malarımız sonucunda, basın özgürlüğü ko- nusu ülkemizde bir sorun alanı olmaktan çıkmaya başlamıştır. İletişim alanındaki te- mel kanunumuz olan Basın Kanunu'nu de- mokratik bir süreçte yeniledik. Artık, Basın Kanunu'na atıf yaparak hukuki bir olum- suzluğa işaret edilmemesi, yeni kanunun ül- kemizin ihtiyaçlarını karşılamada mükem- mel kalitede bir işlev gördüğünü ortaya koy- maktadır." Ince, genel kurulda 'RecepAğa Yasası y deyince tartışmalaryaşandı CHP'denTÜBİTAK engellemesi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TÜBİ- TAK'ta AKP kadrolaş- masına ilişkin yasa öneri- si görüşmeleri CHP'nin yoğun engellemesine ta- kıldı. TBMM Genel Ku- rulu'ndaki görüşmeler sı- rasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bi- lim kuruluna atama yet- kisini eleştiren CHP Ya- lova Milletvekili Muhar- rem lnce, "Bu yasa, Re- cep Ağa yasası değil mi" deyince tartışmalar ya- şandı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, "si- yasetin bilime müdaha- le edeceği, siyasi nitelik- li kişilerin bilim kuru- luna atanacağı yolun- daki iddiaların asılsız olduğunu" söyledi. TBMM Genel Kuru- lu'nda dün AKP Grup Başkanvekili Salih Ka- pusuz ile Ankara Millet- vekili Reha Denemeç'in yasa önerisi- nin maddeleri üzerinde gö- rüşmelere de- vam edildi. Öneride, Tür- kiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu"nun adı "Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu" olarak değiş- tirilmesi ön- görülüyor. Bilim kurulu- nun, 14 üye ve başkan- dan oluşması ve bu üye- lerin 3'ünü başbakanın belirlemesi de hükme bağlanıyor. CHP Grup Başkanve- kili HalukKoç, "Başba- kanın hangi kriterlere göre bilim kurulu üye- lerini atayacağını ve bu atamayı yaparken bi- lim alanındaki en bü- yük suç olan intihal sıı- çıınu işlediği iddia edi- len müsteşarı Ömer Dinçer'e danışıp danış- mayacağım" sordu. Koç, "Lütfen TİJBt- TAK'ı rahat bırakın, bilinıle uğraşmayın, Türkiye'nin geleceğini karartmayın" dedi. CHP Ankara Milletveki- li Yakup Kepenek de bu öneriyle TÜBlTAK'ın yok edilmek istendiğini söyledi. Önerinin hiçbir bilimsel niteliğinin bu- • CHP'li Koç, hükümetin TÜBİTAK'ı rahat bırakması gerektiğini belirterek "Türkiye'nin geleceğini karartmayın" dedi. Kepenek ise TÜBlTAK'ın yok edilmek istendiğini söyledi. lunmadığını vurgulayan Kepenek, yasalaşmasıy- la Türkiye'deki bilimsel ve teknolojik gelişmenin büyük bir darbe yiyece- ğine dikkat çekti. CHP'li Muharrem ln- ce, başbakanın bilim ku- ruluna atama yetkisini eleştirirken "Recep Ağa yasası değil mi bu yasa" deyince AKP'liler kendi- sine tepki gösterdi. Bir- leşimi yöneten TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, "Bir başbakan hakkında daha dikkat- li üslup kullanın.Atama yetkisi olan başka kişi- ler de var. Bu sözleriniz nerelere kadar varır" diyerek lnce'yi uyardı. Jnce ise "Tek belirleyici olan her yerde bu man- tık geçerlidir" karşılığı- nı verdi. lnce sözlerini "Incirlik ABD'de, nıilli eğitinı bakanın akraba- larında, lııri/ııı Bakanı uykuda,Mali- ye Bakanı af peşinde, ban- kalar Albara- ka'da, seçim ufukta" diye sürdürünce Pakdil bir kez daha kendisini uyardı. lnce, "kimseye ha- karet etmedi- ğini, şiirsel bir üslupla eleşti- rilerini dile getirdiğini" söyledi. AKP Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa sataşma ge- rekçesiyle söz aldı. Fat- sa, " 'Recep Ağa' ifade- si dil sürçmesi değilse, saygısızlıktır. Bu sözü geri iade ediyorum" de- di. lnce de yeniden söz alarak AKP'lilere "De- nıirel başbakanken 'Kırkpınar Ağası' olma- dı mı? Sayın başbakan parayı ben veriyorum, düdüğü ben çalanm de- miyor mu? Niye alını- yorsunuz" diye seslendi. Devlet Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı Meh- met Ali Şahin ise TÜBİ- TAK Bilim Kurulu üye- leriyle ilgili olarak "usulsüzlük yaptıkla- rı" savıyladavaaçıldığı- nı belirterek "Bu sorunu çözmek için önümüzde- ki günlerde bir tasarıyı huzurunuza getirece- ğiz" dedi. Görüşmeler sırasında tasarının 6 mad- desi kabul edilebildi. İGC üyeleriAtatürkAnıtı'naçelenkkoydular. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) 'Habersizbırakmak'suç lZMİR(CumhuriyetEge Bürosu) -Izmir'deCumhunyetAlanı'ndakı Ata- türk Anıtı önünde bir araya gelen tzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyeleri ve gazeteciler, sansürle halkın haber al- masının engellenmesinin anayasal suç olduğunu vurguladılar. Anıta çelenk koyan İGC Başkanı ErolAkıncılar, demokrasiyi ıçine sin- diremeyen çevrelerın basının özgür ol- masından endişe duyduklarını söyledi. Siyasi gücün basın özgürlüğünü en- gelleyen tutum içine girdiğini belirten Akıncılar, "Bunun en son örneği TCY'de basını ilgilendiren madde- lerde yapılan değişikliklerdir. TCY'nin bugünkü şekliyle yürürlü- ğe girmesi halinde tünı dünyada ba- sına sansür uygulayan Türkiye ima- jının doğmasma ve basın özgürlü- ğünün ortadan kalkmasına neden olacaktır" dedi. HOTEL MAUİ DENİZ TÜRKİYE'NİN CENNET KÖŞESİ, MAVİ BAYRAK ÖDÜLLÜ, MARMARİS TURUNÇ KOYUNDA DENİZE SIFIR, YÜZME HAVUZU, HAVUZ BAR, SNACK BAR, SABAH, AKŞAM ZENGİN AÇIK BÜFE ODALAR- DA; MÜSTAKİL ELEKTRİKLİ ŞOFBEN, KLİMA, MÜZİK, TELEFON, TV, SAÇ KURUTMA. 0-2 YAŞ ÜCRETSİZ AYNI ODADA ÜÇÜNCÜ KİŞİ % 50 İNDİRİMLİ Yarım pansiyon Mayıs-Eklm Hazlran-Eylil Temrmc flgustos BımgalOV 30.00 YTL+KDV 40.00 YTl+KDV 50.00 YTL+KDV Otel OdSSI 40.00 YTl+KDV 55.00 YTL+KDV 70.00 YTL+KDV KAMPANYA (01-16 Tnranıs) 7 gece kal 6 gace öde REZERVASYON Tel: 0 252 476 71 80-91 www.hotelmavldenlz.cam Faks: 0 252 476 70 07 lnfo®hotelfliavldenlz.com Kadın gazeteciler AFP'deücret protestosu Dış Haberler Servisi - Fransız Haber Ajansı'nda (AFP) çahşan 200'den fazla kadın gazeteci, er- kek meslektaşlanna oran- la daha az ücret aldıklan ve kendilerine daha az ka- nyer fırsatı sağlandığını belirten bir dilekçeye im- za atarak AFP yönetimini protesto etti. Protesto eylemi yine AFP tarafından haber ya- pılarak dün ajansın dün- yadaki tüm abonelerine duyuruldu. Haberde di- lekçeye 81 erkek gazete- cinin de imza atarak des- tek verdiği açıklandı. Sınır Tanımayan Cazetecller Örgütü 'Türkiye'de basın, Ruanda kadar özgür' Dış Haberler Servisi- Dünya Basın Öz- gürlüğü Günü'nde, Paris merkezli Sınır Ta- nımayan Gazeteciler Örgütü ve Gazetecile- ri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından ha- zırlanan iki ayrı rapor, gazetecilerin karşı- laştıkları tehlikelerin 2004 yılında artarak devam ettiğini ve basın özgürlüğünün zor bir süreçten geçtiğini ortaya koydu. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün rapo- ruyla birlikte yayımlanan basın özgürlüğü sıralamasında ise Türkiye yine alt sıralarda yer aldı. 167 ülke arasında yapılan değer- lendirmede, Türkiye 113'üncülüğü Ruan- da'yla paylaştı. Sıralamada ilk üç sırayı Danimarka, Finlandiya ve Izlanda alırken Myanmar, Küba ve Kuzey Kore son üç sı- rada kalan ülkeler oldu. Örgüt, değerlen- dirmeyi gazetecilere yapılan doğrudan sal- dınlar, sansür ve soruşturma gibi unsurları göz önüne alarak yapıyor. Listenin oluştu- rulmasında sadece devlet politikaları değil ordu ve yasadışı örgütlerin baskısı da hesa- ba katılıyor. Örgüt, Türkiye'de hükümetin reform yasalarını Meclis'ten geçirme ko- nusunda önenıli ilerlemeler kaydettiğini belirtti. Ancak buna rağmen, medyanın gazetecilerin hapsedilmesi ve ağır para ce- zalarına çarptırılmasına karar veren mah- kemelerin kurbanı olduğu savunuldu. Bu cezaların, gazetecileri ordunun rolü ve ül- kedeki Kürt azınlıklar gibi hassas konular- da rutin bir otosansür uygulamaya zorladı- ğı iddia edildi. RTÜK tarafından, radyo ve TV kanallarına sansür uygulandığı ve Kürt yanlısı gazetecilerin hâlâ yoğun bir şekilde taciz edildikleri belirtildi. Rapor- da, Türkiye'de 2004 yılında 1 gazetecinin hapiste olduğu, 39 gazetecinin tutuklandı- ğı, 14'üne saldırıldığı ve 5 medya kurulu- şunun sansüre uğradığı yer aldı. 53 gazeteci öldürüldü Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü rapo- runda dünya genelinde 53 gazetecinin gö- rev başında uğradığı saldınlar sonucu öl- düğünü, 107 gazetecinin de mahkûm ol- duğunu açıkladı. Rapora göre, geçen yıl gazetecilerin en çok yaşamını yitirdiği ül- ke ise 19 gazetecinin öldürüldüğü lrak. Gazetecileri en fazla cezaevine gönderen ülkeler arasında Cin ilk sırada gelirken bu ülkede geçen yıl 27 gazetecinin görüşleri yüzünden mahkûm olduğu kaydedildi. Ra- porda, Küba, Libya, Zimbabve, Suriye, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, lran, Türkmenistan, Kuzey Kore, Çin, Nepal ve Vietnam gazetecilerin en zor görev yaptıkları ülkeler arasında gösterildi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ise son 5 yılda 190 gazetecinin gö- rev başında öldürüldüğünü belirtti. Son beş yıldır dünyada gazeteciler için en teh- likeli ülkenin geçen yıl 18 gazetecinin öl- dürüldüğü Filipinler olduğu saptamasında bulunulan rapora göre bu ülkeyi lrak, Ko- lombiya, Bangladeş ve Rusya izliyor. Ra- pora göre, bu gazetecilerden büyük ço- ğunluğu tehlikeli bölgelerde haber takip ederken rakip grupların ateşi arasında ka- larak değil, yazdıkları haberler nedeniyle silahlı ve bombalı saldırılara hedef olarak öldü. Bu şekilde öldürülen gazetecilerin yüzde 85'inin katilleri cezalandırılamadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle