18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET H i J v U i ı U 1 V J X ekonomiCöcumhuriyet.com.tr Sabancı'nın • CarrefourSA, Fiba Holding'e ait çoğunluk hisselerini 132.5 milyon dolara satın aldı. Gima'yla sat: ortağı Fransız şirketi, son dakikaya kadar Migros'la flört eden market zincirini aldı Giıııa ve EndL, Caırefour^un n alma gÖrüşmeleri yapan Koç Holding'den yapılan açı|damada, olayın "iş etiği açısındah yadırgandığı" vurgulanİı. Kkonomi Servisi - Dijnyanın üçüncü büyük perakendeçisi ko- numundaki Fransız Carref 3ur, Fi- ba Holding'in iştirakleri arasmda yer alan market zinciri Gima ve Endi'yi toplam 132.5 milyon dola- ra satın aldı. Carrefour'dan yapıl da, işlemin CarrefourSA tjarafın- dan gerçekleştirildiği bejirtildi. Carrefour, Gima'nın kalan h|issele- rinin alımı amacıyla çağrıd^ bulu- nulacağını da kaydetti. Taraflann üzerinde uzlaştığı fi- yatlar üzerinden yapılan hesapla- maya göre, Gima'nın toplanipiya- sa değeri 200 milyon dol^r, En- di'nin toplam piyasa değeri ise 22.32 milyon dolar düzeyinjde bu- giden Carrefour' un Türkiye gene- linde 12 adet hipermarketi var. Carrefour Türkıye'de yüzde 60 pay ve Sabancı Holding'in yüzde 40 ortaklığı ile CarrefourSA Carrefo- ur Sabancı Ticaret Merkezi ile fa- aliyet gösteriyor. Geçen yıl 23 mil- yon YTL zarar eden Gima'nın Türkiye çapında toplam 81, En- di'nin ise 50 mağazası var. Rekabet Kurulu Başkanı Mus- tafa Parlak, Carrefour'un Türki- ye'nin en büyük üçüncü süpermar- ket zinciri olan Gima ve Endi'nin kontrolünü almasının, eldeki veri- lere göre rekabet açısından bir en- gel teşkil etmeyeceğıni söyledi. lunuyor. Sabancı Holding Gıda ve Perakendecilik Grubu Başkanı Ha- lukDinçer, Gima'nın yüzde 60 his- sesi için 120 milyon dolar, Gi- ma'nın dışındaki Endi hisseleri içinde 12.5 milyon dolar üzerin- den anlaşıldığım söyleyerek "Top- lam hisse devir bcdcli 132.5 milyon dolar olarak heliılendi, Carrefour- SA olarakorganizepcrakendesek- töründe hedefimi/ lider olmaktı, bugün bunu yakalamış oluyoruz. Agresif büyümeyi sürdüreceğjz" dedi. Koç Holding bünyesindeki Mig- ros, geçen hafta, fiyat belirlenme- mekle beraber Gima ve Endi'nin satın alınması konusunda görüş- meler yapıldığını açıklamıştı. 1996'da Sabancı ile işbirliğine Gima borsada değer yitirdi Fiba Holding de Gima'daki yüz- de 60, Endi'deki yüzde 55 hissesi- ni CarrefourSA'ya satmak üzere sözleşme imzaladığını açıkladı. lstanbul Borsası'nda işlem gören Gima hisseleri 1. seansta yüzde 5.38 değer yitirdi. Önceki gün yüzde 7.44 yükselen Gima hisse- leri dün yüzde 5.3 değer yitirdi. KOÇ HOLDİNG TEPKİLİ: İş etiği açısından yadırgadık Koç Holding, Gima'nın satışı konusunda Fiba Grubu'nun kendilerine haber vermeden başka bir şirket ile anlaşmaya vardığıııı ve anlaşmanın Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı tarafından Koç yetkililerine duyurulduğunu belirterek, iş etiği açısından söz konusu davranışı yadırgadık- lannı açıkladı. Holding'ten yapılan yazılı açıkia- mada, 22 nisan 2005 tarihinde yapılan açıklama çerçevesinde Koç Holding ve Mig- ros'un Gima ve Eendi'yı satın al- masına yönelik olarak fiba holding ile görüşmelere başladığı hatırlatıl- dı. Açıklamada, "Bu görüşmelerdefiyatda dahil olnıak üzcre her konuda mutabakata vanlmasına ve imza aşamasına gelinmcsine rağmen, Fiba'nın tarafımıza haber dahi vermeden başka bir şirket ile anlaşmaya vardığı Fiba Holding Vönctim Ku- rulu Başkanı tarafından şirket yetkililerimize du- yurulmuştur. Bu gelişme ncticesindc, iş etiği açı- sından yadırgadığımız bu davranışı kamuoyuna bildirme gereği duymuştur" denildi. Tüketicide artışyüzke 0.71 I Aylık enflasyon O UmtlclFıyillmBıMsl Enflasyo. tarım frenledi Ekonomi Servisi - Devlet Enstitüsü (DİE) verilerine nu statistik »öre, ni- sanda TÜFE (Tüketici Fiyatları En- deksi) binde 7.1, ÜFE (Üretfcı Fiyat- lan Endeksi) yüzde 1.21 artı j göster- di. Tarım sektöründe fiyatların yüzde 1.28 gerilemesi enflasyonu renleyi- ci etki yaptı. Tarım ve gıda sektöründek fiyatla- rın gerilemesinin verdiği destîkle enf- lasyon nisanda olumlu görüjıütnünü korudu. Anketlere göre tahmjnler, tü- ketici fiyatlarının binde 6.4L üretici fiyatlannın yüzde 1.1 artacağj yönün- deydi.Uzmanlar, kısa vadedejyeni bir faiz indirimi beklenmediğini belirtti. Yılhk bazda ise ÜFE yüzde 10.17 artarken TÜFE yüzde 8.18 a(tış gös- terdi. Çekirdek enflasyon olarak da bilinen imalatsanayi sektörüıjıdeki fi- yat artışı ise yüzde 1.9 olarak|gerçek- leşirken tarım sektöründe fiyatlar yüzde 1.28 oranında geriledij Yılın 4 ayında fiyat artışlar^ ise üre- ticide yüzde 2.18, tüketici fiyatlann- da yüzde 1.55 olarak hesâplandı. Nisan ayı itibarıyla 12 aylık or- talamalara göre yıllık enilasyon, tüketici fiyatlannda yüzde 8.47, üreti- ci fiyatlarında ise yüzde 14.96 oldu. AB'den olumlu gfirüş Beyaz etçi ihracata ha?ır İZMİR (Cumhuriyet Ege Btirosu) - (FWO) 1 Rapo- AB Veteriner Gıda Ofisi'nin Türkiye Beyaz Et Kalıntı Fins ru'nu "olumlu" olarak açıkladıgı bildi- rildi. Keskinoğlu Şirketler Grubıı Yöne- tim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki labo- ratuvarların akreditasyonu tanıamlan- dıktan sonra haziran-temnıuz ayları içinde beyaz et ıhracatının yeni<(len baş- layacağını vurguladı. Keskinoğlu açık- lamasında, "AB Koınisyonıf ıııın sağlık sertifikası sınıflandırması ve katıatlı ke- simhanelcrinin sağlıkla ilgili kararuun Resmi Gazete'de yayımlanmasını bekli- yoruz. Kararın açıklannıasıyla AB'ıün, beyaz et itlıal edecek ülkclcr li$tesindc Türkiye'nin de adı geçecek ve h^ngi fir- nıalaı ın ihracat yapabilcceği belirlcne- cek" dedi. lç tüketimiıı yeterli oranda artmama- sı nedeniyle aralık ayından beri]sektör- de sıkıntı yaşandığını, belirten Keski- noğlu, özellikle göğüs etm- de önemli ihracat şşnsı bu- lunduğunu savundu. AB Komisyonu'nun, ^ inceleme yapılan ' ve olumlu bulunan 5 firmaya kod nu- marası verntıesinın beklendij: bildirildi. de TMSF ile anlaşmaya varan Turgay Ciner, 10 yılda 433 milyon dolar ödeyecek Ciner, Sabah ve atv'nin sahibi atv Ekonomi Servisi-Sabah gazetesi ve atv'nin kiracısı durumundaki Turgay Ciner iki medya şirketinin yeni pat- ronu oldu. Ciner söz konusu şirketler için 10 yılda 433 milyon dolar ödeyecek. Öde- meler 6 aylık taksitler halın- de yapılacak. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Etibank'ın es- ki hâkim ortağı Dinç Bilgin'e ait Medya Grubu'nun sahip olduğu birkısım mal, lıak ve varlıkların, Turgay Ciner'in başkanı olduğu Merkez Gru- Turgay Ciner ÇUKUROVA'NIN ÖDEMESİ 363 MİLYON DOLARI BULDU Ekonomi Servisi - TMSF, Çukurova * • imzalanan 4 Ağustos 2004 tarihlı ek Grubu'nun 8 Ağustos 2004 tarihli ek l*tii/iiB«ıı* soz leşme gereğince grııbun 31 Mart 2005 sözleşme kapsamında yapılan anapara yUKUROVA tarihli taksıt bakiyesi 85 milyon doların 4 taksitödeme tutannın 363 milyon 149 • , milyon dolarlık bölümünü 37 bın 500 dolar bın 500 dolara ulaştığını açıkladı. gecıknıe faıziyle birlikte 25 Nisan 2005 TMSF'den Çukurova Grubu ile imzalanan ek tarihinde, 81 milyon dolarlık bölümünü ise yine sözleşme kapsamındakı ödemeye ılişkin yapılan gecikme faızi 850 bin 500 dolarla birlikte 28 açıklamada, TMSF ile Çukurova Grubu arasında Nisan 2005 tarihinde ödediği belirtildi. bu tarafından edinilebilmesı- ni öngören teklifi uygun bul- duğunu ve bu doğrultuda ha- zırlanan protokolün dün im- zalandığını açıkladı. Böylece Merkez Grubu, Kasım 2003'te yapılan lisans sözleşmeleri çerçevesinde halen işletmesini yaptığı ve atv televizyon kanah ile Sa- bah gazetesinin dahil olduğu bazı varlıklan alma konusun- da TMSF ile anlaşmış oldu. Medya Grubu şirketlerin- den Satel Sabah Televizyon Prodüksiyon ve Bilgin Ya- yıncılık ile Merkez Grubu şirketleri ve fon arasında dün imzalanan protokole göre Merkez Grubu, peşinata ısti- naden dün 18.5 milyon dolar, ardından 15 Ekim 2005'te başlayacak ödemelerle ilk üç taksitte peşinat dahil toplam 62.5 milyon dolar ödeyecek. Sonrakı altı aylık taksitler ise 19.5 milyon dolar olarak öde- necek. Çaykıır kâra geçince özefleşmekten kurtuldu Sinan Çetin, artık 'En güzel çay Çaykur' diyecek Bir siiredir Doğuş Çay'ın reklaınlannı çeken ve reklam filmlerindcn Karadeniz şivcsiylc konuşan bir gcnç kıza "En güzel çay Doğuş Çay" diyen Sinan Çetin, artık Çaykur'un reklamlanm çekecek. Bütçesi hakkında bilgi vcrilmeyen Çaykur'un yeni reklam kampanyası bir aya kadar televizyon ve gazetelerde görülmeye başlayacak. Ekonomi Servisi- Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü (Çaykur) Genel Müdürü Ek- rem Yüce, 2004'te gerçekleştirilen mamul ürün satışlanndan ıızun zamandan beri ilk defa 24 trilyon 60 milyar lira kâr cdildiğıni açıkladı. Kurumun faaliyet kârı da 65 tril- yon lira olarak açıklandı. Çaykur biinyesinde 46 yaş çay işlenıe, 3 paketleme fabrikası, 9 pazarlama bölge mü- dürlüğü, 1 ana tamir fabrikası ve 1 çayaraş- tırma enstitüsü bulunduğunu ve Çaykur'un 17 bin civannda çahşanla hiznıet verdiğini hatırlatan Yüce, 1940 yılında kurulan ku- rumun, ilk kez çay alım bedellerını bir ay sonra ödeyebilen bir işletme halıne geldi- ğini anlattı. Türkiye'de pek çok şirketin sek- töre girmesine karşm 1 milyar dolarlık sek- törün yüzde 65'ine hâkim olduklarını söy- leyen Yüce, Çaykur'un yaş çay ışleme ka- pasıtesinın 550-600 bin ton olduğunu ve bu kadar çay alımı yaptıklarını söyledi "Tür- kiye'deki yaş çay üretim kapasitesi 800 bin ton. Biz işleyebileceğimiz tüm çayı alıyoruz. Geri kalanını alsak da işlemc kapasitesi yok. Bu nedenle ı akibinıizyok. 5 kiloyaş çaydan ortalama 1 kilo kuru çay çıkıyor. 2004'te 115 bin tonla aldığınuz tüm çayı sattık. Dalıa fazla çayunız olsa onu da satacaktık" diyen Yüce, kurumun kendini yenilemeye başla- dığını dilegetirdi. Geçen yıl gösterilen performansla 1 Iazi- ne'nin özelleştırme yapmak üzere izle- meye aldığı kurumlar arasından çı- kanldığını da belirten Yüce, "Çay- kur'un özelleştirilmcsi dondunıl- du" dedi. llenye dönük hedefle- ri de anlatan Ekrem Yüce, nite- likli çay kalitesini arttırmak için yaşlı çaylıkların yenilen- mesi projesi çalışmalan- nın sürdüğü- nü ve orga- nik çay üretimi için , çalışmala- nn başla- dığını söyle- di. Organik çay üretımr için Borçka bölgesı ile^ Çamlıhemşin'in seçildiğıni belirten Yüce, üç yıl içinde orga- nik çay üretileceğini belirtti. Ayrıca^ yeşil çay üretim merkezi kurduklarınr ve üretilen yeşil çayı 26 Kasım 2004 ta-^ rihi itibarıyla piyasaya sıınduk- larını kaydeden Yüce, yeşil s V |P!3*" ' h çay talebini karşılayama- {JÇH F dıklarını söyledi. \W- İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ ÖZLEM YÜZAK o/Jem.yıızak(«cunıhııriyet.c()m.tı- TÜPRAŞ illa blok olarak satılacak. Türkiye'nin en büyük sanayi şirketi, Av- rupa'nın 5. büyük rafıneri şirketi. Forbes dergisınin yayımladığı "Dünyanın en mükemmel büyük şirketleri" listesinde yeralıyor. Kısacası, Türkiye'nin itibarını yükselten bir marka. Ve AKP hükümetı ılla bu değerli mar- kayı satacak. Gerekçesı ise özelleştir- me gelirleri ile açık kapatmak. Yaklaşık 1 yıl kadar önce açılan iha- le sonucunda TÜPRAŞ'ın yüzde 65.76 kamu payı,Zorlu Grubu ileTataristan'ın petrol şirketi Tatneft'in pazarlama şirke- ti Efremov Kautschuk GmbH'nin oluş- turduğu konsorsiyuma 1.3 milyar dolar değer üzerinden satıldığında ortalık ayağa kalkmıştı. Petrol-lş Sendıkası'nın peş peşe aç- tığı davalar sonucu satış kararı iptal edildi. Şimdi oyun yine başlıyor. Üstelik ge- çen zaman zarfında kamu payı yüzde 51'edüştü. Nasıl mı? ÖİB, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'lık ka- TÜPRAŞ'ı Satma İnadı Niye? mu hissesini İMKB Toptan Satışlar Pa- zan'nda, arkalarında kımlerin olduğu bi- linmeyen yurtdışında yerleşik 6 yaban- cı fona blok olarak devretti. TÜPRAŞ'ın yönetim yapısını değiştiren bu satışla birlikte toplam sermayesinin yüzde 30.16'sı (daha önce bu oran yüzde 15.4'tü) yabancıların eline geçmiş oldu. Böylece TÜPRAŞ'taki kamu payı yüz- de 51'e düşmüş oldu. Üstelik bu satış ışlemi, ölB'ye özel yetki veren bir ÖYK kararı bulunmamasına karşın gerçek- leştırildi. Petrol-lş Sendikası, TÜPRAŞ'ın blok olarak halka arzını engellemek ıçın bu- güne kadar gerek yargı gerekse kamu- oyunu bilgilendirme konusunda son derece azimli ve ciddi çalışmalar yapan bir sendika. Son araştırmasında, diğer ülkelerde petrol şirketlerinin mülkiyet yapılannı da ele alıyor. Petrol-lş'in ver- diği örneklere bakalım: • Meksıka'nın Pemex şirketi dünya- daki en büyük 3. ham petrol ve ürün üreticisi. Aynı zamanda Güney Ameri- ka'nın en büyük petrokimyasal madde üreticisi. Meksika hükümetı 1995'te şir- ketin sadece petrokimya kompleksinin yüzde 49'unu özel kesime devretti. • Italyanların enerji şirketi ENI, ülke- dekı 17 rafınerinın 5'ine sahip, 1995'te özelleştırme programına alındı, önce sermayesinin yüzde 15'inı piyasaya aç- tı, daha sonra kamu payı yüzde 36'ya düşürüldü. • Yunanıstan'da petrol ürünleri sek- töründekı tüm üretimin yüzde 56'sını gerçekleştiren Hellenic Petrolium şirke- ti özelleştirme sonucunda kamu payını yüzde 35.5'e düşürdü. Hükümet geriye kalan kamu payının hiçbir şekilde özel kesime devredılmeyeceğini belirtti. • Dünya toplam rafineri kapasitesi- nin yüzde 2.3 oranına sahip olan Bre- zilya'nın rafineri kapasıtesının tamamı- nayakınını bir devlet şirketi olan Petrob- ras kontrol ediyor. Petrobras'ın ise yüz- de 55.7 hıssesi devlete ait. \/ Dünyanın pek çok bölgesinde fa- aliyet gösteren Norveç petrol şirketi Statoil'de kamunun payı yüzde 70.9. Petrol uluslararası camiadaönümüz- dekı yıllann en sıcak gündem madde- sı. Dünyadakı petrol şirketleri arama, ham petrol üretimi, boru hattı iletaşıma, petrokimya ve enerjıyı içeren dikey en- tegre yapıdalar. Ayrıca kamu mül- kiyetınde olan konumlarını koruyarak sürdürüyorlar. Türkiye, Avrupa'nın en hızlı büyüyen petrol ürünleri pazarı konumunda. 2004 yılındaki yurtiçi pazar payı yüzde 68.9, Yani yüzde 31.1 oranında pazar açığı var. Dolayısıyla TÜPRAŞ'ın satışına odaklanmak yerıne hem yerli hem de yabancı şirketler yeni rafineri yatırımı pekâlâ yapapilirler. Bırakın TÜPRAŞ ekonominin kural- larına uygun olarak faaliyetlerini sürdür- sün, büyüsün, gelişsin. Bölgesel birgüç olsun. özel tekeller yaratmanın bu ül- keye hıç mı hiç faydası yok. EKONOMİ POLflİK ERİNÇ YELDAN İktisadi Kalkınma ve Emperyalizmin Yürütücü Kurumları "İktisadi kalkınma" kavramı, küresel kapitalizmin 1913 sonrasında tökezlemesı sonucunda bir ara ola- nak şeklinde doğdu. 20. yüzyıla artan işsizlik, yoksul- luk vefaşizmin yükselişi ilegiren kapıtalizm, küresel öl- çekte bir bunalım içerisinde idi. öte yandan, 20. yüzyıl boyunca peşi sıra gelişen sosyalist devrimler, bu ülke- lerdeki sosyalist planlama deneyimleri ve bağımsızlık- larınayenikavuşaneskisömürgelerinsanayileşmeyo- lundaki yeni arayışlar ile birlikte kalkınma ideolojisinin dealtyapısını oluşturmaktaydı. Bu konjonktür1950'li ve 6O'lı yılfarda gelişmiş kapitalıst metropollerde, güçlenen sosyalizm alternatifınin de baskısıyla refah devletinin genişlemeci politikaları ile birleşince insanlıktarihinin en yüksek büyüme hızlarına tanık olunan "altın çağ" ya- ratılmış oldu. Ancak bu dönem uzun sürmedı. Kapitalizmin anar- şik yapısı, azalan kârlılık ve emek hareketinın görece güç kazanması ile birlikte "altın çağ"m iktisadi ve sos- yal temelleri, 1970'li yıllardan itibaren sermaye açısın- dan sürdürülemezvekabullenilemez bir niteliğe bürün- dü. Finans sermayesinin 20. yüzyılın son çeyreğindeki yükselişi, artık sadece üretim sürecinde kalarak yeter- li kâr elde edemeyen ve dolayısıyla birikimıni sürdüre- meyen küresel kapitalizmin kendisine yeni kârolanak- ları arayışının birsonucuydu. Ancak finans sermayesinin işleyiş biçimi ve öncelik- leri çok farklıydı. örneğin, mali servetleri erittiği için "enflasyon" bir numaralı düşman ilan edilırken işsizlik veya eksik talep sorunları, finans dünyası açısından ar- tık önemli bir sorun olarak görülmüyordu. Böylece 1980'lerden başlayarak yüksek reel faiz ve sermaye- nin serbest dolaşımını sağlayacak yapısal düzenleme- ler, kapitalizmin finansal küreselleşme aşamasının ana unsurları haline dönüştüler. Küresel finans piyasaları hiper-likidite ve spekülatif balon köpükleri ile şişerken, finans sermayesi sanayi sermayesinin önüne geçerek, tüm ekonomileri sürekli bir defiasyonist "istikrar" süreci içine hapsetti. Geniş- leyici mali politikalann vesosyal devletin yerini "faizdı- şı fazlalar" elde etmekle yükümlü "sorumlu ve etkin" yönetışim prensipleri aldı. "Enflasyon hedefleme- s/'"nden başka herhangi bir ekonomik sorun ile ilgilen- mesinin yasaklandığı "bağımsız" merkez bankaları da daraltıcı maliye politikaları ile bu defiasyonist sürecın başlıca uygulayıcıları halıne dönüştürüldüler. Kalkınma ve sanayileşme hedefleri artık terk edilerek yerlerini fi- nans dünyasının kısa-dönemci ve miyopik kararlarına dayalı rant arayışlarına bıraktılar. "Ulusal tasarruf" kav- ramı iktısatyazınından tamamıyla kaldırılırken "yatırım" kavramı sadece tek bir hedefe kilitlendi: "Yabancı ser- mayeyi davet etmek." Bu süreçte "kalkınmakta olan ülkeler" de bir grup ola- rak "yükselen piyasalar" diye adlandınlır oldu. Bu ül- keler birbiri ardına küresel kapitalizmin yeni iş bölümü içerisinde kendilerine verilen görevleri yerine getirmek- le koşullandırıldılar. "VVashington mutabakatı" ve "ar- dılı-(genişletilmiş) VVashington mutabakatı" kavramla- rı böylece ortaya çıktı. Azgelişmiş ülkeler, bir yandan dış tıcaretlerinin ve kambiyo rejimlerinin serbestleştiril- meye zorlanması sonucunda birer ithalat ve ucuz işgü- cü deposu halinedönüştürülürken, biryandan da "özel- leştirme" ve "doğrudan yabancı yatırım" fetişleri altın- da kamusal varlıklarına yok pahasına el konuldu. Söz konusu ülkelerin zaten çok genç ve zayıf olan demok- ratik kurumları "istikrar önündeki bürokratik engeller" olarak gösterilirken "bağımsız üst kurullara dayalı de- netim veyönetişim" gibi makyajlanmış politıkalaraltın- da ulus-ötesi şirketlerin ve uluslararası finans serma- yesinin doğrudan denetimi altına sokuldular. Dolayısıyla kapitalizmin finansal küreselleşme aşa- masında, gelişmiş kapitalist metropoller, ulus-ötesi şir- ketler ve uluslararası finans kapitalin, bir kolektif güç olarak, azgelişmiş dünyanın ekonomilerinitahakküm al- tına alma savaşımı ıçine girdiği gözleniroldu. "Kolektif emperyalizm" şeklinde niteleyebileceğimiz bu sürecin yürütücülüğünü ise öncelikle Uluslararası Para Fonu, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası üstlendi. ••• Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), bu- güne değin görece olarak bu sürece direnç gösteren ve "kalkınmaprensiplerini" savunmayı sürdüren bir ku- ruluş nıteliğinde idı. UNDP'öe yeni gerçekleştirilen ve Türk akademi çevrelerinde bir kıvanç unsuru olarak de- ğerlendirilen son idarı atamanın, söz konusu kuruluşu, Dünya Bankası ve IMF gibi örgütler güdümünde sür- dürülen yeni-kolektif emperyalist saldırı içerisinde yeni bir öncü aktör haline dönüştürmeyeceği konusundaki umudumuzu korumak istiyoruz. Çeyrek puanla yüzde 3e çıktı FED'denfaizde beklenen artış WASH1NGTON (AA) - ABD Merkez Ban- kası FED, beklentilere uygun şekilde dolar gösterge faizıni çeyrek puanlık (yüzde 0.25) arttırımla yüzde 3'e çıkardı. Böylece 2004'ün Haziran ayına kadar, son 46 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 1 'de tutulan ABD Dolan'nın gösterge faizinde, 10 ay içinde art arda çeyrek puanlık 8 arttınm ger- çekleştirilmiş oldu. FED, son aylarda enf- lasyon baskısının daha güçlü hissedildiğini, tüketim harcamalanndaki güçlü görünümün ise enerji fiyatlarındaki yükselişle yavaşla- maya başladığını bildirdi. FED'den yapılan açıklamada, petrol başta olmak üzere enerji fiyatlanndaki artışın ekonomide yavaşlama- ya yol açtığı belirtilerek enflasyonun baskı- sının tehdit olmayı sürdürdüğü vurgulandı. FED açıklamasının daha öncekilere kıyasla fazla bir farklılık içermediği ve "ölçülü" ifadesini korumak yoluyla bazı yatınmcıları endişelendiren politika değişikliği konusun- da ipucu barındırmadığı ifade ediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle