14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 SAYFA 17 Enerji Mizahçı arkadaşımız Cihan Demirci, Bush'un akşamları saat 9'da yatıp uyumasını küresel açıdan değerlendiriyor: "Adam bütün gün koca dünyayı hallediyor, bu yüzden de akşamları Laura'ya harcayacak enerjisi kalmıyor!" - Aleviliği övmek suç olmuş... "llımlı bir sonuç!" Erdoğan Israil'e gitti. Artık "devlet terörü" yok, "devlet töreni" var! Koşııl MECLİS'İN bir kararıyla Anayasa Mahkemesi'nin kapatılabileceğini söyleyen Meclis Başkanı Bülent Arınç konuşmaya devam ediyor. Bu kez de türban konusunda konuşacak kimseleri olaya pozitif yaklaşmaya ve çözüm konusunda öneri üretmeye çağırıyor. Pozitif yaklaşım yani olumlu yaklaşım... Neye olumlu yaklaşım? Türbana özgürlük! Bir an düşünelim... Türbana olumlu yaklaşan çevreler ortada: Bilumum liboşlar, dönekler, sahte demokratlar, çürük sosyalistler, mandacılar, ver-kurtulcular, entel-dantel takımı, şeriatçılar, din bezirgânları, medya maymunları. Bunların hepsi kamuoyunu yönlendiren, etkileyen çevreler. Bir elleri şu televizyonun kanalında, öbür elleri o gazetenin köşesinde. Yazdıkları önlerinde, yazmadıkları Pozitif SavaşUnlü: "130 yıl yaşamak için, eşinizin geçmişte başbakanlık yapmış olması ve kendinizin de bir bankanın yönetim kurulunda çalışmış olmanız koşulu aranacak mı?" Batan Akif Kökçe: "Türkıye Cumhuriyeti vatandaşları tüm zamanların en ağır borç yükü altında. Bu kadar borçtan sonra artık vatandaşın adı, batandaş olarak değiştirilsın!" SESSİZ SEDAS1Z (!) arkalarında. Şımdilik burada yazamadıkları ve söyleyemedikleri ıse dışarıdan tercümeyle geliyor! Ayrıca, kütüğün dörtte biriyle sandalyelerin üçte ikisı de türbana "pozitif" yaklaşanlarda. Peki hangı çevreler türbana "negatif" yaklaşıyor? Anayasa Mahkemesi mi? Hiç önemli değil. Bülent Arınç'ın dediği gibi Meclıs'in alacağı bir karara bakar; kapatılır gider; bir daha dosyalarının tozunu bile kimse bulamaz! Cumhurbaşkanlığı mı? Bir kere veto hakkı var; ikincisinde aynen kabul etmek zorunda kalır. Yargıtay mı? Başkan vekıli bir devri kapattı bile. Millı Güvenlik Kurulu mu? Sivilleştirildı gitti. Genelkurmay mı? Avrupa Birliği eksik olmasın; kriterleri aşamaz.. Geriye ne kaldı? Bir grup dinozor kalıntısı... Üç-beş ulusalcı... Onlara da zaten "faşist" damgası vuruluyor. Daha ne isteniyor? Bülent Arınç, herkesten "pozitif" yaklaşım beklemekle kalmıyor, türban konusunda çözüm önerilerine ihtiyaçları olabileceğini de söylüyor. Işte bu nokta biraz çelişkili... Arınç kişisel konuşmuyor, Meclis adına konuşuyor. Kadını erkek, erkeği kadın yapma dışında her şeye muktedir olan Meclis'in, dışarıdan öneriye niye ihtiyacı olsun ki? Meclis yaptı mı olur. Pozitif demokrasi işte budur! Türkiye'de yurtsever olmanın zorluğu YURTDIŞINDA Türkiye aleyhine yapılan çalışmalara tepki gösterme konusunda Ankara'dan Zekiye Içli bakın ne diyor: "En büyük zorluk adres bulmaktır. Dışişleri Bakanlığı'nı arayıp sorduğunuzda, karşınıza çıkan kişi sizi bırkaç yere bağlar. Her karşınıza çıkan kişiye 'sıradan bir vatandaş' olduğunuzu tekrarlamak zorunda kalırsınız. Sonunda, size yurt dışında adı geçen Türk Büyükelçiliği'nin telefonunu verip, gerekli adresleri oradan almanızı söylerler. Yurtdışındaki Büyükelçiliği ararsınız, karşınıza çıkan sekretere de nereden, neden ve kimin adına aradığınızı açıklarsınız. Sekreter, genellikle sizi bağlayacağı kişinin kim olduğunu bulmak için birkaç yere bağlanabilir. Eğer bir ilgiliyle konuşmayı başarırsanız, ona da kim olup, neden ve kimin adına aradığınızı anlatırsınız... Sivil toplum örgülerini 'sıradan vatandaş sıfatı ile' ararsınız. Eğer, gene birisiyle görüşmeyı başardıysanız, muhtemelen size 'dılekçe yazmanızı' ve bu dilekçeyi 'falanca' tarihte toplanacak yönetim kurulunda ı değerlendireceklerini söyler. Eğer, bir adres bulmayı başardınızsa ve hâlâ enerjıniz kaldıysa, öfkenizi dile getiren mektupları ilgili yerlere gönderebilirsiniz. Fakat, bunu çevrenizdekilere de verıp, tepki gösterenlerin sayısını arttırmak isterseniz, dikkatli olmalısınız. Çünkü, bu kez de 'izinsiz bildiri dağıtmakla' suçlanabilirsiniz." ÇEDKÖŞESİ OKTAY EKtNCt Moskova'da Bayram... 60 yıl önce bugünlerde in^an- lık nefesini tutmuş, Hitler'irt ye- nildiğini "resmen" duyuracak haberleri bekliyordu. Derken 9 Mayıs 1945'te radyolar sorfima kadar açıldı, insanlar sokaüara döküldü ve "2. Dünya Savaşı'nın bittiği" haberleri dünyanıp her köşesinde kutlanmaya başlathdı... Gerçi savaşın "gaüpleri", özel- likle de ABD, ınsanlığa karsjı hiç de "suçsuz" sayılmazlardı. Nazi- lerin kaybetmiş olması, örneğin Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarını asla aklaya- mazdı... Ancak "faşizm" öylesinejnef- ret uyandırnııştı ki galıpler|aynı zamanda "kurtancı" gibiycjliler. gezdirirken özellikle Zafer Par- kı'na götürdü. Park içindeki, inşaatına 10 yıl önce başlanan ve adına "1941- 1945 Büyük Yurtseverlik Savaşı Merkez Müzesi" denilen yenı müze binası 60. yılda açılacak şekilde tamamlanmış. Hemen önünde yine bu zaferi simgele- yen "anıtsal sütun"un yüksekli- ği ıse 145 metre ve üzerinde sa- yısız kabartma figürle "kahra- nıanlar" betimleniyor... Eski Sovyetler Birliği döne- mindeki Müslüman toplumlar için de zarıf bir caminin yer aldı- ğı parkta en etkileyici anıt ise 1941-1945 arasında yaşanan dramı anlatan "Halkın Direnişi Türkiye'nin Moskova'daki elçilik binası. ilerleyen yıllarda da bu koııum- lannı "demokrasinin küresel bekçileri" (!) olarak kullandılar; üstelik en acımasız faşist cikta- törlükleri destekleyerek; tıatta kendilenne bağlayamadıklarının ülkelerine bombalar yağjdıra- rak... Yine o sevinçli günlerde, Hit- ler'ın durdurulmasını en büyük coşkuyla kutlayanlar ise ktışku- suz "Sovyet halklarTydı... Milyonlarca ınsanın yaşamı pahasına ülkelerini faşizm; tes- lim etmeyerek savaşın sonv. cunu belirleyen Sovyet halkları,<> Ma- yıs'ı en büyük "Zafer Bayı'amr olarak ilan ettiler. Bu destansı di- renişin anılarını yaşatmak i<pin de aynı yıl Moskova'da 135 hektar- lücbir alanı "ZaferParkı" qlarak düzenledıler. Rusçada "saygı" anlamına gelen "Poklonnajja* te- pesinde 7 Ekını 1945'te ^çıhşı yapılan parkı, savaşta yıtirdikle- ri insanlanyla birlıkte tümj dün- ya halklanna adadılar... Şimdi, işte bu parkta, tarihsel zaferin "60. yıldönümü" kutla- nacak. Her yıl 9 Mayıs'ta düzen- lenen törenlenn ve eğlencelerin belki de en görkemlisi Mbsko- va'da yine günlerce yaşana|cak... Yurtseverler parkı Geçenlerde St Petersbui'g'da- ki mimarlar toplantısından dö- nerken Moskova'da uçak değiş- tirmek için beklenen 7 saa(|i kent merkezinde geçirdim. Minlarlar Odası'nın emektarlanndan, ön- ceki dönemlerin Genel Sekrete- ri Arif Şentek, orada çalıştığı in- şaattan zaman ayınp bana kenti HeykelT... Nazı saldırılanna karşı, Sov- yetler'deki tüm halklann yurtla- rını "birlikte" savunduklarım an- latan ve savaş süresince sivıl ya- şamın bile nasıl askerileştiğini gösteren heykelin çevresinde de aynı direniş için "herulusun ken- di diliyle" yazdığı anı taşlan yer alıyor... Her biri diğerine yaslanmış olarak sıralanan, yaklaşık 1 mx 1 m büyüklüğündeki bu taş- lardan, örneğin "AzerTlere ait olanını, üzerindeki yazı Latin harfleriyle olduğu için kolaylık- la okuyabildik: "Şehidlerin ruhu şad olsun, mukaddes halıı aları asırdan ası- ra yaşasın..." Dığer ulusların taşlannda da kendi alfabeleriyle ve kendi inançlarıyla aynı dilekler olma- lıydı. Arif Şentek geçen seneki kutlamalara aıt gözlemlerini an- latırken şunu da ekliyordu: "Sa- vaşı yaşanuş yaşlılara gençlerin gösterdiğisaygı çok etkileyici. On- lan gruplar haünde ziyaret edip çiçeklerveriyorlar. Tarihlerine ve büyüklerine olan ilgUeri, eğitim- dekiyurtseverlik bilincinin sonu- cudeğflmi?" Uçak saatine doğru Zafer Parkı'ndan aynlıp Arbad Soka- ğı'na giderken düşündüm. Aca- ba bizim "Kurtuluş Savaşımız" için neden böylesine bir parkı- mız, anıtlanmız ve müzemiz hâ- lâ yok?... Rusya'daki 9 Mayıs Bayra- nu'nı biz de kutluyoruz... oekinciacumhuriyet.com.tr KlM KİME DUM DUMA BEIHÇAK behicak(d turk.net ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci'i mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoydı yahoo.com HAYAT EPlK TtYATROSU MUSTAFA BILGÎN hayatepik M mynet.com TBMM'DEKI BÜTUN PARTÎLERÎN BAŞKANI OLMASI GEREKEN BÜLENT "SEREKİRSE ANAYASA MAHKEMESİNİ KAPATIRIZ" DEDİ ADAM HAKLI, BİZ DE TBMM'Yt KAPATMIŞTIK NETEKİM TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Mnyıs www.nutmtas-ariknn.com ÇELEBİ MEHMED ÖLDÜ. 1421'D£ BUGÜN, HEŞİNCİ O£MAN- Ll MDİÇAUt T. M£HM£D ÖU>Û. ANKARA SAVAÇlhltoN SONEA &A- SILAN DEI/LETİ, FETRET DSWtİM\ İ2LEYBN Y/UARPA TOPARLAMIŞJ rı.S YIL mnrm /OUA8İLOİ.3S YAŞINPA GEÇÎKD/Ğ/ KALP Kfif'zi &ONUNDA ÖLÜRKEtJ: "TIZ ULU OS- UJHA MURAD V SETİRl'N. SEN BU OÖ. ŞEKTEN KUffrULMAZIM. MURAD 6EL- MEDEN ÖLLJfZÜM.MEMLEKEr S/R- BÎRME TDKUŞUK. TEDARİK EbİN, VEFATfM OUYULMAYA "DED/'&İ İÇİN O&LU MUfiAD(U') AMASYAbAM&E. ' LİP TAHTA ÇtHANA PESİfJ ÖLÜMü ' &İZLİ TurULMUÇTU... AÜS UARİKALARDİYARINDA 1852 'DE, ALICE UDDELL , İN6İLTERS- DE DO&DU.AtLEDOSTOtf ' MATEMATIKÇİ CHAGLES LUTyv/DGE OODGSON, KÜÇ.ÜK K/Z 3 VA$IN- DAYKEN ONA gİR MAİ SAL YAZPI. ADI "ALİS bA'YDI.MATlEMATİKÇİ DAHA SONRA,LEWIS CARKÛLL TAKWA AD LA BAŞKA A4ASALIAZ DA YAZDI. ESERLERİ ÇOOJK EDEŞ/YA- TININ KIÂSİKLERİN- DEN SAYILACAKTIR. PANO DENIZ KAVUKÇUOGLU 'Avrupa Birliği ve Türkiye' Üzerine Öngörüler Çocukluğumdan beri eski kitaplar ilgimi çeker, fırsat buldukça sahafları dolaşır, eski kitapların sararmış yap- raklarını çeviririm. Kendine has kokuları vardır eski ki- tapların, o kokular benı geçmişe hep merak ettiğim gi- zemli eski hayatlara götürür. Alpay Kabacalı gibi ki- tap kurdu dostlarımın bir yanıyla sahaf dükkânlarını andıran kitaplıkları kıskandırır beni. Ergin Ertem de böyle dostlarımdan biridir; en umulmadık bir yerde ce- binden çıkarttığı eski zamanlardan kalma bir kitapla şa- şırtıverir sizi. Geçenlerde de öyle oldu, Teşvikiye'de bir kahvede söyleşirken elindeki günlük gazetenin ara- sından bir kitapçık çıkarttı, "Sa/c"dedi. Baktım. Bakın- ca da şaşırdım. 1954 basımı "Avrupa Birliği ve Türki- ye" adlı 64 sayfalık bir kitapçıktı bu. Nasıl şaşırtmazdı insanı böyle bir kitapçık? Ortada ne Ortak Pazar, ne de Avrupa EkonomikTopluluğu gibi örgütlenmelerin ol- duğu, Avrupa Kömür ve ÇelikTopluluğu'nun henüz üç yıl önce (18 Nisan 1951) kurulduğu 1954 yılında Avru- palıların bile aklında olmayan "Avrupa Birliği" kavra- mının Türkiye'de bir kitaba ad olarak konması insanı heyecanlandırdığı kadar şaşırtan da bir öngörüydü. fstanbul'da Anıl Matbaası'nda basılan "Avrupa Bir- liği ve Türkiye" kitapçığı "Gençliğin Avrupa Kampan- yası" Türkiye Sekreterliği Yayınları arasında çıkmıştı. "Türkiye Sekreterliği" sözcüklerinden bu girişimin ulus- lararası birkampanyanın parçası olduğu anlaşılıyordu. Yazar, önsözünde "Avrupa Birliği meselesi bir imkân- lar ve ihtimal meselesidir" diyordu. Kitapçıkta, önsöz- de "birleşmenin bazı eserlerde oldukça ihmal edilen iktisadı cephesi üzerinde bilhassa durulduğu" vurgu- landıktan sonra, "bu arada, Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'nin kuruluşu karşısındaki durumu da asıl önem ve- rilen noktalardan birini teşkil etmektedir. Araştırmalar sırasmda, bazı eserlerde, Türkiye'nin bu topluluğa ka- tılmasını pek de hoş karşılamayan mütalaalara rast- lanmış olması, üstelik bu meselenin asıl Türkiye'de bi- le henüz önemle ele alınmaması keyfiyeti, inceleme- nin bu noktaya doğru yönelmesine sebep olmuştur" deniyordu. ••• önsözdeki şu cümleler 2000'li yılların başında kızı- şan Avrupa Birliği tartışmalarına yarım yüzyıl öncesin- den ışıktutması açısından ilginçti: "Avrupa fikriiçin ça- lışanlar, heryeni düşünüşü sokmaya uğraşanların kar- şısına dikilenlerin aynılanyla karşılaşacaklardır; cahil- liği, taassubu, uzak devirlerden kalma inançları vepe- şin fikirleri yenmek gerekecek. Fakat bu güç işte, ta- rih yolunda üzerine çıkan birçokyeni durumlara ve kül- türlere ayak uydurmasını becermiş olan eski bir mil- letin eşsiz intibak kabılıyetine güvenenler davayı ka- zanacaklardır." (s.7) Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alın- masını savunan kitapçık 12 bölümden oluşuyordu. "Ulusal Egemenlik Endişesi" bölümünde "asıl endişe- lerin ulusal egemenliği kaybedileceği kaygısından ile- ri geldiği"ne işaret edildikten sonra, "ancak şurası iyi- ce belirtilmelidir ki, ulusal egemenlik ve devlet ege- menliği kavramları şumül bakımından gün geçtikçe daralmaktadır. Birlikte ve barış içinde yaşayabilmek uğruna zaruri olmayan haklardan vazgeçmekle uğra- nılan manevizarar, bunun karşılığında sağlanan göze görülür faydalaryanında hiç derecesinden kalmakta- dır" (s.55) denmekteydi. Sonuç bölümünde ise kitapçığın yazarı Mümtaz Soysal, "Avrupa 'nın artık birleşmeyoluna birdaha dö- nülmeyecek şekilde girdiğini" vurguladıktan sonra de- vam ediyordu: "Bu arada en güç iş gençliğe düşmek- tedir. Millet devrinden birleşmiş Kıta devrine geçişin bütün güçlüklerine hermemleketteki gençlerkatlana- caktır. Alışılmış kavramları bırakıp yepyeni bir yaşayış tarzına girmekten yılmamak gerekiyor. Bugünkü ne- siller böyle hassas bir devreyi ne derece olgunlukla atlatırlarsa ileride geleceklerin saadeti de tam olacak- tır. Türkiye'de mesele daha da zor. Henüzyeni girilen bir âleme iyice alışmadan onun bir üst kademesine çıkmak, bütün bir kıtayla kaynaşıp 'Avrupalı' olmak i- cap ediyor. Bu bakımdan, idealleri uğruna çalışmak- ta olan genç zümrelerin karşılaşacakları güçlüklerbaş- ka yerdekilere nispetle daha ağır olacaktır. Fakat Tür- kiye'nin gerçekten Batılı ve Avrupalı birmemleket ol- duğunu ispat için bu davanın başarılmasından daha tyi bir fırsat olamaz." (s. 63) Sayın Mümtaz Soysal'ın yarım yüzyıl önce kaleme aldığı öngörülerı, bugünün güncel doğruları değil mi? (e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com) (Faks:0212-23468 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLDAN SAĞA: 1/ Hatay'ın Erzin ilçesin- de bir kaplıca ve madensu- yu. 2/ Mert, kalender ve babacan kim- se.. Kızartıl- mış ekmeği et suyuyla haş- layarak yapı- lan yemek. 3/ 9 Orta Toros- lar'ın batı kesimin- dekıdağsırası... Yu- nan abecesinde bir harf. 4/ Hicap... Bir 3 ılimiz. 5/Eskidenşa- 4 irlerin kasidelerinde övgüsünü yaptıklan kişilerden aldıkları para ya da hediye... 8 Gözlerı görmeyen. 9 _ _ _ _ _ _ _ ^ ^ _ _ _ _ _ 6/ îlgi eki... tlim sözcüğünün çoğulu. 7/Tarihsel olaylann zaman bakımından sırası. 8/Yanağın alt kısmı... Güzel kokulu olan şey. 9/Yapraklan düz ve parlak bölümü... Tropikal Amerika'da yetişen ve "hura" da denilen kerestelik ağaç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Denizli'nin Sarayköy ilçesinde bir kaplıca. 2/ Eski Yunan kentlerınde pazaryeri... Oy. 3/Değer- li biryün kumaş... Ortodokslardatahtapano üze- rine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad. 4/ Hem ısıtmaya, hem de üzerinde yemek pişirme- ye yarayan büyük mutfak sobası. 5/ Bir elçiliğe bağlı uzman... Volga'nın kolu olan bir ırmak. 6/ Yerölçümünde uzaktan gözlenen taksimath cet- vel... Lüksemburg Havayolları'nın kısa yazılışı. II Şarkı, türkü... Demir atmış bir geminin zinci- rinin su içindeki bölümü. 8/Pamuk kozası... Rus köylüsü. 9/ Bir cins pasta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle