Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2005 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
Istanbul
Edirne
J3 21 ŞjnojJT PB 19
B 24 Sam$un
Kocaeli B 20 Trabzon
Çanakkale B 22 Giresun PB 18
Izmır  27 Anka'a PB 25
Manisa A 27 Eskişehır PB 26
Aydın
Denizli
A 32 Konya
A |31 Sıvas
Zonguldak PB 20 Antal/a
PB 20
PB 17
B 25
B 20
A 31 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkârı
Van
A
A
PB
PB
PB
Y
Y
Y
3U
26
28
30
26
23
17
16
Y 15
Yurdun dogu kesım-
lerı parçalı ve çok bulut-
lu Doğu Karadenız'ın
doğusu, Dogu Anado-
lu'nun doğusu Sıırt ve
Batman çevrelerı saga
nak ve gok gurultulu sa-
ganak yagışlı, dıger yer
ler az bulutlu ve açık gp
çecek Hava sıcaklıgı
yurdun ıç ve doğu ke-
sımlerınde bıraz artacak,
dıger yederde onemlı bır
degışıklık olmayacak
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
5
15
13
17
16
17
18
24
Münıh
Y 18 Zürıh
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
Y
Y
Y
Y
Y
B
B
18
21
16
18
21
21
23
24
Y 16 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tıflıs
Kahıre
PB
PB
Y
PB
Y
PB
Y
PB
18
31
21
26
17
20
18
32
B 30
Açık Parçalı bulutlu Sıslı , Bulutlu k
Çok bulutlu > Yağmurlu Sıjiu kar , Gok gurultulu
AÇI
MUMTAZ SOYjSAL
Devlet ve Hükümet
BÖYLE BİR AYIRIM bu unduğunu ilk kez duyu-
yoruz onların ağızlarından:| Devlet ve hükümet ayı-
rımı. Aslında öyle bir ayırıni var ama, onlar şimdiye
kadar hiç böyle konuşmuyjorlardı; birincisinin ikin-
cisinden daha önemli, dah a temel, hep birlikte gö-
zetilmeye ve esirgenmeye lîyik olduğunu, ikincisin-
de karar alırken hep birinc sini düşünmek gerekti-
ğini pek söylemiyorlardı.
Hükümet, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin
Apo kararı üzerine, dava eclilenin Türk devleti oldu-
ğunu, ortaya çıkan sonucurı devlet sorunu sayılma-
sı gerektiğini ve partiler-arası çekişmeye, üzerinde
yazılıp çizilmeye, halkın tepkisini dillendirmeye, he-
le basın toplantısı, protesto gösterisi, miting falan
gibi şeylere kalkışmaya elv€ rişli olmayan bir durum-
la karşı karşıya bulunulduğunu anlatmaya çalışıyor.
Dışişleri Bakanı'nın uyarılar nı herzamankinden da-
ha büyük dikkatle dinledikleri anlaşılan genel yayın
müdürü, büyük başyazar, ühlü televizyon yorumcu-
su ve köşe yazarı takımı da hükümetin "direktif"\e-
rine uyup kalemlerini bir kenara bıraktılar ve ağızla-
rını kapattılar. '
Olsa olsa yarım yamalakibir şeyler yazıp söyleni-
yor ama, Puccini'nin Majdama Butterfly Opera-
sı'ndaki "hım hım korosu"§\b\ bir hava var ortalık-
ta. i
Oysa, kıyametin koparılmasını gerektiren birdu-
rum söz konusu. Çünk(j, karar esasa ilişkin cid-
di bir şey söyleyemeden lyır zıvır itirazlarla Türki-
'ye'nin başına bir dert dah|a açma niyetiyle genel
çullanışa katkıda bulunmakta. Dikkat ederseniz, Av-
rupa Konseyi'yle AB Mahkemesi'nin verdiği pası
hemen aldılar ve kale önlelrine şandelleyerek ülke
içindeki ve dışındaki bilumtım volecilere "ass/sf'lik
etmeye başladılar bile. Zaten dolu olan bardağı ta-
şırmak istercesine.
Devletin ve ulusun varlığlna yönelik bir kumpasa
karşı sessiz mi kalınır?
Bu noktada sormak ger^kir; Apo kararında ulu-
sal dayanışma ve devlet sortumluluğu bilinciyle dav-
ranılması gerekiyorsa, hük(imet aynı bilinci gerek-
tiren başka sorunlarda ulusun tepkisini, yılların po-
litikasını ve öbür temel orgarıları düşünmeden, ken-
dini devlet yerine koyup eq ters tutumları niçin be-
nimsemiştir? Örneğin, Kıbıs sorunu bu halkın ve
devletin büyük özverilere katlandığı bir "ulusal da-
va" değil miydi? O konuda
yatmaya sarılmaya ve Kuze / Kıbrıs'ı da peşlerinden
sürüklemeye hükümet olarîk hakları var mıydı?
i şlerine gelen durumlarda'
Annan Planı gibi bir da-
ulusal egemenliğin tem-
;ığınıp herkesin suspus
bir partinin kalıbına ya-
isilcisi Meclis çoğunluğul' gerekçesine yaslan-
mak, ama iktidar olarak kcşeye sıkışınca "devlet"
denen kavramın yüceliğine <
olmasını beklemek koskoc;
kışıyor mu?
Bir türlü sağlam ve onurljj zemine oturtulamayıp
yüze göze bulaştırılan dış pblitika sorunları, bu par-
tinin suyunu her konudan daha önce ısıtacağa ve
gidişini çabuklaştıracağa benziyor.
Abasıyamk Burgazada'da anıldı
• İstanbul Haber Servis^ - Türk cdebiyatının en
önemli öykü yazarlarınd&n ve şair Sait Faik
Abasıyamk, ölümünün 5J1. yılında Burgaza-
da'da düzeıılcnen törenlej anıldı. Ada Dostları
Derneği tarafından lskel^ Meydanı'nda yaptırı-
lan büstün açılmasından Sonra Kalpazanka-
ya'daki törende Sait Faik''ın edebiyatçı kişiliğini
anlatan konuşmalar yapı
Anılar Zamam" adlı öyk
Faik Öykü Ödülü"ne lay
catigil'in kızı Ayşe Sarıs
dı. Törende "Yorgun
i kitabıyla "2004 Sait
k görülen Behçet Ne-
lyın'a ödülü verildi.
İstanbul'da bazı yıllar kapalı
İstanbul Haber Sevisi - İstanbul'da, 19 Ma-
yıs Atatürk'ü Anma Ger çlik ve Spor Bayramı
kutlamaları çerçevesindc yapılacak etkinlikler
nedeniyle bugün bazı yollar trafiğe kapatıla-
cak. Şişlı Atatürk Evi ör ünden başlayarak
" Dolmabahçe Rıhtımı'nda bitecek olan "Milli
Mücadelede Ilk Adım Yarüyüşü" nedeniyle.
saat 12.00'den törenler t itene kadar Şişli Ha-
laskârgazi Caddesi'nder Dolmabahçe'ye ka-
dar inen caddeler trafiğe kapatılacak. Sürücü-
ler "Küçükçiftlik Caddejsi, Gümüşsuyu Cad-
desi, Adıl Baba Kavşağiı ve Stat arkası Ceylan
Otel istikameti" yollarını kullanabilecekler.
Ulla'nın atıkları temizlenecek
• İSKENDERUN (AA)ı - Ilatay'ın
tskenderun llçe Kaymakamı Cengiz
Horozoğlu, lskeııderun|Körfezi'nde batan
M/V Ulla gemisındekı 2 bin 200 ton toksik
atık maddenin çıkarılmısı için çalışmaların
10 gün içinde başlayacağını bildirdi.
Horozoğlu, Malta baııdıralı 5 bin 500 gros
tonlıık Merkür adlı bir geminin, batan
gemideki zehirli atık yikii çıkarma
çalışmalarına başlatmak üzere geldiğini,
önümüzdeki hafta içinde aynı amaçla bir
başka geminin daha geleceğini kaydetti.
Talat: Güneye geçiş kapanabilir
I Haber Mcrkezi - KKT
Mehmet Ali Talat, Rum
diği demeçte, serbest geı
1
Cumhurbaşkanı
3
olitis gazetesine ver-
;işlerin başlamasından
sonra mülkler konusund^ açılan kişisel davala-
rın yam sıra bir tarafta sıjıç işleyen kişılerin di-
ğer tarafa kaçması gibi olayların yaşandığını
ve durumun böyle devarrı etmesi halinde bü-
yük toplumsal sorunlanı|ı ortaya çıkacağını be-
lirtti. Talat, "Geçişlerin durmasını gerektirecek
bir noktaya varmamız mumkün mü" şeklinde-
ki bir soruya, "Bizim bu| yönde bir niyetimiz
yok. Eğer Kıbrıslı Türkl^re yönelik davalar ar-
tarsa o zaman tutuklanaöakları korkusuyla gü-
neye geçmekten vazgeçecekler ve bunun sonu-
cu da geçişlerin kapanımsı olacak" dedi.
CHP'li Selvi, yolsuzluk, hırsızlık ve gasp olaylannda yaşanan artışa dikkat çekti
'Sosyal patlama' uyansıANKARA (ANKA) - CHP
Genel Başkan Yardımcısı Cevdet
Selvi, Türkiye'de bir yandan rüş-
vet ve yolsuzluk, diğer yandan da
kapkaç, hırsizlık ve gasp olayla-
rındaki artışa işaret ederek sosyal
patlama uyansı yaptı. Selvi, "Ile-
riye dönük umutların her ge-
çen gün kırıldığı bir ortamda
sosyal bir patlamanın olmama-
sıııı beklemek hayaldir. Bunun
emareleri başlamıştır" dedi.
Hükümetin işçilerin, emeğiyle
geçınenlerin, yoksulların, me-
murların, emeklilerin ve gençle-
rin sesine kulak tıkadığım, buna
karşın IMF ve Dünya Banka-
sı'nın talimatlarını dınlediğinı
söyleyen Selvi, "iktidar figü-
randır Türkiye'de. Bu kuruluş-
ların talimatlarını yerine getir-
mekle, maalesef değişik odak-
lardan da desteklenerek iş yap-
tığını saymaktadır" diye konuş-
tu. Toplumun tüm kesimlerinin
geleceğinden kaygı duyduğunu
anlatan Selvi, "İktidar, elini ve-
rip de kolunu kurtaramayan fi-
güran olmaktan kendisini kur-
taramamıştır" dedi.
Halkın iktidardan umutlannı
kesmiş olmasının tehlikeli bir or-
tamın doğmasına neden olduğu-
nu, savunan Selvi, sözlenni şöy-
le sürdürdü: "Vapanın yanına
kâr kaldığı, söz verilmesine
rağmen siyasilerin dokunul-
mazlığımn kaldırılmadığı, nıil-
yarlarca doların banka hor-
tumlanması suretiyle halkın
alın teriyle alınıp 'Üstüne bir
bardak su için' denildiği bir or-
tamda, işsizliğin ve yoksullu-
ğun tahammül edilemeyecek
boyuta ulaştığı, ileriye dönük
umutların her geçen gün kırıl-
dığı bir ortamda sosyal bir pat-
lamanın olmamasını beklemek
hayaldir. Bunun emareleri baş-
lamıştır."
Son dönemde futbol karşılaş-
malarında ve bazı konserlerde çı-
kan olay ve kavgalann "bir bu-
nalımın" sonucu olduğunu sa-
vunan Selvi, "Bugün toplumsai
bunahmın lokal olarak baş gös-
terdiği olaylar, bütünleşme te-
mayülünü ortaya koymakta-
dır" dedi. Selvi, kapkaç, hırsız-
lık ve gasp olaylarındaki artışa
işaret ederek "Bunlar, toplum-
sal patlamanın ne yazık ki gös-
tergesi olınakladır" dedi.
Selvi, bu gelişmelerden mem-
nuniyet duymamn beklenemeye-
ceğini ifade ederek Türkiye'nin
geleceğinden kaygı duydukl an-
nı söyledi. Selvi, "Ülkeyi idare
edenler, bunları kamufle ede-
rek sağlıklı bir yere varamaya-
caklarını görmelidirler. Bu bu-
nalım saklanabilir. Ancak bu,
tehlikenin daha da yaygınlaş-
masını, hızlanmasını sağlar"
dedi. Iktidarın "yanlış politika-
lardan bir an önce dönmesini"
istediklerini belirten Selvi, Türki-
ye'nin gerçekleri dikkate alarak
yeni politikalar üretmesinin zo-
runlu olduğunu vurguladı.
ÇARŞININ NABZI ANKETİ
'İşsizlik
işvereni de
tehdit ediyor'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An-
kara Ticaret Odası (ATO), gerçekleştirdiği
"Çarşının Nabzı Anketi"ne göre tüccar ve
esnafın 2005 yılında en önemli toplumsal
sorun olarak işsizliği gördüğünü açıkladı.
ATO Başkanı Sinan Aygün, işsizliğin işve-
reni de dehdit etmeye başladığını belirtti.
ATO, Çarşının Nabzı Anketi'nin ikinci
bölümünü duyurdu. Araştırmaya göre anket;
2 bin 413 denek üzerinde gerçekleştirildi.
Açıklamada, ankete katılan tüccar ve esna-
fın yüzde 39.5 oranla 2005 yılında "işsizli-
ği" en önemli toplumsal sorun olarak gör-
düğü bildirildi. Açıklamaya göre işsizliği,
yüzde 31.7 oranla kişisel güvenlik ve artan
suç oranlan, yüzde 19.8 oranla ekonomidekı
kırılganlık, yüzde 7.2 oranla ulusal güvenlik
ve dış tehditler, yüzde 1.8 oranla uyuşturucu
ve alkol bağımlılığı takip ediyor.
"Son dönemlerde ABD'ye bakış açınız
nasıl" sorusuna ise katılanların yüzde
61.8'i Amerikan imajını "olumsuz" olarak
değerlendirdı. Halkın yüzde 77.3'ü Türkı-
ye- ABD ilişkilerinin stratejik ortaklık şek-
îinde sürmesini istiyor. Amerika ile bağla-
rın tamamen kopanlmasını isteyenlerin
oranı yüzde 14.4 olarak belirlendi. Denek-
lerin yüzde 83.8'i AB'nin Türkiye'ye sami-
mi davranmadığını söylerken yüzde 65.3'ü
de IMF ile yeni bir stand-by anlaşmasını
gerekli görmedi. Anket sonuçlarına göre
katılan her 10 kişiden 4'ü kendisinin ya da
ailesinden birinin hırsızlık, gasp ve kap-
kaç olayına maruz kaldığıııı bildirdi. "Tür-
kiye'de hukuk sistemi tam anlamıyla işli-
yor mu" sorusuna deneklerin yüzde 88'i
işlemediği yönünde görüş bildirdi.
Küresel- BAK 'Irak halkıyla dayanışmak' için bisikletli eylem yaptı. (TARKAN TEMUR)
Barışapedal çevirdiler
İstanbul Haber Servisi -
Küresel Banş ve Adalet Ko-
alisyonu (Küresel- BAK),
Incirlik Üssü'nün ABD ve
müttefiklerine açılmasını
protesto etmek ve "Irak
halkıyla dayanışnıak" için
pedal çevirdi.
Küresel-BAK, Bakanlar
Kurulu kararıyla "Türki-
ye'deki üs ve limanlarm
dost ve müttefik ülkeler-
ce askeri malzeme, teçhi-
zat ve personel nakli"
için kullanılmasını izin ve-
rilmesini Eminönü'nden
Beşiktaş'a kadar bisiklet
turuyla protesto etti. Emi-
nönü, Boğaz lskelesi
önünde toplanan Küresel-
BAK üyeleri, "Komşuma
Dokunma, İncirlik Ka-
patılsın" sloganıyla baş-
lattığı bisiklet turunda
"İncirlik Kapatılsın" ya-
zılı dövizler taşıdı.
Burada koalisyon adına
açıklama yapan Ayla Öde-
miş, incirlik Üssü'nün sa-
vaş amaçlı kullanılmasına
halkın "hayır" dediğini
belirterek "İncirlik'in
ABD'ye kullandırılması,
ABD'nin savaş ve işgal
suçlarına, Felluce'de işle-
diği cinayetlere ve Ebu
Garib Cezaevi'nde uygu-
ladığı işkencelere ortak
olmaktır"dedi.
Eski ÖDP Genel Başka-
nı Ufuk Uras da, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül'ün İncirlik Üssü'nü
kapatarak, iktidarın AB-
D'nin suç ortağı olmaktan
çıkanlması gerektiğini söy-
ledi ve "Biz tank pedalla-
rı değil, bisiklet pedalları-
nın dönmesinden yana-
yız" diye konuştu.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
"... Sultan Galiyef, Haklı' Çıkmadı mı?...'
... yok efendim, telâşa mahal yok;
Komünizm propagandası filân ya-
pılmayacak; niyetim, Beynelmilel-
ci Komünizm de bile, 'ulusalcılı-
ğın', 'ulusal sentez'in, ulusal ay-
dın'ın önemine işaret etmek!
Tek ülkede sosyalizm,
ulusalcılıktır
Malûm-u âliniz, Bolşevikler'in
'Beynelmilelciliği', ancak
'yoldaş' Zinovyef'in Komintern'in
başında bulunduğu müddetçe sür-
müş; 'yoldaş' Stalin, 1921'den
başlayarak, 'Tek Ülkede Sosya-
lizm' şiârıyla, diyalektik olmakla be-
raber, düpedüz ulusalcı bır sosya-
lizm sentezi sayılabılecek 'Mark-
sizm / Leninizm' uygulamasına
geçmiştir.
Dikkat isterım, Marksizm deme-
dım, Marksizm / Leninizm dedim;
zira Bolşevizm, dıyalektiğin Rusya
koşullarına göre, ayarlanması anla-
mına geliyor kı, bır manada, Mark-
sizm'in Leninist bır yorumudur;
dürüst olduğu ıçın de, Marksizm
demiyor, Marksizm / Leninizm di-
yor. Nitekim, yalnız yaman bir sa-
vaşçı olarak kalmayan, Josip Broz
Tito, sosyalist ülkesinin koşulları ve
çıkarları, diyalektığin aynı istikamet-
te fakat farklı bir sentezıni gerektir-
diği zaman, bağımsızlığını ilan ede-
rek sonradan adına 'Titizm' deni-
lecekolan, Yugoslavya nın Ulusal-
cı / Marksist sentezini deniyor, ül-
kesini ve halkını, senelerce yüksel-
tip mutlu ediyor.
Evet haklısınız, Maozedun'un
yaptığı da, benzer bir çabadır: Yâ-
ni, Marksizm'in diyalektiğıni, Çin'in
koşullarına ve çıkarlarına göre bır
senteze dönüştürmek; o yüzden
de, Moskova'yla arası açılmış;
'Mao Düşüncesi', Marksizm'in
Çin'e uygun bir bıleşimi hâline dö-
nüşmüştür. Yalnız bunlar mı canım,
Fidel Castro da, Enver Hoca da,
Imre Nagy de 'Marksisttiler', ama
Marksizm'i yorumlamaları, hepsı-
nin kendi ülkelerinin koşullarına gö-
re oldu; sonuçta, 'Beynelmilelci'
Sosyalizm, aynı niteliği muhafaza
etse de, uygulaması, özellikle düşü-
nür ve aydınlarının, sentez araştır-
ması, -deyım uygun düşerse- 'ulu-
salcı' çizgiyi ızledi: Böyle olmak
zorundaydı, zıraSosyalizm'ın mu-
cidi Batı'lı ülkeler; Rusların Sos-
yalizm'i; yâni Moskova Beynel-
milel Sosyalist Ihtilâlini başlattığı,
sürdürebilmek için de Brüksel'in
yardımı istediği halde; her şeyden
önce, sömürgelerdekı 'Ulusal' çı-
karlarını düşünen, Batılı Sosyalist-
ler, hiç tınmamış; o yüzden de, da-
ha o zaman Sultan Galiyef,
"Avrupa toplumunda burjuva-
zinin yerine geçecek bir proleter-
ya yönetimi, mazlum ulusların
durumunda hiçbir değişiklik yap-
mayacaktır; böyle bir değişiklik
olduğu takdirde, bu mazlum
ulusların halkları için, iktidara ye-
ni bir efendinin geçmesinden
başka bir anlam taşımayacaktır"
(1922) demış, üstelık zaman içinde
haklı çıkmıştır.
Ulusal demokratik
devrim'de durum
farklı mı?
Neticede Enternasyonalizm'i,
Komintern'in marşında bile
benımsemış olan, III. Enternasyo-
nal ülkelerı, Marksizm'in ulusal ve
ulusalcı sentezlerını denemişlerdir.
O öyledır de, ondan çok önce sa-
vunulmuş ve uygulamasına geçil-
mış, 'Ulusal Demokratik Devrim'
öyle değil mıdır? Üstelik onun adı
üzerındedırve 'Ulusal'dır, sentezi-
nın de 'ulusalcı' olmasından tabii
bır şey yoktur; o kadar ki, günü-
müzde, 'Avrupa Birliği' oluşturul-
maya çalışılırken, işe iştahla başla-
mış bazı ülkelerde, itirazlar yüksel-
mış; çünkü Fransa'nın 'demokratik'
çıkarlarının, Almanya'ya; Ispan-
ya'nınkilerın Ingiltere'ye uymadığı
görülmüştür; bırisinin öbürüne dö-
nüşmesi için, ancak 'sömürgeleş-
mesi' gerektiğı anlaşılmıştır.
Peki, Türkiye'nin Ulusal De-
mokratik Devrimi'ni gerçekleştı-
ren Mustafa Kemal Paşa, daha o
zaman 'Emperyalizm'ı mahkûm
eder, 'Mazlum Halkları' savunur-
ken, gerçekleştirilecek sentezin,
mutlaka 'ulusal ve bağımsız ol-
masını' savunduysa, kabahatli
midir? 'Hürriyet ve Istiklâl benim
karakterimdir' derken, apaçık bu-
nu söylüyordu; Ulusal Demokratik
Sentez'in, Batı'lı ülkelere karşı ol-
duğu kadar, Doğu'lu -harta sosya-
list ülkelere karşı da- 'özgür ve ba-
ğımsız' olmasını savunmuş oluyor-
du. Türkiye Anti/Emperyalist'liği-
ni terk edıp, savaşarak elde ettıği
bağımsızlığını kenara bırakıp, 'Ba-
tıcıhk', 'Batıh Aydın', 'Lâiklik' -
yoksa Masonluk mu demek isti-
yorlardı- örtüsü altında, yeniden
'Tanzimatçılığa' yâni kopyacılığa
ve taklidçiliğe dönmüştür. Bu da,
bildiğiniz gibi, 'Sistem'in zaten is-
tediği ve uyguladığı bir egemenlik
bıçimidir ki, Albertini bunu şöyle
ıfade etmişti:
"... Emperyalist, yâni sömürge-
ci, yerli halkın, metropoliten sö-
mürgeci halka benzemesi ama-
cıyla, eski anlayış ve kuruluşlara
yeni bir biçim vermeye çalışır a-
ma, yerlileri aşağı düzeyde tuta-
rak, tam bir benzerlikten kesin-
likle kaçınır. (...) Hiçbir uygarlık
Avrupa uygarlığından üstün de-
ğildir. Bu arada yerlilerin, daima
aşağı bir varlık olduklarına ve hiç-
bir zaman düzelmeyeceğine ina-
nılmaktadır..." (Bkz. Az Gelışmişli-
in Mekanızması)
Alay mı ediyorsunuz?
Böyle bir durumla karşılaşırlarsa,
o halklarm, haysiyet ve kül-
türlerini korumak; belki de kur-
tarmak için, eskisine, yâni üm-
met sentezine sığınmalarından
başka, bir yol kalmış mıdır? Hadi
söyleyin, deyin kı bız ulusal ve de-
mokratik bir sentez oluşturduk, a-
ma bunlar onu reddediyor; yok ca-
nım, siz bu halkla alay mı ediyor-
sunuz!/
e-mail:tilahan <ı isnet.net.tr - http://www.bilgiyayinsyi.com.tr/ailhan - Faks:0-212 / 260 19 88
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
ğini söylemişti. Aradan bir yıldan fazla zaman geç-
ti tablo şu:
Rumlar önce kendi üzerlerine gelebilecek bas-
kıyı hafifletme politikası izlediler. Ardından da bas-
kının yeniden Türk tarafına dönmesini sağladılar!
AB'nin izlediği politikayı da şöyle özetleyebili-
riz:
Rumların yeni bir plana evet demesi için Türk-
lere baskı yapılıyor!
24 Nisan 2004'ün sonuçlarına bakan AB, Türk
tarafına şu sözü vermişti:
Arkadaş sana iki temel açılım sağlayacağım.
Birincisi, üzerindeki abluka kalkacak; ikincisi, se-
ninle ekonomik ilişkilere girmenin yolunu açaca-
ğım.
Ikisi de yok. AB temsilcileri gerek Talat'la ge-
rekse Erdoğan'lagörüşmelerinde bunun hesabı-
nı vermek yerine "Biz size verdiğimiz sözü tuta-
madık ama, siz bize yeni sözler verin" diyorlar!
• ••
Başbakan Erdoğan geçen haftanın yarısını do-
ğal olarak yurtdışında geçirdi. Hafta başı Rus-
ya'da, ikinci yarıda da Macaristan'daydı. Rus-
ya'da Erdoğan, Rum yönetimi lideri Papadopu-
los ve BM Genel Sekreteri Annan'la görüştü. Du-
rumu şöyle açıkladı:
"Çok yararlı bir üçlü görüşme oldu. Yeni bir sü-
reç başlıyor. Ben Rumlardan olumlu sinyaller alı-
yorum."
Erdoğan'ın bu açıklamasınaiki "düze/fme"gel-
di. Biri Papadopulos'tan:
"Yeni bir süreç başlamadı. Böyle bir şey yok."
İkincisi bizim Dışişleri'nden:
"Görüşme ayaküstü olmuştur. Resmi değildir.
Papadopulos'un muhatabı Talat'tır."
Erdoğan'ın aldığı olumlu sinyallerin ne olduğu-
nu da yine hafta ortasında gördük. Rumlar,
KKTC'de 1974 öncesinde kendilerine ait gayri-
menkullere sahip oldukları gerekçesiyle Türkler
hakkında tutuklama kararı çıkarmaya başladılar.
Bu bilgileri nasıl edindiklerine ilişkin iddia da kor-
kunç:
KKTC'den bir yetkili bilgileri Rumlara sattı.
Rumlar da kendilerinden pasaport alanların liste-
sine bakıp içlerinde Rum gayrimenkulüne sahip
olan varsa, dava açtı!
Referandumdan sonra tecrit, izolasyon kalka-
cak deniyordu. Gerçekten öyle oldu. Kalktı... Ye-
rine cezaevi kondu!
• ••
Değişiklik olmazsa Erdoğan'ın haziranda An-
nan'la görüşmesi bekleniyor. Aynı süreçteABdö-
nem başkanlığını da Ingiltere alacak. Asıl geliş-
melerin o dönemde olacağı söyleniyor.
Eğer gelişmeler, son bir yıldaki gibi olacaksa,
yandık. Gelişmeme olsun daha iyi!
Erdoğan, Türkiye'nin izleyeceği dış politikayı
şöyle özetlemişti:
Karşımızdakiler kaç adım atıyorsa, bir adım faz-
lası bizden!
Yaşananlar bu "adım" politikasının lehimizeso-
nuçlar vermediğini ortaya koyuyor. "Kazan-ka-
zan" politikasının da tuttuğu söylenemez. Kaza-
nı karşımızdakiler başka anladı, her şeyi kazana
koydular kaynatıyorlar! Tüccar politikasının da
alışverişten çok "veriş veriş"e döndüğünü görü-
yoruz.
Erdoğan artık "devletpolitikasını"yeğlese... Di-
yeceğiz ama, korkuyoruz... Ya devlet politikasını
devret politikası diye anlarsa!
ankcumC" cumhuriyet.com.tr
İki ayrı etkinlik gerçekleşti
I
İstanbul'da
yıldızlar geçidi
Spor Servisi- İstan-
bul dün ilginç bir gün
yaşadı. Dünyaca ünlü
iki sporcu birbirinden
kilometrelerce uzakta
yaptıkları gösterilerle
seyircilerin ilgi odağı
olurken, uluslararası
medyanın gözü de Bo-
ğaziçi Köprüsü ve tari-
hi Sultanahmet Mey-
danı'ndaydı.
Günün ilk etkinliği
sabah saatlerinde ts-
tanbul Boğaziçi Köp-
rüsü üzerindeydi. Tür-
kiye'de ilk kez düzen-
lenen 2005 WTA İs-
tanbul Cup Tenis Tur-
nuvasf ndan önce AB-
DTiraketVenusWilli-
ams'la ulusal tenisçi
İpek Şenoğlu, Avrupa
ve Asya kıtalarını bir-
leştiren Boğaziçi KLöp-
rüsü'nde raket salladı.
Gösteri maçı saat
07.00-07.45 saatleri
arasında Asya'dan Av-
rupa'ya gidiş yönü tra-
fiğe kapatılan köprii
üzerinde yapıldı. Gös-
teri maçı sırasında ba-
zı toplar denize kaçar-
ken, meraklı izleyici-
ler de Boğaziçi Köprü-
sü'nde renkli görüntü-
ler oluştıırdular.
Günün diğer etkinli-
ğinde ise Formula 1 'de
2005 sezonuııun lideri
RenaultTakımı'nın Is-
panyol pilotu Fernan-
do Alonso, Sultanah-
met Hipodrom Mey-
danı'nda izleyicilere
bir 'Roadshow' sergi-
ledi. Alonso'nun gös-
terisi öncesinde Rena-
ult'un şampiyon ol-
muş eski araçları da
Hipodrom meydanın-
da tur attı. Tarihi Sulta-
nahmet Meydanı'nda
özel olarak düzenle-
nen pistte gerçekleşti-
rilen etkinlikte F1 pilo-
tu Fernando Alonso,
izleyicilere birbirinden
güzel anlar yaşatfı.
Özellikle bu tür et-
kinlikleri çok sevdiği-
ni belirten Fernando
Alonso "Seyircilerin
gözlerinin içinc baka-
rak yarışmak çok gü-
zel. Burada olmaktan
çok mutluyum" dedi.
Ispanyol pilotu izleme-
ye gelen seyirciler Sul-
tanahmet Meyda-
nı'nda renkli görüntü-
ler oluştururken, Alon-
so'nun attığı turlar sı-
rasında izleyenler coş-
kulu anlar yaşadı. ^