Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MAYIS 2005 PAZARTE 5l CUMHURİYET SAYFA
17
Orman Bakanı'mn
kent ormanı
Orman Bakanı Osmgn Pepe, kırk yıl-
lıkBeynamOrmanı'nıbirçırpıdaAnkara'nın
"kent ormanı" ilan ettı.
Kent ormanı ne anlama geliyor? Kırsal
Çevre ve Ormancılık Sorunlan Araştırma
Derneği Ikincı Başkanı 3alih Usta açık-
lasın:
"Kent ormanı, cansız kentsel alan sı-
nırlarıiçerisinde, bitki ve\ağaç topluluğu-
nun; biyolojik-ekolojik ortam oluşturarak,
bünyesinde zamanla faiınaya da yer ve-
rerek kent insanı ve diğer canlı toplum-
lar üzerinde yaşamsal olumlu etkiyapma
amacı taşımaktadır. Kent ormanlannda
toplumun dinlenme ve
reksinimlehni karşılama
ler kurulabilirken, estetil
mak ve korumak ve en önemlisi ekolojik
ortam yaratmak gibi arraçlar söz konu-
sudur."
Beynam Ormanı bu taı
Yine Salih Usta, açıklası r
"Beynam Ormanı bo.
yeşil bir ada gibi kalıntı
manıdır ve 419 bitki türüıü barındırmak-
tadır. Kurttan doğana, p
vuga kadar birçok hay/anı barındıran
önemli bir yaban yaş,
1966 'da Bakanlar Kurulu
rekreasyon ge-
yönelik tesis-
değerler yarat-
ımagırıyormu?
zkırın ortasında
bir karaçam or-
)rsuktan karata-
m alanıdır da.
kararı ile muha-
faza ormanı olarak aynlmış, 1978'de de
doğal sit alanı ilan edilmiştir."
Doğal sit alanını "kent ormanı" yapar-
sanız, çok doğal olarak so 'arlar Orman Ba-
kanı'na:
"Kent ormanı için olmazsa olmaz ko-
şul olan kent içi veya bitişiğinde olma öl-
çütü Beynam Ormanı'ni ne kadar uy-
maktadır? Ankara kent merkezine 40 km.
uzaklıkta bulunan kent ormanlarından
IŞIK KANSÜ
kansuucffinhurtyet.com.tr
Asli kurucu gibi olmak
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Öz-
demirOzok'un Danıştay'ın kuruluşunun
yıldönümünde yaptığı konuşma, AKP
iktidarının hem bulunduğu konumu, hem
de gerçekleştirmek istediği başkalaştır-
mayı gözler önüne sermek açısından
ufuk açıcıydı... özok'a göre çoğunlu-
ğun desteğini almayan AKP iktidarı "top-
lumu yeniden şekillendirme" konusun-
da kendisini "asli kurucu unsur" gibi
görüyordu...
AKP'nin kendisini adeta "asli kurucu
unsur" yerine koyarak; ulus devletle ka-
pışan sözde kamu yönetimi reformunu,
bilimsel yöntemleri dışlayan sözde eği-
tim reformunu, demokratik hukuk dev-
letiyle dalaşan sözde hukuk reformu-
nu, sosyal devleti dışlayan sözde sağ-
lık ve sosyal güvenlik reformunu bir ya-
na koyalım, ardından özok'un sözleri-
nı altını çize çize bir kez daha okuyalım:
"Toplumsal tabanda çoğunluk des-
teğine sahip olmamasına karşın yasa-
ma organında çoğunluk gücüne sahip
olan siyasi iktidar, yasalarda yaptığı ve
yapmaya giriştiği değişikliklerle kendi-
ni adeta toplumu yeniden şekillendir-
me konularında asli kurucu unsur ola-
rak kabul etmektedir. Siyasi geçmişi
çok kısa olan iktidarın bu özelliğiyanın-
da, tüm yasaları Başbakanlık adına süz-
geçten geçiren en yetkili bürokratın
yaklaşımına kamuoyunda varolan kuş-
ku nedeniyle, hukuk sistemini tümden
değiştirecek bu anlayış ve girişimleri
son derece yanlış ve tehlikeli bulmak-
tayız. Kendisini asli kurucu unsur ola-
rak algılayan iktidarın kaldırdığı ve ye-
niden kurmaya çalıştığı hukuk düzeni,
iktidarın gerçek sahibi olan ulusun bü-
yük çoğunluğunun istek ve beklentile-
rine uygun mudur? Bu sorunun yanıtı
alınmadan, ortak tavırlar belirlenme-
den, toplumsal konsensüs sağlanma-
dan yapılan değişiklikler zaman içinde
büyük sorunlaryaratacak ve aynı yön-
temlerle gelecek iktidarlar tarafından
yeni değişikliklere muhatap olacaktır."
AKP kendisini "aslikurucu unsur" gi-
bi görüyor, çünkü, tek derdi, tasası Cum-
huriyet'in "asli kurucu unsur"\arıy\a...
Göremediği ise çok bellıdır: Kadrola-
rı, dünya görüşü ve ülke yönetme ira-
desi açısından ne asli unsur olabilir, ne
de kurucu unsur... Cumhuriyet'in kuru-
luşundan bu yana hep bildik, tanıdık ve
yenilmeye mahkûm bir "unsur"dur, o
kadar...
Çarşaf
CHP'Iİ mılletvekilleri
tanık olmuşlar:
5 Mayıs Perşembe
günü saat 19.20
Adana uçağına
binmek üzere Ankara
Esenboğa Havaalanı
VIP salonunda
bekleyenler arasında
AKP Genel Sekreteri
Idris Naim Şahin de
varmış. Şahin'in
yanında türbanlı eşi,
türbanlı eşinın
yanında da baştan
aşağı kara çarşaflı bir
genç hanım
bulunuyormuş...
Beslenme
saati
hangi yurttaşımız yarark nacaktır? Göz-
bebeğimiz gibi korumanız gereken bu
alanda çevre kirliliği ve yı
tırmanın ne anlamı vardır?"
ıngın riskini art-
Rahşan Ecevit ba-
sına demeç verdi:
"Hükümet, AB'nin
dayatmasıyla bir oyun oy-
nadı. Önce tanmdan dev-
let desteğini çekti. Tarımla
geçinen 27 milyon insanı-
mızı toprağını işleyemez
duruma getirdi. Sonra Köy
Kanunu'nun 87. maddesi-
ni değiştirerek yabancılann
'Köylü yoksullaştı' demeci üzerine
köylerde ve kırsal alanda
toprak satın almalarının yo-
lunu açtı. Böylece toprağı-
nı işleyemez hale getirilen
köylü toprağını satmaya
zorlanmış oldu."
Anımsadığımız kadarıy-
la Kemal Derviş'in bir kur-
tarıcı gibi Türkiye'ye getiril-
mesine aracılık eden isim,
Rahşan Ecevit'in eşi Bü-
lent Ecevit'ti. Şeker Yasa-
sı ile, Tütün Yasası ile, doğ-
rudan gelir desteği ile çift-
çiyi üretimden koparıcı, top-
rağını işleyemez hale geti-
rici, yoksullaştırıcı
Kemal Derviş proje-
lerine onay veren de
yıne Rahşan Ecevit'in eşi
Bülent Ecevit'ti. Söyledik-
lerine bakılırsa Bülent Ece-
vit, Kemal Derviş'i Türki-
ye'ye getirdiğine bin piş-
mandır, ama köylü de Rah-
şan Ecevit'in saptadığı gi-
bi perperişandır.
ÇALIŞANLARIN
SORUL /SORUNLARI
YILI\fAZ ŞİPAL
'Emeklilik Sigortaları Yasası':
(1) TC EıWeldi Sandığı
TC Enıekli Sandığı, 5434 sayılı Türkiye Curnhuriyeti Hmek-
li Sandığı Yasası ile 1949 y,ılında, Malıye Bakanlığı'na bağh
olmak ve kamu görevlilerinin emeklılik işlerini görmek üzere
Ankara'da kurulmuşrur. l^ütün sosyal güvenlik kurumlarını
"tck çatı" altında toplamayı aınaçlayan ve henüz tasarı konu-
muııda olan, "EnıeklilikSigortaları Yasası" ile TC Emekli San-
dığı'nında, SSK ve Bağ-Kuf ile birlikteyeriniÇalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanlığı'na bfrğlı "SosyalGüvenlikKurumu"na
bırakması önerilmektcdir.
Emeklilik Sigortaları Yasası Tasarısı Taslağı'nda"işka/.ala-
n, meslek hastalıkları, hastalı k, analık, malullük, yaşlılık veölüm
sigortaları kollarını, prim oranlat ııu, bu sigorta kollarından ya-
rarlanacak sigortalıları ve Irak sahiplerini, sigorta kollarından
sağlanacak haklan veyardıiTİIarı, alınacak primleri, kanun kap-
samına giren gerçek ve her tıirlü kamu vc özel hukuk tüzelkişi-
leri ile tüzelkişiliği olnıayan kurunı ve kuruluşlan, işverenleri,
işveren vekillerini ve işyerlerini" kapsaması önerilmektcdir.
Taslakta sö/ü edilen "her türlii kamu kurumu":
"u) Kamu Kurumu: Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol
Kanunu'nun 3'üncü maddesinin a, b, c, d ve e fıkralarında be-
lirtilen kurııluşlar ile özel niitçeli kamu idareleri, kamu iklisadi
teşebbiisleri, özel kanunla vcya özcl kanuııla verilmiş yetkiye da-
yanarak kurulmuş bankalar ile sayılan bu kıırıım, kamu iktisa-
di teşebbiisleri ile bankalara bağh birlik, kuruiuş, idare, miies-
sese, ödenmiş sermayesinin } üzde cllisinden fazlasına sahip ol-
dukları ortaklıklan, ifade ed r."
24.12.2003 günlü Resmı (iazete'de yayımlanan 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kortrol Yasası'nın 3. maddesinde be-
lirtılen kamu kurumlarının:
"a) Cenel yönetim kapsamındaki kamu idareleri,
b) Merkezi yönetim kapsanıındaki kamu idareleri (taslağa ek-
li 1 ve II sayılı eetvellerlc belir
c) Düzenleyici ve denetlcyu
cetvelde yer alan kurumlar),
d) Sosyal güvenlik kurııml:
rumlar),
(I) SAY
GENEL BÜTÇE KAPSA
l-TuıkrycBü\ukMıllelMcd
2- (ıımluırlıjikanlığı
3- lia>lıak<mlık
4- AınMij Mahkemesı
v Yaıgıtay
()- Danıijtay
7- Sayı>tay
X- (lyıı^nıa/lık Mahkemesı
l
) VıiksekSoçım Kıırıılıı
10- Vlalet BaLıniıöı
11- MıllıSjMinma Bakaıılığı
12- Içrçleıı Bakaıılığı
H Dışışleıı Bakaıılığı
14- Malı>e BakanlıgT
l>- Mıllı Füılını Bakanlıüı
l6-Ba\ıiHİıılık\e Iskâıı Bakaı niı
17-SaglıkBakaıılığı
18-blaştırmaBakanlıgı
l(
)- raııııı \e Ivnışlen Bakanllgı
20- (,ali'jiııa u1
Sih\j| ()iı\eıılık Bakaıılığı
2I-Saııa\ı \c lıuıci Bakaıılığı
22- hnei|i ve Tabıı kaynaklar fiakaıılığı
23-MıllurM.1
lurı/nı Bakanlıgl
24-Çnrc\cOıman Bakaıılığı
25- Mıllı (ıiıu'iılık Kuruludeıjel Sekreler.
26- Mıllı lstihhai.il lc^kılaiı Mlıslc,arlığı
27- lamlamıa (JOIICI Koııııılanlığı
e) Mahalli idareler" oldıığu
Emeklilik Sigortaları Yasas
li Yönetimi ve Kontrol Yasası
"Genel Bütçe Kapsamındaki I-
huriyelı Hmckli Sandığı'nd
Sosyal (iüvenlik Kurumu'nd
Kalbini
TÜRK
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lsta
Faks:
ııniştir),
(urumlar (taslağa ekli III sayılı
ı (IV sayılı cetvelde yer alan ku-
ICETVEL
INDAKİ KAMU İDARELERİ
8- Sahıl (liıvenlık Komııtanlıgı
29- tnınıyel Genel Mudürluğu
0- Dıyaııcl Işlen Bakanlığı
1- De\lel Planlama Ic^kılalı Muste^ar
2- llcizıno Mibleşarlıgı
33- Dış Tıcaret Müsteşarlıgı
34- Giımriik Müsteşarlıgı
i5- Denızcıtık Miıste^arlıgı
>6- Avrupa Bırlığı Geııcl Sekretcrlıgı
7- Başbakanlık Yıiksek Deııcl Kıırulu
8- Devlet Persoııel Başkanlıgı
39- Ö?iırliıler Idaresı Başkanlıgı
40- Devlet Istalıstık Enstıtüsü Ba^kan
- Devlet Su Iglerı Genel Mııdiirlüğii
42- Karayollan Genel Mııdiırlügu
4.3- Tapıı ve Kadastro Genel Mudürlüğü
44- Devlet Meteorolo|i Iglerı Genel Mud. .
45- larıııı Refornııı Genel Mudurlugiı
46- Orman Genel Mudürliıgiı
47- Petrol l^leıı Genel Mudurlüğü
.8- Sosyal Hızmel. ve Ç Esırgeme Kurumu
49- Aıle Araştırma Kurumu Başkanlıgı
ifl- Kadın Statüsü ve Sorun. Gen Müd
i]- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlıgı
52- Basııı- Yayın ve Lnfor Genel Müd.
i3- Darphane ve Daıııga Matba.G Md
İ4- Sosyal Yardımla^ma ve Davanışmo G Md
anlaşılmaktadır.
fasansı ile 5018 sayılı Kamu Ma-
ia ekli (I) sayılı cetvelde yer alan
amu İdareleri"nin Türkiye Cum-
aynlıp, kurulması planlanan,
yeralması önerilmektedir.
Her an, heryerde
ortaya çıkabilen yeni
acar muhabirimiz
Zeki Sivri bıldiriyor:
"Atalet ve
Kalkındırma Partisi
Genel Başkanı
Tayyar
Nurtopudoğan,
geçen hafta ziyaret
ettiği ılkokulda
kendisini beslenme
saatine çağırmayan
öğretmenlere, 'Zaten
bunların hazırladıkları
aş ya karın ağrıtır ya
da baş' diyerek
sitemde bulundu.
Beslenme saatinde
Nurtopudoğan 'a
Amerikan süttozu
armağan edildi."
KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakın turk.net
J ^ \
HARBİ SEMİIl POROY semihporoyuı yahoo.com
PUHVA ATıf %^AMAKWWR
ÜSt «KALARA TıWMMı>|l)nJZ..
PAKSAMA, MA^LLAK, KP(JU^WY/\ BAJMYAri
^ÜKİPE WtWK K C K6JPİME ATıf f ı H f ü
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc(<ı yahoo.com
dJ'k
HAYAT EPÎK TtYATROSU MUSTAFA BtwlN hayatepikcı mynet.com
UNAKITAN tCÎN
2.5 YILDA
6 AYRI AF
YAPILMIŞ.
DO RE M I AF SOL LA St DO..
O Sİ LA SOL AF Mî RE DOOO!
.ii HEM ĞUZEL
"' ÇAUYOR
HEM DE
ÖZĞÜNI
BESTE
YAPIYOR
VALLAI..
TARÎHTE BUGÜN MİJMTAZ ARIKAN 16 Mttyıs wwu>.mumtaz-arikan. rotn
iKoruyun
KALP VAKFI
ul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat)
2)212 68 35
TURNIKENIN YARARI..
1918 'DE 8UGÜN, ruRNIKEL£RLE İLSlLI BİR
REKLAA4, INGICİZ BASINtNOA Y£K ALMIŞ-
Tt. BİR EKSEN ÇEVRESİNDC YATAY BİÇİM-
DE PÖNEN VE KiŞILERlN TE<ER TE-
fZE/2 GEÇ.MESİNI SAGLArAN MEİC/İNİIC
AL.ETLER OL4N 7TJ£MtK£LEfZ,PARA YA
PA J~£TVNL4 ÇALlŞMAICTnYC>(. BELLİ BlR
ÜCR.ETLE GıRİLEN YER.LER.iM KAPlLA-
RINA YERL.E$TİRIL£M TURNIKELER,
OZELLIKLE MEfR-O , ^ER.IBOT GİBl
TOPLU TAÇIN /IHAÇLAfS/NOA DÜZEN-
Ll GEÇİŞLEIS.I SAĞL4MA AÇfSlNPAN
ÇOK YA/SA/ZLlYDl. ÖMCEL£&r KULLAN-
MA ALANI ıtcrstrr/ OLAM TURNİKELER
GI TTl/c Çe YAYGf/VCA ÇA CA KT/.
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
'Ne Yapmalı?'
Ayşenur Arslan ve Avni Özgürel TRT'de yeni bir
tartışma programı başlattı: "Ne Yapmalı?"
Benzeri programların Türkiye'de oldum olası "Ne-
den?", "Niye böyle oldu?"ya saplanıp kaldığını söy-
leyerek sıranın "geleceğe bakmaya" geldığini, bun-
dan böyle "ne yapmalı?" ya odaklaşacaklarını belir-
ten yapımcılar, açılışı "Demokrası" tartışması ileyap-
tılar.
Iki buçuk sâat süren program, gece saat 01.30'da
sona erdiğinde; "ne yapmalı?"y\ konuşmaya "4 da-
kika" kalmıştı. Deneyimli televizyoncu Ayşenur Ars-
landa durumun farkında olduğu için, "Bu akşamdan
çıkardığımsonuç"diyebağladıgeceyi; "Konuya, on-
on beş program ayırmamız gerektiğini gösteriyor!"
Tüm sorunların anası...
Sevgili Ayşenur Arslan ve Avni özgürel umarım bu
sebatı gösterirler. "Demokratikleşmeileyüzleşme"ge-
linen noktada çünkü, Türkiye'nin "tüm sorunlarının ana-
sına" dönüşmüş durumda. Arınç ile Bumin tartışma-
sı da, Öcalan'ın yeniden yargılanması da, yeni TCK
de, AKP'nin "muhafazakâr demokrat"(l) kimliği de,
CHP'nin "sosyal demokratlığı"(}) da, AB üyeliği de dö-
nüp dolaşıp bu meseleye kilitlenıyor sonuçta: "Tür-
kiye şimdiye dek olduğu gibi, bu biçimsel demokra-
siyle mi yetinecek? Demokrasinin 'özünü kavrayan
sıçramayı' yapabilecek mi? AB, ne ölçüde bu 'sıç-
ramanın' aracı olur? Siyasi, kültürel birikimimiz 'sıç-
ramaya' yeter mi?"
Konuklardan MeteTunçay: "Vesayetçi anlayıştan
kurtulmamızlazım!" (Nasıl?) dedi. Eser Karakaş tab-
loyu, "Bu iş ancak AB ile olur. Hukuk devleti talebi
halktan gelmiyor" diyerek özetledi. Karakaş'ın reçe-
tesini "teknokratik" bulan Nuray Mert, "Biz kendi
demokrasi tanımımızı bulup bunu ikna edici bir şe-
kilde ortaya koymalıyız!" tespitini yaptı.
Gecenin "sfar"ı, "Batı demokrasilerinin iflas ettiği-
ni" ilan eden AN Bulaç oldu. Herkesi kıvrım kıvrım kıv-
randıran; ara ara bir türlü bulunamayan "Türk usulü
demokrasinin" koordinatlarını meğer o çoktan bulmuş.
Meseleyi "Allah"a havale etmiş ve çözmüş:
"Gerçek demokrasidindedir. Din demokratiktir" de-
di Bulaç: "Allah'ın iradesi ümmetteyanihalkta(?) te-
celli eder. Ümmet yani halkın konsensüsü örftür. Al-
lah'ın iradesini halk nasıl anladıysa, oörftür. Örfdoğ-
rudur! Türk toplumunda dinden dolayı büyük bir de-
mokrasi talebi vardırama elitten dolayı bu engellen-
miştir. Dinimizdezaten demokrasi vardır..."
"Irade" ya da gücün kaynağı "ilahi" yani "Allah" ola-
cak... Ve bu irade "yurttaşı" bir yana bırakın, aslında
yalnız Türk halkında da değil, "ümmef'te tecellı ede-
cek. Ümmetin konsensüsü(l) örf "tek doğru" yani
"dogma" olacak. Sonra bu "kolektif dogma" - "hal-
kın dogması" olması hasebiyle- "özgün demokrasi"
sıfatı alacak. Ohh be; sen sağ, ben selamet. Bir de
oturmuş "Neyapalım?"d\ye kafa patlatıyoruz. Ali Bu-
laç'ta bütün cevaplar hazır.
Demokrasi bunun neresinde?
Yalnız, "demo/o-as/"nin bu tanımın neresinde oldu-
ğunu ben çözemedim. Dört dörtlük bir "teokrasi" ta-
nımı yaptı Bulaç. İçinde "birey" yok. Tanrı iradesin-
den ayrışan "seküler bir güç" kavramı yok. "Güçler
dengesi ve güçler ayrımı" yok.
"Örf doğrusu"nu -yani tek doğruyu- tartışma ola-
nağı yok. "Sivil toplum" yerine geçen bir "ümmet"
var ve bunun içinde "azınlık haklan" -ki bu yalnız "di-
ni ve etnik azınlıklar" olamaz- yok. Ne var? Kaynağı-
nı "ilahi güçten alan bir örf diktası" var. Hadi "şeriat"
demeyelim de "örf-okrasi" diyelim adına.
"Aydınlanmanın tıkandığını" belirten Bulaç; "Batı'nın
birey projesi çöktü" diyor. Ve çöken "birey proje-
s/"nin yerine, "ümmet projesini" ikame ediyor. Ney-
miş? "Batı demokrasileri artık çoğulcu değil"m\ş.
Bulaç'a göre, ümmet "çoğulculuk" oluyor. Kalabalık
ya! "AB totaliterparadigma dayatmasıymış!"'.. "Üm-
met konsensüsü" -araya kulağa hoş gelen bir "kon-
sensüs" sözcüğü sıkıştırıldığı için- dayatmaolmuyor!
Bu çok "özgün model", bu müthiş "konsensüs"
acaba niye bu kadar geçikti? Hadi bizde diyelim
Bulaç'ın ifadesiyle- "elitler"Xaş koydu bu "konsen-
süse". Diğer Islam ülkelerini kim engelledi? "Üm-
metçe" şunu keşke daha önce akıl etseydik de bi-
zimyerimizeşimdi Batılılardüşünüyorolsaydı: "Ne
yapalım" diye!..
1 2 3 4 5 6 7 8
B U L M A C A SfilMr K4g4K4JV
SOLDAN SAĞA:
1/ Okullarda
öğrencilerara-
sında düzeni 2
sağlamakla
görevli kimse.
2/Üreninkan-
da birikmesi 5
sonucu ortaya
çıkan hasta-
lık... Tavlada
"altı" sayısı.
3/îslamdage- 9
çici evlilik...
Halk dilinde ayrana
verilen ad. 4/ Doğu
Anadolu'dabirgöl...
Bir soru eki. 5/ Bir
görevın yürütülebil- 4
mesi için merkez ola- 5
rakseçilenyer... Mi- 6
toloji. 6/ Osmanlı
devİetınde Hıristı- 8
yanlardan oluşturu- 9
lan ve Rumeli'de bulunan askeri örgüt. II Bir gös-
terme sıfatı... Kefal balığına verilen bir başka ad.
8/ Bin beş yüz yıl öncesine dayanan Japon güre-
şi... Kadınların bluz ya da gömlek üzerine giydik-
leri yelek. 9/Kararsızlık, tereddüt.
YUKARrDAN AŞAĞIYA:
1/Güneydoğu Aııadolu'ya özgü "mırra" adlı kah-
venin kaynatıldığı bakır cezve... Bir nota. 2/Ot-
lak... Doğu Karadeniz yöresinın dağlık kesimle-
rinde yaşayanların giydiği, bacağı çorap gibi sa-
ran bir tür çızme. 3/ Yunan abecesınde bir harf...
Bir takvim türii. 4/Emirlik, beylik... Siper, hcn-
dek. 5/"—'yealmak": Biriyleyadabirşeylealay
etmek... Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen
ad. 6/ Kimi ortak yönleri olan iki şey arasındaki
benzeşme. 7/Eski dilde gözyaşı... Nolıut, patates,
tahin ve soğanla yapılan bir meze. 8/ Bir soru sö-
zü... Önıek. 9 / " — bir tahta kaşıktır / Sapı ortası-
na denkdüşen" (Can Yücel)... Havadaki subııhan.