Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MAYIS 2005 PAZARTIESİ CUMHURİYET
JtLjJ v U I l t_f 1VJ.1. ekonomi(rt cumhuriyet.com.tr
İlk üç ayda Çin'den ithalat yüzde 50'ye yakm artış gösterirken Türkiye'nin bu ülkeye ihracatı yüzde 40 azaldı
Çjik pazan elegeçirdi• Dış Ticaret
Müstcşarlığı'nın verilerine
görc, Çin'e karşı veriplen dış
ticaret açığı yüzde 6Ş.9 arttı.
Türkiye'nin ithalatınqa
sanayi ürünleri başı çbkiyor.
ANKARA (ANKA) - Yılbaşmdan
itibaren kotaların kaldınlmasıyla özel-
liklc hazır giyinı ve tekstilde Türki-
ye'nin uluslararası pazarlannın daral-
nıasına yol açan Çin'in iürkiye'yc
yaptığı ihracat bu yılın ilk iiç ayında
yüzde 50'ye yakın arttı. Tiirkiye'den
Çin'c yapılan ihracat ise yüzde 40'a
yakın azaldı.
Dış Ticaret Müsteşarlığ^'ndan edi-
nilen verilere göre, hem Çin'in Türki-
ye'ye yaptığı bu yüksek cıranlı artış
hcm de Türkiye'nin Çin'e yaptığı ih-
racattaki yüzde 38.3 orannjıdaki azal-
nıa nedeniyle, bu ülkeye k^rşı verılen
dış ticaret açığında yüzde 6 i.9 oranın-
da büyüme kaydedildi.
Yılın ilk üç ayında 1 mjlyar 227.7
mılyon dolarlık ithalat yaptığı Çin'e
aynı dönemde sadece 98.6 jnilyon do-
larlık ihracat yapabilen Türkiye, bu ül-
keye karşı üç ayda 1 milyar 179 mil-
Ucuzhığu nedeniyle ilgi gören Çin ürünlcrinin piyasaları istila ehncsi korkutuyor. En fazla etkilenen sektör hazır giyim. (Arşiv)
yon dolarlık açık verdi. üeçen yılın
aynı dönemınde Türkıye, Çin'den
857.9 milyon dolarlık ithalat yapmış,
159.7 milyon dolarlık da ihracat ger-
çekleştırdıği bu ülkeye karşı 608 mil-
yon dolarlık açık vermişti.
Türkiye, Çin'den hemen hemcn tüm
sektörlerde ithalat yaptı. Bu ülkeden
yapılan larımsal ürünler ithalatı, ge-
çen yılın aynı dönemine göre yüzde
255 oranında artarak 37.7 milyon do-
lara kadarçıktı. Tarım ürünlerinin 16.5
milyon dolarını doğrudan gıda madde-
leri oluşturdu. Tanmsal hanımadde it-
halatı ise 21.2 milyon dolar olarak ger-
çekleşti. Türkiye'nin bu ülkeye yaptı-
ğı tanmsal ürün ihracatı ise sadece
15.8 milyon dolar oldu.
Türkiye, Çin'den 53.8 milyon dolar-
lık da madencilik ürünü ithalatı yapar-
ken aynı sektörün Çin'e yaptığı ihra-
cat ise sadece 43 milyon dolarda kal-
dı. Çin, Türkıye'den özellikle maden
cevheri alımını geçen yıla göre bu yıl
yüzde 128 oranında arttırdı.
Türkiye ilk üç ayda Çin'den, 120.5
milyon dolarlık dokuma, 36 milyon
dolarlık hazır giyim, 241 milyon do-
larlık da hazır giyim dışındaki tüketim
mallarından aldı. Çin'den bu dönem-
de yapılan dokumacılık ürünleri itha-
latı yüzde 54.2, hazır giyim ithalatı
yüzde 75, diğer tüketim mallan itha-
latı ise yüzde 68 oranında artış göster-
di. Diğer tüketim malları arasındakı
en önemli kalemi ise 68.9 milyon do-
larla ayakkabı oluşturdu. Ayakkabı ıt-
halatında ise yüzde 216 oranında bır
büyüme yaşandı.
En büyük pay sanayi ürünlerinin
Türkiye'nin Çin'den yaptığı ithala-
tın 1 milyar 186 milyon dolarla büyük
bölümünü sanayi ürünleri ithalatı
oluşturdu. Bu kapsamda Türkiye
Çin'den ilk üç ayda 18 milyon dolar-
lık demir ve çelik, 99 milyon dolarlık
kimyasal, 81.2 milyon dolarlık yarı
mamul sanayi malı, 589 milyon dolar-
lık makine aldı.
SİGARADA REKABET
TekeVdm iki
yenı uru
:
AıANKARA (AA)- Sigarac)a büyüyen re-
kabetortamı nedeniyle firntalarbirbirye-
ni ürünlerinı piyasaya sürerken Tekel de
iki yeni ürünle bu kervana katılıyor.
Tekel, 'Kariyer' ve 'Fors' adlı iki yeni
ürünü piyasaya sürmeye ha/ırlaniyor.
Fors, Tekel'in en üst fiyat Igrubunda yer
alan ürünü olacak. MarlborO ve Camcl gi-
bi üst fiyat kategorisinde yer alan sigara-
larla rekabet edecek Fors'ta Amerikan tü-
tün oranı Kariyer'e göre dalıa yüksek ola-
cak. Kanyer ise orta fiyat grubunda yer
alan VVinston ve LM gibi sigaralarla aynı
kategoride olacak.
Öteyandan, Tekel'in yeni sigaraları için
deneme ürctimlerı sürerkeıjı bunların ay-
lar öncesinde sert kutulu p;
yasaya sürülmesi planlanıy
DÜNYA BANKASI:
cet olarak pi-
)idu.
Yeni iş alanları
açılacak
ANKARAÇAA)- Dünya
;
Bankası Tür-
kiye Direktörü Andrevv Vorkink, önümüz-
deki birkaç yıl içinde, özelljkle imalat ve
hi/metler sektöründe yenı yatırım ve is-
tihdanı talebınin, tarım sektömnden işini
kaybedenleri de kapsayacak,şekilde biiyü-
yeceğine ınandığını söyledij.
Vorkink, işsizlik sorununda, ekonomi-
de yaşanan yapısal dönüşümün dc etkilı
olduğunu, tarım sektörü darjalırken sana-
yi sektörünün büyüdüğünih ancak tarım
sektöründe işini kaybedenleri istıhdam
edecek düzeyde yatırımlarırı henüz yapı-
lamadığını söyledi. Vorkink, "Kapasite
kullanımında önemli düzeyde artış var,
tam kapasite kııllanımı var, ancak yeni is-
tihdam için yeni yalınm gertkiyor" dedi.
'. ! I
TBMM'de ikinci kez kabul edilen vetolu 28. maddenin iptali istenecek
Gelir Idaresi Yasası yargdık
• likonominin hâlâ
kırılgan olduğunu,
makroekonomik
gelişmclerin
mikroekonomik
verilere
yansımadığını
yineleyen ÎTO
Başkanı Yalçıntaş,
Türkiye'yi devbir
tankere benzeterek
hızlı dönemeycceğini,
ama dönünce hızlı yol
alacağını savundu.
JiK»
Merkez Bankası'nı eleştiren İTO Başkanı Murat Yalçıntaş:
İstihdam sorunu aşılamadı
Ekonomi Servisi - Hkonomıde
son dönemlcrdeki gelişme ve
büyümeye karşın gerek işadam-
larının gerekse yurltaşların bazı
sıkıntılarının devam ettığıni dı-
le getıren lstanbul Ticaret Oda-
sı (İTO) Başkanı Mıırat Yalçın-
taş, gelişmeye karşın ekonomi-
nin hâlâ kırılgan olduğunu ve is-
tıhdam sorununun da aşılama-
dığını söyledi.
İTO Kandilli tesislerinde ba-
sınla sohbet loplantısında gaze-
tecilerin sorularını yanıtlayan
Yalçıntaş, bazı kesimlerce dile
gelirilcn kriz söylentılennın iyi
nıyetli olmadığını da savundu.
Yalçıntaş, yabancılann yatırım
yaptığı bır ortamda krizden söz
etmenin doğru olmayacağını an-
laltı.
Işadamları olarak sorunlarını,
" Merkez Bankası'nın uygııladı-
ğı düşiik enflasyon politikası yii-
ziiııden emisyonu dar tutması ve
aşırı değerli YTL politikası" ola-
rak sıralayan Yalçıntaş, Merkez
Bankasf nın emisyon üzerinde-
ki baskısını biraz hafifletmesmi
ve kurları da bira/ yukarı çıkar-
masını ıstcdi. İstihdam sorunu-
nun mutlaka çözüleceğının, an-
cak bunun ıçın öncelikle istih-
dam ü/erindekı vergılere birçe-
kıdüzen getırilnıesı gerektiğinin
altını çizen Murat Yalçıntaş,
"Türkiye de dev bir tanker gibi
ve büyük ekonomi. Büyük tan-
kerler yavaş yavaş döner. Türki-
ye de yavaş yavaş dönüyor. Düz
yola girince de daha fazla yol ala-
cak" dedı.
Çin'in ihracatının yüzde
78'ini Çin'de yatırım yapan ço-
kuluslu şirketlerin oluşturduğu-
na dikkat çeken Yalçıntaş, "Tür-
kiye olarak bi/iın öyle politikalar
uygulaınanıız la/ım ki.. yabancı
şirketler buraya gelsinler, yatınnı
yapsınlar, istihdam yaratsınlar"
dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) seçimleri ile ıl-
gili soruları da yanıtlayan Yal-
çıntaş, İTO'nun TOBB'de belli
bir temsil kabılıyetıne kavuş-
tuğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkam Ahmet Necdet Sezer,
daha önce veto ettiği, ancak TBMM'de
ikinci kez görüşülerek kabul edilen
Gelır İdaresı Başkanlığı'nın Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun'u
onaylarken, aynen geçen vetolu
28'incı maddesının iptali ve
yürürlüğünün durdurulması için
Anayasa Mahkemesi'nde dava açmayı
kararlaştırdı. Çumhurbaşkanlığı Basın
Merkezi'nden yapılan açıklamada,
Sezer'in daha önce veto ettiği yasanın, 5
Mayıs'ta TBMM'de yeniden
görüşülerek kabul edildiği anımsatıldı.
Sezer'in, aynen kabul edildiği için ikinci
kez veto hakkı bıılunmayan yasayı
onaylayarak, yayimlanmak üzere
Başbakanlık'a gönderdiğı bildirildi.
Atamalara iüşldn nıadde
Açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkam
5345 sayılı yasanın 2S'inci maddesinin
iptali ve yürürlüğünün durdurulması
için Anayasa Mahkemesi'nde dava
açacaklarını ifade etmişlerdir" denildi.
TBMM'de aynen kabul edilen
"atamalar^a ilişkin 28'inci madde
şöyle:
u
Başkanyardımcılaıı.daire
başkanlan, vergi dairesi başkanlan ve
gelirler kontrolörleri, Başkan'ın önerisi
üzerine bakan tarafından; 23.4.1981
tarihli ve 2451 sayılı kanun hükümleri
dışında kalan diğer personelin atamalaı ı
başkan tarafından yapılır. Başkan bu
yetkilerini gerekli gördüğü takdirde alt
kademelere devredebilir. Başkan
kadrosuna atanmak için; hııkıık, siyasal
bilgiler, iklisat, işletme, iklisadi ve idari
bilimler fakültelerinde en az lisans
dü/eyinde yükseköğrenim görmüş,
bakanlıkta veya Başkanlık'ta fiilen en az
üç yıl çalışmış olmak gerekir..."
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Tersine Birikim
Türkiye'nin sermaye birikimi ters yönde gidiyor.
Birikimde, en büyükler başı çeker. Sermaye birikimi-
nin önde gelen iki büyüğü, Koç ve Sabancı topluluk-
ları, son günlerde iki konuda bir büyük yarışın için-
dedirler. Yarış alanlarından birincisi perakende tica-
rettir; diğeri de bankacılıktır. Her iki topluluk, yaban-
cıları da yanlarına alarak, bu iki alanda iç pazardan
daha büyük bir pay almaya uğraşıyor.
Kanımca, kendileri açısından olmasa da, ekono-
minin bütünü yönünden, her iki topluluk da ülkenin
ve toplumun geleceği açısından yanlış tarafa ko-
şuyor.
Perakende ticaret, özellikle de besin ürünleri gibi
temel gereksinmelerin karşılanmasına yöneldiğinde,
yüksek oranlı kazançlar sağlayabilir. özellikle de ya-
bancı markaların kullanımıyla, su, süt, et gibi tüketim
ürünlerinin, nitelikleri nedeniyle, üretim, dağıtım ve
pazarlama aşamalarında kâr oranları yüksek olabilir.
Bankacılık ise paradan para kazanmanın aracı-
dır. Son dönemde yabancı sermayenin ilgisini çe-
ken bu sektöre yerli sermayenin de yönelmesi do-
ğal sayılabilir.
İki büyük topluluğun, ticaret ve bankacılık alanın-
daki bu yarışının, aynı işleri yapan diğer girişimler
üzerindeki etkileri ayrıntılı irdelenebilir. özellikle pe-
rakende ticarete öncelik vermelerinin, küçük ve orta
boy tüccarın zararına işleyeceği öne sürülebilir.
Âyrıca, gelişmiş ülkelerde kentlerin dış mahalle-
lerinde kurulan büyük gıda satış mağazalarının, ül-
kemizde kent merkezlerinde konuşlanmasının eko-
nomik ve diğer olası olumsuz etkileri üzerınde de
önemle durulması gerekir.
Burada vurgulanmak istenen ters yol bunlar de-
ğildir.
Tarihsel açıdan bakılırsa, ekonominin iki en bü-
yüğü, ülkenin sanayileşmesinde, özellikle de temel
ve dayanıklı tüketim mallarının üretiminde öncülük
etmişlerdır. Yabancı sermaye ile işbirliği içinde de
olsa, dayanıklı tüketim ürünlerınde bu öncülük sür-
dürülmek isteniyor. Teknolojik yenılikler izleniyor.
Ancak bu yetmıyor.
Koç ve Sabancı topluluklarının ülke sanayileşme-
sinde bundan sonra öncülük yapabilmeleh için, sa-
nayileşmenin, küreselleşme dönemindeki niteliği-
ni yakalamaları, o dönüşümü gerçekleştirmeleri ge-
rekir.
Küresel dönüşümün gerçekleşmesi, bilişim, ge-
netik, optik, bilgisayar ve enerji gibi öncü sektörlere
yönelmeyi gerektirir. Bu da yetmez, bu alanlarda gi-
rişimlerin kendi araştırma-geliştirme çalışmalarına
öncelik vermeleri vazgeçilmez bir önkoşuldur.
• ••
Türkiye, özelleştirme hastalığına yakalandı ve bü-
yük kamu girişimlerinin bu dönüşümü yapmasını,
IMF'nin isteklerine de uyarak, kendisi engelledi. Te-
letaş'ın özelleştirilmesi ile başlayarak, ulusal tekno-
loji yeterliliğinin güçlenmesini kendisi köstekledi.
Günümüzde, gelişmişliğin ölçüsünü, sayısal bölün-
me denilen bilgisayar okur-yazarlığı belirliyor. Türki-
ye, yabancıların bilgisayar pazarıdır; kendi yongası-
nı, işlemcisini üretemiyor.
Aşama aşama kamu sektörünü yok eden Türkiye,
özel kesim büyüklerinin de teknolojik dönüşüm ya-
parak güçlenmesini, bilimsel ve teknolojik yeniliğe
yatırım yapmalarını, ulusal bir programa bağlayıp
sağlama yoluna gitmedi. Oysa bu ikilimiz, tıpkı, ön-
celeri Japonya ve Kore ve şimdilerde de Çin'in yap-
tığı gibi, gerektiğinde devlet desteğiyle, teknolojik
yenilik alanında yatırım yapabilir; bilgisayar ürünleri
başta olmak üzere ileri teknoloji alanlarında, kendi
aralarında işbölümü yaparak, dünyadaki yarışa katı-
labilirdi. Bunlara yeni girişimler eklenebilirdi. Devle-
tin öncülük edeceği planlı bir yaklaşımla, AB, ABD
ve Uzakdoğu dikkate alınarak, ekonomiye uluslara-
rası düzlemde yön verilebilirdi.
Bunlar yapılmadı.
Etten, sütten para kazanmak çok kolaydır; binler-
ce yıllık yoğurdu bilmem hangi marka ile satmanın
günlük getirisi yüksek olabilir. Olur da, toplumun, ne-
leri, nasıl ürettiği, yoğurtla açıklanmıyor; yoğurt üre-
timiyle güçlü ülke olunmuyor; özetle dünya pazarın-
da kalıcı olunamıyor.
Sermayenin büyüklerinin toplumsal sorumluluğu
da büyük olmalıdır.
DÜNYA EKOINOMİ^İrVE BAKIŞ / ERGİN Y1LDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoğlufr» mail.com
Bush yönetimi dış politikasını, geçenler-
de Condoleezza Rice'ın Wall Street Jo-
urnal'da belirttiği gibi Ortadoğu'ya odak-
lamış durumda. İkinci sıradada Rusya'nın
"arka bahçesini" ele geçirm^ projesi var.
Bu iki proje ABD Dışişleri'nin tüm enerjisini
emiyor ve başka bölgelerde rrianevra kapa-
sitesini azaltıyor. Örneğin, ABp tarihsel ola-
rak kendisi için çok önemli g$rdüğü, "arka
bahçe" kabul ettiği Latin Amerika'da dene-
timi elden kaçırıyor, hattaThe Economist'in
deyişiyle etkisi giderek sönüyor.
Latin Amerika'da yerel bir hegemonyacı
güç yükseliyor. Tüm kıta çapında, neo-libe~
ralizme, IMF'ye ve ABD emperyalizmine
karşı kitlesel hareketler giderek güçleniyor,
"Bolivarcı" (bağımsızlıkçı, Latin Amerika
halklarının bütünleşmesini amaçlayan, halk-
çı) bir iklim oluşuyor.
Kâğıttan kaplandan kim korkar
ABD'nin Irak'taki başarısız ığı, hem tüm
enerjisini alıyor hem de yeterşizliklerini, za-
aflarını sergiliyor. Böylece bBşka ülkeler,
özellikle Latin Amerika da AÖD'nin görün-
düğü kadar güçlü olmadığınııtı ayırdına va-
rıyor, bağımız davranmaya bgşlıyorlar.
Geçen aylarda hem Savıjnma Bakanı
Rumsfeld hem de Dışişleri Bakanı Rice,
Latin Amerika'yı ziyaret ederek ABD'nin za-
yıflayan etkisinı restore etmeye çalıştılar
ama başanlı olamadılar. Rumsfeld ve Rice,
Venezüella Devlet Başkanı Chavez'e karşı
bir "istekliler koalisyonu" kurmaya çabala-
dılar, tek bir ülkeyi bile ikng edemediler
(VVashington Times, 10/05). Üstelik Brezil-
ya'da, New YorkTimes'dan Larry Rither'in
aktardığı gibi Rumsfeld, Savunma Baka-
nı'ndan, halkların kendi kaderlerini tayin
hakkı üzerine bir de öğüt dinlemek zorun-
da kaldı, açıkça uyarıldı. Dahası, elli yıldır ilk
kez ABD, Amerika Ülkeleri örgütü'nün de-
netiminı elinden kaçırdı (Financial Times
08/05). Bu örgütün yönetimine ilk kez
ABD'nin istemediği biri, Şili'den sosyalıst
eğilimli Içişleri Bakanı (Pinochet'in yargılan-
masını sağlayan) Jose Miguel Insulza se-
çildi. ABD'nin bu örgütten dışladığı Küba,
şimdi büyük olasılıkla örgüte alınacak.
ABD'nin önemli uluslararası sıkıntıların-
dan biri de Uluslararası Ceza Mahkeme-
si. ABD, bu mahkemeyi kuran anlaşmaya
katılmadığı gibi, başkalarının da katılması-
nı engellemeye çalışıyor. Ancak, Ekvador,
Uruguay, Paraguay, Bolivya, Brezilya dahil
on bir Latin Amerika ülkesi hem bu anlaş-
mayı imzaladılar hem de ABD'yle ona mu-
afiyet sağlayan ıkili anlaşmalaryapmayı red-
dettiler (MotherJones, 02/05).
Geçen hafta 22 Arap ülkesi ve 12 Latin
Amerika ülkesi ilk kez, iki bölge arasındati-
cari, kültürel ve siyasi ilişkileri güçlendirme-
yi amaçlayan bir zirve toplantısında bir ara-
ya geldiler. Toplantı sonunda yayımlanan
"Brezilya Deklarasyonu"', ABD ve Israil'in
Ortadoğu politikalarına karşı eleştirel birtu-
tum aldı. Terorizmi mahkûm etmekle birlik-
te işgal altındaki halkların, silahlı direnme
hakkının meşru olduğunu vurguladı. Bugün
zengin ülkelertarafından saptanan terorizm
tarifinin değişmesi için bir uluslararası top-
lantı talep etti. Deklarasyon, böylece Irak'ta-
ki direnişe, Filistin'de Hamas'a ve Lüb-
Bu Sırada 'Arka Bahçede'...
nan'da Hizbullah'a dolaylı olarak destek
vermiş oluyordu (CNN 12/05).
Tüm bu gelışmeler olurken, arka planda
Brezilya'nın bölgesel ve uluslararası etkisi-
nin artmakta olduğu görülüyor. Dünya Tica-
ret Örgütü görüşmelerinde, ABD ve Avru-
bu anlaşmaların etkileri genişlerken,
ABD'nin bölgedeki projesi Latin Amerika
Serfoest Ticaret Bölgesi Anlaşmasının fi-
ilen ölmeye başladığı görülüyor; zira El
Salvador ve Kolombiya'dan başka des-
tekleyen ülke kalmadı.
ABD'nin başarısı/lığının göstergesi Irak'taki çatışmalar sürerken Suriye sınırına
yakın bir nıcıkczdc Amerikan kuvvetlcrinin 57 yaşındaki Iraklı kadını ve «örme
engclli oğlunu gözaltına alması büyük tcpki uyandırdı. (AP)
pa'ya karşı bir blok oluşturulmasında belir-
leyici rol oynayan Brezilya'nın, Latin Ame-
rika'da da Güney Amerika Ülkeler Toplu-
luğu, Mercosur gibi yerel ticaret ve kültürel
anlaşmaların güçlenmesi için çabaladığı,
Dünyanın önemli petrol üreticilerinden,
ABD ithalatının yüzde 15'ini sağlayan Vene-
züella, şu sıralarda Latin Amerika'da
ABD'nin başını en çok ağrıtan ülke. ABD, ül-
kenin halkçı ve bağımsızlıkçı Başkan Hugo
Chavez'i devirmek için darbe bile tezgâh-
ladı ama kitlesel dıreniş karşısında başarı-
sız kaldı. Buna karşılık ülkesinin petrol ge-
lirlerini eğitim, sağlık, konut, yeni işolanak-
ları yaratma seferberliği gibi halkçı politika-
lar için kullanan Chavez gıttikçe güçlendi.
Güçlendikçe de, salt kendisi ABD karşıtı bir
tutum almakla kalmadı, Latin Amerika ça-
pında ABD karşıtı, "Bolivarcı" hareketlere
fiilen destek olmaya başladı.
Chavez, ABD'nin baskılarına karşı, pet-
rol ihracatını kesmekle tehdit etti. Arkasın-
dan geçenlerde, Venezüella ve ABD ordu-
ları arasındaki ilişkiye son verdi, böylece
ABD askeri personeli Venezüella'yı terk
etmek zorunda kaldı. Chavez, ABD'nin
rakipleriyle de ilişkilerini geliştiriyor. Çin'e
petrol satarken Rusya'dan, Ispanya'dan
silah satın alıyor. Küba'ya sağlık hizmeti
karşılığında indirimli petrol satıyor. Cha-
vez'in Rusya'dan aldığı 100.000 AK-47
(Kalaşnikof) tüfeğin, Rumsfeld'i özellikle
tedirgin ettiği anlaşılıyor (Bu tedirginlikte
Irak direnişinin gölgesi olabilir mi?). Tüm
bunlar yetmezmiş gibi Chavez şimdi de
Latin Amerika çapında El Cezire tipi bir
radyo kurulmasına öncülük ediyor; finan-
sal destek sunuyor (Christian Science
Monitor, 13/05). TVSUR (Güney Televiz-
yonu) CNN'le rekabet edecek ve ABD
propagandasına karşı bir yayın yapacak.
Venezüella'nın başkentinde büro açan El
Cezire de Latin Amerika'da faaliyete geç-
meye hazırlanıyor (VVashington Times
05/05).
TVSUR projesinde Bolivarcı bir ruhun
etkisini görmek olanaklı. Ama bu ruh bu
kadarla da sınırlı değil. Geçen yıllarda Şi-
li, Venezüella, Brezilya, Bolivya, Arjantin,
Uruguay, Paraguay ve Ekvador'da sol
eğilimli, halkçı ittifaklar hükümete geldiler.
Bu halkçı ittifakları hemen heryerde, ikti-
dara, ABD, IMF karşıtı halk hareketleri
taşıdı. Şimdi sırada, Latin Amerika'nın
ikinci büyük ülkesi ve ABD'nin komşusu
Meksika var. Gelecek yıl başkanlık seçim-
lerini sol eğilimli Mexico City Belediye
Başkanı Andres Manuel Lopez Obra-
dor'un kazanması bekleniyor. Bu hükü-
metlerin hemen hepsi IMF programlarına
ya tümden karşılar ya da bu programları
delerek kendi gereksinimleri doğrultusun-
da halkçı politikalara öncelik veriyorlar.
Ancak bu hükümetleri iktidara taşıyan
toplumsal hareketlerin önemli bir özelliği
daha var. Bu hareketler Latin Amerika'nın
sömürgecilik öncesi sahibi olan sonra
mülksüzleştirilmiş yerli halkların (şimdi yok-
sul köylüler ve işçiler) damgasını taşıyor.
Mestizo'nun (sömürgecilerin soyundan ge-
len melez orta sınıfın, iş çevrelerinin) etkisi
giderek zayıflıyor. Bu gelişme tüm Latin
Amerika çapında anti-emperyalist-kültürel
ve tüm Latin Amerika'da entegrasyonu
amaçlayan bir hareketin (Bolivarcı) maya-
lanmakta olduğunun göstergesi.
Tüm bu gelişmeler, bizim uzun süredir
savunduğumuz iki tezi destekler nitelikte:
ABD'nin ikinci hegemonya hamlesi, impa-
ratorluk refleksi başarılı olamayacaktır-
dolayısıyla çok kutuplu bir dünyadan içeri
adımımızı atmış bulunuyoruz. Ikincisi,
eğer istersek ABD'nin basıncına boyun
eğmeyebiliriz.