25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2005 PAZARTESİ HABERLER CHP lideri Baykal, AKP'nin toplumsal desteği yitirdiğini, 2006'nın doğal bir seçim yılı olduğunu söyledi: Hortumu dışanyabağladılarMUSTAFABALBAY ANKARA-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin toplumsal deste ğını, 2006'nın doğal bir seç ledi. AKP'nin hortumu dış;ınya bağladığını vur- gulayan Baykal, AB ile miuakerelerin Lozan gi- bi yürütülmesi gerektiğini bslirtti. Baykal, Abdul- ği yitirmeye başladı- m yılı olduğunu söy- lah Öcalan'ın yeniden yaı makta olan yaraya bıçak so ceğini, hükümetin AİHM'd terdiği direnci, burada göst BaykaPın Cumhııriyet' • Önümüzdeki 3 yılda da Türkiye'nin IMF cenderesinde olacağını söyleyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye yıllardan beri mektupla yöretiliyor" dedi. Baykal, Erdoğan'ın 'hortumu kestik' sözlerini de "Doğru bunlar hortumu kestik diyorlar ya; evet kesip dışan bağladılar. Bu sıcak para ile dışanya giden kaynak başka nasıl izah edilebilir" diye eleştirdi. AB'ye onurlu üyelikten yana olduklarını vurgulayan Baykal, müzakerelerin Lozan gibi yürütülmesi gerektiğini belirtti. gılanmasının kapan- kmak anlamına gele- î türban kararına gös- cremcdiğini söyledi. n sorularına verdiğı yanıtlar şöyle: - AİHM'nin Öcalan' dcvam cdiyor. Burada hükiiı netin bakışını nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? BAYKAL- AİHMkaran jli kararı tartışılmaya Dcalan'ın yeniden yar- gılanmasına yönelik bir kajar değildir. Eksiklik- len söylüyor. Bunları giderjn diyor. Ancak hükü- met böyle bir yol tutmak yienne, yeniden yargı- lamaya hazır bir izlenim scrgiliyor. Oysa tespit- lerin yapılmış olması otonıatik bir yeniden yar- gılamayı gerektirmez. Yeniden yargılamanın gc- tireceği ciddi sonuçlar vardır. - Bunlar nelerdir? BAYKAL - Türkiye dalıa terörden kaynakla- nan yaralannı sarmaya devajm ediyor. Nekahet dö- nemini geçırmeye çalışıyoruz. Şımdi bazı usul- süzlükler vardıye siyası biı basiret kullanmadan, sorumluluk üstlenmeden y<:niden yargılamak de- mek, Türkiye'de tekrar o ac ılı dönemlerin yaşan- masına kapı aralamak denıektir. - Cüneydoğu halkı da 1: arışın tadına varnıış, olağan dönemiyaşamaya başlamışn. Bu açıdan ba- kıııca ne görüyorsunıız? BAYKAL - Yeniden yargılama bölgeyi de sar- sacak. Kutuplaşmayı arttıracak. Kaçınılmazola- rak siyasi birplatforni kurulaeak. Türkiye suçlu- lukpsikozuna sokulmak istenccek. Bu süreç AB- Türkiye ilişkilerine de yarar getirmeyecek. Tam tersini doğuracak. CHP olarak bunları 2 ay önce- den anlatmaya başladık. - Hükünıet anlayacak nu? BAYKAL - Öyle görünmüyor. Ama yeniden yargılama yaranın üzerine bıçağı tekrar sokup çevire çevire kanatmaktır. Bunu Avrupa'ya böy- le anlatmalıyız. - Oysa hükünıet türban ve parti kapatmalarda AİHM kararlaruıa neredeysc direnme noktasın- daydı. Apo'da isc dircnmiyor, neden? BAYKAL- Evet, AİHM'nin bazı kararları ko- nusunda sergiledikleri direnci bu konuda kesin- lıkle ortaya koymuyorlar. - AB ile ilişkilerimi/ 3 Ekim'deki nıüzakere sü- recine kiütlendi. 3 Kkiın'i nasıl görüyorsunuz? BAYKAL - 3 Ekim bir başka kırılma noktası. 6 Ekim, 17 Aralık... Bunlar birbirinden çıkıyor. 6 Ekim'i kabul ettin mi 17 Aralık'a geliyor. 17 Aralık'ı kabul ettın mi 3 Ekim'egeliyor. 3 Ekım'e kadar Türkiye'nin ek protokolü imzalaması istc- niyor. Bu imzalama Türkiye'nin Kıbns politika- sını kökten değıştirecektır. O aşamadan sonra Güney Kıbns'ı tanımamazlık edcmczsiniz. - Siz nasıl bir yol izlemeyi öneriyorsunuz? BAYKAL - AB ile birlikte olmak istiyoruz. Be- raber olmanın yolu nedır? Onlar ne söylerse ka- bul etmek değildir. Onlarla tartışacaksın. Yani Türkiye'nin Batı'yla ilişkisi, hepimiz iyi biliyo- rıız, gergin bir ilişkidir. Biz Kurtuluş Savaşımızı işte Italyanların, Fransızların, Ingilizlerin işgal ettiğı Anadolu'da yaptık ve onlar adına Anado- lu'yu işgal etmeye çalışan komşu ülkenin ışgal ha- reketine karşı direnerek verdik biz bu mücadele- yi. Yani onların lıer dediğine evet diyemezsiniz. Lozan'da onlara karşı çıktık. Ne oldu, Batı'yla kop- tuk mu daha mı batılı olduk? Daha Batılı olduk. - Yani AB ile müzakereyi Lozan gibi yapmalı- yız, öyle mi? BAYKAL - Aynen, aynen. Müzakereyi Lozan gibi yapmalı ıdik. Ve bundan sonra da yapnıalı- yız. Bugün geçen yüzyılda yapılan pek çok an- laşma eskidi, bıtti. Ama Lozan duruyor. Neden? Çünkü İnönü'nün önderliğinde çok iyi müzake- reyle yapıldı... Şimdi AB de böyle olmalı. Eğer bugünkü tutumu sürdürürsek, bizi ikinci sınıf, özel ilişki diye adlandınlan bir statüye sokacak- lar. Biz onurlu bir tam üyelik istiyoruz. KKTC":'YE BASKİ YÂPİlfföR - Kıbns'ın iki yakasından banş haberleri bek- lerken, Güney'den tutuklama haberleri geliyor. Orada ne oluyor? BAYKAL - KKTC'ye geçen yıl referandum- dan sonra verilen sözlerin tümü unutulmuş görü- nüyor. Tecrit kalkacaktı, uçaklar inecek, gemiler yanaşacaktı. Bütün bunlar gerçekleşmediği gibi bizden yeni fedakârlıklar isteniyor. Şimdı Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin yeni bir plana evet de- mesi için Kuzey'e baskı yapılıyor. - Baskının sonucu nereye varacak? - Olumlu bir yere varması mümkün değil. KKTC'ye, bazı haklarından daha vazgeç, seni dilim dilim dilimleyelim, diyorlar. Annan Pla- nı'na ilişkin referandum şu gerçeğı ortaya koy- du: Orada iki ayrı toplum vardır ve bu iki toplum kendi kararlannı kendisi verebilir. -ABD ile ilişkilerimizde yeni bir döııenı var. Baş- ta tnciıiikolmak üzere tüm üsve limanlanmızı açı- yoruz. Bu açılımın ucu açık mı, nereye varacak? BAYKAL - Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde çok ciddi sorunlaryaşandı. Bunun temel nedeni, ne söz verdiğinı bilmeyen, bir söz verince bunun arkasında durup durmama kararını dahı vereme- yen bir yönetimin olmasıdır. Sorunun kaynağı budur. llişkilerı başlangıçta kolay bir para müza- keresi diye algıladılar. Öyle çıkmayınca bocala- dılar. Verilen sadece tncirlik değil. Ama bunu tam olarak açıklamıyorlar. Bu konularTBMM'nin bilgisi dışında götürülemez. Ama götürüldü. Çok yanlış olmuştur. - Bunu gündcme getiriyorsunuz, sonuç alabile- cek misiniz? BAYKAL - Biz sürekli anlatıyoruz. Tabii Mec- lis'e gelmesi hükümetin karanna bağlı. Aslında bu tür konuların TBMM'de konıışulması, hükü- mete gelecek baskıları daa/altır. Bu mekanizma- yı korumak lazım. Eğer bir hükünıet karanyla bu rürizınlerinverildiği ızlenimi yerleşırvealışkan- lık yaratırsa, önünü alamazsımz. - TBMM Başkanı Arınç hep Meclis'in saygın- lığının korunmasından söz eder, yetkisini kimsey- le paylaşmayacagını söyler. Burada neden ses çı- karmıyor? BAYKAL - Doğru, Meclis'in yetkileri konu- sunda asıl duyarlılık gösterilmesi gereken alan- lar buralandır. Anayasanın öngördüğü kurumlar kararlar alabilir, uygulama yapabilir. Bu Mec- lis'in saygınlığına zarar vermez. Ama Meclis'in doğrudan anayasanın kcndisine bıraktığı görev- leri ve yetkileri kullanmada zafiyet sergılemesi Meclis'in onuruna en büyük darbenın vurulma- sı anlamına gelir. Başbakanın dinlenmeye ihûyacı var - Nisan ayı Genelkurmay Başkanı'ndan Anayasa Mahkemcsi Başkanı'ııa kadar kurum temsilcilerinin ciddi konuşmalanyla geçti. Dile gen'rilen mesajlan nasıl değerlendirdiniz? BAYKAL - Böyle bir iktidar döneminde böylesine görüşlerin açıklanması doğal... Hatırlayacaksınız, Sayın Başbakan bir süre önce Zaman gazetesine veıjdiği mülakatta, türban konusunun zamanınıri geldiğini, toplumda bir mutabakal oluşturduğunu, gereğınin Meclis'te yapılabileceğını söyledi. Bunu herkes önemsedi. Bunun üzerine herkes kendi açısından bir durum tespitı yapma gereğin duydu. Açıklamalar peş peşe arkasından geldi Bunlar etkili oldu. Başbakan tavır değişi diği içine girdi, gerginliğin tarafı değilız dedi. - Siz konuşmaları öiiinde Başbakan'ın türban açıklamasma bağlıyorsumız... BAYKAL - Evet, eğer Başbakan türban konusunu birden gündeme getirmescydi böyle bir telaş ortaya çıkmazdı. Iktidarı bu konuda dikkatli olmaya çağırjyoruz. Bu konuda toplumda mutabakat yar, devlet katında yok sözü de doğru değildir. Devlet organları, yargı, Cumhurbaşkanı toplulmun çok önemli bir kesiminın yaklaşımııif yansıtmaktadır. - Ancak hükünıet loplıınıla sö/ünii cttiğûıiz devlet kurumlannı ayirmak istiyor, öyle değil mi? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, son gelişmelere ilişkin Cumhuriyet'in sorularım yanıtladı. (Fotoğraf: KORAY AVCI) CHP'de iç tartışma yeterince yapıldı BAYKAL - Bu çok toplumun ezici çoğunluğu bu konularda gerginlik çıkmasını istemiyor. Hükümet, biz her şeyi yapalım, siz sess toplumla mutabakat ı dokunulmazlıklan ka yanlıştır. Halkımız, z kalın, böylece kriz çıkmaz diyerek bir yere varamaz. Erdoğan ille de rıyorsa, ışte dırsın, ERDEMtR'in satışını durdursun, toplumun çoğunluğu bu kararlan destekliyor. - CHP'nin politikakmnı, hükümete yönelik eleşitnlenni aktardı- mz, CHP 'nin içi nasıl? BA YKAL - Parti olarak biz Türkiye 'yi sahiplenmeye çalısıyoruz. Kurultayı izleyen yurttuşlar CHP ye yönelik hedefleri de görmüş oldular. Ancak o kurultay bizim için bir yiikselişi de beraherinde getirdi. Toplumun kanayan yaralarınayönelik aktifbir çalışma içi- negirdik.SEKA'yu, TEKEL'edikkatcektik. Ermenisorunundaini- siyatifuldık. Bunu politik malzemeyapmadık. Örgütün moraliyük- sek. Partilerin içinde, hele bizim gibi sosyal demokratpartilerde tar- tışmalar olur, yarışmalar olur. Ama sanırım kendi içimizde yete- rince tartıştık. Bu mekanizmalar kullanıla kullanıla... Dışa döniik görevlerimizi kararhlıkla sürdürüyoruz. - Kemal Derviş 'li bir dönem geçti... BA YKAL - Evet dostça uğurladık. Kendisi, gelinen noktada ye- ni bir sayfa açtı. Artık uluslararası alanda sorumluluk üstlendi. Bi- rikimine,yeteneklerine uygun bir alanda çalışacak. Azgelişmiş ül- kelerin kalkmmasına yardımcı olacak. - Türkıve nin kalkmmasına ne ölçüde vardım etti? BA YKAL - Artık buyanıgeçmişte kaldı. Şimdi onun önündeye- ni bir dönem var. Ona her tiirlü katkıyı vereceğiz. Türkiye mektupla yönetiliyor - 1IV1F ile 3 yıllık yeni bir döneme girdik. AKP bunu başarı diye sundu. Başarı mı? BAYKAL - Önümüzdeki 3 yılda da Türkiye IMF cenderesinde olacak. Türkiye yıllardan beri mektupla yönetiliyor. Son olarak AKP hükümeti IMF'ye bir mektup yazdı. Dedi ki, ben Türkiye'yi rotasına sizın koymanızı kabul ediyorum. Ekonomiyi, maliyeyi size cmanet etmek istiyorum. tşçi ücretleri, emekli maaşlan, memıır zamları, bütçenin bağlanması. . bütün bunları belirleme yetkimden vazgeçiyorum. Ben geldiğim zaman bir program vardı. O tamamlansın, ondan sonra bildiğimi yaparım diye düşünmüştüm. 2.5 yıldır görüyorum ki, bu benim yapacağım iş değil. Senden istirham ediyorum, ne olur gel, ekonomiye sen yön ver... Bu mekrubu okuyan Washington'daki guvernörler, mektubu aldık, kabul ettik dediler. Bir mektup gönderdiler. 3 yıllığına daha ekonomiye el koydular. - Bu kadar ıızıın süreli IMF'ye bağlı kalan ülke var mı? BAYKAL - Yok. tşte sıcak bir örnek Brezilya. Bunu yapmadi. IMF'ye teşekkür ederim dedi. - Oysa IMF ile temel sorunlar da çözülmüyor, öyle değil mi? BAYKAL - İşte Türkiye'nin ekonomik tablosu. Cari açık artıyor. Dış borç artıyor. Ekonomi kayıt dışına çıkıyor. Bunun sonucunda vergi veren azalıyor. Mart ayında Türkiye'deki vergi mükellefi geçen yıla oranla 110 bin a/aldı. Sıcak para 38 milyar dolar. Sıcak para bir ülkeye yatırım yapmak üzere gelmiş bir yabancı sermaye değildir. Yatınm yapıp fabrika kuracak, yok böyle bir şey. DECILDIK - AKP iktidannın 2 5 yılı doldu. tlk yan bitti. Si/.in gözünüzle ilk yan nasıl? BAYKAL - Hıçbir iktidar ebedi değildir. Geldiği gibi gider. Bi - iktidarın etrafındaki toplumsal destek işbaşına getirir. Aynı toplumsal arayış iktidarı düşürüh AKP ile ilgili toplumsal destek belli bir sınırdkydı. İktidar kendısini oraya taşıyan toplumsal deşteğiıı önemli bir kısmının kaybolmakta olduğuıja tanık olmaktadır. Hepimiz de bunu görüyoruz. Bu bir sürcçtir. - Sizce destek neden azalıyor? BAYKAL - Her şeWen önce iktidar sorunları çözmck yerine zaman zaman sorun oldu. Pek çok sonın bu iktidar döneminde ortaya çıktı. Ötedcn beri var olan dcvam etti. Ben bunu dmi sorunlar da artarak hem ekonomik, hem siyasi hem de uluslararası bir sorun olarak görüyorum. Bu yıl tamamlandığıııda AKP 3 yılda Türkiye'nin 80 yılda oluşmuş olan borcunu iki katına çıkarmış olaca|k. -Nasıl? BAYKAL - Yani 8 egale edecek. Bir kat :)yıllıkborcuAKP3yılda daha arttıracak. - Başbakan dış gezileri de ihıııal etmiyor. Bunlar ne ölçüde veri mli? BAYKAL - Başba<an'ın dinlenmeye ihtiyacı var^ - Ne anlahıda? BAYKAL - Söylediğim, her şeyi anlatmayfJyeliyor. ERDEMR'de bizim lıarcmıız var - Siz özelleştirmeye, ekonomiye dönük değerlendirmeler yap- tığınızda Erdoğan sürekli geçmişinize gönderme yapıyor. Ne ürettiler, diyor. Ne ürettiniz? BAYKAL - Zaten Başbakan önüne geleni azarlıyor. Son olarak ERDEMİR'i tartışırken de benzer durum yaşandı. Ben önerimi yıneliyorum. Başbakan seçsın istediği kanalı, ERDlıMtR'i tartışahm. - Erdoğan, Ereğli Demir ÇelikMn kuruluşuna CHP'nin karşı çıktığını söyledi... BAYKAL - Orada genelleme yapıyor. İsmet İnönü döncmı- ne gönderme yapıyor. Ama doğru değil. Bilmiyor ki; İnönü 1961 Kasımı'ndan 65 Şubatı'na kadar başbakandı. ERDE- MİR 65 Mayısf nda açıldı. Yani ondan 3 ay öncesine kadar İnönü başbakandı. Açılışa İnönü, eşiyle birlikte gıdiyor. Fabrikanın istımlaklen, ihale İnönü zamanında... ERDE- MİR'de CHP'nin harcı var. - Erdoğan, bugün ERDEMİR'in satışına ideolojik olarak da karşı çıktığınızı iddia ediyor... BAYKAL - Efendim, ben bu lafların neresini düzelteyım? ERDEMİR'de yapılan özelleştirme değil. ERDEMİR zaten özel bir kuruluş. Kurulduğu andan itibaren şirket. Buradaki kamuya ait hisselerin yabancıya, ERDEMİR'm yabancı ra- kıplenne satılmasına karşıyız. 2006'da seçim mümkün - Ufukta seçim görüyor musunuz? BAYKAL - Seçim artık iktidar için tehdit ve korku unsuru haline gelmiştir. tktidarın üçüncü yıhndayız. Türkiye'de do- ğal olan 4 yılda bir seçim yapılmasıdır. 2006'da dördüncü yıla gireceğiz. 2006'nın doğal bir seçim yılı olarak düşünül- * mesi mümkündür. Ancak hükümet 2007'yi bekleyeyim, Cumhurbaşkanı seçimini ben yapayım hasabına girebilir. Bu ertelemenin kendisi için daıma artan bir faturası olacak- tır. Aleyhine ışleyecektır, bedel ödeyecektir. - 3 Kasım 2002 seçimleri, sandığın isyanı olarak da yorıını- landı. O seçim sonrası çıkan tablo ne kadar Tiirkiye'nin ger- çeği? Yeni seçimde nasıl bir siyasi yelpaze oluşabilir? BAYKAL - Türkiye'de siyasi şekillenme seçim ortamının kendisını göstermesiyle birlikte oluyor. Şu anda iktıdara yö- nelik hayal kırıklıklarının paylaşılması sürecini yaşıyonız. Bir süre sonra muhalefetin kendısini nerede nasıl yansıtaca- ğı konusu gündeme gelecektir. Seçim gündeme geldiği gün, ortada bir CHP'nin var olduğunu herkes görecektir. - Sözünü ettiğiııiz toplumsal muhalefeti, yakınnıayı. medya ne ölçüde dile getiriyor? . BAYKAL- Maaselef medya Türkiye'nin arayışına yön ve- r recek, hakemlik yapacak, onu yansıtacak bir nitclik taşı- maktan büyük ölçüde çıknııştır. KAYEEDIYORU: - Erdoğan herfirsattahortumu kestik diyor. Gerçekten kesildi mi? BAYKAL - Doğru, bunlar hortumu kestik diyorlar ya; evet kesip dışan bağladılar. Bu sıcak para ile dışanya giden kaynak, başka nasıl izah edilebilir? Yeni hortum mekanizması sıcak para mekanizması. Türkiye dışanya çalışıyor. Kan kaybediyor. - Bu tablo dövizin istikrarı gibi sunuluyor... BAYKAL - Her şeyden önce bu 38 milyar dolar bir şişkinlik yaratıyor. Dövız bolluğu var gibi bir görüntü oluşuyor. Kuruıı düşük olması ithalatı hızlandırıyor. Ihracatı olumsuz etkiliyor. Cari açığı büyütüyor. Bu sürdürülemez. Sürüyor gibi görünebilir ama, süremez. Bu anlaşılınca sorun çıkacak... - Sorun dediğiniz kriz mi? BAYKAL - Bir kriz öngörmek istemiyorum. Bunu sürdürmek kesınlikle mümkün değil. Bakın bu 38 milyar dolar sıcak para, işsizler ordusundan bir kişinin azalmasını sağlamıyor. Cünkü üretıme, yatırıma döniik değil. Bu para seninmiş gibi hayal âleminde yaşayamazsın. Hükümet, ekonomi iyiye gidiyor gibi görünürken hiç yatırım olmadığını anlayınca birtakım arayışlara yöneldi. Teşvik Yasası'nda değişiklik yapmaya bel bağladılar. 81 ilin 49'unu teşvik kapsamına alıyorum derseniz, ikili bir ekonomi ortaya çıkar. Bu teşvik sisteınıyle ılleri birbırine düşürınekten başka bir şey yapamazlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle