09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10MAYIS2005SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ARSEN LÜPEN DURUST TABİATLI İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜLCANBAZ 1 IN HARİKULÂDE MACERALABI KISIM 1EKMILI BÎRDEN TURHAN SELÇUK EN UKLÛ PP-. vS CM NÎVET VE p 'ıZh HuCRESİNOF 602 AİTlM- Türkiye, yarqttığı markalan elinde tutamayarak ürettiğini yabancıdan satm alan bir pazara dönüştü esel zincirleredolanchkEkononıi Servisi - Küreselleşme sü- reci içindeki Türkiye'de, bir yandan uluslararası pazarlama ziııciıleri ağı gi- derek gelişirken bir yandar da bu ül- kede "doğan" markalanmız birer bi- rer yabancı şirketlerin elin: geçiyor. Yediğimiz patates cipsinden gelenek- sel yoğurdumuza kadar çok sayıda gı- da ürünü, yabancı şirketlen;e üretilip çoğu yabancı gıda zincirleri; «racılığıy- la salılıyor. Doğal akışı içinde fazla farkına var- madan yaşadığımız bu süreç, Türki- ye'nin dışa bağımlılığını arttırırken reklam bombardımanı ve krsdilendir- me gibi tüketimi pompalayan sistem- lerle kişisel bazda tüm vatandaşlann borçluluk düzeyini de arttınyor. Uzmanlara göre son günlerde Tür- kiye'ye ilgisi artan uluslanrası mar- ket zincirleri, küresel plandt uluslara- rası sermayenin "liberalleşnıe" dayat- • Son günlerde Türkiye'ye ilgisi giderek artan uluslararası market zincirlerinin net sermaye girişi ve pazar organizasyonu gibi olumlu etkilerinin yanında, tarımsal üretimden yerli markaların yabancılaşmasma kadar bir dizi olumsuz etkisi oluyor. Çoğu yabancı süpermarketler, bizim malımızı bize pazarlayarak pazan büyütüyorlar. masından güç alıyor. Başta \BD,AB ülkeleri, Kanadave Japonyagibi ulus- ERAKENDE SEKTORU lararası devlerin güdümünde gelişen - yeni ideoloji, Türkiye de dahil dünya- nın diğer yarısına, ithalat engellerini kaldırmalarını, piyasalannı yabancı tekellere açık hale getirmelerini, tan- ma verdikleri destekleri azaltmalan- nı dayatıyor. Bu çerçevede çıkanlan ya- bancı sermayeyi teşvik yasalan, ulus- lararası tahkim sistemleri, ithal ika- meci ekonominin terk edilmesi gibi "re- formistgelişmeler", yerli muzun yeri- ni Çikita'nın alması, ithal elmadan çi- leğe kadar ithal gıda ürünlerinin raf- ları sarması ile sotıuçlanıyor. Uluslararası finans sisteminin "plas- tik para"lan da bu sistemi besleyen unsurlar arasında yeralıyor. Bakkal am- canın veresiye defterinin yerini taksit kartları, banka sisteminin kredi kart- ları almış durumda. Master'lar, Visa Card'lar ve diğerleri, gelecek gelirle- rin şimdiden tüketimine zemin hazır- lıyor ve herkesi borçlu hale getiren sistemleri hazırlıyor. Yabancı market zincirleri eliyle dün- ya markalannın giriş süreci ile birlik- te, marka bağımhlığının doğuşu, ge- leneksel ürünlerden markalara kay- manın hızlanışı, özellikle genç kesim- lerde yaratılan marka bağımlılığı tü- ketimi daha da pompalıyor. Promosyonlu satışlar, bir alana bir de bedava sistemleri, bardak, tabak hediyeli deterjan satma teknikleri vs. tüketimi kamçılayan, o anda ihtiyaç duyulmayan ürünleri önceden sa-tan, stokları evlere yıkan sistemler. Bütün bu süreçte Türkiye'nin, tanm- da üretim ve ambalaj tekniklerinin gelişmesi, örnek pazarlama stratejile- rinin öğrenilmesi gibi bazı olumlu ka- zançlar sağlamasına karşın, ekono- minin giderek dışa bağımhlığının art- ması, kişisel borçluluk düzeyinin art- ması ve kendi ürünlerinin kendine ya- bancılarcapazarlanması gibi kayıpla- n büyüyor. Markalar da elden gidiyor Uluslararası market zincirlerinin Türkiye'de yaygınlaşması ile marka- larımızın birer birer elden çıkışı ve ta- nm sektörünün uluslararası pazarların denetimine açılması atbaşı gidiyor. Devlerin Türkıve kapışması • Koşulsuz yabancı sermaye daveti nedeniyle uluslararası gözde pazarı haline ge yerli gruplarm ellerind lirketlerin en Türkiye'de ;ki market zincirleri birer birer satışa çıkartılıyor. Yabancılarm market pazanndaki pastadan aldıkları pay her geçen Ekonomi Servisi-Ulusal ma piyasadan çekildiği Tür gün artıyor. ket zincirlerinin tek tek ciye'de güçlü olmak is- teyen yerli gruplar yabancılarla ortakhk kuruyor. Sabancı Carrefour'la işbirliğine giderek pazar- da lider konumuna yükselirken, yıllardır tartış- masız lider olan ve kısa bir süre önce Gima ve Endi'yi elinden kaçırar Koç'un Migrosu'nun dünya devi Wal-mart'la j;örüştüğü biliniyor. Son 15 yıl içinde Türkiye'ye gelerek sınırlı mağaza ile faaliyette bulunan Gotzen, Bauhause ve Re- Perakende sektöründe büyümeyle birlikte ilk kaybeden bakkallar olmuştu. Büyük ulusal zincirlerin sektörclcki kârblığını gören uluslararası zincirlcr, Türkiye pastasından pay kapnıak için harekete geçince 80'leri yansıtan bu fotoğraf bu kez büyük ulusal zincirlcr için geçerli hale geldi. Çay üretim sahalannda boy göste- ren bir kısmı yerli ortaklı yabancı mar- kalar, Çaykur'un pazar payını Lip- ton'lara, SirWinston'larakaptırması- na yol açıyor. Geleneksel tütün ekim alanlan da- rahrken, son 10 yılda pazara giren Philip Morris'ler, Japan Tobacco'lar, içilen her on sigaradan 6'sını satıyor. Pancar üreticisi ve şeker piyasası Cargfll'lerle boğuşurken, sıvı şeker tüketimine dayanan ürünler hiper marketlerin raflannda her gün biraz da- ha fazla yer alıyor. Geleneksel Tosya Princi kaybolur- ken Amerikan Princinin ithalatı artı- yor. Nohut, fasulye ve mercimeküre- timinde büyük düşüşler kaydedilir ve tanmsal ürün ihracatı sadece yüzde 14 artarken bu ürünlerdeki ithalat yüzde 28.5 artış gösteriyor. Özellikle yoğurduyla tüketicinin belleğine kazinan Tikveşli Gıda'nın sa- hibi Doğan Vardarlı 1998 yılında şir- ketin tüm hisselerini Sabancf nın or- tak olduğu Danone'ye satınca, Tikveş- li de yabancı marka haline geldi. Komili yağlannın sahibi Halis Ko- mili, yaşadığı krize yenik düşerek Ko- mili Yağ'ın tamamını 1995 yılında Unilever'e sattı. El değiştiren diğer marka ve şirket- ler de şunlar: Kar Clda: Kar Gıda Yönetim Ku- rulu Başkanı Faruk Berksan, 2002 yılında Kar Gıda'nın tüm hisselerini ABD'h Kraft'a sattı. Ankara Birtat: Birtat markası yaratıcısı Nizanıettin Iren, şirketinin tüm hisselerini 31 Ağustos 1999'da Da- none'ye sattı. Şaşal Sll: DanoneSa bünyesıne 2003 yılında girmişti. MİSSÜt: Tekfen Holdıng bünye- sinde yer alan Missüt, 2002 yılında çi- kolata devi Nestle'ye satıldı. SanSU: Sanko Holding bünyesin- de yer alan Sansu 2002 yılında Nest- le'ye satıldı. DOSan Konserve: Dosan Yö- netim Kurulu Başkanı Recep Konuk 2001 yılında şirketi Unilever'e sattı. AİO v e MintaX: Alo ve Mintax markalannın yaratıcısı Dürüs ailesi, 1987 yılında şirketin tüm hisselerini Procter and Gamble'a sattı. Birtat: Nurcttin ve Nizanıettin tren tarafindan kurulan şirket 2000 yı- lında Sabancı Holding tarafindan sa- tm alındı. Daha sonra tüm hisseler Danone'nin eline geçti. ı grubunda yer al nin Türkiye'ye ilgileri her geçen gün artarak sü- ııv ıaaııy^ıı\^ uuıuııaıı vıuız,wı, uauuauo^ \\s ıw » ai gibi yapı marketierinin yam sıra özeiiikie hız- Prof. Dr. Izzet Gümüş e göre, küresel scıldında ayakta kalmanifi yolu kooperaûfleşme lı tüketim grubunda yer alan market zincirleri- yesindeki Tansaş da müijteri arayışında. ^_jH Türkiye'ye 1993'tegelenCarrefour, 1963'te H'T' kuruldu. Halen 31 ülkede 9 binden fazla mağaza ile tüketbiye ulaşıyor. 1996'daOaı-raJfoiur 'Kurtulıış: Bırleşerek buyumek' Sabancı Holding ile işbirl iğine giden market, Tür- kiye'de CarrefourSA adıyla faaliyette bulunuyor. CarrefourSA'nın yüzde 4O'ı Sabancı'ya ait. Metro ilklerden 1990 yılından bu yara Türkiye'de faaliyet gösteren Alman sermayeli şirket, marketlerin- de 25 bin ürün çeşidiııi tüketiciye sunuyor. Özellikle bakkallara dönük satış yapan mar- ketin, Türkiye'de dokıu: marketi bulunuyor. tngiliz market devi Tesco, 1924'te kurulmuş olmasına karş; n son dört yılda büyük atılım yapara k dünya li- derliğine oynuyor. 2003 yılı sonunda Ege'de 100 ortakla kurulmuş olan K pa'nın çoğunluk hisse- lerini alarak perakende se ktörüne adım attı. 5 ma- TESCO ğazası olan Tesco, Tans; Perakendenin IKIJt ş'ı almak isyor. ;n yeni yabancısı ise 30 bin kişilik siftahla kapılarını açan Is- veçli mobilya devi Ikea oldu. İlk ma- ğazasını tstanbul Ümran; yıl içinde 600 milyon do arlık ihracat rakamına ulaşmayı planlıyor. ye'de açan Ikea, birkaç ANKAIU(CumhuriyetBürosu) -Gazi Üniversitesi Ticaret Turizm Fakültesi Işletme Bölümü pazarla- ma öğretim üyesi Prof. Dr. İzzetGü- müş "Kooperatifçilik bir medeni- yettir. İnsanlann bir araya gelerek büyük işler yapnıasıdır. Insanlann kendi ihtiyaçlarıv la ilgili, ürününü pazarlanıası, kredi talebini çözme- si amacıyla çıknııştır" dedi. Kooperatifçilik konusunda çok sayıda çalışması bulunan Türk Ko- operatifler Birliği'nin Başkan Yar- dımcısı Prof. Gümüş, küreselleş- me kooperatifçilik ilişkisi konu- sunda değerlendirmelerde bulun- du. Gümüş'ün açıklamalan şöyle: */ Küreselleşme "dünyada kinı neyi daha ucııza, daha kaliteli üre- tiyorsa o başanlı olsun, geriye ka- lanlaryokolsun"anlayışıdır. Fark- lı sektörleri ölçek ekonomisiyle ele geçiriyor. • Küçükler "Ben ne yapaca- ğım?" diyor, yanıtı birleşmekten ge- çiyor. Bakkallar yok olma yolun- • Kooperatifçilik konusunda çok sayıda çalışması bulunan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Gümüş, ölçek ekonomisinden yararlanan çokuluslu şirketlerle mücadele etmenin yolunun birleşerek büyümekten geçtiğini söyledi. da. Birleşerek ortak ihtiyaçlannı gi- derebilirler, ortak tedarik de yapa- bilirlerdi ama şimdi tükeniyorlar. ^ Kooperatifçilik aslında bir- lik ruhu, birlikten doğan güç. Kü- reselleşmeye karşı mücadele bir- leşerek olur, bunun adı kooperatif olur başka olur. Ama birleşme ol- madan bu küreselleşmeyle rekabet şansı yok. Çünkü artık korumacı- lık da yapamıyorsunuz. ^ Kooperatiflerbirlikteliğisağ- layamadılar. Bu bütün dünyada sağlanamadı. Bireyselleşme küre- selleşmeyi doğurdu, birliktelik ol- saydı küreselleşme bu kadar ileri gidemezdi. ^ Türkiye'de kooperatif sayısı fazla ama işlevsellikleri, güçleri yok. Panko Birlik var mesela. Öl- çeği büyük olduğu için Çumra'da 150 milyon dolarlık yatınmla şe- ker fabrikası kurabildi. Ama böy- le kooperatiflerin sayıları çok az. Tüketim kooperatifleri vardı, ama şu anda kalmadı. Çünkü tüketici ba- kıyor "Carrefour'da daha ucuz di- yor". Çünkü Garrefour'un alım öl- çeği büyük. Kendi öz malından al- mıyor, oradan alıyor. ı/ Aynca Türkiye'de kooperatif- çilik bilınci yok. Çiftçi kooperatif sahibi olarak devleti görüyor, hal- buki kooperatiflerin esas sahibi kendisi. Kooperatiflerin işlemesi için birlik bilinci lazım, ben Tür- kiye'de birlik ruhu görmüyorum. Birlik ruhu olmayan toplumlarda küresel şirketler hakim olur. •'Küreselleşme geri döndürü- lemez. Bilinçlendirme dışındaesas mücadele, Türkiye'deki işletme- lerin de bunlarla mücadele edebi- lecek boyutlara çıkmalarıyla olur. Küresel şirketler çok ileridelerama kendi konulannda Türk işletmele- rinin dünyanın en büyük 20 şirke- ti arasına girmeleri gerekir. Aksi takdirde Gümrük Birliği, GATT anlaşmalarıyapmışız. Korumayla bunlarla mücadele edilemez. •" Kooperatifçilik için de yapı- lacak olan şey şu: Türkiye'deki ko- operatiflerin büyük olması lazım. Ortak sayısı çok olmalı. Aynca or- taklann kooperatif bilinci olması lazım, bunun devletin kamunun değil, kendisinin olduğunu algıla- masının sağlanması lazım. • Isveç'te tüketim kooperatif- lerınin kendi marketleri, kendi ürünleri var. Orada Wal-Mart bile girse bir şey yapamıyor. Isveç va- tandaşı "Benim kendi nıaüm" di- yor. Böyle bir bilinç yaratmak la- zun. Bu ortak sayısının fazlalaşma- sıyla olur. Ortak fazla olursa, eko- nomik gücün de büyük oluyor. DUZYAZI ORHAN BİRGtT Sahi DSP Ne Yapıyor? Başlıktaki sorunun yanıtını vermek isterlerse DSP'nin sayın yöneticileri, gerçekten göz dolduru- cu bir çalışma programını alt alta sıralayacak ka- dar yüklü bir gündemi serpileyecek durumdalar. Bu çalışmalar Ankara'da, (zmir'de, Istanbul'da, Ada- na ve Gaziantep'te parti örgütünün bölge toplantı- lan olarak öne çıkıyor. Parti yönetiminin yerel med- ya temsilcilerini de o toplantılardan bir gün önce ay- nı merkezlerde bir araya getirerek ağırladığı bildiri- liyor. Sözü edilen bölge toplantılarında da genel başkan ve yardımcıları dışa dönük eleştiri konuşma- ları yaparak örgüte 3 Kasım genel seçimlerinde yi- tirilmiş olan morali yeniden aşılamaya çalışıyorlar. Yö- netim, 3 Kasım 2002 yenilgisinden sonra yapılan ku- rultay da dahil olmak üzere, örgüt temsilcilerine de, adaylarına da, eski milletvekillerine de, DSP'yi par- lamento dışı bırakmakla da yetinmeyerek en dibe indiren öyle bir sonucun nedenleri için görüşlerini sormadı. Çünkü öyle bir gerek görmedi. Belki de o yüzden de TBMM Başkanı Arınç, o ye- nilginin nedenini Merve Kavakçı'nın türbanla millet- vekili andı içme girişimini önlemenin bedeli olarak gös- termek gibi talihsiz bir demecin altına imzasını attı. öylece Arınç, türbanın kamusal alana sokulma- yışının halk iradesinin çoğunluğunca onaylanmaya- cağını savunan görüşüne kendi açısından bir ge- rekçe uydurmuş oldu. DSP Genel Başkanı Sayın Se- zer, TBMM Başkanı'nın Kavakçı ile ilgili bühtanını yeterince karşılayamadı. DSP'nin Cumhuriyetin te- mel değerlerine sahip çıkmaya devam ettiğini ve ilk seçimde Arınç gibi düşünenleri iktidardan düşüre- ceğini söylemekle yetindi. Oysa Sayın Genel Baş- kan, seçmenin partisi ile olan 3 Kasım karşılaşma- sında, dış kaynaklı propagandanın parlamento gru- bunda neden olduğu bölünmenin ve Sayın Ecevit'in hâlâ aydınlatılamayan hastalığının DSP örgütünün moralini bir anda niçin sıfıra indirdiğinin asıl gerek- çelerini tartışmaya açabilmeliydi. Parti örgütleri asıl öylesine beklenmedik komp- lolar sırasında sorumluluk yüklenmeliydiler. 3 Ka- sım seçimi gösterdi ki, sadece atama ile görevlen- dirilmekleyetinilmeyen, siyasi partileryasasınaay- kırı biçimde çoğunun üye kaydı bile yapılmayan, ya- pılanların ise her yıl bu kayıtlarının yenilenmesi gi- bi bir demokles kılıcı ile tehdit altında tutulduğu DSP örgütü tam bir hezimet sergilemişti. Ağustosböcekleri CHP Genel Başkanı o hezimetten en çok yarar- lanan lider olarak, belki de günah çıkartma gereği- ni önceki gün TOBB Genel Kurulu'nda Başbakan'ın enflasyonu indirmekle övünen sözlerini yanıtlaya- rak duydu. Ve "Sizden önceki hükümetten görevi devraldığımız zaman enflasyon yüzde 70'ten yüz- de 30'lara düşürülmüştü" dedi. Kendi yapısal ne- denleri yüzünden bir anda çözülmüş olan DSP ör- gütü de partinin Ecevit'i terk etmeyen bakanları ve milletvekilleri de ekonomideki düzelme belirtilerini savunamadılar. Ankara'daki bozgunu Anadolu'da seçim sandıklarına taşıdılar. Ankara, hâlâyenilginin gerçek nedenlerini görmü- yor ve görmek istemiyor. Parti içinde görev yaptı- rılmış sayısız kişinin üstüne "kırmızı noktalar" ko- nulmuş. DSP'nin bugünkü durumunda bile kırmızı noktalılara kapılar kapatılmakta ısrar ediliyor. llçe- lerde üye sayısını kongreleri mahalle birimlerine in- dirmeyecek düzeyde tutma alışkanlığı uygulama- nın yanlışlığının 3 Kasım'da ortaya çıkmasına kar- şın terk edilmiyor. Önceki gün AKP'nin Kadınlar Kolu Birinci Kongresi'nde konuşan Erdoğan, "Ben oyumu AKP'ye verdim ile, ben AKP'liyim" anlayı- şı arasındaki büyük farka değindi ve seçmene ai- diyet duygusu aşılanmasının üstünde durdu. Sosyal demokrat ya da demokratik sol partiler de böyle bir kaygı yok anlaşılan. Ki parti örgütünde geç- miş dönemlerde başkan ya da yönetim kurulu üye- liği için görevlendirilmiş kimi kişilere bile hâlâ ka- yıtlı üye olmadıkları" rahatça söylenebiliyor. Seç- mene üyelik çağrısı kampanyaları açmak akıllardan geçmiyor. Tarım kesiminin kan ağladığı, IMF önerilerinde bugünkü asgari ücretin bile aşağı çekilmesi tavsi- yelerinin can kulağı ile dinlendiği, memur ve esna- fın sorunlarına sırt çevrildiği, ulusalcılığın, Atatürk Cumhuriyetçiliğinin neredeyse aşağılanmak iste- nildiği bir dönemde bile, iktidar partisinin alterna- tifsizliği gerekçe olarak gösterilebilir mi? Sol parti- lerin yönetimini ellerine geçirmiş olanlar karıncalık yerine ağustosböcekliği yapmayı üstlenirlerse... Neden olmasın? Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(« e-kolay.net Motorînde yüzde 1.8'lik indirim • AJNKARA (Cumhuriyet Biiıusu) - Motorinin rafi- neri çıkış fiyatı, bugünden geçerli olmak üzere indiril- di. tndirimin pompa fiyatlarına, yüzde 1.8 oranında yansıması bekleniyor. TÜPRAŞ'ın yaptığı indirimin ardmdan, dağıtım şirketlerinin pompa fiyatlannı belir- leyip uygulamaya koynıalan bekleniyor. Bıçaklanan taksici öldü • lstanbul Haber Servisi - Kiiçükçekmece Halkalı Caddesi Çamlık mevkiindeki boş alanda, Levent Çarşı durağına bağlı olarak çalışan 34 THU 65 plakalı taksi sürücüsü 46 yaşındaki Ahmet Karaçam, bıçaklanmış halde, ağır yaralı olarak bulundu. Yurttaşlar tarafindan Halkalı'daki Özel Senıt Hastanesi'ne götürülmek iste- nen Ahmet Karaçam, yolda yaşamrnı yitirdi. Istanbul'da gaspçı operasyonu • lstanbul Haber Servisi - Ümraniye ve Kadıköy 'de- ki olaylarda 10 taksi sürücüsünün para ve cep tele- fonlannı gasp ettikleri bildirilen Y.T. ve yeğenleri B.A. ve H.Ö. Ümraniye Ilçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne bağlı ekiplerce yakalandı. Ekipler ilçede son 1 ayda 8 gasp oîayına karıştıklan iddia edilen VG, S.S. ve S.A'yı da gözaltına aldı. Develioğlu'na çevre ödülü • lstanbul Haber Servisi - Peyzaj tasanmı, rehabili- tasyon ve kentsel çevrenin yeşillendirilmesi konula- nnda uluslararası başarıya sahip Torsanlorenzo Vak- fı prestij ödülü, bu yıl Bahçelievler Belediye Başka- nı Osman Develioğlu'na verildi. Osman Develioğlu, "Bu ödülün anlamı, çağdaş keııtleşmenin uluslara- rası normlarda değer kazanmasıdır" dedi. Liman 2 ile nostalji • lstanbul Haber Servisi - Rahmi M. Koç Müzesi, her hafta sonu yapılacak olan "Liman 2 ile Nostaljik Haliç Gezileri" ve "Hareket Günleri" etkinliklerine 20 Mayıs'ta başlıyor. Liman 2 buharlı gemisiyle Al- tınboynuz'da özel sefere çıkacak ve müzenin bahçe- sinde gerçekleşen "Hareket Günleri" etkinlikleriyle farklı bir gün yaşayacak olan ziyaretçiler Penny Fart- hıng bisikletinin gösterisine de katılabilecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle