17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Türkler ve Türkler LONDRA'NIN, Kraliyet Sanat Akademisi önün- de hiç bitmeyen bir kuyruk; bir yığın insan, "Türk- leri" görmek için on bir Ingiliz lirası, yani otuz mil- yon TL'ye yakın para verip giriş bileti almak için sı- rada: Ingilizler, yaşlılargençler, öğretmenleröğren- ciler, her zaman her yerde olduğu gibi kocalarını gömdükten sonra dünya seyahatine çıkan Ameri- kalı madamalar. Mutlaka birkaç daTürk. "Kırkyılda birlehimize bir şey yapılmış, gidip de görelim" diye uzaklar- dan bile gelenler. Ama, onların kafası biraz karışık. önce, sergiye "Türkler: 600-1600" diye bir ad verilmesinin uyandırdığı merak: Niçin Miladın 600'ün- den başlayıp 1600'de biten, sadece bin yıllık ke- sit? Biz ki, "Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız!" d\ye marşlarsöylemişizCumhuriyetin onun- cu yılından beri. Bin yıla sığar mıyız? Sergiye gelen Türklerin bu soruya bulabildikle- ri yanıtlar çeşit çeşit. Birincisi, bilimsel: Sergideki ana tema. Bir kav- min geniş bir coğrafyada, Moğolistan'ın Çin sınır- larından başlayıp Avrupa'nın ortalarına kadar ge- len "uzt/nyo/cu/u/f" boyuncaçeşitliuygarlıklarla sa- nat alışverişleri anlatıldığına göre, bu tarihler, yol- culuğun başladığı ve sonuçta vardığı noktaların zaman içindeki koordinatları oluyor. Ikincisi, pratik: Aynı kentte, kısa bir süre önce, Kanunî "Muhteşem" Süleyman sergisi açılmış. Ondaki tema "Osmanlı" ağırlıklı olduğu için, ser- giye üç yüz yıllık daha Osmanlılık eklemek müze- cilik açısından yanlış olurmuş. Üçüncüsü, sanatsal: Milattan sonraki 600'ün ön- cesinden gösterilmeye değer pek az şey var. O dö- nem biraz karanlık ve karışık. 1600'den sonraki sanat alışverişi ise, ara sıra durarak, gerileyerek, öy- künerek, sonuna doğru yozlaşarak yapılmış bir alışveriş. Oysa, 600-1600 arasında Batı'ya doğru kabına sığmayan bir nehir akışı var. Yıkarken ya- pan, alırken veren, güçlüyken incelen, incelirken güç- ienen bir akış. Galiba, bir de siyasal yanıt olabilir: 1600'ün son- rası, özellikle on sekizinci yüzyılın sonundan başlayarak, Balkan ulusalcılığının kıpırdadığı dönem- ler. Işin içineSırpları, Yunanları, Romenleri, Bulgar- ları katınca, sanat bir yana itilip yakın tarihlerin ezik- likleri, hınçiarı, suçlamaları canlanabilir. Sergiciler, "lyisi mi parantezi on yedinci yüzyıldan önce ka- patalım" diye düşünmüş olabilirler. Ama, sergiyi dikkatle gezen sıradan bir insan bi- le şunu fark etmeden edemez: Çin'den, Hint'ten ve özellikle Iran'dan geçerek yapılan sanat alışve- rişi sergilenirken hiçbir "özgünlük" savunması, yani alafranga bir deyimle "orijinallik", "Bizle başlar, bizle biter" iddiası yok. Tam tersine, rahatça alış, rahatça veriş. Batı açısından bakıldığında, galiba "Türklerin çelişkili özgünlüğü" de bu. Şaşırtıcı ol- duğu kadar korkutucu, nasıl başedileceği kolay kestirilemeyen. Türkler, komplekslerinden alınıp ne kadar "//- ginç" olduklarını fark etseler, dünyaya ve hele Batı'ya başka türlü bakacaklar ama, nedense ol- muyor işte. ACI KAYBIMIZ Belgin Olcay'ın Biricik Eşi, Anıl ve Tanıl'ın sevgili babaları, Mualla ve Merhume E. Kurmay Albay Şerafettin Olcay'ın en küçük evlatları, Türkan ve Haluk Pakkan, Handan ve Dr. Ismet Çaral'ın biricik kardeşleri, örsan ve Mert Pakkan, Aslı (Çaral) ve Umut Gözen'in sevgili dayıları, Fatma özel ve Dr. Halil Erelçin'in damatları, Güzel Kalpli, Güzel Yüzlü, Güzel Sözlü İnsan KAMURAN OLCAY Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 4 Nisan 2005 tarihinde saat 10.30'da Inşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi önünde yapılacak törenden sonra Antalya Muratpaşa Camii'nde kılınacak öğle namazını takiben Uncalı Kabristanı'na defnedilecektir. AİLESİ ACI KAYBIMIZ 8. Dönem ve 9. Dönem Şube Başkanımız Sayın KAMURAN OLCAY 3 Nisan 2005 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 4 Nisan 2005 Tarihinde saat 10.30'da Inşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi önünde yapılacak törenden sonra Muratpaşa Camii'nde kılınacak öğle namazını takiben defnedilecektir. INŞAAT MÜHENDISLERI ODASI ANTALYA ŞUBE 9. Dönem Yönetim Kurulu CUMOK CUMHURİYET OKURLARIÇAĞIRIYOR "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLÎK ve ÇOCUK BAYRAMl'nın sadece Çocuk Bayraını'na döniiştürülmek ve devnmcı ıçeriği boşaltılmak istenen "ULUSAL EGEMHNLİK" kavramımn anlamını vurgulamaya, saptırmalara karşı savunmaya, Yurdumuzdaki tüm CUMOK'ları Cumhuriyetimizin kuruluşımun lüm dünyaya ilan edildıği İLK MECÜS'te buluşmak iizere 23 NİSAN 2005 Cumartesi günü sabahı ANKARA'YA ÇAGlRIYORUZ. ANKARA CUMOK llctişiın: Uğur Cilvarlıoğlu: 0532 490 14 37 Meryem Gümüş: 0312 284 66 49 - 0532 336 84 18 Çelişkiler Ülkesi ABD Dünyayı ateşe veren Bush yandaşları ilc onun dış politikasmı şiddetle kınayan, onu protesto etmek için ürtadoğu'da Israil tanklarının önünc yatıp yaşamını yitiren gençler de bu memleketten, tsunami felaketinden kurtulup öksüz kalan çocukları evlat cdinmck için yanşanlar da... Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR A merikatambirçe- da tıp alanında büyiik umutlar lişkiler ülkesi. yaratan kök hücre çalışmaları- Hayranlık duyaca- na, bilindiği gibi federal hiikü- ğınız, gıpta ede- met izin ve destek vermiyor. Ka- ceklerinizin yani tolik inançlann yönetimüzerin- Hayranlık duyaca- ğınız, gıpta ede- .ceklcrinizin yani sıra tepki duyacağınız, şaşkın- lıkla, hayretle karşılayacağınız şeyler bir arada. Dünyayı ateşe veren Bush yandaşları ile onun dış politikasmı şiddetle kınayan, onu protesto etmek için Orta- doğu'da Israıl tanklarının önü- ne yatıp yaşamını yitiren genç- ler de bu memleketten, tsunami felaketinden kurtulup öksüz ka- lan çocukları evlat edinmek için yanşanlar da... Michael Moorc Amerikan yönetimini en ağır şekilde suçlayan o çok çarpıcı filmleri bu memlekette yapıyor. 1 ler mahallede herkonudan bin- lerce kitap, DVD, dergi, gazete ve bilgisayar içeren mükemmcl kütüphanelerden yararlanan Amerikalılan gıpta ile izliyorsu- ııuz. Kahvenizi içip istediğiniz dergiyi, kitabı okuyabilcceğiniz nefis kitabevleri var. Gelin gö- rün kı en büyük, en üst düzey araştırmalann, bilimsel çalış- maların yapıldığı bu ülkede bi- limi göz ardı eden, evrim kura- mını reddeden milyonlaryaşıyor. San Diego'da kök hücre çalış- malarının yapıldığı Burnham Eııstitüsü'nde araştırma ekibin- den Dr. Scott Mc Kercher, ev- rim karşıtlarının Amerikan top- lumunun yüzde 62'sini oluştur- duğunu söylüyor. Tüm dünya- dekı baskısı bunıın nedeni. Ama Katolik inançlar Irak'tahergün onlarca insanın ölmesinde bir sakınca bulmııyor. Ne var ki araştırma enstitüleri bu engeli aş- manın yollarını buluyorlar. Fi- ziksel olarak federal hükümet- ten bağımsız alanlarda başka kaynaklardan alınan finansal desteklerle kök hücre araştır- maları yapılabiliyor. Kaliforni- ya Eyaleti böyle bir desteği sağ- Iıyor ve Burnham Bnstitüsü'ndc yüzde 5'lik bağımsız bir fizik- sel alanda bu araştırmalar yapı- labiliyor. Açıktır ki bilimci ve bi- lim karşıtı dogmacıların savaşı- mı tüm diinyada süregeliyor. Bu enstitüde çalışan Assoc. Prof. Mural Digiçaylıoğlu eğitimini Almanya'da tamamlayarak bır- kaç yıl Boston'da Harvard'da çalıştıktan sonra bir ekiple bir- likte UCSD Kaliforniya San Di- ego Üniversitesi'nde ve Burn- ham F.nstitüsü'nde çahşmaya başlıyor. Bir yandaıı eğitim ve- rirken hasta görüyor, operasyon- lar yapıyor, öte yandan zamanı- nın yaklaşık yansını araştırma- lar için harcıyor. Dr. Digiçayh- oğlu'mm stroke (inme) ile ilgi- li çok ilginç çalışmaları var. Yıllar önce Harvard'daki ilk günlerimde eğitimin saat 7'de başladığını öğrendigimde buna şaşmıştım, bana cerrahi dallanıı- da ise çalışmalanıı saat 6'da baş- ladığını söylemişlerdi. Dr. Mu- rat'tan aynı şeyleri dinliyorum. Cerrah grubu saat 5.45 'te sabah kahvesinde buluşuyor. 6.30'da büyük vizit hazırlığı yapılıyor. 6.45'te büyük vizit, 7.45'te aka- dcmik toplantı. Gün böyle iler- liyor. Dr. Mıırat gece saat 10'lar- da evine dönebildiğini söylü- yor. Çalışma koşullan ve tem- posu böyle. Bu memlekette sa- bah saat 5'te yoğuıı bir trafik var, erken işlerine gidenlerden ötürü. Saat 7'de çevrenizden in- şaat ve onarım sesleri ve gürül- tiileri duyuyorsunuz. Çünkü bu saatte işe başlamalarına izin var. Amerikakurallar ülkesi. Kural- lara uymaktan nefret cden, on- ları çiğnemek için birbirleriyle yarış eden insanların memleke- tinden gelen biri olarak kuralla- ragösterilen saygıyı gıpta ile iz- liyorum. Balkonunuza bısıkle- tinizi koyamazsınız, kentin es- tetiğini bozmaya hakkınız yok. 12 yaşındaki çocugunuzu kısa bir süre için de olsa evde yalmz bı- rakamazsınız, arabada ön koltuk- ta oturtamazsınız (Türkiye'de annesi babasının kapıyı kilitle- yerek evde yalnız bıraktığı ve yangın çıkınca cayır cayır yanan çocukları ammsıyorsıınuz değil mi?). Yaya geçillerinde ayağımı- zı basınca arabaların 8-10 met- re uzakta durakladıklannı hay- retle izliyomm. Türkiye'de gittikçe yaygınlaş- tığına tanık olduğumuz hatalı hekimlik burada çok ciddi bir so- run. Mal Practice (yanlış teda- vi) davalan ve bu yüzden dok- torların kendilerini riskten koru- mak için yaptırdıkları çoğu ge- reksiz inceleme ve harcamala- nıı 28 mılyar dolara mal oldu- ğu hesaplanıyor. Yılda 50-90 bin kişinin hatalı hekimlikten dolayı kaybedildiği ılerı sürü- lüyor. Büyük paralarharcanma- sına karşın sağlık hizmetlerinin tatmin edici bir düzeyde olma- dığı açık. Sürekli bir tartışma konusu bu. Soıı haftalaıda FDA'dan Vioxx ve Celebrex ad- lı ilaçlann yeniden piyasaya ve- rilmesine izin çıktı. Yetkıli birku- rulda bu izin için oy verenlerin ilaç firmaları ile ilişki içerisin- de oldukları ilcri sürülüyor... Paralannın üzerine "InCîod we trust" yazılı olan bu memleket- te en şaşırtıcı, en hayret uyan- dırıcı gözlemlerle bitireceğim bu yazıyı. Dinsel ve mistık inanç- lann Amerikalıların yaşamında önemlı bir yer tuttuğunu biliyo- ruz. Ama bu kadarı gerçekten hayret veriei. Bush'u destekle- ycn Evangelistler ve Yehova Şa- hitleri'nın aralannda bulunduğu milyonlarca Hıristiyan, İsa'nın (Clırist) yakın bir zamanda dün- yaya dönüp her şeye egemen olacağına, inananlarla inanma- yanlar arasında 7 yıl sürecek bir savaşı Evangelistlerin göğe yük- selerek (rupture) yukardan izle- yeceğine ve 7 yıluı sonunda dün- yaya barış ve huzur geleceğine, inançlıların sonsuza kadar huzur içinde yaşayacağına inanıyor. İşte sizc dünyanın en zengin, en ııygar, en liberal, en büyük üniversitelerine, en büyük kütüp- hanelerine sahip, en üst düzey araştırmalann yapıldığı, en çok bilim ve aynı zamanda en çok si- lah üreten ülkesinden ilginç ör- nekler. Dünyanın sonunu ilgi ile, kaygı ile izlememiz çok do- gal degil mi? t'oskııno/(V/ supcroıılinc.coı11 28 Şubat'ın Aydınlığında... Aziz Naci DOĞAN Dikeltmen - ADD Üyesi 2 8 Şubat 1997 tarihini çok iyi anımsa- mamız gerekliğini düşünüyorum. Çok iyi anımsamamız ve çok daha iyi irde- lememiz gerektiğini... Türk ulusuna pekyaraşan değerbilirlik de özsaygısı da bunu gerektiriyor. Topu topu yedi yıl önceydi. Birköktcndin- ci parti ile (Refah Partisi) bir merkez sağ par- tisi (DYP), ikili birkoalisyon hükümetini, bi- linen adıyla REFAHYOL'u oluşturmuştu. Bu hükümetle laik, demokratik Cumlıuriyetin açık ve yaygın saldınlara ugradığı olaganüs- tü gerilimli bir dönem başladı. Cumhuriyct rejiminin meşruluk sınırlan sakınmasızca zorlanıyor ve lıiçbk yapıcı eleştiri, sağduy u- ya çağıran içtenlikli hiçbir scs, dikkale alın- mıyordu. Büyük Atatürk'ün laik ve demokratik Cumlıuıiyetini çağdışı bir köktendinci reji- me dönüştürme yönündeki apaçık eylemler birbirini izlemeye başladı. Demokrasınin nı- metlerınden yararlanıp demokrasiyi basa- mak yaparak siyasal iktidara gelenler, bu er- dem rejimini yerle bir edecek kötücül adım- ları ardı arkasına attı. Türk-Iş'i, DlSK'i, TOBB'Sİ, TİSK'i, ADD'si, barolan başta olmak üzere önde gelen tüm sivil toplum kuıaıluşları, sonuç hiç iyi gözükmeyen bu korkulu gidişe karşı ses- lerini yükseltti. DöneminGenelkurmayBaş- kanı ürgeneral Sayın İsınail I lakkı Karada- yı'nın bu sivil girişimi ve dinamizmi kaste- derek, "Gönüldcn diliyoruz ki, cumhuriye- (i vc demokrasiyi koruma ve kollama göre- vini bu kez 'silahsız kuvvetler' yapsuı" bi- çimindeki anlam yüklü içten sözleri unutul- mamıştır. Ama ne yazık ki REFAHYOL hükümeti, demokrasinin kurallanna uyma ve laik Cum- huriyet rejiminin temellerine ters düşmeme uzgörüsünü gösteremedi. Başbakanlık Ko- nutu'nda sözümona tarikat şeyhlerine veri- len iftaryemeği, başkentin Sincan'ında "Ku- düsGecesi" adı altındaki şeriatçılık gösteri- si, gazetcci Işın Giirere yapılan şeriatçı fi- zikscl saldın, hızla dolmakta olan bardağı taş- ma noktasına getirdi... Dönemin Erzurum Jandarma Asayiş Böl- ge Komutanı Tuğgeneral Sayın Osman Öz- bek'in, a Ydlarcaboliicümilitanlaria,PKK'yle savaştun; şeriatçılaıia, köktendincileriede sa- vaşırım!" deyip elini masaya sertçe vurma- sı çok büyük etki yaptı; Sayın Özbek, Ata- tüık'e ve yapıtına yürekten bağlı Türk hal- kının duygularıni yansıtıyordu. Ardından, açıkça bir köktendinci kalkış- ma provasına sahne olan Sincan caddelerin- den, bir sabah, mekanize zırhlı tugayına baglı tank birliği, çok düzenli bir "görevye- rine intikal geçişi" yaptı. Dönemin en etkin adlarından, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Sayın ÇevikBir'in "Demokrasi- ye balans ayan yapük" biçimindeki ironi de içeren zekice sözleriyle de anımsanacak olan bu gelişme, olayların akışını hızlandır- dı. Atatürk Türkiyesi, siviliyle askeriylc dim- dik ayaktaydı... 28 Şubat 1997'dekı tanhsel Milli Güven- lik Kurulu toplantısı bu "ortamvekoşuUar 71 içinde yapıldı. Yaklaşık dokuz saat süren MGK loplantısının sonunda yayımlanan bildiri ve ilerleyen haftalarda hazırlanan ta- mamlayıcı ekleri, 50 yıla yakın bir süredir aşındırılmakta olan laiklik değerine çok kapsamlı bir vurgu yapıyor; siyasa alanın- daki, eğitim düzenindeki, ekonomik ya- şamdaki tüm boyutlanyla köktendinciliği ma- saya yatmyor; başta sekiz yıllık zoruıılu ve kesintisiz temel eğitim olmak üzere tüm et- kili önlem ve yaptırımlan, birer hukuksal düzenleme hedefi niteliğinde öngörüyor- du. Altında Başbakan'ın ve bakanların ek- siksiz imzalarıyla... Hazirana dek uzanan yaklaşık dört aylık dönem, REFAHYOL hükümeti açısından çok sıkıntılı geçti. Bu süre içinde Türk Si- lalılı Kuvvetleri, ulusuyla bütünleşerek, laik cumhuriyetin temellerine yöneltilmiş ölüm- cül eylem ve niyetleri, yüce Atatürk'ün ışık- lı deyişıyle " I ürkulusununyürcginegönde- rilmişzohiıii hançeri 71 bıkmadan, usanmadan bilgiyle ve belgeyle ulusun yargısına, Cum- huriyetçi basın ve yayın organı temsilcileri- ne, sorumlu güvenlik ve haber alma birim- lcrine anlattı; birdizi "Genelkurmayözsunu- şu" ile bunu en etkin biçimde yaptı. Etkin ve tepeden brnağa anayasal! Haziran ayında dönemin Başbakanı, isti- fasını Çankaya Köşkü 'nde sıındıı. I lesabı, baş- bakanlığı kısa bir süre ortağuıa devredip yi- ne üstlenmekti. Ama Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DemireL hükümeti kurma görevi- ni Mcclis'teki üçüncü partinin öndcrine ver- di... REFAHYOL tarüıe karıştı. Kurulan, dışa- ndan (Cumhuriyet Halk Partisi) destekli ANASOL-D koalisyonu (ANAP-DSP-De- mokrat Türkiye Partisi) "Sekiz YılhkZorun- lu ve Kesintisiz Temcl Eğitim Yasasf m, bi- raz ayak direyerek de olsa çıkardı. Ancak, ne o hükümet ve ne de 2002'ye değinki öbür hü- kümetler, "irtica batakuğı''nı kıırutacak öte- ki etküı önlemleri almaya yanaşmadı! 2002 'de- ki AKP olgusunu, denebilir ki geniş ölçüde bu duyarsızlık doğurdu... Önceki Genelkunnay Başkanımız Orgene- ral Sayın 11 üseyin Kıvrıkoglu, "28 Şubat sü- reci gerekirse 1000 yıl sürcr; irtica başını kal- dırdıkça, sürerT1 demişti. Bu söz, kesinlikle birmilitarizm argümanı değildir. Bu sözTürk ulusunun genel iradesinın, onun seçküı bir evladınınağzındandökülüşüdür. 1789 Fran- sız insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'ndc de, 1948 BM tnsan Hakları Evrensel Bildir- gesi'ndc de yer alan u n>plumlann baskıya kar- şı direnme hakkı T 'nın özlü bir anlatımıdır. Ulusallık ölçütüyle de evrensellik ölçütüyle de ayaklannı sapasağlam biçimde meşruluk toprağına basan bir has savsözdür. Tam bir yürek açıklığı ve tam bir düşünce anlığıyla, inanarak söylüyorum ki: Değerbilir ve soylu Tiirk ulusu, 28 Şubat'ı ve ondan yansıyan aydınlığı denn belleğın- de tüm canhlığıylakoruyor, komyacak!.. ACI KAYIP Sevgili Dayım, çok değerli insan ve ailemizin kıymetli büyüğü, Atatürk ilkelerinin inançlı savunucusu İHSAN TOPALOCLU kaybettik. Acımız sonsuzdur. Muammer Topaloğlu ACI KAYBIMIZ Kilis eşrafından merhum Neşet Topaloğlu ve merhume Rukiye Topaloğlu'nun oğlu; merhume Zekiye Çakmur, merhume Nckıf'c Topaloğlu ve merhum Dr. Ata Topaloğlu'nun kardeşi; merhum Vasıf Çakmur, merhum Zekeriya Topaloğlu ve merhume Şükran Topaloğlu'nun kayınbiraderi; Belma ve merhum I; uad F.mi'rcan, Suna ve merhum Ümit Çakmur, Tülin ve Korhan Tugay, Dilek ve Tekiıı Azaz, Esin ve Feridun Topaloğlu, Hülya ve Muammer Topaloğlu'nun kıymetli dayıları; Zeynep Topaloğlu, Deva Çolakoğlu ve Öz Saka'ııın sevgili kayınpederi; Ceyda, Ihsan, lpek ve Ant'ın sevgili dcdclen; Ne.şet Topaloğlu, Leyla Çolakoğlu ve Selma Saka'ııın sevgili Babaları, Carolina Diana lopaloğlu'nun hayat arkadaşı, çok scvgılı Bşi, liski C\ 1P (îiresun Senatörii ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı İHSAN TOPALOĞLU 2 Nisan 2005 Cumartesi günü vcfat ütmıştir. ("enazesi 5 Nisan 2005 Salı günü THMM'de yapılacak tören ve Aııkara Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra ('cbccı Asri Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ Nol: (,'elenk göıııJL-rilrnemesr, ısleyenlerin TEV'e bağışta bulunmalan rica olunur. CIMHURİYET'TEN OKURLARA İBKAHİM YII.DIZ İstanbul Ansiklopedisi Büyük İlgi Gördü Gazetecilerin meslek yaşamlarında mahkeme- ye verilmesi doğaldır. Yazdığınız haberin doğruluğuna inanıyorsanız ya da elinizde belgeniz varsa haberde ısrar eder- siniz. Sonuçta, mahkemeye verilseniz de kanıtlarını- zı ortaya koyarak kendinizi savunursunuz. Birçok gazeteci mahkemeye verilir, belirtmeli- yim ki benim de yüze yakın açılmış davam var. Gazeteciler yalnız yazdıkları haberlerden değil, köşe yazılarından ya da çizdikleri karikatürlerden dolayı da mahkemeye verilirler. Aslında gazetecinin, karikatüristin mahkemeye verilmesi, meslektaşlarımızı daha da kamçıladığı gibi şöhretini de aıitırır. Okurlar tarafından dik- katlice izlenir. ••• Kedili karikatürüyle gündeme gelen çizerimiz Musa Kart da Türkiye sınırlarını aşarak dünya basınında da yer aldı. Dünyanın birçok gazetesi, televizyonu, Musa Kart'ın karikatürünü kullanarak Türkiye'deki ba- sın özgürlüğünü eleştirdi. Son olarak Fran- sa'nın önde gelen gazetelerinden Le Monde çizeri Plan- tu, köşesini Musa Kart'a ayırdı. Plantu, karikatüründe Türki- ye'deki basın özgür- lüğünün karşı karşı- ya bulunduğu tehli- keye dikkat çekti. Arkadaşımız Musa Kart, şöhretini dünya bası- nına taşırken bunda en büyük katkıyı da Başba- kan Erdoğan açtığı davayla yapmış oldu. Geçen cumartesi akşamı İstanbul Armada Otel'de karikatürcülerin gecesi vardı. Gecenin yıldızı da Musa Kart'tı. Kart "Dava aleyhime so- nuçlanırsa AİHM'ye gideceğim" diyordu. Gecenin en önemli notuysa Başbakan Erdo- ğan'ın kutlama telgrafıydı. Karikatürcüler Derne- ği Başkanı Metin Peker'in bu mesajı mikrofon- da duyurması salonda tebessümlere yol açtı. • •• Başbakanlık'a bağlı özelleştirme Idaresi Baş- kanlığı, özelleştirilecek kurumlarla ilgili reklamlar yayımlatıyor. Gazeteler ve televizyonlarda bu ilanlara rastlamak olası. Özelleştirme Idaresi'nin, bu reklamları verirken adaletli davrandığını ya da kimi kurumları kayır- dığını söylemek için aşağıdaki tabloya göz at~ mak yeterli. Özelleştirme Idaresi Başkanı'nın bu reklamları hangi ölçüye göre verdiğini ya da daha açıkçası Cumhuriyet gazetesinin neden bu liste dışında bırakıldığını da merak ediyoruz. İşte liste: Maliye Bakanı unakıtanın verdiği bilgiye göre 2004 yılında gazete, dergi ve televlzyonlara yapılan ilan ödemelerl: GAZETELER HUHHİYL 1 SAUAI1 MİIIİYFT AKÎ^AM ZAMAN WAi 1 6TR6E1 VATAN FINANCIAI TIMFS TÜRKİYE TERCUMAN (DB) DUNYA YENI 5AFAK VAKİT RESMI GAZETE TERCUMAN (HO) DERGILER IHE ECOMOMIST Mİ 1AI. UMLLE.TTIN LOYLH'SLIUI 1 191 901 MİÖ353 B2? 441 801 0^2 993.598.(»2.1ûe ^n4 Bfln :wo fifls 218.4W.731 V?B İ?U1 JUBüm 71S 188 912 316 b1^ 17? 560 616 /4Ö Bfl H43 533 480 80.0M.7M.KM 83 122 9Bh abfl 67 3i)? 626 t)06 19 552 600 000 5 660.675 336 57 173 259 759 11 057 751 776 ü 173 3d9 4f33 EKONOMIST BORSATURK TELEVİZYONLAR TRT KANA1 0 BHOW AIV GNRC-R DNN NTV STAR TGRT KACJAI 7 HABFFITUnK SKYTV SAMANYOLU TV8 FLASHTV TOPLAM . 5.145.348.83/ . 2.030.69/67t> 524 QO1 990.000 477 676 773.669 414 718 090 979 243 879 440 000 23Ü 7UA tı74 773 İ"10b32^4ü7!j2 •718 653 518 398 148 170 84? 914 • 134581 ?44 543 • 130 622 949 /4b : 89.224.931.222 1 S8 101 790.871 •0B1B9 338 348 : 44.15I.6H7 î] 1 7 :M.fl28.&28.71İ :7.399.422,931.623 TL Cumhuriyet, geçen hafta da özel halberleriyle gündem yaratmayı sürdürdü. AB'nin Kıbrıs'taki referandum sonrası verdiği "KKTC ile doğrudan ticaret" sözünü tutmadığı- nı, bu yönde birlikte oluşan kararın, Mehmet Ali Talat'ın elini zayıflatmamak için 17 Nisan 2005'te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra açıklanacağını Ayhan Şimşek haberleştir- di. Ayhan Şimşek, AKP hükümetinin AB ile Im- zaladığı Gümrük Birliği Protokolü'nün de Güney Kıbrıs Rum yönetimini fiili tanıma anlamına geldi- ğini okurlarımızla paylaştı. Cumhuriyet, AKP hükümeti döneminde yasa yapma sürecindeki aksaklıkları da gündeme ta- şıdı. Emine Kaplan ve llhan Taşcı, Türk Ceza Yasası'nın (TCY) yürürlük tarihinin ertelenmesi, hükümet tarafından çıkarılan düzenlemelerin Köşk'ten ve Anayasa Mahkemesi'nden dönme- sini, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in müdahalelerini haberleştirdi. ••* Asırlar Boyu İstanbul Ansiklopedisi'nin ilk iki sayısına gösterilen ilgi bizleri mutlu etti. Istan- bul'la birlikte tarihe de ışık tutan bu çalışmanın ilk sayılarını alamayan okurlarımız, İstanbul, An- kara, Izmir, Adana ve Antalya bürolarımıza baş- vurduklarında eksik fasiküllerini tamamlayabilir- ler. İyi haftalar. GENEL KURULİLANI TÜRK TİCARET BANKASI A.Ş. MEMUR VE MÜSTAHDEMLERİYARDIM DERNEĞI YÖNETİM KURULU BAŞKANUĞI'NDAN Demeğimizin Oağan Genel Kurul Toplantısının 22/4/2005 tariNne rasöayan Cuma günü saat: 11 .OO'de Meddiyeköy Küttür Merkezi Kat Otoparifl Kat 6 Meddiyeköy / İSTANBUL adresinde aşağıdaki gündemi götüşmek üzere toplanrnasına ekseriyetin sağlanamaması halinde 2. toplantının ayn adreste ve ayn saatte 3074/2005 Cumartesi günü yaplmasına kararverilmiştir. Sayın üyelerimize ve ilgililere önemle duyuuİLr. G Ü N D E M : 1) Açılış ve saygı duruşu. 2) Başkanlık Dıvanı üyelerınin seçirni. 3) Yönetim Kurulu faaliyet raporu ile bilanço ve gelir-gider tablola rının okunması. 4) Denetleme Kurulu raporunun okunması. 5) Yönetim ve Denetleme Kurullan Raportan üzennde görüşme açılması. 6) Yönetim Kurulu üyelerinın ibrası. 7) DernekTüzüğü'nün değıştırilmesı. 8) Tüzük değişikliğı ile ılgılı Yönetim Kurulu'na redaksiyon yetkisi verilmesi. 9) Gelecek dönem tahmını bütçenin aynen veya değiştirilerek kabulü. 10) Yönetim Kurulu ve Denetım Kurulu asıl ve yedek üyelerinın seçimi. 11) Dilek ve temenniler. 12)Kapanış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle