17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 2005 PAZAR + CUMHURİYET SAYFA Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks; 0,212.512 44 97 17 m Yeni mulıafazakâr" Wolfowits Dünya 2 liaıtkuM llıışkiıııı oldu. •an O arttk muhafaza-kâr! - Türkiye kabına sığmıyormuş... "Başbakan'ın pezmelerinden belli!" Kravatlller Bankası'nın internet sitesinde- ki habere göre serbest eczacı Sabahaddin Ru- meli bankanın denetçi- liğine atanmış. Vesika- lık fotoğrafına bakılırsa; Sabahattin Rumeli kra- vat takmıyor! GelirHamza Saykan: "Kişi başına ulusal gelir ilk kez 4 bin 172 dolara yükselmiş. Benim gelirim düştüğü- ne göre, birîlerinin geli- ri daha da yukarılara çıkmış olmalı!" eğerli Başbakanımız Recep Tayyip Erdo- ğan'a birtakım çevrelerin yönelttiği eleşti- riler artık halkın da canını sıkmaya başla- dı. Kamil Acaradındabirvatandaş, bugü- ne kadaryapılan güzel icraatları hatırlatarak malum çevrelere yanıt veriyor ve Başbakanımız için göğ- sünü siper ediyor: "Başbakanımız halkımızın derdini öğrenmek için eşiyle gecekondularda yaşayan aileleri ziyaret et- miş, ramazanda orucunu yoksul halkla birlikte yok- sullar için açılan iftar çadırlarında açmıştır. Ülkemi- zi tanıtmak, ticaretimizi geliştirmek, derdimizi anlat- mak ve hakkımızı korumak için ülke ülke dolaşıp yo- rulmuştur. Yolsuzlukların kökünü kazımak için vekillerin es- kilerini Yüce Divan'a sevk etmiş, yeni vekillere he- sap sormayı da onların eskimesine bırakmıştır. Eko- nomiyi düzeltmek için enflasyonu düşürmüş, dört olan dolar milyarderi sayısım sekize çıkartmış, pa- Daha ne istiyorlar? ramızdan altı sıfır sildirerek kağıt tasarrufu sağlamış, devletin gelirini artırmak için vergi yükünü tabana yayma yöntemini geliştirmiş ve yabancılara toprak satmayı icat etmiştir. SEKA'yı satmamış, belediye- ye bağışlamıştır. Yıllardır çözülemeyen Kıbrıs sorununu çözmek için Kıbrıs politikalarını değiştirmiş ve bu sayede Rauf Denktaş'ın torunlarının pasaportla Rum ke- simine geçmelerini sağlamıştır. Halkın sağlığını korumak ve onları haramlardan uzak tutmak için; rakı, şarap gibi içkilerle sigara fi- yatlarını artırmıştır. Adnan ve Orhan ağabeylerin sorunlarına eğilip, otomobilinde arabesk, Türk sa- nat müziği dinleyerek sanatçılarımızı desteklemiş, müzik kültürümüzü geliştirmiştir. Eşinin tesettüre girerek inancını yaşamasına karışmayarak kadın haklarına saygısını tüm ülke kadınlarına ve özellik- le ziyaret ettiği ülkelerdeki ecnebi kadınlara göster- miştir. Futbolumuzun yükselmesi ve kirlilikten kurtulma- sı için meclis araştırma komisyonu kurdurmuştur. Her baba gibi çocuklarının mürüvvetini yaşamak için düğün yapmış, iş sahibi olmalarını sağlamıştır. Imam hatiplilerden imam olamayan gençlerimizi ya- ratılan ve boşaltılan devlet kadrolarınayerleştirerek kısmen de olsa işsizliğe derman olmuştur. Çeşitli af- lar çıkararak af bekleyenlerin yaralarını sarmış ve topluma kazandırmıştır. Atçılığı sevdirmek için bü- yük bir risk alarak ata binmiş, fakat elim bir kaza so- nucu attan düşmüştür. Dış ülkelerden yapılan uçak alımlarında pazarlık yeteneğini kullanarak ülkemize eşantiyon birçok araç kazandırmıştır." Ey, değerli Başbakanımızı eleştirerek canını sı- kan malum çevreler, daha ne istiyorsunuz! TerfiEkin Işisağ: "Meclis'teki parti sayısı ikiden altıya çıkın- ca ne oldu? Deniz Baykal muhalefet liderliğinden ana muhalefet liderliğine terfi etti!" Şükür AkifKökçe:"Ha- limize şükrede- Nm;alttarafıAv- rupa Birliği'nin tarama sürecindeyiz, ya Irak'taki gibi ABD'nin silahlı tarama sürecin- de olsaydıkl" SESSİZ SEDASIZ (!) Helal olsun dedirten bir üniversite Türkiye'nin bir üniversitesinden ge- len haberler: "Tarikatın bölgedeki lideri olan profe- sör perde arkasında kalarak ve öteki ta- rikatların da desteği ile bir başka pro- fesörün rektörlük seçiminde en yük- sek oyu alması sağlandı. Cumhur- başkanı, uzun süre beklettikten sonra en çok oyu alan kişiyi rektör atadı. İlk iş cemaatlerden kişileri yö- netim kadrosuna getirmek ve yeni kadrolara da bunlara yakın kişileri ata- mak oldu. Bir yıl içinde 150 yardımcı doçent kadrosunun 120'si malum tari- kat üyeleri arasında paylaşıldı. Şeriat düzeni kurulmadığı için Türkiye'de Cu- ma namazı kılınamayacağını söyleyen bir profesör, bir fakültenin dekanlığına vekâleten getirildi, ancak YÖK bu ata- mayı kabul etmedi. Bunun üzerine ay- nı kişi, üniversitenin öğrenci yurtlarının yönetim kurulu üyesi oldu. Devlet üni- versitesindeki kadrolaşma, tarikata ya- kınlığı ile bilinen vakıf üniversitesindeki kadrolaşmayı gölgede bıraktı. Üniversi- teye getirilen profesörler genellikle Do- ğu Anadolu'daki üniversitelerde cema- at önderleri olarak tanınan öğretim üyeleri arasından seçildi. Olay yalnız- ca kadrolaşmayla kalmadı. Döner sermayede ve üniversite vakfında ya- pılan operasyonlarla buharlaşan pa- ra yaklaşık 50 trilyon lirayı buldu. Bu paratabii ki kimsenin boğazından geç- miyor, tarikatın amacı doğrultusunda kullanılıyor." Geriyebirteksözkalıyor: Helal olsun! Yüksek Yerilim Hattı AKP ve CHP istifaya karşı birleşti... Şimdi sıra istilaya karşı hirleşmelerinde! erdincutkurayahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ TMMOB... ve Mimarlık! Sadece "18 kişi"ydiler? Herbi- ri farkh bir meslek grubunu tem- sil ediyordu. Temsil etmedikleri bir mesleğin, neyi yapıp neyi ya- pamayacağını belirlemeye kalkış- tılar; "mimarlığın kentle, çevrey- le ve yaşamla ilgili olnıadığı"na hükmettiler! Bunlar kimler miydi? Türk MimarveMühendisOda- ları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu'nun 12 Mart 2005'teki toplantısmda "mimaılıklıi/jnellc- ri"ni tanımladığı 215 sayılı kara- rını alan ve "mimar olmayan" üyeleri... '12MartDarbesi' Mimarlar Odası'nın, mesleğin kurallannı düzenleyen yönetme- liğindeki "tanınTla ilgili 5. mad- deyi "değiştirerek" onaylarken; "mimari iç mekân düzenleme ve dotıaıuııii, lasannıı, mimari çevre (asarııııı, kentsel tasarım, koruma aıuaçlı iıııar planlan,imar planla- ma çalışmalan ile inşaat yönetimi ve yapı denetimi" hizmetlerinin "mimarlarca yapılamayacağTna karar verip maddeden çıkarttılar! Böylece mimarlığın uygarlık tarihindeki "özü"nü yok saydık- bını, komedini yerleştirmeden ya- tak odasını; fırının, buzdolabının, tezgâlıın yerini belirlemeden mut- fağııı ölçü ve büyiiklüğünü tasar- lamak "mimarlık" olabilir mi? Yine TMMOB'nin yok saydığı mimarlık hizmetleri arasındaki "inşaat yönetimi" ve "yapı dene- timi"ne ne demeli? Yapı denetim şirketlerinin yanı sıra; her şeyden önce bir "sanatçı" olarak mima- rın, kendi "eseri" olan yapısuun "tasarımma uyguıT gerçekleş- mesini sağlamak yasal ve evren- sel görevidir. Yıllardır büıalan "projesineay- kırı" inşa ederek sürekli haksız çıkarlar sağlayanların, "mimari denetinTden kaçınmalanna şim- di TMMOB'nin bile ortak olma- sı ise temsil ettiği tüm "mühendis- ler" adına da bir talihsizlik... Mimarlıktan 'tedirgin'ler Türkiye'deki emlak pazarına dayalı imar düzeni, zaten mimar- lığı sürekli "dışhyor". Bu sanatın, insana, çevreye, kültüre olan yü- kümlülükleri; aynı değerleri imar çıkarları önünde engel gören rant yapılaşması taraftarlannı "tedir- gin" ediyor. Sadece "aıular"da mı kalacak?.. lan yetmiyormuş gibi, okullarda- ki en temel mimarlık derslerinin de "gereksiz"liğini buyurmuş ol- dular... Üstelik Mimarlar Odası'nın kongrelerinde, akademik kurul- larında, meslek komitelerinde ve eğitim kurultaylannda; bin- lerce mimann katıldıkları de- mokratik fikir ve karar ortamla- nnda belirlenen bir düzenleme- ye de adeta "12 Mart darbesi" indirerek... TMMOB'nin tarih- sel onuru olan "demokrasi gele- neklerTni bir kenara iterek... Evreııselliği inkfir TMMOB'nin mimarlık tanı- mmdan "çıkardığı'' lıizmetlerin, toplum ve insanlık adına "mimar- lığın temel sorumlulukları" oldu- ğu gerçeğini bu yönelim kurulu elbette ki ortadan kaldıramaz. Bir yapıyı "iç mekânlarını dü- zenlemeden" kurgulamak bir mi- mari tasarım sayılabilır mi? TM- MOB bir yana, az buçıık bina kül- türii olan herkes buna 'hayır' der. Çünkü 'konut'tan 'saray'a kadar her türlü yapuun daha ilk etütlc- rinde, örneğin, yatağı, giysi dola- Bu nedenle de örneğin kent planlamasına temel olması gere- ken mimari duyarhlıklar "mimar- sız şehircUik" ile etkisiz kılınma- ya çalışıhyor. Ülkeyi sadece beto- narme karkas apartmanlaşmaya malıkûm eden "yap-satçılığın de- ııdiın sistemi"nde de yine mima- ri şantiyeden uzaklaştıran bir tu- tum egemen... Işte bu kültür yoksunu çıkarcı anlayış, son zamanlarda yasalara da yansıdı. Depremin ardından devreye giren yapı denetim huku- ku, binalann mimarisini hiç önemsemeden sadece "betonar- nıenin demirlerim saymaya" in- dirgendi. Kentlerin öncelikle ta- rihsel ve özgün mimarisini yaşat- mayı hedefleyen koruma planla- masuıda bile "mimann yetkfli ol- madığı" düzenlemeler yapıldı... TMMOB'nin ise aslında tüm bu tür uygarlık dışı politikaları sorgulaması gerekirken Mimarlar Odası'nı engelleyerek "imar çı- karcılan"nın yanında yer alması; kendı "varlıknedenTni bile inkâr etmek değil midir?.. oekinci(u cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakiı turk.net ÇtZGİLlK KÂMIL MASARACI kamilmasaraciiamynet.com HARBt SEMÎHPOROY semihporoy(a yahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepikutmynet.com ELÎMDEN YAZMAK ĞELMEZ YAKMAK SELtR BEN NAPttM?!.. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 3 Nisıın www.mtımtaz-arikan. com ÇÖZÜLEMEY£N PRENSES CARABOO OLAYI.. CBK 1817 'p£ 21OKnt. MrıSMMKİ &KISTOI. K£AtrİN£>£ BfK ElrrM KoMuşuyoepu ı SAMi/Si. WO&G£U. V GÖrÛ'MÜt£/V S£NÇ Oti/M K/MSE AUlAM4AıMMffrt. BrG&fÇ GÜM SOIV MANUEİ- EyENBSSO APLI L/ZttCDOĞVD* >**&4*ttf B/'B BU Dİ/./M Mt4L4yCA O£PtJĞl/MU SÖYL£MtfTİ. Ğ ĞINt /MGİLrGK£'Y£ UUlÇTf- .' BU A&IDA, CA/M8OO Pıe£A/S£sr/'M'M £6ri£yEA/L£ie çtKMAsr üze- sa GE/eç£/ty./Ğ/ PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Kimin Ayıbı, Yoksa Faşizmin Ayak Sesleri mi? Kaymakamının kafalarda ister istemez 1930'ların Al- manyası'nı çağrıştıran milliyetçi hezeyanları resmî bir belgeye dönüşecek boyutlara varmasaydı, birkaç gün öncesine kadar olduğu gibi bugün de, yarın da Sütçü- ler'in nerede ve Sütçülerlilerin de nasıl insanlar oldu- ğuna dair dişe dokunur bir bilgimiz olmayacaktı. Kay- makamının sayesinde bugün, 2000 sayımı itibarıyla nüfusu 3.636 olan bu küçük ilçede 2.029 seçmen bu- lunduğunu, bunlardan 1.034'ünün Adalet ve Kalkınma Partisi'ne, 571'inin Doğru Yol Partisi'ne oy verdikleri- ni, geriye kalan partilerin ise toplam 43 oy aldıklarını, dolayısıyla "so/"un yolunun Sütçüler'e düşmemiş ol- duğunu biliyoruz. Bu oy dağılımı bize Sütçülerlilerin büyük çoğunluğu- nun "tutucu", "ilerlemeye pekaçık olmayan", "kapa- lı devre yaşayan", dış dünya ile ilişkileri sınırlı insanlar olduğunu gösteriyor. llçe sınırları içinde bulunan Ada- da (Sağrak), Asar Harabeleri (Kesme), Sülüklü Göl Ha- rabesi (Çandır) gibi ören yerlerinin ve 650-700 yaşla- rında, 34 m. boyunda, 1.40 m. çap ve 4.50 m. çevre genişliğindşki görmeye değer çatai sedir ağacının var- lığı ilçe halkının dış dünyadan gelenlerle "dönüştürü- cü iletişim" düzeyinde ilişkiler kurmalarını sağlama- mış. Sütçülerliler de ülkemizdeki birçok yörenin insanla- rı gibi olmaları gereken ekonomik-sosyal-kültürel dü- zeyin çok altında bir yaşam sürmelerine karşın kendi- lerini daha iyi, daha güzel bir dünyaya layık görecek- leri yerde bulundukları yeri korumakta ısrarla direniyor- lar. Bu direnişlerinin kendileri açısından birtalihsizlikol- duğunun ne yazık ki farkında değiller. Talihsizlikleri, tüm ilçe halkına mal edilemese de "Or- han Pamuk o/ay/"nda somut olarak gördüöümüz gi- bi karşımıza kitlesel bir ayıp olarak çıkıyor. örneğin, il- çenin Esnaf Odası Başkanı Muharrem özsüt, 10 Ni san pazar günü bir "bayrak mitingi" düzenleyecekle- rini, mitingde "Orhan Pamuk'u protesto edeceklerini", "bulunursa kitaplarınınyakılacağını", "Türk halkına ya- pılan saldırıyı kınayacaklarını" açıklıyor. Oysa Sütçüler- lilerin büyük bölümü Orhan Pamuk'u kitaplarından ta- nımıyor. Hürriyet gazetesinden Tarkan Çetin Sütçü- ler'de 100 kişiye "Orhan Pamuk'u tanıyor musunuz?" diye sormuş; alınan yanıtların bazıları şöyle: "Eğir- dir'den mi?", "Bizim Ramazan'ın oğlu mu?", Hangi köyden hiç bilmiyorum!", "Kimilerine göre aydın, bize görecahil", "Bilmem, Sütçüler'de mi oturuyormuş?" Ama yapıtları 34 dile çevrilmiş, Türkiye'de "Orhan KemalRoman Odülü"nü, "Milliyet Roman ödülü"nü, Fransa'da "Prix de la D ecouverte Europ eene", "Prix France Culture" ve "Prix du Meilleur Livre Etranger" ödüllerini, Italya'da "Grinzane Cavour", Irlanda'da "In- ternational Impac - Dublin" ödüllerini alan ve son ro- manı Kar, New YorkTimes Book Revievvtarafından "yı- lın en iyi on kitabından biri" seçilen Orhan Pamuk'un kitaplarını hiç okumamış insanlar Sütçüler'de ev ev, ki- taplık kitaplık dolaşıp "yakmak için" onun kitaplarını an- yorlar. Sırf bir kaymakam, "Bulunsun, görüldüğü yer- de imha edilsin!" dedi, diye. Allah'tan ilçede Orhan Pamuk'un tek bir kitabı bile bulunmuyor. Insan neyi, kimi ayıplayacağını şaşırıyor. Onca kitap yazmış, kitapları 34 dile çevrilmiş, yapıtları çok sayıda ulusal ve uluslararası ödüllere layık görülmüş biryaza- rımızdan "yazarolduğusöylenen"diyesözeden Kay- makam Mustafa Altınpınar'ı mı, yakmak için kitap avına çıkan Sütçülerlileri mi, ilçenin Esnaf Odası Baş- kanı'nı mı, yoksa ilçe ve okul kitaplıklarında tek bir Or- han Pamuk kitabı bile bulunmayan Sütçüler'i mi.. in- san gerçekten bilemiyor. Orhan Pamuk, "Türkler şu kadar Kürt, bu kadar da Ermeni öldürmüş" demiş olabilir; bu sayılar çok yan- lış olabilir. Orhan Pamuk'un kitaplarını da beğenmeye- biliriz. Onun tarihe ilişkin yargılarını da, siyasal görüş- lerini de, edebiyat anlayışını da paylaşmayabiliriz. Â- ma kim olursa olsun, bir insanın yanlışı, onu beğenme- mek, düşüncelerini paylaşmamak hiç kimseye onu linç etme hakkını vermez. Türkiye'nin belki her şeye bir öl- çüye kadar tahammülü vardır, fakat bu ülkenin "vatan- millet-bayrak" derken Joseph Goebels mukallitleri tarafından bir avlak alanına dönüştürülmesine en ufak bir hoşgörü gösterilmemelidir. Çünkü "faşizm" ceha- letin de, ayıbın da, ahlaksızlığın da çok ötesinde kana doymayan kapkara, cani bir ideolojinin adıdır. (e-posta: dkavukcuogluc superonline.coın) (Faks:0212-234 68 73) 6 7 8 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Ortadoğu çöllerinin Arapça konu- şan göçebe halkları. 2/ Eşitliğe uy- gun, hakkani- yetli... Bir hayvan. 3/ Bir köşeden karşı köşeye doğru katlanmış ya da kesilmiş olan... AIDS'e neden olan virüs. 4/Bir kim- se ya da topluluğun başkalannda bıraktı- ğı izlenim... Boru se- si. 5/ Etiyopya'da ya- şayan siyah derili Ya- hudiler. 6/ Peygam- berleri Hud'u dinle- medikleri için Tanrı 8 tarafmdan yok edilen 9 kavim... "Temiz, pak" anlamında eskı sözcük Sergen... Dört anayönden biri. 8/tstek ve rutkular- da ölçülü davrarmıa erdeıni... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlanndan olu- şan yayla yerleşmesi. 9/Kuzey Amerika'da yaşayan Kızılderili bir halk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Hayvanı avcılığa alıştımıa işi... Halk dilinde kek- lik yavrusuna verilen ad. 2/Büyük erkek kardeş... Kas. 3/ Şilte yüzü ya da gömlek yapmaya yarayan pamuklu bir kumaş... Sivil havacıhkta uçuş güven- liği bulunan bölgeye verilen ad. 4/Bir toplulukta ça- lışan insanların her biri... Molibden elementinin simgesi. 5/Kürkü değerli çok yırtıcı bir hayvan. 6/ Ilkel benlik... Su masajı yapmaya yarar küvet ya da havuz. II Polonya halkından olan kimse... Mikrop kıncı olarak kullanılan ve katrandan çıkanlan yağ- sı bir sıvı. 8/Alan Parker tarafından sinemayada ak- tanlan ünlü bir müzikal... Halk dilinde babanın kız kardeşine verilen ad. 9/ Okul, kışla gibi yerlerde hastalar için aynlmış bölüm... Uçurum. II
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle