Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2005 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanogluCcccumliuriyet.cnm.tr
Türkler ve Ermeniler
arasında kesinlikle hiçbir
temas yaşanmıyordu. TARC
böylece bir tabuyu yıktı.
Türk-Ermeni işbirliği
çevresinde bir endüstri
yarattı. Ama iş hâlıî bitmediM
Ermenistan da, Türkiye de
aşın milliyetçi siyasetler
tarafmdan rehin alınmış
durumda. Çünkü hem Türkiye,
hem de Ermenistan 'da bu aşın
milliyetçi siyasetlerin
olduğunu biliyoruz*
W Türkiye'yi
cezalandırmak için
Soykırım Konvansiyonu 'nu
kullanabileceğiniz
anlamına gelmez. Bu da
Türkiye için çok önemli bir
hukuk zaferidir. ^
W Soykırım iddiaları
konusunda hukuksal bir
yaklaşım izlenmeli, Ayrıca da
International Centerfor
Transitional Justice'in
(Uluslararası DaimiAdalet
Merkezi) araştırmasını da çok
dikkatle okumak gerekir.
Türkiye ve Ermenistan arasındaki sorunları ve uzlaşı çabalarını David Phillips ile konuştuk
'SınırınaolmasıTürkiye'ninyararınaDavid Phillips Türkiye'ye sıklıkla gelen
Amerikah bir bilim insanı ve kriz çözüm
uzmanı. 2001 yılında Türkiye ve Erme-
nistan arasında bir uzlası zemini yaratıla-
bilmesi amacıyla Turkish-Armenian Re-
conciliation Committe'nin (Türk-Erme-
ni Uzlaşma Komitesi) kuruluşunda öncü-
lük yaptı. Bu komitede görev aldı. Daha
sonra komitenin faaliyeti daha genişle-
yince aynldı ve Türk-Ermeni yakınlaş-
ması çalışmalarından edindiği izlenimle-
ribirkitaptatopladı. Phillips'legeçenler-
de geldiği îstanbul'da bir araya geldik ve
Türkiye'yle Ermenistan arasındaki sorun-
lan, komite çerçevesinde yapılan uzlaşı ça-
lışmalarını konuştuk. Tabii ki üzerinde en
ağırlıklı durduğumuz nokta da Batı ülke-
lerinde yeniden ısıtılıp gündeme getiri-
len sözde Ermeni soykırımı ve soykırı-
mın açık tarifinin ne olduğuydu. David
Phillips, bir soykınm olayıyla ilgili geç-
mişe dönük hesaplaşma yapılamayacağı-
nı işin hukuksal boyutuyla anlattı:
- Sîziıı kurulusunda öncülük yaptığı-
nız Türk-Ermeni Uzlaşma Komitesi
(TARC) vardı. Düzenli olarak iki taraf
arasında toplantıları oluyordu. Sonra
etkinliklerinin kesildiğini duydum.
TARC'a ne oldu?
PHİLLİPS - TARC, başlangıçta bir yıl-
lığına faaliyet göstermesi düşünülcn bir
kumluş olarak 2001 yılında hayata geç-
mişti. Ama daha sonra toplantılan üç yıl
sürdü. Şimdi ise Türk ve Ermeni şahsiyet-
lerin daha geniş katılımıyla daha başka bir
düzleme taşındı. TARC'ın kuruluşundan
önce Türkler ve Ermeniler arasında hiç-
bir temas, hiçbir proje yoktu. Şimdi pek
çok proje yürütülüyor. 2001 öncesinde
Türkler, Yunanhlar, Kıbrıslı Türkler ve
Rumlar arasında pek çok proje hayata
geçmisti. Ama Türkler ve Ermeniler ara-
sında kesinlikle hiçbir temas yaşanmıyor-
du. TARC böylece bir tabuyu yıktı. Türk-
Ermeni işbirliği çevresinde bir endüstri ya-
rattı. Ama iş hâlâ bitmedi. Türkiye'yle
Ermenistan arasındaki sınırın açılması
çok önemli. Böylece Türkler ve Ermc-
nistanlı Ermeniler hiçbir sorun yaşama-
dan bir araya gelebilecekler. Her zaman
aralannda konuşmalan gereken konular
olacak. Ama uzun zaman birbirleriylc ko-
nuşmak yerine üçüncü taraflarla temaslar
kurmak zorunda olduklarını hissettiler.
Aslında sorunun temelinde de bu yatıyor.
-Nasıl?
- Şöyle? Ikili temas olmadığı için kar-
şılıklı anlayışı yerleştirmek ve geçmişi bı-
rakıp geleceğe bakmak dururken Erme-
niler soykınmın tanınması iddialarını üçün-
cü ülkelerin hükümetleri ve parlamento-
larına taşıdılar.
- Siz TARC toplantılarındaki temas-
lar sırasında yaşadığımz deneyimleri
"Unsilencing the Past: Track Two Dip-
lomacy and Turkish-Armenian Relati-
ons " (GeçmişiSeslendirmek: tkinci Yol
Diplomasisi ve Türk-Ermeni tlişkileri)
adlı bir kitapta topladınız- Bu deneyim-
lerinizi bizimle de paylaşır mısınız?
Tarlhl bir açılım
- Hem iyi, hem de kötü deneyimlerim
oldu. Türkler ve Ermenileri birbirleriyle
konuşmaya ikna etmek gerçekten çok güç
bir işti. Başlangıçta iki taraf arasındaki
gerginlik had safhadaydı. TARC kurulur-
ken Türk tarafının bunu ret, Ermeni tara-
fının da memnunlukla kabul edeceğini
sanıyordum. Ama tam tersi oldu. Bu fi-
kir Türkiye'de tarihi bir açılım olarak ka-
bul edildi. Ama Ermeni tarafında azınlık
Taşnaklar Türklerle konuşma fikrine şid-
detle karşı çıkıyorlardı.
- Ermenistan 'da mı, yoksa diaspora-
da mı?
- Ermenistan'da. Taşnaklar, Türkiye soy-
kınmı kabul edene, kendilerine toprak ve-
rene ve tazminat ödeyene kadar Türkler-
le konuşmayı rcddediyorlardı. Böyle ön-
koşullar öne sürerseniz uzlaşmaya vara-
mazsınız. İki taraf arasındaki ılerleme an-
cak iııteraktif olmakla mümkündür. Böy-
lece biz Türkiye ve Ermenistan arasında
serbest ve normal ticaret ve seyahatın ger-
çekleşmesini sağlayacak pratik adımlar
üzerinde yoğunlaştık. Günün birinde bu-
nun gerçekleşeceğinden de hiç kuşkıım
yok. Bu bir an önce hayata geçirilmeli. Er-
menistan sınırını açma kararını almak
Türkiye'nin ulusal çıkaruıadır. Böyle bir
karar Türkiye'nin doğu illerinde çok cid-
di bir ekonomik patlama oluşnıasını sağ-
layacaktır. O bölgedeki insanların çok da-
ha fazla ekonomik fırsatlar yaratılmasına
ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. Bir başka
nokta da Ermenistan'ın Batı'ya daha faz-
la odaklanması sağlanarak Dağlık Kara-
bağ'ın Erivan için önemi de azalabilir ve
çıkmazdaki Dağlık Karabağ sorununa da
böylece çözüm getirilebilir. Hem Karabağ,
hem de Karabağ çevresinden gıtmek zo-
runda kalan kaçkınların evlerine dönme-
leri de sağlanabilir.
- Ermeni işgali altındaki sekiz bölge-
den mi söz ediyorsunuz?
- Evet. Bir kez daha tekrar etmek ıstı-
yorum; sınırın açılması Türkiye'nin çok
yararına olacaktır ve böyle bir gelişme
hem Avrupa'da, hem de ABD'de memnun-
lukla karşılanacaktır.
- Bütün bu anlattıklarınızdan Türki-
elde ettiği sektb'r elinden gitmeyecek mi?
- Soykınm tanındığı zaman Taşnakla-
nn da bu sektörleri yok olacaktır. Dola-
yısıyla onlar Türkiye'nin böyle bir tanı-
mayı kabul etmesıni kesinlikle istemez-
ler. Bunıın olması dunımunda hem siya-
sı, hem de ekonomik dayanaklan ellerin-
den gidecektir.
- Bunun için mi Batı ülkeleri parla-
mentolarında arka arkaya soykırım ta-
sarıları kabul ediliyor?
- Ne zaman Türkiye aleyhinde bir kam-
panya başlasa Taşnaklann varlık neden-
len de artıyor. Ama bu kampanya sonlan-
dığı anda o zaman Ermeni ulusu rahat bir
nefes alacak, banş ve refaha ulaşmak için
gerçekten fırsatı yakalayacak. Taşnaklar
Ermeni ulusunun ilerlemesi ve gelişme-
sinın önündeki engeldir.
- Taşnaklar Ermenistan 'da da çok et-
kin değiller mi?
- Ermeni hükümeti içindeler. Dolayısıy-
la da hükümeti de ellerinde rehin tutuyor-
lar. Bu nedenle Ermenistan hükümeti
TARC kurulurken bana destek sözü ver-
mesıne rağmen bunu kamuoyuna dııyura-
cak bıçımde açıkça yapmadı.
Aşın milliyetçi çevrelenn tepkısini çek-
mekten korkuyordu.
- Bütün bu söylediklerinizden sonra
Ankara'nın Ermenistan sınırını açma-
kelerin toprak bütünlüğunü kesinlikle ta-
nımış olmanız lazımdır. Dolayısıyla da
Türkiye Ermenistan'dan gelebilecek her-
hangi bir toprak iddiası ihtimalinden ke-
sinlikle çekinmemelidir.
Karşılıklı anlayış
- İyi de Türkiye ve Türk halkı için son
derece nazîk bir konu olan soykırım id-
dialannm kabulünde ısrarlı olmak ne ka-
dar doğru?
- Bakın, ikisi farklı şeylcr. Sınırın açıl-
ması gclecekle, soykınm iddialarının ta-
nınması geçmişle ilgili. Ermeniler bu soy-
kınmın tanınması işinden vazgeçmeye-
ceklerdir. Zaman zaman bu hep gündeme
getirilecektir. Ama üçüncü ülkeler üzerin-
den giderek Türkiye'yle hesaplaşmaya
çahşmak yerine sınınn açılması dunımun-
da Türkiye'yle doğrudan konuşmak zo-
runda kalacaklardır. Bu da karşılıklı an-
layışın doğması açısından son derece olum-
lu bir etki yapacaktır.
- Her şey iyi güzel de neden Batı ül-
kelerinin parlamentolarmda soykırım
iddiaları tasartlartnın kabul edilmesin-
de ısrar ediliyor?
- Uluslararası toplumda şöyle bir kanı
var: Soykırım Konvansiyonu, 20. yüzyı-
lın başlannda meydana gelen o olaylann
ya da tamamıyla o grubu yok etmeyi he-
defliyorsa bu soykırımdır, deniliyor. Şim-
di ilk iki bölümle ilgili olarak o olaylar-
da birden fazla Ermeninin öldüğünü bili-
yoruz. Tehcir başladıktan sonra kimileri
o bölgelcrde 1.5 milyon Ermeninin öldü-
ğünü söylüyorlar. Ama ne olursa olsun
Osmaniı Imparatorluğu uyruğu pek çok
Ermeninin olaylar sırasında öldüğü ke-
sin. Hepsinin Ermeni olma özelliğine sa-
hip olduğunu da biliyoruz. Ayrıca 1915 'le
1922 arasında Ermenilerin tehcire tabi tu-
tulmaları eğilimi yaşandığını da biliyoruz.
Tartışma bu toplumu gerçekten tümden yok
etmek için mi tehcirin uygulandığında.
Uluslararası yasa insanlarının vardıkları
sonuç, kimi Osmaniı yöneticilerinin teh-
cir kararını uygulamaya koyduklarında
bunun Ermenilerin toplu halde ölümüne
yol açacağını bildikleriydi.
- Bu tehcir kararı alındığında Osman-
iı kabinesinde kimi bakanlur Ermeni
kökenli değil miydi?
- Etnik kökenleri ne olursa olsun Osman-
iı hükümeti yöneticileri bu tür toplu ölüm-
lcrini olacağının farkındaydılar. Dolayısıy-
la soykırımın tanımına baktığınız zaman
o olaylann bu tanıma girdiğini görüyor-
sunuz. Ama bu, Türkiye'yi cezalandır-
mak için Soykınm Konvansiyonu'nu kul-
lanabileceğiniz anlamına gelmez. Bu da
P O R T R E
David Phillips iki ülkenin de birbiriyle konuşmak yerine üçüncü taraflarla temas kurduğunu söylüyor. (Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU)
ye-Ermenistan ilişkilerinin Ermeni di-
asporası tarafmdan adeta rehin altndı-
ğı çıkmıyor mıı? Hatta anladığım kada-
rıyla diaspora başta ABD olmak üzere
Batı ülkelerinde bir soykırım endüstri-
si sektörü oluşturmuş durumda. Buna
ne diyorsunuz?
- Sorunuzun birinci bölümünü şöyle
yanıtlayabilirim: Ermenistan da, Türkiye
de aşın milliyetçi siyasetler tarafmdan re-
hin alınmış durumda. Çünkü hem Türki-
ye, hem de Ermenistan'da bu aşın milli-
yetçi siyasetlerin olduğunu biliyoruz.
lkinci bölüme gelince, kimi Ermeni
çevreler Türkiye'ye saldırarak bir endüst-
ri oluşturmuşlardır. Oysa amaç Türki-
ye'yle köprüler kurulmasını sağlamak ol-
malıdır. Ermeniler Türklerin kendi bakış
açılarını anlamalarını istiyorlarsa onlarla
karşılıklı doğrudan konuşmak zorundadır-
lar. Bunu yaparlarsa daha fazla karşılıklı
anlayış doğabilir. Bu sadece Ermenilerin
başlanna gelenlerle ilgili değil, olaylann
tarihi gerçeklerini anlamak bakımından da
önemli. Çünkü Osmaniı lmparatorlu-
ğu'nun son dönemine denk gelen o olay-
larda Türklerin de yaşadıklan büyük tra-
jediler vardır.
- İyi de o zaman diaspora Türkiye ve
Ermenistan 'ın uzlaşmasını neden iste-
sin? Böyle bir uzlaşı durumunda çıkar
makta ısrar etmesini nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
- Sının açmak vizyon, cesaret, iyi kom-
şuluk ilişkilerinde proaktif bir yaklaşım
demektir. Sanıyorum Ankara hükümeti,
devlet bürokrasisince sınırın açılmasının
bir zayıflık ve ödün verme bclirtisi oldu-
ğu konusunda ıkna edilmiş. Ama gerçek
bunun tam aksı. Ermenistan'la iyi kom-
şuluk ılışkılerı kurulup bu ilışkilcr Dağ-
lık Karabağ için banş görüşmelerinde iler-
leme sağlanmasında kullanılırsa Tiirki-
ye'nın elde edecegı gücü düşünebılıyor mu-
sunuz?
- Ama bir de resmi Türk tezi var. De-
niyor ki:
Ermenistan Türkiye'nin meşrusmır-
larını çizen Kars Antlaşması 'nı tanıma-
makta direniyor. Bu Ermenistan 'ın Tür-
kiye'ye olan hasmane tutumunun bir
göstergesidir. Dolayısıyla da sınır açıla-
maz, Siz buna ne diyorsunuz?
- Geçmışte Ermenistan yetkilileri Tür-
kıye-Ermenıstan sınınnı tarumak konusun-
da net bir tavır almadılar. Ama birkaç haf-
ta önce Ermenistan Dışişleri Bakanı Var-
tan Oskanyan bir demeç vererek 1921 'de
ımzalanan Kars Antlaşması'nı tanıdıkla-
rını açık bir dılle ıfade ettı. Öte yandan Tür-
kiye ve Ermenistan AGlT'ın üyelen. Bu
örgütün üyesi olabılmek ıçın öbür üye ül-
soykırım lanımına girdiğini kabul ettiği-
ne göre bu olaylar soykırımdır. Ama bu
Soykırım Konvansiyonu'nun bu teşhisinin
uygulanabilir olduğu anlamına da gel-
mez. Bakın, bu nokta çok önemli. Çünkü
konvansiyonun kararı hiçbir zaman geç-
mişe dönük uygulanmamıştır. Soykırım de-
yimi kullanılmış olsa bile bu, antlaşma-
nın maddelerinin uygulanacağı anlamına
gelmez. Dolayısıyla Ermenistan ya da Er-
meniler konvansiyonun maddelerinin uy-
gulamaya konularak toprak ve tazminat ta-
lebinde bulunurlarsa bu girişimleri ulus-
lararası hukukta yer bulamayacaktır.
Bu başlangıç için önemli bir nokta ola-
bilir. TARC'ın Türk vc Ermeni üyeleri
birlikte Soykınm Konvansiyonu'nunsap-
tamalannın doğruluk derecesinin ne de-
rece tartışılabilir olduğu konusunda Ulus-
lararası Daimi Adalet Merkezi'ne başvu-
ruda bulunmuştur. Bu girişimin öncülü-
ğünü Türk tarafmdan emekli büyükelçi
Giindüz Aktan yaptı. Sonunda şöyle bir
şey ortaya çıktı: Konvansiyon geçmişe
dönük uygulanamazdı.
- Peki, konvansiyona göre soykırım
tanımı açık olarak nasılyapılıyor?
- Bunun dört bölümü var. Bir olayda dört
kişiden fazla ölmüşse, ölenler belli bir
gruba dahilse, onlann ölümlerinin belli bir
olaya bağlılığı varsa, öldürmeler kısmen
ABD'nin en önde gelen dü-
şünce kuruluşlanndan (think tank)
Council on Foreign Relations
(CFR) üyesi. CFR'nin biralt ku-
ruluşu olan Center for Preventi-
ve Action'ın (önleme Hareketi
Merkezi) Direktör Yardımcısı. Bal-
kanlar, Kafkaslar, GüneyAsya ile
ilgili olası çatışmaları önleme uz-
manlanndan. Irak'ta Saddam mu-
halefeti ve Kürtlerle çalıştı. Har-
vard Üniversitesi Ortadoğu Araş-
tırmaları Merkezi konuk öğretim
üyelerinden. American Univer-
sity'de Küresel Banş Merkezi'nin
Çatışma önleme Programı Di-
rektörü. Bir süre ABD Dışişleri
Bakanlığı Yakın Doğu Işleri Bü-
rosu uzmanı olarak çalıştı. Geç-
mişte daha pek çok insani yar-
dım ve krizleri önleme program-
larında görev aldı.
Türkiye için çok önemli bir hukuk zafe-
ridir.
- Osmaniı döneminde olan kimiolay-
lardan Türkiye Cumhuriyeti devletini
yasal olarak sorumlu tutmaya çahşmak
sizce ne kadar doğru bir yaklaşım?
- Viyana Antlaşması gereğince Türki-
ye, Osmaniı tmparatorluğu'nun imza koy-
duğu bütün uluslararası antlaşmalardan
doğan sorumluluğu kabul etmiştir. Yani,
hukuksal bir geçiş söz konusudur. İşin bir
başka yönü, Soykınm Konvansiyonu olay-
lardan sorumlu bireylerden bizzat hesap
sorulmasını öngörüyor. Ama bugün o in-
sanların hiçbirisi hayatta olmadığına gö-
re kimden hesap soracaksınız?
Dolayısıyla bu konuya çok dikkat edil-
meli ve Türkiye'nin dış siyasetinin de
dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri temeli-
ne dayanmasına özen gösterilmeli. Bu sa-
dece Ermenistan'la değil bütün öteki kom-
şulanyla böyle olmalı. O zaman Türkiye
son derece rahatlar.
Doğru ve özgür bir dış politika Türki-
ye'nin ulusal çıkarlarına büyük hizmette
bulunacaktır. Türkiye'nin komşularıyla
ilişkilerine baktığınız zaman belki de en
kolay çözülebilir olanın Ermeni sorunu ol-
duğunu görürsünüz. Sınırı açtığınız anda
koşullann birden nasıl değiştiğini görebi-
leceksiniz.
Birbirinizi tanımazsanız nasıl uzlaşacaksınız?- Bizim gazetelerden birisi geçenlerde iiıılii İn-
giliz tarihçi Arnold Toynbee'nin anılunndan bazı
itiraflarınayer verdi. Toynbee'nin anılarınagöre
soykırım iddialarının yer aldığı Mavi Kitap strf
propaganda amacıyla hükümet tarafmdan yazdı-
nlııııs. Sizpropaganda amacıyla tarihin çarpıtıla-
bileceğini düşünüyor musunuz?
- Ben Harvard Üniversitesi öğretim üyelerindenim,
ama alanım tarih değil. Ama bir şey biliyorum: Ta-
rihçileri bir araya getirirsiniz, ama hiçbiri bir konu-
da birbirleriyle fikir birliğine varamazlar. Zaten o ne-
denle soykınm iddialarını araştırmak üzere tarihçi-
lerin bir komisyon kurmalan fikri verimli olamadı.
Hem iş çok uzayacaktı, hem de alınan sonuç hiç
kimseyi tatmin etmeyecekti. Bana sorarsanız soykı-
nm iddialan konusunda hukuksal bir yaklaşım izlen-
meli. Aynca da International CenterforTransitional
Justice'in (Uluslararası Daimi Adalet Merkezi) araş-
tırmasını da çok dikkatle okumak gerekir. Bunun
Türkçesi de var. Son derece öğretici. Burada size mer-
kezin bulgulanm anlattım. Burada benim görüşüm
hiç önemli değil. Önemli olan Türkler ve Ermenile-
rin birbirlenyle konuşmaya başlamalan.
- Peki,yakın birgelecekte sizceErmeni sorunuy-
la ilgili ne gibi gelişmeler olabilir?
- Bakın, son beş yılda pek çok şey oldu. Bunlann
hepsi de önemli gelişmelerdi. Aynca bizim burada
oturup bu konuları konuşuyor olmanıız bile konuya
ilginin Türkiye'de nasıl arttığının göstergesidir. TARC
kurulmadan ve o toplantılar başlamadan önce böy-
le miydi? O zamandan bu yana ciddi biçimde yol alm-
dığını söyleycbilirim. Türkiye, ABD ya da Avrupa
ülkeleri kendisine baskı yaptığı için değil ulusal çı-
karlan bunu gerektirdiği için Ermenistan'la sının
açma karan almalıdır. Bu şekilde, demin de söyle-
diğim gibi doğu bölgelenndeki illenn ekonomisi
canlanacak, Dağlık Karabağ üzenndeki dınamik de-
ğişecek, kaçkınlann evlerine dönmeleri için müza-
kereler hızlanacaktır. Tabii ki bu politikaya bağlı bir-
takım başka kazanımlar da elde edilecektir. Bundan
kuşkum yok.
Plrektlfler dlkkate alınmalı
- Karabağ ve işgal altındaki Azeri topraklanm
bırakmak zorunda kalan kaçkınlar sorunları çö-
zülmeden Türkiye, Ermenistan kapısını açarsa siz-
ce Azerhaycan 'm nasıl bir tepkisi olur?
- Bunun Azerbaycan'ı ilgilendirdiğini sanmıyorum.
Türkiye büyük bir ülkedir. Dolayısıyla da ulusal çı-
karlan neyi gerektiriyorsa o yönde davranmalı, baş-
ka bir ülkenin Türkiye'nin ne yapması gerektiği ko-
nusunda vermek isteyeceği direktifleri dikkale alma-
malıdır.
- Yalnız, şimdiye kadar Türkiye'nin Kafkasya
politikası Azerbaycan 'a odaklanmış gibigörünü-
yor?
- Türkiye Azerbaycan'a da yardımcı olmak istiyor-
sa Ermenistan sınınnı açar. Çünkü şimdi Karabağ'da
muazzam projeler var.
Sınır açıldığı zaman Ermenistan, hasmane tutum
içinde, sınırlan kapalı, kendini Karabağ'a odaklamış
ve orada hayati çıkarlan olduğunu düşünen bir ülke
olmaktan kurtulur. Dolayısıyla Türkiye ağabey ola-
rak küçük kardeşıne, bölgede geniş vizyon sahıbı ola-
rak dinamiği değişime doğru yönlendirmekte yardım-
cı olabilir.
- tyi de Karabağ'da Arkadi Ğukasyan yönetimi
kendini bağımsız olarak düşünüyor. Bir yandan da
Ermenistan 'ı sıkı sıkıya bu sona bağlı kalmaya
zorluyor. Siz Ermenistan 'ın Karahağ'dakiyöneti-
min ipoteği altında olduğunu düşünmüyor musu-
nuz?
- Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan'ın
kendisi Karabağlı bir Ermeni. Bakın, hiç kımse Ka-
rabağ' ı bağımsız bir devlet olarak tanımıyor. Dün-
yadan yalıtılmış, önünde hiçbir fırsat olmayan bir ül-
ke durumunda kalmak çok acı bir duruııı. Ennenis-
tan'ın bağımsızhğını ilan ettiği sırada nüfusubu ka-
dar düşükdeğildi. Ama bugün gençlerErmenistan'ı
terk etmek istiyor. Ermenistan bir mafya devleti ol-
maktan çıkmaİc istiyorsa çıkarlannı küresel leştirme-
lidir. Türkiye sının açarak Ermenistan'a bu yönde
yardımcı olabilir.
- Yaklaşık 60 bin Ermenistanlı Ermeninin bu-
gün Türkiye 'de çalışıyor olmasını nasıl karşılıyor-
sunuz?
- Zaten uzlaşma insanlar arasında olur. Birbirini-
zi tanımazsanız nasıl uzlaşacaksınız? Temasınız ol-
mayan birisini şeytanlaştırabilirsiniz. Onu kendini-
ze hasım görür, ne kadar olumsuz yanı varsa gözü-
nüzde büyütürsünüz.
- Benzer bir durum Kılms için geçerli değil mi?
- Tabii. Eğer Türkiye Kıbns'ta farklı bir yaklaşım
izleme kararını alırsa Ermenistan ve dolayısıyla da
Karabağ'a da farklı bir yaklaşım sergilemesinin ken-
di çıkanna olacağını algılayacaktır. Şimdi, Türk si-
yasi liderlerinin bu adımı atmalan çok önem kazan-
mıştır. Aksi halde bu konularda ilerleme ve gclişmc
sağlanamaz.