17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denizli Y Y Y Y Y Y Y Y 20 24 23 18 21 22 22 24 Zonguldak Y 20 Antalya 0Açık Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehır Konya Sıvas fc! B B B B Y B B 20 27 21 21 26 24 26 25 Adana Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Sllrt Hakkârı Van B B B B B B B B 31 27 26 30 28 26 19 16 B 26 Kars £_$, Parçalı bulutlu GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Buşturafı 1. Sayfada lediklerini "tevıl etmeye" kalkışmazsa... Dostlar, müjdeler olsun; bizimki nihayet, evet nihayet, tam üç yıl sonra uyandı diyebilecek miyiz? TV'lerde izledik. RTE, taa Norveç'ten Avrupa Birliği ve Batı'nın ülkemizi bölme gayreti ıçınde ol- duğunu, Batı'nın bazı unsurları ile Kürt kavramı ile PKK'yi birbırıne karıştırdığını kabul ve ilan eyledi. ••• Bu itiraf bir yerde RTE ile Abdullah Gül ikilisi- nin üç yıldır izledikleri, yönlendirdikleri dış politi- kaların ne kadar yanlış, sakat ve Türkiye'ye pek şey kaybettirdiğinin itirafı değil mı? Somut örnekler sıralanarak izlenen dış polıti- ka, tavşana kaç, tazıya tut özdeyışıyle özetlene- bilır. Veren ama karşılığını almayan bir politika di- ye de tanımlanabılir. 1 Mart'ta Meclis'in kabul etmediği tezkereyi tezgâha koyarken ABD'den Türkmenler konu- sunda güvence mi aldı, PKK'yi derhal bertaraf edeceğini kabul mu ettirdi? Hayır! Kıbrıs'ta çözümsüzlük çözüm değildır sloga- nıyla AB'nin, ABD'nin temel politikalarını aşama aşama uygulamaya koymalarına önayak oldu- ğunun acaba ayırdında mı? AB'de kimı ülkeler PKK'yi bağımsızlık savaş- çıları, gerilla diye tanımlıyor. PKK ile Kürt köken- lı insanlarımızı birbırınden ayırt etmiyor. Kürt so- rununda Batı'nın amaçlarını kavrayamadı bu hü- kümet. Şimdi çıkmış orta yere; Batı'nın PKK ile Kürt kökenlıleri aynı kapta gördüğünü söylüyor ve AB'de ülkemizi bölmeye, parçalamaya çalışan unsurlardan söz ediyor. Çok gecikmiş bu saptamaya, bu saptamadakı samimiyete kımı ınandıracaksın Bay RTE, kimi? • •• Devlet başkanlığına gelen Talabani bağımsız Kürt devletinin "gerçekçi bir düşünce" olmadığı- nı söylüyor. Oysa Barzani, daha önce bağımsız Kürt devleti ilan etmeyi zaten zamansız buldu. Asla vazgeçemeyecekleri bağımsızlık "şimdilik kaydıyla" rafa kaldırıldı. RTE bu gerçeğin ayırdın- da mı? lcrai hiçbir yaptırım gücü olmayan Meclis Baş- kanı, sadece medyada aleyhine yorumlara değil, hükümetine de sert çıkıyor. Casus belli konusun- daki sözlerini "oraya, buraya çekmeye, çarpıt- maya hiç kimsenin haddi olamazmış"\ Bu ifade- ye göre, Meclis Başkanı -galıba- kendini hü- kümet üstü bir konumda görüyor. 12 mili icat ettiklerini, Yunan Meclısı'nin bu yön- deki kararını unutmuş görünen Yunanistan, Bay Arınç'ın çıkışından fevkalade memnun. Arınç Yu- nan Parlamentosu'na seslenerek "Sen de casus belliye yol açan kararı kaldır da dostluğun karşı- lığını görelim" demiyor. Neden diyemiyor? Gerçekleri görebilmek içın RTE gibi üç yıl geçmesini mi bekliyor 9 Mücadele içln ABD modell ineefenlyor Güneydoğu'da 250 kaçak rafineri EMİNE KAPLAN ANKARA - Guney- doğu Anadolu Bölge- sı'nde boru hatlanndan çalınan ham petrolün ış- lendiği 250 kaçak rafi- neri olduğıı ortaya çıktı. Petrol Işlen üenel Mü- diirii Erdal Gülderen, bu tesısleriıı laaliyctlcri- ne son veıilmesi gerek- tiğinı söyledi. Bolgede evlerin altından tünel kazılarak boru hatlann- dan petrol çalındığı be- lirlcndi.BOTAŞyetkili- leri, kaçak akaryakıtın satıldıği ve "beyaz bay- raklı" olarak nitelendi- nlen ıstasyon sayısının 3 bıne ulaşüğını vurgula- dı. Gümrük Müstcşarh- ğı, akaryakıt kaçakçilı- ğıyla mücadele içın AB D'de uygulanan modell inccliyor TBMM Akaryakıt KaçakçılığınıAraştırma Komısyonu'na bilgi ve- ren Petrol lşleıi Genel Müdürii Gülderen, 2003'te 1.5-2.2 milyon ton motorin, 600 bm ile 1 milyon ton arasında da benzinin Türkiye'ye ka- çak olarak gırdığıni tah- mın ettıklennı söyledi. Bunun ekonomıye getir- dığı maddı kaybın 2004 yılında 2 milyar dolara ıılaştığını anlatan Gülde- ren, kaçakçılığının yüz- de 80'inin denizden yüzde 20'sininse kara- dan yapıldığinı belırle- diklerini kaydettı. Yoğun denetim şart Akaryakıt kaçakçılı- ğının önlenmesı ıçınön- celikle yoğun denetim- ler yapılması gerektiğini anlatan Gülderen, AB- ü'de 11 Hylül terör sal- dınlarının ardından uy- gulanan ve ithaj akarya- kıt getıren gemilerin de- netımıne yönelik siste- mınTürkıye'de dc uygu- lanabilmesi için Gum- rükMüsleijarlığı'nm ha- zırlık yaptığını soyledı. Gülderen, alınması gereken diğer önlenılen sjöyle sıraladı: ^ Malıye Bakanlı- ğı'nca 2005 yılında uy- gulanması programla- nan ödeme kaydedici ci- hazların akaryakıt satış. ıstasyonlarında, gecikti- nlmeksızin derhal uygu- lamaya konulmalı, ge- rektığınde, devlet tara- fındaıı uygulamaya fi- nansal destek verilmelı. •^ Enerji Piyasası De- netleme Kurulu tarafın- dan yakıtlarda ulıısal marker uygulamasına ivediliklc geçılmelı. • SıfırOTV'yleyakıt alan denız araçlannın tü- ketim mıktarlarının De- nizcılık Müsteşarlığı ta- rafından, yeniden, daha gerçekçı bir yekilde be- lırlenerek takip ve kont- rolü yapılmalı. Beyaz bayraklılara sınırlama getirilsin tf Beyaz bayraklı ola- rak bilinen akaryakıt is- tasyonlannın bir ana da- ğıtım şırketıne bağlan- ması halınde faaliyetle- rine ızın verilmeli, aksi takdırde faaliyetlerden derhal men edilmeli. \/ Gümrük müdur- lüklerince, akaryakıt gı- nş ve çıkış miktarlannı kontrol altına alan elekt- ronik sistemler ıvedılık- le devreye sokulmalı. • Istanbul ve izmir çevresıyle Mersın, Rize, Trabzon ıllerinıizin kıyı şerıtlen, özellikle gece saatlerınde, yoğun bir şekılde denetim ve kont- rol altında iululmalı. B 16 Yurdun gunuy ı^ ve batı kesımlprı parçalı ve ^ok bulutlu Marmara, kıyı Ege, Batı Karadenız ile akşam saatlerınden ıtıbaren Iç Egp ve Eskı şehır çevrelorı bd^anak ve gok gurııltulu suğd ııak yafyşlı dığer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek Havasıcaklığı, yur- dun batı kesımlerınde i- 5 derece ajalacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı B 10 B Stockholm B 12 Londra Y 11 Amsterdam Y 13 Bruksel Y 16 Parıs Y 17 Bonn Y 15 Münih Y 11 Zurıh Benın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına B Y B Y Y Y Y B 1/ 18 20 17 19 19 18 20 B 15 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflis Kahıre B B Y Y B Y B B 19 19 11 20 23 15 12 30 t Çok bulutlu . Yağmurlu Karlı Iktidar, yönetimini belirlemekte zorlandığı kurumun yapısını değiştiriyor TÜBİTAK'a siyasi darbe• Buştumfı I. Sayfada Bilım Kurulu'nca adaylar belir- lenıyordu. Bilim Kurulu'nun belırlediği adayları atanıayan Başbakan, onee kurulun ışlevsiz hale gelmesıne neden oldu. Da- ha sonra 6 üyelık ve başkanlık için bir kereye özgii olmak u/c- re hukiimetın atama yapabilecc- ğı yönünde özel yasa çıkanldı Bu yasanın yürürlüğunun Ana- yasa Mahkemcsı'nce durdurul- ması ve başkan atamasının ıda- ri yargıya takılması üzerine ye- ni düzenleme hazırlandı. Iktidarın yasa önerısı, Bakan- lar Kurulu'nda tartıştırılmayarak dün Meclis Başkanlıgı'na sıınul- du. Kapusuz'un onerisıne göre, TÜBtTAK'ın adı da değıştırıle- cek. "TürkiyeBilimselveTck- nik Araştırma Kurumu"ndaki "teknik" sözcüğünün yerine "teknoloji" kavramı getınle- cek. TÜBİTAK'ın görcv alanı yeniden belirlenirken yasada ge çen "miispet bilimler" yerine "bilimsel ve teknolojik" kavra- mı getırılıyor. Bılını Kurulu'nun seçım yönteminin yanı sıra ya- pısı da değıştırıliyor. Kuı ulda ilk kez "sosyal vc bcşcri bilimler" alanından üyelere yer venlıyor. Yasaya gore yenı Bılım Kuru- lu, bilim vc teknoloji alanında yetkinliğı olan kışıler arasından başbakanca belirlenecek 3, YÖK Genel Kurulu taıafından belir- lenecek 1, Bilim Kurulu tarafın- dan belirlenecek 3, Türkıye Bi- limler Akademısı aslı üyeleri arasından başbakanca belirlene- cek fen ve teknik bilimler alan- lanndan 1, sosyal ve bcşen bi- limler alanlarıııdan I ve sağlık bılimlen alanından 1 olmak uze- re 3, kaınu kurum ve kuruluşla- rında veya özel sektörde en az 10 yıl deneyimı olan ve üstün nite- likli hizmetlenyle tanınmış kişi- ler arasından başbakan tarafın- dan belirlenecek 1, TOBB tara- fından beliılenecck 2 ve Bılını Kurulu larafından belirlenecek 1 üye ile başkandan oluşacak. Bilim Kurulu üyelıği seçimi, başbakanın onayıyla kesinleşe- cek Bılım kurulu üyelcrinin gö- rev süresı 4 yıl olurken üyelıği sona eren kiş.i, ancak bir dönem daha seçilebilecek. çalışanlar 5 kategoriye ayrılıyor. Sözleşmeli personel kapsamı geniçliyor Bir başkan Kamuyayeni düzen EBRUTOKTAR ^ _ _ ANKARA - Hükümet, 657 sayılı Devlet Me- murları Yasası'nı (DMY) kaldırarak kamu per- sonel sıstemını değiştiren "Kamu PersoneliYa- sa l'aslağı" hazırlıyor. Malıye Bakanlığı, Baş- bakanlık ve Devlet Personel Başkanlığı taıafın- dan oluşturulan taslakta, "esnek personel po- litikası" esas alınıyor Sadece kamu erkini kul- lanan yonetıcıler menıur kapsamına alınırken sözleşmelı personelin kapsamı genışletılıyor. Sozleştnelı personel için "Türk vaiandaşı" ol- ma koşulu kaldırılıyor. Tartışmalara neden ola- cak tasanda öngörulen bazı değışıklikler şöyle: • Kamu çalışanları, "menıur, sözleşmelı personel, geçici personel, diğer kamu görev- lileri ve işçiler" olmak üzere 5'e ayrılıyor. • Memur sınıflandırmasına son verilirken "kariycr, yelerlilik, başarı değerlendirmesi vc hcsap verme" ılkelen getııiliyor. • Memur içın 84 adet '"srandart menıur un- vanı" ongorulüyor. • Memurlarıçın "kadro", sözleşmelı perso- nel için "pozisyon" tanımına yer venlıyor • Taslakta ılk defa memur ya da sözleşmelı personel olarak göreve alınacaklar içın merke- zi sınav koşulu güvenceye alınıyor v* Sözleşmeli personel statusunden memur kadrosuna 'sınavsız' geçişe olanak tanınıyor. • Özürlü personele yuzde 3 kontenjan. • Başbakanlık ve bakanlık müsteşarlıkları ile valılık, büyükelçilik, elçilık ve daımı temsilcile- re atanacaklarda en az 15 yıl memur ve sözleş- meli personel olarak çalışma koşulu getiriliyor. Üyelenn görev süresinin dol- masına en geç 2 ay kala veya di- ğer nedenlerle uyelığın boşal- ması durumunda en geç 2 ay içinde yenı üye belırlenerek baş- bakanın onayına sunulacak. Bu süre ıçınde yeni üye bildirilme- mesı halınde başbakan, bclırle- dığı kışileri doğrudan Bılım Ku- rulu üyesi olarak atayacak.Bılım Kurulu, belirtılen nıtelıkleri ta- şıyan kışıler arasından biri Bilim Kurulu dışından olmak uzere 2 başkan adayı belirleyerek Baş- bakan'a sunacak. Başbakan, bu adaylardan birini seçcrek Cum- hurbaşkam'na onerecek. Bilim Kurulu'nun herhangi bir nedenle suresınde aday belir- lememesı durumunda başbakan, belırlediği bırkışiyi başkan ola- rak atanmak üzeıe Cumhurbaş- kanı'na sunacak. Boğazhyan Ermeni katliaını NURER UĞURLU Bııgün dcğışik iilkelere yayıl- mış bulunan Hrmenıler, yiiz yıla yakın bir süre, her gun gıderek ar- tan bir ölçiide "Ermeni soru- nu"nun tek yanlı olarak propa- gandasını yapmakta ve kendı çı- karlanna uygıın kamuoyu oluştur- maya çalışmaktadırlar. Günümuz- de bu propaganda ve suçlanıa, da- ha çok, Birincı Dunya Savaşı için- de (1915) Ermenilenn savaş böl- geleıı dışına çıkarılmalan üzerın- de toplaıımıştır. Krmenilerin savaş bolgelen dı- şına çıkarılmalan, Birincı Dünya Savaşı'nın ağu koşulları ıçınde Osmanlı devlet adamlarının almak /orunda kaldıklaıı bir onlemdır Avrupa devletlerinın "hasta adam" olarak gördükleri Osman- lı tmparatorlugu'nu ve onun temel oğcsi olan Turklerı yok etmek için Ermenilerın sapladıkları hançeri çıkannak işlemıdır Buolay, büriin yönleriyle tarihin malı olmuşnır lırmenı komiteciler taratından Berlın'de öldürülen (1921), tttıhat ve Terakkı i'ırkası liderlerınden, Dahılıye Nâzırı ve Sadrazam Ta- lât Paşa'nm "Ermeni Meselesi" adlı hatıralan ile Osmanlı Devlet Arşıvi'nden yararlanılarak Os- manlı Devleti Raporu olarak ha- zırlanan (1916) Osmanlıca ve Fransızca "Aspiration EtAgisse- ments Rcvolutionnaires Des C'o- mites Armenics avant et apres la Proclamation dc la Constiti- on Ottomane" adıyla yayımla- nan bu çok önenıli tarihsel belge, donemm tanınmış gazetecilerin- den Hüseyin Cahit Yalçın'ın on- so/u ile "Ermeni Vahşcti ve Er- meni Komitelerinin V'ınâl vc Harekât-ı İhtilâliyesi (llân-ı Meşrutiyetten Evvel ve Sonra)" olaıakgünumuz Furkçesıyle çık- tı (ÖrgiinYayınevı, 2005 Istanbul) Kanlı ve insanlık dışı lırmenı olaylarının başlangıcını Talât Pa- şa, bu kıtapta şöyle anlatmaktadır "tsyan hareketleri cvvclâ Zey- tun'da başlamıştır. Sefcrbeı liğin ilânım müteakip Ermcnilcr âlc- nen isyaııa başlamış, vergilerini ödcmekten imtina etmiş vc as- kcr toplanması hususuncla vcri- lcn cmirlcrc muhalefet etmişlcı - dir. Askcrlik vazifelerini ifa ct- nıek üzere askcrlik şubelerinc gclen Müslüınanlara sokakta ta- arruz cdilıııis, bunlar soyıılmıış ve öldürülmüştür. Zeytun halkı zabit ve kumandanları emri al- tında bir milis tcşkil etmişti; bu suretle 'Zeytun Ihtılâlci Alaylan' KemalBey anüdı Ermcnilcre zulüııı yaptığı iddasıy- la asılan Boğazhyan Kaymakamı vcYozgat IVlutasarrıf Vekili Kcnıal Bcy ölümünün 86. yıldönü- münde iclaın edildiği Bcya/ıt Meydanrnda ilk kczTürkiye Si- vil Toplunı Kuruluşları Birliği tarafından düzenlencn törenle anıldı. Kemal Bey Ermeni ayaklanmasının önlenmcsi amacıy- la çıkarılan tehcir uygulamasında hatalı olduğu gcrckçcsiyle yargılannıış, işgalci giiçlerin baskısıyla Osmanlı Hükümeti ta- rafından 10 Nisan 1919'da asılmıştı. (FATİH HRDOĞDU) ismi altında şehirleri müdafaa ctmck istiyorlardı. Tabiî buna iınkân bulamadıklarından mav- zer ve martin silâhlarıyla dağa çıkmışlar ve Miislüman köyle- rinc taarru/ ve askerî nakliyatı izac etmeye başlamışlardır." Talât Paşa, Ermeni komitecıle- nnın Bıtlıs, Eızıırum, Mamuratu- lâzız (Elazığ), Dıyarbakır, Sıvas, Trab/on, hrzıncan, Yozgat (Bo- ğazhyan), Ankara, Van, Adana, îz- mit-Adapazan, Bursa, Izmır vb Osmanlı şehirlerındekı kanlı ayak- lanmalarına da değınerek şunlan söylemektedir. "...Yalnız Van şehrindc isyan cdcn Krmenile- rin sayısı beş bini gcçiyordu, hepsi de en yeni silâhlarla tcçhiz edilmişti. Bunlar mevkilcrini son hadde kadar müdafaa edi- yorlardı. Şehirdcki hükümet ko- nağı, askerî müessesclcr ve di- ğer binaları tahrip edilmiş vc Müslüman mahalleleri atcşe ve- rilmiştir.Yedi yiiz kadar âsi,Van müstahkem mevkiini el bonıba- larıyla uçurmuştıır. Bu isyan ha- reketleri nisana kadar devam ct- miştir. Büyük Erzurum Ermeni katliâmı 7 Şubat 1915'tc başla- mıştır. Ermeni topçuları, sokak- larda 270 kişi yakalamış, bütün elbisclcrini snydııktan sonra hepsini bir hamama götürmüş ve burada en lıaris hislerini tat- min ctnıişlcrdir." Ermeni komitecilernin Boğaz- lıyan'dakı (Yozgat) kanlı ve kor- kunç vahşetleıi de, Sadrazam Ta- lât Paşa tarafından hazırlatılan, 1332(1916) yılında Matbaa-i Or- haniye'de (tstanbul) basılan "Er- meni Komitelerinin A'nıâl vc Harekât-ı İhtilâliesi (llân-ı Meş- rutiyetten Evvcl ve Sonra)" ad- lı Osmanlı Devleti Raporu'nda şöyle anlatılmaktadır "Yozgat sancağının Boğazlıyan ka/asına tâbi'ÇakmakkarycsiyleYazber Dağı'nda ccvclân edcn yetmiş kişilik müscllah Ermeni eşkıya- sı ve Ankaı a'nnı Bâlâ, Hayma- na,Ankaıa hudûllarındakiYek- ııâm ormanlarında kuvvetli Er- meni çeteleri ve yine Boğazlı- yan'ın Çulhanlı karyesi civârın- da Kuzas (Kozas) mevldinde Kayseri'ııin Kverek karyesi Er- nıcnileri tarafından kumanda edilen müteaddid kollara ayrıl- mış üç yiizc karîb müscllah Er- meni eşkıyası görüldü. Yine Yozgat'a tâbi Kunıkuyu karycsinc tahassun eden 300 ka- dar Ermeni eşkıyası 2 Kvliil 331 günü civardaki kurâ-yı lslâmiy- yeye ateş verdiler. Sûret-i mah- sflsada inşâ edilmiş siperlerden ve mazgal deliklcrinden jandan- ma ve asker üzerine istimâl-i si- lâha başladılar vc Çat-ı Kcbîr karyesi ormanında tahassun e- dcn vc miktarı sekiz yü/e yakın bulunan Ermeniler, orman içe- risindcki Aktağ geçidindc vak- tiylc ihzar ettikleri siperlerden asker vejandarnıa ve ahâlîye ta- arruzâttabulundular.Cünlercc müsâdcmattân sonra Kızılca- ova cihctinc doğru firâr ettiler." Ermeni komitecilerinin bu fırar- lannda, Boğazhyan ve Yozgat'ın katlıamdan kurtulıışunda Boğaz- hyan Kaymakamı ve Yozgat Mu- tasarrıf Vekili Kemal Bcy'in çok önenıli kalkılan olmuştur Ne vaı ki, bu yiğit, yureklı ve düriist kay- makanı, îngiltere desteklı Ermeni komplosu sonucu îstanbul'da ku- rulan Örfi Idare Divân-ı I larbı'nde yargılanmış (5 Şubat 1919), "Yoz- gat ve Boğazhyan Ermcnilerinin tehciri sırasında suiistimal vc öl- dürıııe hadiselerinde" gevşeklik gösterdiğı gerekçesıyle 8 Nisan 1919'da ıdamamahkûmedılmiştiı. Bu haksız ve yersız kararda çok acı biı gerçek var kı, o da, ıdam ka- rarını veren mahkeme heyetinin yansının Osmanlı azınlıklanndan olıışuydu. 10 Nisan 1919'da tstanbul Be- yazıt Meydanı'nda kurulan ıdam sehpasına çıkan Kemal Bey şun- lan soylemıştır "Vatandaşlarım, sizlere yemin ederim ki, bcn ma- sumum. Son sözüm bugün dc budur, yarın da budur. Ecnebi dcvlctlcre yaranmak için bcni asıyorlar. Eğcr adalet buna di- yorlarsa, kahrolsun adalet. Asil Türk nıilletinc çocuklarımı emanet ediyoı uııı. Borcum var, servetim yok. Üç çocuğumu, millet yolıında yctim bırakıyo- rum. Yaşasın millet..." (Hurrıyet gazetesı 11 Nisan 2005) Sadrazam ve Dahıliye Nâzırı Talât Paşa da, daha sonra hatırala- rında Boğazlıyan Kaymakamı Ke- mal Bey içın (1920) şunları söy- lemiştir. "Benim kanaatime gö- re nıemlekettc Boğazhyan Kay- makamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bcy kadar vatanı için nafî (yaıaılı) bir yer işgal etmiş bir kinısc daha yoktur." B 34 ^ ı Sulu kar Gok gurultulu SÖYLEŞİ ATTİUİLHAN "...'Ötme Vapur, Gelemem!!'.." ...o geceyı hıç unutur muyum? Yağmur yağı- yordu, rastladığımız ılk kitapçıdan Orhan Ve- li'nin(Kanık) yeni çıkmış kitabını almış, neş'e için- de, Balıkpazarı'na dal- mıştık: unlu Cumhuriyet Meyhanesi'ne gidiyo- ruz, çünku pazar akşa- mıdır; öğrencilerin, en keyifli gecesi. Daha he- nüz uskumrulara ilk ça- talı uzatmıştık ki, yanı- mızdaki masaya -bir haylı çakırkeyif- üç kişı oturdu, hemen tanıya- madık, sanırım Ihsan Ahmet, önce Cahit Ir- gat'ı, sonra Orhan Ve- li'yi tanımıştı; üçüncu kı- şinin, Halim Güzelson oldugunu, sonradan öğ- reneceğiz. Tesâdüf bu ya, o gun- lerde yayımlanan bir der- gıde, Cahit Ağbiy'in (Ir- gat) o kısa, ama ınsanın cığerine ışleyen şiirlerin- den biri var, ıkıncı bıra bardağından sonra, Ih- san Ahmet kendını tuta- madı, mecmuayı açıp, şiirı yüksek sesle okuyor; masaların bırleşmesi bu sâyede gerçekieşmiştir. Hepsini ilk defa bu kadar yakından gördüğümüz, bu üç şairin, bıze en ya- kın olanı, kuşkusuz Ca- hit Ağbiy (Irgat) çünkü o, toplumcu gerçekçi- dir; şiirlerini, Yürüyüş dergisinden ezberlemi- şız; hele şu mısralar yok mu, insanı öldürür. "Öt- me vapur, gelemem / DÖrt duvarla sarılmı- şım!" Orhan Veli, sessız ve kibardı; henüz aldığım ki- tabını, beni yakınıymış gibi, 'muhabbetle', imza- ladı: O günler, onun sa- nırım kötu günleridir: 'MillîŞef iktidarı, Garip Üçgeni'ni (Orhan Veli, OktayRifat.MelihCev- det), Nâzım'ı ve Necip Fâzıl'ı gündemden sil- mek; Inönü Cumhuri- yeti'nin Yunan/Latin kültürünü yüceltmek için, epeyce kullandıktan sonra, bir kenara bırakı- vermiş; onlar da çaresiz kalmışlardı. Orhan Ve- li'yi, olayın, sanıldığın- dan çok etkılediğini, o gece hissetmiştim; bir süre sonra, sanki TSP nâşır-i efkârı Gerçek ga- zetesinin, onun zaman- sız ölümünü soruştur- makla görevlı Adlıye mu- hâbırı olacağım, içime doğmuş! uiusal'ı terk, kompradora heves... Gâzi'nin Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile 'yekpâreleştirdiği' Türkçe ve Edebiyat öğ- retimi, 'Millî Şef'in Ba- tı'yla uyuşması üzerine değişecek, çünkü 'Pe- rikles Devri' başlamış olacaktı: Bunu Yu- nan/Latin Klâsiklerinin Türkçeye sistemlı olarak aktarılması sırasında söylüyor: "...eski Yu- nanlılardan beri, millet- lerin sanat ve fikir ha- yatında meydana getir- dikleri şaheserleri dili- mize çevirmek, Türk milletinin kültüründe y- ertutmak ve hizmet et- mek isteyenlere, en kıymetli vasıtayı hazır- lamaktır..." (Yazdığı ön- söz'den). Bilmem farkın- da mısınız, o örtülü deyi- şıyle, düpedüz diyor kı, Türk Milleti'nin kültü- ründe yer tutmak ve hizmet etmek istiyor- sanız, Yunan/Latin şa- heserlerine benzeye- ceksiniz. Butemâyül, ıkıalanda gerçekleştiriliyor: a/ Biri, öğretim ve eğı- tim alanı, lise öğrencileri olarak biz, artık, Selçuk- lu/Osmanlı kültür sen- tezi'nin, şaheserlerınden çok; yeni çevrılmiş Yu- nan Klâsiklerine -ne bi- leyim, Sokrates'e, Sop- hokles'e, Euripides'e, Aristotales c, Aristop- hanes'e vb- önem veri- yoruz; tezler bunlar üze- rine hazırlanıyor, hatta Ankara'da -belki daha başka birkaç yerde- La- tince öğretim yapan, li- seler açılıyor. b/ Ikıncı alan, Yu- nan/Latin Klâsikleri, sistemli olarak çevirtihp yayımlanıyor; Hasan Âli Yücel, ne yazık ki tarihe, bu marifetin uygulayıcısı olarak geçecektir, çünkü sorumluluk ondaydı: Ya nılıyorsam düzeltiniz, us- telik adam, ınanmış bir Mevlevi! Ataç'ın kırdığı cevlzler... Hiç şuphesız, kam- panyanın götürücü- sü, Inönü'nun sanat da- nışmanı oldugunu işitti- ğimiz, Ulus'ta yazılarını okuduğumuz Nurullah Ataç'tır, mumâileyhin, o tarihte doktürdüğü şu satırlara bakar mısınız, lütfen. "...bugünkü dilimizin üstünlükleri gibi kusur- ları da, Avrupa dilleri ile karşılaştırınca gözü- kür: O halde Avrupa dillerinin yapıtlarını çe- virmeliyiz. Dilimizi kur- taracak olan şey, çevi- ride karşılaşaeağım zorlukları yenmek için, göstereceğimiz çaba- dır. Dilimizde bulunma- yan ve bize gerekli cümle biçimlerini; ka- famızı ve kendisine an- latım aracı arayıp dili- mizi zenginleştirecek yeni kavramları, Avru- pa dillerinin yapıtların- dabulabiliriz..."(1932) Ya şunlara ne buyru- lur? "...Arap/lran uy- garlığında iken, o ulus- ların dillerinden sözcük ile birlikte kural da aldı- ğımız gibi, Batı/Latin Uygarlığından da, yal- nız sözcük değil, ister istemez kural da alaca- ğız; ancak buna başla- dığımız, bunu yapmayı öğrendiğimiz gün, o uygarlığın içinde ola- cağız."(1935) Hele şu söyledıklerı, sanırım tüy dikiyor: "...uluslararası terimle- ri almak gerekmiş. lyi ama uluslararası te- rimleri almak için, on- ların kökleri olan dille- ri öğrenmek de gerekir. Orası işimize gelmiyor. Okullarımızı, Yunan- ca/Latince derslerini koymadan, uluslarara- sıdır diye, anlamını, bi- çiminden dahi anlaya- mayacağımız, yâni bi- zim için birertanım sa- yılamayacak sözcükle- ri almaya kalkmak, bi- lim, düşünme, yolunun tersliğini; ezberciliği, hâfızlığı yaratmakta- dır..."(1935) Bu kafa; henüz Üm- met Sentezi ile Millet Sentezi arasındaki farkı, kestiremediği gibi; bızım kulturumüzün, Doğu/ls- lam Medeniyet Daire- si'nde gelıştığini; dola- yısıyla, Ulusal Kültür ve sanatımızı da, Osman- h/Selçuklu Kültür Sen- tezi üzerine, kurmamız zorunluluğunu da anla- mıyor. Fransa, ünlü Fransız Ulusal Kültür ve Sanat Sentezini, Ih- tilâl'den önceki klâsik Batı/Hıristiyan kültürü- nü 'külliyen' rsddede- rek değil, onu yaşanı- lan yeni koşullara uy- gun bir biçimde değiş- tirip, yenileyerek yap- mıştır. Aksi halde ne mi olur? Şu içinde yaşadığımız, rezillik; eskidji, filmex, tchevre, sevghili ve benzeri soytarılıklar! e-mail:tilahan(" isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle