23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J\_\J |_j J_ U J \ kulturfrtcumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVÎN İLYASOĞLU ProgramlardatutarlılıkKlasik müzik konserlerini daha alımli kılmak içın tematik program- lar düzenlemek dinleyiciye albcnı- li gelen ve sık sık rastlanan bir ol- gu. Ancak konunun aynı temayı iş- lcmesi mutlaka tutarlı bır ses akımı demek değıl. Konser programları kadar CD içeriklerindc de aynı şey söz konusu. örneğin belli bır ülke- yi ortak payda almak gıbı. Aynı ül- kedc doğmuş, aynı folkloru işiemiş olsalar bıle bestecilerin biçem ve çağları farklı olduğunda iç tutarlı- lık zayıflamış, program zorlaıımış oluyor. Geçen hafta izledigim iki konser bu yazıya esin kaynağı oldu. Biri Borusan Filarmonrnın bu mevsim îstanbul'dakı soıı konscriydi: Gü- rer Aykal yönetimindeki topluluk, çellist Efc Baltacıgil'e eşlık etti. Program yirmincı yüzyıl başının renkleriyle örülüydü. Diğeriyse Boğazıçı Ünıversitesi konserlcrin- deki Frciburg Barok Konsort'un Bach ve Oğulları programıydı. J.s. Bach ve oğulları .Tohann Sebastian Bach'ın yir- mi çocuğundan birkaçının bestecı olduğu, hem de müzik tarıhinde yer aldıkları bilinir. Belki babaları- nın adının arkasında kalmasalar, her birisı bugün bireyscl olarak ça- ğının parlak bestecisi olacaktı. Ör- neğin Carl Philipp Emanuel Bach, büyük bestecinin üçüncü og- ludur. Soııat biçiminin gelişmesıne katkıdabulunmuş, oratoryolar, sen- fonilcr, şarkılar ve güzelim bir so- lo flüt sonatı yazmıştır. Wilhelm Friedmann ise büyük bestecinin en büyük vc en sevip gözettiği oğ- ludur. Zamanınııı en iyi orgcusu olarak tanınan bu sanatçı da klav- yeli çalgılar için pek çok sonat ve İconçerto bestelemiştır. Bu arada babasmın kimi yapıtını kendinin- miş gibi gösterip satabilmiştir. Bach'ın oğulları arasında en büyük üne kavuşan ve ycni çağı açan, on sekizinci çocuğu ve en küçük oğlu Johann Christian'dır. Haydn, Mozart, Beethoven gibi bestcciler onun klasik çağa getirdiği yenılik MJorusan Filarmonigeçen hafta bu mevsim îstanbul'dakison konserlerini verdi. Gürer Aykal yönetimindeki topluluk, çellist Efe Baltacıgil 'e eşlik etti. Program yirminci yüzyıl başının renkleriyle örülüydü. Boğaziçi Ünıversitesi Albert Long Salonu 'ndaki konserde ise, Freiburg Barok Konsort Bach ve Oğulları programında büyük Bach 'ın yanı sıra Wilhelm Friedmann ve Carl Philipp Emanuel 'in yapıtlarını sundu. lerden yararlanmışlardır. Piyanoyu yeni bir çalgı olarak halk önünde ılk kez çalan, besteledıği kırk kadar pi- yano konçertosu ve operalanyla ye- nilıkçi bir bestecidir. Freiburg Barok Konsort, özgün yoruma bağlı bır Alman toplulugu. Zamanın sesini, 18. yüzyıl başını yakalamaya çalışıyor. Her birisı bu konunun uzmanı sanatçılar. Progra- ma büyük Bach'ın yanı sıra Wil- helm Friedmann ve Carl Philipp Emanuerin yapıtlarını almışlardı. Ortak payda dıye Bach'ın tüm bes- tecı oğullarından çalabilirlerdi, oy- sa Johann Christian artık Bach dö- nemının bıçemini aşan, bir sonraki çağın sesiyle bu içeriğe uymayan bir besteci olacaktı. Efe Baltacıgil ve Borusan Filarmoni Orkestrası Parlak çellistimiz Efe Baltacıgil (1978), Philadelphıa'daki Curtis Instıtute'ten mezun olduktan sonra ünlü Philadelphia Orkestrası'nın grup şefı yardımcılığına getirilmiş- ti. Allenetovvn America s Stnng ya- rışmasındaki bınncılığı ve geçen yıl New York'taki Genç Yctcnekler Ya- rışması'nı kazanmasıyla müzik çevrelerinın dikkatlerini üstüne çekmeyi başardı. 30 Ekım 2002 ta- rihindc Carnegıe Hall'de yapılan Isaac Stern'i anma konserinde Mi- dori, Yo Yo ma, Perlmann, Lare- do, Zukerman, Ax gibi büyük so- listlerle birlikte Brahnıs'ın Altı- lı'sını seslendirmek gururuna er- mişti. Efe, bir yandan orkestradaki üyeliğiyle nıce tanhi şefin değnegi altında çalıyor, bir yandan solistli- ğini ve oda müzikçiliğini sürdürüp Amerika'nın dört bir yanına koşu- yor, öte yandan da yarışmalara ha- zırlanıyor. Ve giderek deneyim ka- zanıyor, çalgısıyla tümleşıyor, mü- ziğinde derinleşıyor. Bu arada nice ünlü şefle yaptığı plaklar tarihe ge- çiyor: örneğin Wolfgang Savval- lisch yönetiminde Philadelphia Or- kestrası 'yla Verizon Salonu'nda kaydettikleri üç CD'lik Schumann albümünde Efe, aynı zamanda so- listler arasında da yer alıyor. Geçen yıl ondan dinledığımız Schumann konçertosunu uzun bir süre unutamamıştık. Bu kez de El- gar'ın çello konçertosuyla karşımı- za çıktı. Olgun, yaşmı başını almış bir çellistin derin düşünce taşıyan yorumuydu. Hele ağırbölümde da- ha da derınleşmiş ve olgunlaşmış- tı. Son bölümdeyse yayını kullan- madaki ustalığıyla kendine güveni- ni duyuruyordu. Şef Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası, eşlikte sıcacık ve yapı- tın tutkusunu öne çıkaran bır yo- rum sundu. Konserin ikinci yansında, ilk kez dinlediğimiz Joseph Packales (1948) adh New York'lu bestecinin Tour/ Retour adh orkestra tango- su, rengârenk bir yapıttı. 1993'te bestelenen bu yapıtın ilk seslendi- risi de 1995 'te Gürer Aykal yöne- timinde, Texas'taki El Paso Or- kestrası ile yapılmış. Rapsodik ka- rakteri vc tangonun coşkulu işle- melerıyle çağ başı bestecilerine benzeyen birkimliği var. Gerekin- giliz bestecı Edward Elgar'ın 1919'da tamamladığı çcllo konçer- tosunu, gerckse Fransız besteci Maurice Ravel'in 1928'de ta- mamladığı Bolero'sunu andıran satırlar ıçerıyor. Büyük orkestra- nın dinanıik devinimiyle coşku do- lu. Ravel'in Bolero'su ise hep aynı kalıbı yınelerken türlü renk arayış- larına girer. Son derece sıkıcı ve tekdüze olarak yorumlanma şansı yüksektır. Borusan Filarmoni Or- kestrası her ölçünün benzer karak- terini değişen renklerle dengeledi; görkemlı bir tırmanış sundu bu yü- ce "crescendo"ya. Ve mevsimin Îstanbul'daki konserlerini böylece noktalanıış oldu. www.evinilyasoglu.com Sevda-Cenap And Müzik Vakfıf nın düzenlediği etkinlik 'Rus Filarmoni' konseriyle başladı Ankara Müzik Festivalfnden iki dinleti Tören sanatçımn filmlerlnden örneklerle başladı 10. SadriAlışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri sahiplerini buldu Moskova Senfoni Orkestrası "Rus Filarmoni" ilk konserinde U.C. Erkin'in kemaıı konçertosunu çaldı. ÖNDER KÜTAHYALI 4 Nisan Pazartesi akşamı başlayan 22. "Ankara Müzik Festivali"nin açılışını izlemek üzere "Sevda- Ce- nap And Müzik Vakfı"nın konuğu oldıım. "MEB Şûra Salonu"nda ve- rilen dinletidc, Şcf Fedor Glushc- henko'nun yöncttiği Moskova Sen- foni Orkestrası "Rus Filarmoni" vardı. Açıhş töreninde, Vakıf Başkanı Sa- yın Mehmet Başman ilc Sayın KLül- tür ve Turizm Bakanı kısa konuşma- lar yaptılar. Festivale destek veren kuruluşların adları, her dinletiden ön- ce beyazperdeye yansılılıyor. Böyle- ce tören sırasında teşekkür konuşma- lanyla zanıan yitirilmiyor Başarılı yorumlar Dinletinin solocusu, değerli kc- mancımız Tuncay Yılmaz'dı ve U.C. Erkin'in konçertosunu çaldı. Pazar akşamı Ankara'ya gelen or- kestra, yapıtı sadcce bır kez prova edcbilmişti. Aynca başka bir güç- lük daha vardı kı onu da Cunıhur- başkanlığı Senfoni Orkestrası'nın emekli başkemancısı vc benim sevgili dosturn Oktay Dalaysel şöyle açıkladı: Erkin'in 1947'de yazdığı kon- çerto, bugün bile bestecinin el yazması olan notalarla çalmıyor. Bu yüzden orkestranın sanatçıla- rı, bir yandan bilmedikleri bir mü- zik biçemıni anlamaya çalışırken bir yandan da önlerindeki partile- ri okumayaçabaladılar. Tuncay Yılmaz konçertoyu gü- zel çaldı. Yorumu sıcak ve duygu- saldı. Öz müziğimizden kaynakla- nan öğeleri başanyla yansıttı. Or- kestra eşhğındeki bazı eksiklikle- ri de hoşgörüyle karşılamak ge- rek. Programın başındaki "Saray- dan Kız Kaçırma" operası uver- türünün yennı M. Glinka'nın "Ruslan ile Ludınilla" operası uvertürü almıştı. Ghıshchenko onu virtüözce yaklaşımlaıia yorumla- dı. ikinci yarıda da P. t. Çaykovs- ki'nin "Fındık Kıran" bale süiti vardı. Orkestra, aynı yapıtları 5 Ni- san dinletisinde de seslcndirdi; an- cak "Fındık Kıran"ın yorumu, ilk dinletiye kıyasla çok daha gü- zeldi. îkinci dinletide, Erkın konçer- tosunun yerine L. Van Beetho- ven'inOp. 56 DoMajörÜçlü Kon- çertosu seslendırildı. Solocular, Bulgar Piyanist Ludınil Angelov, Alman Viyolonselci Gustav Rivi- nius ve Tuncay Yılmaz'dı. Bu konçertonun viyolonsel ve kenıan partilerindeki güçlükler, so- locuları her an ele verecek nitelik- tedir. Yapıtı 15 kez çalmış olan Ri- vinius'un yorumu ustacaydı ve her yönden kusursuzdu. Sanatçımn dinlemeye doyum olmayan bir vi- yolonsel tonu var. Buna karşılık Yılmaz'ın konçertodaki ilk yoru- muydu; ancak o da parlaklığı ge- rektıren güç pasajlarda ve lirik ke- simlerde partisinin tam hakkını verdi. Piyanist de çok iyiydi. Genlş bir müzik yelpazesl "Ankara Müzik Festivali"ni yönetcn dostlar, onun İstanbul Fes- tivali'ne kıyasla biraz taşra etkin- liği olarak algılanışından yakındı- lar. Eğer doğru ise bu kocaman bir haksızlıktır. 4-29 Nisan arasında hemen hemen boş akşam yok. Üs- telik müzik ve sahne sanatları, Rö- nesans'tan günümüzc uzanan ıl- ginç bir çeşitlilikle sunulmaktadır. Etkinlıklerden 3 örnek vermek is- terim: I'Orchestre de Contrebasses: Oda Müziği (13 Nisan); Vicente Amigo: Flanıenco (15 Nisan); Enrico Macias: "Nostalji" (27 Nisan). Sanat ve kültür yaşantımıza ye- ni bir soluk getiren "Ankara Mü- zik Feslivali"ni gerçekleştiren "S- CA Müzik Vakfı"na teşekkürler. İSTANBUL (AA) - MO. Sadn Alışık Sinema ve Tiyatro Oyuncu ödülleri" törenle verildi. Akat- lar'daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi'ndeki, sıınuculuğunu Sadri Alışık'm oğlu Kerem Alı- şık, Halit Kıvanç ve Gamze Öz- çelik'in üstlendiğı gece, Sadri Alı- şık'ın oynadığı fılmlerden bölünı- lerin gösterımıyle başladı. Daha sonra geçilen ödiil töreninde, sine- ma dalında en ıyı kadın oyuncu ödü- lüne 'Kalbin Za- manı' fılmıyle Hülya Avşar, en iyi erkek oyuncu ödülüne 'Gönül Yarası' filmiyle Şener Şen, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülüne 'Mustafa Hakkın- da Her Şey'le Şe- rif Sezer, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne ise 'Gönül Yarası'yla Güven Kıraç de- ğer görüldü. Bu dalda seçici kurul özel ödülü Fik- ret Hakan'a sunuldu. En iyi erkek oyuncu ödülü Şener Şen'e verildi. Onur Ödülü Toron Karacaoğlu'na Tiyatro dalında en iyi kadın oyuncu ödülü AKSM Genç Ku- şak Tiyatrosu'nun 'Aşk Delisi' oyunundaki rolüyle Esra Bezen Bilgin'e, en iyi erkek oyuncu ödü- lü Tiyatro Odası'nın 'Çin Kahve- si' oyunuyla Can Başak'a, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü Oyun Atölyesi'nin 'Othello' oyıı nundaki rolüyle Esra Kızıldoğan Uygur'a, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü de Şehır Tıyatrola- n'nın 'Çalıkuşu' oyunundaki ro- lüyle Bilge Zobu'ya verildi. Komedi ve müzikalde en iyi ka- dın oyuncu odülünü ŞehirTiyatro- ları'nın 'Hadi Öldürsene Cani- kom' oyunundaki rolleriyle Hale Akınlı ve Celile Toyon, en iyi erkek oyuncu ödülünü Ti- yatro İstanbul'un 'İkinin Biri' oyu- nundaki rolüyle Volkan Severcan, en iyi yardımcı ka- dın oyuncu ödülü- nü Şehir Tiyatrola- n'nın 'Kinı Kimi Kimle' oyunuyla Hikmet Körmük- çü, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü de Tiyatro Istan- bul'un 'lkinin Bi- ri' oyunuyla Ali Sunal aldı. Aynca, Cem Yılmaz'a 'G. O.R.A.' fil- mindeki oyunu için Genel Sigor- ta Özel Ödülü verilırken Sadri Alı- şık Tiyatrosu Onur Ödülü de To- ron Karacaoğlu'na sunuldu. Neco, Yavuz Bingöl, Burhan Öcal, Mehve; Emeç, tstanbul Gelisim Orkestrası ve Nükhet Duru'nun şarkılarıyla renk kattı- ğı geceye Sadri Alışık'ın eşi Çol- pan llhan ile tiyatro ve sinema dünyasından çok sayıda ünlü katıldı. GUZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Denktaş'a Selam Mikrokosmos'u, görmüş müydünüz? 0 güzelim belgeseli hazırlayanlar, mantık gereği, bu kez işin özünü, oluşumu ele almışlar: Yaratılış, Büyük Sır. Gerçi "yaratılış" diye çevirmişler, ama sözcüğün aslı oluşum: Nereden geldiğinı bilemediğimiz -ara- ya sakallılan sokup açıklamayı sürdürdüğümüz- ka- ra delik'te saklı acunsal enerji, günün birinde kılıfı- nı kırıp uçsuz bucaksız evrene yayılmaya, genleş- meye başlamış. 0 arada kendi çevresinde de sü- rekli dönüyor; bu kesıntısiz devinim sırasında, za- manın bir noktasında, göze görünmeyen enerji yo- ğunlaşıp ilk bulutsuları, ardından yıldızları, gökada- ları ve elbet Samanyolu'nu oluşturuyor. Sonra gü- neş dizgesi, yerküre; ve bize göre uzunca bir evri- min sonunda, bu yuvarlak gezegen üzerinde su, hava, bitkiler, denizler, denızde ilk tekgözeliler. Filmin yaratıcıları, çok yerinde bir kararla görün- tüleri dillendirme işini Afrıkalı bir bilge-ozan'a ver- mişler; belkı bilıyorsunuz, atamız şempanze ya da bonobo, bugünkü Habeşıstan'da, göller yöresinde yerin yarılıp bir dizi püskürük dağ oluşturmasından, Hindistan'dan esen bereket kaynağı musonların ke- silmesinden sonra, iç kesimde, ağaçlardan ınip hem yiyecek bulmak, hem de öbür yırtıcılara karşı can- larını korumak üzere iki ayak üstünde koşmaya baş- lamış. Kara bilge, önündeki birtas suda oluşumu, evri- mi özetlerken iki sabun köpüğü yarattı; sabun kö- pükleri, dönmelerini sürdürürken birbirlerine doğru gıdip kaynaştılar: Sevi, başka birdeyişle memelile- re özgü çiftleşme doğmuştu. 1+1 =3 denkleminden sonra, canlı varlığın varlığı- nı sürdürebilmesı, beslenme, barınma, üreme iş- levlerine bağlanmış; bunun içinse yaşadığı alanın işaretlenmesi, sonra korunması gerek; o zaman hem dişiler, hem besinler ve barınaklar için kavga boy göstermiş. Ancak, bu özetlediklerimiz varlıkların ilksel dö- nemleri için geçerlı olsa da, insan için, hele hele ta- rımı, artı-ürünü bulduktan sonra yürürlükten kalk- malıydı; ama öyle olmadı, olamadı biliyorsunuz: Av- rupa'da yaşayan kimi açgözlüler, yaşadıkları yerler- den binlerce kilometre ötedeki ülkelere, kaynakla- ra göz diktiler; o gözler hâlâ dikili. Denktaş, tıpkı Atatürk gibi, gelip geçici birer sa- bun ya da enerji köpüğü olduğumuzu çok iyi bili- yor: Er geç acunsal yaşam enerji okyanusuna geri dönüp eriyeceğiz. Ama bunu hiç duymamış, ya da kazara duyduy- sa çoktan unutmuş kimi çılgınlar, yerküredeki ok- yanusları aşıp yaşama alanına, olanaklarına el koy- maya gelmişler; üstelik bu işi son derece allı pullu sözlerle, düzmece ilke ve ülkülerle yapıyor, yapmak istiyorlar. Soylunun soylusu Denktaş haklı olarak çığlık atı- yor: Şu daracık yaşama alanını, yalnız insan için ge- çerli bağımsızlıgımı, egemenliğimı elimden alma- yın! Binlerce yılın sömürüsüyle yozlaşmış öbür sabun köpükleri nereden geldiklerini, nereye dönecekleri- nı unutmamış olsalardı, bütün bırimlerin, görünen görünmeyen bütün öğeciklerin sımsıkı birbirine bağlı ve bağımlı olduğu evrende bağımsızlık, ege- menlik terimlerine gerek kalmayacaktı; ama kendi- leri için bunu en kör bencillikle isteyenler, canlı can- sız bütün öbür varlıklara bu hakkı tanımaya yanaş- mıyor bir türlü. Belgeselde bir daha vurgulandı: Canlı varlık, ca- nını sürdürebilmek için, gerektiğinde kendi türdeşi- ni bile yutuyor. Ama bır daha anımsatıyorum: Bes- lenmek, barınmak, üremek için artık bu ilkel yön- temlere gereksinmesi kalmayan insanın bu yam- yamlığı sürdürmesi, aslında DAYANIŞMA'yı da ilke- leri arasında bulunduran evrensel mantığa uyuyor mu? Böyle yapamayacağımızı gösteren çok uyarı var: Ozon katmanını deliyor, havakürereyi ısıtıyor, buzul- ları eritiyoruz; kısa bir süre sonra, birçok ada, ülke, kent haritadan silinecek. Sayın Rauf Dektaş bütün bunları eksiksiz biliyor; dolayısıyla çığlığı yalnız Kuzey Kıbrıs Türkleri için de- ğil, insanlık için, canlı cansız bütün varlıklar, şu gü- zelim Mavi Gezegen için. Benim gözyaşlarım, alkışlarım da onurlu yaşam savaşçısı Rauf Denktaş için. sbonaran(u yahoo/hotmail. com ÎSTANBUL FİLM FESTİVALİ • EMEK'te saat 12.30'da 'Cafe Lumiere', 16 OO'da 'Yolda', 19.00'da 'Not', 21.30'da 'Masumiyet'. (0 212 293 84 39) • ATLAS'ta saat 10.00'da 'Vampir Avcüan 1 , 12.30'da 'Krallar ve Kraliçe', 16.00'da 'Kardeşler', 19.00'da 'Resim Gibi', 21.30'da 'Tropik Hastalık'. (0 212 252 85 76) • SINEPOP'ta saat 10.00'da 'Cennet ve Sonrası', 12.30'da'Baba Ocağı', 16.00'da 'Güzel Hayat', 19.00'da 'Esrarengiz Kadından Mektuplar', 21.30'da 'Marslı Mila'. (0 212 25111 76) M BEYOGLU SİNEMASI'nda saat 10.00'da 'Hisar Kısa Film Seçkisi', 12 30da 'Yazı Tura', 16.00'da 'Aşk Filmlerinin Unutulmmaz Yönetmeni', 19.00'da 'Hayal Kurma Oyunları', 21.30'da 'Pardon'. (0 212 251 32 40) • REXX'te saat 19.00'da 'içimdeki Fırtına', 21.30'da 'Garden State'. (0 216336 01 12) BUGÜN • CEMAL REŞÎT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da 'TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'ndan 'Kurtuluştan Kuruluşa' konseri. Şef Ihsan Özer, Mehterbaşı: Kürşat Tuncay. (0 212 232 98 30) • BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESt Albert Long Salonu'nda saat 19.30'da *Org ve Trompetin FantastikDinletisi'.Org: VVolfgang Karius, trompet: Yosemch Adjei. (0 212 287 02 32) M ETİ SANAT EVİ'nde saat 21.30'da Gülcan Altan'dan 'Çerkes Şarkılan' dınletisi. (0 216 326 20 00) M YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ Sermet Çiuer Salonu'nda saat 18.30'da 'Bir Dergi Yaratmak' başlıklı söyleşi. Yöneten: Kadir Aydemir, Konuşnıacılar: Ercan Yılmaz, Salih Aydemir, Cenk Gündoğdu. (0 212 252 47 00) • İSTANBUL BİLGİ UNIVERSİTESİ üolapdere Kampusu'nda saat 18.00'de 'BİLGt'de Kısalar', saat 20.00'de 'Ruhların Kaçışı' filn'lerinın göstenmi. (444 0 428)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle