25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2005 ÇARŞAMBA EVCELEME Müren'li, Sayınlı Cençlik Parkı Cüneyt Arcayürek, şimdilerde içinde bulunduğu "içler acısı" durum nedeniyle mazisini arayan Gençlik Parkı'nın yıllar önce temiz lokantaları, bahçe içinden geçen trenleriyle "halkın parkı" niteliği taşıdığını vurguluyor: "Büyük ses sanatkârları, örneğin Zeki Müren halka çok az parayla konserlerini Gençlik Parkı'nda açılan aile bahçelerinde verdiler. Emel Sayın ilk kez burada sahne aldı. Incecik, gencecik." Arcayürek, yeni kitabmda yaşadıklannı, siyasetteki tanıklıklanyla birlikte aktanyor BirZamanlarAnkara• Gazetemiz yazan Cüneyt Arcayürek, Bilgi Yayınevi'nden çıkan "Bir Zamanlar Ankara" kitabına Kızılay ve Çankaya'da geçirdiği çocukluk anılarını anlatarak başlıyor. Arcayürek, Atatürk'ün, üstü açık otomobiliyle Çankaya Köşkü'ne çıktığı günlerde yaşadığı çocuksu heyecanı da okurlanyla paylaşıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazete- miz yazan Cüneyt Arcayürek'in anılanndan derlediği "Bir Zamanlar Ankara" adlı kitabı Bilgi Yayınevi'nden çıktı. Arcayürek, kitabın- da Ankara'da yaşadıklannı, siyasetteki tanık- lıklanyla birlikte okuyucuya aktanyor. Arcayürek, kitabına Kızılay ve Çankaya'da geçirdiği çocukluk anılarını anlatarak başlıyor: "Çankaya Köşkü'ne, Kızılay'dan başlayan, iki yanında meyve ağaçk, birbirinden hayli uzak bağ evleriııin bulunduğu dar bir asfalt yoldan çıkılıyordıı. Çocukluk işte. Mahalle arkadaşla- rıyla eski kcnrin bir sokağından, Çankaya'daki bağ evlerine kadar yürüyerek gider; mevsimi- ne göre, çağla zanıaıu ise çağla, dut nıevsimi ise duttoplar, arada bir bağ sahibinin bağunıasın- dan korkarak aşağıya doğm koşar, nefes nefe- se kalır anıa güler gülerdik..." GECİSL. MustafaKemalAtatürk'üh, üstü açık otomo- biliyle Çankaya Köşkü'ne çıktığı günlerde ya- şadığı çocuksu heyecanı aktaran Arcayürek, o günleri şöyle anlatıyor: * lYlustafa Kemalara araÇankayaKöşkü'nden üstü açık otomobiliyle çıkar, arkasında önünde sepetli motosikletlere binmiş, başlan nüğferli polislerin eşliğinde kente doğru inerdi. Geçece- ği sırada sokakta, Kızılay'da veya bağ evleri do- laylarında ise açık otonıobil içindeki erişilmez- lik duygusu veren eşsiz insanı görmeye çalışır, bu iki saniyelik görüntüyü evde, mahallede an- lata anlata bitiremezdik." 'HERKESAĞLIYORDU' Arcayürek, Atatürk'ün ölüm habenni alışı- nın ardından yaşadıklarını ve izlenimlerini şu cümlelerle aktanyor: "Atatürk, 20 Kasım 1938 günü çok görkem- libirtörenle Etnoğrafya Müzesi'nde hazırlanan geçidkabrinekonuldu.20Kasım sabahıTBMM önüııdeki katafalktaki Atatürk'ün önünde diin- ya resmi geçit yaplı. Yağmurlu bir gündü. On yaşındaydım. Atatürk'ün öldüğünü 3. sınıfta ders görürken bir öğretmen gelip haber ver- nıişti. Ağlayarak eve geldim. Annem de ağkyor- du. Herkesağliyordu.Atatürk'ü,ipek Türkbay- rağına sanlmış bir top arabasına yerleştirilmiş tabutunu, son kez halkevi dolaylanııdaki yük- sekçe bir apartmanın balkonundan uzaktan gö- rebUdim." lE'NIN ÖYSCÖSÜ Arcayürek kıtabında, Kavakhdere'nın adı hakkında da bilgi veriyor. Atatürk Bulvarf nda ilk büyükelçılik binasını Sovyetler'in inşa et- tiğini belirten Arcayürek, sonradan yapılan Avusturya Büyükelçiliği'nin arkasında kavak ve meyve ağaçları arasında pınl pınl bir su ak- tığını dile getiriyor ve "Belki de o bölgeye Ka- vaklıdere denilmesinin nedeııi de bu su ve çev- resindeki kavak ağaçlarıydı" diyor. ¥E ¥ENI ŞEHRIN ÇOCUMLARİ Bir Zamanlar Ankara'da kentin eski ve yeni şehir olarak ikıye aynldığınl dile getiren Arca- yürek, bu bölünmeyi şöyle anlatıyor: "(...) Gerçi geometrikbir çizgi yoktu eskiAn- karailedahaçokyüksekzevalı muhtereminotur- duğıı Yenişehir diye anılan kesim arasında. Çiz- giyi biz yararmıştık. Çizgi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin hemen yanı başındaki denıir köp- rüydü. (...) Ben ve benim gibi eski şehrin çocuk- lan denıir köprüden öteye geçerdik anıa yeni şehri bize yasaklayan Yenişehir çocuklan ile yumrukyumruğa kavga etmeyi göze alnıak ko- şuluyla..." PORTRE Cüneyt Arcayürek, 1928'de Ankara'da doğdu. Öğretmen anne ve babanın ikinci oğludur. Öğrenimini Ankara 'da tamamladı. Gazeteciliğe 1947'de CHP'ninyayın organı Ulus'ta başladu Birçok gazetede, uzun süre de Hürriyet'te çalıştu Milliyet'te ve Metîn Toker'in yayımladığı Akis dergisinde hem yazarhk hem de genelyayın müdürlüğü yaptu DP'nin 1950-1960 iktidarı sırasmda, bir yazısından dolayı hapse girdL Mesleğinin her kademesinde görev yapan Arcayürek, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı yaptığı süre dışında 1985'ten beri Cumhuriyet gazetesinde yazıyor. 40 yıllık eşi Esin 'le Ankara 'da yaşıyor. n mektubunu doğrulamış soruya dönüştürdü- ğüm mektubun içeriğiyle ilgili varsayımlanmı da yamtlamıştı. O gün de söyledim, bugün de yineliyorum; uyan mektubunu radyoda dinle- diğim üç satırlık bir habcrden çıkarmanın zev- kini, onurunu ve gururunu hâlâ yaşıyorum!" Süı SATîRLtK HABER' Cüneyt Arcayürek, günlerce konuşulan bir ha- berinm öyküsünü de anlatıyor "1990'lann birinci yarısına kadar Çankaya, ülkenin siyasal yaşamında derin izler bırakan olaylan, o olayları günümüze kadar yaşatan in- sanlann öykülerini içerir. Orgeneral Kenan Evren ile Genelkurmay Başkanı'yken görüşmeler yaptım. Sonradan anladım ki. uyarı mektubunu kimden aldığımı merakedermiş.İsimvermek,kaynaksöylemek mesleksel bir kural değil. Fakat Evren'in yüzün- de ve gözlerinde zaman zaman izlediğim kur- naz çizgiler belirdi, sorusuna yanıt vermemi beklemeden o, 'Bülent Ulusu değil mi?' dedi. Nasıl öğrenmişti, kimden veya Ulusu'dan mı bilmiyorum. Doğruladım.Ancak Ulusu banauya- ıkesims 1REYYA PAVYONU Bir Zamanlar Ankarası'nın en ünlü mekân- lanndan biri olan Süreyya Pavyonu'yla ilgili anı- lannı da anlatan Arcayürek, pavyona ismini veren Süreyya'nın Rus devrıminden hemen sonra ülkeden kaçan Beyaz Rus olduğunu ve pavyonun genellikle zenginler, yüksek bürok- ratlar ve iktidar sahipleri tarafından tercih edil- diğini belirtiyor. Cüneyt Arcayürek, kimi ünlü müştenlerden de örnekler veriyor: "Örneğin CHP dönemi bakanlaruıdan Adanalı Cavit Oral. Her gece aynı köşede oturıır, yenıeğini Süreyya'da yer, çevresini izler, tanışlarıyla konuşurdu. Dışişleri Baka- nı Fatın Rüştü Zorlu haftanm çoğu gecesi Süreyya'daydı. Dans eder, çevresiyle, genç ve güzel kadınlarla ilgiknirdi." Cökdelen için uzun kuyruklar Arcayürek'in kitabmda dikkat çeken anılardan biri de yapıldığı tarihte büyük yankı uyandıran Kızılay'daki gökdelenin öyküsü... Gökdeleni görmek için yurttaşların günlerce kuyruklar oluşturduklarını belirten Arcayürek, bu nedenle gökdelendeki bürolarına çıkmakta zorlandıklannı anlatıyor: "Bina gökdelen namıyla öyle ünlendi ki, sanki New York'taki 100 katlı binalardan biri Kızılay'da yükseliyormuş gibi. (...) Gökdeleni tanımaya, üst katlara çıkıp Ankara'ya bakmaya merak sardı insanlar." (Fotoğraflar: CUMHURİYET ARŞİVİ) Çankaya Köşkü'ne veda Ayrılırken Evren 'in gözleri buğuluydu... Arcayürek, kitabmda Çankaya Köşkü'nden anılanna yer veriyor: "Ismi gereksiz; bir Köşk genel sekreteri bir yaz günü personeli toplanuş, her ağaçtaki örneğin kaysılan, elmalan, armutlan saynıalarmı emretmiş ve sonra, 'meyve sayısı saptanandan az çıkarsa personeli sorumlu tutacağını' söylenıiş. Aynı genel sekreterin çahşanlann ancak kendi paralanyla alacaklan kahveyi içebileceğini erıırettiği, çay sayısını kısıtladığı söylenirdi Köşk'te." LîDERLER UĞURLAMADI... Çankaya Köşkü'nün tüm konuklarım tanıma olanağı bulduğunu anlatan Arcayürek, bu konuklardan bazılarıyla ilgili anılannı da dile getiriyor. Arcayürek, 12 Eylül'le birlikte Köşk'e yerleşen Kenan Evren'in, köşkten ayrılırken yaşadığı duygu yoğunluğunu şu cümlelerle dile getiriyor' "Gösterişsiz bir konvoyla havaalanına ve... Marmaris'te yaptırdığı konutuna doğru yola çıktı. Bir gündü, yılını anımsamadığun bir gün. Bir haberi genişletmek için başvurum üzerine görüşüyorduk. Evren duygulu bir sesle, 'Köşk'ten aynldığım gün bana en çok ne dokundu, bılıyor musun' diyesordu. Cumhurbaşkanlığı nıakamından, koltuktan ayrılmak mı acaba diye kuşkuyla bakünı yüzüne. 'O gün Köşk'ü Özal'a bıraktıktan sonra havaalanına geldim. Hiçbir parti lideri uğurlamak için gelmemiştı' dedi. Gözleri buğuluydu." Cezaevi yolunu açan yazı 'Kedi olmayınca farelerciritatar' Kitabmda kendi gazetecılık yaşamıyla ılgılı anılanna da yer veren Cüneyt Arcayürek, DP'nin 1950-1960 iktidarı sırasında, Ulus'takı bir yazısından ötürü cezaevıne giriş öyküsünü şöyle anlatıyor: "Suçum neydi? Akla sığmaz bir savla içerideydim. Başbakanın bulunmadığı bir DP grubunu anlaüyordu sııçlandığını yazı. Hükümete sert eleştiriler yönelülir, fakat birden Menderes girince toplantıya, eleştiriler kesilir. Yazı bu durunnı, artık yabancı sözlüklerde bile geçen bir benzetmeyle anlatıyordu: Kedi olmayınca fareler cirit atar. (...) Tutuklama nedenine gelince, bu daha da komikti 'Bir daha suç işlememe engel olmak için!" DuYGUSAL BİR SON Arcayürek, anılarla yüklü kitabını duygusal bir yazıyla sonlandınyor... "'Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha/güzelim dünya elveda/Ve merhaba kâınat' diyor Nâzım Hikmet. Sonraki yıllarda, inişli çıkışlı yıllarda 'Riizgâr atlılar gibi geçti hayat!' 'Yoktan var edılmiş ilk şehir' birzamanlann Ankara'sı merhaba ve allahaısmarladık!" AVRUPA'DAN GURAY OZ Hacivat Oyunu Işık arkadan gelirse, hayal perdesindeki figürle- rin üstünedüşerse, Karagöz'ün Hacivat'ı nasıl döv- düğünü, Hacivat'ın Karagöz'ü nasıl yerden yere vur- duğunu görebılirsiniz; ama kavganın nedenini an- lamak için görmek yetmez, sözleri de, tefin sesini de dikkatle dınlemeniz gerekir. Yeni ve hesapta ol- mayan figürler var bu oyunda. Sözler ve şekiller o kanlı figürlerden, Hacivat'ın sinsiliğinden ve laf ebe- liğınden, Karagöz'ün kara mizahından, Beberuhi'nin fukara gururundan süzülüp gelecekse, en azından eylemli bir izleyici olmak gerekir bu oyunda. • • * Eylemli izleyici nerede bulunur? Nerede yaşar? Eylemli izleyici kaç gündür, kaç aydır olup biteni aklı fikriyle görmesi gereken değil mi? Bir büyük şaşkınlığın içine düşmüş gibi, sanki birfaili meç- hulle karşı karşıyaymışız gibi, herkes, "Kim yaptı bu işi" diye soruyor. Aylar önce ABD'nin Incirlik'te hareket alanını genişletmek istediğini, yeni üslere talip olduğunu Cumhuriyet gazetesi yazdığı zaman, yalanlamakta yarışanlar şimdi ne diyorlar? Evet, artık açık konuşuyorlar. Açık konuşmaları, "Bü- yük birader kızdı, gelin verelim gitsin"üer\ başka bir şey mi? Gazete köşelerinde teslimiyet vaat edenlerin birtek korkuları var: Terk edilmek! "Bun- ca yandaşlık, bunca ter, bunca rezillik, zelillik bo- şa gider mi, bir kaza olur mu?" diye korkuyorlar. "Onların iki cihanda yeriyok!" derdi, yaşasaydı Ba- bam. Gidebilecekleri bir yer var mı? ••• Onların gidebilecekleri yerleri ben bilmiyorum. Benim aradığım, bizim gidebileceğimiz yerlerdir. Gi- dilecek bir yer yoktur gerçekte. Köşeye sıkıştırılmış olan hıçbır yere gidemez. Peki öyleyse yazılan şi- ırın, söylenen şarkının içinde aşk ve isyan niye yok? Kendimizden başlayıp ötekilere doğru genişlemesi gereken o öfke nerede? Yalnızca kendini sevdiğini, yalnızca kendi gemisini yüzdürebileceğini, havanın her yerde aynı olduğunu ve o havayı yalnızca ken- dısinin koklayabileceğini düşünen yanılmıyor mu? Hep yanıldı. Tarih onun yanılgısının tarihi, hikâye onun işe yaramaz bencılığinin hikâyesi. Gidilecek bir yer yoksa, yaşadığını zanneden, ot gibi yaşar. Ya- şamadığının farkında olan, ama yine de susan, kay- bedecek bir şeyi olduğuna inandırılmış fukaradır. ••• O işe yaramaz bencilliğin alkolü ve esrarıyla sar- hoş olan insanın isyanının kendine de yararı yok. Yaramıyor; çünkü hiçbir anlamda, var olan anlam- ların hiçbirinde kurtuluş yok tek başına. Hiçbir za- man da olmadı. Okuduğu hikâyeyi anlamayan sev- gili kardeşım benim, şifreleri senden gizliyorlar, ama o kadar da gızli saklı değil ki olup bitenler. Dış faktörün hep iyilikler getireceğine inanan saf dos- tum benim, zafer işareti yapanları gözden kaçır- ma. Sana hep onların büyük planlarından söz edenlere gönlün kaymadı pek bugüne kadar. Ama bak, bir bir çıkıyor söyledikleri. ••• Yalnızlık, içimizin boşalması, beynimizin kıvrım- larının dumura uğraması, ben'i öldüren ben'in sı- nırsız hükümranlığı, yanı intiharı, isyanın ölümü, bo- yun eğişin çaresiz hikâyesi, hayatın inkârıdır. ölü- mün inkârı yaşamaksa, inkârın inkârı sonsuz ma- vi bir karanlıktan ya da hak edilmiş bir yaşamdan başka ne olabilir? ••• Bak dinle! Sana Dan Brawn şifresi okutup ken- di şifrelerini gizliyorlar. Ortaçağın hikâyeleriyle pa- rıltılı ortaçağlarının üstünü örtüyorlar. Şimdi gözü- müzün önünde kurdukları bu tezgâhı bozmaktan başka işimiz olabilir mi? Yurtseverliğin zamanı, şimdi değilse ne zaman? Senin eve ekmek götür- me derdinle, sömürüye direnebilme, onu yok ede- bilme kavganla hiç bu kadar birleşmedi yurdunun sana olan ihtiyacı. Türk ve Kürt kardeşlerim, em- peryalistlere teslim edilmiş bir yurt, üzerinde öz- gür yaşayabileceğimiz bir yurt olmayınca, ortaya çıkmış fırsatlardan söz etmek ne anlama gelir ki? Oyunu göremiyorsanız, göremeyecekseniz, gö- remediğiniz şey geleceğimizdir, bilesiniz. • • • Hâlâ umudum var. Hacivat'ın bu son oyunun- da, dünyanın, ülkenin ve insanların meseleleri ele alınmalı. Oyuncunun oyunu görülmeli. Sahtekârsah- neyi terk etmeli. "Yıktınperdeyi, eyledin viran" di- ye bağırırken oyunun sonunda Hacivat, Karagöz kahkahalarla indirmeli perdeyi ağır bir öfke gibi Rumsfeld'lerin ve işbirlikçilerinin suratına. e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Polis Halk Yürüyüşü • İSTANBUL (AA) - Türk Polıs Teşkilatı'nm 160. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında 3 Nısan Pazar günü "Polis Halk Yürüyüşü" gerçekleştirilecek. Istanbul Emnıyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Mecıdıyeköy Ortaklar Caddesı'nden başlayacak yürüyüşün Taksim Çiçekçiler Kavşağı'nda sona ereceği belirtildi. Açıklamada, yürüyüş nedeniyle 3 Nisan Pazar günü 10.00-14.00 saatleri arasında bazı cadde ve sokaklann trafiğe kapatılacağı kaydedildi. Türk öğrencilere kolaylık • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kırgızistan'da okuyan öğrencilerin aileleri, çocuklan için, Türkıye'deki HSBC ve MNG bankalanna 15 Mayıs'a kadar komısyon ödemeden para yatırabilecekler. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan duyuruda, öğrenci aılelennin, 15 Mayıs'a kadar Türkıye'deki HSBC ve MNG bankalanna çocuklarının isimlennı vererek komisyon ödemeden para yatırabilecekleri belirtildi. Uyuşturucu kavgası: 2 yaralı • İSTANBUL (AA) - Şişli'de uyuşturucu pazarlığı nedeniyle çıkan kavgada 2 kişi yaralandı. Kuştepe Çığdem Sokak'ta bazı kışilerden uyuşturucu almak için pazarlık yaptıkları belirtilen Ferhat E. (25) ve arkadaşı Mustafa M. (25), esrann gramına 5 YTL yerine 4 YTL önerdikleri için tartışma yarattılar. Tartışmanın kavgaya dönüşmesı üzerine E. silahla başından, M. de bıçakla yüzünden hafif şekilde yaralandı. Yaralılardan E'nin sağlık durumunun cıddı olduğu öğrenıldı. Polıs, olaydan sonra kaçan kişılerin yakalanması amacıyla operasyon başlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle