23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr 17 Vi Dört kişiden biri ruh hastasıynuş.., g Otekiler de ,60 ruhsuzdur! - AB, Kıbrıs Türklerine destek sözünü tutmamış. "Köstekte kusur etmivor ama!" CNN KÜPdİ CNN International'ın internet sitesinde haftanın haberleriyle ^y> ilgili bir test var. MJ Dünyadan ne kadar t haberdar olduğunuzu sınıyorsunuz. Sorulardan biri, hangi Orta Asya ülkesinde genel seçimden sonra halk ayaklanması olduğuna ilişkin. Seçenekler şöyle: Kazakistan, Kırgızistan, Kürdistan, Tacikistan. Artık, Kürdistan ülke olma yolunda testten geçiyor! YüzdelikAhmet Önen: "Halkının yüzde 99'unun Müslüman oluşuyla övünülen bir ülkede, meltem rüzgârlarıyla yıkılan binaları yapanlar, süte su, rakıya zehir, bala şeker, domatese hormon, kırmızı bibere kiremit tozu, tereyağına patates katanlar geriye kalan yüzde 1'lik gayri- müslimler olsa gerek!" HasretSavaş Ünlü: "Petrole ayda birkaç kez zam yapılırsa, ayrı düştüğümüz sıfırlara kavuşmamız uzun sürmez." G ürcistan, Azerbaycan, Ukrayna derken şimdi de Kırgızistan karıştı. Gözler para cambazı Ge- orge Soros'a çevrildi. Ankara'dan Mustafa Yıldırım dostumuz ise Soros için, "O zurnası- nı en son öttürendir" diyor ve Orta Asya'ya bakmak için önce Bodrum Yalıkavak'a uğramak gerektiğini söylüyor: "1990 yılında Yalıkavak'ta CIA ustaları, Türkiye'nin bildik mukaddesatçıları, liberalleri, Asya'nın yeni de- mokrasi liderleri bir forum düzenlemişti. Sonra Kafkas- ya üstünden Asya seferi başlatıldı. O bildik okullar! O bildik Türkiye'den demokrasi vakıfları. Türkler kapıyı açacaktı. Hangi kapıyı? Adriyatik'ten Çin Denizi'ne ula- şacak kapıyı. Onlar açtı, otekiler girdi." Sonra neler oldu? "Çok geçmeden Ingiliz örgütü 'VVestminster Founda- tion for Democracy' Azerbaycan'da, Gürcistan'da, Kır- gızistan'da, Kazakistan'da, türkmenistan'da, özbekis- tan'da, Tacikistan'da, kadın örgütleri kurulmasını, gaze- teleri, bültenleri, insan hakları eğitimini örgütledi. Ardın- Reçetedan, ABD'nin operatör örgütleri, CIA'nın sivil kanadı NED'ebağlılRI.CIPE, NDIgeldi." CIPE neydi? "CIPE, Amerikan Tıcaret Odası'nın çıkarlarını sağlam- laştırmak üzere 92 ülkenin iktisadiyatını düzenleme ör- gütüydü. Kırgızistan'da sivil girişimci eğitimini, öğretmenlerin li- beral eğitimini, mülkiyet haklarını koruma yasası girişi- mini, yargıçların eğitimini, iktisat yazarları eğitimini, ka- dınlar için küçük ölçeklı işleri hazırladı. Gençlik örgütle- ri, üniversite örgütleri desteklendi. Kırgızistan'da NED parasıyla llim Eğitim Kompleksı, Bilgi veToplumsal Pa- zar Araştırması Merkezi, Bölgesel Araştırmalar Enstitü- sü, Kırgız İnsan Hakları Komitesi, Adalet örgütü kurul- du. VVashington'da eğitilen kadınlı erkekli sivil toplum li- derleri Kırgızistan'da dergiler, gazeteler çıkardı." Kırgızistan'a para babalarının girişi ne zaman oldu? "Sıra bankerlere geldiğinde Soros Vakfı, ancak 2001 'e doğru Kırgızistan'a girdı. Soros, çevre işlerine, özürlü- lerin eğitimine, lider eğitimine, sınırı aşan sular işlerine, insan hakları eylemci gençlik örgütlenmesine, Bişkek'te Toplum Sıyaseti Merkezi kurulmasına katkı koydu. Kı- sacası önce mılliyetçi, mukaddesatçı, demokrat, dinler arası diyalogcu hoşgörücüler, Turkisn' liberaller; sonra Ingiliz devlet örgütleri; daha sonra ABD örgütleri ve ele- manları en sonunda da Mark Rich gibi, Eisenberg gi- bi, piyasa oyunundan hüküm giymiş Soros gibi kirli-te- miz para babaları!" Soros, anlaşılan zurnanın son deliği oluyor... "Evet, bu gerçekler orta yerde dururken ve kitaplara geçmışken, neden hâlâ yalnızca Soros?" Bu sorunun yanıtı da Adriyatik'ten Çin Denizi'ne doğ- ru yelken açmışken VVashington'da tedavi altına alınan- ların reçetesinde yazıyor olmalı! SESSÎZSEDASIZf!) Ulusa seslenişten beklenen hareketler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen Cuma akşamı televizyon kanalla- rından yayımlanan "Ulusa Sesleniş" ko- nuşmasını kaçırdım. Heray merakla bek- lediğim ve heyecanla seyrettiğim Baş- bakan seslenişini kaçırmanın üzüntüsü içinde kıvranırken neyseki imdadıma Ka- mil Acar yetişti. Kamıl Acar, Başbaka- nı can kulağıyla dinlemiş, gözünü ek- randan ayırmadan seyretmiş ve notlar almış. Aldığı notları da göndermiş: "Başbakan ulusa seslenişini bir masa- nın gerisinde oturarak yaptı. Saçları tara- lı, bıyığı bakımlı, makyajı kusursuzdu. Üzerinde kendinden çizgili siyah takım elbise vardı. Gömleği beyazdı. Koyu ve açık lacivert çizgili kravatı üçgen bağlı ve ütülüydü. Ceket düğmesi açıktı. Konuş- ma süresince yüz hatları biraz gergincey- di. Ellerini sıkça kullandı. Konuşması bo- yunca ellerini beş kez yumruk yaptı, se- kiz kez kenetledi, dört kez göğsüne gö- türdü, bir kez masayı kavradı, bir kez sağ el ışaret parmağını kullandı. Konuşması- nın sonunda da sağ elini sol göğsüne gö- türdü. Konuşmasını, karşıdan okuyarak ve ses tonunu değiştirmeden yaptı. Bu yüzden de gözlerini kameradan ve ek- randan başkayere kaydıramadı. Mecbu- ren gözümüzün ıçine bakarak konuştu." Ulusa seslenişten yola çıkarak şunu çok rahat söyleyebıliriz ki; başbakana beyazgömlekyakışıyor. Ellerini kullan- ması da vücut dilınin bir parçası olarak yerinı buluyor. Ancak, vatandaş eller ve kollar dışında omuzdan hareketler bek- lemeye devam ediyor. Yüksek Yerilim Hattı Yem TCK 1 Nisan şakası: 2 Nısan'da yürürlükten kaldırılacak! erdincutkuı.ı yahoo.com Ölümünden Üç Gün Önce Hocam Haldun Taner'le Kahve Keyfimiz SELMA SELÇUKER Ustayazar, Haldun Taner'le son konuşan gazeteci olmak hayatımın kilometre taşlann- dan biridir... Her kahve içişimde, hocam Haldun Taner'i de hatırlarım: Üniversitede hocamın yazılı imtihanına giriyorduk, beni sı- nıfın önünde kahve içerken gördü, hemen acele sınıfa gir- dim. Hocamız, "Kalem kâğıt- lannızı çıkarın, kahve içmek serbesttir!" dedi... Böyle bir hoca, böyle bir imtihan ve 'o kahve' unutulabilir mi? Yıllar sonra bir gün, (gazete- ciler, sanatçılar vb. için) topla- makta olduğum konuşmalar ses arşivim için kendisinden randevu aldım, Istanbul Gaze- teciler Cemiyeti binasında bu- luştuk, tam saatinde geldi. Ya- rım saat kalabilirim dedi, ona rağmen iki saat konuştuk... O gün, birlikte kahve içtik. Ve ben kendisine imtihandaki kahve hikâyesini hatırlattım güldük, güldük... Fakat, o gü- zel günün son buluşma oldu- ğunu ve kendisini üç gün son- ra kaybedeceğimizi nasıl bile- bilirdim!?.. O konuşmanın ses bandını da, mücevher gibi saklarım... O gün, neler konuşmadık ki: Yüksek tahsil yapmaya ka- rar verdiği zaman, henüz rries- lek seçmediğini, baba mesle- ği olan hukuku bırakıp iktisat okumaya karar verdiğini, bu tahsili yaptıktan sonra da nas- talandığını..uzundinlenmeza- manlarında düşünme fırsatı bulup yazar olmaya, edebiyat ve felsefeyle uğraşmaya karar verdiğini söyledi... Haldun Taner, "lyibiredebi- yatçı olmak için ömür yetmi- yor, bunun için dört beş ömür lazım... Eğer olsaydı hepsini buraya adardım... Mesleğim- den memnunum... Benim gazeteciliğim, biraz zoraki gazeteciliktir. Kimsele- ri kıramadığım için ısrarları ön- leyemediğim için peki demi- şimdir... Gazeteciliğe, birinci sayfa dan başladım, kültürel ve edebiyat konulannı yazdım.. Daha sonra içerde yazdığım fıkralara Devekuşu'na Mek- tuplaradını koydum: Deveku- şu, geleceği görmemek için başını kuma sokar, gelecek- ten hoşlanmaz.. Ben de vur- dumduymaz bir ortama, beni dinleyeceğinden şüphe etti- ğim bir ortama, kendi fikirleri- mi ileteceğim bir sütuna bu adı koydum. Belli bir kimseyi kastetmiyordum... Genel ola- rak vurdumduymaz bir kala- balığa hitap etmek zorunda oluşun bir ifadesiydi.. biz de- vekuşu değiliz dedirtmek isti- yorduk.. Seneler sonra, Hiciv Tiyat- rosu kurduğum zaman da adı- nı 'Devekuşu Kabare' koy- dum... Gazetecilik bana göre değil" dedi!.. "Gazeteciliğin, sorumluluğu varzevki var, ha- yatının ve üslûbunun bireste- tiğivar, kabulediyorum.. iyibir gazeteci olmak, çokheyecan- lı bir iş.. Zaten bir insan hangi işi severek yapıyorsa elini öperim, saygım büyük.. fakat, ben bu işin adamı değilim... Ben gazeteci değilim!.. Ben daha çok kenarda durup göz- lemleyen, işin yorumunu çı- karan bir yönü tercih ediyo- rum... Hikâye yazdığım zaman, ben çoktatmin oluyorum... 71 yaşında 72 kitap yazmışım... Türkçemiz Bozuluyor. Bir memleketin, en güzel konuş- ma örneğini spikerler ve dev- let adamları verir. Hepsi de Türkçeyanlışıyapıyorlar... Bu- nun için de birtakım kurslarla bu işe özen vermeklazım..." Kıymetli Hocam, yeni yaşla- rında, yeni kahve keyiflerinde buluşmak üzere... Çokyaşa, sevgilerimizleya- şa... ÇlZGtLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com HARBl SEMÎHPOROY semihporoy@yahoo.com HAYAT EPlK TİYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepik@mynet.com YASADA DESIŞÎKLİK OLMAZSA / BUNDAN SONRA BÖYLE!.. •İLZD1 TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAK 29Mart www.mumtaz-arikan.com Cumhuriyet kitap kulübü Tî MINIK VE KULLANfŞU 1946''DA 8UGUM, İMGİLTBZE'De MPtLMIŞ £M KÜÇÜK. O7OMOBİL BAStm TAMITILDI.& LAÜMeR" MAZK4SINI 7HŞIYAN t2OX2OO SAUrİMETgE BOYunAetMCAKİ TEK KİŞİ- LİK OTONUN 2,Ç 8EYGİR GÛOJNÖE &'£ MOTOISU BULUNMAK7AYDI. SAATTE 45 KJLOMemS U'Z. YAPABİLEN LAK.MER, S L/ree BGNZİMLE fOO <ICO_ METRE YOL. ALABİL/YOISPU. Ö2EL.ÜKl£ KADINLARIN İLGİ tSÖSTBS- MESİ BEZJ-£blEN OTVMOStL, YEW SO- MA ERMif OLAM İE. OÜMYA SAUAÇl NBPeAJİYC£ SAKAT &U-MIÇ ASTKBR- LER İÇİN DE ÇOK UYGUA/DU.. NECATI CUMALI Bütüıı Oyuııları 1-2 Merkez : Türkocağı Cad. No. 39/41 Cağaloğlu İSTANBUL - Tel. 0212 514 01 96 Şube : Istiklal Cad. Zumbak Sok. 4/1 Taksim İSTANBUL Tel : 0212 252 38 81 Ankara : Atatürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakanlıklar-ANKARA - Tel: 0312 419 50 20 Cumhuriyet kitap kulübü MERÎÇ VELlDEDEOĞLU Laiklikteıı Şeriata mi? Merkez Türkocağı Cad No 39/41 Cagaloglu İSTANBUL TBI 0212 514 01 96 Şube Istiklal Cad. Zambak Sok 4/1 Taksim İSTANBUL - Tel ' 0212 252 38 81 Ankara : Atatürk Bulvarı No 125 Kat 4 Bakonlıkkır ANKARA - Tel 0312 419 50 20 Cumhuriyet kitap kulübü REŞtT AŞÇIOĞLU CALILKO Bilimsel Devrim Galileo Hiliııısel Devrim Merkez : Türkocağı Cad. No- 39/41 Cağologlu-İSTANBUL • Tel. 0212 514 01 96 Şube ' istiklal Cad. Zambak Sok 4/1 Taksim İSTANBUL - Tel: 0212 252 38 81 Ankara : Atatürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakanlıklar-ANKARA - Tel: 0312 419 50 20 GÖRÜŞ BEDRt BAYKAM Hitler'in 'Çöküş'ünü Muhakkak Görün... Tarihte, uluslarayön veren büyük savaşlar, bü- yük dramlar, büyük liderler ve büyük caniler hep olmuştur. Onların da büyük galibiyetleri ve büyük mağlubiyetleri vardır. Napolyon'un VVaterloo se- feri, Alpaslan'ın Malazgirt Savaşı, Fatih'in Is- tanbul'u fethi, Amerikalar'ın Normandiya çıkart- ması bunların bazılarıdır. Tarih ise -ne yazık ki- yo- rumlara, tahrifatlara, sömürüye, "yolsuzluğa" açık bir alandır. Çanakkale zaferinin yıldönümünü yeni kutladı- ğımız şu günlerde, o büyük mücadelede vatanı için severek ölmüş isimsiz kahramanların ger- çek değerini ne kadar biliyoruz? Ne yazık ki onların bu Cumhuriyet'i teslim ve emanet ettiği kişiler arasında, bugün çıkar güç- leriyle ilişkisi bozulmasın diye aksırmayaçekinen maddiyatçı zübükler de yer alıyor. Ülkelerin başına gelen şansları ve şanssızlık- ları vardır. Tarih, 20 yüzyılda, birbirine çok yakın zaman dilimlerinde, Almanya'nın başına Hitler gibi ırkçı bir psikopat katili, Türkiye'nin başına dünyanın örnek insanı Mustafa Kemal Ata- türk'ü getirmiştir. Acı bir savaşı kullanan ipe sa- pa gelmez yanlı iddialar dışında bir tek kanıtı bu- lunamayan "Ermeni soykırımı" karabulutu bu- gün üzerimizde gezdirilmeye çalışılırken "Yahu- di soykırımı"run simgesi haline gelen "Ausch- witz toplama kampı"rur\ özgürlüğe kavuşması- nın 60. yılı geçtiğimiz aylarda Avrupa'da büyük törenlerle anıldı. Ne kadar acıdır ki, bu büyük insanlık dramını "yaşanmamış" saymaya çalışan rezil ve alçak tarih tahrifatçıları, ülkemiz dahil dünyanın birçok yerinde yalanlarını yaymaya devam ediyorlar. "Yahudi soykırımı"n\ kavramlaştıran ve insan mezbahalarını açan bir lideri, sayısız propagan- da aracı, ırkçı büyük teorileri ve bıraktığı binbir iz var... Ne ilginçtir ki bize dayatılmaya çalışılan Er- meni soykırımı hakkında ise iki taraf için de çok üzücü savaş izleri ve belgelerinden başka bir şey yok. Hitler'in son haftalarda yeraltı karargâhında ne- ler yaşadığını büyük bir belgeseli andıran usta- lıkla aktaran "Çöküş" filmi, kesin görülmesi ge- reken bir yapıt. Bence kimilerinin iddia ettiği gi- bi "Führer'in insani yanlarını" falan göstermiyor. Olsa olsa o katliamlar yaşandıktan ve rüzgar ter- sine döndükten sonra bu caninin beyninde ve çevresinde neler yaşandığını bize büyük bir inan- dırıcılıkla aktarıyor. Filmi izledikten sonra, Hitler ve Kurmayı Goebbels'i aileleriyle beraber intiha- ra taşıyan o ortamın gerçekliğine inanıyorsunuz. Ama hiçbir acıma duymadan. Kadın, yaşlı, çoluk çocuk demeden, trenlerle gelen ve insani kim- likleri, onurları çiğneyerek yok edilmiş aileleri bir- birinden ayıran, onlara kendi gömülecekleri çu- kurları kazdırıp kendi yakılacakları "gaz odası" ölüm evlerini inşa ettiren bir sapık çetebaşı ve o- nun yakın çevresinin sonları, bir kâbusun son perdesini oluşturuyor. Çok ilginç duygularataşı- yor bu film insani. Türkiye ekranlarından birinde bu yıl izlediğim "genç ressam Hitler" filminde gördüğümüz gibi, Bavyera birahanelerinde baş- lattığı büyük ırkçı-faşist söylemleriyle bu genç canavar adayının kendi içinde yaşadığı ve çev- resine yaşattığı korkunç dönüşümü mükemmel bir kurguyla aktaran filmin ardından, "Çöküş", Nazizmin kanserojen yayılış dönemini atlayarak son günlerine ışık tutuyor. Dramatik bir yapı, ta- rihin, ibret vesikası bir virajını ancak bu kadar iyi aktarabilir. Tabii, Türkiye'de "Kavgam" gibi bir şizofrenik belge kalıntısının aniden bu kadar tehlikeli boyut- larda satmasının nedenleri araştırılmaya değer. Sosyal demokrat siyaset sahnesinin bu kadar boşaltıldığı ve evlere şenlik bir kurguya teslim ol- duğu şu günlerde, "her boşluk doldurulur" te- orisi, bakalım daha başımıza ne felaketler aça- cak? Gençlik sapı olmaya çalıştığı baltanın altın- da kalacağını her zaman hesaplayamaz da... e-mail: bedbayc tnn.net - Faks: 0212 227 34 65 BULMACA SEDAT YAŞAYA1S 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Süt katılan meyanenin ' muhallebikı- 2 vamına gelin- 3 ceyedekpişi- rilmesiyle el- de edilen be- yaz sos. 2/ Donuk renkli otomobil bo- yalan için kullanılan sözcük... Is- tanbul limanı içeri- sinde Saraybumu ile Beşiktaş arasmdan geçen hattın Haliç tarafında kalan balık alanına verilen ad. 3/ Artvin'in eski adı... Lavrensiyum ele- mentinin simgesi. 4/ 8 Boyu yüz metreyi 9 aşabilenbırağaç. 5/Kısıksesliküçükkeman... Sı- kıntı verme, üzme. 6/ Ilave... Duvar taşlarının ya da tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden ma- la çekılerek düzeltilen aralığı. II Öğle vakti 12.00'yi başlangıç olarak alan saat... Bir nota. 8/ Bir şeyin fiyatı, bedel. 9/ Kuşun yavrusuna taşı- dığı yem... Burun ucu. YUKARTOAN AŞAĞ1YA: 1/ltalyan mutfağına özgü, makarna gibi kimi ha- mur işlerinin üzerine dökülen sos. 2/ Sanat, hü- ner... Büyük sıçan. 3/ Erzincan, Tuncelı, Bingöl gibi ıllerimizin dağlık bölgelerinde üretilen ünlü bir tulum peyniri... Bir ilimiz. 4/Hindistan'da Sih dininden olanlann siyasal partisi. 5/ Kalite. 6/ Toplum töresine uygun davranma... îkiyüzlülük. 7/Adlan sıfatyapanbiryapımeki... Hızh, çabuk... Yabancı. 8/ Boğaz biçiminde dar vadi... Maden- cilikle ilgili bir kuruluşumuzun kısa yazılışı. 9/ Uzun taneli bir pirinç cinsi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle