22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 Yekta Kara' nın sahneye koyduğu 'Belisario' operasının galası bugün saat 20.00'de AKM'de Tutkular arasında bocalamakAYÇA TEZER Gaetano DonizettiFnin 1836 yılında besteledıği, Bı- zans Imparatorluğu'nuıj en parlak dönemınde, Jüstınyen devrinde geçen "Belisario" operası Istanbul Devlet Qpe- ra ve Balesi tarafından Tür- kiye'de ilk kez sahneleniyor. Bugün saat 20.0P'de AKM'de galası yapılacak olan yapıtı Yekta Kara sah- neye koyuyor. Cem Man- sur'un orkestra şefliğim'îüst- lendiği yapıtın dekoru Ali Cem Köroğlu'na, kostümü Şanda Zıpçı'ya, ışığı Ah- met Defne'ye ait. Koro şef- liğini Fausto Regis'nin yap- tığı yapıttaki roller dönüşüm- lü olarak Suat Arıkan, Ke- nan Dağaşan, Önay Günay, Cengiz Sayııı, Kevork Ta- vityan, Burçin Çilingir, Pe- rihan Nayır, Ayşegül Kar- gıner, Hande Tuncer, Ca- ner Akın, Bülent Bezdüz, Şöhret tnanç, Süzan Kızık- Iıoğlu, Turgut İpek, Ş^hin Öğüt, Murat Güney, Ali Murat Erengül ve Göktuğ Alpaşar tarafından oynana- cak. Gaetano Donizetti rolü- nü ise Şehir Tiyatrolarf ndan konuk oyuncu Taner Barlas canlandırıyor. Yapıtın ypnet- meni Yekta Kara ile yapıt hakkında konuştuk. "Aslolan müziktir" elisario'yu sahnelerken tiyatro olgusunu ön plana çıkarmam gerekiyordu. Bunun bilinciyle yapıt üzerinde çok oynadım. Bütün çelişkileriyle, çatışmalarıyla üç ayn dönemi bir araya getirip harmanlamayı düşündüm. 6. yüzyıl, Bizans'ın en parlak olduğu Jüstinyen dönemi, 19. yüzyıl başı Donizetti ile asistanlan ve bulunduğumuz dönem... Bizans'tan başlayıp Donizetti'yi içine alan ve günümüze kadar uzanan yolda yaşananları aktarmaya çalıştım.' - Belisario operası bu coğ- rafyada geçen bir opera olması- na rağmen Türkiye'de ilk kez sahneleniyor. Bu neden kaynak- lamyor sizce? YEKTA KARA - Belisarıo Do- nizetti'nin önemli yapıtlanndan bi- ri. İlk kez 1836'da sahlnelenıyor. Hemen ardından Avrup^'nın çeşit- li kentlerinde, çeşitli opera kurum- ları taıafından repertuvajra alınıyor ve sıkhkla sahneye taşıriıyor. Ama 20. yüzyıla gelindiğind^ uzun bir suskunluk dönemi başnyor. 20. yüzyıhn ikinci yarısırjda Leyla Gencer "Belısario"yu opera arşiv- lerinin tozlu raflarından bulup çıka- nyor. Ve kendisinin de Afttonina ro- lünü oynadığı bir yapımla Italyan seyircisi Venedik'te, Bejisario'yla buluşuyor. 70'li yılların ibaşında bir iki kez daha sahnelenip tekrar sus- kunluk dönemine girıyor. Bu ope- ranın dünyada çok az, bizde ise coğ- rafyamızda geçmesine rağmen ilk kez sahnelenmesinin nedeni Belisa- rio'nun bir Belcanto olması. Bel- canto güzel şarkı söylemeyi ön pla- na çıkaran bir akım. Belcanto bes- tecileri "Aslolan müziktir" düşün- cesinden hareketle izleyiciden çok dinleyiciye hitap eden yapıtlar ya- ratıyorlar. Burada operanın kurgu- su, temel yapısı, aksiyonu önem- senmiyor. 20. yüzyılda operanın ti- yatro boyutunun öne çıkmasıyla Belcanto operaları da yetersiz kal- dı. Bizım Belisario'yu sahneleme- mizin nedeni, bu coğrafyada geçi- yor olması. - Belisario'yu çağdaş bir form- da sahneye koymuşsunuz. Sahne- leme aşamasında nelerden etki- lendiniz? KARA - Belisario'yu sahneler- ken tiyatro olgusunu ön plana çıkar- mam gerekiyordu. Bunun bilinciy- le yapıt üzerinde çok oynadım. Bü- tün çelişkileriyle, çatışmalarıyla üç ayn dönemi bir araya getirip har- manlamayı düşündüm. 6. yüzyıl, Bizans'ın en parlak olduğu Jüstin- yen dönemi, 19. yüzyıl başı Doni- zetti ile asistanlan ve bulunduğu- muz dönem... Bizans'tan başlayıp Donizetti'yi içine alan ve günümü- ze kadar uzanan yolda yaşananlan aktarmaya çalıştım. Ali Cem Kö- roğlu'nun yaptığı değişen, parçala- nan, farklı işlevler üstlenen, içi dı- şı aynı olmayan Bizans sütunu, Bi- zans'ın entrıkalarını, ıçı ve dışının bir olmamasını mınımalıst bir anla- yışla yansıtıyor. Bu üç dönemi bir araya katarak yapıta müthiş bir de- vinim katmaya çalıştım. Donizetti bu yapıtı besteledıği dönemde akıl sağlığını yarı yarıya yıtirmişti. Açıkçası bu gelgitlerin arasında bestelediği bir yapıt oldu- ğu için metinde ınanılmaz rutarsız- lıklar var. Yapıtı sahneye koymadan önce oturup ciddi bir dramaturji ça- lışması yaptım. Yapıttaki bu zafiye- tin üstünü örtmek istemedim. Ak- sıne bu tutarsızhklan, altını çize- rek, vurgulayarak sahneye taşımak istedım. - Donizetti'nin kendisini de ya- pıta dahil etmeniz nedeni yapıtta- ki bu tutarsızlıklardan mı kay- naklanıyor? KARA - Bunun da payı var tabii. Donizetti yılda dört opera besteleyen bir besteci. Mozart, Wagner, Verdi gibi büyük besteciler dört yılda tek opera bestelerken onun yılda dört operayı tek başına bestelemesi imkânsız. O dö- nemde usta-çırak sistemi var. Dolayısıyla yetiştirdiği, kendi üslubunu aktardığı, kendi bestecilık anlayışını aktardığı asistanlanyla bir- likte bir takım çahşması içinde bestelerini yapıyordu. Bunu vurgulamak açısından Donizetti'yi asistanlanyla birlikte oyuna dahil ettim. Bu ilave karakterlerin oyuna değişik bir kurgu ve devinim kattığına ınanıyorum. Evlat ve vatan sevgisl - Yapıtta diğer opera ya- pıtlarının aksine evlat sev- gisi ve vatan sevgisi ön pla- na çıkıyor... KARA - Belisario çok farklı tutkuların işlendiğı bir opera. Burada aşkın yerini evlat ve vatan sevgisi alıyor. Belisano bu iki tutku arasın- da bocahyor. Küçük yavru- sunu ilerde vatanı için tehli- ke oluşturur diye feda eder- ken Bizans onu vatana ıha- netle suçluyor. Her şeyini yi- tirmesine rağmen finalde yi- ne Bizans için kendıni feda ediyor. Yapıtta karakterler i- kı farklı uç arasında gidip ge- hyorlar. Olayın örgüsü çok karışık. Vatan ve evlat sevgisi, intikam, ik- tidar hırsı gibi birbiriyle zıt duygu- ları seyırciye en iyi şekilde aktar- maya çalıştım. - Belisario sizce opera dünya- sına yeni bir soluk getirecek mi? KARA - Belisario hiç kuşku- suz, çok farklı ve çağdaş bir yapı sunuyor. Günümüzde operaların buna şiddetle ihtiyacı var. Eskinin sürekli tekran, farklı bir arayış içi- ne gırilmemesı operayı müzelik bir sanata dönüştürür, kısırlaştınr. Çok genç bır izleyici kitlemiz var ve ben onlann bizden önce koştu- ğuna ınanıyorum. O gençlere u- laşmamız ıçın onlann beklentile- rine uygun bir modern tavır sergi- lememiz gerekiyor. AVRUPA KÜLTÜR EVİ'NDEN 34 yapıtAnadolu Üniversitesi'ne CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR - Dünyanın çeşitli ülkelerinde 'The Big Print' adıyla açtıklan sergıleriyle tanınan Alman Quensen Uluslararası Taşbaskı (Litografi) Atölyesi Koleksiyonu Sergisi, Anadolu Üniversitesi'nde açıldı. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kuruluşunun 20. yılı nedeniyle açılan sergide bulunan 29 sanatçının 34 taşbaskı yapıtı Anadolu Üniversitesi'ne bağışlandı. 25 Nisan tarihine kadar açık kalacak sergi, Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Almanya Lampspringe'de 'Avrupa Kültür Evi' olarak bilinen ve 140 yılı aşkın bir geçmişe sahip atölyenin kurucusu Ernst August Quensen'de, serginin açılışı nedeniyle Anadolu Üniversitesi'ne geldi. Sanatsız bir geiecek yoktur Serginin açıhşında bir konuşma yapan Quensen "Sanatsız bir geiecek yoktur. Sanatın bir lüks değil yaşamımızı zenginleştiren önemli parçalardan biri olduğu görüşünü savunuyoruz. Atölyemizde de çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz. Atölyemizde, farklı dönemlerde 20'den fazla ülke sanatçılarının katılımlarıyla deneysel grafik ve büyük boyutlu taşbaskı çalışmaları, multimedya tasarıları, sempozyumlar, seminerler, konferanslar, paneller ve kültür günleri düzenliyoruz" diye konuştu. Quensen, konuşmasının sonunda sergide sergilenen tüm yapıtlan Anadolu Üniversitesi'ne bağışladığını belirtmesi üzerine serginin açıhşına gelen sanatseverlerden büyük alkış aldı. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, paha biçilemeyecek 34 taşbaskı eserın Anadolu Üniversitesi'ne bağışlanmasının kendileri açısından büyük sürpriz olduğunu belirterek "Almanya'daki atölyeye her yıl birkaç öğrencimizi ücretsiz eğitime gönderiyoruz. Diinya çapmda bir üne sahip atölye Anadolu Üniversitesi'nin kardeş kuruluşu oldu. Atölye öğrencilerimize eğitimleri süresince burs da sağlıyor" dedi. Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde açılan Quensen Koleksiyonu Sergisi daha önce 1991- 1995 tarihleri arasında Amerika turu ile 11 farklı bölgede, 1998 yılında Ispanya Valencia Polytechnischen Üniversitesi Galensi'nde 2001 yılında Almanya Berlin'de Wasserturm Galerileri'nde sergilenmişti. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, Ernst August Quensen'e teşekkür plaketi verdi. 4-10 NÎSAN TARİHLERÎ ARASINDA YAPILACAK Afyonkarahisar Mürik FestivalibaşlıyorKültür Servisi - Bu yıl dördüncüsü düzenlenen 'Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali'4-10 Nisan tarihleri arasında yapılacak. Konserlerin yanı sıra atölye çalışmaları, söyleşiler, sinema gösterileri, kitap standları, resim, karikatür, fotoğraf sergileri gibi birçok etkinliği içinde barındıran festivalin açılış konserini festivalin sürekli orkestrası olan, Hakan Kalkan yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası verecek. Zeynep Keleşoğlu, Aylin Özer, Ayşe Didem Karakaya, Anıl Acun'dan oluşan Marsyas Flüt Dörtlüsü 5 Nisan'da Afyon Halk Eğitim Merkezi'nde, 6 Nisan'da Şuhut ilçesinde konser verecek. 7 Nisan Perşernbe akşamı 'Küçük Bir Mozart Akşamı', aynı gün Çay ilçesinde de Mavikented konserinin yapılacağı festival, Hande Sarıcı, Gürhan Eteke, Özlem Kolat, Selda Argeşo ve Öykü Karadağ'dan oluşan Uzel Ametist Klarnet IVtaryas Flüt Dörtlüsü. Beşlisi'nın vereceği konserle devam edecek. Uludağ Üniversitesi'nin katkılarıyla gerçekleşecek olan cuma akşamı konserini Göknur Kara'nın yönetimindeki Akapel Korosu verecek. Farklı konuklar... 9 Nisan akşamı Quartist topluluğunun konser vereceği festival 10 Nisan günü saat 15.30'da Afyon Halk Eğitim Merkezi'nde Terci-Korad Gitar Ikilisi'nin Betil Başeğmezler, Nejad Başeğmezler, Esra Gökoğlu, Tangör Ertaç'tan oluşan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ile birlikte vereceği konserle sona erecek. Hüseyin Başkadem'in genel sanat yönetmenlığini üstlendiği festivalin bu yılki atölye, söyleşi, performans etkinliklerine ise Gültekin Çizgen, Latif Demirci, Işıl Kasapoğlu, Hüsamettin Koçan, Gül Irepoğlu, Işıl Özgentürk, Aylin Süer, Tarık Akan, Betül Bapir, Metin Türkben, Refik Durbaş, Gülsen Tuncer, Nilgün Cerrahoğlu, Kâmil Masaracı, Izzet Öz, Alper Maral, Ali Yalçın, Merih Akoğul, Nedim Gürsel katılacak. 'Belgesel' kuşağında Akbank Kısa Film Festivali filmlerinin gösterileceğı festivalde Betül Bapir resim sergisi ve Fikret Otyam fotoğraf sergisinin yanı sıra Akbank Kukla Operası da 'Ay Operası' adlı çocuklara yönelik yapıtı sahneleyecek. ÖLÜMÜNÜN 32. YILINDA Aşık Veysel adına kitap Yurt Haberleri Servisi - Sıvas Valiliği, ölümünün 32. yıldönümünde ünlü halk ozanı Âşık Veysel'in genç kuşaklara tanıtılması ve bıraktığı kültür mirasının korunması amacıyla bır kitap hazırladı. Cumhuriyet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Doğan Kaya tarafından hazırlanan "Âşık Veysel" kıtabında ünlü ozanın yaşamı, âşıklığa başlayışı, edebi yönü, şiırlerınin teknik yapısı anlatıldı. Kıtapta, unlü ozanın şiirlerinde ışledıği konular örneklerle açıklanırken Âşık Veysel'in yaşamı da tanıklıklarla yansıtıldı. Geniş bır fotoğraf arşivinin de yer aldığı kıtabın takdim yazısını yazan Sıvas Vahsı Hasan Canpolat, "Gönül dostu Âşık Veysel'in hayatını anlatan bu nadide eserin hem edebiyat dünyası için önemli bir kaynak eser olacağı hem de değerli ozanımızın yeni kuşaklarla buluşturulmasında büyük bir görevi yerine getireceği inancındayım" dedi. Sıvas Valiliği'nce yayımlanan "Hayat Ağacı" adlı kültür, sanat ve çevre dergısinde de Âşık Veysel'e genış yer ayrıldı. Dr. Doğan Kaya, kitabından yer alan anılardan bır bölümünu dergiye aktardı. Kaya'nın aktardığı anıların en ılginçlerin bıri Yavuz Bülent Bakiler'ın kitabından alıntı: "Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 1963'te, Veysel'i huzuruna kabul eder. Kırk beş dakika cumhurbaşkanıyla sohbet eder. Ayrılacağı vakit Cemal Gürsel ona şöyle iltifatta bulunuı: Herkes sizin gibi görse memlekette kötülük kalmaz." Hayat Ağacı dergisınde Âşık Veysel'in yanı sıra Sıvas'ın kültürel yaşamına katkı sağlayan birçok kişinın yaşamıyla ilgili makaleler yer alıyor. "Milli Mücadele yıllarında Sıvas'tan insan manzaraları", "İki Sıvaslı gazinin Kafkas ve Balkan cepheleri anıları", "Sıvash yazar M. Turhan Tan" başhklı yazılar bunlardan bazılan. Sıvas'ın doğal güzelliklerinin de anlatıldığı dergide, kente özgü "Sıvas tarakları, gıcırdaklı iskarpin, Zara çarığı, köylerde erkek giyim kuşamı" hakkında bilgi veriliyor. Sevginln ve bereketin sembolü Kentin kültür yaşamında önemli yer tutan masalların yanı sıra eski bır gelenek olan "gelin hamamı" hakkında da bir makalenin yer aldığı derginin editörü tbrahim Yasak yazısında, "Hayat Ağacı" adının nereden geldiğini şöyle anlatıyor: "Evrenin direği olarak kabul edilen 'Hayat Ağacı' yeryüzündeki çoğu medeniyetlerde, barışın, sevginin, bereketin ve sonsuzluğun sembolü olarak kuilanılmıştır. Bu nedenle dergimize Selçuklular gibi ilim ve kültürde dönemin zirvesine ulaşan bir medeniyetin günümüze yansıyan eserlerinden Gökmedrese'nin taç kapısına figür olarak nakşedilmiş 'Hayat Ağacı'nı isim olarak seçtik. Bu seçim, hem bu topraklara aidiyeti hem de kültürel derinliği ifade etmesi açısından uygun bir seçim oldu." 'Karpuz Kabuğu' Manhattan'da • Kültür Servisi - Ahmet Uluçay'ın "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" adlı filmi Robert de Niro ve Kevin Spacey gibi Hollywood yıldızlan tarafından himaye edilen Trıbeca Film Festivali'nde 'Yaratıcı Yetenekler' bölümünde yanşacak. 11 Eylül saldınlanndan sonra başlatılan ve bu yıl 19 Nisan'da dördüncüsü düzenlenecek olan festivalden elde edilen gelir, 11 Eylül saldınlanndan zarar gören Manhattan bölgesine bağışlanıyor. Festivalde daha önce, Türkiye'den Handan lpekçi'nin yönettiği "Büyük Adam Küçük Aşk" filmi de gösterilmişti. Schiele yapıtlan Van Gogh'da • AMSTERDAM (AFP) - Avusturyalı dışavurumcu ressam Egon Schiele'nin 80 yapıtı Amsterdam'da yer alan Van Gogh müzesinde 19 Haziran'a kadar sergilenecek. Hollanda'da ilk defa yapılacak Schiele retrospektifinde, ressamın erotik tablolannın yanı sıra manzara ve portre tablolanna da yer verilecek. 1890 doğumlu ressam, dönemin otoriteleri tarafından 'aşın erotik' bulunan resimleri yüzünden 1912 yılında 24 gün boyunca hapis yatmıştı. Erotik sanatın da kutsal olduğunu düşünen Schiele, 1918 yılında 28 yaşında öldü. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da şef Detlef Teyes yönetimindeki Mandolinen Konzertgesellschaft Wuppertal E.V. orkestrasının konseri. (0 216 454 15 55) • NÂZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZt'nde 20. 30'da Emin İgüs'ün konseri. (0 216 414 22 39) • İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESı'nde 15.00'te Kayıp Aranıyor: Debra Winger'. 444 0428)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle