Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MART 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Seçimlerde liberaller Demokratik Parti'ye, muhafazakârlar ise Cumhuriyetçilere oy veriyor
ABD'nin demokrasianlayışı
ERHAN KARAESMEN
I
kinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yapılan se-
çimlere bakıldığında liberal eğılimlilerin ço-
ğunlukla Demokrat Parti'ye, muhafazakârla-
rın ise hemen hiç firesiz Cumhuriyetçilere oy
verdikleri gözlenmiştır. Amerikan sosyo-politik ya-
şamında, cumhurbaşkanlığı seçimı dahıl, seçimle-
re katılma oranı düşüktür. Liberal kesımin aynı za-
manda ülkenın potansıyelini geliştinci tetnel bütün
yüklerı taşımakta oluşu bunlara özel bir hareketlı-
lik getirmiştir. Bu fizıki hareket düzeneği o kesimin
insanlarını sandık başına gitmekten bazen ahkoyar.
Düzayak tutucu yurttaşlar ise gündelik yaşam endi-
şelerinın dışında politika dahil hıçbır şcyle ılgilen-
medıkleri ıçin sandığa gıtmezler. (Gittıklerı takdır-
de Cumhuriyetçi adaylara oy vereceklerı kesindir.
Ama, gitmezler ve oyuna katılmazlar.)
ilfllnç yerleşim düzeni
Liberal düşünceli ve davranışlı yurttaşlar ile geri ka-
lanlarının ülke toprakları üzerindeki yerleşiklık düze-
neği de çok ilginçtir. Ülkenin ileri teknolojik üretim
ve ulusal- uluslararası ekonomik canlılığı, Âtlantık ve
Pasifik sahilinde yerleşik eyaletlerde formasyon bu-
lur. Becerikli ve yaratıcı teknik uzman, araştırmacı, ya-
ratıcı fikirlere sahip işadamı, toplumsal ılerlemeye
katkıda bulunacak girişımci, hepsi çoğunlukla Atlan-
tik ve Pasifik kıyılannda yerleşik eyaletlerde ve bu-
ralardaki büyük kentlerde yaşar. Amerikan sosyal sis-
teminde belirgin ağırlığı olan ünıversitelerin en öııde
gelenleri de bu yörelerde yerleşiktir. Amerikan eko-
nomik üstüıılüğünün gücünü aldığı ıç yörelerde kal-
mış petrol zenginliğine ve canlılığma sahip bazı eya-
letler ile stratejik ve sof istike endüstriyel üretınıin öııe
çıktığı dığer bazı eyaletler de elbette mevcuttur. (Te-
xas, Colorado, Illinois, Michigan, Wisconsin, vb...) Bu-
ralarda bazı önemli üniversitelerin yer aldığı, orta ya
da irı boy yerleşme ınerkezlerinde de liberal eğıliın yay-
gındır. Ancak, kasabalara ve daha küçük yerlere gi-
dildiğinde sadece on kilometre ötesındekı bır üniver-
sıtenin havasıyla hiç ilgisi olmayan tutucu ve gerı bir
kırsallık ve politik muhafazakârlık kendıni gösterir.
Kampanyalara rağmen yeniden Bush
2004 Kasım seçimlerinde de görüldüğü gibi okya-
nus kıyılan eyaletleri ile (Atlantik kıyısında ise sade-
ce kuzeye doğru olan eyaletlerde) Amerıka'nın o uç-
suz bucaksız orta kesimlerindeki Chicago başta olmak
üzere tek tük kentsel yerleşmelerinde Demokratlar'a
oy çıkmıştır. lrili ufaklı otuz altı eyalette ise Cumhu-
riyetçiler, yani Bush, kazanmıştır. tçlerinde kendini an-
gaje hisseden aydın yurttaşlann da yer aldığı daha
canlı ve daha dikkatli izleyici bir liberal kesını Demok-
ratlar lehine kapsamlı etkinlik de göstermıştir. Büyük
kentlerdeki önemli ulusal basın organları bile seçim
yaklaşırken Bush'a karşı açıkça tavır koymuşlardır. Çok
zayıfbir adaya sahip olmalarına karşın Demokrat seç-
menler, kendilerine göre, etkin bir seçim kempanya-
sı da götürmüşlerdir. Bunun sonucu olarak 2000 se-
çimlerine oranla oylarını biraz arttımıışlardır. Ancak,
Cumlıuriyetçilerin biraz da vaveyla ile sürdürdüğü bu
etkinlik tutucu kesimleri rahatsız etmiş ve Bush kam-
panyasının yürütücüleri bu rahatsızlıktan yararlanarak,
kendi tabanlarından da yüksekçe bır oy katılımı sağ-
lamayı becermişlerdir.
Mutsuzluk ile umutsuzluk arası
Otuz yılı aşkın zamandır cumlıurbaşkanlığı seçim-
lerinden hemen sonraki aylarda oralara yolum düştü-
ğünden seçim sonrası nabzını bir mıktar izleyebıhne
şansım hep olurdu. Demokratların kazandıklarında
gösterdikleri sevinç ya da kaybettiklennde sergıledik-
leri tatminsizlik ölçülü sınırlar içinde kalırdı. Çok kı-
sa bir süre sonra da ışm havasmdan çıkılırdı. Ancak,
2004 Kasımı'nda Amerikan liberalleri ve aralannda
kişisel yakın tanıdıklarımın da bulunduğu bir aydm ke-
simin insanları "mutsuzluk" ile "umutsuzluk" ara-
sında bir psikolojınin görüntüsünü vermişlerdi. Aklı
başında Amerikalı, Bush'tan kurtulmak için her za-
mankinden daha fazla bir gayret içinde seçim kampan-
yasına katılmış ve umutlu beklentıleri sürdürmüştür.
Bu kesimin dile getirilen görüşlerı arasında Bush'un
dünyadaki zaten sempatik olmayan Amerikalı görün-
tüsünü adamakıllı tatsızlaştırdığı, dünya dengelerini
tek taratlı bir çıkarcılık içinde yürüttüğü, Amerikan
toplumunun hiç de aynası olmayan sılah tacıri, uçak
satıcısı, komplolu iş kurucusu bir Cumhuriyetçi yan-
daşlarının büyük etkisi altında kaldığı biçıminde olum-
suzluklar yer almaktadır. Uzaklardan bakanlar Ame-
rika'nın dünyadaki saldırgan ve aşırı kontrol edici var-
lığından ne kadar rahatsızsa, içerdekı aklı başında li-
beraller de benzeri tedirginlikler duymakladır.
11 Eylül kalkanı
11 Eylül olaylannın arkasından yaratılan güvenlik,
korumacılıkvesavunmacılıkanlayışınınaslındaBush
iktidarının iç ve dış beceriksızliklenni örtmek üzere
kalkan olarak kullanıldığını ve burada pek çok yalan
dolanın döııdüğünü düşünenler az değildir. Yukarıda
da sözü edildiği gibi, biraz fazla kendine özgü olsa da
Amerika'nın bir demokrasi uygulayış bıçımı vardır.
Ayrıca bireyler ya da gruplar halınde didışmeyi ve
birbirlerine sert dirsekler atmayı gelenek haline getir-
mişlerdir. Bu çerçevede Bush iktidarının açıkları, Ame-
rika'nın içinde bireyler, gruplar, medya dünyası ınsan-
lan tarafından sert dille eleştirilebilmektedir. Ancak,
toplumun, son seçimlerin de gösterdiğı gibi küçük bir
farkla çoğunluğunu oluşturan kesimi ise kendi uyuş-
muşluğu içinde mevcut sürgitten şikâyetçi değildir. Li-
beral kesimin keyifsizliği, onları neredeyse daha çok
keyiflendirmektedir. Bu, Amenkan sosyal yaşamın-
da ve politika düzenınde bir iç kutuplaşmanın başla-
dığı anlamına belki henüz gelmez. Ancak, tarihınde
ilk kez, daha yüksek verımle çalışan uzmaıı-aydın-lı-
beral yurttaşların seçim mağlubiyetıni bir sızılı olay
olarak değerlendirdikleri açıkça gözlemlcnmektedir.
A
KP iktidannın aksine ilcrici aydınlarla milliyetçi yurttaşlar ve vicdanlı tüm insanlarımız
Amerika'dan çok ciddi kuşku duyuyor. Bunda ılımlı tslam oyunundan duydukları
rahatsızlığın payı yüksek. Gülen'e kucak açan ABD yönetimi Türkiye'ye geleceği çok
tartışmalı, gölgeli ve belirsizlikler dolu bir rol oynatmanın peşinde. Çok dikkatli olunmalı.
4 Kasım seçimlerinde
36 eyalette Bush kazandı
Türkiye'ye 'ılımlı İslam' modeli yükleyen Washington'm politikalan karanlık
ABD'nin Gülen oyunu
D
ünya tarihine, "kontrol etmek
isteyenler ileedilmekistemeyen-
lerin ezeli bir çatışnıası" gözüy-
le bakanlar bulunmaktadır. ls-
kender, Sezar, 14. Louis ve benzeri güçlü ik-
tidar sahipleri kontrol ediciliğin simgeleri
olarak bilinegelir. Ancak, o dönemlerde
uzak mesafelere ulaşmanın zorluğu dolayı-
sıyla kontrol edebildikleri alanlar sınırlı kal-
mış ve bellı bir süre sonra da kontrollerin-
den çıkmıştır. En yakın çarpıcı örnek ise Hit-
ler olup, hava ulaşımındaki ve sılah üreti-
mindeki gelişmelerden yararlanmış olma-
sına rağmen kontrol falan uygulayamadan
dünya tarihinden çekip gitmiştir.
Yukanda değınildiği gibi vicdanlı ve bir
miktar dünya bilgisine sahip liberal Ame-
rikan yurttaşları, kendilerinın hiç tasvip et-
mediğı bir tehlikeli yayılmacılığın ulusla-
rarası bir kontrol mekanizmasının öncülü-
ğünü yapıyor olnıasından samımi biçimde
rahatsızdırlar. Ancak, dışarıdan bakanlar bu
rahatsızlığı, ürküntü verici bir endişeye dö-
nüşmüş biçimiyle yaşamaktadırlar. Kontrol
etme mekanizmalarının sonucu olarak za-
halındedir. Bunun hafifçe dışında kalan Ye-
ni Rusya'da bile dünyayı yeniden birlikte dü-
şünme eğilimi kendini göstermektedir.
Ancak, "demokrasigötürnıe" yutturma-
cası altında Amerika'nın, paylaşımcılığa
hiç de sokmadan, birtakım önemli petrol kay-
naklarının topraklannı kendi mutlak kont-
rolüne alma yolundaki planlan onay görmek-
ten çok uzaktır.
'ABD'yi ürkütmeyelim'
Dıştan bakan bir Türkıye'nin durumuna
gelince, buradan statükocu ve ulusal kişı-
cilikten yoksun bir bakışla görünüşte Ame-
rika çok güçlüdür ve aşırı yayılmacılığında
haklıdır. Onu ürkütmemek gerektiği orta-
dadır. Çok aktif biçimde olmasa bile, bir mık-
tar yanında olmakta yarar da vardır. Günü-
müz Türkiye iktidannın Amerika'ya bakış
açısını kısaca özetleyen bu görüşlenn Türk
insaııı tarafından ne oranda onaylandığı be-
lirsizdir. Seçimleri AKP iktidarının kazan-
mış olması ve Türk polıtık yaşamında çok
radikal bir değişiklik izlenmezse, yakın ge-
Demokrasi götürme
yutturmacası altında
ABD, petrol
kaynaklarıııı kontrol
etmeyi amaçlamıştı.
yıf ülkelerin kişıliksız iktidarlarını korku-
tarak, gözdağı vererek kontrol altında tut-
mak Bush iktıdan ıçin kolay gözükmekte-
dir. Ancak, dünya bilgisi ve uluslararası
dengeler stratejısi yaklaşımlan çok kıt olan
bugünkü Amerikan ıktidan her yeri kont-
rol altında tutmakta zorlanmaktadır. Ayrı-
ca bu kontrolün fazla ılerı gidip istılacılık
düzeyine varışı, uygulandığı ülkelerdeki
düz yurttaşlann vicdanını harekete geçirmek-
tedır. Ülkelerini ve topraklarının bağımsız-
lığını koruma yolunda, Irak'ta olduğu gibi
silahlı savunmaya ya da Güney Amerika
ülkelerminbirkesiminde olduğu gibi demok-
ratik savunmaya girmektedırler.
AB Bush'a soğuk
Kendileri kontrol altına henüz girmemiş
olmakla birlikte, aşırı Amerikan kontrol ve
denetimciliğinden ciddi tedirginlik duyan AB
ülkelerinde ve bunlann toplumlarında Bush
Amerikası'na hiç de sıcak bakılamamakta-
dır. Küreselleşme adı altında yeni bir dün-
ya paylaşımı modelinin yürütülmesinde Av-
rupa ülkeleri ile AB, genel ılkelerle uyum
lecekteki bir seçimi kazanma ihtimalinin
de yüksek oluşu, bugünkü iktidarın Ame-
nka planlarının mutlak tasvip edildiği an-
lamına gelmemektedir.
AKP'nın kendi tabanı dahil, ortalama
Türk yurttaşının ve seçmeninın gündelik
yaşam kaygısı dışında geleceğe dönük bek-
lentilerinde uluslararası dengelere kendin-
ce önem verdığinı kestırebilmesi gerekir.
AB özlemi bunlann arasmda özel bır yer rut-
maktadır. Bırey olarak Amerıka'ya kapağı
atmak ısteyen genç yurttaş sayısuım yüksek-
çe oluşuna karşın, ortalama Türk insanı
Amerıka'yı henüz epeyce uzaklarda ve ha-
fıfçe soyut bir kavram olarak gönne eğili-
mindedir. Önümüzdeki on yılın sosyal ge-
lişmelen içinde bu durumun daha netlik ka-
zanması da beklenmektedir.
ABD'ye Türkiye perceresinden bakıldı-
ğında ortaya çıkan bir diğer krıtik durum ise
"Ilımlı tslam" modeliyle ilgilidir. Filislin,
Irak, Lübııan, Suriye, giderek tran derken
"tslamcılığuT mevcut türlerinin hepsıni bir-
den kontrol edemeyeceğini (ve hatta anla-
yamayacağını) kestiren Bush yönetiminin
bir Ilımlı Islamcılık kavramıyla konuyu çer-
çeveleme yoluna gırdiği bılinmektedir. Tür-
kiye'yebumodelinöncülüğünüyapmagö-
revi biçilmiştir.
Cülen'i bağırlarına bastılar
Mevcut AKP, minnacık çıkarlannın pe-
şindeki mevcut teslimiyetçi Türk medyası,
Atlantik ötesinden gelen bu buyrukla karı-
şık telkini el pençe dıvan kabullenmiştir.
Bu düzenek kurgusunun önde gelen aktör-
lerinden, Amerika'da oturur ve Türkiye'ye
gelemez bir Fethullah Gülen de bağırlarına
basılmıştır. AKP tabanındaki uç tslam ke-
sını, ılerici aydınlarla milliyetçi yurttaşlar-
la ve vicdanlı tüm insanlarımızla birlikte
Amerika'dan çok ciddi kuşkular duyuyor-
sa, bunda Ilımlı İslam oyunundan duyduk-
ları rahatsızlığın payı vardır. Bush'lu,
Chany'lı ve taze kuvvet Rice'lı falan Ame-
rikan yönetimi, Gülen kaldıracım da kulla-
narak Türkiye'ye, geleceği çok tartışmalı,
gölgeli ve belirsizliklerle dolu bir rol oynat-
ma peşinde gözükmektedir. Çok duyarlı ve
dikkatli olunması gerekenbırkonudurbu...
Asya gözüyle ABD
Amerika' ya dıştan bakış olayını biraz da
yenı gelişen Asya ülkeleri perspektifinden
değerlendirmek gerekir. Hindistan ve Çın
yakın geleceğin potansiyelli büyük ülkele-
ri Amerikan yayılmacılığınm henüz daha ora-
lara sıçrayamamış olnıasından dolayı, nis-
peten daha sakin ve dengeli dış politika ara-
yışlan ıçmdedirler. Ancak, Çiıı'in, tarihsel
gelişme çızgisı içinde de bazen rastlanmış
olduğu gibi kendısinın yayıhııacı ve kont-
rol edicı büyük devlet hüvıyeti kazanması
söz konusu olduğunda Amerika ile bağlan-
tı biçiminın ne olacağmı şundiden kestırmek
çok zordur. Amerikan sermayesı ve tekno-
lojı gücü bu ülkenin hızlı gelışmesine ve kal-
kınmasına bellı ölçüde katkıda bulunmak-
tadır. Ancak, bu durumun sıstematik bır
bağlantı düzeneği niteliğı kazanıpkazanma-
yacağı henüz çok tartışmalıdır. Asya'nın
daha kendi halindeki sakin ülkelerinde Ba-
tı dünyasmm uluslararası paylaşımcılığı bel-
li oranlarda kendini hep göstermışti. Son tsu-
namı felaketinden sonra insanı yardmıla
birlikte kısmi bir stratejik konlrolü ele ge-
çirme amacını da taşıyan Amerikan yar-
dım elı, Asya'nın uzun soluklu dengeleri içın-
de yeni bir kontrolcülüğün başlangıcını oluş-
turacak mıdır? Ancak, bu da henüz bellı
değildir Ama buralarda ABD'ye şımdilık
sadece uzaktakı bir dünya gücü gözüyle ba-
kıldığını ifade eden uzmanlar bulunmakta-
dır. Son söz olarak Bush Amerikası 'na kar-
şı çıkanların, vicdanlarından gelen sesı an-
ketlere yansıtanların Amerikan toplumu-
nun, tutucu kesimi de dahil bireylerini düş-
manca düşüncelerle değerlendinnediği açık-
tır. Clinton yönetimi döneminde Amerika'
ya dışarıdan bakışta, günümüzdeki kadar
tedırgin bir kuşkuculuk egemen değildi. Üç
beş senede bunun bu denli değişiklik gös-
termesı ABD'yi şımdilerde yöneten an-
layışın bir ürünüdür.
BİTTİ
DUZ YAZI
ORHAN BIRGİT
Mum Dibine de Işık
Versin Artık
Mum elbette dibine ışık veremez. Çünkü bu bir
fizik yasası gereğidir. Başlıktaki istek, boş vermiş-
liği vazgeçilmez hale getiren kimi meslektaşlarımı,
bu fizik yasasını da tersyüz edecek bir direnmeye
çağırma amacını taşıyor.
Bugün 16 Mart Salı. Demek bir o kadar gün
sonra, 1 Nisan'larındabizimtoplumumuzdakian-
lamı değişecek. Yıllardır bu sevimli takvim tarihi-
ni, eşimizedostumuzatatlı kandırmacalar için kul-
lanırken bu kez halka daha çok özgürlük vaat ede-
rek iktidara gelen Erdoğan, bakarsınız o sabah tüm
televizyonlarda yayımlanacak bir "ulusa sesleniş"
konuşmasını "aldattıımm" diye bitirirken ekleye-
cek:
"Nisani."
Birleşmiş Milletler'in ülkemizde akredite saydı-
ğı dört sivil toplum kuruluşundan birisi olan Basın
Konseyi de köklü meslek kuruluşumuz Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti de haftalardır adeta yırtı-
nıyorlar. Ve ceza yasasının yürürlüğe girmesi için
parlamentodan yeni bir süre vermesini istemeye
hazırlanıyorlar. Sayın Çiçek, o isteği daha önce ak-
lınız neredeydi türünden dalga geçerek yanıtlayıp
atlatmaya çalışıyor. Daha önce uyarıldı hükümet.
Bu bir. Diyelim ki basın kuruluşları üstüne düşen
görevi o zaman yeterince yapmamış. Bu kusurla-
rı AB'ye uyum yasası çıkartacağım diyen hüküme-
tin, o yasalardan birisinin içine basın için bubi tu-
zakları yerleştirmesinin mazereti olur mu?
Avukat Turgut Kazan'ın da, Fikret llkiz'in de
yeni ceza yasasında medyaya getihlecek denetim
ve kısıtlamalar üstüne gerçekten emek verilmiş
incelemeleri var. Diyelim ki siyasi iktidar eskı Mil-
li Görüş döneminin alışkanlığına uyarak medya-
ya karşı duyduğu hıncı maddeleştirmek istiyordu.
Ya Cumhuriyet Halk Partisi? Bu yasa görüşü-
lürken CHP'nin en küçük bir karşı çıkışı olmadı. Med-
yaya getirilen hapis cezaları da dahil tüm özgür-
lük kısıtlamalarında CHP'Iİ milletvekilleri de blok
kabul oyu kullandılar.
Uyuyan muhalefet
CHP bu yasanın kabulü sırasında resmen uyu-
yan güzel balesini sergiledi. Hâlâ da basından yük-
selenseslereyanıtvermiyor. HemOrhanErinç'in,
hem Oktay Ekşi'nin kamuoyuna ve özellikle siya-
sal iktidara yaptığı çağrılar için elini uzatarak bir bas-
kı grubu oluşturmaya bile yanaşmak istemiyor.
Takvim yaprakları tek tek mart ayının ikinci yarısı-
na giderken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Ada-
let Bakanı'na teslim ettiği Fikret llkiz imzalı öneri
paketınin üstüne eğilme gereği duymadan sayın
bakan, çözüm arayışı isteklerinin önünü kapatan
açıklamalar yapmaktan çekinmiyor.
Anlatım, basın ve medya özgürlüğünün kı-
sıtlandığı bir ülkenin Avrupa Birliği kapısında
bekletileceğini bile anlamak istemeyen Ba-
kanlar Kurulu, pratik çözüm önerileri kendisi-
ne ulaşmadan adeta bağlayıcı karar alırcası-
na medyayla görüşmelerin üstünü örtmekte sa-
kınca görmüyor.
Ne için? O "niçin"in nedeni hedef seçilmiş olan
meslegimizin içindeki çekememezlik hastalığında
aranmalıdır. Ben bu mesleğin fiilen çalışan en es-
ki ve en yaşlı birkaç üyesinden birisiyim. 1954 ile
1960 arasında basının o günkü siyasal iktidara
karşı vermek zorunda bırakıldığı özgürlük savaşım-
larına katıldım. Savcıların gazete toplatma ya da
yayın yasağı koyma gibi girişimleri karşısında bi-
zim kuşağımız, dünya görüşü ne olursa olsun tüm
gazeteleri ve gazetecileri anında bir araya getirme-
sinin bılinci sayesinde suyun üstünde kalabildi.
1959'da CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek,
polis ve jandarma marifeti ile Çanakkale'nin Ge-
yikli beldesine sokulmadı. Çıkan tartışmalar bü-
yüyünce iktidar o olayın başında yer almasını ya-
saklatacak bir emirkuluyargıç marifeti ile karar al-
dı. Karar Çanakkale'ye 50 kilometre uzaklıktaki
olayın yazılmasının yasaklandığını içeriyordu. Dö-
nemin ele avuca sığmaz KİM dergisi yasağı deldi
ve olayların 49 kilometre 999 metreye kadar olan
bölümünü anlattık.
Arkadaşlar birleşin
Yasakçılara insan zekâsı karşısında sadece şaş-
kınlıkla pes demek düştü. Aynı dergi iktidarın ma-
şası olarak valiliğini sürdüreceğini sanan bir kişi-
ye, görev yaptığı ilin adını çağnştırarak "DP'nin Uşak
Valisi" adını yakıştırmıştı.
Marx'ın ünlü manifestosu bütün dünyanın işçi-
lerini birleşmeye çağırırken zincirlerinden başka kay-
bedecek bir şeyleri olmadığını anımsatır.
Medya dünyamızın, patronundan çalışanına ka-
dar tüm bireylerinin düşünme, üretme, haberver-
me özgürlüklerinin zincire vurulmaması için birleş-
melerinin zamanının geçmekte olduğunu söylemek
sanırım en kıdemli olanlardan birisi için yapacağı
son görevlerin başında geliyor.
Bugün olmazsa ne zaman?
Faks: 0 212 677 08 21 obirgitfne-kolay.net
Silah kaçakçılıgı iddiası
• ANTALYA (AA) - Antalya Emnıyet Müdürlüğü
Kaçakçıhk ve Organize Suçlar Şube Müdürlü-
ğü'nden yapılan açıklamaya göre, istıhbarat çalış-
ması sonucu Artvin'den Antalya'ya şehirlerarası
otobüs firmalannın kargo şirketleri aracıhğıyla
tabanca ve tüfeklerden oluşan silahların gönderil-
diği tespit edildi. "Teşekkül halınde sılah kaçak-
çılıgı" yapıldığını belırleyen Antalya polisinin,
Artvin polisiyle ortaklaşa düzenlediği operasyon-
da, silahlan temin ettiği ve Antalya'ya gönderdiği
bildirilen l.E. ile akrabası R.IÎ'nin yakalandığı, bu
kişiler tarafından kargoya verilen 3 adet 9 mili-
metre çapında tabancanın da ele geçirildiği bildi-
rildi. Genişletilen operasyon kapsamında 10 kişi
Antalya'da, 1 kişi de Burdur'dayakalandı.
24 kilogram eroin ele geçirildi
• tstanbul Haber Servisi - tstanbul'dan Hollan-
da'ya gidecek bir TIR'a gizlenmiş halde
24 kilogram eroin ele geçirildi. Denizyoluyla
Hollanda'ya gidecek bir TlR'm gizli bölme-
sinde uyrışturucu madde bulunduğu yolunda
ihbar alan Narkotik Şube Müdürlüğü'ne
bağlı ekıplerın düzenlediği operasyonda
24 kilogram eroin ele geçirildi. Olaya
ilişkin TIR sürücüsü Mehmet Ş, Mehmet A.,
Metın K. ve Melınıet T. gözaltına alındı.