Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Eygi'nin 312. maddeden mahkûmiyetini 4'e karşı 24 oyla onadı:
'Şeriathâlâ açık tehlike'İLHAN TAŞCI
ANKARA - Yargıtay Ceza Genel
Kurulu, Milli Gazete yazarı Mehmet
Şevket Eygi'nin 312. maddeden aldı-
ğı mahkûmiyet kararını 4'e karşı 24
üyenin oyuyla onadı. Kurulda, "şeri-
atın hâlâ açık ve yakın tehlike" oluş-
turduğuna dikkat çekilirken "laikli-
ğin korıınmasımn yasal zonınluluk"
olduğuna vurgu yapıldı. Kamu düze-
ninin bozulması için talırik edilen kit-
lenin hemen harekete geçmeyebilece-
ğine ancak bir süre sonra birikimin pat-
lamaya dönüşeceğine dikkat çekilen
kurul toplantısında, Menemen ve Ma-
dımak katliamlan örnek gösterildi.
" Siyasal tslam" tartışmalarının da gün-
deme geldiği görüşmede, "dinözgür-
lüğünün ancak şeriatta" olabileceği-
ne işaret edildi.
Kaldınlan tstanbul 6 No'lu DGM,
Milli Gazete'de yayımlanan "DinDüş-
manlığı Terörü" başlıklı yazısı nede-
• Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bazı üyeler, şeriat tehlikesini küçümsemenin ve
görmezden gelmenin mümkün olmadığına işaret ederek şeriatın Iran'da milim
milim geldiğini, ancak Türkiye'de bir dönem "yeşil bayrakla" dolaşıldığını
anımsattı. Kurulda "laikliğin korunmasınm yasal zorunluluk" olduğuna vurgu
yapılırken "Dine özgürlük ancak şeriat sisteminde olabilir" denildi.
niyle Eygi ve Sorumlu Yazıişleri Mü-
dürü SelamiÇahşkan'ı TCY'nin 312.
maddesinin ikinci fıkrasına göre 1 yıl
8 ay hapis cezasına çarptırdı. Temyiz
incelemesini yapan Yargıtay 8. Ceza
Dairesi, 2'ye karşı 3 üyenin oyuyla ye-
rel mahkemenin kararını bozdu. Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, boz-
ma kararına itiraz etti. Başsavcılık, 8.
Ceza Dairesi'nin bozma kararının kal-
dırılarak yerel mahkemenin kararının
onanmasını istedi.
Görüşme tartışmah geçti
Ceza Genel Kurulu, itirazı kabul
ederken yerel mahkemenin mahkû-
miyet kararını 4'e karşı 24 üyenin
oyuyla onadı. ltirazın reddi yönünde
oy kullananların İsmail Rüşhı Cirit,
Hayrettin Cevheroğlıı, Kublay Özkan
ve Kurul Başkanvekıli Osman Şirin ol-
duğu öğrenildi. Milli Gazete yazan
SelahattinAydar'ın dosyası görüşülür-
ken kurulun aldığı "laikliğin korunma-
sına gerek kalmadığT yönündeki ka-
rar nedeniyle Eygi dosyasının görüş-
meleri tartışmah geçti. Genel kurulda
15'e yakın üye, söz alarak konuşma
yaptı. Yaklaşık 5 saat süren görüşme-
lerde ağırlıkh olarak, laiklik, Cumhu-
riyet, demokrasi, resmi ideoloji ile
312. maddenin amacı ve yorumlanma-
sı konuları tartışıldı. Kurulda, yasal
düzenlemelerden hareketle laikliğin
koruma altında olduğu vurgulandı.
Daha önceki "Laikliği tuplum korur"
karannın eleştirildiği görüşmelerde,
Mahınut Esat Bozkurt'un "Hııkuk
devletini korumakTürkyargısının işi—
dir. Bu başka yere bırakılanıaz" söz-
lerine gönderme yapıldı.
'Yeşil bayraklaria dolaşıyorlar'
Bir yüksek yargıç, şeriat tehdidinın
Türkiye'de sürdüğune ve "halenyakın
ve açıktehlike" olduğuna dikkat çek-
ti. Şeriat tehlikesini küçümsemek ve
görmezden gelmenin mümkün olma-
dığına işaret edilen görüşmelerde, şe-
riatın lran'da milim milim geldiği, an-
cak Türkiye'de bir dönem "yeşil bay-
Unakıtan
ailesinden
ABD ziyareti
Maliye Bakanı Kcmal Unakılan, çeşitlitemaslarda bulunmak
üzere ABD'ye gftti. Bakan Unakıtan ile birlikte eşi Ahsen Una-
kıtan, gelini Zeyncp, torunları Hilal ve Muhammed de New
York'a gitti. THY'ye ait uçakla Nevv York'a hareketinden ön-
ce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda gazetecilerin soru-
lannı yanıtlayan Unakıtan, "Ziyaretinizde özelleştirme kap-
sanundaki hangi şirketi ön plana çıkaracaksınız" şeklinde-
ki soruya, "Hemen hemen büyük biitün şirketleri tanıtmak
istiyorum" yamtmı verdi. Unakıtan, Anayasa Mahkeme-
si'nin, bazı koşullarda yabancılara taşuımaz satışını öngören
yasa hükümlerinin iptali kararının yabancı yatırunlan olum-
suz etkilememesi için ellerinden gelen gayreti gösterecekleri-
ni dc söylcdi. Unakıtan, temaslan kapsamuıda bugün New
York Borsası açılış gongunu da çalacak. (Fotoğraflar: AA)
Haklannda dava açılan üst kurul üyelerinin görevden alınması yetkisi hükümete veriliyor
AKP'ye 'yargıç' yetkisi
EMtNE KAPLAN
ANKARA-AKP, haklannda ceza da-
vası açılan üst kurul başkan ve üyele-
rinin görevden alınması konusunda
hükümete yetki veriyor. TBMM Plan
ve Bütçe Alt Komisyonu'nda, Düzen-
leyici ve Denetleyici Kurumlar Yasa Ta-
sarısı'nda değişiklik yapılarak mah-
kemelere tanınan görevden alnıa yet-
kisi Bakanlar Kurulu'na devredildi.
Üst kurul başkan ve üyelerinin görev-
den aynldıktan sonra aynı sektörde ça-
lışma yasağının süresi 2 yıldan 1 yıla
düşürülürken üye adaylannda aranacak
10 yıllık meslek deneyimi koşulu ise
3 yıla indirildi.
TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyo-
nu, Düzenleyici ve Denetleyici Ku-
rumlar Yasa Tasarısı üzerindeki çalış-
malarını tamamladı. Tasarı üzerinde
• Üst kurullarla ilgili yasa tasarısında yapılan değişiklikle
haklannda ceza davası açılması durumunda kurul başkan ve
üyelerinin görevlerine son verilmesi konusunda mahkemelere
tanınan yetki kaldınlarak Bakanlar Kurulu'na verildi.
kapsamlı değişiklikler yapılırken Ta-
sarruf Mevduatı Sigorta Fonu tasan
kapsamından çıkanldı. Tasanda yapı-
lan değişiklikler şöyle:
• Kurul üyeliğine atanacak kişiler
için kurumun faaliyet alanıyla ilgili
olarak en az lOyıl çalışma koşulu 3 yı-
la indirildi. Buna göre, en az 3 yılı ku-
rumun faaliyet alanıyla ilgili konular-
da olmak kaydıyla kamu veya özel sek-
törde yükseköğrenim sonrası en az 10
yıl çalışma koşulu aranacak.
t/ Kurul üyelerinin atama karannın
"gerekçeli" olarak Resmi Gazete'de ya-
yımlanma zorunluluğu kaldırılırken
atamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kara-
rının yayımlanması yeterli olacak.
»/ Haklannda ceza davası açılan ku-
rul başkan ve üyelerinden görevi ba-
şında kalması sakıncalı görülenlerin
mahkemeler tarafından önlem olarak
görevden alınmasına ilişkin düzenle-
mede değişiklik yapıldı. Buna göre,
görevden alma yetkisi mahkemeler-
den alınarak Bakanlar Kurulu'na ve-
rildi. Yeni düzenlemeye göre, sözko-
nusu kurul başkan ve üyeleri Bakan-
lar Kurulu tarafından görevden uzak-
laştınlabilecek. Görevden uzaklaştın-
lan kurul başkan ve üyeleri hakkında
Devlet Memurlan Yasası'nın ilgili hü-
kümleri uygulanacak. Bu biçimde ge-
çici olarak boşalan üyeliklere gerekli
koşullan taşıyanlar arasından tedbiren
görevden uzaklaştınlan üye göreve dö-
nünceye kadar söz konusu üyenin üye-
lik süresini geçmemek üzere Bakan-
lar Kurulu'nca atama yapılabilecek.
^ Danışmanhk ve avukatlık gibi
hizmetleri yürütmek üzere kurumla
sözleşme yapanların sözleşme süre-
since kurumun faaliyet alanında baş-
ka iş yapamayacaklanna ilişkin hü-
küm kaldınldı.
•" Kurul başkan ve üyelerinin görev-
lerinden ayrılmalannı izleyen 2 yıl için-
de kurumun denetlemek ve düzenle-
mekle görevli olduğu sektör ve ala-
mndaki özel kuruluşlarda görev alama-
yacaklanna ilişkin düzenlemedeki sü-
re 1 yıla düşürüldü.
rakla" dolaşıldığı anımsatılarak teh-
likenin boyutuna dikkat çekildi.
Tahrikler birikip patlayabilir'
Açık ve yakın tehlikenin oluşma-
sı, kamu düzeninin bozulması için
tahrik edilen kitlenin tepki koyması
gerekmediği vurgulanan görüşmeler-
de, Tepkinin konulmaması tehlike-
nin oluşmadığı anlaıııında değildir.
Tepkilcrin yerine birikimler bir süre
sonra patlamaya dönüşebilir. Bu pat-
lamalann tarihte birçok örneği var-
dır; Menemen ve Madımak katliam-
lan gibi. Bu patlamalar da aykırı söy-
lenı sahiplerince çıkanlnıaktadır" de-
ğerlendirmesi yapıldı. Resmi ideolo-
jinin de tartışıldığı görüşmelerde, ya-
sayla korunan devlet duyarlılıklannın
hiçbır şekılde tartışmaya açılmaya-
cağı vurgulandı. "Hükümetlerin po-
litikalan, iktidarların dayatmacı uy-
gulamaları, resmi ideoloji adıyla eleş-
lirilse bile bunlann resmi ideoloji ol-
madığı" belırtilirken "Her
Atatürkçüyüm diyenin Ata-
türkçü olamadığı gibi" de-
ğerlendirmesi yapıldı.
"Siyasal İslam" tartışma-
larının da gündeme geldiği
görüşmelerde, "Ülkede siya-
sal İslaının olaeağı, diıı hür-
riyetinin (am olacağı belirtil-
mektedir. Siyasal İslamın ol-
ması ne demektir? Bu İsla-
mın bir yönetim biçimi olma-
sı demektir. Bu sistemde din
özgürlüğü yoktur. Dine öz-
gürlükancakşeriatta olabilir.
Din özgürlüğü demokrasi adı
alnndasavunulmaktadır" gö-
rüşü dile getirildi.
Eleştirilerin hedefî Şirin
Laikliğin korunmasına ge-
rek kalmadığı yönündeki ka-
rar nedeniyle eleştirilerin he-
defi olan Kurul Başkanveki-
li Şirin ise laikliğin bir din ol-
madığını, yurttaşlann koru-
masında bulunduğunu söyle-
di. Şirin, önceki karann da la-
ik yapıya yönelik olmadığını
savundu. Mahmut Esat Boz-
kurt döneminin kapandığı yö-
nündeki açıklamaİarın da tar-
tışıldığı görüşmelerde, "Yar-
gıtay'ın bakış açısı değişme-
miştir. Milat bir kere olmuş-
tur, birden fazla olmaz" de-
nilerek Osman Şirin'in "O
dönem kapandı" sözleri eleş-
tırildi. Ceza Genel Kuru-
lu'nun bu karanndan sonra
dosya yerel mahkemeye gide-
cek. 1 Nisan 2005'te yürür-
lüğe girecek yasal değişik-
liklere göre dosyaya asliye
ceza mahkemesi bakacak. As-
liye ceza mahkemesi, yeni
TCY'de 312. maddeye kar-
şılık gelen 216. maddeye gö-
re dosyayı değerlendirecek.
Tartışmah Aydar kararı
Yargıtay Ceza Genel Kuru-
lu, geçen günlerde, Milli Ga-
zete yazan Aydar'ın, TCY'nin
312. maddesinin 2. fıkrasına
göre aldığı 1 yıl 8 aylık hapis
cezasını 2'ye karşı 3 üyenin
oyuyla onayan 8. Ceza Daire-
si karanna yapılan itirazı 13 'e
karşı 14 üyenin oyuyla kabul
etmişti. Kurulun "laikliğinko-
runmasına gerek kalmadığı''
yönündeki görüşü de sert tar-
tışmalara neden olmuştu. 8.
Ceza Daıresi'ninonama kara-
rını kaldıran genel kurul, ye-
rel mahkemenin mahkûmiyet
karannı bozmuştu. Dünkü gö-
rüşmeler de bu karann "rövan-
şı" olarak değerlendirildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Siyasette, intikam alınması doğru
bir davranış biçimi değildir. İntikam
ilkel toplumlara özgü bir alışkanlık-
tır. Ayrıca Türkiye gibi yakın tarihi,
idamlar, askeri darbeler, cezaevlerin-
de işkencelerle dolu bir ülkede, böy-
le bir öç alma duygusuna girerseniz
bunun sonu gelmez.
Siyasette intikam almak doğru de-
ğildir, ama bu tutum, geçmişin he-
sabının sorulmaması anlamına da
gelmemeli. O zaman da ülkenin geç-
mişi temizlenemez. O zaman da böy-
le bir ülkenin demokrasiye ulaşma-
sı mümkün olmaz.
Türkiye, kendi geçmişiyle yüzleş-
mek konusunda hep sorunlu bir ge-
leneğe sahip oldu. Yakın geçmişimiz-
de çokacı verici olaylaryaşadık. Bu
olayların sorumluları, çok kötü olay-
lara karışmış sorumlular birçok ger-
çek ortaya çıktığı halde ortalıkta kah-
ramanca dolaşabiüyor. Onlar etkin-
liklerini ve etkilerini sürdürüyorlar.
Böyle bir ülkede yolsuzluk, işken-
'Darbeciler Yargılanmadan Demokrasi Olmaz'
ce önlenebilir mi? Mardin Kızılte-
pe'de baba oğlun ölümünden sorum-
lu olarak yargılanan polisler bile gö-
revlerine devam ediyorlar.
• • •
Işte bu hafıza bozukluğuna karşı
bir şeyler yapmak gerekiyor. Biliyor-
sunuz 12 Eylül askeri darbesini ya-
panlar, kendi hazırladıkları ve halen
yürürlükte olan anayasaya göre, yap-
tıkları nedeniyle yargılanmaları müm-
kün değil.
Bu darbenin mağdurları arasında
en çok 78'liler bulunuyordu. Bu ne-
denle78'lilerGirişimi, 1981 Anaya-
sası'nın darbeci generallere yargı
dokunulmazlığı veren geçici 15. mad-
desinin kaldırılmasını talep ediyorlar.
Bu amaçla bir kampanya başlattılar.
Girişim, 12 Mart darbesinin yıldö-
nümü dolayısıyla Istanbul'da geniş
çaplı bir toplantı gerçekleştirdi.
Muammer Karaca Tiyatro Salo-
nu'nda düzenlenen toplantıya, Sos-
yalist Demokrasi Partisi (SDP) Ge-
nel Başkanı Filiz Koçali, eski SO-
DEV Başkanı Ercan Karakaş, ya-
zar Tarık Ziya Ekinci, kitle örgütü
temsilcileri ve sendikacılar katıldılar.
78'liler Girişimi Sözcüsü Celalet-
tin Can, gecede yaptığı konuşma-
da, "Geçmişle yüzleşmeli ve dar-
becileri sorgulamalı" dedi. Can, hu-
kukun üstünlüğünün sağlandığı, hak
ve özgürlüklerin çağdaş toplum ve
örgütlü birey üzerinden anayasal gü-
vence altına alındığı bir ülkede ya-
şamak için geçici 15. maddenin kal-
dırılması gerektiğini söyledi.
• • •
78'liler, Gerçekleri Araştırma ve
Adalet Komisyonu kurulmasını isti-
yorlar. Çok haklı olarak şunları söy-
lüyorlar: "12 Eylül darbesinin üze-
rinden 25 yıl geçti. 12 Eylül unutul-
du, unutturuldu... Ancak bizler ha-
tırlamak, hatırlatmak istiyoruz. Yaşa-
dıklanmızı açıkça tartışmak istiyoruz.
Amaç 25 yıl sonra intikam değil.
Eğer kimse suçlu değilse herkesin
vicdanı rahat olmalı! Ancak adı 'ge-
çici' olan bir maddenin 25 yıl sonra
halen varlığını koruması ve kalıcı-
laşması sizleri düşündürmüyor mu?
Ortada suç yoksa neden darbeci-
lerin yargılanmasının önü açılmı-
yor?"
78'liler darbe rejimlerinden de-
mokrasilere geçişte, darbe rejimle-
riyle bir biçimde hesaplaşmayaşan-
madan, geleceğin güçlü demokra-
silerinin kurulamadığını belirtiyorlar.
Nazi, Mussolini rejimlerini yaşayan
Avrupa'dan Franko rejimini yaşa-
yan Ispanya'ya, Albaylarcuntasını ya-
şayan Yunanistan'dan Latin Ameri-
ka ülkelerine, Güney Afrika Cumhu-
riyeti'ne kadar ortaya çıkan sorgu-
lama ve hesaplaşma deneyimleri
bunu göstehyor.
"Burası Türkiye" deyip geçilebilir
"dememek" ve de "geçmemek" ge-
rekiyor. 12 Eylül'cülerin yargılanma-
yışı, bu yüzyılın başından beri.insan-
lığa karşı işlenmiş suçların sorgu-
lanmayışının, yargılanmayışının ürü-
nüdür.
Işte 78'lilerin sözleri: "12 Mart'ın
yargılanmayışının ürünü 12 Eylül'dür.
12 Eylül'ün yargılanmayışının ürünü,
kalıcılaşan darbe rejimi, anayasası,
gizli aygıtları ve benzeri kurumlardır,
Susurluk'tur; barışın, Türk-Kürtkar-
deşliği temelinde sağlanmasınm en-
gellenmesidir."
78'liler umutsuz olmadıklarını da
vurguluyorlar: "Her şeye ama her
şeye rağmen bu olumsuz tablo aşı-
labilir. Insan tükenmedikçe umut tü-
kenmez!"
78'liler haklı değil mi!..
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Ortadoğu Olarak Lübnan
Ortadoğu'nun tüm çelişkileri Lübnan'da kesişi-
yor. Bu bağlamda Lübnan tüm Ortadoğu'yu temsil
edebilecek 'tipik' bir örnek oluşturmaya başladı.
Lübnan yumağı
Bu patlayıcı karışım içindeki çelişkiler şöyle özet-
lenebilir: Dini cemaatlar arası çelişkiler (Maronit
Hıristiyanlar, Dürziler, Şiiler, Sünniler), nüfusun yüz-
de 10'unu oluşturan Filistin göçmenlerinden ve
Lübnan'la Israil arasındaki su sorunlarından dola-
yı Arap-lsrail çelişkisi, Lübnan'da artık iyice şekil-
lenmeye başlamış burjuva sınıfıyla Suriye kukla-
sı hükümet arasındaki çelişki, Suriye ve Iran et-
kisinden dolayı ABD-Suriye-fran çelişkisi, Batı'yla
entegre olmaya çalışan Lübnan burjuvazisı ve or-
ta sınıfıyla, kaderini Arap dünyasıyla ortak gören,
Müslüman, aşağı orta sınıf ve yoksul kesimler ara-
sında ortaya çıkmaya başlayan Doğu-Batı çatış-
ması ve yine aynı zeminde, özellikle Hizbullah'ın Su-
riye'den yana ve olağanüstü bir güçle sokağa çık-
masıyla birlikte, birden birsiyasi platformda öne
çıkan yoksul- zengin çelişkisi.
Bunlar, birbirinin içine geçen son derece karma-
şık çelişkiler. Ama sınıf çelişkilerinin belirginleşme-
ye başlaması oyunun kurallarını etkileyebilecek ye-
ni birgelişme. Bu gelişmenin yarattığı korkunun tüm
izlerini Lübnan burjuvazisinin sözcüsü, neoliberal
eğilimli Daily Star gazetesinin yorum sayfası edi-
törü Michael Young'un The Observer'e verdiği
demeçtegörüyoruz: "Hizbullah'a ölçülübirmesaj
gibi görünen gösteri, Lübnan toplumuna öyle gö-
rünmedi. Insanlar çok büyük sayıda yoksul Şii gör-
düler... Bu gösteriyle ilgili çok kızgınım, çünkü Lüb-
nan 'ın mutabakata dayalı siyasetinin kuyusunu ze-
hirledi. Hizbullah salı günü, bu mutabakatı boza-
bileceğini göstermiş oldu."
Gerçekten de yerel ve uluslararası medya Hari-
ri'nin ölümünün hemen arkasından Beyrut'ta, ço-
ğu Batı kültürü ve Batı sermayesiyle bütünleşmiş,
orta ve üst sınıflardan gençlerle başlayan Suriye kar-
şıtı "muhalefete"dayanarak Ukrayna ve Gürcistan
tipi bir "demokrasi devıimi" ian\.ez\s\ yaratmaya baş-
lamıştı. Lübnan burjuvazisi de bu fantezi aracılığıy-
la ülke çapında siyaseti hegemonyası altına alma-
ya başlamıştı. Lübnan nüfusunun yüzde 40'ını oluş-
turan Şiilerin en büyük ve örgütlü temsilcisi Hizbul-
lah'ın devasa sokak gösterisi bu fanteziyi bir anda
etkisizleştirdi. "Muhalefetin" pazartesi günü, sah-
nelediği büyük karşı gösteri ise açılan çatlağı da-
ha da derinleştirdi.
Belirleyici düzey sorunu
Eğer bu yoksul zengin çelişkisi, kendisine eklem-
lenmiş tüm diğer çelişkileri hegemonyası altına
alan bir "ana çelişki", siyasetin "belirleyici düze-
yi" haline gelirse o çok korkulan iç savaşı engelle-
mek olanaksızlaşır.
Sürecin ne kadar tehlikeli biryere doğru gitmek-
te olduğunu görmek için, şu sıralarda muhalefetin,
de facto lideri durumuna yükselen Dürzi lideri Ve-
lit Canbolat'ın son aylarda geçirdiği metamorfo-
za bir göz atmak yeterli. 2003'te Irak'ta Wolfo-
vvitz'e yönelik roket saldırısı başarıh olmayınca,
Canbolat, "Umarım bir dahaki sefere roketlerArap
topraklanna musallat olan bu virüsü ve benzerle-
rini temizlemeyi başarır" demişti. George Bush "de-
li imparator", "Tavus kuşu gibi süslü" Blair de
onun "şarlatanıydı". Şimdi Canbolat, "Bu değişim
süreci Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başladı. Baştan
Irak konusunda şüpheciydim, ama Irakhalkının se-
çimlerde oy verdiğini görünce.." diye devam edi-
yor. "Pekiya eskiden söyledikleriniz" diye sorulun-
ca da: "O kötü sözleri söylediğimde dar kafalı an-
ti-emperyalist bir ruh halindeydim..." (The Spec-
tator). Canbolat, Israil ile ayrı bir anlaşmadan ya-
na olduğunu da savunarak kendini ABD-lsrail ek-
seninin hizmetine sunuyor.
Canbolat'ın bu yeni tutumu, Israil'in, Lübnan'a
yerleşmeye zorlayarak kurtulmayı amaçladığı 300
bin nüfuslu (Lübnan nüfusunun yüzde 10'u) Filis-
tin göçmenini ister istemez Hizbullah'ın yanında
denklemin içine çekiyor. Böylece bu tür bir çözü-
me karşı olan ve gelecek Filistin seçimlerinde bü-
yük bir başarı göstermesi beklenen Hamas da
denklemin içine çekilirken Kahire Üniversitesi'nden
siyaset bilimi profesörü Hasan Nafaa'nın işaret
ettiği gibi Israil açısından Suriye ve Iran rejimleri-
nin devrilmesi daha büyük bir acillik kazanıyor (Al
Ahram). Lübnan'da Şiilerin taraf olduğu bir "iç sa-
vaşın" Irak'taki Şiileri de etkilemesi kaçınılmaz.
Şimdi bütün gözler Hizbullah'ta. Temsil ettiği
yoksulların taleplerini mi savunmaya devam ede-
cek, yoksa Lübnan burjuvazisinin ve arkasındaki
ABD-Fransa-lsrail desteğinin hegemonyasını ka-
bul ederek "ulusalmutabakata" geri mi dönecek?
Sizi bilmem ama ben, Hizbullah'ın düzene enteg-
re olma düzeyini, "popülist-dinci" ideolojisini göz
önüne alarak paramı ikincisinin üzerine koyuyorum.
Tabii, Lübnan ve Irak'ta patlak verecek "iç savaş-
ların" hızlatek bir "içsavaşa"dönüşmeolasılığı da
var.
TAN1KLAR DlNLENECEK
Eski bakanlar
yargı önünde
ANKARA (AA)-Es-
ki Enerji ve Tabii Kay-
naklar bakanlan Cum-
hur Ersümer ile Zeki Ça-
kan'ın Yüce Divan'da
yargılandığı davada, bu-
gün tanıklar dinlenmeye
başlanacak.
Yüce Divan'daki son
duruşmada, 1997'den
2005'e kadar elektrik ve
doğalgaz ihtiyacının ne
kadar olduğunun Ener-
ji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı ile Botaş'tan so-
rulmasına karar veril-
mişti.
Rusya ile doğalgaz
alanında yapılan sözleş-
me ve protokollerin, ma-
vi akım projesi kapsa-
mındaki anlaşmalar, söz-
leşnıeler, protokollerin
Türkçe onaylı örnekle-
rini ilgili kurum ve ba-
kanhklardan isteyen Yü-
ce Divan, enerji ihalele-
riyle ilgili olarak Yargı-
tay'da ve yerel mahke-
melerde bazı eski bü-
rokratlar hakkında açılan
davaların aşamalarının
sorulmasına karar ver-
mişti. Yüce Divan, bu
aşamada Talat Ertürk,
BudakDilli, MetinBaş-
h, EmineAybar, lluncay
Derman, Necdet Pamir
ve Gökhan Bildacı'nın
taııık olarak dinlcnmesi-
ni kararlaştırmıştı.
Yüce Divan'da bugün
yapılacak duruşmada bu
tanıklar dinlenecek.