25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15MART2005SALI 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE İstanbul PB 12 Sinop PB 14 Adana B 19 Edirne PB 14 Samsun Y 15 Kocaeli PB 10 Trabzon Y 14 Çanakkale Izmir PB 12 Giresun Y 14 PB 18 Ankara S 12 Manisa PB 16 Eskişehir S 13 Aydın PB 17 Konya S 14 Denizli PB 15 Sıvas S 10 Zonguldak PB 13 Antalya B 18 Kars Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B S S 20 14 17 13 13 8 7 S 0 Yurdun kuzey kesım- lerı parçalı çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadne- ız kıyıları hafıf yağmurlu. dığer yerter parçalı ve az bulutlu geçecek Yurdun ıç ve doğu kesımlerınde sabah saatlernıde sıs gorulecek Havasıcaklı- ğı yurdun ıç ve guney kesımlerınde bıraz arta- cak, dığer yerlerde onemlı bır değışıklık ol- mayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K PB PB PB PB PB B B 2 -8 -2 12 11 14 15 11 Beriin B 9 Moskova K 0 Budapeşte B 9 Aşkabat Y 13 Madrıd B 21 Astana B 13 Viyana Belgrad B 8 Taşkent Y 18 Sofya Roma B 11 Bakû B 12 Bışkek B 23 Y 13 B 15 Tiflıs K -2 Atina B 16 Kahıre A 23 Münih B 9 Zürih Y 12 Şam PB 19 s Açık Parçalı bulutlu Bulutlu ^ Çok bulutlu • Yağmurlu Karlı Gok gurültulu GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Protokol metninde Türkiye'nin, (RTE'nin son ko- nuşmalarında, yazılı metinde yer almasında ısrar ettiğimizi söylediği) Güney Kıbrıs'ı (Kıbrıs Cumhu- riyeti'ni) tanımadığımızı gösterecek bir ifadeye y- er verilmiyor. Buna karşın (sadece bizi bağlayacak nitelikte) AB'nin sözlü, Türkiye'nin yazılı bir deklarasyonla pro- tokolün Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmeyece- ğini açıklamasında görüş birliğine varıldığı söyleniyor. • •• Böyle bir uzlaşma, arıcak kamuoyumuzu uyut- ma anlamına gelebiiir. Zira, Türkiye'nin yayımla- yacağı deklarasyonla AB'nin sözlü açıklamasının uluslararası hukuk açısından geçerli olmayacağı, Güney Kıbrıs'ı da içine alan protokolü imzalama- mızın "tanıma anlamına" geleceği öne sürülüyor. Protokol AB'ye yeni üyelere, tabii Güney Kıb- rıs|a kimi haklar veriyor. Üstelik bu haklar 1963'te imzalanan Ankara An- laşması'nın tantdığı haklar. Anlaşmanın 9. madde- si Almanya'ya, Fransa'ya, Ingiltere'ye tanınan hakları eşit ölçüde Güney Kıbrıs'a da tanıyor. -Ge- milerine ve uçaklarına kapalı tuttuğumuz- liman- larımızı, hava alanlarımızı Güney Kıbrıs'a da aç- mak zorunda kalabiliriz. Bu konularda anlaşmazlık çıkarsa Ankara An- laşması'nın 25 maddesi devreye giriyor. Anlaş- mazlık önce Türkiye-AB Ortakhk Konseyi'ne gi- diyor; orada da uzlaşma sağlanmazsa örneğin Güney Kıbrıs'a Lahey Adalet Divanı'na başvurma olanağı sağlıyor. AB'nin Ankara Anlaşması'nı bir an önce bir pro- tokolle genişletmekteki ısrarının nedeni böylece anlaşılır duruma geliyor: Sonuçta Kıbrıs, bir aday ülkeyle birliğe tam üye bir devlet arasındaki so- run, AB sorunu oluyor. * • • Hükümet CHP'nin uyarılarına kulaklarını tıkadı. 17 Aralık zirvesinde Ankara Anlaşması'nı geniş- leten protokolü imzalayacağını içeren bir taah- hütname verdi ve: Bu, Kıbrıs sorununu daha yeni olanaklarla bir kez daha satışa getirmesi beklenen gelişmelerin başlangıcı oldu. AB, "taahhüt ettiğimiz" gibi protokolü en kısa zamanda imzalamamızı istemeye, Kıbrıs sorunuy- la doğrudan ilgileneceğini söylemeye başladı. Bu gidişle Kıbrıs'ın elden çıkacağını içi yanarak söyleyen değerli birdiplomatımız; yanlış politika- larla varılan sonucu, protokolün imzalanmasıyla ortaya çıkacak durumu irdelerken "Batmakta olan geminin pervanesi göründü" dedi. Ne demekti geminin pervanesinin görünmesi, açıkladı: "Geminin burnu suya batınca.. geminin perva- nesi görünür" dedi. Herhalde diplomatımız izlenen yanlış politika- larla batmakta olan Kıbrıs sorununun geleceği göründü demek istiyor. AL GÖZÜM SEYREYLE IŞILÖZGENTÜRK Başbakan neden bu kadar çokgetiyor? • Baştarafı Arka Sayfada lşin bir de kişisel yanı var. Ne demek bu, efendim herkes bilir ki, isterseniz üç günlük yola gidin, seya- hat öncesi ve sonrası birkaç gün, işin gücün pek önem- senmediği, gidiş ve dönüş telaşının yaşandığı günler- dir. Çünkü seyahat, doğası gereği gündelik hayattan ciddi bir kopmadır. Buna işlerden, sorunlardan uzak- laşma da diyebiliriz. Bu durum işadamı için de başba- kan için de öğretmen Hatice Hanım için de geçerlidir. Seyahat özgürlük demektir. Farklı boyutlar demektir. Ve her zaman davulun sesi uzaktan pek hoş gelir. Her şeyi günlük güneşlik görürsünüz. Ne yurttaşın sağlık çilesi ne ülkeyi bir örümcek ağı gibi sarmış sahtecilik ne de dev boyutlara ulaşan beyaz ve mavi yakalılann işsizliği sizi pek ilgilendirir. Ve her seferinde törenle karşılanmak ve uğurlanmak insanın özgüvenini taze- ler. Bu durumda partinizden kopmalan asalakların git- mesi olarak görürsünüz; polis şiddetini, "Her yerde oluyor canım" diye küçümsersiniz. Dıyebilirsiniz ki, Başbakanımız çok sosyal bir ın- san, dostluklar kuruyor ve bunların ülkeye çok fayda- sı var. Ben de diyorum ki, şu faydaları birileri tek tek açıklasa da biz de öğrensek. Ve Tuncer' in yazısının so- nunda sorduğu soruyu bu kez birTürk yurttaşı olarak ben soruyomm: "Sayın Başbakan, Afrika'ya gidi- şinizin nedeni nedir? Başka bir deyişle, Afrika ge- zisi sonucunda Türkiye'nin, Kara Afrika'sı (Güney Afrika) dahil üişkilerinde hangi soıınıt geiişnıeler kaydedilmiş, ilişkilerimiz hangi alanda gelişnıiştir? Her şeyin ötesinde bu seyahatler bizim paramızla yapılıyor. Bir döküm görsek." isilozgenturk@supronline.com 'Terör tehlikesi büyüyor' OrgeneralBüyükanıt, Türkiye'deki teröristlerin sayısının 1999'daki rakama ulaştığını vurgularken 'Ancak biz o dönemdeki mücadelegücünün çokgerisindeyiz*dedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kara Kuvvetleri Komu- tanı Orgeneral Yaşar Büyüka- nıt, terör örgütünün Türkiye içindeki silahlı gücünün 1999 yı- lındaki rakamlara ulaştığını be- lirterek "Terör tehlikesi büyü- yor. Bugün 1999'dan daha cid- di bir zorluk içindeyiz. Zira te- rörle mücadele unsurlarının çoğu artık elimizde yok" dedi. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Atatürk'ün Kara Harp Oku- lu'na girişinin 106. yılı nedeniy- le önceki akşam Büyük Tiyat- ro'da düzenlenen tören sonrasın- daki kokteylde gazetecilerin so- rularını yanıtladı. Büyükanıt, "Geçen günlerde terörist sa- yısındaki artışa dikkat çekti- niz. Bu artışın eylemlere de yansıma olasılığı nedir" soru- suna şu karşıhğı verdi: "Orta- da çok ciddi bir durum var. Te- rör örgütünün silahlı unsur- larının sayısı, örgütün başı Öcalan'ın yakalandığı 1999 yılındaki sayıya ulaştı. Bu ra- kam birkaç aydır böyle. Ben bu tehlikeye dikkat çekmekis- tedim. Bunun yanında terörle mücadelede elinıizdeki çeşitli güç unsurları 1999'dan geri- de. Zira, terörün düşük seviye- ye indirgenmesi sonrasında olağanüstü hal uygulamasının kalknıasından kimi yasaların değişmesine kadar bir dizi ye- ni durum ortaya çıktı. Yani te- rör örgütü üyelerinin sayısı 1999'daki rakama ulaşırken biz 1999'daki mücadele gücü- nün gerisindeyiz. Bu çok teh- likeli bir durum." 'Hükümet bilgi istemedi' Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Siz bu yöndeki ilk açıklama- yı yaptığınızda hükümetle bir diyalog oldu mu" sorusuna da "Hayır. Bu konuda benden bilgi isteyen ya da yapılması gerekenleri konuşan olmadı" karşılığını vermekle yetindi. 'Irak politikamız yok' Terörist unsurların Irak'tan geldiği anımsatılınca Büyükanıt, şunları söyledi: "Orası tabii da- ha başka bir konu. Şimdi Irak yeniden yapılanıyor. Bizim söz hakkımız var mı? Yok. Bir I- rak politikamız var mı? Yok." Kara Kuvvetleri Komutanı, uyansının 21 Mart Nevruz önce- sine denk gelmesinin özel bir an- lamı olup olmadığı sorusuna da "Hayır. Durum kapıda. Açık- ça ortada. Ben dikkat çekmek istedinı" karşılığını verdi. Terörle mücadelenin çok cid- di bir süreç olduğunu anımsatan Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Büyükanıt, Türk halkı- nın terör günlerini çabuk unuttu- ğunu da vurguladı. ATATÜRKİÇÎN TÖREN Çiçek:Davetiye gelseydi giderdim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Kara Harp Okullan'ndaki törene hükümetten kimse- nin katılmamasını "Diğerlerini bilemem. Bana davetiye gelmedi. Gelseydi gider- dim" diye yanıtladı. Çiçek, Bakanlar Kurulu'nun ardından bazı soruları yanıtladı. Uzan ailesinin ia- desine ilişkin olarak "Uzanlar'a henüz uzanamadık" ifadelerini kullandı. Çiçek, Uzanlar'ın, ismini vermediği üç ülkeden iadesinı talep ettiklerini belirterek orada olmadıklanna dair bilgi geldiğini anlattı. Uzan ailesinin iadesi konusunda Türki- ye'nin taleplerinin bu üç ülkede olduğu- nu kaydeden Çiçek, "Daha sonra filan- ca yerdeymiş denildi. Biz de oraya aynı süratle birçok kez konuyu ilettik, dip- lomatik kanaldan ilettik, hukuki kanal- dan ilettik. Maalesef bu uluslararası hu- kuk, iç hukuk kadar süratli işlemiyor" dedi. Çiçek, Kara Harp Okullan'ndaki tö- rene hükümetten kimsenin katılmaması yönündeki soruya karşılık olarak "Diğer- lerini bilemem. Bana davetiye gelmedi. Gelseydi giderdim" karşılığını verdi. İngiltere: Desteğimiz sürecek İngilterc'de bulunan Dışişleri Bakanı Ab- dullah Gül, 45 dakika görüştüğü İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'dan Türkiye'ye destek sözü aldı. Görüşmede Kıbrıs'tan Or- tadoğu'ya, Irak'tan Türkiye'nin AB üyeli- ğine kadar birçok konu ele alındı. Düzenle- nen basın toplantısısında konuşan Stravv, Türkiye'ninAB üyelik müzakerelerine baş- lamasına ilişkin kararı "tarihi bir karar" olarak nitelendirerek İngiltere'nin Türki- ye'nin üyeliğine desteğinin süreceğini söy- ledi. Gül de Gümrük Birliği'nin genişletil- mesine ilişkin ek protokolün imzalanma- sıııda sorun bulunmadığını kaydetti. Ya- bancı yatırımcılara konuşma yapan GU1, Türkiye'ye yatırım yapanların kazanacağı mesajını verdi. AKP'nin Islami kökenden gclip gelmediğinin sorulması üzerine Gül, AKP'nin tslami değil muhafazakâr bir par- ti olduğunu belirrti. (Fotoğraf: AA) Çiçek: TCY özü itibanyla doğru bir yasa. Basına karşı tavır içinde değiliz Hükümet, 1 Nfcan'da kararlıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - AKP, basın özgürlüğune darbe olarak yorumlanan yeni Türk Ceza Yasası'nı (TCY) erte- lememekte kararh görünüyor. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, TCY'nin özü itibanyla doğru bir yasa olduğunu savunarak, 1 Ni- san'da yürürlüğe gireceğini söy- ledi. Çiçek, yasaya ilişkin eleşti- rilerin zamanlamasına da tepki göstererek "Kim ne diyorsa,za- manında desin" diye konuştu. Basına karşı tavır içinde olma- dıklannı ve "Basın olmadan demokrasi olnıaz" bilıncinde olduklannı kaydeden Çiçek, an- cak hakaret suçunun basın yo- luyla işlenmesi halinde daha ağır ceza alacağını söyledi. Çiçek, Bakanlar Kurulu top- lantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Basın öz- gürlüğünü kısıtladığı ve pek çok eksiklikleri olduğu gerekçesiyle TCY'nin yürürlüğe girmesinin ertelenmesi yönündeki taleplere karşı çıkan Çiçek, yasanın 1 Ni- san'da yürürlüğe gireceğini kay- detti. Çiçek, TCY gibi temel ya- salarda "herkesin memnun edi- lemeyeceğini" sayunurken, 17 Aralık sürecine işaret etti. T- CY, Ceza Muhakemeleri Yasası (CMY), Ceza Infaz Yasası, İsti- naf Mahkemeleri Yasası, Adlı Kolluk Yasası ve DerneklerYasa- sı'nınAB'nin zorunlu kıldığı ya- sal düzenlemeler olduğuna işaret eden Çiçek, "Bu yasalar çık- masaydı, müzakerelerin veril- diği 3 Ekim 2004 tarihi yoktu" dedi. Hükümet olarak tüm gö- rüşlere itibar ettiklerini savunan Çiçek, tasan kabul edilene kadar sadece Yargıtay ve kadın dernek- lerinin konuyla ilgilendiklerini söyledi. 'Zamanında konuşsuniar' TCY'nin eksiklikleri olabile- ceğini söyleyen Çiçek, "İnsanın yaptığı her eserde eksiklikler olur.Ama yasaya ilişkin tenkit- ler, mart ayında başladı" diye konuştu. Eksikliklerin Yargıtay içtihatlarıyla veya yeni yasalar- la giderileceğini söyleyen Çiçek, yasaların yürürlük tarihinin de uygulamada doğabilecek sıkıntı- lar nedenıyle görüş alınarak 6 ay öne çekildiğini söyledi. Yasayla basının hedef alınmadığını savu- nan Çiçek, şöyle konuştu:"Hü- kümet, basın mensuplarıyla il- gili bir tavır içinde değil. Basın olmadan demokrasinin olma- yacağının bilinci içindeyiz. Bu- nun öneminin de farkındayız. Ama tartışırız da..." TÇY ve CMY'ye göre 8 yö- netmelik çıkması gerektiğini, bir kısım hususlann yönetmelikler- le düzenlendiğini söyleyen Çi- çek, bu düzenlemeleri görmeden yapılacak değerlendirmelerin eksik olacağını kaydetti. Çiçek, emniyet güçlerinin sıkıntılarının giderilmesi için ne gibi değişik- liklerin yapılacağına ilişkin so- ruya karşılık olarak, "adli faali- yetler ile önleyici kolluk hiz- metlerinin birbirine karıştırü- maması" uyarısını yaptı. Çiçek, önleyici kolluk hizmetlerine iliş- kin hususlann kurumlann teşki- lat yasalanyla giderilebileceğini anlattı. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Heyet, yabancılara mülk satışının yürürlükteki ya- sada olduğu gibi adeta sınırsızca yapılmasının ülke yararına olmadığı görüşünde birleşti. AKP'nin buna ilk tepkisi şu oldu: Yasaklarla bir yere varılmaz, yasayı yeniden çıka- racağız! Iş medyanın haber verme özgürlüğune gelince bin- birtürlüyasak, AKP'nin icraatına gelince sınırsız-so- rumsuz özgürlük! Hükümetin Temmuz 2003'te çıkardığı yasayla ya- bancılara 30 hektara kadar arazi satılabiliyor. Daha fazla almak isteyene yasak yok. Onlar da Bakanlar Kurulu'ndan izin çıkardı mı sorun çözülüyor. • • • Kimileri, "Canım bizimkiler de Florida'dan, Lond- ra 'dan ev almıyor mu? Bunda endişe edecek ne var? Bu kuruntuları, kalıplaşmış laflan bırakalım" diyor. Kazın ayağı öyle değil. AKP, yabancılara mülk satışını serbest bırakan ya- sayı "AB'ye uyum paketi" çevçevesinde çıkardı. Ya- ni bizim AB'ye girmemiz için önce AB'nin bize gir- mesi gerekiyordu. Türkiye'den istediği kadar toprak, bina alabilmesi gerekiyordu! AB bunu genişleme sürecindeki her ülkeden iste- di. Malta kesinlikle karşı çıktı. Dedi ki: "Hayırarkadaş, benim bütün toprağım 316 kilomet- rekare. Eğer AB yurttaşlarının buradan mülk alması- na izin verirsem, Malta'nın beline balta vurmuş olu- rum." Uzun müzakerelerden sonra Malta'nın bu istemi kabul edildi. Ve Türkiye'de yabancılara satılan toprak miktarı Malta'nın yüzölçümünden biraz fazla; 388 kilomet- rekare. Bu rakam tapusu verilmiş alanlara karşılık ge- liyor. Bir de zilyet yoluyla, yani kullanım hakkının dev- ri yöntemiyle satış var. Bunun miktarı bilinmiyor. Ka- dastro geçmediği için resmi tapu devri yapılmıyor. Bu yöntemle toprak alan yabancılar yarın hükümetin ka- pısına dayanacak: "Eyy hukuk fakiri Türkiye. Bizim topraklarımızın ta- pusunu ver. Yoksa seni Brüksel'e şikâyet ederiz." Toprak satışına yine keskin pazarlıklar sonucu sı- nırlama getiren bir başka ülke Polonya. Bu ülke de AB'ye dedi ki: "Arkadaş, ben yabancılara toprak satışına izin ver- diğim gün Almanya ülkeme dalar. Ne kadar verimli arazi varsa kapatır." Sonunda Polonya'da AB yurttaşlarının tarım ara- zisi almasına sınırlama getirildi. ••• Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla birlikte yaban- cılara mülk satışının yoğun biçimde tartışılacağı bir döneme girdik. Mahkeme kesin bir yasaklamadan çok, ciddi bir sınırlamanın getirilmesini öneriyor. Bu konuda yasal düzenleme yapması için hükümete 3 aylık süre tanıyor. AKP'lileri bir kez daha düşünmeye çağırıyoruz... Yabancılar toprağı ceplerine koyup götürecek de- ğiller ya. Hem miktar olarak endişe edecek bir du- rum yok, deniyor. Peki yabancılara satış endişe edecek boyutlara u- laştığı gün, hangi önlemi alabileceğiz? Bakalım AKP'lilerde "vatan mevhumu" ne kadar kaldı! Arkadaşlar tabuları yıkalım derken, tapular el- den gidiyor! ankcumdf cumhuriyet.com.tr TGC görüşlerini Çiçek'e iletti İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), 1 Nisan tarihinde yürürlüğe girecekTürk Ceza Yasası'na ilişkin görüşleri- ni bir kez daha Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e iletti. TGC'den yapılan yazılı açıklamada, "10 Mart'taTGC Başkanı Orhan Erinç, Çiçek'le yaptığı telefon konuşmasında varılan görüş birliği sonrasında, TGC'nin söz konusu gö- rüşleriniAnkara temsilciliği aracılığıyla Çi- çek'e iletmiştir" denildi. TGC, "Basın Yayın Yoluyla İşlenen Fiiller"le ilgili değişikliköne- rilerini de Adalet Bakanı Çiçek'e sundu. 2004'te 56 gazeteci öldürüldü VVASHINGTON (AA) - Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), 2004 yılında 56 gazetecinin görevi başında öldürüldüğünü ve bu rakamla geçen yılın, son on yılın en kanlısı olduğunu açıkladı. CPJ'nin "2004'te basına saldırılar" raporunda, 56 gazeteciden 36'sının doğrudan cinayete kurban gittiği, 2004 yıhndan önce ga- zeteciler açısından en kanlı yılın 66 gazeteci- nin öldürüldüğü 1994 yılı olduğu belirtüdi. Ga- zeteciler için geçen yıl dünyanın en tehlikeli ye- rinin Irak olduğu belirtilen raporda, Irak'ta öl- dürülen 23 gazetecinin çoğunun Iraklı olduğu, 9'unun cinayete kurban gittiği açıklandı. Bingöl yine sallandı I Baştarafı 1. Sayfada Depremin ardından Erzurum-Kar- lıova yolunda meydana gelen heye- lan bazı köylere ulaşılmasını güçleş- tirdi. Bazı köylere Mehmetçik, yar- dımı yürüyerek ulaştırdı. Yardım u- laşmayan köylerde evleri hasar gören depremzedeler geceyi eksi 10 dere- ce karşın dışanda geçirdiler. Gece boyunca yaktıklan ateşin başında so- ğuktan korunmaya çalışan deprem- zedeler, yakacak gereksinimlerini de yıkılan evlerin enkazından sağladılar. Sabah olduğunda da bazı aileler köy- lerini terk etmeye başladı. Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, önceki deprem- deki yardımlara ek olarak bölgeye 9 araç, 47 personel ile 100 adet çadır, 100 adet katalitik soba ve 300 adet battaniye daha gönderildiği belirtil- di. Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü de depremler son- rasında Bingöl'de 17 binanın hafif, 1225 binanın orta, 65 binanın a| hasar gördüğünü bildirdi. Çat'-; ta hafif-orta hasarlı bina-ahır , sayısınm 75, ağır hasarh-yı- kık bina yasının 28 olduğu be- N lirlendi. Depremlerde, Bingöl'de x 494'ü küçükbaş, 3'ü büyükbaş, Çat'- ta da 4 büyük-kiiçükbaş hayvanın te- lef olduğu bildirildi. CHP heyeti bölgeye gidiyor CHP'li Yılmaz Kaya, Kemal Kı- hçdaroğlu, Mehmet Kartal ve Na- dir Saraç'tan oluşan heyet bugün Bingöl'de incelemelerde bulunacak. Artçılar bekleniyor İstanbul Haber Servisi - Boğazi- çi Üniversitesi Kandillı Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Bin- göl'ün Karlıova ilçesindeki deprem- lerin ardından birkaç gün içerisinde yoğun artçı depremlerin beklen- diğini ve hasarlı yapılara giril- memesi gerektiğini belirtti. Enstitünün Ulusal Deprem tzleme Merkezi'nden yapılan açıklamada, 5.9 büyüklüğündeki depremin dış merkezinin, Türki- ye'nin en aktif bölgelerinden Kuzey Anadolu ile Doğu Anadolu fay zonu- nun kesim noktasında yer alan Kar- lıova olduğu kaydedildi. Bölgede çok sayıda diri kırık bulunduğu anımsa- tılan açıklamada, son iki depremin Kuzey Anadolu fay zonu içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, 12 Mart'taki depremin bu zonun ana fay sistemi içindeki bir kırıkta oluştuğu bildirildi. Kandilli Rasathanesi ve Ulusal Deprem tzleme Müdürü Dr. Doğan Kalafat da gazetemize yap- tığı değerlendirmede, 12 Mart'tan sonra artçıların dağılımının Güney- doğu'ya yöneldiğini belirterek dün meydana gelen depremin, olası dep- remlerin öncüsü olmadığını söyledi. 'En büyüğü 7 olur' AA'nın haberine göre Türkiye Je- ofizik Kurumu Başkanı Prof. Ahmet Ercan da Karlıova'nın, lran'da mey- dana gelen depremin ardından uyar- dığı bölgeler arasında yer aldığına dikkati çekerek "Eğer yeni bir dep- rem gelirse bunun büyüklüğü en çok 7 olur" diye konuştu. ACI KAYBIMIZ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eski Rektör Yardımcısı, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. SUZAN ERBAŞ'. kaybettik. Merhumenin ailesine, üniversitemiz bilim-eğitim camiasına başsağlığı dileriz. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle