09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15MART2005SALI -f CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖK'ün düzenlediği Birinci Ulusal Meslek Yüksekokullan Toplantısı'ndan çıkan sonuç: Diplomalı çırakyetişiyorFIRATKOZOK ANKARA - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan meslek yüksekokullan raporu, bu okullardaki "içler acısı" durumu da gözler önüne serdi. Rapora göre, meslek yüksekokul- lanndaki öğrencilerin birçoğu "dört işleıiMbfleyapamıyor''. Herhangi bir ide- ali olmayan birçok öğrenci, yalnızca dip- loma alabilmek ya da askerliğini erte- letebilmek amacıyla okul sıralarını meşgııl ediyor. Birçok kişi, öğrenci de- ğil de "çırak gibi" davranıyor. YÖK, "Birinci Ulusal Meslek Yük- sekokulları MüdürlerToplannsı" run ar- dmdan hazırladığı raporda, meslek yük- sekokullarına ağır eleştiriler yöneltti. Özellikle öğrenci kalitesinde önemli sorunlar olduğu vurgulanan raporda, ana hatlanyla şu görüşler sıralandı: 'Kapasiteleri yetersiz' • Öğrencilerin, sınavsız olarak üni- versitelere girebilmiş olmaları fazla çalışmadan mezıın olabilecekleri yanıl- gısma yol açmış ve bu durum öğren- cilerin başansızlıklannı artürmıştır. • Meslek liselerinden gelen öğren- ciler sahip olmaları gereken bilgi biri- kimine ve beceriye sahip olmayıp sos- MESLEK YÜKSEKOKULU ÖCREIMCİLERİNİN İÇLER ACISI HALİ: ü Dört işlemi bilmeyen öğrenciler var • Öğrenci değil, çırak gibi davramyorlar ü Öğrencilerin kapasiteleriyetersiz ü Yalnızca diploma için geliyorlar • Erkek öğrenciler kaba • Herhangi bir ideale sahip değiller • Üniversiteli bilincine sahip değiller • Kâğıt kalem bile taşımıyorlar yal ve kültürel açıdan da yetersizdirler. ^ Sınavsız geçişle sağlanan olanak neticesinde, meslek liselerindeki eği- tim, kültür ve sosyal yönden yeterli ol- mayan öğrencilerin meslek yükseko- kullanna aktanlmasıyla meslek yükse- kokullarının mevcut yapılan ohımsuz olarak etkilenmiştir. • Sınavsız geçişle ilgili olarak ka- yıt yaptıran öğrencilerin çok büyük bir kısmı okumak, öğrenmek ve böylece bir iş ve meslek sahibi olmak yerine, hiçbir çaba harcamadan ve çalışma- dan diploma almaya gelmişlerdir. Öğ- rencilerin bir kısmı da askerlik görev- lerini ertelemek, ailesinin sağlık sigor- ta güvencesinden bir süre daha yarar- lanmak veya üniversitelerin mediko-sos- yal yardım ve katkılarından yararlan- mak amacıyla meslek yüksekokullan- na gelnıektedir. 1/ Öğrenci profili ülkesel olmaktan çıkmış ve yöresel hale gelmiştir. Yö- redeki meslek liselerinden gruplar ha- linde gelen öğrenciler, homojen bir ya- pı sergilemekte, aynı kiiltürü, aynı ko- nuşma tarzını ve aynı davranış biçim- lerini yansıtmakta, aynı ortak geçmişi paylaşmaktadırlar. Bu durum üniver- site gibi farklı kültürlerin bir araya gel- diği, tartıştığı, kaynaştığı bilgi ve kül- türlerin etkileştiği, paylaşıldığı ortamı ortadan kaldırmaktadır. 'Erkek öğrenciler kaba' • Öğrencilerin meslek liselerinden geliyor olması, kız öğrenci sayısını azaltmıştır. Bu durum, erkek öğrenci- lerin meslek yüksekokullannda kaba ve kontrolsüz davranmalanna sebep olmuştur. ^ Öğrencilerin çok büyük bir kıs- mı herhangi bir ideale sahip olmadığı gibi, mezun olacağı bölüm hakkında da yeterli bilgiye sahip değildir. Aynca, me- zuniyet sonrası elde edeceği kazanım- lann da farkında değillerdir. ^ Meslek yüksekokullanna kayıt yaptıran öğrencilerin çoğu lisede sınıf arkadaşı olduklanndan, kendilerini li- se 4. veya 5. sınıf öğrencisi olarak ka- bul etmekte, üniversitede olduklannı ka- bullenememektedirler. • Öğrencilerin disiplinsiz davranış- lan ve disiplin soruşturmalannda bü- yük bir artış olmuştur. f' Öğrencilerin bir kısmı ders araç ve gereci almamakta, not rutmak için dahi kâğıt ve kalemi bulunmamakta- dır. Bu husus, sadece derste değil sı- navlarda bile kendini göstermektedir. >/ Ikinci öğretim öğrencilerinin ço- ğu derslerde ilgisiz kalmakta ve ders- lere sadece devam durumunu sağla- mak için gelmektedirler. 1/ Meslek liselerinde öğrencilere haftada iki gün ders yapılmakta, üç gün ise uygulamaya gönderilmektedir. Bu nedenle öğrencinin matematik, Aradaki uçurumu azalttı Yoksulluğa 'cep y makyajı • Dünya Bankası'nm hazırladığı bir rapora görc bugün dünya nüfusunun yüzde 77'si cep telefonu kullanıyor. Raporda, "Cep telefonu kullanımı ekonomik aktiviteyi arttırdı" denildi. ÖZLEM VÜZAK Bilgi ve iletişim tekno- lojilerinde, zengin ve ge- lişmekte olan ülkeler ara- sında sayısal uçurum ola- rak tanımlanan eşitsizli- ğin azalmasında "cep te- lcfonlannıır etkili olduğu ileri sürüldü. Birleşmiş Milletlerdün, "sayısaluçurum"un azal- tılması için bir dayanış- ma fonunun acil olarak devreye sokulması karan- nı ahrken, Dünya Banka- sı'nın hazırladığı bir ra- pora göre yoksul ve ge- lişmekte olan ülkelerde cep telefonu kullanımın- daki hızlı artış ve cep te- lefonlarınm ticari alışve- rişlerde kullanıhyor olma- sının, uçurumun azalma- sı yönünde etkin bir araç olduğu öne sürülüyor. Bu- gün dünya nüfusunun yüz- de 77'sinin cep telefonu kullandığının vurgulandı- ğı raporda, "Okııma yaz- ma bilmeyen insanlar cep telefonu kullanıyor. Çift- çiler, bahkçılar tclefonla pazarhk yaparak ürünle- rini satryorlar. Cep telefo- nu kullanımı ekonomik aktiviteyi arttırdr görüş- lerine yer veriliyor. Afrika'nın güneyinde geçen yıl cep telefonu abo- nelerinin sayısında yüzde 150 artış yaşandı. 200 l'de bu bölgede her 100 kişi- den 3 'ü cep telefonu sahi- biyken şimdi bu sayı 8'e çıkmış durumda. Dünya Bankası verilerine göre gelişmekte olan ülkeler- de insanlar zengin ülkeler- dekilere kıyasla gelirleri- nin çok daha önemli bir bölümünü telekomünikas- yon ürünlerine harcıyorlar. Sayısal uçurum konu- sunu son sayısında kapa- ğa taşıyan The Economist dergisi de "Sayısal uçu- rum başlı başına bir so- run değil, 'gelir, kalkın- ma ve eğitimsizlik' gibi çok daha derin ve çok da- ha önemliuçurumlann bir sonucu,çok yoksul,okuma yaznıa bilmeyen,gıda,sağ- lık ve güveıüik gibi kaygı- larla yaşayan insaııın bil- gisayarve internetin avan- tajlanüekalkınmasınıbek- lemek ne kadar gerçek- çi?" yorumunu yapıyor. Sınıf atlanıa mı? Gelişmekte olan ülke yurttaşlannın cep telefo- nu sahibi olmak için yap- tıklan harcamalar, sürek- li model yenilemeler ve bunıın bir "sınıf atiama" olarak görüldüğü yapay ortamın o ülkelerin kal- kınmalarına değil, tele- kom, özellikle de GSM sektörüne yaradığı gerçe- ğinin göz ardı edilmeme- si gerekiyor. Bilgiye hızlı ve kolay erişim sayesinde yoksul ülkelerin kalkınma uçu- rumunu azaltma şansla- rı var. Aııcak bu tezi ile- ri sürenler, sayısal uçu- rumla mücadelenin bu- güne kadar sözde kaldı- ğını ve gerekli politikala- rın yaşama geçirilmedi- ğini belirtiyorlar. SÂGLIKTA î ŞOVYAPMA ŞOVYAPMA! Türkçe, fen bilimleri gibi temel ders- lerde bile alryapısı, bilgi birikimi son derece zayıf kalmaktadır. 'Öğrenci değil, çırak gibiler' • Lise döneminde haftanm 3 gü- nünü sanayide geçirmiş öğrencilerde, öğrenci davranışlan yerine çırak dav- ranışlannın hâkim olduğu gözlenmek- tedir. • Öğrencilerin, birbirlerine karşı fi- ziksel tehdit unsurlan oluşturan davra- nışları bulunabilmektedir. ^ Bilgi, beceri, kabiliyet ve kapasi- tesi sınırlı öğrencilerin meslek yükse- kokullanna sınavsız olarak alınmalan ve bunlann okuldaki başarısızlıkları bazı art niyetli kişi ve örgütler tarafın- dan kullanılabilmektedir. ^ Yeni öğrencilerin çalışma tempo- lanyla derslerin ağırhğının örtüşme- mesi, geçmiş yıllarda benzer içerikle verilmiş olan dersin verilme şekliyle ko- nulannın aynı olması, aynı kitabın ta- kip edilmesi, aynı öğretim elemanının aynı şekilde dersi anlatmasına karşın şu anda alınan sınav notlanna bakıldı- ğında, geçernot uygulamasının 50 ol- ması halinde 60 kişilik sınıftan geçen öğrenci sayısı sınırlı kalmaktadır. CANIM BAŞBAMH'A f YAPMAI İSTtYM! İSTANMIL TA«P OOASI lstanbul Tabip Odası üyeleri 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yapü.(ŞULEKÖKTÜRK) Sezer'den4 görev' amıiLsatıııası Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı sağlık alanında çağdaş dünyanm ölçütlerini yakalamanın şart olduğunu vurguladı Haber Merkezi -" 14 Mart Tıp Bayramı" nedeniyle tüm yurtta çe- şitli etkinlikler düzenlenirken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye'nin sağlık alanın- da çağdaş dünyanın ölçütlerini yakalamak, sağlık sisteminin ak- sayan yönlerini düzeltmek ve sağ- lık hizmetlerini tüm yurttaşları için ulaşılabilir kılmak zorunda ol- duğunu bildirdi. 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıy- la, Hacettepe Üniversitesi (HÛ) Kültür Merkezi'nde tören düzen- lendi. Cumhurbaşkanı Sezer, tö- rende yaptığı konuşmada, devle- tin, bireylere sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilecekleri sosyo- ekonomik ve kültürel ortamı sağ- lamasının temel görevi olduğuna işaret etti. Tüm sağlık personeline hak et- tikleri yaşam olanaklannın sağ- lanması, çalışma saatlerinin verim- liliklerini arttıracak biçinıde dü- zenlenmesi ve doktor başına dü- şen hasta sayısının azaltılması- nın büyük önem taşıdığını vurgu- layan Sezer, hastane koşullarının iyileştirilmesi ve nitelikli perso- nel gereksiniminin karşılanması yönündeki çabalara da hız veril- mesi gerektiğini söyledi. Sağlıkta Dönüşüm Programı'na ilişkin yapılan eleştirileri yanıtla- yan Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise, programın tamamen yerli, orijinal, ulusal bir program oldu- ğunu savundu. HU Tıp Fakülte- sı Dekanı Prof. Dr. tskender Sa- yek, son birkaç yıl içinde sağlık- la ilgili hazırlanan yasalann he- men hiçbirinde tıp fakültelerinin görüşünün alınmadığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan, gün nedeniyle yayımladığı mesajda, sağlık hizmetlerinin tüm yıırttaşlara eşit ve yeterli bir şe- kilde ulaştırılması, verilen hız- metlerin kalitesinin yükseltilme- si için büyük çaba içinde olundu- ğunu ifade etti. Istanburdaki tıp bayramı etkin- liklerinde hekimler trampet ve düdük çalarak AXP'yi protesto et- ti. lstanbul Tabip Odasf nın orga- nizasyonunda Galatasaray Lise- si önünde toplanan hekimler, "Sa- vaşsız, sömürüsüz bir dünya, her- kese eşit-ücretsiz sağlıkve hekim- lere geçineceği ücret" yazılı büyük afiş açarak lstiklal Caddesi üze- rinden Taksım'e doğru yürüyüşe geçti. "Canım Başbakan'a iğne yap- makistiyor", "Kaçmgenelsağhk sigortası geliyor" yazılı pankart- lar da taşıyan ve çeşitli sloganlar atan grup, yürüyüş boyunca tram- pet ve düdük çaldı. Taksim Meydanı'na ulaşan grup adına lstanbul Tabip Odası Baş- kanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve bazı üyeler tarafından Cumhuri- yet Anıtı'na çelenk konuldu. Et- kinlik, katıhmcılann "AKP Sağ- hkBalonu" adını verdikleri balon- lan düdükler eşliğinde uçurmala- nyla sona erdi. İzmir'deki kutlamalarda da AKP protestolan ön plandaydı. Ta- bip Ödası Başkanı Zeki Giil, AİCP'nın IMF ve Dünya Banka- sı dayatmalarıyla yaşama geçir- diği uygulamalannın, yurttaşlar için "yıkım" olduğunu söyledi. Diyarbakır Tabip Odası Baş- kanı tlhan Diken, Dicle Üniver- sitesi (DÜ) Tıp Fakültesi ve Di- yarbakır Tabip Odası'nın işbirli- ğiyle düzenlenen "14 Mart Tıp Bayramı" töreninde, Türkiye'de- ki sağlık göstergelerinin iç açıcı olmadığım söyledi. Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi ve Mersin Tabip Odası işbirliği ile düzenlenen etkinlik- te konuşan Rektör Prof. Dr. Uğur Oral, "Tıp bayramlarL, sağlıkta çağdaşlığın yaşanması, sorunla- ra cöziinı üretilmesi için bir plat- form olmalıdır. Ne yazık ki bunu başaramıyoruz" dedi. Mersin Ta- bip Odası Başkanı Nihat Kuru- loğlu ise Sağlıkta Dönüşüm Pro- jesi'ni, "AKP hükümetinin ikin- ci hızlı tren projesi" olarak nite- lendirdi. Gaziantep Üniversite- si'nde "HekimveEtik" konulu pa- nel düzenlendi. Adana'da da Numune Hasta- nesi önünde bir araya gelen sağ- lık emekçileri yanlış uygulama- lardan vazgeçilmesini istedi. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet(t( cumhuriyet.com.tr Her yılbaşında çocuklara hediyeler veren Noel Baba'nın yaşadığı yer hemen hepimizin bildiği gi- bi Demre. Ve Demre bugünlerde ilçedeki Aziz Ni- kolay heykelinin yerine konulan büyük bir hey- kel boyutlarındaki plastik oyuncak Noel Baba ile Türkiye gündemini meşgul ediyor. llçenin DYP'Iİ Belediye Başkanı Süleyman Topçu'nun diktiği heykel(!) Türkiye ve Rusya arasında sorun oldu. Daha öncede bir grup Rusaydını, MoskovaBe- lediyesi'nin Demre'ye hediye ertiği heykelin sökül- mesini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e şikâyet etmişti. Çok sayıda aydının imzaladığı mektupta Aziz Nikolay heykelinin sökülmesinden duyulan üzüntü dile getirilmiş ve Sezer'in duruma müdahale etmesi ricasında bulunulmuştu. Mek- tubu, aralarında oyuncu Natalya Andreyçenko, Yurîy Kuklaçev, Vladimir Steklov ve şarkıcı Yu- lian'ın da bulunduğu çok sayıda aydın imzala- mıştı. Rus basını, Demre'ye bundan beş yıl önce Mos- kova Belediyesi tarafından hediye edilen Aziz Ni- kolay heykelinin hafta başında sökülerek yerine plas- tikten yapılma bir Noel Baba heykelinin "alelace- le" dikildiğini yazması üzerine heykeli yapan Rus Noel Baba ve Siyasetin Bilinçaltı heykeltıraş Grigoriy Potoskiy de duruma sert tepki göstererek "Ayıp ettiler. Insan hediyeye böy- le mi davranır? Buradaki Müslümanlara aynısını yapsakkim bilirne olurdu?..." ifadelerini kullan- mıştı. Rus heykeltıraş, dostluk ve dini toleransı simgelemesi için dikilen heykelinin sökülmesinin de dini toleransla ilgisi bulunmadığını belirtmişti. Komsomolskaya Pravdagazetesi, haberinde, hey- kelin 6 Aralık 2000 tarihinde dünyanın değişik yer- lerinden gelen binlerceçocuğun katıldığı birtören- le açıldığını, heykelin dikildiği alanın çok yakının- da Aziz Nikolay'ın yaşadığı kilisenin kalıntılarının bulunduğunu belirtmişti. 4. yüzyılda yaşayan Aziz Nikolay'ın olağanüstü yetenekleri olduğuna ina- nılıyordu. Belediye Başkanı Topçu, Rusya'da binlerce eğitmenin 1'er dolarlık katkısıyla yapılan bronz heykeli, "Noel Baba'nın dünyada tanınan görün- tüsüyle uyuşmadığı" gerekçesiyle kaldırtmıştı. Topçu icraatını, "NoelBaba'yı, ilçemizegelen tu- ristlerin de tanıyacağı şekilde, sırtında hediye tor- bası, elinde zili ve kırmızı giysisiyle gösteren bir heykel yaptırdık" diye savunuyor. Sonunda duru- ma Mehmet Ağar elkoymuş veAziz Nikolay'ın hey- kelinin beldedeki kilisenin önüne dikilmesine ka- rar verilmiş. Olay tatlıya bağlanmış gibi görünü- yor. Aslında Noel Baba'nın öyküsü çok ilginç. Hani belki DYP'Iİ başkan okur da bu kararının aslında kimin işine yaradığını anlar diye yazmakta fayda var. Aziz Nikolay yüzyılın başında daha çok Kuzey Avrupa ülkelerinde anılan bir kişilik. Elbisesi de ri- vayete göre yeşil. Yani pek çoğumuzun bildiği kır- mızı-beyaz Noel Baba görüntüsünde değil. Ancak Noel Baba'yı ABD'ye tanıtmak isteyen bir grup, bu simgenin alışyerişi de arttıracağı düşüncesiy- le hareket eder. Önce Aziz Nikolay'ı ülkelerine gö- türme kararı alırlar. Ardından da elbisesinin rengi- nin kırmızı-beyaz olmasına karar verirler. Işte can alıcı soru bu. Niye kırmızı beyaz? Rivayet olunur ki Aziz Nikolay'ı ABD'ye götür- mek isteyen bu bir grup insan aslında bir büyük içecek firmasının görevlileridir. Kırmızı beyaz giy- siler ise kendi gazlı içeceklerinin sembolünün ren- gidir. Yani Noel Baba'nın yeşil elbisesi kırmızı be- yaz giysi ile değiştirilecek, ülkede yeni bir tüketim kaynağı yaratılacak, ama bu kaynağın simgesi de kendi ürünlerini çağrıştıracaktır. Bu olay, neresinden bakarsanız bakın bir tüke- tim dehasının işidir. Bu olay global iletişim araçla- rının bir şirketin çıkarları için nasıl kullanılabilece- ğinin çok güzel bir ömeğidir. Şimdi ise bugünlerde Türkiye'de bir belediye baş- kanı, belki de Hıristiyan simgelerinden rahatsız ol- duğu için Aziz Nikolay'ın bir sanatçı tarafından yapılan heykelinikaldırıyorve yerine Kapitalizm'in ürettiği bambaşka bir simgenin plastik bebeğini koyuyor. Bu haber belki de bir anlamda Türki- ye'deki siyasetin bilinçaltını yansıtıyor. Her ne ka- dar inkâr etseler de bir yandan dini motifli siyaset yapıyorlar, diğer yandan da ABD'nin oluşturduğu acımasız kapitalizmin simgelerine belki bilerek belki farkında olmadan sahip çıkıyorlar. Olayın özü bilgi sahibi olmamaktan kaynakla- nıyor. Internette yapılacak 10 dakikalık bir araştır- ma bu rezaleti önleyebilirdi. DUZYAZI ORHAN BİRGİT İki Yıl Dayanabilmek Erdoğan başkanlığındaki hükümet, üç gün ön- ce ikinci yılını doldurdu. Başbakan tarafından, sa- dece medya değil, TÜSİAD gibi önemli bir sivil toplum kuruluşu ile de o ikinci yıl dönümüne rast- layan günlerde köprülerin atıldığı görülüyor. Sade- ce basın ve iş çevreleri mi Erdoğan'ın hışmını çe- ken? Sayın Başbakan SSK hastanelerinin Sağlık Ba- kanlığı'na devri nedeniyle eleştirilerde bulunan he- kimlere de kendilerine enjeksiyon yaptırtmayacak kadar güvenmediğini söyleyerek yanıtlamamış mıy- dı? 13 Mart günü tıp bayramlarını, Başbakanın ha- tırına bir gün önceden kutlamak zorunda bırakılan kimi hekimler için AKP'nin düzenlediği törende kür- süye çıkan Recep Bey'i, televizyonlardan izlediniz mi? Yüzünde asabi bir gülümseme, ellerini de ovuş- turarak o söylediklerine önce açıklık getirmeye ça- lıştı. Daha sonra da nedense totaliter bir ülkenin res- mi bayramlarını anımsatırcasına o eğlence şöleni- ne beyaz gömleklerini giyip, hasta dinleme aygıt- larıyla katılmaları istenen hekimlerden açık özürdi- ledi. O özür dilemenin ne kadarı içten, ne kadarı can pazarı korkusuna dayanıyor? Onu sadece Allah bilir. Ama iki yıllık bir Başbakanlık döneminin Erdoğan'ın sinirlerini baştan aşağı altüst ertiği TÜ- SlAD'çıları azarlayıp hadlerini bilmelerini istemesiy- le ortada. Bir siyaset adamının TÜSİAD ya da başka bir der- nek mensuplarından kendi işlerine bakmalarını bek- lemesi elbette mümkündür. O isteğin ne kadar de- mokratik olduğunu tartışırsınız. Ama Erdoğan'ı iki yıl önce Başbakanlığagetiren, hâlâörgütleyip par- tileştirmeye çalıştığı kendi politik kuruluşu mudur? Yoksa işadamlarının örgütü TÜSİAD mıdır? Med- ya mıdır? Bu konuda kuşkusu olan varsa gazete arşivleri- ne girer. Arşivi olmayanlar internet yoluyla iki ya da iki buçuk yıl önce Istanbul-Ankara arasında me- kik dokuyan Sayın Tuncay Özilhan ve arkadaşla- rının, Sayın Mehmet Yıldırım'ın demeçlerini anım- sama olanağı bulurlar. Bu kuruluşlarvesözcüleri, ozaman üstlerinedü- şen bir görevi yapıyorlardı da şimdi mi yoldan çık- tılar? Bu nedenle mi Erdoğan söylediklerini beğen- meyerek ağızlarına biber doldurmaya niyetleniyor? Kiminin altından oda başkanlığı sandalyesini çek- mek amacıyla tertipler düzenliyor. TÜSlAD'ın bu- günkü yöneticileri karşılarında halim selim, demok- rat bir Ecevit bulunmadığını bilmiş olmalılar ki Başbakanın Ispanya dönüşü Esenboğa'da verdi- ği yanıtı da yuttular; lstanbul kadın kolları toplantı- sında söylediği hortumlarını kesme benzetmesini de duymazdan geldiler. Ya medyamız? Ya elli yıl- dan fazladır ekmeğini yediğim, haberini kovaladı- ğım, uğrunda ne mihnetlere katlandığım; ama bu- gün ulaştığım ne varsa ona borçlu olduğum benim yaşam damarım olan mesleğim? Galiba 196O'lı günleri yaşamadıkları için geçmiş- te ağabeylerinin nasıl savaşım verdiğinden haber- siz olan bugünkü kuşaklara sorumluluklarının ne ol- ması gerektiğinin ilhamını verecek bir politikacıyı ta- nıtıyor Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl içinde orta- ya çıkan yeni ruhsal yapısı. Emir ve komuta altında mı? O yapıya karşı karikatüristlerin arka arkaya çiz- dikleri, kendisini 3 Kasım 2002 seçimlerinde demok- rat, toparlayıcı, gerçekten özgürlükçü olarak tanıt- ma başarısını kazanmış bir politikacılar grubunun gerçekten "ak" mı yoksa "kara"m\ olduğunu da bel- gejiyor. Üç gün önce Başbakanlık'ta ikinci yılını doldu- ran Sayın Erdoğan da tıpkı kendisinden öncekiler gibi o makamdan, koltuktan, hatta politikadan ay- rılacak. Allah sağlık versin eşi ile, torunları ile belki de Güneysu'daki evlerinde sakin bir yaşam sürme- nin tadını çıkartacak. Ama arşivleri karıştıranlar, kendisinin nasıl bir medya düşlediğini ve bu nedenle yeni ceza yasa- sını kaşla göz arasında çıkarttığını ölümsüzleştir- miş olan sevgili Latif Demirci'nin pazar günkü Hürriyet'te yayımlanan çizgilerinden tanıyacaklar. Gece uykusunda Tayyip Bey'in gördüğü düşü çiz- miş. Medyamız bir hazır kıta halinde. Aralarından bir kıdemli "Türk medyası emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım" diye tekmil veriyor. Ve elle- ri belinde Başbakan sesleniyor: Nasılsın medya? Beklenilen ya da özlenilen yanıt: Sağ ol. Erdoğan bu karikatüre değil, kendisini bu duru- ma getiren sevgili kurmaylarına kızmalıdır. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(« e-kolay.net CHP'LÎ DOKTOR VEKİLLER: 'AKP, reform değil deform yapıyor' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP'li doktor milletvekilleri "Tıp Bayramı" nedeniy- le düzenledikleri basın toplantısında iktidarın sağlık politikalannı eleş- tırdı. CHP Bursa Mil- letvekili Mustafa Öz- yurt, "sağlıkta reform değil, 'deform' yapıldı- ğuu" söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın "Doktorlaraiğne yapürmam" sözlerine de tepki gösteren Öz- yurt, "Başbakan, üfü- rükçülere daha çok gü- vendiği için herhalde böyle konuşuyor" dedi. CHP Bursa Milletve- kiliÖzyurt, SSK hasta- nelerinin Sağlık Bakan- lığı'na devrinden sonra yaşanan karmaşaya dik- kat çekti. lktidann "re- form" değil tt deform" yaptığını kaydeden Öz- yurt, "Vatandaş eziyet yaşryor. Bunun neresi re- form" diye sordu. Öz- yurt, bütçede sağlığa ay- nlan payın yüzde 3.5 ol- duğunu vurgularken "Yunanistan'dabu oran yüzde 7. Hekim başına düşen hasta sayısı 800. AB ülkelerinde ise 300. Yalak başına düşen has- ta sayısı bizde390,AB ül- kelerinde 100 kişLBura- kamlara bakılınca nasıl reform denebih'r? Sağ- lığın her taran dökülü- yor" dedi. CHP Ankara Milletvekili tsmail De- ğerli de "Artık kimse doktoriara kızvermiyor. Hastayı müşteri konu- muna getirdiler" dedi. Özyurt, Başbakan Er- doğan'ın "iğne yapür- ma" konusundaki sözle- rini de eleştirdi. Özyurt, u tğne yapmak hekimin yetidsindedir. Hekim de- netiminde hemşire iğne yapar. Başbakan dok- torlardan özür diledi ama işişten geçti. Başba- kan üfürükçülere daha fazla güvendiği için her- halde böyle konuşuyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle