Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15MART2005SALI
-f
CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
YÖK'ün düzenlediği Birinci Ulusal Meslek Yüksekokullan Toplantısı'ndan çıkan sonuç:
Diplomalı çırakyetişiyorFIRATKOZOK
ANKARA - Yükseköğretim Kurulu
(YÖK) tarafından hazırlanan meslek
yüksekokullan raporu, bu okullardaki
"içler acısı" durumu da gözler önüne
serdi. Rapora göre, meslek yüksekokul-
lanndaki öğrencilerin birçoğu "dört
işleıiMbfleyapamıyor''. Herhangi bir ide-
ali olmayan birçok öğrenci, yalnızca dip-
loma alabilmek ya da askerliğini erte-
letebilmek amacıyla okul sıralarını
meşgııl ediyor. Birçok kişi, öğrenci de-
ğil de "çırak gibi" davranıyor.
YÖK, "Birinci Ulusal Meslek Yük-
sekokulları MüdürlerToplannsı" run ar-
dmdan hazırladığı raporda, meslek yük-
sekokullarına ağır eleştiriler yöneltti.
Özellikle öğrenci kalitesinde önemli
sorunlar olduğu vurgulanan raporda,
ana hatlanyla şu görüşler sıralandı:
'Kapasiteleri yetersiz'
• Öğrencilerin, sınavsız olarak üni-
versitelere girebilmiş olmaları fazla
çalışmadan mezıın olabilecekleri yanıl-
gısma yol açmış ve bu durum öğren-
cilerin başansızlıklannı artürmıştır.
• Meslek liselerinden gelen öğren-
ciler sahip olmaları gereken bilgi biri-
kimine ve beceriye sahip olmayıp sos-
MESLEK YÜKSEKOKULU ÖCREIMCİLERİNİN İÇLER ACISI HALİ:
ü Dört işlemi bilmeyen öğrenciler var
• Öğrenci değil, çırak gibi davramyorlar
ü Öğrencilerin kapasiteleriyetersiz
ü Yalnızca diploma için geliyorlar
• Erkek öğrenciler kaba
• Herhangi bir ideale sahip değiller
• Üniversiteli bilincine sahip değiller
• Kâğıt kalem bile taşımıyorlar
yal ve kültürel açıdan da yetersizdirler.
^ Sınavsız geçişle sağlanan olanak
neticesinde, meslek liselerindeki eği-
tim, kültür ve sosyal yönden yeterli ol-
mayan öğrencilerin meslek yükseko-
kullanna aktanlmasıyla meslek yükse-
kokullarının mevcut yapılan ohımsuz
olarak etkilenmiştir.
• Sınavsız geçişle ilgili olarak ka-
yıt yaptıran öğrencilerin çok büyük bir
kısmı okumak, öğrenmek ve böylece
bir iş ve meslek sahibi olmak yerine,
hiçbir çaba harcamadan ve çalışma-
dan diploma almaya gelmişlerdir. Öğ-
rencilerin bir kısmı da askerlik görev-
lerini ertelemek, ailesinin sağlık sigor-
ta güvencesinden bir süre daha yarar-
lanmak veya üniversitelerin mediko-sos-
yal yardım ve katkılarından yararlan-
mak amacıyla meslek yüksekokullan-
na gelnıektedir.
1/ Öğrenci profili ülkesel olmaktan
çıkmış ve yöresel hale gelmiştir. Yö-
redeki meslek liselerinden gruplar ha-
linde gelen öğrenciler, homojen bir ya-
pı sergilemekte, aynı kiiltürü, aynı ko-
nuşma tarzını ve aynı davranış biçim-
lerini yansıtmakta, aynı ortak geçmişi
paylaşmaktadırlar. Bu durum üniver-
site gibi farklı kültürlerin bir araya gel-
diği, tartıştığı, kaynaştığı bilgi ve kül-
türlerin etkileştiği, paylaşıldığı ortamı
ortadan kaldırmaktadır.
'Erkek öğrenciler kaba'
• Öğrencilerin meslek liselerinden
geliyor olması, kız öğrenci sayısını
azaltmıştır. Bu durum, erkek öğrenci-
lerin meslek yüksekokullannda kaba
ve kontrolsüz davranmalanna sebep
olmuştur.
^ Öğrencilerin çok büyük bir kıs-
mı herhangi bir ideale sahip olmadığı
gibi, mezun olacağı bölüm hakkında da
yeterli bilgiye sahip değildir. Aynca, me-
zuniyet sonrası elde edeceği kazanım-
lann da farkında değillerdir.
^ Meslek yüksekokullanna kayıt
yaptıran öğrencilerin çoğu lisede sınıf
arkadaşı olduklanndan, kendilerini li-
se 4. veya 5. sınıf öğrencisi olarak ka-
bul etmekte, üniversitede olduklannı ka-
bullenememektedirler.
• Öğrencilerin disiplinsiz davranış-
lan ve disiplin soruşturmalannda bü-
yük bir artış olmuştur.
f' Öğrencilerin bir kısmı ders araç
ve gereci almamakta, not rutmak için
dahi kâğıt ve kalemi bulunmamakta-
dır. Bu husus, sadece derste değil sı-
navlarda bile kendini göstermektedir.
>/ Ikinci öğretim öğrencilerinin ço-
ğu derslerde ilgisiz kalmakta ve ders-
lere sadece devam durumunu sağla-
mak için gelmektedirler.
1/ Meslek liselerinde öğrencilere
haftada iki gün ders yapılmakta, üç
gün ise uygulamaya gönderilmektedir.
Bu nedenle öğrencinin matematik,
Aradaki uçurumu azalttı
Yoksulluğa
'cep
y
makyajı
• Dünya Bankası'nm hazırladığı bir rapora
görc bugün dünya nüfusunun yüzde 77'si cep
telefonu kullanıyor. Raporda, "Cep telefonu
kullanımı ekonomik aktiviteyi arttırdı" denildi.
ÖZLEM VÜZAK
Bilgi ve iletişim tekno-
lojilerinde, zengin ve ge-
lişmekte olan ülkeler ara-
sında sayısal uçurum ola-
rak tanımlanan eşitsizli-
ğin azalmasında "cep te-
lcfonlannıır etkili olduğu
ileri sürüldü.
Birleşmiş Milletlerdün,
"sayısaluçurum"un azal-
tılması için bir dayanış-
ma fonunun acil olarak
devreye sokulması karan-
nı ahrken, Dünya Banka-
sı'nın hazırladığı bir ra-
pora göre yoksul ve ge-
lişmekte olan ülkelerde
cep telefonu kullanımın-
daki hızlı artış ve cep te-
lefonlarınm ticari alışve-
rişlerde kullanıhyor olma-
sının, uçurumun azalma-
sı yönünde etkin bir araç
olduğu öne sürülüyor. Bu-
gün dünya nüfusunun yüz-
de 77'sinin cep telefonu
kullandığının vurgulandı-
ğı raporda, "Okııma yaz-
ma bilmeyen insanlar cep
telefonu kullanıyor. Çift-
çiler, bahkçılar tclefonla
pazarhk yaparak ürünle-
rini satryorlar. Cep telefo-
nu kullanımı ekonomik
aktiviteyi arttırdr görüş-
lerine yer veriliyor.
Afrika'nın güneyinde
geçen yıl cep telefonu abo-
nelerinin sayısında yüzde
150 artış yaşandı. 200 l'de
bu bölgede her 100 kişi-
den 3 'ü cep telefonu sahi-
biyken şimdi bu sayı 8'e
çıkmış durumda. Dünya
Bankası verilerine göre
gelişmekte olan ülkeler-
de insanlar zengin ülkeler-
dekilere kıyasla gelirleri-
nin çok daha önemli bir
bölümünü telekomünikas-
yon ürünlerine harcıyorlar.
Sayısal uçurum konu-
sunu son sayısında kapa-
ğa taşıyan The Economist
dergisi de "Sayısal uçu-
rum başlı başına bir so-
run değil, 'gelir, kalkın-
ma ve eğitimsizlik' gibi
çok daha derin ve çok da-
ha önemliuçurumlann bir
sonucu,çok yoksul,okuma
yaznıa bilmeyen,gıda,sağ-
lık ve güveıüik gibi kaygı-
larla yaşayan insaııın bil-
gisayarve internetin avan-
tajlanüekalkınmasınıbek-
lemek ne kadar gerçek-
çi?" yorumunu yapıyor.
Sınıf atlanıa mı?
Gelişmekte olan ülke
yurttaşlannın cep telefo-
nu sahibi olmak için yap-
tıklan harcamalar, sürek-
li model yenilemeler ve
bunıın bir "sınıf atiama"
olarak görüldüğü yapay
ortamın o ülkelerin kal-
kınmalarına değil, tele-
kom, özellikle de GSM
sektörüne yaradığı gerçe-
ğinin göz ardı edilmeme-
si gerekiyor.
Bilgiye hızlı ve kolay
erişim sayesinde yoksul
ülkelerin kalkınma uçu-
rumunu azaltma şansla-
rı var. Aııcak bu tezi ile-
ri sürenler, sayısal uçu-
rumla mücadelenin bu-
güne kadar sözde kaldı-
ğını ve gerekli politikala-
rın yaşama geçirilmedi-
ğini belirtiyorlar.
SÂGLIKTA
î ŞOVYAPMA
ŞOVYAPMA!
Türkçe, fen bilimleri gibi temel ders-
lerde bile alryapısı, bilgi birikimi son
derece zayıf kalmaktadır.
'Öğrenci değil, çırak gibiler'
• Lise döneminde haftanm 3 gü-
nünü sanayide geçirmiş öğrencilerde,
öğrenci davranışlan yerine çırak dav-
ranışlannın hâkim olduğu gözlenmek-
tedir.
• Öğrencilerin, birbirlerine karşı fi-
ziksel tehdit unsurlan oluşturan davra-
nışları bulunabilmektedir.
^ Bilgi, beceri, kabiliyet ve kapasi-
tesi sınırlı öğrencilerin meslek yükse-
kokullanna sınavsız olarak alınmalan
ve bunlann okuldaki başarısızlıkları
bazı art niyetli kişi ve örgütler tarafın-
dan kullanılabilmektedir.
^ Yeni öğrencilerin çalışma tempo-
lanyla derslerin ağırhğının örtüşme-
mesi, geçmiş yıllarda benzer içerikle
verilmiş olan dersin verilme şekliyle ko-
nulannın aynı olması, aynı kitabın ta-
kip edilmesi, aynı öğretim elemanının
aynı şekilde dersi anlatmasına karşın
şu anda alınan sınav notlanna bakıldı-
ğında, geçernot uygulamasının 50 ol-
ması halinde 60 kişilik sınıftan geçen
öğrenci sayısı sınırlı kalmaktadır.
CANIM
BAŞBAMH'A f
YAPMAI İSTtYM!
İSTANMIL TA«P OOASI
lstanbul Tabip Odası üyeleri 14
Mart Tıp Bayramı nedeniyle
İstiklal Caddesi'nde yürüyüş
yapü.(ŞULEKÖKTÜRK)
Sezer'den4
görev' amıiLsatıııası
Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı sağlık
alanında çağdaş dünyanm ölçütlerini yakalamanın şart olduğunu vurguladı
Haber Merkezi -" 14 Mart Tıp
Bayramı" nedeniyle tüm yurtta çe-
şitli etkinlikler düzenlenirken
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, Türkiye'nin sağlık alanın-
da çağdaş dünyanın ölçütlerini
yakalamak, sağlık sisteminin ak-
sayan yönlerini düzeltmek ve sağ-
lık hizmetlerini tüm yurttaşları
için ulaşılabilir kılmak zorunda ol-
duğunu bildirdi.
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıy-
la, Hacettepe Üniversitesi (HÛ)
Kültür Merkezi'nde tören düzen-
lendi. Cumhurbaşkanı Sezer, tö-
rende yaptığı konuşmada, devle-
tin, bireylere sağlıklı ve kaliteli bir
yaşam sürdürebilecekleri sosyo-
ekonomik ve kültürel ortamı sağ-
lamasının temel görevi olduğuna
işaret etti.
Tüm sağlık personeline hak et-
tikleri yaşam olanaklannın sağ-
lanması, çalışma saatlerinin verim-
liliklerini arttıracak biçinıde dü-
zenlenmesi ve doktor başına dü-
şen hasta sayısının azaltılması-
nın büyük önem taşıdığını vurgu-
layan Sezer, hastane koşullarının
iyileştirilmesi ve nitelikli perso-
nel gereksiniminin karşılanması
yönündeki çabalara da hız veril-
mesi gerektiğini söyledi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'na
ilişkin yapılan eleştirileri yanıtla-
yan Sağlık Bakanı Recep Akdağ
ise, programın tamamen yerli,
orijinal, ulusal bir program oldu-
ğunu savundu. HU Tıp Fakülte-
sı Dekanı Prof. Dr. tskender Sa-
yek, son birkaç yıl içinde sağlık-
la ilgili hazırlanan yasalann he-
men hiçbirinde tıp fakültelerinin
görüşünün alınmadığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan, gün nedeniyle yayımladığı
mesajda, sağlık hizmetlerinin tüm
yıırttaşlara eşit ve yeterli bir şe-
kilde ulaştırılması, verilen hız-
metlerin kalitesinin yükseltilme-
si için büyük çaba içinde olundu-
ğunu ifade etti.
Istanburdaki tıp bayramı etkin-
liklerinde hekimler trampet ve
düdük çalarak AXP'yi protesto et-
ti. lstanbul Tabip Odasf nın orga-
nizasyonunda Galatasaray Lise-
si önünde toplanan hekimler, "Sa-
vaşsız, sömürüsüz bir dünya, her-
kese eşit-ücretsiz sağlıkve hekim-
lere geçineceği ücret" yazılı büyük
afiş açarak lstiklal Caddesi üze-
rinden Taksım'e doğru yürüyüşe
geçti.
"Canım Başbakan'a iğne yap-
makistiyor", "Kaçmgenelsağhk
sigortası geliyor" yazılı pankart-
lar da taşıyan ve çeşitli sloganlar
atan grup, yürüyüş boyunca tram-
pet ve düdük çaldı.
Taksim Meydanı'na ulaşan grup
adına lstanbul Tabip Odası Baş-
kanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve
bazı üyeler tarafından Cumhuri-
yet Anıtı'na çelenk konuldu. Et-
kinlik, katıhmcılann "AKP Sağ-
hkBalonu" adını verdikleri balon-
lan düdükler eşliğinde uçurmala-
nyla sona erdi.
İzmir'deki kutlamalarda da
AKP protestolan ön plandaydı. Ta-
bip Ödası Başkanı Zeki Giil,
AİCP'nın IMF ve Dünya Banka-
sı dayatmalarıyla yaşama geçir-
diği uygulamalannın, yurttaşlar
için "yıkım" olduğunu söyledi.
Diyarbakır Tabip Odası Baş-
kanı tlhan Diken, Dicle Üniver-
sitesi (DÜ) Tıp Fakültesi ve Di-
yarbakır Tabip Odası'nın işbirli-
ğiyle düzenlenen "14 Mart Tıp
Bayramı" töreninde, Türkiye'de-
ki sağlık göstergelerinin iç açıcı
olmadığım söyledi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp
Fakültesi ve Mersin Tabip Odası
işbirliği ile düzenlenen etkinlik-
te konuşan Rektör Prof. Dr. Uğur
Oral, "Tıp bayramlarL, sağlıkta
çağdaşlığın yaşanması, sorunla-
ra cöziinı üretilmesi için bir plat-
form olmalıdır. Ne yazık ki bunu
başaramıyoruz" dedi. Mersin Ta-
bip Odası Başkanı Nihat Kuru-
loğlu ise Sağlıkta Dönüşüm Pro-
jesi'ni, "AKP hükümetinin ikin-
ci hızlı tren projesi" olarak nite-
lendirdi. Gaziantep Üniversite-
si'nde "HekimveEtik" konulu pa-
nel düzenlendi.
Adana'da da Numune Hasta-
nesi önünde bir araya gelen sağ-
lık emekçileri yanlış uygulama-
lardan vazgeçilmesini istedi.
ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet(t( cumhuriyet.com.tr
Her yılbaşında çocuklara hediyeler veren Noel
Baba'nın yaşadığı yer hemen hepimizin bildiği gi-
bi Demre. Ve Demre bugünlerde ilçedeki Aziz Ni-
kolay heykelinin yerine konulan büyük bir hey-
kel boyutlarındaki plastik oyuncak Noel Baba ile
Türkiye gündemini meşgul ediyor. llçenin DYP'Iİ
Belediye Başkanı Süleyman Topçu'nun diktiği
heykel(!) Türkiye ve Rusya arasında sorun oldu.
Daha öncede bir grup Rusaydını, MoskovaBe-
lediyesi'nin Demre'ye hediye ertiği heykelin sökül-
mesini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e
şikâyet etmişti. Çok sayıda aydının imzaladığı
mektupta Aziz Nikolay heykelinin sökülmesinden
duyulan üzüntü dile getirilmiş ve Sezer'in duruma
müdahale etmesi ricasında bulunulmuştu. Mek-
tubu, aralarında oyuncu Natalya Andreyçenko,
Yurîy Kuklaçev, Vladimir Steklov ve şarkıcı Yu-
lian'ın da bulunduğu çok sayıda aydın imzala-
mıştı.
Rus basını, Demre'ye bundan beş yıl önce Mos-
kova Belediyesi tarafından hediye edilen Aziz Ni-
kolay heykelinin hafta başında sökülerek yerine plas-
tikten yapılma bir Noel Baba heykelinin "alelace-
le" dikildiğini yazması üzerine heykeli yapan Rus
Noel Baba ve Siyasetin Bilinçaltı
heykeltıraş Grigoriy Potoskiy de duruma sert
tepki göstererek "Ayıp ettiler. Insan hediyeye böy-
le mi davranır? Buradaki Müslümanlara aynısını
yapsakkim bilirne olurdu?..." ifadelerini kullan-
mıştı. Rus heykeltıraş, dostluk ve dini toleransı
simgelemesi için dikilen heykelinin sökülmesinin
de dini toleransla ilgisi bulunmadığını belirtmişti.
Komsomolskaya Pravdagazetesi, haberinde, hey-
kelin 6 Aralık 2000 tarihinde dünyanın değişik yer-
lerinden gelen binlerceçocuğun katıldığı birtören-
le açıldığını, heykelin dikildiği alanın çok yakının-
da Aziz Nikolay'ın yaşadığı kilisenin kalıntılarının
bulunduğunu belirtmişti. 4. yüzyılda yaşayan Aziz
Nikolay'ın olağanüstü yetenekleri olduğuna ina-
nılıyordu.
Belediye Başkanı Topçu, Rusya'da binlerce
eğitmenin 1'er dolarlık katkısıyla yapılan bronz
heykeli, "Noel Baba'nın dünyada tanınan görün-
tüsüyle uyuşmadığı" gerekçesiyle kaldırtmıştı.
Topçu icraatını, "NoelBaba'yı, ilçemizegelen tu-
ristlerin de tanıyacağı şekilde, sırtında hediye tor-
bası, elinde zili ve kırmızı giysisiyle gösteren bir
heykel yaptırdık" diye savunuyor. Sonunda duru-
ma Mehmet Ağar elkoymuş veAziz Nikolay'ın hey-
kelinin beldedeki kilisenin önüne dikilmesine ka-
rar verilmiş. Olay tatlıya bağlanmış gibi görünü-
yor.
Aslında Noel Baba'nın öyküsü çok ilginç. Hani
belki DYP'Iİ başkan okur da bu kararının aslında
kimin işine yaradığını anlar diye yazmakta fayda var.
Aziz Nikolay yüzyılın başında daha çok Kuzey
Avrupa ülkelerinde anılan bir kişilik. Elbisesi de ri-
vayete göre yeşil. Yani pek çoğumuzun bildiği kır-
mızı-beyaz Noel Baba görüntüsünde değil. Ancak
Noel Baba'yı ABD'ye tanıtmak isteyen bir grup,
bu simgenin alışyerişi de arttıracağı düşüncesiy-
le hareket eder. Önce Aziz Nikolay'ı ülkelerine gö-
türme kararı alırlar. Ardından da elbisesinin rengi-
nin kırmızı-beyaz olmasına karar verirler. Işte can
alıcı soru bu. Niye kırmızı beyaz?
Rivayet olunur ki Aziz Nikolay'ı ABD'ye götür-
mek isteyen bu bir grup insan aslında bir büyük
içecek firmasının görevlileridir. Kırmızı beyaz giy-
siler ise kendi gazlı içeceklerinin sembolünün ren-
gidir. Yani Noel Baba'nın yeşil elbisesi kırmızı be-
yaz giysi ile değiştirilecek, ülkede yeni bir tüketim
kaynağı yaratılacak, ama bu kaynağın simgesi de
kendi ürünlerini çağrıştıracaktır.
Bu olay, neresinden bakarsanız bakın bir tüke-
tim dehasının işidir. Bu olay global iletişim araçla-
rının bir şirketin çıkarları için nasıl kullanılabilece-
ğinin çok güzel bir ömeğidir.
Şimdi ise bugünlerde Türkiye'de bir belediye baş-
kanı, belki de Hıristiyan simgelerinden rahatsız ol-
duğu için Aziz Nikolay'ın bir sanatçı tarafından
yapılan heykelinikaldırıyorve yerine Kapitalizm'in
ürettiği bambaşka bir simgenin plastik bebeğini
koyuyor. Bu haber belki de bir anlamda Türki-
ye'deki siyasetin bilinçaltını yansıtıyor. Her ne ka-
dar inkâr etseler de bir yandan dini motifli siyaset
yapıyorlar, diğer yandan da ABD'nin oluşturduğu
acımasız kapitalizmin simgelerine belki bilerek
belki farkında olmadan sahip çıkıyorlar.
Olayın özü bilgi sahibi olmamaktan kaynakla-
nıyor. Internette yapılacak 10 dakikalık bir araştır-
ma bu rezaleti önleyebilirdi.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
İki Yıl Dayanabilmek
Erdoğan başkanlığındaki hükümet, üç gün ön-
ce ikinci yılını doldurdu. Başbakan tarafından, sa-
dece medya değil, TÜSİAD gibi önemli bir sivil
toplum kuruluşu ile de o ikinci yıl dönümüne rast-
layan günlerde köprülerin atıldığı görülüyor. Sade-
ce basın ve iş çevreleri mi Erdoğan'ın hışmını çe-
ken? Sayın Başbakan SSK hastanelerinin Sağlık Ba-
kanlığı'na devri nedeniyle eleştirilerde bulunan he-
kimlere de kendilerine enjeksiyon yaptırtmayacak
kadar güvenmediğini söyleyerek yanıtlamamış mıy-
dı? 13 Mart günü tıp bayramlarını, Başbakanın ha-
tırına bir gün önceden kutlamak zorunda bırakılan
kimi hekimler için AKP'nin düzenlediği törende kür-
süye çıkan Recep Bey'i, televizyonlardan izlediniz
mi? Yüzünde asabi bir gülümseme, ellerini de ovuş-
turarak o söylediklerine önce açıklık getirmeye ça-
lıştı. Daha sonra da nedense totaliter bir ülkenin res-
mi bayramlarını anımsatırcasına o eğlence şöleni-
ne beyaz gömleklerini giyip, hasta dinleme aygıt-
larıyla katılmaları istenen hekimlerden açık özürdi-
ledi.
O özür dilemenin ne kadarı içten, ne kadarı
can pazarı korkusuna dayanıyor? Onu sadece
Allah bilir. Ama iki yıllık bir Başbakanlık döneminin
Erdoğan'ın sinirlerini baştan aşağı altüst ertiği TÜ-
SlAD'çıları azarlayıp hadlerini bilmelerini istemesiy-
le ortada.
Bir siyaset adamının TÜSİAD ya da başka bir der-
nek mensuplarından kendi işlerine bakmalarını bek-
lemesi elbette mümkündür. O isteğin ne kadar de-
mokratik olduğunu tartışırsınız. Ama Erdoğan'ı iki
yıl önce Başbakanlığagetiren, hâlâörgütleyip par-
tileştirmeye çalıştığı kendi politik kuruluşu mudur?
Yoksa işadamlarının örgütü TÜSİAD mıdır? Med-
ya mıdır?
Bu konuda kuşkusu olan varsa gazete arşivleri-
ne girer. Arşivi olmayanlar internet yoluyla iki ya
da iki buçuk yıl önce Istanbul-Ankara arasında me-
kik dokuyan Sayın Tuncay Özilhan ve arkadaşla-
rının, Sayın Mehmet Yıldırım'ın demeçlerini anım-
sama olanağı bulurlar.
Bu kuruluşlarvesözcüleri, ozaman üstlerinedü-
şen bir görevi yapıyorlardı da şimdi mi yoldan çık-
tılar? Bu nedenle mi Erdoğan söylediklerini beğen-
meyerek ağızlarına biber doldurmaya niyetleniyor?
Kiminin altından oda başkanlığı sandalyesini çek-
mek amacıyla tertipler düzenliyor. TÜSlAD'ın bu-
günkü yöneticileri karşılarında halim selim, demok-
rat bir Ecevit bulunmadığını bilmiş olmalılar ki
Başbakanın Ispanya dönüşü Esenboğa'da verdi-
ği yanıtı da yuttular; lstanbul kadın kolları toplantı-
sında söylediği hortumlarını kesme benzetmesini
de duymazdan geldiler. Ya medyamız? Ya elli yıl-
dan fazladır ekmeğini yediğim, haberini kovaladı-
ğım, uğrunda ne mihnetlere katlandığım; ama bu-
gün ulaştığım ne varsa ona borçlu olduğum benim
yaşam damarım olan mesleğim?
Galiba 196O'lı günleri yaşamadıkları için geçmiş-
te ağabeylerinin nasıl savaşım verdiğinden haber-
siz olan bugünkü kuşaklara sorumluluklarının ne ol-
ması gerektiğinin ilhamını verecek bir politikacıyı ta-
nıtıyor Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl içinde orta-
ya çıkan yeni ruhsal yapısı.
Emir ve komuta altında mı?
O yapıya karşı karikatüristlerin arka arkaya çiz-
dikleri, kendisini 3 Kasım 2002 seçimlerinde demok-
rat, toparlayıcı, gerçekten özgürlükçü olarak tanıt-
ma başarısını kazanmış bir politikacılar grubunun
gerçekten "ak" mı yoksa "kara"m\ olduğunu da bel-
gejiyor.
Üç gün önce Başbakanlık'ta ikinci yılını doldu-
ran Sayın Erdoğan da tıpkı kendisinden öncekiler
gibi o makamdan, koltuktan, hatta politikadan ay-
rılacak. Allah sağlık versin eşi ile, torunları ile belki
de Güneysu'daki evlerinde sakin bir yaşam sürme-
nin tadını çıkartacak.
Ama arşivleri karıştıranlar, kendisinin nasıl bir
medya düşlediğini ve bu nedenle yeni ceza yasa-
sını kaşla göz arasında çıkarttığını ölümsüzleştir-
miş olan sevgili Latif Demirci'nin pazar günkü
Hürriyet'te yayımlanan çizgilerinden tanıyacaklar.
Gece uykusunda Tayyip Bey'in gördüğü düşü çiz-
miş. Medyamız bir hazır kıta halinde. Aralarından
bir kıdemli "Türk medyası emir ve görüşlerinize
hazırdır komutanım" diye tekmil veriyor. Ve elle-
ri belinde Başbakan sesleniyor: Nasılsın medya?
Beklenilen ya da özlenilen yanıt: Sağ ol.
Erdoğan bu karikatüre değil, kendisini bu duru-
ma getiren sevgili kurmaylarına kızmalıdır.
Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(« e-kolay.net
CHP'LÎ DOKTOR VEKİLLER:
'AKP, reform değil
deform yapıyor'
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP'li
doktor milletvekilleri
"Tıp Bayramı" nedeniy-
le düzenledikleri basın
toplantısında iktidarın
sağlık politikalannı eleş-
tırdı. CHP Bursa Mil-
letvekili Mustafa Öz-
yurt, "sağlıkta reform
değil, 'deform' yapıldı-
ğuu" söyledi. Başbakan
Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın "Doktorlaraiğne
yapürmam" sözlerine
de tepki gösteren Öz-
yurt, "Başbakan, üfü-
rükçülere daha çok gü-
vendiği için herhalde
böyle konuşuyor" dedi.
CHP Bursa Milletve-
kiliÖzyurt, SSK hasta-
nelerinin Sağlık Bakan-
lığı'na devrinden sonra
yaşanan karmaşaya dik-
kat çekti. lktidann "re-
form" değil
tt
deform"
yaptığını kaydeden Öz-
yurt, "Vatandaş eziyet
yaşryor. Bunun neresi re-
form" diye sordu. Öz-
yurt, bütçede sağlığa ay-
nlan payın yüzde 3.5 ol-
duğunu vurgularken
"Yunanistan'dabu oran
yüzde 7. Hekim başına
düşen hasta sayısı 800.
AB ülkelerinde ise 300.
Yalak başına düşen has-
ta sayısı bizde390,AB ül-
kelerinde 100 kişLBura-
kamlara bakılınca nasıl
reform denebih'r? Sağ-
lığın her taran dökülü-
yor" dedi. CHP Ankara
Milletvekili tsmail De-
ğerli de "Artık kimse
doktoriara kızvermiyor.
Hastayı müşteri konu-
muna getirdiler" dedi.
Özyurt, Başbakan Er-
doğan'ın "iğne yapür-
ma" konusundaki sözle-
rini de eleştirdi. Özyurt,
u
tğne yapmak hekimin
yetidsindedir. Hekim de-
netiminde hemşire iğne
yapar. Başbakan dok-
torlardan özür diledi
ama işişten geçti. Başba-
kan üfürükçülere daha
fazla güvendiği için her-
halde böyle konuşuyor"
dedi.