23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15MART2005SALI CUMHURİYET SAYFA J\^ U JL J. LJ M\ kulturC» cumhuriyet.com.tr 15 Erden Bilgen 'Gelibolu Rapsodisi' adlı albümünde Çanakkale Zaferi'ni anlatıyor Banş ve dostluk mesajı ERDEN BILGEN-uompet "GELİBOI-U" bcste AYÇA TEZER Trompet sanatçısı Erden Bilgen'in seslendirdiği, Yeni Zelandalı sanatçı Gary Daverne'in bestelcdiği, Ça- nakkale Savaşı'm anlatan, 'Gelibolu Rapsodisi' adlı albüm yayımlandı. Erden Bilgen'le, CD'si lngiliz.ee, al- bümü Türkçe olan yapıt üzerine ko- nuştuk. - Çanakkale Savaşı'm konıı alan bir yapıt ortaya çıkarma düşünce- si nasıl doğdu? Yapıtın bestecisinin Yeni Zelandalı olması bir seçim mi, yoksa raslantı mı? ERDEN BİLGEN - Gary ile 1990 yılında Yeni Zelanda'da tanıştım. Da- ha sonra onun Türkiye'ye, benim de Yeni Zelanda'ya gidip gelmemle dostluğumuz pekişti. 1994 yılında Yeni Zelanda'da yine konse- rim vardı. 0 , „„,„ yıl, Gary'nin .^ benim için bir müzik yazması gündeme geldi. Başlangıçta bu kadar güzel ve anlamlı bir yapı- tın ortaya çıka- cağını hiç düşün- memiştim. Be- nim ve Gary'nin iş yoğunluğumuz nedeniyle öncele- ri ara sıra faksla- şarak başladık ya- pıtı oluşrurmaya. Zaman içinde, 1915 yılında iki ül- ke arasında yaşa- !i ' " nan olumsuzlukla- rın dostlıığa dönüşmesine katkısı olur düşüncesiyle yapıtın adının Gelibo- lu olmasına karar verdik. Bu arada kendisine notalarını gönderdiğim Ça- nakkale türkümüzü seslendirerek ya- pıtın bitiş kısmına koydu. Son haliy- le "Gelibolu Rapsodisi", savaşı mü- zikle anlatan bir senfonik şiir yapısı kazandı. Yoğun duygular İçeriyor - Yapıtı seslendirirken nelere önem verdiniz? BİLGEN - Yapıtın her bir no- tasının benim için duygusal bir anlamı var. Gary ile yapılın hü- zünlü olmamasına dikkat ettiği- miz halde, büyük bir bölümü yo- Petr Pololanik 1 rden Bilgen, "Yapıtın her bir notasmın benim için duygusal bir anlamı var. Gary ile yapıtın hüzünlü olmamasına dikkat ettiğimiz halde, büyük bir bölümü yoğun duygular içeriyor. Kayıtta, özellikle Çanakkale türkümüzün çalındığı bölümde, doğaçlama yaptığım kısacık makamsal soloda, savaşlara karşı duyduğum isyanı anlatmaya çalıştım" diyor. ğun duygular içeriyor. Kayıtta, özellikle Çanakkale türkümüzün çalındığı bölümde, doğaçlama yaptığım kısacık makamsal solo- da, savaşlara karşı duyduğum is- yanı anlatmaya çalıştım. Zaten Çanakkale türkümüz de bu savaş- ta ölen tüm insanlar için yazılan mükemmel bir ağıt. Sadece müzi- ğini dinlediğinizde bile bunu al- gılayabüiyorsunuz. - Albümün CD'sini İngilizce, kasetini Türkçe olarak yayım- lattınız. Bunun nedeni neydi? BİLGEN - CD daha piyasaya çıkmadan, aylar öncesinde Ame- rika'daki (ITG) Uluslararası Trompetçiler Derneği Başkanlığı yapıtı ilk haber olarak internet si- telerine koydu. Haberin hemen aF tında, Çanakkale Savaşı'nın tüm ayrıntılarını resimlerle ve en ince ayrıntılarına kadar veren bilgiler yer aldı. ITG Başkanı, bana gön- derdiği yazılı açıklamasında, mü- zik dergilerinde ilk kez böyle bir konuyu haber yapmak istediklcri- ni, yapıtta banş içinde bir gelecek düşleyen ülkeler açısından çok yerinde mesajlar olduğu yer alı- yordu. CD basılır basılmaz onu yurtdı- şından ilgi gösteren ve aylardır çıkmasını bekleyenlere gönder- dim. Bu nedenle CD'nin İngiliz- ce basılması benim için çok önemliydi. Anadolu insanımıza ulaşsın ve onlar da bu müzikten bir şeyler alabilsinler diye kaseti- ni Türkçe bastırdım. CD ve kase- tin yapımında yurtiçinden de, yurtdışından da en küçük bir des- tek almadım. - Bu albümle vermek istediği- niz nıesaj neydi? BİLGEN - Büyük Atatürk'ün "Yurtta banş, cihanda banş" parolasının ne kadar önemli oldu- ğu ve günümüzde bu konuda her- kesın her zamankinden daha faz- la görev üstlenmesi gerektiği me- sajını vermek istiyorum. - Bu albüm Tolga Örnek'in Gelibolu belgeseliyle aşağı yu- karı aynı zamanlarda müzikse- verin beğenisine sunuluyor. Al- bümün Gelibolu belgeseliyle bir bağlantısı var mı? BİLGEN - Zamanlama konu- sunda hiçbir bağlantısı yok. Tol- ga Örnek ile ne yazık ki çok geç tanıştık. Birkaç ay önce görüştü- ğümüzde onun belgeseli ve be- nim kasetimın son çalışmaları bit- mişti. Keşke daha önceleri tanış- saydık. Onun belgeseline müzik yazmak ve yorumlamak daha baş- kaolacaktı. Sevgili Tolga'nınbel- gesele koyduğu konu ve sahneler, benim notalarla çizmeye çalıştı- ğım sahnelere fazlasıyla benziyor. Iyi bir müzik dinleyicisi, eğer mü- ziği dinlerken, çalınan yapıtın adı ve konusuyla ilgilenirse, aynen bir filmi başından sonuna kadar izler gibi sahneler gözünün önün- den bir bir geçecek. Bu konuda hem CD hem de kasette saniyeler- le belirtılmiş açıklamalar bulunu- yor. Sponsor arayışında - Bu yapıtı Yeni Zelanda'da da seslendirdiniz. Konserin ar- dından gelen tepkiler nasıldı? BİLGEN - Yenı Zelanda'da Gary Daverne'in şefliğinde Auckland Senfoni Orkcstrası ile seslendirdik. Yaklaşıkbinkişinin Türk ve Yeni Zelanda bayrakları arasında dinlediği konser sırasın- da, Çanakkale Savaşı'yla ilgili görüntülerin yer aldığı bir sine- vizyon gösterısi yapıldı. Çok sı- cak karşılandık. - Yeni çalışmalarınız var mı ilerde? BİLGEN - 'Gelibolu Rapsodi- si'nden yola çıkarak bir Çanak- kale belgeseli yapmayı düşünü- yorum. Şıı anda sponsor arayışı ıçerisindeyim. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün Çanakkale Sava- şı'nın 90. yıh anısına 24 Nisan'da düzenleyeceği konserde bu yapı- tı Izmir Devlet Senfoni Orkestra- sı eşliğinde solist olarak seslen- direceğim. Daha sonra 6 Ma- yıs'ta, Antalya Senfoni Orkestra- sı'yla seslendireceğiz. Konserin solisti Danimarkalı trompetçi Lars Ranch olacak. Bu konser- de Gelibolu Rapsodisi ilk kez, ne- fesli ve vurmalı çalgılardan olu- şan bir orkestra eşliğinde seslen- dirilecek. Turgut Özakman'm 'Ocak' adlı oyununu Yıldırım Fikret Uğrağ sahneye koyuyor Iyi kurulu bir oyıın: Ocak • Turgut Özakman'm 'Ocak' adlı oyununda geleneksel açıdan çerçevesi çizilen yoksul bir ailenin yaşam savaşımında, geleneksel biçimiyle irdelenmesinde ortaya çıkan trajikomik durumlar betimleniyor. HAYATİ ASILYAZICI Turgut Özakman'm oyunlan, Türk ti- yatrosunda bir dönüşümü simgeler. Ülke- mizin toplumsal ve tinsel yaşamının geniş yelpazesinde geniş ctki yapan nitelikli oyunlar üretmektedir. Cumhuriyet aydın- lanmasının 1950 kuşağı içinde en genç oyun yazan olarak oyun yazarhğında yeni bir gelişme gösterir. Yazarlığının iki evre- sinde verdiği oyunlar, yazılış tarihlerine göre ilginç ve ilgi çekici oyunlardır. 50 ku- şağının en genç yazan olarak ilk deneme- sini on altı yaşında verir, yazdığı "Masum Katiller" (1946) adlı oyunu Ankara Hal- kevi'nde oynandı. İlk dönem oyunlan ara- sında yer alan "Pembe Evin Kaderi" (1951), "Duvarlann Ötesi" (1958), "Gü- neşte On Kişi" (1955) adlı yapıtlan oyun yazarlığındaki biçemini belirleyen oyunlar oldu. "Pembe Evin KaderF'yle profesyo- nel yazarlığa ilk adımı atmış oldu. Oyun- da, Türk toplumunun çelişkiler içindeki bi- reyleri, bocalamalarını işler. "Güneşte On Kişi" ödün vermeyen bir gazetecinin sava- şımını anlatır. "Duvarlann Ötesi"nde, toplıım dışına atılmış kişileri toplumla ay- nşmazlıklarını, çatışmalarını irdeler. "Tu- fan" (1957), savaşa karşı bir oyun; belkide bizdeki ilk örneği. 'Ocak', ilk dönem oyunlarmcta aşama Turgut Özakman, ilk dönem oyunların- da dramatık kurguyu gerçekçilik üstüne kurmuş. Toplumsal ve bireysel gerçekçi- liğin ilgi gören örnekleri arasında "O- cak", toplumsal gerçekliğin yeni biraşa- masını betimleyen bir çahşma. "Ocak" adlı oyundaki sorun, ekonomik açıdan ai- lenin bunahmını, aile 'reisi' babanın ger- çekçilik yönleriyle irdelenmesi. Gelenek- sel açıdan çerçevesi çizilen yoksul bir ai- lenin yaşam savaşımında, geleneksel biçi- miyle irdelenmesinde ortaya çıkan traji- komik durumlar betimleniyor. 196O'lı yıl- lardaki bu görünüm, 2005'lerde, yoksul aile portresi tavana vurmuştur. Yoksulluk ve açlık sınırı, bugünkü iktidarla tehlikcli boyuta ulaştı. Özakman'm "Ocak" adlı oyununun, bugün de güncellığini koruyor olması, yapıtın kalıcılığını, bir Turgut Özakman klasiğine uygun olduğunu gös- termektedir. Başarılı bir yapım Oyunu izlerken, oyunuıı toplumsal konu- mu içinde çevresiyle birlikte algılama ve so- runları çözümlemeyi izleyici, sezgisel bir yaklaşımla çözebiliyordu. Bunu sağlayan, oyunun yönetmeni Yıldırım Fikret Uğ- rağ'dı. Bunca insan malzemesini bu kadar başarıyla kullanmış bir yazarın oyununa, doğru ve gerçekçi açıdan yaklaşıyor ve oyu- nu iyi yorumluyordu. Cumhuriyet Dönemi, 1950 sonrası başka boyutlara çekiliyor, insan- lar giderek kültür ve eğitimden uzaklaştırılı- yordu. "Ocak" ailesi ve bireyleri, hayal gü- cüyle de olsa; yoksulluğa karşı direniyorlar- dı. Yönetmen Uğrağ, oyuncularlagörülürbir biçımde birlikteliği koruyan bir çahşma yap- mış, çağcıl algılama, çözümleme yöntemle- 'Ocak'ta K. Sinan Demirer, Özlem Akdoğan, Elif Melda Yılmaz, Basri Albayrak, Zafer Ergül, Deniz Erdem, Ali Eyidoğan ve Emre Basalak rol ahyor. riyle oyunun temel ilkcsinı açık ve net biçım- de ortaya koymuştu. Karakterlerin çizimin- de oyunculan yaratıcı olmaları konusunda özgür bırakmıştı. Böylece, takım oyunculu- ğu(ekipçalışması)gerçekleştirilmişti. Başa- rılı bir yapımın temeli atılmıştı. Genç oyuncuların, bugüne dek izlediğım bütün oyunlarında başarı çizgılerini sürek- li yukarıya doğru çekiyor olmaları, tiyatro için sevındıricı bir olay. Oyuncuların, rol- lerini çizmekle kalmayışları, karakteıleri- ni betimlemelerı başarı çizelgelerini orta- ya koydu. Sözgelimi, "Tarık"ta K. Sinan Demirer, hayal gücüyle- hayal kırıklığını çok ıyi verdi. Oyunun gerçekçıliğıyle rolü örtüştü. İki eksen kişiden birı oldu. "Safi- ye"de, Özlem Akdoğan, tartımh, ölçülü, dirençli anne çizimiyle inandıncı bir başa- rı gösterdı. Ailenin denge unsuru olmakla kalmadı, oyunun 'baş solisti' oldu. "Bü- yükanne"yi, Elif Melda Yılmaz, güç kompozisyon olmasına karşın iyi ve inan- dırıcı çizdi. "Nihaf'ı Basri Albayrak, "Fazıl"ı, Zafer Ergül, "Sevda"yı Deniz Erdem, "Özcan"ı Ali Eyidoğan ve Em- re Basalak oynuyor. Dört kardeşın de bırbirlerine taş çıkartır- casına rollerine asılması, oyunu tamamla- yan başarıyı getiriyor. Sahnedeki dekor ve giysi tasarımını Yıldırım Urağ-Özüdoğ- ru Cici'nin uygulamaları, oyunun gerçek- çıliğine uygundu. Işık tasarımında yetkin bir sanatçı olan Ersen Tunççekiç her za- manki gibi başarılıydı. Alan Parker onurlandırıldı • LONDRA (BBC) -Ingiliz film yönetmeni Alan Parker'a, Fransa'nın önemli payelerinden biri sunuldu: Yönetmen, ülkenin saygın oluşumlarından 'The Order of Arts and Letters' üyesi ilan edildi. Fransa Kültür Bakanı Renaud Donnedieu de Vabres'in sunduğu bu onursal üyeliği alan sanatçı, yaptığı konuşmada Avrupa filmlerinin önemine değindi. "Çağdaş sinemayı yaratan Hollywood, bazen bir satış ürünü olarak sinemayı kullanıyor" diyen yönetmen, Fransa tarafından onurlandınlmanın kendisi için büyük önem taşıdığını da belirtti. 'The VVicker Man'in yeni çevrimi • Kültür Servisi - 1973 tarihli kült korku filmi 'The Wicker Man'in yeni çevriminin yönetmenliğini Neil LaBute üstlenecek. Nicolas Cage de filmin ortak yapımcısı olacak, hem de kötü kaderine engel olamayan polis memuru Edward Woodward'ı canlandıracak. Filmin 1973 tarihli orijinal filmlerin çevrimini yöneten Robin Hardy daha önce "Yeniden yapımlara karşı değilim, hatta 'The Thomas Crown Affair' gibi yeniden yapımların başarı şansının yüksek olacağına bile inanıyorum. Ancak 'The Wicker Man' her şeyden önce zamansız bir film ve bu nedenle güncelleştirilebilme imkânı yok" diyerek filminin yeniden yapılmasına taraf olmadığını belirtmişti. 'Nurse Betty' filminden hatırladığımız Neil LaBute'in yazdığı yeni senaryoda, orijinal filmin Iskoçya'da geçen hikâyesi, ABD'de kadınların otoritesinin daha güçlü olduğu dindar bir kasabaya taşınıyor. Michael Nyman'dan yenî opera • LONDRA (BBC) - Ingılız besteci ve piyano virtüözü Michael Nyman'ın yeni operasının dünya ilk gösterimi Almanya'da yapıldı. Peter Greenavvay gibi başarılı yönetmenlerin filmleri için yaptığı özgün bestelerle de tanınan Nyman, 'Dada' ve 'Facing Goya'dan sonra, 'Love Counts'u sanatseverlere sundu. Bu opera, bir boksör ve matematik profesörünün yaşamından bir kesit üzerine. Operanın konusu, Michael Hastings'in bir öyküsüne dayanıyor. Fantastîk Fim Festivali Brüksel'de • Kültür Servisi - Brüksel Uluslararası Fantastîk Film Festivali 26 Mart'a dek sürecek. Festival'in bu yıl en büyük sürprizi, korku sinemasının başyapıtlarmdan biri olarak kabul edilen 'Exorcist' (Şeytan) serisinin öncesini anlatan 'Prequel Exorcist: The Beginning' filminin ilk kez seyirci ile buluşacak olması. Paul Schrader'ın imzasını taşıyan ve üç yıldır adından söz ettiren tasarı 18 Mart'ta gösterime girecek. Festival kapsamında, 34 yeni filmden oluşan seçkinin yanı sıra uluslararası yarışma için 13 film katılacak. Festivalde her yıl uluslararası yarışmada en iyi film dalında Altın Kuzgun; en iyi oyuncular, en iyi kurgu ve en iyi özel efekt dallarında ise Gümüş Kuzgun ödülleri verilıyor. Uluslararası seçici kurul; Maria Schneider, Sean Young, Sogo Ishii, Udo Kier, Fabrice Du Welz ve Amanda Plummer gibi isimlerden oluşuyor. Mehmet Güleryüz'den performans • Kültür Servisi - Mine Sanat Galerisi'nde 'Trambolin Resimleri' adlı sergisi sürmekte olan Mehmet Güleryüz, bugün saat 14.00'te özel bir etkinlikle sanatseverlerle buluşacak. Sanatçı, galeri alanında 'duvarda resim çalışması' gerçekleştirecek. Güleryüz'ün çeşitli dönemlerinden desen çalışmalarını içercn sergi, 28 Nisan'a dek sürecek. (0 216 385 12 03) BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da 'Rumeli Türküleri ve Zeybekler' konseri. (0 212 232 98 30) • İTALYAN KÜLTÜR MRKEZİ'nde Borusan Kültür Sanat işbirliğiyle 19.00'da Dilbağ Tokay (viyolonsel) ve Emine Serdardoğlu (piyano) konseri. (0 212 292 06 55) • BABYLON'da 21.30'da Alihan Samedov konseri. (0 12 292 73 68) • BİLGİ ÜNÎVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'ndal5.00'te 'Kayıp Aranıyor: Debra Winger', 17.00'de 'Gidiş Geliş+Sinema Tarihi/İlk Filmler', 20.00'de 'Tomorrow Never Dies'. (444 0 428)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle