22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA \ CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2005 CUMA 14 KULTUR kulturfd cumhuriyet.com.tr Kentteki yapılarm çoğunda modernist ve postmodernist eğilimler ağır basıyor IşıltılıbirDubai masah...KAYA ÖZSEZGtN Kendi çelişkilennı ıçınde barındir- maklaberaber, ona dışarıdan bakanla- rı her zaman şaşırtacak karmaşık vc il- ginç olgularla dolu oluyor Arap ülke- leri. Şaşırtıcılığınnelerden kaynaklan- dığı ilk bakışta fark edilmiyor ve bü- tün Arap ülkelerini kapsamıyor olsa da bunların arka planinda, başta petrol üretimi olmak üzere zenginlikkaynak- larının bulunduğu kuşku götürmez. Gelencklcrc ve dinsel tabulaıa bağlı- lık, salt Arap ülkelerine özgü bir şart- lanmişhk değil elbet ama Araplar bu şartlanmışliği hem önemsiyor, hem de gerektıği kadar önemsemiyor görün- mek gibı bir lüksü de yaşamaktan hoş- lanıyor gibıler. Kimi zaman bütün bir Avrupa ortaçağmin, ayni döncmdeki Arap ortaçağından etkilenmiş olduğu unutıılur ya, bu Doğu kültürünün te- mellerine iııdiğinizde karşınıza çikacak olumlu-olumsuz etkenlenn tümü, as- hnda, özgün bir Arap düşüncesınin varlıgı hesaba katıldığında, sıze pek de şaşırtıeı gelmeyecektir. Batılının Arap dünyasmda tanık olmaktan hoş- nut kalacağı ya da ele^tireceği şeyler de onda görüp şaşıracağı şeylerle ör- tiişür gcncllikle. Kısaca, Arap yaş,amı ve bu yaşamın yansımalan, bu görün- tünün gerisindeki bilinmeyenler hesa- ba katılmadıkça tam olarak anlayıl- maz. Otuz yıllık yapılar Hele sanat gibi, içerdiği bileşenler gözdcn u/ak tutulduğunda, örneğin Doğu'nun Batı dünyasından, Batı'nın Doğu dünyasından aldiklannın dökü- mü yetennce bilinmediğinde, birta- kım kestirimlerde bulunmak ve yanıl- gılara düşmek her zaman mümkiin. îslam gelenekleriyle Hıristiyan gele- ncklcriniıı yakın temasa geçtiği Endü- lüs kültiiründeki "mudejar" üslubun "mozarabik" karakleri, etkileşinıin ti- pik bir oluşumudur, ama bu oluşum, ıçten ıçe bırtakım uzantıları, sonraki dönemlerde de gizli ya da açık biçim- de kendı ıçınde taşımış olsa da, bu hu- sus hep bir kenara itilir ve Bati kültü- rünün baskıtı etkisi öne çıkanhr Birleşjk ArapEmirlikleri'nden Du- bai'de geçirdiğimiz birkaç gün, bu ol- D guyu yeniden düşünmemize yol açtı. Bılindigi gibi, Birleşik Arap Emirlik- leri, Basra Körfczi çevresinde yedi emirlıkten oluşan, Abu Dabi merkez- li bir ülke. Iç işlerinde serbest, dış iş- lerinde merkezı bir yapı göstcriyor bu emirlikler. Toplam nüfus üç milyona yakın ve bu nüiiısun yaklaşık üçte iki- si Dubai'de yaşıyor. Yerlı halk, nüfıı- sun pek az bir bölümünü oluştunıyor. Dünyanın petrol rezervininyüzde 10'u burada üretiliyor. Sokaklarında bol miktarda Hint, Pakistan, Endonezya, Filipin asıllı insanlar görüyorsunuz. Bunlar, genellikle ülkenin çalışan ke- simini oluşturmakta. Devletin yüksck kademesınde emırlik mensuplan var. Iki yanı düzgün budanmış ağaçlar, geniş otoparklarla çevrili, geceleri ışik seline boğulmuş bulvaıianndan son model arabalarakıp duruyor. Dubaili- lerin çoğu, basta Amerika ve lngilte- re olmak üzere, dış ülkelerde eğitim gönmüşlcr. Konuşulanyaygındil, Arap- çanın yanı sıra Jngilizce. Camiler, si- nagoglarve kılıseleryan yana. Çok kat- h büyük alışvenş merkezlerinde, ge- leneksel Arap gıysileri içinde beyaz- lara bürünmüş Araplar ve her kesim- den turist kalabalıgı kaynıyor. En iin- lü Batıh firmalann satış mağazaların- da, en modern ürünler, özellikle de elektronikeşyasatılıyor. Dubai'ye, bir elektronik eşya cennetı gözüyle ba- kabilirsiniz. Seyahat firmalannın, baş- ka ülkclerden, bu arada Türkiye'den ta- şıdıklan yolcular, Dubai'ye daha çok ahşveriş yapmak için geliyorlar. Dubai'de ilk dikkati çeken, en es- kisi otuz yıllık bir geçmişe sahip olan yapılar. Dümdüz arazi üzerinde, çok katlı iş merkezlerinin yanı sıra ken- ün biraz dışına kaymış olan tek kat- lı villatipi yapılar. Kentın birçok yc- rinden görülebilen ikız kıılelerin ya- nı sıra bütün turistlerin akın akın gör- meye gittikleri yer, içine gırmenin bazı koşullara bağlı olduğu, Arap kalesi anlamına gelen "Burj Al Arab", üç yüz metreye varan yüksekliğiyle dev bir yelkenliyi andırıyor. Onun yanı sıra 1980'de inşa edilen Jume- irah Camii ve savunma bakanlığı ola- rak da kullanılan Şeyh bin Muham- med Sarayı, başta gelen yapılar. Ken- ti ortadan ikiye bölen ve Basra Kör- fezi'ne dökülen yapay kanal (Creek) üzerinde, turistlere hizmct veren "de- niz taksileri" çalışıyor. Bu araçlarla eski Dubai'ye geçıliyor. Deniz araç- larırun nhtıma yanaşırken lunapark- larda çarpışan otolar gibı birbınne sür- tünerek geçmeleri, eğlenceli bir or- tam oluşturuyor. Küçük bir Manhattan Mahtum ve Raşıd soyundan gelen Emirlik liderlerinin, Dubai'ye kat- tıkları bir tarih geleneği yok çevre- de sadece, petrol, doğalgaz ve ıncı avcılığından kaynaklanan zengin- lık var çevrede gözlemlenen. Dün- yanın en büyük otellerinden bazıla- rı burada. Etrafta "küçük bir Man- hattan'" olarak yonımlamyor Du- bai'deki yapılanma. Dubaili zengin kesim, modern bir kent yaratmak için bütün olanakları seferber etmiş- ler; çoğunluğu tngiliz ve Amerika- lı mimarların projelerine göre üre- tilmiş yapılar arasında, özgün çağ- daş mimarlık örneklerine sık sık rastlayabiliyorsunuz. Yapılann ba- ubai'de ilk dikkati çekcn, en eskisi otuz yıllık bir geçmişe sahip olan yapılar. Dümdüz arazi üzerinde, çok katlı iş merkezlerinin yanı sıra, kentin biraz dışına kaymış olan tek katlı villa tipi yapılar. Dünyanın en büyük otellerinden bazıları burada. Dubaili zengin kesim, modern bir kent yaratmak için bütün olanakları seferber etmiş; çoğunluğu lngiliz ve Amerikalı mimarlann projelerine göre üretilmiş yapılar arasında, özgün çağdaş mimarlık örneklerine sık sık rastlayabiliyorsunuz. /.ılarında, geleneksel Arap mimar- lığını anımsatan aynntılar dikkat çe- kiyor olsa da pek çoğunda moder- nist ve postmodernist eğilimler da- ha ağır basıyor. 1lerde çağdaş mimar- lık eserleri arasında, Dubai'deki bu örneklerden en seçkin olanlarının yer alacağı beklenebilir. Dubai'deki yaşam biçimini ve et- nografik kalıntıları kapsayan Du- bai Müzesi, ülkeyi görmeye gelen- lerin rağbet ettıkleri yerler arasında. Büyük ahşveriş merkezlennde, sa- tışa sunulan tablolara bakılırsa bu sa- nat dalına yönelik kültür bınkımi- nin çok alt basamaklarda olduğunu görmek, elbet şaşırlıcı olmuyor. (,'ölde, bir dizi cip eşliğinde düzen- lenen safari ve o günün akşamında, güııdüzden geceye dönüşen saatler- de yakılan ateş çevresinde yaşadı- ğımız Arap geleneklerine özgü eğ- lence, sanırım uzun süre belleğim- den silinmeyecek. Kısa Dubai masah burada bitiyor. Uygarlıklarçatışmasındansözedıl- diği bir aşamada, bu masahn yennı bulmak daha da güçleşiyor. KÜLTÜR * SANAT Sinema TEK (0312)2*3(9 78 KADIKOY Tlf: 0216.344 01 41 lltHlye Sıtn Gillt Sık. M 9 la ainttması, ElMNVnin ytrek yııhm Uılkiği llonlorınız için: (0212)29589 78 perareWom@perorektam.com.tr perareMom@iuperonlfne.com www.perorelilom.coin.tr NAZMl KAL'IN 'FİKRETMUALLA' FlLMlNlN ÇEKİMLERt 17MARTTA BİTİYOR Usta belgeseldden 'birdeli 'ninyaşamöyküsü NENAÇALİPtS Kımilerine göre 'deli', Kimilerine göre 'alkolik' lürk resminin önem- li isimlennden Kikret IVIııalla'nın ijimdiye kadar bilinnıeyen pek çok yö- nü belgesel ustası NaznıiKal'ın araş- tırmalanyla gün yüzüne çıkacak. Mart ayında retrospektif Fikret Mualla sergısine ev sahipliği yapa- cak olan tstanbul Modern Sanat Mu- zesi'nin isteğı üzenne çe- kilen belgeselde usta res- samın yaşamı, evi, öldü- ğü kasaba, onun için söy- lenenler yer alacak. iz Bırakanlar 1998 yıhnda İ/Bıra- kanlar 1 adlı30bölümlük bir belgesel hazırlamaya başlayan Kal, edebiyat ve sanat adamlarımızın belgesellennı ve ar- şivlerini eski kültür bakanlanndan İs- temihan Talay'ın leşvikiyle çekme- ye basjamı$. Bu çahşmasnıı epey- ce genişleten Nazmi Kal, yeni hü- kümet döneminde kimsenin bu ta- sanya ilgi göstermediğini söylüyor. u Bir lessnıııırı, bir edebiyat adamı- nın görüntüsünün desaklanması ge- rektiğine inanıyonım. Sadece onun yapıtları değil, onun görüntüsü, ya- şanüsı mullaka biryerdc arşMenme- lidir" diyen Nazmi Kal, özellikle Fikret Mualla belgeselini yaparken bunun yokluğunu çok hissetmiş. Gazetemizin arşivini belgesel için kullanan Nazmi Kal'ın bir sonraki durağı, 1962 yıhnda geçirdiği felç- ten sonra bakımını üstlenen müşte- risi Madame Angles'nın ressamı • Istanbul Modern Sanat Miizcsi mart ayında bir retrospektif Fikret Mualla sergisine ev sahipliği yapacak. Scrgi için Nazmi Kal usta ressamın yaşamını konu alan bir belgesel hazırlıyor. yerlcştirdigi Nice'teki Reillane ka- sabası. Türklye'nln gururu Yaşamının sonuna kadar felç ola- rak orada yaşayan Mualla'nın ke- mikleri dönemın C'umhurbaşkanı Kalıri Korııtürk'üıı çabalanyla Tür- kiye'ye getirildi ve Karacaahmct Mezarlığı'na gömüldü. Fikret Mu- alla'yı tanıyan yazar Hıfzı Topuz'la da göriişülmüş. Kal'ın çekeceği bu belgeselle amacı, dünya çapında bir sanatçı olan Mualla'yı Türk toplu- munatanıtmak. "Kiınisi deli diyor, kimisi s;ıı lııış, her şeyden önce herkesin kabul etti- ği bir şcy var ki o da dünya çapında, Türkiye'nin gururu olan bir sanat- çı olıışu. Bir edebiyatçının, yalnız bir ressamın paltosu, piposu gibi özel eşyalan müzeye konmamalı; onu sesiyle, boyuyla posuyla, görün- tüsüyle, yaşantısıyla daha yakından tanımalıyı/. Bir ressamın bir resmini gör- mekle ona sempati duya- mıyoı sıııııı/. Ama onun yaşamını görürseniz ken- dinize daha yakın hisse- dersiniz" diyor Nazmi Kal. Şimdiye kadar çektiği ressam ve edebiyatçil belgeselleri yakın bir zamanda bir televızyon kanalında yayımlanacak. Fikret Otyam, Talip Apaydın, Fa- kir Baykurt gibi çınarlarla yaptığı ko- nuşmaları yazıh hale getiren Nazmi Kal, talep olursa da bu işlerini kitap- laştırabileceğini söylüyor. Nü eser sansiirüne tepld CHPPendikîlçe Örgütü, çağdaş Türkiye'deyaşamakisteyentümyurttaşlan, sanata vesanatçıyasahip çıkmakadına bağnazlıklara karşı durmaya çağırdı BEYOGLU CINE MAJESTIC 0212-2449707 19.30-21.30 KIBRIS LEFKOŞE GALLERIA 0392-227 70 30 14.00-17.30-20.30-23.00 ÇORUMOZDOGANLAR 0364-2213904 14.00-18.00-21.00 İstanbul Haber Servisi - CHP Pendık İlçe Örgütü, ilçede AKP'li belediyenin "nü sanat eserlerine sansür uygulamasmı" protesto ede- rek sanatseverleri bu tür bağnaz- lıklara karşı dunnaya çağırdı. CHP Pendık İlçe Sekreteri Ta- nk Kalyalı, yaptığı yazıh açıklama- de, Pendik Belediyesi'ne ait Meh- met Akif Ersoy Kültür Merke- zı'nde sergilenen bazı nü eserlerin, müstehcen oldukları gerekçesiye yetkililer tarafından kaldırılmak istendiğıni anımsatarak hemen he- men her gün ülkenin bir yerinde oy- natılmak istenmeyen oyunlar, ka- patıhnak istenen sergiler, "içine tükiirülnıek istcnen" sanat ve sa- natçı ulayları olduğunu söyledı. Balyalı, sanata sansürün en net du- rumu olan bu olayın da, yöneten- lerin ülkeyi ncreye götürmek iste- I dikleri ve kafalarının arkasında- kileri görmek açısından birörnek olduğunu vurgulayarak "AB eşi- ğindc bekletilen Türkrye'de, bu tür soı uıılaı ın son bulması kaçmılına/.- dır. Sanatseverleri, çağdaş bir Tür- kiye'de yaşamak isteyen tüm yurt- laşları sanata ve sanatçıya sahip çıkmak adına bu tür bağnazlıkla- ra karşı güçlü bir şekildc karşı dur- maya davetediyoruz" diye konuştu. YAZIODASI SELİMİLERİ Istanbul'da Okuduğum Bazı Kitaplar (2) Işte, Doğan Kardeş ciltleri sanki içerde, ba- bamın dolabının ablama aynlmış bölmesinde du- ruyormuşçasına, gidip sayfalarını karıştırabile- cekmişimcesine yakın bana. Anılarımda zarna- na meydan okumuş bir halleri var. Saat ille öğleden sonradır. Okuldan yeni dön- müşüm. Cılız güneş demeti dolabın kapağında oynaşıyor. Işte, Karakedi Çetesi de, Bayan Şı- pıldak da, kara kara ahtapotlar, sarı denizyıldız- ları, yosunlar, batık gemiler de güneş demetiy- le oynaşacak, sarılaşacak ve Selma Emiroğ- lu'nun güzel çizgilerinden, renklerinden, Ce- mal Nadir lezzetli bir dünya fışkıracak. Ne var ki, ışıkların oynaşması, kucaklaşması geçtikçe, olup bitenler gölgelendikçe, Doğan Kar- deş ciltlerinin yerinde yeller estiğini içim burku- larak fark ediyorum. O evde değiliz. Teşvikiye'deki evde de deği- liz. Şişli'de bir apartmanın on bir numaralı da- iresinde tek başımayım. Fakat yalnızlık sızısına kapılmamak için hemen tarihi romanlara savruluyorum. Sahnede bu kez Abdullah Ziya Kozanoğlu'yla Oğuz Özdeş var. Kozanoğlu'nun Savcı Bey'inden o kösnül ha- va hâlâ sızıyor. Oğuz özdeş' in Dağ Başını Du- man Almış'\ bana hep bir sinema filmi gibi yan- sıyor. Yazarını unuttugum Rukiye Hatun'u ise Şi- fa'daki evde, dedemlerin evinde yaz günü oku- yorum... Tarihi romanlara elbette Murat Reis'in Oğlu da eşlik ediyor. Yazarı Reşat Ekrem Koçu ola- bilir mi? Balabancık / Istanbul'un Taşı Toprağı Altın'ın yazarı kesenkes Reşat Ekrem. Bu iki eş- siz roman birçok mevsim benimle birlikte, ye- niden-yeniden okumak için. Hatırlayışlarım beni yanıltmıyorsa, 'büyük- /er'in okuduğu romanlara dokuz yaşımdayken dadanıyorum. Cihangir'deki eve her gün Hür- riyet gazetesi alınıyor. Muazzez Tahsin Ber- kand'ın bir romanı tefrika edilecek, günler ön- cesinden duyuruluyor: Yılların Ardından. Her tefrika romanda aynı şey olmuyor muy- du; ertesi günkü gazeteyi heyecanla, sabırsız- lıkla beklemiyor muydum, ya bir şey olursa, ya tefrika kesilirse, o gün evimize gazete girmez- se... Neyse ki tehlikeler atlatılıyor ve Yılların Ardın- dan bir gün "SON" yazısıyla noktalanıyor. Yine Cihangir'deyken Etem Izzet Benîce'nin akşam gazetelerinden hangisiyse, adını anımsa- yamadığım o gazeteyi alıyorum. Bir tefrika roman şenliği bu gazete. Yedi sekiz tefrika roman bir ara- da. Suat Derviş'in Aksaray'da Bir Perihan'ı gön- lümü adamakıllı çeliyor. llkokul yıllarım böylece bitiyor. Galatasaray Lisesi'nin hazırlık sınıfına başladı- ğımda, hercumartesi, okul çıkışı Kitap Sarayı'na uğranılıyor. Her on beş günde bir de yeni yeni ki- taplar alınıyor. Hep O Şarkı Kitap Sarayı'ndan alınıyor. Hep O Şarkı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun son ro- manı. Eski bir İstanbul hanımefendisinden iz sü- rülerek yazılmış izlenimini yaratmak isteyen bu in- celikli roman, Istanbul'un zaman içindeki büyük serüvenine beni ilk götüren yapıtlar arasındadır. Hep O Şar/c/'yla birlikte, bu kentin tarihten ta- rihe yaşamasını düşler, kurcalar olmuştum. Bir- birine kanşarak süregelen kültürler, gelenekler, gö- renekler... Hep O Şarkı, Galatasaray'ın alaca ışıklı koridor- larında, pencere kenarına oturularak okunmuş- tur. Zaten o dönem, üç romancı gözdemdi: Reşat Nuri, Halide Edib ve Yakup Kadri. Hangisini da- ha çok seviyordum? Bu, günden güne değişirdi. Kimileyin Halide Edib başı çekerdi, kimileyin Re- şat Nuri. Yakup Kadri, her nedense, hemen hep ikinci sıradaydı. Reşat Nuri'nin Dudaktan Kalbe ve Akşamgü- neşi romanlarını Teşvikiye'deki evde gözyaşları- mı, hatta hıçkırıklarımı tutamayarak okumuştum. Yarın Vapaya/nc'daki Şem'i Dede Dudaktan Kal- be'nin yadigârıdır... öneriler: Dergi / Yemek ve Kültür, Kış 2005 sayısı, Çiya Yayınları. (Turgut Çeviker'in yayın yönetmen- liğinde çok hoş bir kültür dergisi.) K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle