18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2005CUMA 10 dishab(S)cumhuriyet.com.tr TÜSİAD'm Brüksel temsilcisi Bahadır Kaleağası'na göre, Türkiye AB yolunda gelişmelere göre davranmalı 'Gerekirsefrenebasahm'ürkiye'nin AB sürecini Cıımhııriyet içiıı dcğerlendiren Kaleağası, AB'nin ckonomik olarak büyüyen, daha dinamik, siyasi olgunluğu artan, demokrasisi aşırı sağın hâkimiyetine girmeyen, kurumsal açıdan kaos içinde olmayan bir yapı olması durumunda Türkiye'nin birlik içinde yer alması gerektiğini belirterck "Türkiye veya AB krize girerse bu siircç yavaşlayacaktır. Bizim de AB'yc yönelik koşullarımız olacak" dedi. KLÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL- Türkiye Sanayici ve îşadam- ları Derneğı'nin (TÜSİAD) Brüksel tcmsilcı- sı Dr. Bahadır Kaleağası, Türkiye-Avrupa Bır- liği (AB) ilişkilerini uzun süredir yakından iz- leyen bir uzman. Türkiye'nin 3 Ekim tarihin- de başlayacağı müzakere süreci hazırlıklarına ve AB'nin bugünkü çalışmalanna yönelik ge- nış bılgiler veren Kaleağası, Türkiye'nin bu sü- reçte karşılaşabileceği sorunlan Cumhuriyef e değerlcndirdi. - AB'nin 17 Aralık doruğundan çıkan kara- nn ardından Türkiye'nin bugün içinde bıüun- duğu süreci anlatır mısınız? - Bu, yeni bir döneme geçtiğımiz bir hazır- lıksüreci. AB Komisyonu gelecekdönemibe- lirleyecek belgelerı hazırlıyor. Bunlardan en önemlısı müzakere çerçevesi belgesi. Bu bel- geyle komisyon Türkiye ile müzakerelenn ge- nel stratejisini belirleyecek. Bu belgede süre- cin uzunluğıı, yöntemi ve hangi konulara ön- celik verileceği yer alıyor. Bunun ardından ye- nilenmış katılım ortaklığı belgesi hazırlanacak. Bu belge ise gelecek 10 yılda Türkiye'nin AB 'ye uyum konularının yer aldığı bir yol ha- ritası. Komisyonun hazırladığı diğer bir belgc isc 6 Ekimraponında sözkoııusu ettiği, 3. sü- tun meselesine yönelik bir belge. Bunun ıçın- de AB-Türkiye arasındaki sivil toplumlar ara- sı diyalog ve Türkiye'nin AB kanıuoyuna da- ha iyi tanıtılmasına yönelik çalışmalar yer alı- yor. Dığer taraftan Türkiye de kendi hazırlık- ianru yapıyor. Başmüzakercci, ekibi, müzake- re heyeli gibi... 3 EKİM BSRAZ CEÇ BİR TARİH -Zirvckarannda müzakeretarihinin 9 ay son- rasıııa atılmasının yanı sıra komisyon, taranıa sürecinin 3 Ekim tarihiııde başlayacağını açık- ladı. Bu etkenler müzakere sürecini gedktirme- yecek mi? - Müzakerelerin ekımde başlayacak olması biraz geç bir tarıh oldu. Bunun da en önemli nedeni Fransa'daki anayasa tartışmalarıydı. AB'nin 25 ülkesinden 22'si ve AB Komisyo- nu müzakerelerin bir an önce, mayısta başla- ması taraftanydı. Ancak Fransa'nın anayasa re- ferandumundan korkması nedeniyle müzake- re tarıhı sonbahara kaldı. tngiltere de biraz böyle olmasını istedi. Türkiye'yi destekleyen lngiltere, müzakerelerin kendi dönemınde baş- lamasını simgesel açıdan tercılı etti. Ancak ta- rama süreci kamuoyunda algılandığı gibi bir sorun oluşturmuyor. Tarama, müzakerenin bir aşaması. En önemli konulann çoğu taramada Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini yakından izleyen TÜSİAD temsilcisi Bahadır Kaleağası, Brüksel muhabiı iıııi/in üyclik sürecinde gelinen son noktaya ilişkin sorulanııı yanıtladı. hallediliyor. Tarama süreci müzakerelerin ön- cesi veya sonrası değil, bizzat müzakerelerin ilk aşaması. İyi bir tarama, sonraki dönemi kolaylaştıracaktır. Zaten bırçok yıla yayılacak bir süreçte ayların pek öııemi yok. Türkiye uzun yıllardır beklediği bir döneme bu kadar yaklaşmışken, biraz daha beklemek elbette psikolojik olarak tercıh edilmeyen bir durum. - 1 araıııa süreci nc kadar zaman alır? - Tarama süreci diğer aday ülkelerde müza- kerelerin açılışından sonra yapılmış ve 1 yıl ıçın- de bitmiş. Türkiye diğer adaylardan çok daha büyiik bir ülke. Tarama süreci daha kanşık ve uzun olabilir. Diğer taraftan, yıllann birikımi olaıı bir yakınlaşma, Gümrük Bırlıği'nın ve Hel- sinki kararlan sonrasında alt komite toplantı- lannın birikımi var. Bunlar da kolaylaştırıcı et- kenler. Pek çok alanda taramanın hızlı gide- ceğıni sanıyorum. Tarama sürecinin 6 ila 12 ay süreceğini söyleyebiliriz. - Müzakere çerçevesinin ana hatları neler olacak? - Türkiye içiıı henüz bir müzakere cerçcve- sı açıklanmasa da Hırvatistan için ha/ırlanan belgeyi tcmel alabiliriz. Türkiye'nin müzake- re çerçcvesi aşagı yukan aynı olacaktır. Bu belgede, dığer aday ülkeler için dendiği gibi müzakere sürecinin ucu açık bir süreç olduğu iladesi yer alacak. Birlakım geçici kısıtlama- ların getirilebilcccği söylenecek. Bu, Türkiye'de yanlış anlaşılan bir konu. Kalıcı önlem mad- desının kalıcı kısıtlamaymış. gibi anlaşılması Türkiye ve Türk hukukçuları açısından birta- lihsizlik oldu. Bu süreçte soyut birkonuyla za- man kaybederek asıl tartışılması gereken ko- nulara eğilmedik. Belgede, serbest dolaşım, ta- rım politikası, bölgesel politikalar gibi sorun olabilecek bazı başlıklann da altı çızılecek. Bundan öncekı adaylarda ağzı yanan AB Ko- misyonu bundan sonra uygulamaya daha da önem verecek. Bu belge, müzakere başlıkla- rının neler olduğıınu da belırtecek. Hırvatis- tan için 36 müzakere başlığı bulunuyor. Tür- kiye ıçın de en az o kadar olacaktır. PEK ÇOK REFORM CEREKÎYOR - Müzakere başhkları neden arttırıldı? - Birincisi, AB mevzuatı sürekli gelişen bir hukuk. Ikincisi ise AB her müzakere sürecin- de bir sonrakine birtakım dersler çıkartarak iler- liyor. Bazı başlıkların artması o konulardaki teknik birikımin fazlahğı ve aday ülkenin uyup uymadığının daha iyi takip edebilme amacın- dan kaynaklanıyor. Veterinerlik, hayvan sağ- lığı, tüketici haklan, kamu sağlığı gıbı konu- larda giderek teknikleşen bir AB mevzuatı var. Bu da konulan mümkün olduğunca ayırmayı gerekli kıldı. Artış, var olan konulann ayrıl- masından kaynaklandı. - AKP hükümetinin müzakere hazırlıklan- nı nasıl huluyorsunuz? - Biraz daha hızlı olabilirdi ama iyi gidiyor. Bu çok cıddi toplumsal dönüşümde devlct re- fornuı, bürokratik kültür anlayışı reformu, ııı san kaynakları ve eğitim reformu gerekiyor. Bu süreçte üç biçimden biri söz konusu. Aday ül- keler bu dönemi öngörerek gerekli dcğişiklik- aleağası, AKP hükümetinin müzakere hazırlıklannın biraz daha hızlı olabilcceğini belirterek Türkiye'nin "Kervan yolda düzülür" mantığını benimsemiş göründüğünü söyledi. Kaleağası, "Bazı alanlarda Türkiye önceden hareket edebilmeyi bilmeli. Çünkü önceden hazırlanmazsa kazalar gelebilir. Bunlardan en önemlisi bürokratik kültür anlayışındaki kapsamlı bir değişikliktir" diye konuştu. ğın hâkimiyetine girmeyen, kurumsal açıdan kaos içinde olmayan bir yapı olursa Türkiye bu yapının içinde yer alnıalı. - AB içinde çok tartışılan konulardan biri de ulusal egenıenlik konusu. Üyclik sürecinde Tür- kiye bu konuyu nasıl ele alacak? - Ulusal egemenlık gerçekçi oluııması gere- ken bir konu. Fransa, lngiltere, lspanya, Alman- ya ve Isveç gibi her biri ayrı egemenlik kiiltü- rü olan ülkeler nasıl taviz vcrmeden AB ülke- si olmayı beceriyorlarsa, Türkiye de aynısını yapacak. Yunanıstan gıbı küçük bir ülke AB üyeliği sayesınde ulusal egenıeniiğini arttırdı. AB üyesi olmak ulusal egemenliğin azaltılma- sı değil. Ancak bazı alanlarda AB hukukunun parçası olan ülkeler ortak bir hukuk çatısı al- tındabirleşiyorlar. Bu alanlarpragmatikneden- lerle seçilmiş, küresel gerçekler nedeniyle ül- kelerin zaten tek başına bir politika gütmesi- ne imkân vermeyen alanlar. Çevre kirliliği, uluslararası enerji şebekeleri, altyapı, ulaştır- ma ağları, tek pazar, uluslararası ticaret gibi ko- nularülkelerin işbirliği yapnıasını gerektiriyor. Bilgi toplumu, nanoteknolojıler, bıyoteknolo- jiler ve telekomünikasyon alanlarında sınırlar ötesi bir hukuka ihtiyaç var. Bu nedenle AB içinde ulusüstü bir birliktelikdüzenlenmişdu- rumda. AB'YE AKILCI YAKLAŞILMALI leri bilimsel, akılcı bir şekilde yaparak ve ka- rarlılıkla uygulayarak da yaşayabilirler. Ya da bu dönemi büyük kazalarla, büyük yaralar ala- rak ve bunun sonucunda mecbur kalarak ta- mamlayabilirler. Ya da "Kervan yolda düzü- lür" mantığıyla sorunlar çıktıkça hızlı tepki- ler vererek çözmeye çalışıp aşamalı bir eğilim içinde olabilirler. Türkiye'yi üçüncü seçeneğe daha yakın gi- bi görüyoruz. Ama bazı alanlarda Türkiye ön- ceden hareket edebilmeyi bilmeli. Çünkü ön- ceden hazırlanmazsa kazalar gelebilir. Bunlar- dan en önemlisi bürokratik kültür anlayışın- daki kapsamlı bir değişikliktir. Devletin genel reformunu başlatnıadan müzakere yapısını ne kadar iyi kurarsanız kurun, havada kalır. Bü- rokratik kültür anlayışı içinde bakanhklar ara- sı eşgüdüm, bilgi paylaşımı, bürokraside yük- selme kıırallarının değişmesi, devlet-yurttaş, devlet-sıvil toplum, devlet-özel sektör ilişki- lerinin saydam, hesap verebilir hale gelmesi, devlet olma mantığının vatandaşa hızmetkâr olmakla cşdeğer olmasının anlaşılmasına ka- dar uzanan çok önemli bir zihniyet söz konu- su. Türkiye'nin bu süreçte bir kazancı olma- lı. Göstermelik bir AB üyeliği yolunda ılerle- menin anlamı yok. AB de olumlu bir evrinı için- de olursa yollarımız bütünleşecektir. Türkiye veya AB kıize girerse bu süreç yavaşjayacak- tır. Türkiye'nin dc zamanı geldiğinde AB'nin evı imine bakarak frene basma hakkı saklıdır. Bizim dc AB'ye yönelik koşullarımız olacak. AB ekonomik olarak büyüyen, daha dinamik, siyasi olgunluğu artan, demokrasisi aşırı sa- -AB üyelik süreci Türkiye'ye neler getirecek? - Bu süreç insan odaklı ulusal çıkann tanım- lanması ve uygulanması açısından çok büyük bir firsat. Bunun Türk toplumu ve geleceği ıçın büyük bir fırsat olduğu düşünülcrek ger- çekçi olunmalı. AB'ye yandaş veya karşıt ol- maktan ziyade mantıkh, akılcı bir şekilde yak- laşilmali. Uluslararası ılışkılere gerçekçi yak- laşmayı gerektıren bir süreç bu. Bu süreçte Türkiye hem kendisini güçlendirmeli hem de AB'nin nereye gittiğini çok iyi izlemeli. AB iyi gittiği sürece AB'ye girme sürecini hızlan- dırmalıyız. AB sorunlannın çözümüne katkı- da bulunmaya çalışmalı ve sorunlarını çöze- meyen bir AB karşısında da bu süreci yavaş- latmalıyız. 10 yıl içinde ekonomik büyümesı azalmış, rekabet gücü düş.müş, siyasi olgun- luğu olmayan, kaos içinde bir AB varsa, Tür- kiye'nin frene basması normaldır. Türkiye'nin ulusal çıkarlarına, sıyasal ve toplumsal gelişi- mıne katkı sağladığı sürece AB'ye "evet" Ama "Nereye kadar AB" sorusunu da sürek- li sormalıyız. AB'nin geleceğıne katkıda bıı- lunmalıyız, o bizim ortak geleceğimiz. Ama AB 'yı ne olursa olsun vazgeçilmez olarak gör- memelıyız. ÜRKÎYE 'NİN İŞİNE BA RÎŞ YARAR Ortadoğu'da kaos zararlı T - Ortadoğu'daki gelişnıeler Türki- ye'nin AB sürecini etkiler mi? Elbette etkiler. Bir kere Ortadoğu'da barış Türkiye'nin yaranna. Ortado- ğu'da bir kaos her ne kadar Türki- ye'nin stratejik önemini vurguluyor gi- bi görünse dc sonuçta bu durum lur kiye'nin yararına olmayacaktır. Poli- tıkalara destek verirken etnik kalıplar- dan bakmadan, mümkün olduğunca ilkesel bir yaklaşım içine girmek ge- rekiyor. Orta vadede demokrasiye, toplumsal kalkınmaya ve ekonomik büyümeye katkıda bulunacak bir po- litik tutum Türkiye'ye gerek Ortado- ğu'da gerekse dünyada daha saygııı bir yer kazandıracaktır. Bence siyasi söy- lemimızin ayarı çok iyi yapılmalı. ÇlSCAR CATISMASI - Feld Ortadoğu'da ABD ve Türki- ye'nin çıkarlan çatışmıyor mu? - Çatıştıgı yerler var, çatışmadığı yerler var. ABD'nin kendi içinde de çıkarlarının çatıştığını söyleyebiliriz. ABD'nin Irak'asaldınsıherhangi bir saldırı değildi, Kendınce haklı veya haklı olmayan nedenleri olabilir. Bu noktada asıl büyük hata savaş mantı- ğına girilmesiydi. Böylesi bir ortam- da yargılar ve ilkeler de değişti elbet- te. Bu yapılmamahydı.. amayapıldı. ABD'nin bukonudabüyük hatası var, ancak Saddanı Hüseyin'in de önem- li hataları olduğunu vurgulamalıyız. ABD'nin Irak'ta, Filistin'de ve Isra- il de hangı polıtıkaları bölgenin demok- rasisine, toplumsal kalkınmasına hiz- met ediyorsa o polıtıkaları destekle- mek, hangılerı etmıyorsa o polıtika- ları desteklememek gerekiyor. tl- keli bir Türkiye politikasında süzgeç bu olmalı. Etnik kalıplar, antı- Amerikancı veya Ame- rikancı tavırlardan zi- yade aslolan bansj, top- lumsal kalkınma, de- mokrası ve ekonomik büyüme gibi ilkeler- dir. Bugün Türkiye için asıl olan bahıs hâlâ demokrasinın geliştırilmesidir. Tür- kiye, insan haklan ve demokrasi konulann- da bugün geldıği nok- taya çok daha önce gel- miş olsaydı Ermeni da- vası, Kıbrıs sorunu ve Ortadoğu'daki durum ve PKK terörüyle mü- cadelede çok daha güç- lü ve ulusal çıkarlarını fazlasiyla koruyan bir ülke olacaktı. Türkiye'nin insan haklan ve demokraside katedemedığı mesafeler ulusal çıkarlarına ters düştü. Bu dengeleri da- ha iyi korumamız gere- kiyor. 1 : "'".;.: ,»k: - Müzakerelerden önce Kıb- rıs konusunda ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz? - Bu çok zor ve karışık bir sü- reç. Çünkü akılcı bir yapının dı- şına çıkıldı. Taraflann ha- taları işi bu noktaya getır- dı. Koskoca AB, Kıbrıs yüzünden en önemli, en yakın müttefiki ve kom- şusu Türkı ASOS PAPADOPULOS, POLİTtKALARI ALTÜSTETTl Kıbns'ta herkes hatalaryapülik ve Türkiye ile ilişkilere ver- dıgi önemi göz ardı etti. îkinci hatalan, ılımlı lider Kle- rides' in iktidarda kalacağını san- malan oldu. Klendes'in yerine son derece katı ve geçmişi ka- ranlık bir kişi olan Papadopu- los'un gelmesi AB polıtikaları- nı alrüst etti. Türkiye'nin de ha- talan oldu. Aıınan Planı'nı Rum Kesimi tam üye olmadan önce kabul etme fır- satını 2003 'te kaçırarakPapa- dopulos'a bü- ye ile ilişkilerini knze sokabi- lecek noktaya geldi. AB birkaç hata yaptı. Havuç politikasının Kıbrıs Türkleri üzerinde belir- leyici rol oynayacağını düşün- dü. Kıbns Türklerinin güven- yük bir he- diye verdi. Türkiye, ulusal çıkar- lanna çok aykın bir du- rum yaratarak bölün- müş bir Kıbrıs'ın AB'ye üye olmasının yolunu açtı. Papadopulos kendisine ve- rilen bu hediyeyı çok iyi kulla- nıyor, çünkü veto hakkına sa- hip. Papadopulos'u köşeye sı- kıştırmak gerekiyor. Veto hak- kını kullanabilirler ancak siya- si baskı yaratmak mümkün. Pa- padopulos'un banş istemeyen, oyun bozan ve AB'nin çıkarla- nyla çelışen bir tutum ahııası, al- tından kalkamayacağı siyasi bir yük olacaktır. Türkiye bu konu- ya ne kadar barışçı, ılerıci ve AB güvenlıkpolitikaları parale- lınde yaklaşabilirse o kadar Pa- padopulos'u zor durumda bıra- karak baskı yaratacaktır. KKTC 'de referandumda Annan Plam'na "evet" çıkması Türki- ye'ye geniş hareket alanı sağla- dı. Bunu kullanmayı sürdürmek gerekiyor. VETO ÖNLENEBIÜR - Ne tür siyasi haskılardun söz ediyorsunuz? - Siyasi baskı bir yere kadar el- bette. AB bu konuda bir şcy ya- pamıyor. AB dediğimizde Rum kesimi de bu öznenın ıçıne da- hil Dolayısıyla veto edebiliyor her şeyi. Fakat Kıbns'ta bir çö- züm sürecinin hızla işlediğı ve Türkiye'nin iyi nıyetle, yapıcı bir biçimde AB politikası perps- pektifine yerleştirdiği Kıbns so- runu, AB'nin geleceğini ilgilen- dirdiğinden Papadopulos'u ve- to kullanmaktan men edecektir. Herkes bılıyorki Kıbns'taçö- züm Türkiye'nin AB üyeliği ile beraber olacaktır. Bu noktada eğilimler çok önemli. Türkiye, bu politikayı sağlayabildiği sü- rece önü kesilemez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle