Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13ŞUBAT2005PAZAR
4
CUMHURİYET SAYFA
17
a
S
.01)
tstanbuVa
l.ıııI iıuniş...
Yok muydu!
Elektronîk posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 OS Faks: 0.212.512 44 97
- Devlet sanatçısıyla
sözleşme yapacakmış...
"Sanat halk için midir yoksa
sözleşme icin midir!"
Tanım
Anıl Öcal: "Yargı-
tay'ın Kuran'a
atıfla karar oluş-
turması ve Danış-
tay'ın Kuran kursları
karşıtı kararı üzerine la-
ikliğin yeni tanımı: Laik-
lik, Yargıtay kararları-
nın, Danıştay kararları-
na karıştırılmamasıdır!"
licaret
Mehmet Ali Kılınç:
"Başbakan, gıda dağıtı-
mı işini tasfiye ediyor-
muş. Bu kararı Bill Ga-
tes ile görüşmeden ön-
ce mi verdi, sonra mı?
Geçinebilmek için boş
duracak değil elbet!"
Zararına
Kamil Acar: "SEKA,
sürekli zarar ettiği için
kapatılıyor. Devlet yıllar-
dır katrilyonlarca lira açık
verip zarar ettiğine göre
Maliye Bakanlığı da ka-
patılıp milletin istifadesi
için milli park yapılsın."
T
elevizyondaki yarışma programlarından ta-
nırsınız Metin Uca'yi- Yıllardır konuşur ve
yazar. Bıkmadan usanmadan çarpıklıkları
anlatır. Hortumculuğu yoktur, yolsuzluğu
yoktur. Dolayısıyla Türkiye'den kaçmayı, bir Avrupa
ülkesine kapağı atarak örneğin Almanya'da kaçak iş-
çi olarak çalışmayı düşünmemiştir.
Türkiye'de bir gün şeriat devleti kurulur ve gerçek
demokratların, aydınların, Atatürkçülerin kelleleri ke-
silmeye başlanırsa belki o zaman Metin Uca da ca-
nını kurtarmak için yurtdışına çıkmayı düşünebilir.
Ama şimdilik gerek Amerika Birleşik Devletleri qe-
rekse Avrupa Birliği tarafından Türkiye "ılımlı" birls-
lam devleti ile idare edilmeye çalışıldığı için Metin U-
ca'nın hayatı tehlikede değildir.
Özetle, Metin Uca'nın siyasi iltica talebi de yoktur.
Yurtdışına ya gezip tozmak için ya da bir davete
icabet etmek için çıkmaktadır ve zaten Almanya'dan
kültürel bir etkinliğe katılması için çağrı almıştır.
Metin Uca
Almanya'dan alacağı "kültür vizesi" için belgeleri
tamamdır. Ama fotoğrafının zeminindeki renge takı-
lır Almanya'nın Istanbul Başkonsolosluğu'ndaki
"Hans"ın biri.
Vesikalık fotoğraf neyse de Almanya, bir de en az
30 bin Euro teminatı olan 15 Euro primli sağlık sigor-
tası istemektedir. Lakin Metin Uca'nın sağlık sigorta-
sı vardır. Sigorta şirketinden imzalı, mühürlü iki say-
falık Ingilizce poliçe dökümü "Hans"ın elindeki vize
dosyasındadır. Dünyanın neresindeolursaolsun Me-
tin Uca'nın başı ağrısa, sınırsız tedavi ve hastane
masrafını sigorta karşılamaktadır. Ama "Hans" bunu
kabul etmemektedir. "Hans", Almanya'dan iki sigor-
ta şirketinin ve bu şirketlerin Türkiye'deki dört tem-
silcisinin adresini vermekte ve bunlardan başkasının
sağlık sigortasını kabul etmemektedir. Sigortacı dük-
kânlarından biri de başkonsolosluğun karşısında açıl-
mıştır!
Metin Uca, hiçbir sağlık kontrolünden geçirilmeden
ve hatta kişinin yüzünü bile görmeden yapılan sigor-
tayı bir çarpıklık olarak niteler. Ve "Hans"ın sigorta şir-
ketine açıktan 15 Euro ödemeyi reddeder.
Tabii ki talep ettiği üç aylık vizeyi alamaz. Konu
"vesikalık fotoğraf" boyutuyla gazetelere yansır.
Almanya'nın Istanbul Başkonsolosluğu'ndaki
"Hans" bu kez Metin Uca'nın peşine diişer; "Fotoğ-
rafını değiştir sana bir yıllık vize verelim" der.
Metin Uca, "Hans"ın bu "rüşvef'ini kabul etmez ve
Almanya gezisini iptal eder.
Bu arada Hazine Müsteşarlığı'na da sigorta poli-
çesini sorar ve Almanların, halkı kendi şirketlerine
yönlendirerek yasadışı bir iş yaptığını öğrenir.
Avrupa Birliği'nin gerçek yüzü "Hans" sayesinde bir
kez daha ortaya çıkmış olur.
Devlet
AkifKökçe:"Zama-
na ayak uydurmak için
e-devlet olacakmışız. A-
man dikkat, ayak oyun-
larına gelip sömürg-e
devlet olmayalım!"
SESStZ SEDASIZ (!)
'ÛOBIN HOOD'ÜN \
'LARINOCAMl)
Çelik Gülersoy'a hırsızlık suçlaması
30 yıl önce birer depo ya da ahır
halindeki Hıdiv Kasrı, Malta Köşkü ve
Sarı Köşk gibi tarihi yapılan Istanbul
Belediyesi, Türkiye TURİNG ve
Otomobil Kurumu'na devretmiş;
Çelik Gülersoy'un yönetimindeki
kurum da bu yapılan onararak
kamuya kazandırmıştı.
IstanbuPda belediyeyi Tayyip
Erdoğan'la Refah Partisi
kazanınca, TURlNG'in işlettiği tarihi
yapılar 1994'te geri alınmış ve
buralarda Islami işletme düzeni
kurulmuştu.
Bu uygulama bir Istanbul sevdalısı ve
cumhuriyet aydını olan Çelik
Gülersoy'u çok üzmüştü.
Çelik Gülersoy, 1.5 yıl önce
aramızdan ayrıldı.
Mal varlığını da kültür ve sanat
çalışmaları yapılması amacıyla
kurduğu vakfa bıraktı.
TURİNG Yönetim Kurulu Başkanı
Ferit Epikmen'in belirttiğine göre şu
sıralar, Gülersoy'un kemiklerini
sızlatacak yeni bir "çalışma"
başlatıldı. Bu "çalışma"ya göre
Istanbul Valiliği'nden gelen bir şikâyet
dilekçesine dayanılarak Hıdiv Kasrı,
Sarı Köşk ve Malta Köşkü, 11 yıl
önce belediyeye devredilirken
' buralarda bulunan tarihi tabloların
belediyeye iade edilmediği ve tarihi
değeri olan bazı eski kitapların Çelik
Gülersoy tarafından başkalarına
satıldığı iddiası soruşturuluyor.
Çelik Gülersoy'a "hırsız" demeye
getiriyorlar. Ferit Epikmen, "Bu ne
bitmez kindir" diye soruyor.
Buna kin mi demeli?
Yoksa cumhuriyetle yaşıt bir kurumu
ve bir cumhuriyet aydınını karalayarak
Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik başka
bir hesabın provası mı?
ÇED KOŞESİ
OKTAY EKİNCt
'Kar'ınAdı'Afet'L
Istanbul'da haftayı "kar"la
karşıladık; karla yaşadik...
Buralar için kar demek, -ar-
tık- "afet" demek...
üün boyu haberlerin ana
kaynaği olan "Afet Koordinas-
yon Merkezi" de bu gerçeğin
"kurumsaUaşması" demek...
Biliyorum, bu sözler iilke-
min yarısından fazlası için ne
kadar dalüks... Hele "doğu"da-
kilcrimiz gibi, kışı sürekli kar
altında geçırenlerimiz varken...
İstanbul kara saplanınca "iil-
kenin gündcmi" oluyor...
"Oralar" kardan hiç kuftula
masalar bile eğer "köy yolları
kapanır"sa lıaber oluyor...
Ben de şimdi aynı vefasızlı-
ğa ortak mı oluyorum, ne?
Fakat onlardan asla özür di-
lemeyeceğinı...
u
Biz aylarca sıcak bir güneşe,
hatta ılık bir yağmura hasret
kalıyorıız; siziııki de ne ki?..."
deselerbile...
Çünkü biz de baharı "kır çi-
çekleri"yle karşılamaya; kann
altından fışkıran otlarla kokulu
çorba yapmaya; lıallalarca ka-
ra gönıülü saklandıktan sonra
yenen "kaz
eti"nin do-
yumsuz lez-
zetine hasre-
tiz...
Çocukla-
nrmzın çoğu
ıse sokaklar-
da"kızak"la
kaymayı;
hatta yoldan
geçenlere
"kartopu"
atmayı hayal
bile cdcmi-
yorlar...
Burnuna
havuç taktı-
ğımız, eline süpürge sopası tu-
tıışturduğumuz "kardan
adam"larımızı belki de artık
okuma kitaplanndan da çikar-
tacaklar...
Üstelik, eğer metropolde ya-
şatnaya devam edersek bütün
bunlara kıışaktan kuşağa has-
ret kalacağız...
Çünkü buralar için kar de-
mek artık sadece afet demek;
bir de "hasretlik" ki o da zaten
en büyük afet...
Kar yağdı diye "kavuşama-
yanlar"a bir sorun bakalım...
Işte bu nedenle şu geçen haf-
ta yaşadığımız sadece birkaç
giinlük kardan söz etiğinı için,
kış demek kar demek olan o yö-
relerimi/.in onurlu insanların-
dan özürdilemeyeceğım...
•••
JCarın "afet" demek oldu-
ğunu, aslında çocukluğumdan
bilirim...
Yaşadığimdan değıl, "anla-
tılan"lardan...
Gahba 1930'lu yılların son-
lan olmalı... Erzincaıı'da genç
bir teğnıen, Kars'taki nişanlı-
sına gitmek için gün sayarken
kar yağar ve yollar kapanır...
Komutanından güç bela ko-
pardığı izni de kar altında ka-
lır...
Ertesi gün Kars'taki genç
kız, işlemeli beyaz örtüsünü
okşayarak açtığı "radyo"su-
nun başındadır. Heyccanla
beklediği şarkıyı, dönemın
tüm subaylarının hayran ol-
dukları, hatta âşık oldukları
Safiye Ayla'dan dinlemek bi-
raz yürek burkucu da olsa,
"Yollar kapandı kardan.."
sözleriyle gözleri dolar, ya-
naklan ıslamr...
Çünkü radyodaki "dinleyici
isteklerinin" spikeri, "şimdi
de Erzincan'dan Tcğmen Sü-
leyman Ekinci'nin, Kars'taki
ııişıııılısı Feruze I lanmı için is-
tediği şarkıyı çalıyoruz..." de-
miştir...
Hâlâ düşünürüm... Acaba
babam, yaşama veda edince-
ye kadaranneme hep "Feruze
Hanım" derken o dayanılmaz
"afet" günü-
nün anısını mı
yaşatmıştı?...
Annem de
ona hep "Sü-
leyman Bey"
demişti...
•••
Şimdi de ka-
nn afet demek
olduğunu,
1930'ların o
zorlukoşullan-
nı sözde çok
gerilcrde bı-
raktığımız şu
21.yüzyıldave
üstelik ülkenin
en gelişmiş. bölgesindeki met-
ropolde yaşamak, acaba ne
anlama geliyor?
Radyolarda dinleyici istek-
leri hâlâ varsa bile eep telefo-
nu çoktan şarkılann yerini al-
dı...
Kar yüzünden, daha doğru-
su kann "afetc dönüşmesi"
yüzünden, buluşamayan, gö-
rüşemeyen sevgililerden kaçı-
nın akhna gelir, radyodan
"şarkı göndermek"...
Örneğin bizim gençliğimiz-
de dc Adamonun söyledıği
"Her yerde kar var..." şarkısı
böyle günlere cşlik ederdi...
Romantik ş.arkıcı, "kalbim se-
nin bu gece..." diye devam et-
tiğinde, karlı dünyalar baın-
başkaolurdu...
Şimdi galiba kar üstüne bes-
telenen, söylencn yeni bir şar-
kı bile yok... Bu da bir "afet"
değıl mi?
oekinciı/ cumhuriyet.com.tr
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakinturk.net
H A R B İ SEMİIl HOKOY semihporoytıt yahoo.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA hayatepiku tmynet.com
"H.UKUMET
Ö6UENCÎ
AFFINDA
BU AF'TA
tSTtsMAftl
VAkSA.,
OTOBÜSTEKİLER KFMAL URGENÇ k urgenc(wyahoo.com
TARİHTE BUGİJN MLIMIAZ ARIKAN www.mumtaz-ariknıı. com
KAPLUMBAGALAR/ KURTARMAK!.
E BUGUN, l\IGıL.7Ç£E'C'E (PtAfSruu/), ffc'
KÛÇÜK tOıZj KAPLUMEAGALARt KU£7&RDİ&1
İÇİM ÖDÜLLEMDtfZİLMıGTİ. MABCL- SH"°P(~3)
ÖL0ÜKDÜĞÛA/Ü
MIÇ77-. /b4&A v£ DeNİZDE
LtCA İKİ 7Z//ZE AY/SfC
*,, SÜR.ÜMGENLB/S AİLESİAJPENj SO6UK-
~>Yl/AMl-A&C>(R.YUMueTLl»4gA/C ÇOĞA-
L-ltZLAfZ. EN UZUN ÖMÜIS.LÖ HAYl/AM OLA&AK l Yurrurtcuian cıkan bir
&İLJtJiRCEI£. 17ÎM- 'r£ ÜMLÛ /C4ffı^ COO/C W A&MA&AN
8İR KAPlMM&AĞA, iâSO'LEIZPE tfrfLÂ TOMSA ADASIMPA
KAPLUMBAĞALAH1M/M YAUAÇL/SI ME/S4ESÇE KAGUL EDİLMİŞT'IŞ AMA DE-
'*"'' AZ&ABAL/ieiNl SAATTE SSkm. İLE PEtZ AZ SALIti GEÇ.EBİLİIZ !.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Amerikan Usulii Mutluluk
Bana, "Amerikan kapitalizminin en başanlı yanı
nedir" diye sorsalar, hiç duraksamadan, "Sömür-
düğü insanları salaklaştırmadaki ustalığıdır" derim.
Buna da kanıt olarak 1950'lerden bu yana benze-
tilmeye çalışıldığımız Amerikan toplumunu gösteri-
rim. Şimdi birileri çıkıp, "Yok yahu! Yale, Harvard;
bilim, teknoloji, NASA, Nobeller, Silikon Vadisi; si-
nema, edebiyat, resim, müzik, sanat... o zaman
tüm bunlarne oluyor?" diye itiraz etmesin. Ameri-
ka Birleşik Devletleri'nin birçokalanda "dünyanın en
iyisi" olduğunu ben de biliyorum.
Ne var ki beni ilgilendiren Amerikan toplumunun
yönetenler, yaratanlar, varsıllar ve seçkinlerden olu-
san yüzde 5'lik bölümü değil, geri kalan bölümü.
özellikle de çalışan ya da küçük ve orta ölçekli bir
işletme sahibi olan, "hamburger" yiyip "cola" içme-
yi, akşamları televizyon karşısında elinde bir kutu
soğuk bira patlamış mısır atıştırmayı, komedi dizi-
leri, Amerikan futbolu izlemeyi, hafta sonları da bah-
çelerinde komşularıyla "barbekü" partileri düzenle-
meyi "dünyanın en büyük mutluluğu" sanan ve top-
lumun en geniş kesimini oluşturan orta sınıflar.
Amerikan kapitalizmi, toplumun orta sınıf insan-
larının kendilerini "dünyanın en mutlu insanları"
sanmaları için elinden geleni yapıyor. Yale, Harvard,
Stanford, Berkeley ve daha birkaç üniversitenin
dünyanın en iyileri arasında olması kimseyi yanılt-
masın, Amerikan okul sisteminin temel amacı "iyi
Amerikalı" yetiştirmek, "iyi Amerikalı" olmak ise
dünyayı bilmemek demek! Sistem bunu çok iyi ba-
şarıyor. Kapitalizme yönetici yetiştiren ve sayıları
parmakla gösterilecek kadar az olan "seçkin" üni-
versitelerin dışında kalan okulları bitirenler harita
üzerinde, sözgelimi Ürdün'ü Uzak Asya'da, Pakis-
tan'ı da Afrika'da arayacak kadar salaklaştırılıyor-
lar. Eğer üşenmezseniz şimdiki başkan George W.
Bush'tan başlayarak geriye doğru bir araştırın, yüz-
lerce üniversite ve yüksekokulun bulunduğu
ABD'de, yukarıda "seçkin" olarak adlandırdığım o
en fazla on üniversitenin mezunları dışında herhan-
gi bir üniversite mezunu Başkan'a rastlayabilecek
misiniz? Buna Yale'in sinema bölümü mezunu kö-
tü kovboy Ronald Reagan da dahil doğal olarak.
New York Times, VVashington Post gibi gazete-
leri okuyanlar, NBC, CNN gibi televizyon kanalları-
nı izleyenler 292 milyonluk nüfus içinde küçük bir
azınlık ve toplumun, yukarıda sözünü ettiğim yüz-
de 5'lik kesimi içinde yer alıyorlar. Orta sınıf Ameri-
kalının merakı kendi kasabası, kendi kentiyle, ken-
di eyaletiyle sınırlı, oralarda işler yolunda gittiği sü-
rece o da "dünyanın en mutlu insanı" olmayı sür-
dürüyor. Yerini bile bilmediği Irak'ta neler olup bitti-
ği onu pek ilgilendirmiyor, askerlerinin Irak'ta olma-
sı arabasına koyduğu benzinin fiyatını olumlu etki-
leyecekse ortada hiçbir "mesele" yok. Almanya'da
Çok söylenir, Alman toplumunu sokağa mı dökmek
istiyorsun, o zaman ya birayı yasaklayacaksın ya da
fiyatını ikiye katlayacaksın, diye. Alman için bira
neyse, Amerikalı için de benzin o bir bakıma! Kafa-
sında bu korku olmasa, bugün Irak, yarın Iran, ne
halt etmeye ordusunu petrol savaşlarına sürsün
Amerika?
Karların erimeye yüz tuttuğu bu pazar günü da-
ha "sıcak", daha "hayatın içinden" bir yazı sun-
mak isterdim okurlarıma. Fakat Devlet Istatistik
Enstitüsü'nün yaptığı "mutluluk araştırması"na
ilişkin açıklanan sonuçlar allak bullak etti kafamı.
Halkımızın yüzde 48.7'si "mutlu", yüzde 9.3'ü de
"çok mutlu" imiş yaşadığı hayattan. "Bir bütün
olarak yaşamınızı düşündüğünüzde ne kadar
mutiusunuz?" sorusuna yüzde 29.8 de "orta" di-
ye yanıt vermiş. Bilimsel ölçütlere göre yoksul
sayısının 20 milyon olduğu ülkemizde bu sonuç-
lar çok şaşırtıcı değil mi?
Amerikan kapitalizminin ekonomik ve sosyal
zeminini oluşturan orta sınıfa ait insanların "mut-
luluğunda" sistematik salaklaştırılması kadar em-
peryalizminin önüne attığı "sömürü payı"nın da
belirleyici katkısı var. Bizim insanımız ise anlaşılan
yoksullaştıkça mutlulaşıyor. Buna "kendiliğinden
salaklaşma" diyeceğim, ama dilim varmıyor. Her ne
hal ise üzerinde durmaya, düşünmeye, araştırmaya
değer bir durum. Belki de kendimizi mutlu sanarak
Amerikanlaşmaya başladık, niye olmasın?
e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com
B U L M A C A SEUAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Yayınbalı-
ğına verilen ""
bir başka ad. 2
2/ Muğla'ntn 3
Milas ilçesi-
nebağlı turis-
tikbirbelde...
Manda yav-
nısu. 3/ Arap
abecesinde
birharf... Ya-
kındoğu'da
ve özellikle
Cezayir'de konuşu-
lan Arapça, Fransız- 1
ca, ltalyanca, lspan
2
yolca karması dil. 4/
3
llave... Briç, poker 4
gibi oyunları oyna- 5
yandörtkişilikgrup. 6
5/Karagözbalığının 7
yavrularına verilen 8
ad. 6/Yunan mitolo- 9
jisinde nifak tanrıçası... Kuzu sesi. 7/Kaldırıla-
cak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan ya-
pılan çember... Güneydoğu Anadolu'da, daha çok
kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkları bir tür
dövme. 8/Petrol thraç ftden Ülkeler Örgütü'nün
simgesi... Masoıılarıntoplantıyeri. 9/Çinakoptan
biraz büyük lüfer.
YUKARroAN AŞAĞIYA:
1/ Mugla'nın Fcthiye ılçesine bağlı turistik bir
belde... Kımi yiyeceklere lezzet ve reıık katmak
için eklenen suluca malzeme. 2/ Süpergeotu...
Konya ilinde bir baraj. 3/ "Parlama" anlamında
eski sözcük... Çit, duvar. 4/ Hayvanlara vurulan
damga... Altan Erbulak'ın gülmece öykülerini
içeren bir kitabı. 5/Durgun, dingin. 6/Yunan mi-
tolojisine göre uçmayı başaran ilk insan... Bir no-
ta. 7/Borsada kendi hesabına değerli kâğıt alıp sa-
tan kimse... At tüyünün rengi. 8/Itici neden, gü-
dü... Asmakütüğü. 9/Birmeyve... tslamın beş s.ar-
tından biri.