22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2005 PA2AR 8 Istanbul HABERLERtN DEVAMI TURKIYE Y 13 Sinop B 14 Adana Y 18 Edirne Y 11 Samsun PB 15 Kocaelı Y 16 Trabzon Y 15 Çanakkale Izmır Y 15 Gıresun PB 12 Y 17 Ankara Y 11 Manısa Y 14 Eskışehır Y 10 PB 10Aydın Y 15 Konya Denizli Y 12 Sıvas B Zonguldak Y 14 Antalya Y 19 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkâri Van Y B B B B K K 19 11 13 12 10 5 8 Butun bolgelenmız parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Akde- ni2. Iç Anadolu'nun kuzeybatısı, Batı Kara- denız'ın batısı. Doğu Karadenız ıle Doğu ve Guneydoğu Anadolu yağışlı geçecek. Doğu Anadoiu'nun doğusu ve Doğu Karadenız'ın ıç kesımlennde kar şeklinde olacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn PB K K PB Y K PB K -6 -3 -2 3 5 1 3 2 Münıh K 2 Zünh Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina K K PB K Y Y Y PB 1 2 13 2 4 5 14 18 K 2 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahire K PB B PB PB B Y PB -2 22 0 15 16 8 2 19 Y 14 Û£9. Taşkent Tahran Açık Parçalı bulutlu ! Sıs.ı - Buluîlu > ÇOK bulutlu ı Yagmurtu S u H j k a r , Gök gürüttülü G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü sözü mah- kemelik olmuş; Pamuk ünlü bir isim ve AB içın ün- lü isim, Türkiye'de ifade özgürlüğünün olmadığını kanıtlamak ve kımi istekleri dayatma olanağı. Eurlıngs'in açıklamalarından öğrendik: AB stan- dartlanna göre AB'nin kabul edeceğı ıki türlü tep- ki var. Birincisi yuh çekmek! Kabul edilebilir tepki. Ikincisi yumurta atmak. Kabul editemez tepki! Bu açıklamaya göre, demek ki Eurlings ve diğer AB temsilcileri yuhalanmayı onurlu bir tepki kabul ederek sineye çektiler, Şiddet gösterisi diye nitelenen yumurtalı tepki- lere gelince; bu ülkede Başbakan'a yumurta atıldı. Dünyanın pek çok yerınde ünlüler yumurta ile ağır- landı ve fakat, Türkiye'ye gelince Pamuk'un ara- basını omlete çeviren eylem şiddet diye niteleni- yor, kabul edilebilir bir hareket olmuyor. • • • Mahkemeyi izlemeye gelenler duruşma başla- madan önce Pamuk'un beraat etmesı geregıni, ge- rek ne demek, zorunlu olduğunu içeren demeçler verdiler. Yargıya dış baskı uzun süredir devam ediyor. AB'nin Türk yargısı üzerine sürdürdüğü baskı eyie- mine kaç kezdeğindik, Lafla peynirgemısi yürütme- yi pek seven sözüm ona haksever, hukuksever, yar- gısever, bağımsızlıksever iktidarımız -nihayet, evet nihayet- dün RTE, Konya'da AB'nin "şu anda bizim yargımızı baskı altına almaya çaJıştığını" söyiedi. Ne ki, elmalarla armutları birbirine karıştırarak: RTE'nin elmaları AB, armutları ıse Van'da rektöre uygulanan hukuksal haksızlıkları kınayan medya ile sivil toplum örgütlerini yargıya baskı yapmakla suçlaması! Çıkın ortaya, yasalar Pamuk'u yargılamamızı em- rediyor. llk ve son yasalar ne gerektiriyorsa ona gö- re davranılacak. Bağımsız yargının karartarını bek- leyin ve susun... bu hükümet diyemedı aylardır. Adamlar tsunami dalgaları gibı. Hemen her gün bir olaya yeni bir aşama kazandırıyor. İfade özgür- lüğünde "Türk hükümeti ciddiyse derhal harekete geçmeli" diyorlar. Neyapmalı? Tabii "adilolmayan dava durdurulmair. Pamuk'un beraatı sağlanma- lı, bu bir. Iki, TCY'deki 301 ve 305. maddeler de der- hal kaldırılmah. • • • AB'den gelen baskıya çare aramaya başlamış- lardır bile. Yakında örneğin Adalet Bakanı Çiçek, - Dışişleri Bakanı gibi- "Henüz mahkûm olmadı, o/a- cağı da kuşkulu, bu telaş niye" diye AB'ye sesle- necek olursa veya AB talimatı üzerine yasadaki maddeleri değiştireceğimizi "müjdelerse" elbette şaşırmayacaksınız! AB'nin elindeki silah: şunu bunu derhal yapmaz, AB'nin söylediklerine uygun davranmazsan (örne- ğin Güney Kıbrıs'a limanlarını açmazsan) tam üye- lik müzakereleri tehlikeye girer, askıya alınabilır. Bu tehdidi şimdi bir aşama daha ileri götürdüler; Pa- muk'u beraat ettirmez, davanın düşmesine olanak sağlamazsan... Bak haaa, AB üyeliğin suya düşeri Geçenlerde AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Direktörü, hele şubat mart aylannda üye- lik müzakereleri başlasın, daha nelergöreceksıniz, ne dayatmalar diye demeç vermedi mi? Pamuk' la şubatı martı beklemediklerinı göster- diler. AB önünde hükümetin boynu bükük! AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Mardin 'de bir hş masah • Baştarafı Arka Sayfada dürü'ne gjdelim." "Olur" demiş Bema, "Gidelim." Ma- haileden. bın gebe beş kadın ve Bema. Emnıyet Müdü- rü'ne gitmışler. Bema biraz tedirgin.. ne olacak, neler ko- nuşulacak?.. Dahakapıdaniçeri girmışler, kadınlardan bi- n dövünmeye başlamış. Kadın dövünüyor haklı, onun el emeği göz nuru diye dokuyup duvara astığı kilimin bir ör- neğiyerde duruyor. Ayaklaraltında. Kadın bu hikâyeyı an- latınca, Emniyet Müdürühemen halıyı toplatıp kaldirtmış ve "Buyurun bayanlar, sizi dinliyorum" demış. Kadın- lardan sözcü seçılenı, mahallelerinde kurmak ıstediği bır yuvadan söz etmiş: yerini bulduklannı. lakın kıra parası- nı bulamadıklannı söyleyip "Kira parasını da siz öde- yin" demiş. Emniyet Müdürü bir an düşünüp "Peki" de- miş "üç aylık kirayı biz öderiz..." Kadınlar hemen itiraz etmişler, "Ohoo, ha kurban. bizim daha çok masrafı- mız olacak, içeriye sedir lazım. çocuklara oyuncak, kâ- ğıt kalenı lazım. Biz bunlan tedarik edene kadar üç ay geçer. ev sahibi de bizi kapının önüne koyar. Sen gel şu kirayı biraz daha uzun öde." Emniyet Müdürü. "PekT demış, "altı ayuk kirayı ödemeyi kabul ediyorum". Ka- dınlar hep bir ağızdan gene itiraz etmişler. sözcü,"Baka- sın, Müdür Bey" demişu benim çocuk hırsız olur, uğur- suz olur, kötû yola dûşer, adam öldürür ama, o benim çocuğumdur kapıya koyamam. bağnma basmaya de- vam ederim, ama senin zorluklann artar. gerisini bir düşün." Emniyet Müdürü bıraz şaşkın, "Peki düşünece- ğün" demiş Ertesı gün Bema bir telefon almış, telefondakı kişi Em- niyet Müdürü, "Ben" demiş, "böyle cesur bir pazarhk görmedim. Bir yülık kirayı buradan ödeyeceğim, ayn- ca yuva için polis kantininden yiyecek ve yakacakyar- dımı yapılacak." Evet efendım, yuvanın ilktohumlan böyle atılmış, son- rası nasıl gelmiş... Çevremdeki kadınlar Bema"ya bakıp gülüyorlar. "Anlat anlat." Efendim ilk zamanlar kadın- lar yuvaya gelmeye çekınıyorlannış, malum erkekler, "Orada ne olduğu belh" değil, gidemezsiniz" diye emir yağdırmışlar. Ama birkaç kadın Berna'ya gelip şöyle de- mişler. "Diğer arkadaşlarla siz, bizim evleri bir bir zi- yaret edip kaynanalan ikna edin, gerisi kolay." Bema ve mahallenin öncü kadınlan başlamışlar evleri bır bır zı- yaret etmeye. Kayınvalideler. "O yuvada ne yapılıyor? Namuslu bir yer midir? " diye sormuş ha sormuşlar... So- nımda ıkna olmuşlar ve ertesi gün yuvaya gelen kadın ve çocuk sayısı anında artmış. Hikâye böyle gelişmış. Tam burada yanı başımızdaki kadınlardan bın çocuklara buğ- daydan, pirinçten, mercimekten kocaman çıçekler yap- mayı öğretirken. "Ya işte böyle" diyor. "sonunda koca- lar, kayınvalideler. buranın çocuklarunıza ne kadar ya- rarlı olduğunu anlayıp bize özgürlüğûmüzü tanıdılar." isilozgenrurk@superonline.coni Olaylarm ardından Iran çıktı UMUT davasınm gerekçeli karannda, Tahran'm dış politikasmda araç olan terorizmi Türkiye'ye karşı sık sık kullandığı tespitinde bulunuldu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gazetemiz yazarlan Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlab, Prof. Dr. Muam- merAksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok cinayetlerinin faillerinin yargılandığı UMUT (Uğur Mumcu Uzun Takip) davasmın gerekçeli karannda, tran'a işaret edildi. Kararda, "Iran'ın dış po- litikasında araç olan terorizm, mevcut potansiyelden yararla- nüarak bölgede kendine karşı en büyük rakip olarak gördü- ğü Türkiye'ye karşı da sık sık kullamlmıştır" denildi. Cina- yetlerdeki kilit isim Ferhan Öz- men'in Iran'da eğitildiği de vur- gulandı. Gazetemiz yazarlan Mumcu, Prof. Dr. Kışlah, Prof. Dr. Aksoy ve Doç. Dr. Üçok'un öldürülme- si olaylannın da aralannda bu- lunduğu çok sayıda cinayeti kap- sayan UMUT operasyonuna iliş- kin davada, Ferhan Özmen'ın KİLİT İSİM FERHAN ÖZMENI EGITTİLER Gerekçeli kararda îran'ın 1981'den sonra devrimi diğer Müslüman halklann yaşadığı ülkelere yaymak için ba- kanlık kurduğu, bu ülkelerden Iran'a 15'er günlük ücretsiz seyahatler düzenlendiği ve Iran'a gidenlerin devrim muha- fızlan komutanlanndan askeri ve siyasi egitim aldıklan an- latıldı. Cinayetlerdeki kilit isim Ferhan Ozmen'in 1988 yı- lında Iran'a gittiği ve Kudüs Ordusu'na katıldığı, El Burz Dağı'nm eteklerinde bulunan bir kampa götürülerek 15 gün süreyle 2 Iranlı tarafindan sılahlar ve bomba yapımı konulannda teorik ve pratik eğitim aldığı anlatıldı. ağırlaştınlnuş müebbet, diğer sa- nıklann çeşitli hapis cezasma çarptınlmalanna ilişkın karann gerekçesi belli oldu. Gerekçeli kararda, sanıklara yönelik suç- lamalar ve savoınmalar özetlen- dikten sonra, Islami teröre ilişkin değerlendirmelere yer verildı. tslami terör eylemcilerinin, Islami düşünceyi bütün dünya- ya yayma ve evrensel bir îslam de\leti kurmaya yönelik her türlü terörü mubah saydıklan ifade edilen kararda, 1970'li yıllarda kendini göstermeye başlayan Ortadoğu kaynaklı te- rörün, Batı kamuoyunda "ts- lam terorizmi" kavramının or- taya atılmasına neden olduğu belirtildi. Kararda, "1979 yüı- na gelinceye kadar tslam dünyasına atfedilen terör ey- lemleri, çoğunlukla Filistin ve Libya eksenindeyken devrirn- den sonra bu yöndeki iddiala- rın ve eylemlerin merkez üs- sü İran olmuştur" denildi. Türkiye'nin cumhuriyeti be- nimsemesinden sonra dinin si- yasallaştınhnası yönündeki po- litik tavnn, cumhuriyet düşmanı gerici çevreleri harekete geçirdi- ği vurgulanan kararda, şöyle de- nildi: "1979 yılında Iran'da ya- pılan devrim, tûm Müslüman ülkeler üzerinde büyük bir he- yecan yaratmıştı. Bu süreç içinde devrimin etkileri yavaş yavaş ülkemizde belli bir ke- sim üzerinde yankı bulmaya başlamıştır. tran'ın dış politi- kasında bir araç olan terorizm, mevcut potansiyelden yararla- nılarak bu ülke tarafindan böl- gede kendine karşı en büyük rakip olarak gördüğü Türki- ye'ye karşı da sık sık kullanıl- mıştır.Küçükörgütler, tran'ın stratejik hedef olarak gördü- ğü hedeflere saldırırken bölü- cü terör çetesinden de azami ölçüde yararlanılmıştır." DSP'nin 2005yılını değeriendirme toplantsında DSP flamalan veTûrk bayraklan sallayan partililer sık sık "Halkçı Ecevit", "Başbakan Sezer" ve "Türkiye'de tek yol demokratik sol" sloganlan attı. Toplantının sonunda, Rahşan Ecevit'in 82. doğum günü kutlandı. (Fotoğraf: AA) Sezer>AKP hükümetinin ülkeyi içinden çıkılamaz bir duruma sürüUlediğini söyledi 'Türkiye Afrika'ya dönüyor' Istanbul Haber Seni- si - Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Ze- ki Sezer ve Onursal Ge- nel Başkaru Bülent Ece- vit, DSP'nin Istanbul'da- ki toplantısmda AKP'nin ülkeyi kötü yönetmesinı eleştirerek, sağ partilerin tek alternatifinin DSP ol- duğunu bildirdi. DSP tarafindan Grand Cevahır Otel'de "DSP 2004 ydı iç ve dış politi- ka değeriendirme top- lantısı" düzenledi. Genel Başkan Sezer, Istan- bul'un dertler kenti hali- • DSP Genel Başkanı Sezer. 3 yıllık AKP iktidan sürecinde, halkın hayat pahalılığı altında inlediğini, Türkiye'nin kırmızı çizgilerinin unutulduğunu, anlaşmalardan doğan haklann korunamadığını söyledi. ne geldiğini belirterek "tstanburun eski bele- diye başkanı başbakan oldu diye umutlananlar oldu. Ama bu umutlar tek tek sönüyor. Çünkü Tayyip Bey, arkasında dert dağları bırakarak Ankara'ya gitti" ıfade- sini kullandı. 3 yıllık AKP iktidan süresinde Türkiye'nin büyük kayıp- lara uğradığıru, halkın ha- yat pahalılığı altında inle- diğini dile getiren Sezer, "Beceriksiz hükümet yüzünden içinden çıkıl- maz bir duruma sürük- leniyoruz.Türkiye Afri- ka'ya döndürülüyor. Bu hükümetten en kısa za- manda kurtulacağız" diye konuştu. Sezer, şöyle devam et- tı "Ülkenin milli kırmı- zı çizgileri unutuldu. A- ma kırmızı sokaklar oluşturuluyor. Ülke kö- tü yönetiliyor.Anlaşma- lardan doğan hakları- mız korunamıyor, sa- nıklar adliye önünde korunamıyor. Bu hükü- met seçimde kendisini de koruyamayacak. Gi- diyorlar, geliyonız." Bülent Ecevit de AKP'nin Cumhuriyet ta- rihinde eşi görülmemiş hatalar yapmasını eleşti- rerek "Hükümetin dış Hişkilerdeki sorumsuz- luğu, kaygı verici. Bir hükümetin kendi ülke sınırları içindeki hata- lan tamir edilebilir. A- ma uluslararası tutu- mundaki hatalar, zor ta- mir edelir. Uluslararası alanda göz göre göre karşı karşıya gelinen bu sorunları çözmeye biz talibiz. Bizi yeni bir ik- tidar görevi beküyor. D- SP, yeniden ve müm- künse tek parti olarak iktidara gelmeli" dedi. ARINÇ'IN MESAJI SEZER'DEN ÖNCE TRTyayınında protokol skandalı ÇANKAYA'DAN MEVLANA MESAJI 'Çatışmayerine uzlaşma olmalı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TRT'de Mevla- na'yı anmak için düzenle- nen "Şeb-i Arus" törenle- rinde TBMM Başkanı Bü- lent Arınç'ın konuşması- nın, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuşma- sından önce yayımlanması dikkat çektı. TRT yetkılile- ri, yayın sırasında bir hata olduğunu, Arınç'ın konuş- masmın Sezer'in konuşma- sından önce yayımlanma- sında bir kasıt bulunmadı- ğını kaydettiler. TRT 2, TRT INT ve TRT TÜRK'te dün saat 19.45'te başlayan ve nakJen yayımla- nan Şeb-i Arus törenlerinde protokol krizi yaşandı. TB- MM Başkanı Annç 'ın Mev- lana'nın 732. Vuslat Yıldö- nümü nedeniyle yaptığı ko- nuşma. Cumhurbaşkanı Se- zer'in konuşmasından önce yayımlandı. Cumhurbaşkanı'nm ko- nuşmasmm protokol gere- ğince önce yayımlanması- nın gerektiği yayına ilişkin TRT yetkilileri, bir hata ya- pıldığuu kaydettiler. Yetkililer, konuşma sıra- lamasında bir kanşıklık yaptıklannı belirterek "Arınç'ın konuşmasının Sezer'in konuşmasından önce yayımlanmasında ke- sinlikle bir kasıt yoktur. Bir hata yapılmış" iddı- asında bulundu. Jl ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Mev- lana'nın "Gönül birliğine dayalı öğretileri, düşünce- leri ve felsefesiyle, 13. yüz- yılda şiddetin ve aynmcdı- ğın olmadığı, barış içinde bir dünyanın yolunu gös- terdiğini" bildirdi. Sezer, toplumsal hayatta çatışma yerine hoşgörü ve uzlaşının benimsenmesini de istedi. Sezer, Mevlana'nın 732. Vuslat Yıldönümü nedeniy- le dün bir mesaj yayımladı. Sezer mesaj ında, insan sev- gisi, yardımlaşma, dayanış- ma ve farkhlıklarla bir ara- da yaşama bilincinin top- lumsal yaşamda banşı ve huzuru egemen kılacak te- mel öğe olduğunu belirtti. Mevlana'nın birçok düşü- nürü etkilediğini. içindeki Tann ve insan sevgisini en güzel ve yalm biçimde an- lattığını ifade eden Sezer, şöyle devam etti: "Ahmed Yesevi, Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gi- bi simge ve örnek kjşilikle- rin dile gerirdikleri sevgi, saygı ve hoşgörünün, hu- zuru ve toplumsal barışı sağlamanın önemli koşulu olduğunu unutmamalı, da- ha güzel bir gelecek için birbirimizi anlamalı. çatış- ma yerine uzlaşma ve hoş- görüyü yaşam biçimi ola- rak benimsemeliviz." GUNDEM MLSTAFA BALBAY H Baştarafı 1. Sayfada Filmin insanları (oyuncuları demeyeceğim) zeytin ağacının gövdesı kadar asırtık, incir ağacının meyvesi kadar taze duygulan ete kemiğe büründürdüler. Film beni aldı, 12 Eylül 1980'in öncesıne sonrasına götürdü. Orada bıraktı, günlerdır getirmıyor! Dönemin devrimcı delikanlısı Sadık, üniversite ça- ğında babasını dınlemez... 12 Eylül günü çocuğu do- ğarken, eşı ölür. Çocuğu Deniz okul çağına yaklaşır- ken, IzmirSeferihisar'a anne-babasının yanına gitmek zorunda kalır. Sadık, babasıyla oğlu arasındadır... ••• Filmin adı bile 78 kuşağının yaşama bakışından bir kesit; Babam ve Oğlum... Ben, değıl! Çok Sadık'lar yitıp gittı, 12 Eylül'ün öncesinde, son- rasında... Ne büyük hayalleri vardı, anlatamam! Devrimi kendi kuşaklan içinde yapmak, tamamlamak istiyorlardı. Ba- şarabilirterdi, çok az kalmıştı! O, olaylarm kızıştığı 1979 yazında birbırlerini uyardılar: - Arkadaşlar, bu yaz tatilinde memleketimize gitme- yelim. Devnmci durum oluştu, her an gerçekleşebilir. Sonbaharda devrime ulaşmış olabılıriz! Ne büyük özvenler gösterdtler, tanf edemem! Her şey bir yana, canlannı verdiler. 5 bın genç yitip gitti... Iz- mir'de Bayraklı'nın, Ankara'da Dıkmen'ın, (stanbul'da Ümraniye'nın dılı olsa. "Halkımızın konutsorununu çöz- meliyiz" dıyen devrimci gençler, gecekondulan nasıl da bır çırpıda bıtirmişlerdi... Devrime öylesine inanmışlardı ki, çoğunlukla devnm- den sonrasını konuşur olmuşlardı. Belki çok can yite- cektı, ama halkın eşıt ve mutlu yaşaması için ne gere- kiyorsa yapılmalıydı. Devrimden sonra Izmir'de Karşı- yaka ve Bınncı Kordon evlen, Istanbul Boğazı'nın iki ya- kası hangı sektörün işçılerine verilecekti; çok adil ve dikkatlı dağıtmak gerekiyordu... Kendilerine hiçbir şey ayırmıyorlardı. Devrim onlanndı ya, yeter! Devrimi kendilerinden başkası yapamazdı. Bundan çok emindıler. öyle ki, 12 Eylül 1980 sabahı anneleri, "Kalk evtadım, ihtilal oldu" dediğınde ilk tepkileri şu ol- muştu: - Sahi mı, hangı fraksiyon yaptı? Evlıliklerde devrim ıçindı, çocuklarda. Bırının bir ço- cuğu mu oldu; kız-erkek fark etmez, şöyle duyurulur- du: - Müjde, bir devrimci daha dünyaya geldi! 12 Eylül bu kuşağın üzerinden bır buldozer gibi geç- ti. Sağ çıkanlann çoğu, sağlam çıkmadı. Sadık gibi... Hayalleri gökyüzünde bir buluta dönüştü; hem çok uzaklarda, hem gölgesi tepelennde! ••• Film, 78 kuşağından ince bir kesiti mağma tabaka- sına kadar dennlemesıne ınerek güle ağlaya anlatıyor. Yüreğinize bir acı çökerken kahkahalar atıyorsunuz. 78 kuşağı öyküleri öyledir! Kahkahalan koyverdim, gözyaşlannı tutmayı yeğle- dim... Ama baba Hüseyin, oğlu Sadık'ın cenazesini eve getirirken... Hani gür bir çeşmenin ağzını çaputla, tahta parça- lanyla tıkayıp kapatırlar da, yıne de su çeşmenin dibin- den sızıntıyla akar ya... öylesine bır yaş süzüldü gözlenmin altından... Q^ ğırmak ıstedım, hey gıdı güzelım gençlik hayallerı, hey gidi güzelım aıle bağları diye... Bağırmaaak... Bağırmak... Eline sağlık Çağan Irmak... ankcum / cumhuriyet.com.tr Marmara Vakfı'ndan etkinllk ; Fransa Senatosu'na Türkiye çıkarması Haber Merkezi - Marmara Vakfı, Fran- sa'run başkenti Paris'te bugün "Laiklik Türki- ye'de 68, Fransa'da 100 Yaşında" konulu bir toplantı düzenliyor. Fransız Senatosu'nda Türk ve Fransız parla- menter, düşünür, akade- misyen, sml toplum ön- derleri ve devlet adam- lannın katılımıyla ger- çekleştirilecek toplantı- da Fransa, Senato Baş- kan Yardımcısı Bayan MicheleAndre başkan- lığındaki bir heyetle temsil edilecek. Türk tarafindan ko- nuşmacı olarak CHP mületvekili GülsünTo- ker Bilgehan, TBMM Dışılışkiler Komisyonu Başkanı ve AKP millet- vekili Mehmet Dülger, eski Dışişlen Bakanı ve AKPmılktvekilıYaşar Yakış, ünlü felsefeci Prof. Dr Yoanna Ku- J çuradi, Fransa tarafin- dan da senatörler Joset- te Durieux, Jean Mas- seret, Jean Pierre Su- eur gibi ısimler kaftla- cak. Marmara Vakfı Baş- kanı Dr. Akkan Suver toplantıda laiklik, cum- huriyet ve demokrasinin kazanımlannı ortaya koyacaklannı belirtti. Denktaş: Kıbrıs gözden çıkanMı • Istanbul Haber Servisi - KKTC'nin 1. Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin AB'ye gir- mesi için Kıbns'ın gözden çıkanldığını söyle- di.Türkiye Emekli SubaylarDerneği'nin düzenle- diği "Türkiye-AB îlışkiİerinin Geleceği ve Bu Cerçevede Türkiye'nin Açılunlan" konulu sem- pozyumun açılışında konuşan Denktaş, AB ile Ek Protokol'ün TBMM'den geçmesi durumunda Tür- kiye'nin Kıbns'ı konıyamayacağını sa\ıınarak "Acaba Türk Hükümeti, Arinan Planı'na 'evet' de- mekle Kıbns'tan kurtulmak mı istemiştir?" dedi. 'AB, Aşkın'a duyarsız' • tstanbul Haber Servisi - Bahçeşehir Üniversi- tesi A\Tupa Birliği Merkezi Başkanı Dr. Cengiz Aktar, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörii Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında açılan davanın, yazar Orhan Pamuk'un davasından daha vahim olduğunu ifade ederek "AB, Aşkın davasına yeter- li duyarhhğı göstermiyor" dedi. Sabancı Üniversi- tesi AB Kulübü'nün düzenlediği "AB-Türkiye Ilişkileri" panelinde konuşan Aktar, "AB, Aşkın davasına yeterli duyarhhğı göstermiyor. Aşkın' m davasında ciddi hukuk ihlalleri söz konusu." dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle